Jump to content

Kuş Evrimi Teorisi'ni zora soktu


Recommended Posts

  • İleti 61
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

arkadaşlar , bizim evrimle bir derdimiz yok, 150 milyon yılllardan söz ediliyor.

tarih öncesinin öncesinin öncesi,

150 milyon yıl yada 5 milyar yıl, dile nekadar basit geliyor değilmi,

ama bizler toplasan 60_70 yıl ortalama yaş yaşıyoruz.

evrim evrim, çürütmek çürütmemek, bununla işimiz yok bizim.

evrim denen şey, balıktan insanoğlu, ayıdan balina oluşan bir TEORİ yi çürütmekle işimiz yok.

sadece biz diyoruz ki, bu mucize değilmi, doğal seleksiyon yada mutasyon.

Pardon siz kim?! Yani hangi müslüman sınıfına giriyorsnuz siz; yeni bir oluşum filan mı? Evrimi kabul edip neye itiraz ediyorsunuz anlamadım ben!

bunların tesadüfüne inanmak mantıksız geliyor.

.

Çamurdan yaratılan Adem'in, soyundan gelen açıklama nasıl geliyor size?

herşeyin yoktan var olduğu bir teori,

Hangi teori imiş bu yoktan var olan; Allah olmasın bu yoktan var olan! Yoktan var olması ne kadar saçma değil mi :)

bilim dediğiniz o çok güvendiğiniz bilim adamlarının tamamı bir araya gelsin bakalım,

videodaki adamın dediği gibi, bir karıncanın bir organını yapabilecekmi,

Bilim adamları neden böyle bir işe kalkışsınlar; bu dediğiniz Allah'ın işi, hadi o yapsında biz görelim! Hadi yapsın, varmı kanıtı yapmış mı? Siz yaratılmış bir varlığa şahitlik ettiniz mi hiç?

bir canlı yapsınlar, eminim tüm hücreleriyle birşeylerde ortaya çıkaracak teknolojiyede ulaşabilirler ama, o canlıya canı verebileceklermi,

.

Dolly vardı bilir misin? Neyse...

video canınızı yakmış sa eğer yada inancınıza zor geldi ise eğer,

özür dilerim.

Bilakis ben çok eğlendim izlerken :)

burada zıt kutupların düşüncelerini konuşuyoruz ama bir taraf pire derken diğer taraf deve diyor.

üçüncü kısım ise benim nerem doğru ki diyor.

Madem öyle diyorsunuz size tavsiyem birazda tarafsız kaynaklardan takip ediniz!

Sen herşeyi Allah'a bağlarsan diğeri gelir Zeus'a bağlar itiraz edemezsin!

tarihinde shef tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkezin sözü ilk önce kendi içine kaçar.İstesen kulaklarını tıkayarak bir dene.

Bak gerzek herif, yaptığın tek iş milletin kafa patlatarak yazdığı iletileri alıntılayıp altına üç- beş dengesiz, alakasız kelime ile ileti girmek!

Eğer sana bu yaptığından dolayı birisi çıkıp sağlam bir küfür ederse sesini keseceksin!

Link to post
Sitelerde Paylaş
hayat verme insanoğlunun elinde değildir.

bunu anlamamakta hala ısrar ediyorsunuz.

Değerli striker kardeşim, bir inancınız olduğu için sizin anlayışınıza göre anlatmak istiyorum. Ve bir önceki iletinizde biz inançsızların anlayışına göre bir cevap yazdığınız ve bize karşı insani empati gösterdiğiniz için size ayrıca teşekkür ederim. Gerçekten de bu şekilde tartıştığımızda daha yapıcı ve daha güzel oluyor. Konu da bu şekilde gelişiyor.

