Jump to content

Haydi eleştirin Kur'an'ı


Recommended Posts

murtimuro yazının en başında tek tek yazın dedim.Senin söylediğin adam 1000 tane cevap verilecek şey yazmış.Sen olsan böyle bir aptala cevap vermeye uğraşır mısın?Adam laftan anlamıyor daha.

İstediğin kadar kitap oku sana yaramaz bu kafayla..

Böyle bir şeyin caiz olduğunu göstermek için.

Xislamın iddialarından 3 tanesine cevap verir misin ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 219
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu kadar uzun cevap yollama.

Zekat ve sadaka...Bir elin verdiğini diğeri görmeyecek...Bir fakire yardım etmek o insanı aşağılamak mı?Paraya tapıyorsan böyle düşünmen normal!

Ailen devlete ihanet ederse engel olmaz mısın?Adam öldürürse mahkemede yalancı şahitlik yapar mısın?Sizden beklenir...

Kur'an'ın % kaçı Hz.Muhammed'in kadınlarla ilişkisiyle ilgili? Lütfen hesapla sonra da ben ne salağım diye yakın.

Cevap yazmıştım murtimuro.Yukarıyı iyi oku.Ortadakini cevap kabul etmezsen altta bir soruyu daha cevapladım.Bir daha da xislam lafbilmezini dile getirme.

18- Kıble, İslam'ın ilk yıllarında neden Kudüs'tü?

Peygamberimiz, Kuran’la kıblenin yönünü belirten bir ayet gelene kadar, kendisine putperestlerden daha yakın olan ve ibadetlerini Kudüs’e dönüp yapan Ehl-i Kitap gibi Kudüs’e dönüp namaz kılıyordu. 2- Bakara Suresi 144. ayet vahyolunca Peygamber, kıble olarak Mekke’deki Mescid-i Haram’a çevrilmiştir. Peygamber’in Kudüs’e dönmesini söyleyen bir ayet yoktur ki, çelişki olsun ya da bu hususta nasih-mensuh olsun. Peygamber’in namazda nereye döneceğine dair tek bir yön, tek bir ayette geçer. O da 2-Bakara Suresi 144. ayettir. Bu ayet gelmeden önce dönülen yön, Kuran’ın bir emri değil, Peygamber’in ve diğer inananların şahsi tercihleriydi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bak arkadaşım ayet bu

Her kim İslam'dan başka bir din ararsa asla kabul edilmez ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur. ay

ama 25 yaşına gelmiş genç ne diyor?

hz. muhammed peygamber değildi.

kur'an allah'ın kelamı değildir.

hz. isa tanrının oğludur.

ben azizleri aracı olarak bilip onlara dua ederim, onlar benim

.

yerime allah'a dua ederler.

namaz yoktur. oruç yoktur. ramazanı reddediyorum...

sonra da allah'ın bu kulunu cennete alması bekleniyorsa yorumu sen yap

bu konu beni aşar ben allahın hükmüne karışamam hıristiyana ilk sorulacak dini istenilecek dinde islamiyet

haa çok iyi bir insandır çok hayır yapmıştır cehennemde cezasını ceker cennete girermi ben bilmemm onu allah bilirr

Link to post
Sitelerde Paylaş

sed bence sen , kendini bilgili sanan ama özünde kendini geliştirememiş,

bu forumda birşeyler ispat etme çabasına girip, ateistleri müslüman yapmak için uğraşan,

sonunda bakın benim dediklerim doğruydu , nasıl da müslüman yaptım deme ego suyla hareket eden,

kalbi kibirli ve asla yanlışlarını kabul etmeyen,

islam adına korkmadan fetva veren , ayeti karşıdakinin görüşlerine göre yorumlamaktan korkmayan,

karacahil birisin,

bilmiyorsan konuşmayacaksın, adamlar sana 100 tane şey soruyor, armut gibi kalıyorsun,

ya verecek bir cevabın olsun, yada hiç konuşma,

çünkü sen konuştukca batıyorsun.

farkında değilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olmuyor ama böyle soru sorun diyorsun sonra soranları eleştiriyorsun...

İslamla ve Kuranla ilgili o kadar çok saçmalık var ki bunları tek bir başlıkta altında toplamak mümkün değil. Xislam çok zeki ve fikirlerine saygı duyduğum bir insandır. Onu böyle bir kalemde kenara atmamalısın.

Yine de senin istediğin olsun diye sana bir soru soracağım:

AHZAB 53 : Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.

Evrensel bir kitapta peygamberin ev hayatıyla ilgili kuralların konması saçma değil midir ?

tarihinde murtimuro tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

BAKARA - 62 Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.

