Levia 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi (düzenlendi) Yukada bir kaç defa zikretmis oldugum Michel Cuypers'ün Kuran içi derin iç-içe simetrilerin oldugunu kendi uzmanlik alani olan sami belâgat üzerinden yaklasim teknigiyle saptamasi meselesi üzerine bir güzel röportaj buldum. http://chiesa.espres...lo/145581?eng=y Cuypers, Kur'anin ilk bakista tertipsiz ve karmasik düzenssizlik duygusu vermesinin aksine, aslinda unutulmus olan eski sami belâgat metoduyla okununca çok derin ve kapsayici bir tertip ve düzen üzere oldugunu göstermistir. Bu tezini her sure'nin ayri ayri incelemesini kitaplarinda ve makalelerinde ilginç bir biçimde sergileyerek ispat etmistir. Bu gizli, hatta modern müslüman ulemasinca bile bilinmemeyen gizli ve unutulmus derin tertip, bu düzenin büyük bir ihtimalle Kur'anin ilk kaleme alinmasindan beri mevcut olduguna kuvvetle inanmaya vesiledir. Oysa, anlasilmayan, veya yarim anlasilan yari aramice karanlik ayetleri bu denli düzenli bir biçime sokma tezi oldukca zayif kalmaktadir bu tespite nazaren. Eylül 26, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kaşif 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi Sevgili kaşif. Güzel soru! 7. yüzyılda yaılmış bir kaç pörşimen var. Ve yine gayet önemli, Kudüs'de Kaya Kubbesinde (Kubbetüs Sahra) bir yazı var. Bu pörşimen yazıları ve Kaya Kubbesi yazısının bir keç cümlesi bu gün elimizde bulunan Kuran'da da geçiyor. Bunu internette okuyan her müslüman "Aha Kuran taaaaa o zaman yazılmış." diye kasılıyor. Şahit olarak da 10. yüzyıl ve daha sonrası yazılmış İslam literatürünü gösteriyor. Levia'nın yaptığı gibi, sebep-sonuç ilişkisini ters çevirip kafa karıştırmaya çalışıyorlar. Oysa durum tersine. 7. yüzyıl pörşimenleri Kuran değildir. Olsa olsa Kuran'ın öncülleridir. Kuran henüz yazılmamıştır. Kimse Kuran diye bir şey tanımıyor, bilmiyor. Ama mesela kilise rahipleri ayinde verecekleri konuşma/vaiz için not alıyor, benzer pörşimenlere yazıyorlar. Sevgiler Sevgili DreiMalAli, Kuranın çok sonraları kitaplaştırıldığı belli. Zaten denildiği gibi Osman döneminden veya ona yakın bir dönemden kalma bir Kuran olsaydı mutlaka günümüze ulaşırdı. Zaten bütün kutsal kitaplar aynı şekilde meydana geldiğinden Kuran da aynı yollardan geçmiştir. Araştırmalarınız gerçekten takdire şayan. Endülüs Emevileri 8. asırda İSpanyayı fethediyorlar. Avrupalılar onalrın dinleri hakkında ne diyorlar? Bir de Müslümanlara sormak lazım aslında bu soruyu; Mezhepleri kuran imamların döneminden kalma (Ebu Hanife, Şafi, Malik, Cafer vs) bütün bir kitap halinde bir Kuran da mı yok?,, İslam tarihi sil baştan tekrar yazılmalı ama bunu kim ister ki... Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi (düzenlendi) Hakikaten goz kapatmakta ve çarpik okumakta iyice uzmanlasmis kimseler var... Muslumanlarca, Kuranin ilk derlenmesi, Osman doneminde gerçellestirilmistir. Yani VII. asrin ilk yarisinda. Eger, saçmalayi az birakip, futbol takimi veya siyasi parti tutar gibi illa ki ilk yanlisiyin uzerinde israrci olmasaydin, tam olarak, VII. asrin ilk yarisina ait Kuranlar kesfedildigini okumus olacaktin. Ben kaç defa, C14 testleriyle bazi palimpsestlerin Osman reformundan kalmis olabilecegiyle ilgili uzmanlarca makale ve yazilar linklemistim. Osman ibn Affan 656'da vefat ettigine gore, hicri asrin ilk yarisina ait bazi dil farklari içeren el yazma ve parsomenler onun reformundan onceye kadar yukselmekte oldugunu anlamis olacaktin. Hicri birinci asirdan kalma Kuran el-yazmalari gunumuzdeki Kuranla reform oncesinden kalma bazi ufak dil farklari veya sure sirasi farklari disinda resmiyle tamamen elimizdeki Kuranla birebir uyusmaktadir. Ve buyuk tahribata ragmen, (926 adet Kuran parçalanmis olarak mescit tavaindan torbalar içinde bulunup restore edilmisti) ilk asirdan kalma Kuran sayfalari, gunumuzdeki ve bilinen butun Kuranlarin yuzde 83 'une tekabul etmektedir. Fantezi tezlerden hoslananlar, biraz gerçekçi olsalar, gorecekler ki Kuran ilk asrin ilk yarisindan beri kutsal bir kitap olarak karsilanmaktaydi. Eylül 26, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi @ DreiMalAli, John Damascus Muhammedin sag oldugunu yazmiyor, ona inanan sarazenlerden soz ediyor. Eger saçmalayacagina yukarda vermis oldugum alintiyi okusaydin, daha fazla zirvalamayacaktin elbet. Muhammed'e inanmak ne demek? Herşeyden once Muhammed ne demek? Yazılanlardan hiçbir şey anlamıyorsunuz. Muhammed'e inananlar var elbette. Ama Muhammed sizin bildiğiniz Muhammed değil. Muhammed İsa'nın lakaplarından biri. Muhammed İsa... İnatçılığıa devam ediyorsunuz. Herşeyden once İslam'in kendi tarihçesine gore, Muhammed büyük başarıları olan ve çok iyi bilinen bir peygamber. Bunun kanıtının olmaması sizi düşündürmüyor mu? Bir iki dedikodu ile koca bir İslam imparatorluğunu nasıl başlatabilirsiniz? Bu koca imparatorluğun başlangıcı, fetihler vs, geride hiç mi artefakt bırakmadan yok olmuş? Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi (düzenlendi) Isa Heraklius doneminde yazayan ve Arien bir rahipçe etkilenen birimi ? Presbit Tomas "Muhammedin araplariyla rumlar arasinda 645 de Gazzenin 12 mil dogusunda çatisma oldu, kiliseler harap edildi" derken, Isadan mi soz ediyordu ? Daha oncede soylemis oldugum gibi, bu garip tez hiç bir tarihçi tarafindan kabul edilmedi. Ben sizden bu iddiayi bir taninmis tarihçi tarafindan desteklendigine dair kaynak istemistimde vermemistiniz. Dikkat edersen, 645 yani Muhammedin ilk ismen bir hiristiyan rahipce zikri, tamda iste Damascus'un Heraklius doneminde çiktigini ifade ettigi Maamed donemine rastlamakta, ve en eski Kuran sayfalarin C14 testi bunlari yine ayni doneme tipa-tip uyusmaktadir. Butun bunlara, onbilnlerce gerçek tarihçilerin milyonlarca yazi, makale ve eserlerine ragmen, metruk bir teze bu kadar yapismak tarafsizliginizi gerçekten yitirmis oldugunuzu gostermektedir. Hersey gunes kadar açik degerli Haci. Benim için Muhammed yasamismiymis, hiç onemli degil. Sadece ben olanlari yazmaktayim. Bilimsellikde bunu geretirmektedir. Eylül 26, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi Isa Heraklius doneminde yazayan ve Arien bir rahipçe etkilenen birimi ? Presbit Tomas "Muhammedin araplariyla rumlar arasinda 645 de Gazzenin 12 mil dogusunda çatisma oldu, kiliseler harap edildi" derken, Isadan mi soz ediyordu ? Daha oncede soylemis oldugum gibi, bu garip tez hiç bir tarihçi tarafindan kabul edilmedi. Ben sizden bu iddiayi bir taninmis tarihçi tarafindan desteklendigine dair kaynak istemistimde vermemistiniz. Dikkat edersen, 645 yani Muhammedin ilk ismen bir hiristiyan rahipce zikri, tamda iste Damascus'un Heraklius doneminde çiktigini ifade ettigi Maamed donemine rastlamakta, ve en eski Kuran sayfalarin C14 testi bunlari yine ayni doneme tipa-tip uyusmaktadir. Butun bunlara, onbilnlerce gerçek tarihçilerin milyonlarca yazi, makale ve eserlerine ragmen, metruk bir teze bu kadar yapismak tarafsizliginizi gerçekten yitirmis oldugunuzu gostermektedir. Hersey gunes kadar açik degerli Haci. Benim için Muhammed yasamismiymis, hiç onemli degil. Sadece ben olanlari yazmaktayim. Bilimsellikde bunu geretirmektedir. Tanınmış ünlü tarihçiler bizi ilgilendirmiyor. Bizi deliller ilgilendiriyor. Elinizde tek bir delil olmadan Muhammed yaşamıştır diyorsunuz. Muhammed'in Kur'an'ı bile yazmadığı ve koca bir dini başlatanın geride hiç bir artefakt bırakmadığı ortaya konduktan sonra, ünlü tarihiçiler bile sizin tezisinizi savunamaz. Yerinizde olsam ünle uğraşmam. Delil sorarım ve ararım.. Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi O halde kusura bakmayiniz, beniyse, akademik uzmanlik degerinde, uzman tarihçilerin makale ve eserleri ilgilendiiyor. Dolayisiyla, ayni dili konusmuyoruz. Delilleri uzmanlardan iyi degerlendirdiginizi sanmaniz hiç bir bilimsel deger tasimamaktadir ve gulunçtur sadece. Yuzbinlerce tarih uzmaninin hepsi saçmaliyor ve beceriksiz, sadece metruk bir tezin saçmaliklari isabetli oylemi ? Delil dediginiz, yukardaki yazilarimda ozetlice verilistir. Iddia ise, herkes tarafindan atilabilir. Saçmalamak ozgur. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi O halde kusura bakmayiniz, beniyse, akademik uzmanlik degerinde, uzman tarihçilerin makale ve eserleri ilgilendiiyor. Dolayisiyla, ayni dili konusmuyoruz. Delilleri uzmanlardan iyi degerlendirdiginizi sanmaniz hiç bir bilimsel deger tasimamaktadir ve gulunçtur sadece. Yuzbinlerce tarih uzmaninin hepsi saçmaliyor ve beceriksiz, sadece metruk bir tezin saçmaliklari isabetli oylemi ? Delil dediginiz, yukardaki yazilarimda ozetlice verilistir. Iddia ise, herkes tarafindan atilabilir. Saçmalamak ozgur. Eğer sorun uzmanların düşünceleri ise, sizin uzman olarak göstereceklerinizin on katı uzmanın Muhammed'in yaşamadığını dellleri ile gösterdiğini hatırlatırım. Bu konuda yazılan kitaplara ve yüzlerce literature bakabilirsiniz. Kitapların birindeki literatürler bile sizin tezinizi yok etmeye yeter. Araştırmıyorsunuz. Saplantılısınız. Öğrenmek ve kendinizi ilerletmek istemiyorsanız bizim sizin için yapacağımız birşey yoktur. Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi (düzenlendi) Ben bu onlarca guya uzmanlari çok merak etmekteyim, sadece bir kaç ilahiyatçinin tarih uzmanlarinca çurutulmus uç bes tezi var.... Tarihi iki ilahiyatçinin eline birakiyorsaniz, herhalde disiniz sanciyincada mahallenin kasabina gediyorsunuzdur ? Lakin, Muhammedin yasamamis olma tezi sizde serinlik ve rahatlik duygusu uyandiriyor ve beklentilerinize daha guzel uyuyorsa bu tarihsellik disi iddialara boylece inanmanizda serbestsiniz efendim. Ben sadece tarihi ilahiyatçilarin kafalarinca degistiremeyecegini ifade etmekteyim. Boyle bir iddia ilmen guvenilir olsa, bir çok tarihçi elbette bu tezleri desteklerlerdi, ve bu destekleri bol makalelerle herkesce çok rahat internet ortaminda bulunurdu. Size gore "delil" sayilan, demek ki tarihçilerin uzmanlik alaninda "delil" teskil etmiyor. Bu o ilahiyatçilarin tarih-bilim konusunda uzmanliklari olmamasiyla yanlis saptamalarda bulunmasi, elbette tarih konusunda o ilahiyatçilardan daha tecrubeli olmayan kimselerce ikna edici tasavur edilebilir. Onemli olan, tarih uzmanlarinin, kendi uzmanlik alanlari olan tarihsel tetkik metoduyla bu tezleri inceleyip reddetmesi veya desteklemesi meselesidir. Ve, bu konuda, tarihçiler bu tezi reddetmis, hatta kale bile almamaktadirlar. Inceleyenlerse, "delillerle" tezdeki eksik, yarim bilgileri çurutmektedirler. Ben size oturduguguz sandalyenin aslinda bir agaç dali oldugunu soylesem, bu o sandalyeyi bir dal kilmaz. Iste, Muhammedin tarihsel olarak ismen anilmasi, onun donemine ait Kuran elyazmalarinin bulunmasi, ve haçlarin Muhammedin tebeasinca yok edilerek bizanslilarin orta-doguda ondan hemen sonra maglup edilmesi, o sandalyenin agaç dali olmamasindaki kadar Muhammedi Isa kilabilir. Bu tezin tutarli olmasi için, her "delilin" bir ortalama yakistirma yorumla yamalikli bir savunmayla guya reddedilmesi bilimsel bir deger tasimamaktadir. Bu tezin kabul edilmesi için, hiç bir ispat getiremeden : Osman donemindeki ilk Kuranlarin Kuran olmayip, bu donemden kalma 56 aden Kuranin, 900 tanesini arasinda,n ayni torbalar içinde VII. asirdan kalma bir musluman mescidinin tavanina saklanmasinin bir kor tesaduf olduguna inammak, Presbit Tomasin Muhammedin araplari diyerek Muhammedi anmasini açikça goz ardi etmek, Sofroniusun haçlarin tahrib, kiliselerin yikilmasini, bizans sikkelerdeki haçlari, musluman topraklarinda haç yerine bir çizgi olarak verilmesini, Kubetus-Sahranin disindaki "Muhammede indirilene iman ettik" yazisini, Abdelmelik doneminde sikkelerde Muhammedin Allahin elçisi olarak kelime-i sehadetle basilmasini, ayetlerle basilmasini, John Damascusun Heraklius doneminden beri putperest araplarin Maamed adinda sahte bir peygamberce sapkin bir tevhid dinine tabi olduklarini, ve daha binlerce epigraf ve Teofan gibi tarihçilerin sehadetlerinim herbirini yakistirma, yamalikli bir sekilde saçma ve ispatsiz biçimde inkar etmek, elbette tarihçilerce ciddiye alinmayacaktir. Bir seye ispatsiz, yakistirma rediyelerle inanmak bilimselcilik degil, saçmaliktir sadece. Eylül 26, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi (düzenlendi) Doctrina Jacobi nuper baptizati adli 634 de yazilmis eserde araplar arasinda bir sahte peygamberin çiktigi yazilmakta, ve onunla bulusmak için bir rahibin Bizanstan onu teshis için yola çiktkigi yazilmakta. Bu vefatindan sadece iki sene sonra yazilmistir. Bu sahte peygamberin islamin kurucusu oldugu açiktir. Ona Muhammed desekde demesekde. " When the candidatus was killed by the Saracens, I was at Caesarea and I set off by boat to Sykamina. People were saying "the candidatus has been killed," and we Jews were overjoyed. And they were saying that the prophet had appeared, coming with the Saracens, and that he was proclaiming the advent of the anointed one, the Christ who was to come. I, having arrived at Sykamina, stopped by a certain old man well-versed in scriptures, and I said to him: "What can you tell me about the prophet who has appeared with the Saracens?" He replied, groaning deeply: "He is false, for the prophets do not come armed with a sword. Truly they are works of anarchy being committed today and I fear that the first Christ to come, whom the Christians worship, was the one sent by God and we instead are preparing to receive the Antichrist. Indeed, Isaiah said that the Jews would retain a perverted and hardened heart until all the earth should be devastated. But you go, master Abraham, and find out about the prophet who has appeared." So I, Abraham, inquired and heard from those who had met him that there was no truth to be found in the so-called prophet, only the shedding of men's blood. He says also that he has the keys of paradise, which is incredible." * 634'de yazilan bu eserde, ismi verilmeyen bu sahte arap peygamberin savas taraftari olup kan doktugu ifade edilmekte : "he is false, for the prophets not comes with a sword truely they are works of anarchy they are commiting today". Yani Sofroiusun 636'da Kudusun fethi ile andigi araplar, iste bu sahte savasçi peygamberin tebeasiymis... Ve Presbyt Tomas in 645'te "Muhammedin araplari" derken andigigi iste bu sahte peygambermis... Teofan'in sara hastalikli olarak onu sekizinci asrin ilk yarisinda etraflica anmasi, veya Dimeskli Yahya'nin, Heraklius doneminde, Maammed adinda sahte ismaili arap peygamberin ortaya çiktigini ve kendisine gokten bir tuhaf kitap çiktigini yazmasi, hep