Jump to content

Değiştirilmiş Kitap Kuran


Recommended Posts

  • İleti 463
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1929’da Edwin Hubble’ın uzak galaksilerdeki (galaksilerin ışığındaki) nispi kırmızıya kaymayı keşfinden sonra, bu gözlemi, çok uzak galaksilerin ve galaksi kümelerinin konumumuza oranla bir "görünür hız"a sahip olduklarını ortaya koyan bir kanıt olarak ele alındı.

Big Bang terimi ilk kez İngiliz fizikçi Fred Hoyle tarafından 1949’da, “Eşyanın Tabiatı” adlı bir radyo (BBC) programındaki konuşması sırasında kullanılmıştır.

Bilim insanlarının çoğu, evrenin başlangıcında, bir Big Bang olayının cereyan etmiş olduğuna ancak 1964/1965’te, evrenin sıcak ve yoğun döneminin kanıtı olarak kabul edilen “kozmik mikrodalga arkaplan ışıması"nın ya da Georges Lemaître’in kullandığı terimlerle « Big Bang’ın soluk ışıklı yankısı»nın keşfinden sonra ikna oldular.

Evrenin genişlediğine dair bilimsel keşiften yani 1964 yılı öncesindeki Kuran Meallerine göz atalım:

Zariyat 47:

Abdülbaki Gölpınarlı (1955) : Ve biz, gökleri kurduk kudretle, onlardan daha üstününü, daha büyüğünü kurmaya da gücümüz yeter.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (1935): Bir de Semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki biz çok vüs'a malikiz.

Hasan Basri Çantay (1952): Biz göğü kuvvetle bina ettik. Çünkü biz muhahkkak ve mutlak bir (vüs'at ve) kudrete malikizdir.

İsmail Hakkı Baltacıoğlu (1957): Biz göğü kendi gücümüzle yarattık. Çünkü Bizim gücümüz kesenkes her nesneye yeter.

Ömer Nasuhi Bilmen (1956): Ve göğü bir kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki, biz elbette kâdirleriz.

ayrıca

Diyanet meali (1990): Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

Ne var ki tahmin edeceğiniz gibi 1964 sonrası yazılan meallerde ise:

Elmalılı (sadeleştirilmiş): Bir de göğe bakın! Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yokki biz onu genişletmeye de malikiz. Fizilal-il Kuran : Göğü gücümüzle biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz. Gültekin Onan :

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz biz, (onu) genişleticiyiz. Hayrat Neşriyat : Göğü de kuvvet(imiz)le binâ ettik; ve şübhe yok ki biz, elbette (devamlı sûrette onu)genişleticileriz.

vs...

Kuran mealleri günden güne değiştiriliyor. Sonrada mucize olarak sunuluyor gördüğünüz gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

HASAN BASRİ ÇANTAY INKİNE BAK VÜSAT NE ANLAMA GELİYOR ÖĞREN. ORDA GENİŞLEMEDEN BAHSEDİYOR.

BİRDE VİDEODAKİ BAHSETTİĞİ TARİHTEKİ TEFSİRE BAK!!!

NE OLDU TESADÜF SAVUNUCULUĞUNUZ. KARŞISINA TESADÜFÇÜLÜĞÜ DESTEKLEYECEK DELİL YOK DEMİ? YARATICIYI KABUL EDİN.

İMZAMI HER SFERİNDEOKUYUN.

Birinci fikir: Her ne var ise cümlesi, Allah’ın halk ve yaratmasıyla, kudretiyle, iradesiyle meydana gelmiştir.. Bu müminlerin fikridir.

İkinci fikir: Madde ve unsurlar kendi kendilerini icad ettiler.. bu hiç kimsenin fikri değildir.

Üçüncü fikir: Tesadüf yolu.. Bu ise maddecilerin, dehrilerin fikridir.