Hristiyanligin sarti: "Isanin tanri (tanrinin oglu) olduguna ve kendisini insanlar icin kurban ettigine inanmaktir"

Sabiîler, astronomik cisimlere tapan topluluk, En son sabi hükümdar 628 senesinde islami kabul eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

KURAN'IN YARATILIS HIKAYESINDEKI ÇELISKILER

Öncelikle belirtmeliyiz ki, bu ayetleri buraya yazmadan önce tam 5 ayri Kuran çevirisini inceleyip, hikayenin daha düzgün, ve biçimsel eksikliklerin en aza indirgenmis olanini bulmaya çalistik. Bütün çevirilerde ayni anlatim tarzini bulunca, bu çabanin bosuna oldugunu kabul etmek zorunda kaldik. Üstelik bu karmasa, sadece bu ayetler için degil, Kuran'in tamami için geçerli. Ne yazik ki, her seye kadir Allah'in kitabinda sadelik, sistem, düzen ve anlasilabilirlik yok. Yine de, okuyucuyu sikmamak için, hikayeyi sistemli bir biçimde tekrar yazmaktan kaçinip yorumumuza geçiyoruz:

Allah, Meleklere "yeryüzünde bir halife var edecegim" diyor. Elbette aklimiza hemen, ilk insan olan Adem'in nasil bir halife olacagi sorusu geliyor. Halife'nin Tanrinin temsilcisi oldugunu düsünürsek, belki sorumuza bir ölçüde cevap almis oluruz. Yani Adem, yeryüzünde ilk insan olarak Tanri'yi temsil edecektir. Asil sorun zaten bu noktada basliyor: Adem, yeryüzünde degil cennette yaratiliyor! Üstelik eger Seytan onu kandirip ceza olarak Dünyaya gönderilmesine yol açmasa, sonsuza kadar orada kalacak! Madem ki Adem cennette yasayacak, neden dünya yaratildi? Bu sorularin cevabini almak kolay olmasa gerek...

Melekler, "orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksin?" diyorlar. Melekler, gayet mantikli bir sebebe dayanarak, ve tarihe bakildiginda kolayca görülecegi gibi, hakli olarak bu soruyu soruyorlar.

Allah, "ben sizin bilmediginizi bilirim" diyor. Ama hiçbir açiklama yapmiyor. Üstelik melekleri tersliyor. Henüz olgunluga ulasamamis küçük bir çocuk bile kendisine mantikli bir soru soruldugunda karsisindakini terslemezken, Allah'in meleklerine bu sekilde davranmasini olgunluk kavramiyla bagdastiramiyoruz. Birkaç ayet sonra meleklerin kendi agzindan duyacagimiz gibi, melekler Allah'in verdigi bilgiden fazlasini bilmiyorlar. Ve bu yorumu yaparken de Allah'in kendilerine verdigi bilgiye dayaniyorlar. Üstelik söyledikleri tamamen dogru...Yine de Allah istedigini yapiyor.

Allah, Adem'i topraktan var ediyor. Kuran'in anlatim eksikligi burada kendisini gösteriyor, çünkü hikayede Adem'in yaratilmasi anlatilmiyor. Biz de Adem'in nasil yaratildigini baska ayetlerden ögrenmek zorunda kaliyoruz. Adem'in yaratilisinda topragin kullanilmasinin nedeni, (Aslinda bu madde birçok ayette farkli tarif ediliyor. Bazen "süzme çamur", bazen "özlü ve yapiskan balçik", bazen "pismis çamur gibi kuru balçik" olarak tarif edilmistir bu madde.) elbette topragin üretici karakteriyle ilgilidir. O zamanlar insani meydana getiren maddeler hakkinda hiçbir sey bilinmedigi için, "bitkileri yoktan var eden" toprak; bu üretici karakteri ile, insanin da yaratilmasi için en uygun madde olarak görülmüstür. Ayrica "ol" deyince her seyi olduran Tanri'nin neden insani yaratmak için bir madde kullandigi sorusu sorulabilir. Bu sorulari baska bir baslik altinda tekrar tartismak üzere, simdilik geçiyoruz.

Allah, melekleri sinava çekiyor. Hikayenin bu kismi gerçekten çok ilginç. Öncelikle iyiligin ve dogrulugun sembolü Allah,

meleklerinin samimiyetinden (!) süphe diyor. Ve onlari sinava çekiyor. Üstelik sinav tamamen adaletsiz. Allah resmen Adem'e kopya veriyor. Melekler de kendilerine verilmeyeni bilmedikleri için sorulari cevaplayamiyor. Allah katinda gerçeklesen bu olay bize oralarda bile düzenin hakim olmadigini gösteriyor.

Allah "size söylememis miydim?" diyor. Allah, haksizlik yaptigi yetmemis gibi, bir de Adem'e övgüler düzüyor.

Melekler secde ediyor, Iblis etmiyor. Burada Seytan'in içinde "Allah korkusunun" olmadigini görüyoruz. Çünkü resmen Allah'a kafa tutuyor. Allah'in yarattigi bir meleginin kendisine bas kaldirmasi gerçekten çok ilginç. Yeryüzünde her saniyeyi Allah korkusu ile geçirmemiz istenirken Allah kendi katinda ve kendisiyle yüz yüze olan meleklere bile korkuyu asilayamamis...

Allah Iblis'i kovuyor, Iblis süre istiyor. Allah hiçbir açiklama yapmadan, Adem'in hangi yaninin üstün oldugunu bile açiklamadan Seytan'i kovuyor. Üstelik birkaç ayet sonra Seytan Adem'i kandirabilecegine göre, gerçekten de Adem bir "aciz insan" ve pek bir üstünlügü yok. Allah "ceza gününe kadar lanetim üzerinde olsun diyor, ama somut bir ceza verdigi yok. Iblis kiyamete kadar süre istiyor ve Allah kabul ediyor. Yani Allah, insanlari yoldan çikarmasi için Iblis'e firsat veriyor.