Muhammedin tam Heraklius doneminde peygamberlik ilan ettigine dogrudan birer tarihsel taniklik yapmaktadilar. Herhalde musluman alemiyle bulusma aninda, islam hakkinda çapli ve derin bilgileri olmamasi tabiidir. Dolayisiyla onun konusunda en eski taniklik yapan Doctrina Jacobi'de elbette bazi tahmini iddialar bulunacakti. VII. asirdan kalma Kuran sayfalari, elimizdekiyle resmi yapisi olarak aynen kalmis olmasi, bunun ilk tebeasinca ne kadar ciddiye alinmis oldugunun açik delilidir. Doctrina Jacobi'de yahudilerin "peygamberin çiktigini soyledikleri" yazili. Bu, 634'ten onceye yukselmekte elbette, zira o zamanlarda facebook yoktu. Dedi-kodular arada dolasarak yayiliyordu. Ibn Ishak, yahudilerin ilk zamanlar bir peygamber beklediklerini, ve Muhammed çikinca kendilerinden olmayinca sirt çevirdiklerini, ancak bazi yesrib hahamlarinin ona iman ettigini ifade etmekte hakikaten. Talmuda gore, ahir zamanda bir Peygamber ve iki Mesih çikacakti. Bir Mesih Israil için, digeri evren için. Yani, Mesiyah ve Mehdi ? Eylül 27, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi levia sağlam gidiyor... Tartışmayı ilgiyle takip etmeye başladık... Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi (düzenlendi) " Mekke'de, ticaretle uğraşan bir Yahudi Peygamberiın doğduğu gece, doğuşuna alâmet olan yıldızın doğduğunu görmüş, katıldığı Kureyş meclislerinden bir mecliste : 'Ey Kureyş cemaatı ! İçinizden, bu gece çocuğu doğan oldu mu ? ' diye sormuştur. ' Vallahi, bilmiyoruz !' dediler. Bunun üzerine, Yahudi : 'Ey Kureyş cemaatı ! Size söylediğim şeyi ezberleyiniz ! Bu gece, bu âhir zaman ümmetinin peygamberi doğmuştur ! Onun iki küreği arasında, üzerinde tüyler bulunan kırmızımtırak bir ben de vardır !' dedi. Meclistekiler, Yahudi'nin sözlerinden hayrette kalarak meclisten dağıldılar. Onlardan her biri, evlerine varınca, Yahudi'nin söylediklerini ailelerine haber verdiler. Bazılarına, aileleri : 'Abdullah b. Abdulmuttalib'in bir oğlu doğdu. Kendisine, Muhammed ismini verdiler' dediler. Onlar, o günden sonra, Yahudi'nin evine gidip : 'Bizim içimizde bir çocuk doğduğunu duydun mu, öğrendin mi ?' dediler.(1) Yahudi: "Ben size onun doğduğunu haber verdikten sonra mı, yoksa önce mi doğdu ?' diye sordu. 'Önce doğdu !' dediler.(2) Dileği üzerine, kendisini Âmine'nin evine götürdüler. Yahudi, Âmine'den, oğlunu yanına çıkarmasını istedi ; çıkarıldı. Peygamberi ın arkasındaki peygamberlik hâtemini görünce, Yahudi bayıldı. Ayıldığı zaman, kendisine 'Yazıklar olsun sana ! Ne oldu sana ?' dediler. Yahudi : 'Vallahi, artık İsrail oğullarından peygamberlik gitti! (3) Ellerinden Kitap da gitti ! Bu, İsrail oğullarının öldürüleceklerine ve bilginlerinin de itibarlarının kalmayacağına verilmiş bir hükümdür ! Araplar, peygamberlikle, büyük bir izzet ve şerefe erecekler! (4) Ey Kureyş cemaatı ! Sevininiz ! Vallahi, siz; haberi doğudan batıya kadar ulaşacak bir atilim ve yenme gücüyle güçleneceksiniz !' dedi. (5) " Kaynak:M. Asım Köksal, İslam Tarihi. (1)İbn Sa'd, Tabakât, c.1 , s. 162-163, Hâkim, Müstedrek, c. 22, s. 601-602, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 108, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 267. (2)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1,s.163. (3)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 602, Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 108-109. Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1 , s. 34-35. (4)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1,s.163. (5)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 602, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 109, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 267. " Önceleri Medineli Yahudi Hassan b. Sabit (Müslüman olmuştur) Muhammed’in doğduğu zamanı Yahudilerin tahmin ettiğini ve o tarihlerde bunu duyduğunu söylemiştir. (2.) Medineli Müslümanlardan şair Hassan b. Sabit der ki : 'Ben, yedi sekiz yaşlarında, duyduklarımı kavrayabilecek, boylu boslu bir çocuktum. Bir gün, Yesrib'de (Medine'de) bir Yahudi'nin köşk üzerinden en yüksek sesle : 'Ey Yahudi cemaatı ! ' diyerek bağırdığını işittim. Yahudiler, etrafına toplanınca, ona : 'Allah cezanı versin ! Ne oldu sana ?' dediler. O da : 'Ahmed'in doğumunda doğacak olan yıldızı, bu gece doğdu !" dedi."