Jump to content

Değiştirilmiş Kitap Kuran


Recommended Posts

orjinali

Palimsest1.jpg

morötesi isiklandirilmis

SanaaUltraviolett.jpg

720 yilindan kalma, en eski elle yazilmis Kuran.

Yeni yazi, eski yazinin düzeltilmis sekli. Eski yazi düzeltilmeyecek hale gelince yeniden yazilmis.

Görüldügü gib iuyusmuyorlar. ayrica Usmanin Kuraniylada aralarinda farkliliklar var.

Metindeki degisiklikler asirlar sonra degil olagan disi bir sekilde coki kisa arayla yapilmis!

Artik degistirelecek hali kalmayinca yeniden yazildigi tahmin ediliyor.

Müslüman kaynaki bir link.

http://www.duzceyere...azi.asp?id=3176

Bu kadar ince kağıdı o tarihte Arabistana Allah göndermiş olmalı:)

yoksa başka Türlüsü mümkün değilde..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 463
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Neymis?

Müslüman inanclilarin, islamin masallari ile ateistlerin bilimsel argümanlarina karsi cikmalari imkansizmis...Ancak ayak oyunlari ve türlü sahtekarliklarla bir seyler yapmaya kalkismaktadirlar fakat biz bunlari zaten biliyoruz.

Sevgili DreiMalAli'yi bir kez daha kutluyorum.Emeklerine yüregine saglik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
  • 2 weeks later...

Orijinal kuran diye bir kitap yoktur islam kaynaklarında.Dolayısıyla kuranın bozulmadığını iddia edenler bu iddialarını ispat edemezler.Verilen videoda zaten kuranın sözlü olarak nesilden nesile aktarıldığı bildirilmiştir.Kuranın ilk ayetleri kemiklerin ,sayfaların vb.üzerine yazılmıştır.İlk kuran diye bir şey olmadığına göre kuranın bozulmadığını iddia etmek pek yerinde bir davranış olmasa gerek.

Bir de kuranın kendisinin korunacağını haber vermesi var ki bu da zaten mantık kurallarına takılan bir iddiadır."Ben dünyanın en doğru adamıyım inanmıyorsanız bana sorun demekle aynı mantık.Ne de olsa benden doğrusu yok :D .

Sorun insanların mantıklarını işletmemesi ve eleştirmekten korkmaları.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...

İşte böyle bir zamanda, belâğat en revaçlı olduğu bir anda, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan nüzul etti. Nasıl ki zaman-ı Mûsâ Aleyhisselâmda sihir ve zaman-ı İsâ Aleyhisselâmda tıp revaçta idi; mu’cizelerinin mühimmi o cinsten geldi. İşte, o vakit, bülega-yı Arabı, en kısa bir sûresine mukabeleye davet

(Dipnot)

fermanıyla onlara meydan okuyor. Hem der ki: “İman getirmezseniz mel’unsunuz, Cehenneme gireceksiniz.” Damarlarına şiddetle vuruyor. Gururlarını dehşetli surette kırıyor. O kibirli akıllarını istihfaf ediyor. Onları bidayeten idam-ı ebedî ile ve sonra da Cehennemde idam-ı ebedî ile beraber dünyevî idamla da mahkûm ediyor. Der: “Ya muâraza ediniz, yahut can ve malınız helâkettedir.”

İşte, eğer muâraza mümkün olsaydı, acaba hiç mümkün müydü ki, bir iki satırla muâraza edip dâvâsını iptal etmek gibi rahat bir çare varken, en tehlikeli, en müşkülâtlı muharebe tariki ihtiyar edilsin? Evet, o zeki kavim, o siyasî millet ki, bir zaman âlemi siyasetle idare ettiği halde, en kısa ve rahat ve hafif bir yolu terk etsin, en tehlikeli ve bütün mal ve canını belâya atacak uzun bir yolu ihtiyar etsin, hiç kabil midir? Çünkü edipleri birkaç hurufatla muâraza edebilseydi, Kur’ân dâvâsından vazgeçerdi, onlar da maddî ve mânevî helâketten kurtulurlardı. Halbuki muharebe gibi dehşetli, uzun bir yolu ihtiyar ettiler. Demek muâraza-i bilhuruf mümkün değildi, muhaldi. Onun için muharebe-i bissüyufa mecbur oldular.

Hem Kur’ân’ı tanzir etmek, taklidini yapmak için gayet şiddetli iki sebep vardı.

