Jump to content

Bir yaraticinin olabilme ihtimaline inanmayan varmi?


Recommended Posts

  • İleti 802
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bak bu neyin alameti, bilmediğimizi bilmiyorum diyelim anlamadım diyelim...

Mantığının erişemediğine neden kötü desin ki insan...

Mantığın erişemediği bir şey yok kuran da, mantığa aykırı şeyler var. Kurana ekleme yapılmış olabilir. Kişi Allaha inandıktan sonra ve gerekli farzları yerine getirdikten sonra kuran çok önemli değil

Link to post
Sitelerde Paylaş

yanlış bir yer veya aklının mantığının kabul etmediği bir yer varmı..

Tümüyle yanlış. Elle tutulur bir yanı yok ki ! Yazan kişinin zırcahil olduğu çok açık !

tarihinde murtimuro tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tümüyle yanlış. Elle tutulur bir yanı yok ki ! Yazan kişinin zırcahil olduğu çok açık !

senin herhangi bir görüşün var mı mevzuyla ilgili.. yani sen neye inanıyorsun varlıkların oluşumuyla ilgili..

Link to post
Sitelerde Paylaş

yokmu herhangi bir görüşün.. ben de karşıma almış dinyorum.. madem konuyla ilgili herhangi bir ilmin bir bilgin bir tarafın yok ne diye eleştiriyorsun bilader.. gelde çıldırma adam neyden bahsettiğimi bile bilmiyor bir görüşüde yok tuttuğu bir tarafta yok eleştiriyor.. akıl işimi bu..

Link to post
Sitelerde Paylaş

murtimuro gibi cahiller karşıma çıkmasın! herhangi bir görüşün varmı diyorum çıt yok.. tuttuğun bir taraf yok.. neyden bahsediyorum bilmiyor.. sus pus olup kaçıp gidiyor..

Evet işim vardı çıkıp gittim. Belki biraz sonra tekrar gidebilirim.

Sen önce sağdan soldan yapıştırma yapacağına kendi fikirlerini ortaya koy onları tartışalım. Boktan islami sitelerden aldığın zırvalarla doldurma burayı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer beni (kendi nezdinde tüm varlıkları düşünebilirsin) Allah yarattı demezsen o zaman vücudundaki bir hücreden tut birbiri içinde daireler şeklinde binler tabiat kalıplarının bulunması lazım.. yani bir hücrenin yapılması için bir kalıp diğer hücrenin yapılması için bir kalıp çünkü hücrelerin hepsi birbirine benziyor demek aynı kalıpları kullanmak lazım.. ondan sonra hadi tabiat bu kalıpları yaptı hücreden sonra hücreleri kullanıp dokuları yapacaklar hadi bunlar için de kalıplar çünkü bütün insan dokuları ya birbirinin aynı veya benzeri.. hadi dokuları oluşturduk şimdi organları oluşturacaz bu sefer her organın kendine has belli bir kalıbının tabiatta olması lazım çünkü uzuvlar ve organlara belli bir ölçü verilmiş.. ve bunun gibi daireler şeklinde gidebileceği yere kadar tabiat kalıpları…

Bunu bir örnekle basitleştirirsek, bir kitabı bir yazar oturup kalemiyle ilmine dayanarak yazabilir.. eğer o kitap onun kalemine verilmezse kendi kendine olmuş denilse o zaman her bir har için bir demir kalıp lazım olurki (mesela matbaa) basılsın..

Şimdi biz bir kalemi kabul etmediğimizde harfler adedince demir kalıpları kabul etmemiz lazım olur ki bir kitap yazılsın.. görüyoruz ki bazen aynı kitabın Büyük bir harfinde de küçük kalemle bir kitap yazılıyor mesela gözü bir kitap olarak kabul edersek göz kitabının yazılması var gözün içinde gözün kısımları (ağ tabaka, damar tabaka, sert tabaka) var bu kitapları yazmak var ve bu kitaplar(ağ, damar, sert tabaka) kendi içinde kısımlara ayrılıyor onun içindede bir kitap ince bir hat ile yazılacak..( bir kitabın içindeki bir harfte ince hat ile bazen bir sayfa bazen bir kitap yazmak ne kadar muhteşem bir mana değimli..) bir biri içinde silsile halinde matbaaları bir kalemi reddetmek için kabul etmiş oluyoruz.. meğer biz ne kadar zor bir yolu kabul etmiş sayılıyoruz.. eşek eşekliğinden çıksa ve gene eşek olsa ben bu zor yolu tercih etmem der..

Link to post
Sitelerde Paylaş

her hangi bir kaynaktan beslenmeyip ilim sahibi olan kişi varmı.. elbetteki benim görüşlerim birikimimdir okuduğum kitaplardır sana burda anladığımı yazıyorum.. şu anda en son yazdığım yazıyı yukarıya koyuyorum.. internetten bu yazıyı bulmazsan

  1. İFTİRACISIN

  1. YALANCISIN
  2. CAHİLSİN

HER DEFASINDA GERÇEKLERİ YÜZÜNE VURUYORUM YÜZÜDE KIZARMIYOR NE YAZIK Kİ!...

Gerçekleri saklamaya veya örtmeyemi çalışıyorsun kıt aklınla, aydınlık geldiğinde karanlığın ne haddine ki aynı yerde barınsın.. sen üflemekle güneşi söndürebileceğinimi zannediyorsun.. yazılarıma burda devam edecem.. karşı bir görüşü olan görüşlerimi eleştirir.. ki senin yoktur ( çünkü senin ne mal olduğunu anladım)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet işim vardı çıkıp gittim. Belki biraz sonra tekrar gidebilirim.

Sen önce sağdan soldan yapıştırma yapacağına kendi fikirlerini ortaya koy onları tartışalım. Boktan islami sitelerden aldığın zırvalarla doldurma burayı.

her hangi bir kaynaktan beslenmeyip ilim sahibi olan kişi varmı.. elbetteki benim görüşlerim birikimimdir okuduğum kitaplardır sana burda anladığımı yazıyorum.. şu anda en son yazdığım yazıyı yukarıya koyuyorum.. internetten bu yazıyı bulmazsan

  1. İFTİRACISIN
  2. YALANCISIN
  3. CAHİLSİN

HER DEFASINDA GERÇEKLERİ YÜZÜNE VURUYORUM YÜZÜDE KIZARMIYOR NE YAZIK Kİ!...

Gerçekleri saklamaya veya örtmeyemi çalışıyorsun kıt aklınla, aydınlık geldiğinde karanlığın ne haddine ki aynı yerde barınsın.. sen üflemekle güneşi söndürebileceğinimi zannediyorsun.. yazılarıma burda devam edecem.. karşı bir görüşü olan görüşlerimi eleştirir.. ki senin yoktur ( çünkü senin ne mal olduğunu anladım)

Link to post
Sitelerde Paylaş

inkarında inat seviyesine gelen kardeşler size söylüyorum siz canlısınız basit bir madde, cansız veya sabit değilsinizki kendinizi tesadüfe veriyorsunuz.. her an değişimdesin yani her an hücrelerin ölüp yerine yenileri gelmektedir. Tesadüf bir kere oluşturur bırakır sen ise her an yenilenmekte ve değişmektesin.. tıp ilmine dayanarak sana diyebilirimki bir Dakka sonraki sen vücut olarak sen değilsin hücrelerin ölmüş yerine yenileri gelmiş aynı görevi üstlenmişler sen bu memurlara(hücrelere) baktığın zaman onlara bu memuriyeti vereni görmelisin çünkü basitliklerine, cansızlıklarına ve şuursuzluklarına oranla çok büyük işler görüyorlar.. çok güzel bir saray düşünki sanatla ve ilimle ve kudretle yapılmış ve her an değişiyor ne kadar muhteşem değil mli.. senin vücudunun kainatla başta rızık olmak üzere bir sürü münasebeti var.. senin vücudundaki zerreler bu alakadarlığı bozmamak için gayret gösteriyorlar.. yani bir dili düşün dil hücresi sanki doğadaki rızıkları biliyor onlara göre vaziyet alıyor sayısız şuursuz hücreler bir araya gelerek dili oluşturuyor sanki daha önceden kainattaki yiyecekleri tanıyormuş gibi bir vaziyet alıyor.. buna tesadüf denilebilinirmi.. elbette o hücreler bir kumandanın askerleridir onlara verilen emirlere itaat ediyorlar. Bunları tesadüfle açıklamanın imkansızlığını sende görüyorsun.. eğer tesadüf dersen senin şu cümlenin manası şöyle olur ki..

o zerrelerin öyle gözleri varki senin vücudunun her tarafını bilecek çünkü göz hücresi gözü oluştururken başka bir hücreninde başka bir uzvu oluşturduğunu hem görecek hem bilecek ve o zerreler seninle kainat arasındaki ilişkiyide biliyor olacak ve senin geçmişini ve geleceğini de bilecek çünkü daha önceki insan nesli gibi bir vaziyete girmeliyim demesi lazım ve sonrakileri nesillerinde devamını getirebilecek bir vaziyet alması lazım gelirki.. bunca mantıklı ve ilim şuur ve kudret gerektiren işleri tesadüfle zavallı hücrelerin beline yüklemek ne kadar şuursuzluktur sen anla..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet işim vardı çıkıp gittim. Belki biraz sonra tekrar gidebilirim.