Şimdi Tanrının kudretli ve her şeye kadir olduğuna inanan kişiler tarih boyunca olmayacak, insanın yapmaya kadir olamayacağı şeyler iddia etmişler ve Tanrıya bağlamışlardı,. mesela insanın uçamayacağı, Ay'a ayak basılamayacağı veya farklı kıtalarda yaşayan ve birbirini görmeyen insanların uzaktan birbirleriyle konuşamayacağını, seslerini veya görüntülerini duyamayacağını (telefon/TV mesela) iddia etmişlerdir ve bunun sadece tanrısal bir mucize ile olabileceğini öne sürmüş ve sadece Tanrının yapabileceği bir iş şeklinde yorumlamışlardır ama çoğu zaman yanılmışlardır.

Dini inançlarınızı rencide etmek veya alay ederek küçümsemek amacımız değil. Ama her şeyi bunu sadece Allah yapabilir diye yorum getirerek ileride yanılma hatasına düşmekten itinayla sakınılmalıdır diye düşünüyorum. Ki Avrupa'da Hristiyanlık Orta Çağlardaki bilim dışı söylemlerle bu yüzden halk arasında inandırıcılığını kaybetmiştir ve takdir edersiniz ki bir inançlı olarak daha sonra iddianız yanlış çıktığı için siz de bu şekilde herhangi bir insanın inancını zayıflatmak veya zedelemek istemezsiniz.

Gerçekten de bazı değerli bilim insanı çok insani ve düşünceli oldukları için bilimi anlatırken Tanrı veya dinden bahsetmemeyi ve insanların inancına bu şekilde etki etmemeyi tercih ederler , ki bu da doğrudur. İnsanlığın çok kötülüğüne olan tamamen yanlış bir dini bilgi olmadıkça her dini öğretiye karşı tavır almak her zaman gerekli değildir. Bazı şeyler yani yanlış dini öğretiler ise yıkıcı etkilere sahipse bilim bizi bu konuda aydınlatma sorumluluğunu üstüne almalıdır.

İnsanın bir canlıya hayat vermesi neden mümkün olmasın? Ya ileride olur da yanılırsak ne olacak? Tanrıyı tümüyle ret mi edelim yoksa Tanrı anlayışımızı mı değiştirelim? Yani bu konuda fazla iddalı olunmamalıdır, ki bilimin yeni bir canlı türü yaratmasına ve hayat vermesine ramak kaldı. Tüm evren ve doğadaki canlılık Tanrının işiymiş gibi görünmüyor. Tanrının yaptığını sandığımız bir çok şeyi artık biz de yapabiliyoruz. Her şeyi yapamayacağımız kesin ve insan olarak pek tabi ki bizim de sınırlarımız var ama bilim bizim ön göremeyeceğimiz şekilde ilerlemeye devam ediyor. Bugün imkansız görülen şeyler yarın bakıvermişsin imkanlı hale geliyor. Bu yüzden canlılığı tekrar yaratma konusunda biraz tehadütlü olmak gerekebilir.

Saygılarımla..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu bilimin derdi değil, bilim doğada bir Tanrı olmadığı ve hiç bir tanrısal kuvvetin doğaya etki etmediğini bal gibi biliyor.

Bu daha ziyade her gün yenisi eklenen bilimsel keşifler karşısında toplu paniğe kapılan Müslümanların derdi..

Bilimi müslümanlaştırmaya çalışarak imajlarındaki Tanrılarını koruyorlar güya..

Ne yaparsın insan yanlış bildiği bir gerçeği bastırmak isterse bu tür sakat yolları kullanır.

Bu da insansı, çünkü korkularınız sizi bunu yapmaya yöneltiyor. Kızmıyorum da.. İnsan denen varlık böyle sevgili dostum..

Bende Allahın ayetleri üzerinde araştırma yaptığınız için kızmıyorum. Öte yandan seni kırmak istemem ama ayetleri araştırıyorsunuz.Senin için dinimdeki ayeti görmezden gelemem.

Bakara 164

(Medenî 87) Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır.

34. le âyâtin : elbette âyetler, kanıtlar, deliller

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak gerzek herif, yaptığın tek iş milletin kafa patlatarak yazdığı iletileri alıntılayıp altına üç- beş dengesiz, alakasız kelime ile ileti girmek!