Birisi düşmanın hırs-ı muârazası, diğeri dostlarının şevk-i taklididir ki, şu iki sâik-i şedid altında milyonlar Arabî kitaplar yazılmış ki, hiçbirisi ona benzemez. Âlim olsun, âmi olsun, her kim ona ve onlara baksa, kat’iyen diyecek ki, “Kur’ân bunlara benzemez; hiçbirisi onu tanzir edemez.” Şu halde, ya Kur’ân bütününün altındadır—bu ise bütün dost ve düşmanın ittifakıyla battaldır, muhaldir—veya Kur’ân, o yazılan umum kitapların fevkindedir.

Eğer desen: “Nasıl biliyoruz ki, kimse muârazaya teşebbüs etmedi? Kimse kendine güvenemedi mi ki meydana çıksın? Birbirinin yardımı da mı faide etmedi?”

Elcevap: Eğer muâraza mümkün olsaydı, alâküllihal kat’î teşebbüs edilecekti. Çünkü izzet ve namus meselesi, can ve mal tehlikesi vardı. Eğer teşebbüs edilseydi, alâküllihal, kat’î taraftar pek çok bulunacaktı. Çünkü hakka muarız ve muannit daima kesretli idi. Eğer taraftar bulsaydı, alâküllihal iştihar bulacaktı. Çünkü, küçük bir mücadele, beşerin nazar-ı istiğrabını celb edip destanlarda iştihar eder. Şöyle acip bir mücadele ve vukuat ise gizli kalamaz. İslâmiyet aleyhinde tâ en çirkin ve en şenî şeylere kadar nakledilir, meşhur olur. Halbuki, muârazaya dair, Müseylime-i Kezzâbın bir iki fıkrasından başka nakledilmemiş. O Müseylimede çendan belâğat varmış. Fakat hadsiz bir hüsn-ü cemâle mâlik olan beyan-ı Kur’ân’a nisbet edildiği için, onun sözleri hezeyan suretinde tarihlere geçmiştir. İşte, Kur’ân’ın belâğatindeki i’câz, kat’iyen, iki kere iki dört eder gibi mevcuttur ki, iş böyle oluyor.

Dipnot-1

“Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz Kur’ân’dan bir şüpheniz varsa, haydi, onun benzeri bir sûre getirin.” Bakara Sûresi, 2:23.

tarihinde ZÜLFİKAR tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu sitede yazan ve kuran ayetlerini kurani elestiren ateistler kadar müslümanlar islami bilmezler.Bilmedikleri gibi islami ögrenmek icin caba göstermeyip ateistleri müslüman yapmaya calisirlar...Saftirik bir sekilde.

Yukarida ki çalıntı iletinin bulundugu yer burasi.... http://www.risaleler.com/wwwroot/turkish/nurlar-tr/a-sozler/metin/0162.htm

Yanit verilmesine dahi gerek yok fakat misafir okuyuculari bilgilendirmek zorundayiz.

Kuranin degistirlmedigine 8. yüz yildan sonra yazilmadigina dair bilimsel veriler yoksa cöplüklerin oldugu gibi aktarilmasi ile tartisilmamakta ve özgün düsünceler belirtilmemektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahu Tealanın vaadi var kuran kıyamete kadar değiştirilemeyecek. evvela ta ozamandan hafızlaın aklına yazıldı. daha dğerlerini söyleeme bile geek yok. gel asıl ilm kurandn öğren. şeytandada ilim var ama oda sizinle birlikte. önemli olan bilgilerle yaşamak. bu yukardki çalıntı değil paylaşım. ve ositeden almadım bilemedin. gel sen kendini resetle adam kıllı ilim öğren.

tarihinde ZÜLFİKAR tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

şimdi kurandan önce kafanızdaki Allaha iman etmeme sebeplerini yaratılış hakikatlarına başlamamız lazım. önce Allaha imanınızı gerçekleştirelim sonra kurana geliriz. kainatın kendi kendine tesadüfen vb.. şekilde olmayacağını anlatalım. örn. video: https://www.facebook.com/photo.php?v=10151988481883785&set=vb.248099218784&type=2&theater

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zülfikar burda kimseyi imana getireceğini düşünme :) Burda paylaştklarını bir dini forumda paylaşıp müslüman arkadaşların bir daha imana gelmesini sağlayabilirsin mesela.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahu Tealanın vaadi var kuran kıyamete kadar değiştirilemeyecek. evvela ta ozamandan hafızlaın aklına yazıldı. daha dğerlerini söyleeme bile geek yok. gel asıl ilm kurandn öğren. şeytandada ilim var ama oda sizinle birlikte. önemli olan bilgilerle yaşamak. bu yukardki çalıntı değil paylaşım. ve ositeden almadım bilemedin. gel sen kendini resetle adam kıllı ilim öğren.