İrade meselesine kalan iki fikirdir:

Mü’minin fikri ve maddecinin fikri.. Her ikisinin fikirlerini izah edelim. Akla ve vicdana havale edelim. Tesadüf bazen olur bazen olmaz. Dünya tamamen tesadüf olamaz. Ve mümkün değildir. Binler misalden bir misal:

Bir levhayı tut, içine içine bir iğneyi dik. Sonra diktiğin iğnenin deliğine bir ikinci iğneyi daha sok..

Bu iki iğneyi gören birisi sordu. Sadık bir kişi dedi ki: “Bu levhaya birinci iğneyi sokan, ikinciyide onun deliğine koydu.”

Sonra sadık tanınan diğer bir kişi dedi ki: “Anadan doğma kör bir çocuk, her iki iğneyi attı. Tesadüfen birisi dikildi. İkinciside onun deliğine tesadüfen girdi.”

Hangi muhbirin sözü doğrudur?.. Elbette vicdan birinciyi tasdik eder. Her ne kadar mutmain olmasa ve dese ki: “tesadüf de mümkündür”; lakin ikinci iğnenin deliğine üçüncü; ve üçüncü iğnenin deliğinde dördüncü iğneyi görür, ise kalbi gayrı ihtiyari birinci kişinin sözünü tasdik etmeye mecbur olur. Eğer bir iğneyi, birini diğerinin deliğinde görse ve hepsine tesadüf dese, inad değil midir?..

Eğer biz her bir iğneye birer rakam koysak; birden ona ve ondan yüze kadar yükselsek; ve denilse ki: “Kör bir çocuk torbadan iğneleri çokarır ve atarken, her biri diğerinin deliğine tesadüfen böylece girer.”(!)

Misalimizin hakikatine dönelim: Çocuğun yerine yokluk, torba yerine hava, iğne yerine su ve benzer unsurları koysak, bu halde insanın aklı nereyi tasdik eder?.. Acaba her bir zerrenin üstüne bir sikke-i padişahı=Allah iradesi koyup: “Hepsi bir Vahid-i Mutlak’ın sanatıdır” mı diyecek; yoksa tesadüfçü gibi: “Her şey tesadüftür, hatta ben de tesadüfüm ve sözüm de tesadüftür” mü diyecek?..

Hadi azlıkta ve küçük bir cisimde tesadüf mümkündür, diyelim. Fakat üç milyonu aşkın seneden beri tesadüfün aynı nizamda devamı mümkün müdür? Tek bir cismin meydana gelmesinde bu kadar hesap ve zahmet varsa, acaba bu kainat kaç cisimdir? Ve her cisim için kaç şekilde hayatı koruyan sebepler vardır? Onsekizbin alemin etraflı düşünülmesi ve idrak edilmesi mümkün mü?.. Hangi akıl bu yükün altına girer?!.

Misallerden bir misal daha, ilim adamlarından naklen yazalım: İçinde bir milyon harf aleti olan bir sandığı yere koyduk. Aniden arzda deprem vasıtasıyla sandığın ağzı açıldı; harf aletleri darma dağın oldu. Bir kişi geldi dedi ki: “On değişik kelimenin harfleri, kendiliğinden tesadüfen birleşti.” Akıl bunu tasdik edebilir.. “On cümleyi te’lif edecek harfler kendiliğinden tesadüfen birleşti” dese, durursun.. “Bu mümkün mü?” dersin.. Eğer denilse ki: “Lafzen ve ma’nen kafiyesi düzgün beşyüz sayfayı yazabilecek matbaa harfleri, tesadüfen birleşmiştir”; müsadefe kanununa vakıf olan, bunu asla kabul etmez.

O diyecek ki: İğne misalinde, iğne rakamları birden ona ve ondan yüze kadardır. Eğer iğne adetleri oniki olsaydı, bine kadar terakki edebilecekti.

Demek istiyoruz ki, bir protonun en az 238 olan cüzleri; 92 elementle çarpılırsa 21896 parça yapar ki, adedin yükselmesiyle tesadüf, o rakamlar adedince muhal olur..

Beşyüz sayfayı yazacak bir matbaa harfleri meselesi nasıl doğrudur?. Yirmi, veya yirmidokuz harften beşyüz sayfalık kitabı doğru yazacak bir sandık matbaa harfinin tesadüfen birleşmesi mümkün mü?..

Beşyüz sayfalık matbaa harflerinden mahsadı açıklayalım. Terkibleşen temel protonlar hayat sahibinde beş veya altı unsurdan ibarettir:


  • Karbon,

  • Hidrojen,

  • Helyum,

  • Oksijen,

  • Fosfor ve Demir,

  • Azot.
    Bir zerrenin içindeki bir protonda en az 40,000 parça vardır.Tabiatte kimyevi unsurların adedi 100 unsurdan yani elementten daha ziyade olunca, mezkur 5 veya 6 unsurdan meydana gelen bir protonun eczalarını hesaplamak mümkündür, fakat zaman alır. Böyle bir protonun cüzlerinin bir araya gelmesi ve birleşmesinin tesadüfü mümkün değilde, yer küresinin te’lifinin tesadüfü nasıl mümkün olur? İngiliz Cuplatis kitabında der ki: “Protonların ictimaında çözüm yolu buldum. Bu yol, zerrelerin birleşmesinin nasıl mümkün olduğu hakkındadır. Son keşfimde buldum ki, basit cüzlerin zerrelerindeki bir protonda on kerre kırk sekiz milyon cüz vardır. Bu derece birleşmelerinde, akıl asla tesadüfü kabul etmez.”
    Kur’an-ı Kerim, bir nazımda, her asırda, her zerreyle, hayatı içtimaiyeden dini, dünyevi fenlerle, ilimlerle ilgilidir. Ondört asırdan beri şimdiye kadar sırlarını çözmeye gayrat edenlere rağmen daha hakikatına vakıf olunamamıştır.. Binden bir manalarına vakıf olan binlerce Bismark gibi feylesoflar, islamiyete dönüşten başka bir yol bulamadılar. Bismark diyorki: “Ey Allah’ın Rasulü Hazreti Muhammed!.. Asrında yaşamadığım için üzgünüm. Bildirmiş olduğun Kur’an, asla beşeri bir söze benzemez. Senin sözün değildir. O Kur’an, ezelden yankı yapan, ezeli bir varlığın sözüdür. Ey Muhammed!.. Gerçekte ehli ilimden birçoğu, azametini idrak edemediler. Beni, rüku ve sücud halinde, kemal-i edeble topuğuna yapışmış bir kum tanesi kadar kabul eyle…

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet kesinlikle katılıyorum. Kuran, insanlar tarafından niyetleri itibariyle değiştirilmiş bir kutsal kitaptır! İsrailiyat ile bezeli kavram karmaşası bu kitabı insanların gözünde günümüzdeki hale kadar düşürmeyi başarmıştır. Temel kavramların yanlış bilinmesi ile başlayan bu duruma son vermek ''HAM FİKİR'' lerden uzaklaşmak ile mümkündür. Oluşmamış ham fikirler ile x bir konuya yaklaşmak, o konu açısından hüsarana uğramaktır. Buyrun size kuran'daki iblis-şeytan-melek gibi kavramların nasıl değerlendirilmesi gerektiği açısından bir paylaşımda bulunayım.

http://milliiradebil...t_senermen.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

anlamadığım oki siz acaba ateizmi sadece islam karşıtı olarakmı görüyorsunuz neden sadece saldırılarınızı islama yöneltmişsiniz.Diğer din ve tanrıları sizin için bir hiçmi o yüzdenmi müslümanlarla uğraşıyorsunuz.Ha şunuda belirteyim herne kadar sizin anlattığınız şekil ve şartlarla olmasada kuran harfleri üzerinde oynandığını bizde biliyoruz .bizden öncekilerde onlardan öncekilerde bunu biliyorlardı bizden sonra gelenlerde bilecek.Sizde biliyorsunuzki biz kuranın harflerine tapınmıyoruz her nekadar kuran manaca ALLAH kelamı olsada yazı ve sayfaca kıraat zamanında yapılan telaffuzlarca mahluk yani her yatatılan gibi yaratılmıştır.Gördüğüm kadar mesnetsiz atmıyorsunuz (istisnalarınız hariç)ancak aradığınız delilleri yanlış arıyor ve sadece kendi algınızla sınırlı tutuyorsunuz bence bu konu üzerinde daha geniş bir araştırma yaparsanız gerçeğin ne olduğunu küçücük te olsa anlarsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır! Bu başlığı unutmadım. Forum için vaktim olmadı ve hala da vaktim yok.

Levia bir kaç sefer Manfred Kropp'u uzman olarak öne sürmüş ve fransızca video linkleri vermiş ve mesela şöyle yazmştı:

Ustteki linkde, konunun en taninmis ve unvan salmis bir uzmani olan Manfred Kropp seminerlerinin videolari var. Bu seminerlerde, Kropp, artik onbinlerce çok eski elyazma Kuranlarin mevcut oldugu, ve bunlarin ince karsilastirmalari elimizdeki mevcut osmani mushafin (Kuranin) harekesiz ana hatlarinin kesin olarak zaman zarfinda degismediginin tespit edildigini anlatiyor. Yani harflerin ust ve altlarindaki çizgi, nokta ve sekillerin ikinci ve uçuncu asirlarda eklenmeye basladigini, ancak temel hatlarin Sana'ada ve dunyadaki bulunan nutun el yazmalarina bazi katip hatasi disinda oynamadiginin altini çiziyor.

İNARAH isimli bir grup var. Muhammed'in yaşamadığını, Erken İslam Tarihinin bir uydurma olduğunu görüşünü savunan bir grupdur INARAH. Bu grubu tarihciler, dil bilimcileri, arabistler, islam bilcileri, semitistler vs. oluşturuyor. Hepsi konularında uzman bilim adamları/kadınları. Bunlara Manfred Kropp da dahildir: http://inarah.de/cms...von-inarah.html

Manfred Kropp INARAH'ın çıkarmış olduğu kitaplarda şimdiye dek iki makale de yazdı (3. ve 4. kitapda), fakat bu makalelerde Levia'nın alıntıladığım yazısını destekleyecek bir şey bulunmuyor.

Müslümanların yalanlarına alışık olduğum gibi Levia'anın yalanlarına da alşığım. Luxenberg hakkında da yalan söylemişti, kitabının birinci baskısında xy tezlerini ortaya attı sonra, diğer baskılarda toparladı vs. gibisinden. Kitabın birinci baskısı diye vurgu yapması; sanırım kimse birinci baskısına bakma zahmetine katlanmaz düşüncesi olsa gerek. Ve tabi ki yalandı. Kitabın üçüncü baskısı ne ise, birinci baskısı da o!

Bu gün bu kısa ileti yazmamın nedeni, bu ay sonunda katılacağım bir seminerde Manfred Kropp ile de tanışacağımı öğrenince, bu başlığı hatırladım. Önceki yazdıklarını bilmediğimden ve fransızcam olmadığı için önceki yazdıklarını anlamayacağımdan, Kropp'a şahsen sormaya niyetim var, Levia'nın söyledikleri ne kadar doğru/yanlış diye.

Sevgiler

Ek: Bir-iki ay daha forum için vakit ayırmam mümkün değil.

tarihinde DreiMalAli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Yahu bu konu hakkındaki dar görüşlülüğünüz tamamen bir bağnazlıktır.Ayrıca kutsal bir kitaba komik veya saçma gibi kelimeler atf etmek yanlıştır.Öncelikle Kutsal kitaba saygı ve bu konuda daha objektif olmanızı tavsiye ederim..

Kutsal kitabınız bize saygı duymuyor ama..

Ne ekerseniz,onu biçersiniz..

Allah kutsal kitabında bize hakaret edip ölmemizi bile isterken,bizlerin sizin Allah'ınıza ve kutsal kitabınıza saygı duymasını nasıl beklersiniz?!

Link to post
Sitelerde Paylaş

NOLAN

Bizim dinimiz tamamen evrensel bir dindir ayrıca sizin kötülediğiniz bu dinin yaratıcısın göderdiği peygamber yavru köpek ve yavruları nedeniyle 10000 kişilik ordusunun güzergahını değiştirmiş ve köpekleri rahatsız etmemişken Kur-an'da adı geçtiği üzere ''eşref-i mahluk yani insana hakaret etmesi çok saçmadır ayrıca buna dair kanıtınız varsa buyrun açıklayın..

tarihinde sufi41 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

NOLAN

Bizim dinimiz tamamen evrensel bir dindir ayrıca sizin kötülediğiniz bu dinin yaratıcısın göderdiği peygamber yavru köpek ve yavruları nedeniyle 10000 kişilik ordusunun güzergahını değiştirmiş ve köpekleri rahatsız etmemişken Kur-an'da adı geçtiği üzere ''eşref-i mahluk yani insana hakaret etmesi çok saçmadır ayrıca buna dair kanıtınız varsa buyrun açıklayın..

İmzamdaki ifadeler müslüman olmayanlara yöneliktir..Kafirleri gördüğün yerde öldür diyen bir Allah(Muhammed)..!

Kuran'da kafirlere yönelik eşek-köpek-yabanarısı-pislik gibi ifadeler yer alır..

Kara köpeği gördüğünüz yerde öldürün diyen hadis vardır..

İslam köpek düşmanı bir dindir..!

Ayrıca Kuran'da MEKKE ve civarına hitap eden bir kitaptır..6 / EN'ÂM - 92

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili arkadaşım delil olarak belirttiğin ayetlerin sebeb-i nüzül dediğimiz indiriliş sebeblerine bakarsan yanlış yaptığının farkına varacaksın..NOLAN

Doğru olduğunuzdan niye bu kadar eminsiniz?

Hadi siz yanlış yapıyorsanız?

Bir meclis anayasa yapmış..Anayasanın maddeleri belli/açık ama bir kısım vatandaşlar diyor ki;''bu anayasanın şu maddesini anlamak istiyorsanız,anayasayı yapanların bu maddeyi neden yaptıkları araştırılmalı ve ona göre bir karar verilmeli..''

Ayette açıkça mekke ve civarı yazıyor ama sanki 3 bilinmeyenli denklem yazıyormuş gibi nüzul sebeplerini araştırmamız lazım..!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru olduğunuzdan niye bu kadar eminsiniz?

Hadi siz yanlış yapıyorsanız?

Bir meclis anayasa yapmış..Anayasanın maddeleri belli/açık ama bir kısım vatandaşlar diyor ki;''bu anayasanın şu maddesini anlamak istiyorsanız,anayasayı yapanların bu maddeyi neden yaptıkları araştırılmalı ve ona göre bir karar verilmeli..''

Ayette açıkça mekke ve civarı yazıyor ama sanki 3 bilinmeyenli denklem yazıyormuş gibi nüzul sebeplerini araştırmamız lazım..!

T.C anayasasında ise başket ankara yazıyor. Ankara'da yaşayan kişi daha mı üstün??

Link to post
Sitelerde Paylaş

T.C anayasasında ise başket ankara yazıyor. Ankara'da yaşayan kişi daha mı üstün??

Kuran'da Mekke ve çevresi uyarılıyor sadece..Yani başkentte/ülkede Mekke'dir..Allah,Mekke şehrinin ve civarının ilahıdır..

Anayasada başkent Ankara ve civarı yazmıyor..Net bir şekilde başkent Ankara yazıyor..Kuran'ın da başkenti-tek kenti-ülkesi-devleti-milleti;kısaca her şeyi Mekke'dir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'da Mekke ve çevresi uyarılıyor sadece..Yani başkentte/ülkede Mekke'dir..Allah,Mekke şehrinin ve civarının ilahıdır..

Anayasada başkent Ankara ve civarı yazmıyor..Net bir şekilde başkent Ankara yazıyor..Kuran'ın da başkenti-tek kenti-ülkesi-devleti-milleti;kısaca her şeyi Mekke'dir..

Kuran tüm Dünya'nın ktabıdır. Ufolara inancını bilemem. yerine başka bir ayet gelmiş ayeti cımbızla çekmeyin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran tüm Dünya'nın ktabıdır. Ufolara inancını bilemem. yerine başka bir ayet gelmiş ayeti cımbızla çekmeyin.

Günümüzden uzun zaman önce,toplumlar belli yerlerde,belli Tanrı veya Tanrıçalara taparlarmış..Günümüzdeki gibi öyle uluslarası lanse/empoze edilen Tanrılar(Allah ve benzeri..) yokmuş..Her toplumun,her bölümünde(şehrinde) baş Tanrı ve Tanrıça,ayrıca bunların alt kısmında yer alan da Tanrı veya Tanrıçalar varmış..Hami Tanrılar gibi şeylerde var..

Mesela Sümer toplumun bir baş Tanrısı var..Bir de bu toplumun her şehrinin bir baş tanrısı var..Her şehrinde farklı bölümünde tanrılar var..Ayrıca her evinde kendine has tanrısı var..

Bu söylediklerimi baz alın ve enam suresi 92.ayeti farklı meallere bakarak okuyun..O meallerde açıkça Mekke ve civarı yazıyor..Yani Allah Mekke'nin baş Tanrısı veya Tanrıçası..Allah'ın arap coğrafyasına hükmettiğini bile söyleyemeyiz..Çünkü ifade çok açık..Allah yerel/lokal bir Tanrıdır ve bu %100 kesindir..Azıcık M.ö.tarihinde yaşamış toplumların dini inanışlarını okumuş birisi,bunu çok rahat anlar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Günümüzden uzun zaman önce,toplumlar belli yerlerde,belli Tanrı veya Tanrıçalara taparlarmış..Günümüzdeki gibi öyle uluslarası lanse/empoze edilen Tanrılar(Allah ve benzeri..) yokmuş..Her toplumun,her bölümünde(şehrinde) baş Tanrı ve Tanrıça,ayrıca bunların alt kısmında yer alan da Tanrı veya Tanrıçalar varmış..Hami Tanrılar gibi şeylerde var..

Mesela Sümer toplumun bir baş Tanrısı var..Bir de bu toplumun her şehrinin bir baş tanrısı var..Her şehrinde farklı bölümünde tanrılar var..Ayrıca her evinde kendine has tanrısı var..

Bu söylediklerimi baz alın ve enam suresi 92.ayeti farklı meallere bakarak okuyun..O meallerde açıkça Mekke ve civarı yazıyor..Yani Allah Mekke'nin baş Tanrısı veya Tanrıçası..Allah'ın arap coğrafyasına hükmettiğini bile söyleyemeyiz..Çünkü ifade çok açık..Allah yerel/lokal bir Tanrıdır ve bu %100 kesindir..Azıcık M.ö.tarihinde yaşamış toplumların dini inanışlarını okumuş birisi,bunu çok rahat anlar..

Allah size kendini gösterecek değil, zaten bu bir sınav. Kendine göre haklısın. Herşeyi sorgulayacağım derken bağışlayan ve koruyan Allah'ı unutmayın lütfen. Allahın size ihtiyacı yok.

tarihinde sonsamuray tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah size kendini gösterecek değil, zaten bu bir sınav. Kendine göre haklısın. Herşeyi sorgulayacağım derken bağışlayan ve koruyan Allah'ı unutmayın lütfen. Allahın size ihtiyacı yok.

Yine yanılıyorsun..Tanrı'ların insanlara ihtiyacı vardır..İnsanlar olmazsa,Tanrı'larda olmaz :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...