Iblis, "herkesi azdiracagim" diyor. Iblis'in inanilmaz cesareti burada da kendisini gösteriyor. Sanki karsisinda kendisini bir hamlede yok edebilecek güçteki Tanri yokmus gibi davraniyor ve "herkesi azdiracagim" diyor. Halbuki Adem sonsuza kadar cennette yasayacak. Demek ki Iblis, Adem'i kandiracagindan bu kadar emin. Allah da bundan (Adem'in kandirilacagindan) bu kadar emin olmali ki, "sana uyanlari da seninle beraber cehenneme atacagim" diyor. Burada cehennemden bahsedilmesi de, cehennemin var oldugunu gösteriyor. Yoksa hikayemizde "...bunun üzerine Allah seytan ve ona uyanlari cezalandirmak için cehennemi yaratti" diye bir bölüm de olmasi gerekirdi. Zaten Allah Adem ile Havva'yi cennete gönderdigine göre cennet diye bir yer var. O zaman da cehennemin neden var oldugu sorusu geliyor insanin aklina. "Yoksa Allah Iblis'in böyle davranacagini ve Adem'in de ona uyacagini biliyor muydu?" diye sormaktan alamiyoruz kendimizi... Bu soruyu "Eger Iblis secde etseydi, neler olurdu?" diye sorarsak sanirim çarpiklik daha belirginlesecektir. Çünkü o zaman herkes memnun olacakti, Adem'le Havva sonsuza kadar cennette kalacakti. Insanlari yoldan çikaracak bir seytan olmayacakti, böylelikle ceza-ödül kavramlarinin dogal sonucu olan cennet ve cehennem de anlamlarini yitirecekti. Bu sorulari çogaltmak mümkün. Ancak hiç biri için tatmin edici bir cevap alamayacagimizi bildigimiz için baska yorumlar yapmayi gereksiz buluyoruz.

Allah, Adem'e; "Sen ve esin cennette kalin, ama su agaca yaklasmayin" diyor. Biz de hemen, asgari tutarliligin ve mantigin geregi olarak bu keyfiligin nedenini soruyoruz. Cennette zararli bir agacin olmasinin nedeni ne olabilir? Allah'in Adem'i o meyveden uzak tutmak için yapabilecegi baska bir sey yok mu? Allah "sakin Seytan sizi cennetten çikarmasin" diyor. Halbuki Adem yeryüzü için yaratilmisti.

Seytan Adem ve Havva'yi kandiriyor. Burada cennetin hiç de sandigimiz gibi bir yer olmadigini görüyoruz. Cennette zararli agaçlar var. Üstelik Seytan cennete elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor. Seytan Adem'e "Allah melek olacaginiz için bu agaci yasakladi" diyor. Ve Adem meyveyi bu yüzden yiyor. Allah'tan hiç korkmuyor, ve kendisine yalan söyledigine inaniyor. Peygamberi Allah'a güvenmiyor! Olay bununla da bitmiyor. Adem melek olmak için elmayi yedigine göre, melekler Adem'den üstün varliklar. Öyleyse ilk basta meleklerin Adem'e secde etmek istememeleri çok dogal. Hatta Seytan bile bu durumda hakli görünüyor. Her seyden haberdar olan, her seyi gören ve bilen Tanri o sirada ortada yok... Adem'in aldatilmasini engellemek için hiçbir sey yapmiyor. Sanki her sey önceden planlanmis gibi. Allah'in cennetinin korumasizligi bir yana, orada insanlar kandirilabiliyor bile! Üstelik kandirilan Adem Peygamber! Insanin aklina ister istemez "Adem bile kandiriliyorsa, 'aciz' insan nasil kanmaz?" sorusu geliyor. Adem ve Havva meyveden yiyince hemen "zalimlerden oluyorlar" Ayrica"ayip yerleri görünüyor" ve hemen cennet yapraklariyla örtmeye çalisiyorlar. Aslinda Kuran'da, eslerin birbirlerinin cinsel organlarini görmesinin haram olmadigi Müminun suresi 6. ayette anlatiliyor. Ama bizimkiler herhalde Allah'in kanunlarindan haberdar degil ki, örtünmeye çalisiyorlar.

Allah, Adem ve Havva'yi yeryüzüne gönderiyor. O ana kadar ortada görünmeyen Allah hemen ortaya çikiyor ve Adem ile Havva'yi cezalandiriyor. "Birbirinize düsman olarak inin" diyor onlara. Bu tavir onun yüceligiyle hiç bagdasmiyor oysa. Cezanin da gerçeklesmesi gerekiyor. Yoksa masalimizin bir anlami kalmayacak.