Birilerine ilim öğretmeden önce konuşmayı öğrenmek gerek.

Kuran ilk değişikliğine muhtemelen Emeviler döneminde uğradı. Kuran en başından beri kişisel ihtiras ve siyasi güç için yazılmış bir kitaptı zaten. Hangi devletin hakimiyetine girdiyse ona göre şekil aldı. Bir kitabın orijinali yoksa değişmediğine kimseyi inandıramazsınız. Orijinali olmayan kitap rahatlıkla değişir ki; esasında ortada kitapta yok. Dağa taşa yazılan, güvenilirliği olmayan birkaç satırdan ibaret ki; bugün hadis kitapları olmasa müslümanlar ne yapardı çok merak ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birilerine ilim öğretmeden önce konuşmayı öğrenmek gerek.

Kuran ilk değişikliğine muhtemelen Emeviler döneminde uğradı. Kuran en başından beri kişisel ihtiras ve siyasi güç için yazılmış bir kitaptı zaten. Hangi devletin hakimiyetine girdiyse ona göre şekil aldı. Bir kitabın orijinali yoksa değişmediğine kimseyi inandıramazsınız. Orijinali olmayan kitap rahatlıkla değişir ki; esasında ortada kitapta yok. Dağa taşa yazılan, güvenilirliği olmayan birkaç satırdan ibaret ki; bugün hadis kitapları olmasa müslümanlar ne yapardı çok merak ediyorum.

Foruma hoş geldiniz diyerek, fazla merak iyi değildir cevabını sizin için yeterli görüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hoşbuldum. Forumda yeni değilim esasında, uzun süre yazdım, takip ettim. Merakım bakidir, giderebilecekseniz konuşun.

Gidermek ne haddime, sizin bu ideolojinize saygı duyduğumu belirterek, bir ömür mutlu, mesut ve sağlıklı yaşam temennisinden başka birşey dilemek hadsizlik olur.

Kusurum olduysa affola...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birinci fikir: Her ne var ise cümlesi, Allah’ın halk ve yaratmasıyla, kudretiyle, iradesiyle meydana gelmiştir.. Bu müminlerin fikridir.

İkinci fikir: Madde ve unsurlar kendi kendilerini icad ettiler.. bu hiç kimsenin fikri değildir.

Üçüncü fikir: Tesadüf yolu.. Bu ise maddecilerin, dehrilerin fikridir.

İrade meselesine kalan iki fikirdir:

Mü’minin fikri ve maddecinin fikri.. Her ikisinin fikirlerini izah edelim. Akla ve vicdana havale edelim. Tesadüf bazen olur bazen olmaz. Dünya tamamen tesadüf olamaz. Ve mümkün değildir. Binler misalden bir misal:

Bir levhayı tut, içine içine bir iğneyi dik. Sonra diktiğin iğnenin deliğine bir ikinci iğneyi daha sok..

Bu iki iğneyi gören birisi sordu. Sadık bir kişi dedi ki: “Bu levhaya birinci iğneyi sokan, ikinciyide onun deliğine koydu.”

Sonra sadık tanınan diğer bir kişi dedi ki: “Anadan doğma kör bir çocuk, her iki iğneyi attı. Tesadüfen birisi dikildi. İkinciside onun deliğine tesadüfen girdi.”

Hangi muhbirin sözü doğrudur?.. Elbette vicdan birinciyi tasdik eder. Her ne kadar mutmain olmasa ve dese ki: “tesadüf de mümkündür”; lakin ikinci iğnenin deliğine üçüncü; ve üçüncü iğnenin deliğinde dördüncü iğneyi görür, ise kalbi gayrı ihtiyari birinci kişinin sözünü tasdik etmeye mecbur olur. Eğer bir iğneyi, birini diğerinin deliğinde görse ve hepsine tesadüf dese, inad değil midir?..

Eğer biz her bir iğneye birer rakam koysak; birden ona ve ondan yüze kadar yükselsek; ve denilse ki: “Kör bir çocuk torbadan iğneleri çokarır ve atarken, her biri diğerinin deliğine tesadüfen böylece girer.”(!)

Misalimizin hakikatine dönelim: Çocuğun yerine yokluk, torba yerine hava, iğne yerine su ve benzer unsurları koysak, bu halde insanın aklı nereyi tasdik eder?.. Acaba her bir zerrenin üstüne bir sikke-i padişahı=Allah iradesi koyup: “Hepsi bir Vahid-i Mutlak’ın sanatıdır” mı diyecek; yoksa tesadüfçü gibi: “Her şey tesadüftür, hatta ben de tesadüfüm ve sözüm de tesadüftür” mü diyecek?..