(1) İbn İshak : "Hassan b. Sâbit'in torunu Saîd b. Abdurrahman'a : 'Resûlullah Medine'ye geldiği zaman Hassan b. Sabit kaç yaşında idi ?' diye sordum. Saîd : 'Hassan, altmış yaşında idi. Resûlullah da, elli üç yaşında iken Medine'ye geldi' dedi. Demek ki, Hassan, o Yahudinin söylediğini yedi yaşında iken işitmiş" demiştir'(2) " Kaynak M.Asım Köksal, İslam Tarihi (1)İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c.1, s.1 68, Ebu Nuaym .Delâilü'n-nübüvve, c.1, s. 75, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 486, Beyhakî, Delâilü'n- nübüvve, c. 1 , s. 110. (2)İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 168, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 110. * Demek ki iddia edildigi gibi, islam tarihi ilk tarihsel taniklarinca yapilan açiklamalarla o kadar uzak degilmis ? Yahudiler Yesribde onun konusunda bolunmusler. Kimi Ismaili peygamerin gerçekliligine inanmis, kimiyse kabul etmemis. Tipki Doctrina Jacobide okundugu biçimde... Kaldi ki o donemde internet ve New York Times yoktu. Aparplarla ilk karsilasmada 634'de elbette islami dort dortluk bilmeyeceklerdi koskoca Bizansta. Elbette Ki peygamberlik damgasi, sonradan abartma olmali, ancak Ahmed (himda) adindaki peygamberin iki Mesiyahtan once gelecegine Yesribdeki yahudilerden bazi hahamlarin aparplar arasindan, ismaililer arasinda çikmis olabilecegine inanmis, ve Muhammedin ismiyle bu inancin tarihsel olarak yeni dogan çocugun gelecegini etkilemesi hiç de saçma degil. Eylül 27, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
gerçekçi53 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi " Mekke'de, ticaretle uğraşan bir Yahudi Peygamberiın doğduğu gece, doğuşuna alâmet olan yıldızın doğduğunu görmüş, katıldığı Kureyş meclislerinden bir mecliste : 'Ey Kureyş cemaatı ! İçinizden, bu gece çocuğu doğan oldu mu ? ' diye sormuştur. ' Vallahi, bilmiyoruz !' dediler. Bunun üzerine, Yahudi : 'Ey Kureyş cemaatı ! Size söylediğim şeyi ezberleyiniz ! Bu gece, bu âhir zaman ümmetinin peygamberi doğmuştur ! Onun iki küreği arasında, üzerinde tüyler bulunan kırmızımtırak bir ben de vardır !' dedi. Meclistekiler, Yahudi'nin sözlerinden hayrette kalarak meclisten dağıldılar. Onlardan her biri, evlerine varınca, Yahudi'nin söylediklerini ailelerine haber verdiler. Bazılarına, aileleri : 'Abdullah b. Abdulmuttalib'in bir oğlu doğdu. Kendisine, Muhammed ismini verdiler' dediler. Onlar, o günden sonra, Yahudi'nin evine gidip : 'Bizim içimizde bir çocuk doğduğunu duydun mu, öğrendin mi ?' dediler.(1) Yahudi: "Ben size onun doğduğunu haber verdikten sonra mı, yoksa önce mi doğdu ?' diye sordu. 'Önce doğdu !' dediler.(2) Dileği üzerine, kendisini Âmine'nin evine götürdüler. Yahudi, Âmine'den, oğlunu yanına çıkarmasını istedi ; çıkarıldı. Peygamberi ın arkasındaki peygamberlik hâtemini görünce, Yahudi bayıldı. Ayıldığı zaman, kendisine 'Yazıklar olsun sana ! Ne oldu sana ?' dediler. Yahudi : 'Vallahi, artık İsrail oğullarından peygamberlik gitti! (3) Ellerinden Kitap da gitti ! Bu, İsrail oğullarının öldürüleceklerine ve bilginlerinin de itibarlarının kalmayacağına verilmiş bir hükümdür ! Araplar, peygamberlikle, büyük bir izzet ve şerefe erecekler! (4) Ey Kureyş cemaatı ! Sevininiz ! Vallahi, siz; haberi doğudan batıya kadar ulaşacak bir atilim ve yenme gücüyle güçleneceksiniz !' dedi. (5) " Kaynak:M. Asım Köksal, İslam Tarihi. (1)İbn Sa'd, Tabakât, c.1 , s. 162-163, Hâkim, Müstedrek, c. 22, s. 601-602, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 108, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 267. (2)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1,s.163. (3)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 602, Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 108-109. Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1 , s. 34-35. (4)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1,s.163. (5)İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 602, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 109, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 267. " Önceleri Medineli Yahudi Hassan b. Sabit (Müslüman olmuştur) Muhammed’in doğduğu zamanı Yahudilerin tahmin ettiğini ve o tarihlerde bunu duyduğunu söylemiştir. (2.) Medineli Müslümanlardan şair Hassan b. Sabit der ki : 'Ben, yedi sekiz yaşlarında, duyduklarımı kavrayabilecek, boylu boslu bir çocuktum. Bir gün, Yesrib'de (Medine'de) bir Yahudi'nin köşk üzerinden en yüksek sesle : 'Ey Yahudi cemaatı ! ' diyerek bağırdığını işittim. Yahudiler, etrafına toplanınca, ona : 'Allah cezanı versin ! Ne oldu sana ?' dediler. O da : 'Ahmed'in doğumunda doğacak olan yıldızı, bu gece doğdu !" dedi."