Adem tövbe ediyor. Ve Allah tövbesini kabul ediyor. Ediyor ama, Adem yine de dünyada kaliyor. Böylelikle her tövbe edeni bagisladigini iddia eden Tanri'nin ne kadar dogru sözlü oldugunu bir daha görüyoruz. Halbuki Seytan tövbe bile etmemisken cezasi ertelemisti... Taha suresinde bu olay anlatilirken en basta Adem'in unutkanligina baglaniyor, birkaç ayet sonra ise "Adem baskaldirdi" deniyor. Bu da hikayemizdeki çeliskiler arasinda yerini aliyor. Allah Adem'in tövbesini kabul edip yol gösterdikten sonra ise "Elbet benden bir yol gösterici gelir" diyor. Allah gösterdigi dogru yolu yetersiz bulmus olacak ki, bir yol gösterici gönderecegini söylüyor. Bilimsel veriler, ilk insan ortaya çiktiktan sonra, Ibrahim'in peygamberlik iddiasina kadar binlerce yil hiçbir peygamberin ortaya çikmadigini gösteriyor. Yani Allah'in yol göstericisi biraz geç geliyor...Bu hikaye bize, Adem'in bir peygamber degil, bir suçlu oldugunu ve bu dünyaya da cezasini çekmek için gönderildigini anlatiyor.

Sonuç

Yillardir seriatçilarin dilinden düsürmedigi, bazi sahtekarlarin milyarlar harcayarak bilimsel bir gerçekmis gibi göstermeye çalistigi "yaratilis" kavraminin ne kadar mantikli(!) ve ne kadar bilimsel(!) oldugunu gördük. Asli Babil ve Sümer uygarliklarina, yani M.Ö 3 bin yillarina dayanan bu masalin bilimsel verilerle karsilastirildiginda hiçbir degeri yoktur. Üstelik bu hikayeyi elestirebilmek için herhangi bir bilimsel veriye bile ihtiyaç duyulmaz. Sadece iç çeliskileri bile, bu hikayenin Tanri tarafindan yazilmadigini, ve basit bir efsaneden öte deger tasimadigini gösterebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz daha varlığınızı kanıtlayamazken kur'an-ı Kerimi anlayabileceğinizi mi zannediyorsunuz.Şunu bilin ki siz yaradanınızı bulamadan bu kainattaki hiç bir gerçeği anlayamayacağınız gibi kendi iç dünyanızdaki vaveylalarada çözüm bulamassınız.

Forumdaki düşüncelerinizin özeti olarak yaratılışla ilgili şunları söylüyorsunuz:Nasıl oluştuğumuz hala araştırılıyo,bizi başka dünyalardan gelenler yaratmış olabilir,ilk varoluşu düşünmek sorgulamak zaten safsatanın kendidir, bilinmezlikte kalmayı tercih ediyorum diyorsunuz.

Ben sizin bu düşüncelerinize katılmıyorum söylemem gerekmiyor.Yalnız şunu söylemek istiyorum varoluşçuluk felsefenizi akla dayandıramayıp öyle olduğunuzu idda etmeniz başını kuma sokan deve kuşundan farksız bir durumdur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zeynebin Muhammed ile evlenmesi İslama ne kazandırmıştır..

Tebliğ yapması için Zeyd i boşayıp Muhammed ile evlenmesi şartmıdır..

Herhalde evlenince Muhammed Zeyneple pişti oynamayacak..

Bak bakalım Ahzab 4 ne demiş..

“Allah bir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, zihar yaptığınız eşlerinizi de analarınız yerine tutmadı.. ve evlatlıklarınızıda öz oğullarınız olarak tanımadı..Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir.”

Zemin hazırlanıyor.. Türk filmi gibi...

Ahzab 4 ayetle birlikte, Zeyd, evlatlık durumundan çıkmıştır.. Ancak, Zeyd hala, Zeyd Ibn-i Muhammed’dir ve adınında değişmesi gerekmektedir.. Arkasından, Ahzab 5 gelir...

“ Evlat edindiklerinizi, babalarına nispet ederek çağırın, Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu taktirde onları din kardeşleriniz ve gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin..”

Zeyd bu şekilde tekrar Zeyd Ibn-i Harise olur.. Ve oğul olma durumundan çıktığı için, Muhammed’in Zeyneb’le evlenebilmesine mani onemli bir engel de ortadan kalkar.. Burada akla gelen bir soru da, neden her konuda Peygamberine karşı uyarıcı olan Tanrı’nın, Muhammed, Zeyd’i evlatlık alırken bu ayeti göndermediği ve aradan onca zaman geçtikten ve bu Zeyneb olayı meydana çıktıktan sonra, acele olarak evlatlıkların kabul edilmedikleri ile ilgili bir ayetin ortaya atıldığıdır..

Bu boşanmanın ardından, Muhammed kendisine Ahzab 37 ayetin geldiğini söyler..

“ Resulüm, hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye, “Eşini yanında tut, Allah’tan kork” diyordun. Allah’ın açığa vuracagı şeyi, insanlardan çekinerek içine gizliyordun. Oysa asıl korkmana layık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki evlatlıkları, karıları ile ilişkilerini kestiklerinde müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir..”

Allah ın açığa vuracağı şey nedir? Muhammed in Zeynebi cinsel olarak istemesi...