Hadi azlıkta ve küçük bir cisimde tesadüf mümkündür, diyelim. Fakat üç milyonu aşkın seneden beri tesadüfün aynı nizamda devamı mümkün müdür? Tek bir cismin meydana gelmesinde bu kadar hesap ve zahmet varsa, acaba bu kainat kaç cisimdir? Ve her cisim için kaç şekilde hayatı koruyan sebepler vardır? Onsekizbin alemin etraflı düşünülmesi ve idrak edilmesi mümkün mü?.. Hangi akıl bu yükün altına girer?!.

Misallerden bir misal daha, ilim adamlarından naklen yazalım: İçinde bir milyon harf aleti olan bir sandığı yere koyduk. Aniden arzda deprem vasıtasıyla sandığın ağzı açıldı; harf aletleri darma dağın oldu. Bir kişi geldi dedi ki: “On değişik kelimenin harfleri, kendiliğinden tesadüfen birleşti.” Akıl bunu tasdik edebilir.. “On cümleyi te’lif edecek harfler kendiliğinden tesadüfen birleşti” dese, durursun.. “Bu mümkün mü?” dersin.. Eğer denilse ki: “Lafzen ve ma’nen kafiyesi düzgün beşyüz sayfayı yazabilecek matbaa harfleri, tesadüfen birleşmiştir”; müsadefe kanununa vakıf olan, bunu asla kabul etmez.

O diyecek ki: İğne misalinde, iğne rakamları birden ona ve ondan yüze kadardır. Eğer iğne adetleri oniki olsaydı, bine kadar terakki edebilecekti.

Demek istiyoruz ki, bir protonun en az 238 olan cüzleri; 92 elementle çarpılırsa 21896 parça yapar ki, adedin yükselmesiyle tesadüf, o rakamlar adedince muhal olur..

Beşyüz sayfayı yazacak bir matbaa harfleri meselesi nasıl doğrudur?. Yirmi, veya yirmidokuz harften beşyüz sayfalık kitabı doğru yazacak bir sandık matbaa harfinin tesadüfen birleşmesi mümkün mü?..

Beşyüz sayfalık matbaa harflerinden mahsadı açıklayalım. Terkibleşen temel protonlar hayat sahibinde beş veya altı unsurdan ibarettir:


  • Karbon,

  • Hidrojen,

  • Helyum,

  • Oksijen,

  • Fosfor ve Demir,

  • Azot.
    Bir zerrenin içindeki bir protonda en az 40,000 parça vardır.Tabiatte kimyevi unsurların adedi 100 unsurdan yani elementten daha ziyade olunca, mezkur 5 veya 6 unsurdan meydana gelen bir protonun eczalarını hesaplamak mümkündür, fakat zaman alır. Böyle bir protonun cüzlerinin bir araya gelmesi ve birleşmesinin tesadüfü mümkün değilde, yer küresinin te’lifinin tesadüfü nasıl mümkün olur? İngiliz Cuplatis kitabında der ki: “Protonların ictimaında çözüm yolu buldum. Bu yol, zerrelerin birleşmesinin nasıl mümkün olduğu hakkındadır. Son keşfimde buldum ki, basit cüzlerin zerrelerindeki bir protonda on kerre kırk sekiz milyon cüz vardır. Bu derece birleşmelerinde, akıl asla tesadüfü kabul etmez.”
    Kur’an-ı Kerim, bir nazımda, her asırda, her zerreyle, hayatı içtimaiyeden dini, dünyevi fenlerle, ilimlerle ilgilidir. Ondört asırdan beri şimdiye kadar sırlarını çözmeye gayrat edenlere rağmen daha hakikatına vakıf olunamamıştır.. Binden bir manalarına vakıf olan binlerce Bismark gibi feylesoflar, islamiyete dönüşten başka bir yol bulamadılar. Bismark diyorki: “Ey Allah’ın Rasulü Hazreti Muhammed!.. Asrında yaşamadığım için üzgünüm. Bildirmiş olduğun Kur’an, asla beşeri bir söze benzemez. Senin sözün değildir. O Kur’an, ezelden yankı yapan, ezeli bir varlığın sözüdür. Ey Muhammed!.. Gerçekte ehli ilimden birçoğu, azametini idrak edemediler. Beni, rüku ve sücud halinde, kemal-i edeble topuğuna yapışmış bir kum tanesi kadar kabul eyle…

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...