(1) İbn İshak : "Hassan b. Sâbit'in torunu Saîd b. Abdurrahman'a : 'Resûlullah Medine'ye geldiği zaman Hassan b. Sabit kaç yaşında idi ?' diye sordum. Saîd : 'Hassan, altmış yaşında idi. Resûlullah da, elli üç yaşında iken Medine'ye geldi' dedi. Demek ki, Hassan, o Yahudinin söylediğini yedi yaşında iken işitmiş" demiştir'(2) " Kaynak M.Asım Köksal, İslam Tarihi (1)İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c.1, s.1 68, Ebu Nuaym .Delâilü'n-nübüvve, c.1, s. 75, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 486, Beyhakî, Delâilü'n- nübüvve, c. 1 , s. 110. (2)İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 168, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 110. * Demek ki iddia edildigi gibi, islam tarihi ilk tarihsel taniklarinca yapilan açiklamalarla o kadar uzak degilmis ? Yahudiler Yesribde onun konusunda bolunmusler. Kimi Ismaili peygamerin gerçekliligine inanmis, kimiyse kabul etmemis. Tipki Doctrina Jacobide okundugu biçimde... Kaldi ki o donemde internet ve New York Times yoktu. Aparplarla ilk karsilasmada 634'de elbette islami dort dortluk bilmeyeceklerdi koskoca Bizansta. Elbette Ki peygamberlik damgasi, sonradan abartma olmali, ancak Ahmed (himda) adindaki peygamberin iki Mesiyahtan once gelecegine Yesribdeki yahudilerden bazi hahamlarin aparplar arasindan, ismaililer arasinda çikmis olabilecegine inanmis, ve Muhammedin ismiyle bu inancin tarihsel olarak yeni dogan çocugun gelecegini etkilemesi hiç de saçma degil. Siz bunlara inanıyormusunuz? Bir Yahudi(illaki yahudi olmasıda önemli değil) ortaya çıkacak ve gaybı bilecek.?! Siz O zaman Sayın Çığıya "Ben Muhammedin Allahtan vahiy aldığına inanmıyorum"diye cevap verdiğinizde samimi değilsiniz.Çünkü siz bu Tabiat dışılıklara inanıyorsunuz.ve dolayısıyla tarafsız falan değilsiniz.O zaman Ergenekonada Romus Romulusada inanıp İşte yazıyor! Yazıyor ! deyip kabul etmeniz gerekir.değilmi? Bu yazdıklarınız tamamen uyduruk Muhammed hikayelerinden başka bir şey değildir. Belki şu olabilir:O devirde Medinede Ashabı soffa dedikleri bir tarikat var.Dağlılarda deniyor bunlara(Bakın İsrailin tanrısıda bir dağ tanrısıdır.)Bunların en üstlerinin lakabı ne neydi?Muhammed yada Ahmedi Muhtarda diyebilirler.Tıpkı Romalıların her baş konsüle "Yüce Sezar " demeleri gibi.Bu isim İsanın sıfatlarından biri olabileceği gibi Mesih içinde kullanılmış olabilir.Ama Mesihte İsanın bir sıfatı olarak Hiristiyanlarca kabul ediliyor. Diğer taraftan Kuranın manasının aramcadan geldiği ve Nefesler anlamında olduğu iddiası var.O zaman bu nefesleri sadece bir kişi yazmaz.İsmaili yahudiliğin bir kitaba ihtiyacı vardı ve bunu zamanla hazırladılar.Bu arada Yaşar Nuri hoca Muhammedden önce İsmaili arapların Mezmurlardan pasuklar okuyarak namaz kıldıklarını söylüyor.(Ama delili nedir açıklamamış)Fakat akla yatkın bir tezdir.Ayrıca birde Endülüs Emevilerin başlangıç inançları neydi?Bütün bunlarında göz önüne alınması gerekir kanaatindeyim. Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi Sayin gerçekçi, herkes ateis degil. Yahudilerde olu denizde kesfedilmis olan 1Q tomarinda ahir zamanda bir peygamber, bir Israil Mesiyahi ve bir evrensel Aharon Mesiyahi gelecegi inanci antik çagdan beri vardi. Sizin buna inanmaniz veya inanmamaniz, Doctrina Jacobi'de bazi rahiplerce araplar arasinda bu savasci peygamberin zuhur ettigini iddia ettikleri bir vakia. Benim buna inanmam veya inanmamam asla bir sey degistirmez. Bu inancin o donemde zuhur etmis olmasi, ve Doctrina Jacobi'de kaydi onemli tarihsel bakimdan. Benim size yalan borcum yok. Siz benim yazdigimi kendinizce yorumlayacaginiza, bunun 634'te yazilan Doctrina Jacobide yazili olup olmadigina bakmaniz bilimsel olarak daha saglikli olacaktir. Bunun asli olsun veya olmasin, bu iddia iste 634'te, tipki bir asir sonra ibn Ishaktaki, ibn Sa'd daki gibi yazili olmasidir. Yani bu sahte peygamberin 634'te ocak ayinda zikredilmis olmasidir. Galiba siz ateistim diye, antik çagda ve orta çagda insanlarin hepsinin ateist olduguna inanmaniza sebep olmus. Hayir, o donemde insanlar yildizlara bakarlar, kehanetlerde bulunurlardi... Muhammed'in tam o anda dogmus olmasi elbette ki mumkundu. Bu kehanetin kaderini etkilemesi ise hiç de olagan-ustu ve imkansiz bir sey degil. Kaldi ki bu inancin, 634'te zaten abartilmis olarak Doctrina Jacobiye girmis olma ihtimali de var. Ben, bu inancin ve bir arap peygamberinin Heraklius doneminde Arabistanda çikmis oldugu ile ilgili bu kaynagi zikrettim. Buna inanip inanmamamla hiç bir alakasi yok. Gozunuzu bir silip, bunun Doctrina Jaobide 634'te yazilmis oldugnu bir kabul etmeniz iyi bir baslangiç olur bence... Link to post Sitelerde Paylaş
gerçekçi53 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi Sayin gerçekçi, herkes ateis degil. Yahudilerde olu denizde kesfedilmis olan 1Q tomarinda ahir zamanda bir peygamber, bir Israil Mesiyahi ve bir evrensel Aharon Mesiyahi gelecegi inanci antik çagdan beri vardi. Sizin buna inanmaniz veya inanmamaniz, Doctrina Jacobi'de bazi rahiplerce araplar arasinda bu savasci peygamberin zuhur ettigini iddia ettikleri bir vakia. Benim buna inanmam veya inanmamam asla bir sey degistirmez. Bu inancin o donemde zuhur etmis olmasi, ve Doctrina Jacobi'de kaydi onemli tarihsel bakimdan. Benim size yalan borcum yok. Siz benim yazdigimi kendinizce yorumlayacaginiza, bunun 634'te yazilan Doctrina Jacobide yazili olup olmadigina bakmaniz bilimsel olarak daha saglikli olacaktir. Bunun asli olsun veya olmasin, bu iddia iste 634'te, tipki bir asir sonra ibn