Herşeyden önce, evlatlığın karısı o mümin kişinin gelinidir. Gelin ise o kişiye baba diye hitap etmektedir.. Kim olursa olsun, böylesine bir davranışa Tanrı’nın onay verdiğini iddia etmek de oldukça düşündürücüdür..

Daha sonra Kuran’da İslami çevrelerin dışında bir çok tartışmaya sebeb olan Ahzab 50. ayet Peygambere hala kızını helal kılar..

Zeynep sevdası yüzünden İslam ENSEST ilişkiyide onaylamış olur...

*****************************************************************************************

*****************************************************************************************

Oguzun yazısı.

Zeynep Muhammed'in evlatligi Zeyd'in karisidr. Muhammed bir gun Zeyd'in evine ziyarete gider, Zeyd evde yoktur; cok guzel bir kadin olan Zeynep'i gorur ve ona vurulur.

Taberi, Tarih-i Taberi'sinde Vakidi'den bir rivayeti soyle nakil etmektedir;

Zeyd Hz. Muhammed'in oglu adiyla anilirdi. Tanri elcisi katina gelmedigi zaman; Zeyd nerede? diye sorardi. O, Zeyd'in gelmedigi gunlerden birinde evine gitti; (Zeyd'in) nerede bulundugunu sordugunda Cahs'in kizi Zeyneb, Tanri elcisinin karsisina her gun giydigi giyimle cikti. Tanri elcisi onu gorunce yuzunu cevirdi. Zeyneb: Ey tanri elcisi Zeyd evde yok, babam ve anam yoluna feda olsun , eve gir, diye rica etti. Tanri elcisi kapida oldugu Zeyneb'e haber verilmedigi icin, o libasini giymeden cabucak kapiya gelmis, Zeyneb'i bu kiyafette gormek Tanri elcisinin hosuna gitmisti. Tanri elcisi kapidan ayrildiktan sonra kalbinde bir seyler duyuyor, fakat bu duygularin ne oldugunu az kalsin kendisi de anlayamayacakti. O ancak: ulu Tanri'yi butun eksikliklerinden tenzih ederim, kalpleri degisitiren Tanri kutludur, diyebildi.

Yine Taberi diger bir rivayeti (Yunus bin Abdullah) de soyle aktarir;

Tanri elcisi gunun birinde Zeyd'i aramak uzere onun evine geldi. Kapida yunden orulmus bir perde asili bulunuyordu. Ruzgar perdeyi kaldirdi. O zaman Zaman Zeyneb odasinda ciplak bir halde bulunuyordu. Tanri elcisinin gozu ona ilisti, guzelligi hosuna gitti ve kalbinde iz birakti...

Bu rivayetlerden de anlasildigi gibi, Muhammed Zeyneb'e asik olmus ve onu da karilari arasina katmak istemektedir. (Bu sirada Zeyneb'in 12-13 yaslarinda oldugu soylenmektedir.) Fakat Zeyneb'i nikahina almasinin onunde bazi engeller bulunmaktadir;

1- Zeyneb halasinin kizidir

2- Zeyneb evlatligi Zeyd'in karisidir.

Iste bu engellerin asilmasi gerekmektedir. Bunlari asabilmek icin de, Allah'in Ayet'lerine ihtiyac bulunmaktadir.

O donemde evlatlik alinmis olanlar, oz evlatlarla bir tutulmaktadir. Bu evlatliklar babaliklarinin mirasina bile ortak olabilmektedirler. Evlatliklar oz evlat sayildigindan, evlatligin bosadigi karisi ile evlenmek de yasaktir. Once evlatlik meselesi halledilmelidir. Halledilmistir de;

Ahzab-5 'Onlari (evlat edindiklerinizi) babalarina nisbet ederek çagirin. Allah yaninda en dogrusu budur. Eger babalarinin kim oldugunu bilmiyorsaniz, bu takdirde onlari din kardesleriniz ve gorup gozettiginiz kimseler olarak kabul edin. Yanilarak yaptiklarinizda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yoneldiginde gunah vardir. Allah bagislayandir, esirgeyendir.'

Bu Ayet evlatliklari oz evlat olmaktan cikartmakta, siradan din kardesi huviyetine sokmaktadir. Boylelikle Zeyd meselesi ortadan kalmistir. Zeyneb halasinin kizidir. Her ne kadar kuzenlerle evlenme yasagi bulunmasa da, kuzenleri ile evlenme yasagini da her ihtimale karsi kaldirir;

Ahzab-50 'Ey Peygamber! mehirlerini verdigin hanimlarini, Allah'in sana ganimet olarak verdigi ve elinin altinda bulunan cariyeleri, amcanin, halanin, dayinin ve teyzenin seninle beraber goc eden kizlarini sana helal kildik. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istedigi takdirde, kendisini peygambere hibe eden mumin kadini, diger muminlere degil, sirf sana mahsus olmak uzere (helal kildik). Kuskusuz biz, hanimlari ve ellerinin altinda bulunan cariyeleri hakkinda muminlere neyi farz kildigimizi biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lazim geldigini onlara acikladik) ki, sana bir zorluk olmasin. Allah bagislayandir, merhamet edendir.'

Burada dikkat edilecek husus sudur; Muhammed'e kendini hibe eden kadinlar (yani mehir istemiyorum, kendimi sana hediye ediyorum diyen) da Muhammed'e helal kilinmistir. (diger muslumanlar haric...) Muhammed, bir Ayet'te kendine yonelik iki hukmu boylece indirmistir.

Geriye tek bir sey, Muhammed'in Zeyneb ile evlenmesinin onayi kalmistir ki, o da gelir;

Ahzab-37 '(Resulum!) Hani Allah'in nimet verdigi, senin de kendisine iyilik ettigin kimseye: Esini yaninda tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'in aciga vuracagi seyi, insanlardan cekinerek icinde gizliyordun. Oysa asil korkmana layik olan Allah'tir. Zeyd, o kadindan ilisigini kesince biz onu sana nikahladik ki evlatliklari, karilariyla iliskilerini kestiklerinde (o kadinlarla evlenmek isterlerse) muminlere bir gucluk olmasin. Allah'in emri yerine getirilmistir.'

Bu essiz Ayet, insanligin yuzyillardir kanayan yarasini sarmis, evlatliginin bosadigi karisi ile evlenemeyen binlerce erkegin onunu acmistir. Cok degerli ve cok ozgun olan bu Ayet'e, evlatliginin bosadigi karisiyla evlenebilen gunumuz erkegi de mutesekkirdir...

Muhammed'in Zeyneb'den hoslandigi Zeyd'e citlatilmis, Zeyd baskilar karsisinda Zeyneb'i bosamistir. Bu Ayet ile resmen Muhammed ile nikahlanan Zeyneb, Muhammed'in evinin yolunu tutar.

Islam kaynaklari incelendiginde (Muhammed'in hayati, Hadisler ve tefsirler), yasadigi donemde Muhammed'in cok sert elestirilerle karsilastigini gormekteyiz (Eski yazilarimizda bunlarin bazilarindan soz ettik). Ahzab Sure'sinin bu Ayet'lerinden sonra da, Muhammed yogun elestiri almistir. Zeyneb ile evlenmesi konusuna bir cok karsi cikan olmus (oncelikle eski karilari), Muhammed bu elestiriler karsisinda oldukca zorlanmistir. Fakat Zeyneb'i de muhakkak almak istemektedir. Cunku Zeyneb oldukca guzel bir kizdir ve Muhammed illa ki onu da istemektedir. (Bir Hadis var; "Peygamber nerede guzel bir kadin gorse hemen eve kosar Zeyneb'le yatardi"-Buhari, Hibe/8). Her seye gogus gerer ve gerekirse bir Ayet zaten gelecektir;

Ahzab-38 'Peygamber'in Allah'in ustune farz kildigi bir seyi yapmasinda ona vebal yoktur.Bu Allah'in onceden gelip gecenlere uyguladigi bir kanundur. Allah'in emri mutlaka yerine gelecektir.'

Ahzab-38 ile kimseyi takmadigini, Allah'in farz kildigini yaptigini soyleyerek Zeyneb'i de kari olarak alir. Fakat itiraz ve tepkiler buyumektedir. En sevdigi karisi Ayse bile "Allah hep senin uckurun icin calisiyor" diyerek tepkisini gosterir. Baskilar altinda bunalan Muhammed artik son noktanin konulmasi gerektigine karar verir ve noktayi koyar;

Ahzab-52 'Bundan sonra artik baska kadinlarla evlenmen, elinin altinda bulunan cariyeler haric, guzellikleri hosuna gitse bile, bunlarin yerine baska hanimlar alman sana helal degildir. Allah her seyi gozetler.'

Isin asli, hikayesi ve Ahzab Sure'sinin amaci, gercekte budur. Muhammed, bulundugu yerin agirligini kaldiramayan, nefsine hakim olmakta zorlanan bir beserdir. Her ne hikmetse Allah, Ayse'nin dedigi gibi, Muhammed'in uckuru icin kosturup durmaktadir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah yeri , göğü ve ikisi arasındakileri 6 günde yaratmış ve yorulmamıştır, arşa egemenlik kurmuştur. (Kaf-38, Araf-54, Furkan-59, Yunus-3, Hud-7, Secde-4, Hadid-4)

Arşı su üzerindedir. (Hud-7)

Arşı taşıyan ve çevresinde tespih eden melekler vardır. (Zümer-75, Mümin-7)

Melekler 8 adettir. (Hakka-17)

Melekler iki üç ve dört kanatlıdır. (Fatır-1)

Bunlar Kuran Ayetleri. Şimdi benim anlamadığım yönler var; Allah'ın bir arşı var, bu arş su üzerinde ve bunu da taşıyan 8 adet Melek varsa, arşı taşıyan 8 adet Meleğin, arş su üzerinde olduğundan, suyun içinde olmaları gerekmez mi?

Peki bunlar suyun içinde ise neden 2,3 ve dört kanatlılar?

Hem koskoca Allah'ın arşını sadece 8 tanecik Melek nasıl taşıyabiliyor?

Bu kadar hafif veya küçük mü?

Peki Arş zaten su üzerinde ise, suyun kaldırma kuvveti zaten var, o halde neden Melekler suya girip arşı taşıyorlar?

Peki Arş, suyun üzerinde de, su neyin üzerinde?

Dökülmez mi?

Peki Allah hep Arş'ın üzerinde mi idi? Yoksa sonradan mı oraya geldi?

Eğer hep Arş'ın üzerindeydi ise, arş da suyun üzerinde olduğuna göre,

suyun da ezeliyetten beri var olması gerekmez mi?

Ya melekler? Onlar hep arşı taşıyordular ise, ezeliyetten beri hep var olmaları gerekmezmiydi?

Arş'ı ve Melekleri sonradan yarattı ise, daha önce nerede duruyordu?

Sonra koskoca Allah, neden kendini Meleklere taşıtıyor ki? Kendi kendine duramıyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

“Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir.„

(Mearic Suresi, 4)

Bu Kuran ayeti der ki;

Cebrail'in Allah katına çıkıp inmesi,Allah katında bir güne denk fakat,Dünya zamanı ile 50.000 Yıl sürer.

Şimdi hesaplayalım.

Kuran 610 civarında geldiğine göre,Cebrail'in Hıra mağarasına ulaşabilmesi için Allah katından;

MÖ 49.390 Yılında yola çıkmış olması gerekiyor.

Buradan önemli bir sonuç çıkıyor;

Demek ki;Tevrat ve İncil'i Cebrail getirmiş olamaz,

Çünkü Cebrail'in o sıralar yolda olması gerekiyor.

Örneğin İncil ve Kuran arası 600 sene,Cebrail İncili getirip,geri dönse ve hiç oyalanmadan geri gelse arada minimum 100.000 sene geçmesi gerekir.

Şöyle bir olasılık olabilir mi?

Cebrail Dünya'ya varmış,Tevrat'ı,İncil'i ve Kuran'ı tebliğ ettiği yaklaşık 3.000 sene boyunca dünyada beklemiştir.

Bu sefer de şöyle bir sorun var;

Beklediğine göre,Demek ki diğer kitapların geçersiz olacağı ve yeni kitap gönderileceği önceden biliniyor olmalı.

Diyelim ki Cebrail,Kuran'ı tebliğ etti ve geri dönüşe geçti?

Allah katına ne zaman varacak?

Kuran dan bu yana 1.400 sene geçtiğine göre

Demek ki 48.600 sene daha yolu var.

Bizim takvimle 50.600 yılında Cebrail Allah katına ulaşacak.

Yani yeni bir kitap için Cebrail'in dünyaya geri ulaşması en azından 100.600 senesine denk gelir.

Cebrail,iniyor ve çıkıyorsa,Allah belli bir yerde ve yukarılarda olmalı değil mi?

O halde süre'yi bildiğimize göre,Allah katı ile dünya arasındaki mesafeyi ölçebilmemiz için tek bilmemiz gereken Cebrail'in hızıdır.

Eğer Cebrail ışık hızında gidiyorsa,basitçe Allah katı'nın bize uzaklığı 50.000 Işık Yılı olmalıdır(Yaklaşık 475 Trilyon km).

Oysa bu Evren için çok küçük bir ölçü,çünkü Andromeda bile 4 Milyon Işık yılı uzaklıkta.

Hem bize bu kadar yakın olsa,Allah katının Evren'in içinde bir yerlerde olması gerekmez mi?

O zaman da sorarlar,Kardeşim Allah,yarattığı Evren'in içinde nasıl olabilir?

Allah,yarattığı Evrenden küçük müdür?

Veya yarattığı Evren'in içine girmeyi nasıl becermiş diye,

Evren yokken neredeydi diye?

Peki farzedelim,Evrenin dışında bir yerlerde.

Şimdi süreyi bildiğimize göre ve Evren'in boyutlarını bildiğimize göre Cebrail'in minimum hızını bulabiliriz.

Evren'in en uzun kesiti 125 Milyar Işık Yılı.

Cebrail'in bunu 50.000 senede katedebilmesi için

Hızı Saniyede 76.000.000.000 Km olmalıdır.

Yani Işık hızının tam 253.000 katı bir hızla gitmeli.

Peki,oraya bir gecede gidip dönebilmek için gerekli hız nedir?

Bu hız Cebrail'den 100 milyon kez daha hızlı olmalı.

Yani Işık hızının 25 Trilyon katı bir hız.

Peygamber'in Mirac'a çıkması olayı için böyle bir hız gereklidir.

Peki,peygamber aynı gece içinde Allah katı'na gidip dönebiliyorsa,

Cebrail neden 50.000 sene uğraşıyor?

Cebrail neden bu kadar yavaş?

Şimdi,başka bir sorun var.

Bizim yobazlar der ki;

'Evren genişliyor ve Bu Kuran'da bildirilmiştir'

Eğer,Evren genişliyorsa;

Dünya ve Allah katı arasındaki mesafenin de genişlemesi gerekmiyor mu?

Yani Allah Katı giderek bize uzaklaşıyor olmalı değil mi?

Galaksiler bilindiği gib, birbirinden Işık hızına yakın hızlarla uzaklaşıyor.

Peki bu durumda aradaki mesafe hep arttığından Cebrail'in her gidiş gelişinde,Süre'nin veya hızının,bir tanesinin değişmesi gerekmez mi?

Kuran evrenselse ve Cebrail bu mesafeyi hep 50.000 yılda inip,çıkıyorsa,Evren genişledikçe hızını arttırması gerekmez mi?

Tersine Evren büzülmeye başladıkça da 50.000 yılı doldurmak için hızını düşürmeli değil mi?

Buradan bir sonuç daha çıkıyor.

Cebrail mutlaka ışık hızının üzerinde olmalı.

Evren,Işık hızına yakın bir hızda genişlediğine göre,

Cebrail düşük hızlarla giderse,asla gideceği yere ulaşamıyacaktır.

Çünkü o yol aldıkça,varış hedefi çok daha hızla uzaklaşacaktır.

Bu arada Cebrail'in yönünü tayin,varış hedefini bulma,

Evren'in genişleme hızını bilebilme ve buna göre kendi hızını ayarlama yetenekleri var mıdır?

Yoksa bu merkezden otomatik mi ayarlanır bunları henüz bilemiyoruz.

Ve Cebrail,50.000 Yıl sonra (MS 50.600) Allah katına ulaştığında,Allah katında sadece bir Gün geçmiş olacak.

Allah,sabah kalkacak ve bakacak ki Cebrail gelmiş.

Ve belkide şöyle diyecek;

'Cebrail,Hoşgeldin,Hadi hem kahvaltı edelim hem biraz laflayalım'

Onlar kahvaltı edip laflarken,bu arada Dünya'da binlerce sene geçicek,

Ve Dünyadaki insanlar,yoksulluk,savaşlar,hastalıklar ve adaletsizlikle boğuşurken,neden unutulduklarını düşünüp duracaklar.

Bilmeyecekler ki 'Savaşta size Melekler yardım etti'(Enfal suresi) diyen Allah'ın bunu en az 50.000 sene önce planlamış ve Melekleri yola çıkarmış olması gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fatih1, yazdıklarının başlıkla ne alaksı var. Başlığı okumak istiyorum ama senin kirletmeye çalışman yüzünden okuyamıyorum. Neden korkuyorsun. Bilgin varsa Başlıkla alakalı sorulara cevap ver.

Merak ettiğin sorular varsa aç bir başlık yanıt verecek birilerini bulursun.

Kusura bakma ama böyle yapmaya devam edersen haksız olduğunu düşüneceğim... Fatih1 in örtmek istediği bir suçu var herhalde diyeceğim, derim haaaaaaaaaaaaaaaa :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizin bir etik anlayışınız yok ki doğrunun ne olduğunu bilesiniz.

Sizin yaratılışla ilgili bir fikriniz yok ki kainatın nasıl yaratıldığını bilesiniz.

Sizin kural tanıdığınız yok ki düzen nedir bilesiniz

Sizin bir kitabınız yok ki kitabımızı anlayabilesiniz.

Siz karanlık nedir bilmessinizki aydınlık nedir bilesiniz

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fatih1, yazdıklarının başlıkla ne alaksı var. Başlığı okumak istiyorum ama senin kirletmeye çalışman yüzünden okuyamıyorum. Neden korkuyorsun. Bilgin varsa Başlıkla alakalı sorulara cevap ver.

Merak ettiğin sorular varsa aç bir başlık yanıt verecek birilerini bulursun.

Kusura bakma ama böyle yapmaya devam edersen haksız olduğunu düşüneceğim... Fatih1 in örtmek istediği bir suçu var herhalde diyeceğim, derim haaaaaaaaaaaaaaaa :lol:

Forumu takip etseydin açtığım başlığa hiçbirinizin cevap veremediğini görürdün .İstersen sen git bul cevap verde bende dersimi alayım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'ın emir ve yasakları hakkında iyi veya kötü eleştirileri olan varsa buraya yazabilir.Lütfen tek tek yazın eleştirilerinizi ki sağlıklı cevap verebileyim.Bakalım neler yazacaksınız...

Mesela Kur'an'da zekat verin yazıyor.Zekat şu şu şu yönden kötü bir şeydir.Kur'an'da anne ve babanıza iyi davranın diyor.Ben şu şu sebeplerle bu emrin anlamsız olduğunu düşünüyorum.Gibi eleştiriler yapın.Ben de bilgim yettiğince size cevap vereyim.

Zekat kötüdür. cünkü, zekat zenginin fakire, allah korkusu ve cennet umudu ile verdigidir. fakiride, toplumuda oldugundan daha iyi duruma getirmez. zekat, 1500 yil önce cahil cühela bir bedevinin siyasi ve toplumsal anlayisini yansitan yanlistir.

sadakadan farki yoktur. insani ve insan onurunu asagilayici bir edimdir. düsünene...

tolumun refahi icin. zenginin vijdanina degil, sosyal kanunlara ve esit gelir dagilima gerek vardir.

ana babayi secmek, sadece müslümanlara has bir seymis gibi, buraya soru olarak eklemekde, sadede jranda baska iyi bir sey bulamadigindan, caresizlikden dogan zalaklik halidir.

tarihinde kitapsiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...