Sen önce sağdan soldan yapıştırma yapacağına kendi fikirlerini ortaya koy onları tartışalım. Boktan islami sitelerden aldığın zırvalarla doldurma burayı.

Şu anda daha önce yazdığım başka bir yazımı yukarı koydum

eğer iddanın kanıtlayıp bu yazıyı internetten bulmasın benim gözümde hep bir iftiracı, yalancı ve cahil olarak kalacaksın..

Link to post
Sitelerde Paylaş

inkarında inat seviyesine gelen kardeşler size söylüyorum siz canlısınız basit bir madde, cansız veya sabit değilsinizki kendinizi tesadüfe veriyorsunuz.. her an değişimdesin yani her an hücrelerin ölüp yerine yenileri gelmektedir. Tesadüf bir kere oluşturur bırakır sen ise her an yenilenmekte ve değişmektesin.. tıp ilmine dayanarak sana diyebilirimki bir Dakka sonraki sen vücut olarak sen değilsin hücrelerin ölmüş yerine yenileri gelmiş aynı görevi üstlenmişler sen bu memurlara(hücrelere) baktığın zaman onlara bu memuriyeti vereni görmelisin çünkü basitliklerine, cansızlıklarına ve şuursuzluklarına oranla çok büyük işler görüyorlar.. çok güzel bir saray düşünki sanatla ve ilimle ve kudretle yapılmış ve her an değişiyor ne kadar muhteşem değil mli.. senin vücudunun kainatla başta rızık olmak üzere bir sürü münasebeti var.. senin vücudundaki zerreler bu alakadarlığı bozmamak için gayret gösteriyorlar.. yani bir dili düşün dil hücresi sanki doğadaki rızıkları biliyor onlara göre vaziyet alıyor sayısız şuursuz hücreler bir araya gelerek dili oluşturuyor sanki daha önceden kainattaki yiyecekleri tanıyormuş gibi bir vaziyet alıyor.. buna tesadüf denilebilinirmi.. elbette o hücreler bir kumandanın askerleridir onlara verilen emirlere itaat ediyorlar. Bunları tesadüfle açıklamanın imkansızlığını sende görüyorsun.. eğer tesadüf dersen senin şu cümlenin manası şöyle olur ki..

o zerrelerin öyle gözleri varki senin vücudunun her tarafını bilecek çünkü göz hücresi gözü oluştururken başka bir hücreninde başka bir uzvu oluşturduğunu hem görecek hem bilecek ve o zerreler seninle kainat arasındaki ilişkiyide biliyor olacak ve senin geçmişini ve geleceğini de bilecek çünkü daha önceki insan nesli gibi bir vaziyete girmeliyim demesi lazım ve sonrakileri nesillerinde devamını getirebilecek bir vaziyet alması lazım gelirki.. bunca mantıklı ve ilim şuur ve kudret gerektiren işleri tesadüfle zavallı hücrelerin beline yüklemek ne kadar şuursuzluktur sen anla..

Sen dünyaya neden Türkiye'de, müslüman bir ortamda ve müslüman bir ailede geldin de İsrail'de koyu bir yahudi ailenin çocuğu, Amerika'da mormon bir ailenin veya bir katolik hristiyan ailenin çocuğu veya Hindistan'da dindar bir hindu ailenin çocuğu olarak gelmedin?

Şu anki durumda doğman tesadüf mü, yoksa Allah seni planlayarak mı bu durumda yarattı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklımıza gelen her şüphe işlediğimiz her günah manevi yara olarak kalbimize yerleşir..

Buradaki yaramız ve hastalığımızda Allahın adalet sıfatıyla ilgili..

Allah mutlak adildir.. hesap gününde Allah adaletiyle şu şekilde davranır.. herkese eşit davranmaz, enfüsi(içsel) ve afaki(dışsal) faktörleri göz önünde tutar.. yani enfüsi faktörler kişisel özellikleri, zekası, olaylara vakıf olma yeteneği, ruhsal yapısı vb. afaki faktörler dışsal çevresi, ailesi, doğduğu yer, gerçeklere ulaşabilme durumu.. bu içsel ve dışsal özellikleri göz önünde tuttuktan sonra ikisinden senin mesuliyetin çıkar.. kiminin mesuliyeti atıyorum % 10 çıkarken kiminin % 70 çıkar eğer hakikatlere hiç ulaşmamışsa hiç mesul değildir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...