Ishaktaki, ibn Sa'd daki gibi yazili olmasidir. Yani bu sahte peygamberin 634'te ocak ayinda zikredilmis olmasidir. Galiba siz ateistim diye, antik çagda ve orta çagda insanlarin hepsinin ateist olduguna inanmaniza sebep olmus. Hayir, o donemde insanlar yildizlara bakarlar, kehanetlerde bulunurlardi... Muhammed'in tam o anda dogmus olmasi elbette ki mumkundu. Bu kehanetin kaderini etkilemesi ise hiç de olagan-ustu ve imkansiz bir sey degil. Kaldi ki bu inancin, 634'te zaten abartilmis olarak Doctrina Jacobiye girmis olma ihtimali de var. Ben, bu inancin ve bir arap peygamberinin Heraklius doneminde Arabistanda çikmis oldugu ile ilgili bu kaynagi zikrettim. Buna inanip inanmamamla hiç bir alakasi yok. Gozunuzu bir silip, bunun Doctrina Jaobide 634'te yazilmis oldugnu bir kabul etmeniz iyi bir baslangiç olur bence... Sayın levia Nasıl yahudi ve hiristiyanlar hala daha bir Mesihin geleceğine inanıyorlarsa o devirlerdede elbette bu inanç vardı.Ama önemli olan şudur Bir Mesihin gelip gelmediği fallarla hissi kablel vukularla tesbit edilemez.Bu husustaki yazılarda uydurmadır.O devrin müslümanları(her ne kadar İsaya inansalarda bu inanç asla Hiristiyan inancı ile bağdaşmıyordu.) olan İsmaililerde bir Mesihi diğerleri gibi bekliyorlardı.O devirlerde Din ve devlet erkinin tek bir elde olduğu çok çok büyük bir ihtimal.Arapların başında olan zat aynı zamanda İsmaili yahudiliği Dinininde başıdır. Ve bu Din başkanlarına Muhammed diyorlardı.Yani Övgüler olsun gelene.Yani Yüce Mesih!Ben ingilizce bilmem dolayısıyla bu husustaki yazılarıda takip etme imkanına maalesef sahip değilim ama şu var ben Tarikat kökenliyim yani sofiyim.Tarikatlarda Makamı Muhammed vardır.Yani Makamı Mahmudiye.Bakın makam deriz.Şahıs yoktur ortada.Makam vardı.Kaldıki siyerlerde Muhammed ashabı soffanın olmadığı yerde hiç bir dini konuşma yapmazdı! Pekiyi neden?Çünkü Muhammed onlara ait bir makamdıda ondan.Neden Muhammed Kureyşin koruyuculuğunu yapan Haşimilerden çıktı?Cevabı gayet basit değilmi her din yada her mezhep onun kendi Ekolünden çıkığını yada çıkacacağını söylerde ondan.Haladahada böyledir. Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi (düzenlendi) Bir tarihçi için, onemli olan, 634'te, yani Muhammedin vefatindan sadece 2 sene sonra, bir yahudi rahibin araplar arasinda bir sahte peygamberin zuhur etmis olduguna taniklik etmesidir. Elbette, o çagda tarihsel bilinç henuz gelismemisti. Yani, olaylar abartili bir biçimde, hakikatle olagan-ustu inançlari kamasik bir biçimde algilaniyordu... Gerçekten, Yesribin yahudilerin bazisi ona inandimi, malesef bilemeyiz. Ve bu kehanet konusu ne kadar dogru veya degil, gerçegi ne kadar yansitiyor kesin olarak bilemeyiz. Sadece, yahudilerin 634'te Bizansta araplar arasinda çiktigi duyulan arap peygamberi oldugu ve Mesihin zuhurunu mujdeledigiyle, Heraklius doneminde konuyla sevinmelerinin bu tomarla anlatilmasi kesindir. Bu arap peygamberinin tarihsel olarak varligi, ve tebeasinin bizans sinirlarinda savasmaya geldikleri tarihsel bir vakia. Ismi Muhammed olsun, veya olmasin, islamin kurucusunun bu sahis oldugu tarihsel açidan kesin. Ismi MHMD olarak, hicri I. asirdan kalma Kuranlarda mevut, ve Presbit Tomas M-Hamed olarak suryanice 645'te onun ismini vermekte. Kuranin, islam tarihcilerince verilen Osman ibn Affan doneminde, Muhammedin kitabinin toplanmasi inanci, Sana'ada Osmanin 656'daki vefatindan onceye ait en eski sure sayfalarinin hakikaten C14 testine gore hicri I. asrin ilk yarisina ait olmasi bu eserin basinda, Muhammedin oldugunu pekistirmektedir. Bu verileri yorumlayarak, yamalikli bir savunmayla, ayri ayri inkar etmek tarihsel açidan hiç bir bilimsellik tasimamaktadir. Bu sahsin peygamberlik ilan ettigi, ve tebeasinin Kurana sahip oldugu, ve Bizans ile Irana karsi savastigi bir vakia. Eylül 27, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
gerçekçi53 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi Bir tarihçi için, onemli olan, 634'te, yani Muhammedin vefatindan sadece 2 sene sonra, bir yahudi rahibin araplar arasinda bir sahte peygamberin zuhur etmis olduguna taniklik etmesidir. Elbette, o çagda tarihsel bilinç henuz gelismemisti. Yani, olaylar abartili bir biçimde, hakikatle olagan-ustu inançlari kamasik bir biçimde algilaniyordu... Gerçekten, Yesribin yahudilerin bazisi ona inandimi, malesef bilemeyiz. Ve bu kehanet konusu ne kadar dogru veya degil, gerçegi ne kadar yansitiyor kesin olarak bilemeyiz. Sadece, yahudilerin 634'te Bizansta araplar arasinda çiktigi duyulan arap peygamberi oldugu ve Mesihin zuhurunu mujdeledigiyle, Heraklius doneminde konuyla sevinmelerinin bu tomarla anlatilmasi kesindir. Bu arap peygamberinin tarihsel olarak varligi, ve tebeasinin bizans sinirlarinda savasmaya geldikleri tarihsel bir vakia. Ismi Muhammed olsun, veya olmasin, islamin kurucusunun bu sahis