Eğer sana bu yaptığından dolayı birisi çıkıp sağlam bir küfür ederse sesini keseceksin!

Üretene saygım var, Küfürlü konuşmam ama gerzek demek küfür değil galiba senin literatürde,gerzekler ,sesini keseceksin dediğinde pek kale almam, gerzekçedir zaten.
Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın kozmopolit,

açıklayıcı ve rencide etmedende yazılabilir yazılar gösterdiğiniz için tşk ediyorum.

yazdıklarınıza karşı değilim.

benim bilim alanındaki çalışmalara en az sizin kadar ilgim var,

bilim olmasa insanlıkta bugunki gibi olamazdı.

bilim her zaman yenilenir, her zaman üzerine koyarak ilerler.

keza inançlı bir insan zaten bilimi red etmez.

bizim dinimizde bilime herzaman önem verilmiştir.

insanların söylediklerinin aksine oku ilk ayettir , okumanın ve öğrenmenin ne derece önemli olduğunu kuran ilk ayetiyle bizlere söylemektedir.

bugun bilim alanında müslümanların da boy göstermesini istiyoruz.

ülke olarak türk insanı olarak herzaman tenbel ve kopyacı sıfatı almaktan, müslüman olarak gerici , geri kafalı sıfatı almaktan sen memnun olduğumuzumu sanıyorsun.

bizler emin olun ki, ateistlere ve diğer dinlere karşı saygılıyız.

kişilerin yazdığı kendilerini bağlar, bir gurup küfüre giriyor diye herkesi bununla yargılayamayız.

hayatınızda samimi bir müslümanla karşılasırsanız onun nekadar insancıl ve dürüst bir kişi nekadar güven verici olduğunu gözlerinizle görürsünüz.

ama tutucu , despot kişiler yokmudur her inançtaki kişilerde mevcuttur.

bilim bizim ortak noktamız, sanırım üzerinden uzlaşarak ilerleyebileceğimiz tek konu olacak. bilimin bize verdiği bizle zıtlık içerisinde değil ki, anlatamadığım tek şey, yazılan mesajları kopyalayıp, işine gelen kısımları alıp, yada ayetleri alıp , yazılana bak kuran saçmalamış diyenlere , bu kadar acımasız olunmasıdır..

kuranı gerçekten anlamak için bakan göz anlatılanı idrak edecektir.

ayetleri bir fitne bulup yaymak için arastıranlar kelime oyunlarıyla birşeyleri ispat etme çabasına girecekler ve pohpohcularıda gülüp eğlenerek, doğru gibi göstermeye calısacaktır.

ayet yorumlamak ne kolay iş , her önüne gelen bak burda şu yazıyor bu yazıyor diyor.

sonrada kuran apacık bir dille indirilmedimi diyor.

kuranın o sözünü alıp diğer sözünü yalanlayanlara ben ateist diyemiyorum.

lakin bu konularda her kişiyle tartışılmayacağını öğrendim, sizin gibi objektif insanları da tanıdığım için memnuniyet duyuyorum.

saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın kozmopolit,

açıklayıcı ve rencide etmedende yazılabilir yazılar gösterdiğiniz için tşk ediyorum.

yazdıklarınıza karşı değilim.

benim bilim alanındaki çalışmalara en az sizin kadar ilgim var,

bilim olmasa insanlıkta bugunki gibi olamazdı.

bilim her zaman yenilenir, her zaman üzerine koyarak ilerler.

keza inançlı bir insan zaten bilimi red etmez.

bizim dinimizde bilime herzaman önem verilmiştir.

insanların söylediklerinin aksine oku ilk ayettir , okumanın ve öğrenmenin ne derece önemli olduğunu kuran ilk ayetiyle bizlere söylemektedir.

bugun bilim alanında müslümanların da boy göstermesini istiyoruz.

ülke olarak türk insanı olarak herzaman tenbel ve kopyacı sıfatı almaktan, müslüman olarak gerici , geri kafalı sıfatı almaktan sen memnun olduğumuzumu sanıyorsun.

bizler emin olun ki, ateistlere ve diğer dinlere karşı saygılıyız.

kişilerin yazdığı kendilerini bağlar, bir gurup küfüre giriyor diye herkesi bununla yargılayamayız.

hayatınızda samimi bir müslümanla karşılasırsanız onun nekadar insancıl ve dürüst bir kişi nekadar güven verici olduğunu gözlerinizle görürsünüz.

ama tutucu , despot kişiler yokmudur her inançtaki kişilerde mevcuttur.

bilim bizim ortak noktamız, sanırım üzerinden uzlaşarak ilerleyebileceğimiz tek konu olacak. bilimin bize verdiği bizle zıtlık içerisinde değil ki, anlatamadığım tek şey, yazılan mesajları kopyalayıp, işine gelen kısımları alıp, yada ayetleri alıp , yazılana bak kuran saçmalamış diyenlere , bu kadar acımasız olunmasıdır..

kuranı gerçekten anlamak için bakan göz anlatılanı idrak edecektir.

ayetleri bir fitne bulup yaymak için arastıranlar kelime oyunlarıyla birşeyleri ispat etme çabasına girecekler ve pohpohcularıda gülüp eğlenerek, doğru gibi göstermeye calısacaktır.

ayet yorumlamak ne kolay iş , her önüne gelen bak burda şu yazıyor bu yazıyor diyor.

sonrada kuran apacık bir dille indirilmedimi diyor.

kuranın o sözünü alıp diğer sözünü yalanlayanlara ben ateist diyemiyorum.

lakin bu konularda her kişiyle tartışılmayacağını öğrendim, sizin gibi objektif insanları da tanıdığım için memnuniyet duyuyorum.

saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın mamal ,

size samimi birşey soracağım

sizin inandığınız bilim şuan bunlara açıklama getirmediği için, doğal olarak inanmıyorsunuz.

haklısınız bir bilim insanısınızz.

şuan bu inancınızla, 50 yıl yaşadığınız ve her insan gibi öldünüz.

sizden 100 yıl sonra, evrim teorisinin sadece teoride kaldığını,

yeni keşiflerle tamamen böyle bir teorinin imkansız olduğunu kabul ettiğini farzedelim.

bilim artık bir yaratıcının varlığını onaylamış olduğundan ve sizde hayatta olmadığınızdan,

bu filmi göz önüne getirip,

sizin için , siz nasıl bir fikir sahibi olurdunuz.

ne söylerdiniz.

teşekkür ediyorum

Öncelikle nezaketinizden ötürü teşekkür ederim. Size sen diye hitap edeceğim (herkese öyle yapıyorum) bu yüzden öncelikle affına sığınıyorum.

Konuya gelirsek. Bilim insanı değilim. Daha hafif meşrep işlerle uğraşıyorum.

Şöyle bir senaryo hayal ediyorum. Ben ölüyorum. Mahşer günü tanrı bize geçmişi gösteriyor. Ben de hem evrim teorisinin yanlış olduğunu hem de tanrının gerçek olduğunu görüyorum. Öyle bir an olsa yanıldığımı kabul ederim. Yanılmak bilim insanlarının hayatının önemli bir parçasıdır. Çoğu deney başarısızlıkla sonuçlanır. Bilim insanları hatalarını sorgular ve bir sonraki deneyi daha iyi yapmaya çalışır. Mahşer gününde başka bilim insanları ile görüşüp deney tasarımları yapmaya başlarım. Tanrı bilimsel bir katkı sağlarsa onu da aramıza alırız (ama önce etik kurallara uyması şarttır). Yoksa fazla ciddiye almam. Yani dünyada ne yapıyorsam aynısını yaparım. Hiç de pişmanlık duymam. Çünkü bilim insanı kişisel kaygılarını düşünerek sonuç üretmez. Sadece bilimsel yöntemi uygular.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ayet isterim :) nasıl bir ayetse o peki geriye kalan 1,5 milyon canlı türü icinde ayetin varmı atılan2 :)) insanın balcıktan yaratıldığını biliyoruz onu yazmana gerek yok bu arada

Balçıktan değil canım, topraktan, balçıktan sudan.

Öncelikle canlılık sadece dünyada vardır, uzayda bir gezegende yoktur.

Rahmân 10

(Mekkî 97) Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.

canlı bildiğin herşey sudan yaratılmıştır.İçme suyu sanma, sıvı madde anlamına gelir.

Enbiyâ 30

(Mekkî 73) İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?

Ayrıca bu canlıların yeryüzüne dağılmasıda Allahtandır.

Câsiye 4

(Mekkî 65) Sizin yaratılışınızda ve (Allah'ın) yeryüzünde yaydığı canlılarda, kesin olarak inanan bir toplum için ibret verici işaretler vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

herhangi dine inanan bir arkadaş acıklasın hayvanlar nasıl yaratılmıştır orneğin deniz anası nasıl yaratıldı camurdan balcıktan şekil verilerek üstüne ruhmu üflendi

Gerçi inançlılardan bir cevap istemişsiniz ama müsadenizle ben de bu konuda bir şeyler yazmak istiyorum. Evet, insanlar bir dönem gerçekten de bunu bu şekilde anladılar ve inandılar. buna gerçekten böyle inanmaları şüphe götürmez yani.. hala da böyle inanalar var..

17. yy'da Avrupa'daki kömür ocaklarında bugün fosil adını verdiğimiz garip canlı şekillerine sahip taşlar bulununca insanlar bunu yorumlamaya ve ne olabileceği hakkında çeşitli fikirler öne sürmeye başladılar. O dönemde hiç kimsenin aklına ölen canlıların fosilleşeceği veya günümüzde var olan canlı türlerden başka canlılar olabileceğini ve günümüzde olmayan bu canlıların insandan milyonlarca yıl önce yaşamış ve nesillerinin henüz insan ortaya çıkmadan çok çok zaman önce tükenmiş olacağını düşünmemişti. 1650 yılında insanların dünyanın yaşının sadece 4004 yıl olduğunu düşünüyorlardı.

Çünkü insanlar bu dönemde alternatifi olmayan bir yaratılış fikrine sahipti ve doğanın, canlı türlerinin durağan olduğuna ve hiç değişmediklerine inanıyorlardı. Tanrı doğayı koruyor, insanın yararlanması için hayvan ve bitki türlerini insanın emrine vermiş, var olan tüm canlı türleri Tanrının kendi suretinde yarattığı insana hizmet ediyordu. Tanrı canlılığı yaratıp sonra da boş yere yok edemezdi, canlılar başlangıçta oldukları gibi insan için yaratılmış ve var olma amaçları sadece insana hizmet etmekti.

Kömür ocaklarında o güne kadar görülmemiş muhteşem, korkunç, garip ve insanı ürkütücü canlıların fosilleşmiş taşları çıkarılınca insanların düşüncelerinde yeni ufuklar belirdi. hatta bu dönemde bile bu şekilli taşların içinde bir canlı türü olduğunu dahi başlangıçta fark edemediler. Ancak anatomi bilimindeki gelişmeler hayvanların fiziksel özelliklerini birbirleriyle karşılaştırabilme imkanı sağladı. Bu dönemde anatomistler fosillerdeki şekillerin canlı türü olduğunu yaptıkları çalışmalarla kanıtlayabildiler.

Ama taşın içindeki bu canlı oraya nasıl girmişti ve neden taşlaşmıştı? Buna bir açıklama getirmek çok uzun zaman alacaktı. Yaratılış düşüncesinin hakim olduğu bu dönemde insanlar bu fosilleri, "çamurun canlı olmaya çalışırken hayat bulamamış başarısız örnekleri" şeklinde yorumladılar. Çünkü insanlar canlılığın çamurdan ve topraktan yaratıldığına inanıyorlardı ve bu fosillerin Tanrının yaratılış esnasında, çamurdan canlılık yaratırken, yarım bıraktığı ve bir şekilde yaratmaktan vazgeçtiği eserler olarak görmüştür. Bazıları da garip ve bilinmeyen canlılar içeren bu taşların Ay'dan Dünyaya düştüklerini öne sürüyordu.

Hiç kimsenin aklına o dönemde canlılığın evrim geçirdiği ve değişebileceği gelmemişti. Ta ki İskoçyalı bir jeolog Robert Chambers 1844 yılında yayınladığı Yaratılış'ın Doğa Tarihindeki İzleri" (Vestiges of the Natural History of Creation) adlı eserinde canlıların Yaratılış'tan sonra değiştiği fikrini ortaya atıncaya kadar ve Chambers buna transmutasyon adını koydu. Chambers kendisi Yaratılışa inanıyordu ama canlıların yaratıldıktan sonra zaman içinde değiştiği gerçeğinin farkına varmıştı. Yayınladığı kitap ve içerdiği yeni düşünceler bilim ve kilise adamları arasında çok hararetli bir şekilde tartışılmıştır. Ancak bundan daha sonra ateşli tartışmalar dindiğinde Charles Darwin Türlerin Kökeni adlı kitabını yayınlayacaktı.

Bu dönemde İngiltere'de gelişen sanayi devrimi birlikte evrim düşüncesini de getirdi. Nasıl bir araya getirilen ve sistemleştirilen otomatik makine parçaları kuruldukları gibi çalışıyor ve kendileri için ön görülen işleri kendiliklerinden hallediyorsa Tanrının yarattığı insanlar ve hayvanlar da bir şekilde Tanrının tasarladığı makineler olabilirdi. Bu inanış şekli canlılara karşı bambaşka bir bakış açısı getirdi. İnsanları çözümlemek ve Tanrının eserini ve bu eseri nasıl yaptığını anlamak için onu bir makine gibi görüp algılamak ve incelemek gerekiyordu. Ama makineler evriliyordu çünkü insan makineleri ve teknolojiyi geliştiriyordu. Onları daha yararlı daha mükemmel ve daha verimli kılıyordu. Ki eski tip ve daha az verimli makinelere sahip bir fabrika sahibi iş ve pazar rekabetinde geri kalıyor ve iflas ederek tüm varlığını kaybediyordu. Bu yüzden makinelerin geliştirilmesine gerek duyuyordu. Herhangi bir yüksek eğitim almamış, basit bir tabakadan gelen ve birden bire sanayi devrimiyle zenginleşen fabrikatörler iş ortamındaki rekabet zorunluluğunu ve rekabet edemeyenlerin elendiğine tanık olunca bu şekilde ilk kez doğada da bu tür bir rekabet olabileceği, zayıfların elendiği güçlülerin, kendini geliştirip yenileyen canlıların ayakta kaldığı bir doğal seçilim olabileceği düşüncesi ortaya çıktı.

İnsanın tasarladığı ve yarattığı makinelerin daha verimli olması için geçirmek zorunda oldukları evrim ve kendi aralarındaki rekabette daha az verimli makinelerin rağbet görmedikleri için tarihin derinliklerine gömülmesi yani tükenmeleri, doğayı yaratan bir Tanrının da hayvan ve bitkileri kendilerini geliştirecek ve evrim geçirecek şekilde yarattığı ve durağan olamayacakları fikrini doğurdu. Fosillerde de görüldüğü gibi bir zamanlar kendini geliştirmeyen, evrilmeyen hayvanların rekabete yenip düşüp soylarının tükendiği ve günümüze gelemedikleri, güçlü kalıp evrilenlerin ise günümüze kadar gelebildiği ve ayakta kaldığı fikri git gide daha iyi bir şekilde anlaşılmaya ve kabul edilmeye başlandı.

İşte Charles Darwin böyle bir dönemde ve fikir ortamında dünyaya gelmiştir. O olmasaydı bile o dönemin başka bir insanı evrim teorisini ve doğal seçilim fikrini ortaya atacaktı ve bu bir zaruriyet haline gelmişti.

Saygılarımla..

tarihinde kozmopolit tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim teorisinde eksiklikler ve büyük yanılgılar olabilir ama ana hat olarak teorinin mantıklı olduğu yadsınamaz. Ayrıca biz evrimi neden reddedelim ki bizim inancımıza göre canlılar toprak ve sudan yaratılmıştır. Bilim bunun aksini mi söylüyor canlıların yapısında toprak ve suda bulunmayan farklı birtakım maddeler varda bundan bizlerin haberi mi yok. Sizlerin yaptığı yaratılmış olan evrenin geçmiş izlerini takip ederek nasıl yaratıldığını anlamaya çalışıyorsunuz. Biraz fazla geçmişe gidince bu izler belirginliğini kaybediyor teoriler havada uçuşuyor ve ulaşılan yerde evrenin başlangıcı ve öncesi kısmında tıkanıp kalıyorsunuz.

Evrimde herhangi bir itirazımız yok ki Allah taktir etmiştir öyle yaratmıştır yani bunun ne gibi bir anomalisi olabilir bizler için. Evrime denize düşen adam misali sarılıyorsunuz fakat unuttuğunuz bişey var. Ortada çok komplex bir yapı yada makine diyelim var ve bizler bu komplex makine ile ilk defa karşılaşıyoruz. Makinenin herhangi bir kullanma kılavuzu, açıklaması olmadığı için keşfederek(bilim) onun çalışma mekanizmalarını anlıyoruz.

Herzaman yeni bişeyler keşfedilecek bulunacak bu bulduklarımız ile makinayı yapana saygı duyacağımıza tüm bunlar tesadüf raslantı diyoruz!

Canlı mekanizma sizin görüşünüz ile raslantısal olarak başlamış olabilir bu canlı evrilerek balıklar insanlar kuşlar vs oluşmuş diyebilirsiniz ama bu maddelerin bu sistemi oluşturacak bir yapıda olmasına raslantı demek olmaz.Elementlerin birleşebilecek yapıda olması ve birleşerek canlı organizmaları oluşturabilmelerine tesadüf denemez.En nihayetinde bilim de bir yaratıcıy ihtiyaç duyuyor, fakat bunun yerine sizler yaratıcıyı bilimden çıkarıyorsunuz. Başlangıçtaki bir yaratıcının varlığının kabulü bilimi için neden bu kadar dayanılmaz oluyor anlayamıyorum.

tarihinde areyougood tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca biz evrimi neden reddedelim ki bizim inancımıza göre canlılar toprak ve sudan yaratılmıştır. Bilim bunun aksini mi söylüyor canlıların yapısında toprak ve suda bulunmayan farklı birtakım maddeler varda bundan bizlerin haberi mi yok.

Canlı dediğiniz şeyin ana maddedi Karbon elementidir. Toprağın Silisyum; hani nerde var yapımızda toprak filan, Vucudumuzun çoğunlu sudan oluşması demek su temmeli canlılar olduğumuz anlamına gelmiyor. Zaten su da H,O den oluşuyor...

Siz sanıyorsunuz ki; evrim sonunda insanı oluşturmak için sistemli bir şekilde ilerlemiş!

Herzaman yeni bişeyler keşfedilecek bulunacak bu bulduklarımız ile makinayı yapana saygı duyacağımıza tüm bunlar tesadüf raslantı diyoruz!

Anlamıyor musunuz ortada saygı duyulacak makinacı filan yok! Canlı dediklerine bir bakınız; siz yaratsanız bile daha düzgün canlılar çıkardı ortaya...

"Amanda ne kadar güzel yaratmış benim Allah'ım" diyerek siz saygısızlık yapıyorsunuz asıl, elinden bütün gelen bu kadar mı? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

teşekkür ediyorum sayın mamal,

birde üst üste yanlıslıkla aynı mesajı yazdığım için özür diliyorum. sistem donukluk yaptı 2 kere yollamısım.

samimi verdiğiniz cevaplar sizin şahsınız için her nekadar suan imkansız olarak görüp kabul etmesenizde iyi bir netice.

şunu samimiyetimle söylemek istiyoruö.

amacım ne sizin inancınızı sorgulamak , nede sizi inancınızdan vazgeçirip , işte bak haklıyım ispatladım demek çabası.

zaten bu hareketi yapan müslüman olamaz.

müslüman gösteriş için asla hareket etmez.

burada fikirlerin tartışmasını yapıyoruz.

konustuğumuz konudaki örnekten yola çıkarak, size eğer cevaplarsanız birşeyler daha sormak istiyorum.

cevaplamazssanız saygı duyarım.

mesela insanın bu hayatta en değer verdiği varlık,

bir ateistin, ailesi , sevgilisi, arkadaşlarıdır.

yada bazı kesimin çok değişik değer yargıları ve kendi özeli olabilir.

şöyle bir varsayımla, sizin aileniz , fikirlerinizi benimseyip, aynen sizin gibi düşüncelerle yada,

sevdiğiniz insanlar sizin fikirlerinizle hayatına yön veriyor.

inanç olarak ateisme bağlı kalmışlar. bu bir suçlama yada yerme kesinlikle değildir.

insan kendi şahsına olunca gemileri yakıp, yıkıyor da,

söz konusu aile olunca böyle cesur olamıyor.

kim ister ki, annesinin ayağı bir taşa gelsin,

yada babasının , kardeşinin.

fikirlerinizin ve inancınızın bir teori olduğunu öldükten sonra öğrenmek,

geri dönüşü olmayan bir yolda öğrenmenin verdiği üzüntüyü hayal edemiyorum.

o alemde, aynen şuan olduğu gibi düşünceleriniz hayattaki eylemleriniz ve olaylarınız aklınıza gelecek.

evrimin güzel bir teori fakat bilimin sürekli ilerlemesi ve evrim teorisinin durup,

bilimin bir yaratıcının varlığını kabul etmesini öğrenip, o yaratıcıya ulaşamadan,

öteki aleme göç etmek....

kendinizemi yanasınız, ailenize mi, sevdiklerinize mi,

aklınıza belkide bu forum sitesindeki konular gelecek, yada hayatınızda karşılaştığınız olaylar.

keşke bu şekilde değil de, başka türlü yaklaşmış olsaydım demek...

bu yazılarımı yazmamdaki tek neden , sadece sizi bir insan olarak görüp , değer verdiğim içindir.

aksini düşünürsek, ben sizi tanımıyorum siz beni,

siz hangi inanca sahip olursanız olun, bu beni bağlamayacak. yada bana bir katkı sağlamayacak.

insan olan yanlış yolda olan birisini görünce kolundan tutmak ister. peki yanlış yolda olduğunuzuda nerden cıkardım diyeceksiniz.

bu cümlenin baska izahı yok, benim tarafımdan bakınca, filmin sonu hüsranla bitiyor.

ama sizin tarafınızdan bakınca olaylar eminim ki, böyle görünmüyordur.

en kötüsü ise hissiyatınızın sizi etkilemesini bırakması olur. hisler kaybolunca inanç duygusu gider.

düşünsenize kokmayan bir gül ne derece kıymetlidir.

yada tadı olmayan bir yemek.

inanç ve his böyledir.

bu yazdıklarım da şahsi herhangi bir çıkarım yoktur.

burada ben sizleri diğerlerinden asla ayırt etmiyorum.

dinimizde insan ayrımı yoktur.

islamiyette üstünlük takvadadır.

bu yazdıklarımı lütfen size karşı bir hakaret yada inancınıza karşı bir hakaret olarak algılamayın.

bilimsel bir tez olarak size sunulan metin olarka görüp,

kararı verirken hakim iki tarafıda objektif olarak yargılasın.

saygılarımla....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...