oldugu tarihsel açidan kesin. Ismi MHMD olarak, hicri I. asirdan kalma Kuranlarda mevut, ve Presbit Tomas M-Hamed olarak suryanice 645'te onun ismini vermekte. Kuranin, islam tarihcilerince verilen Osman ibn Affan doneminde, Muhammedin kitabinin toplanmasi inanci, Sana'ada Osmanin 656'daki vefatindan onceye ait en eski sure sayfalarinin hakikaten C14 testine gore hicri I. asrin ilk yarisina ait olmasi bu eserin basinda, Muhammedin oldugunu pekistirmektedir. Bu verileri yorumlayarak, yamalikli bir savunmayla, ayri ayri inkar etmek tarihsel açidan hiç bir bilimsellik tasimamaktadir. Bu sahsin peygamberlik ilan ettigi, ve tebeasinin Kurana sahip oldugu, ve Bizans ile Irana karsi savastigi bir vakia. İyide o zaman bu yalancı peygamber kendi yazdığı Kuranı ortaya sağlığında koyardı.:)Niye ölümünden sonrası beklensinki?Neden Emevi sikkelerinde Haç olsunki? Kaldıki Osman denilen şahıs bir Emevidir.Emeviler ise Haşimi soyunun can düşmanıdırlar.Neden Osman ve Muaviye Kuranı kabul etsinlerki?Kaldıki bakın 640 yılına ait Sasani ve Suriye sikkeleri ortada Hacı koyacaksın ama MHMD yide etrafına Latince ve arapça yazacaksın!(Bu bir somut delil değilmi?)Hele hele eğer gerçekse Kerbala olayından sonra tamamen eski dinleri olan Haceriliğe(İsmaili yahudiliğe) dönerlerdi!ve Muhammedi ortadan kaldırırlardı! Ama kaldırmadılar? Neden kaldırmadılar pekiyi?Güç deseniz güç Emevilerdeydi?Bütün bunlar benim inanç ve kanaatimi doğruluyorlar Sayın Levia. Çünkü Muhammed yaşamadıda ondan! Emevi arapların bildiğimiz ilk hükümdarı Muaviye dahi Muhammed lakabını kullanıyordu.Zamanla ortaya çıkan islam her hangi bir şahsa ait değildi.Arap Sofi ve devlet adamlarının anonim malıydı. Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi (düzenlendi) Osman bir emevi degil, emevilerden once yasamistir. Kuranin toplanmasinin tarihçesine gelince, Muhammedin sagliginda, araplarda sozlu gelenegin oncelikli olmasi yatmaktadir. Bu zorunluydu da. Zira, arap yazisi henuz gelismemisti. Yazilanin dogru okunmasi için, onceden ne okunmasi gerektigini bilmek gerekiyordu. Ornegin "be", "te", "nun" ve peltek "se" ayni sekilde yaziliyordu. Sesli harfler hiç yoktu... Bu yuzden, sozlu nakil gelenegi tercih edilmekteydi. Oysa, ebu Bekir doneminde, hafizlar savaslarda kaybedilmeye baslayinca, Kuranin kaybolmasi endisesiyle bir ilk Hafsa codexi yazilmis... Osman donemindeyse, yayilan musluman topraklarinda Kuranin farkli ve orijinalinden uzaklasan varyantlari ortaya çiktigi farkedilmistir. Osman, gelismemisde olsa, bir temel resm uzere butun Kuranin bir araya getirilmesi talimatini vermis. Boylece, en azindan, orijinalinden çok uzaklasan kiraatler yok edilerek, Kuran korunmak istenmistir. Abdul Aziz doneminde sesli harfler araplarca icat edilince, Kurana tatbik edilmesine itirazlar çig gibi buyumustur. Zira, 30.000 ayet okuma farkliliklari varmis. Buna ragmen, 7 tanesi, rivayet zincirine gore, Osman codexinin resmine uyumuna gore ve kuresysin o donemdeki sivesine (Muhammed Kureystenmis ya) seçilmistir. Daha sonra, bu "sahih" kiraatler ona çikarilmistir. Bu nedenle, en eski hicazi el-yazmalarinda ne noktalar ne sesli harf harekeleri yoktur. Ancak, bazi Osman reformundan onceye yukselen nushalarda palimpsest musahede edilmistir. kagit o zamanlarda çok pahali ve degerli oldugundan, bozulmasi emredilen uyumsuz sure sayfalari silinip uzerinden yeni sureler yazili sayfalar bulunmustur. Bazi rufak resm farki içeren sayfalarsa, yirtilip parçalamis ve torbalara yerlestirilip, Sana'ada bir mescidin tavan-arasina yerlestirilmistir. IX. asirda arap yazisinin reformu nedeniyle, daha onceye ait, nokta ve harekesiz mushaflar okunamaz hale gelmis. Bu nedenle, yakilarak, yirtilarak veya gomulerek sistematik bir sekilde yok edilmeye baslanmistir. Bu nedenle, uzun zaman, tarih uzmanlari, Kuranin IX. asirdan once varligi konusunda ciddi tereddut içindelermis. Ancak, bu sistematik yok etmeye ragmen, bazi el-yazma parsomen ve tomarlar gunumuze kadar kazaen yetimistir. Iste, Sana'a mescidinde bulunan bu 926 adet parçalanmis Kur'an bu konuda çok deger tasimaktadirlar tarihsel açidan... Eylül 27, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Levia 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi not. Muhtemelen Hafsa codexinde kelimeler yapisik olarak sikisik biçimde yaziliydi. Ve okunmasi oldukça zordu. Rivayet edilene dore, Osman codexi için o mushafa da muracaat edilmistir. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Eylül 27, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 27, 2013 gönderildi Islam'ın kendi yazdığı tarihi kaynak olarak göstermek bir yalanı tekrarlamaktır. Savınızı nötral kaynaklara dayanarak savunmanız gerekiyor. Bu konuda yazılmış kitaplarda yüzlerce kaynak var. Kitaplara bir göz atmanız yeter. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts