KHF-232 0 Şubat 4, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 4, 2013 gönderildi Bu kadar mı? Bu ayeti bugün nasıl anlayacağız? Hayatımıza nasıl sokacağız? Buradan anlayacağın şey şu: Bazı yabancıların hakaret veya küfür olarak kullandığı sembol ve sözleri; islami sembol ve söz olarak kullanmamalısın. Günümüzde sembolizm ne kadar önemli değil mi? Örnek vereyim: Sen Kuran'la ilgili bir dernek kurdun. Derneğin sembolü olarak bilgisayarda hazırlamış olduğun veya hazır şablon olarak adobe photoshop programından aldığın; kırmızı siyah zemin üzerinde pentagram sembolü ve pentagramın ortasında da Kuran kitap sembolü koydun. Olur mu şimdi böyle?? Link to post Sitelerde Paylaş
Katır 0 Şubat 4, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 4, 2013 gönderildi Hindistanlı üç liseli genç kızın kurduğu Pragaash (İlk ışık) isimli müzik grubu 'İslami değerlere ters düştüğü' sebebiyle Kaşmirli üst düzey din admaı Bashiruddin Ahmad tarafından hedef gösterildi. Battle of Bands isimli şarkı yarışmasında ödül de kazanan genç kızların Facebook sayfası da nefret söylemleriyle doldu taştı. 'Fetva'dan sonra kızların Facebook sayfalarına saldıran Hindistanlılar 'size tecavüz edip öldüreceğiz' şeklinde tehditler savurmaya başladı. Tehditlerden korkan kızlar verecekleri iki konseri bu sebepten ötürü iptal etti. Bashiruddin Ahmad, kızların müzik grubu kurmasını 'yıkıma giden ilk adım' olarak nitelendirdi. Ahmad'a sert çıkan Kaşmirli politikacı Omah Abdullah ise kızlara destek vererek 'bazı moronların sizi susturmasına izin vermeyin' ifadelerini kullandı. http://haber.gazetevatan.com/tecavuz-edip-oldurun/511690/7/Manset http://www.bbc.co.uk/news/world-asia-21325225 Link to post Sitelerde Paylaş
murtimuro 0 Şubat 4, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 4, 2013 gönderildi 1- Kanunlari belirlemesi yeterli. Atmosferin olmamasi gök ile aramizda hic bir engel olmadigi demektir. Düsmekten kasit uzayin dondurucu sogugundan ve canlilari yokeden radyasyon ve olaylardan yeryüzünü uzak tutmasi. 2- Insan gemiyi yoktan var etmedikce onu yaratmis olmaz. Ama geminin malzemesini yaratmis olan onu yaratmis olur. Insana beyni ve akli veren odur (O akli gelistirmek insanin elindedir) Sen deist olduğunu söylüyorsun sonra Kuran ayetlerine açıklama getiriyorsun. Önce bir yerini belirle istersen. 1- http://www.ateistfor...54258&st=60 bu başlıktaki 69. iletide cüppeli gök sözcüğüyle ilgili link verdi. Ben Kurandaki gök sözcüğünün kullanımı ile ilgili bu tezi okudum ve 71. iletide değerlendirdim.Tezi hazırlayan arkadaş Kuran'daki gök sözcüğüyle ilgili onlarca sayfa tutan bir tez hazırlamış ve sonunda bu sözcüğün farklı yerlerde farklı anlamlarda kullanıldığını söylemiş. Benim verdiğim ayetteki gök sözcüğünün atmosfer olarak mı yoksa uzaydaki cisimler anlamında mı kullanıldığı kesin olarak belirlenemiyor. Merak ediyorsan linklere bakabilirsin. Yani ayetleri öyle canının istediği gibi yorumlayamazsın. 2- Allahın yarattığı şeyleri Allah yaratmıştır. Allah hiçbir Kutsal Kitapta insanın eli ürünü olan şeyler için ben yarattım demez. Kendi üstünlüğünü kurmak için hep insanın yapamayacağı şeyleri kendisinin yarattığını iddia eder. Burada açıkça eksik sözcük veya ifade var. Bu ayeti yazanın cahilliğinden ya da zaman içinde kitabın değişmesinden oluşan bir anlam kaymasıdır. Başka şekilde açıklama getiren kendisini rezil eder. Link to post Sitelerde Paylaş
Pitaya 0 Şubat 4, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 4, 2013 gönderildi Sen deist olduğunu söylüyorsun sonra Kuran ayetlerine açıklama getiriyorsun. Önce bir yerini belirle istersen. 1- http://www.ateistfor...54258&st=60 bu başlıktaki 69. iletide cüppeli gök sözcüğüyle ilgili link verdi. Ben Kurandaki gök sözcüğünün kullanımı ile ilgili bu tezi okudum ve 71. iletide değerlendirdim.Tezi hazırlayan arkadaş Kuran'daki gök sözcüğüyle ilgili onlarca sayfa tutan bir tez hazırlamış ve sonunda bu sözcüğün farklı yerlerde farklı anlamlarda kullanıldığını söylemiş. Benim verdiğim ayetteki gök sözcüğünün atmosfer olarak mı yoksa uzaydaki cisimler anlamında mı kullanıldığı kesin olarak belirlenemiyor. Merak ediyorsan linklere bakabilirsin. Yani ayetleri öyle canının istediği gibi yorumlayamazsın. 2- Allahın yarattığı şeyleri Allah yaratmıştır. Allah hiçbir Kutsal Kitapta insanın eli ürünü olan şeyler için ben yarattım demez. Kendi üstünlüğünü kurmak için hep insanın yapamayacağı şeyleri kendisinin yarattığını iddia eder. Burada açıkça eksik sözcük veya ifade var. Bu ayeti yazanın cahilliğinden ya da zaman içinde kitabın değişmesinden oluşan bir anlam kaymasıdır. Başka şekilde açıklama getiren kendisini rezil eder. Sen ateistsinde aciklama getiriyorsun ben deistim neden aciklama getiremeyeyim kardesim. Sadece söylenenden mantikli bir aciklama cikarmaya calisiyorum! Bu yazdigin kuran degil ne olursa olsun! Link to post Sitelerde Paylaş
kitapsiz 0 Şubat 4, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 4, 2013 gönderildi Kitapsız, Biz burada ayetin gerçek anlamını söylüyoruz, eğme yok, bükme yok. Bu sitedeki çoğu ateist; ayetlerde kelimelerin yerini değiştirip, yeni kelimeler ekleyip, kafalarına göre mealciliğe girişiyorlar. Alayı yalan arkadaş. Biz, ayetlerle iligli gerçekleri döküyoruz. Bir ateist ayet açıklaması için referans olamaz. Bana itibar edin. Bilmediğiniz ayet varsa, sorun açıklayalım. Boşuna Kuran öğretmiyoruz burada. bilmedigimiz ve anlamadigimiz ayet yoktur. arapca ögrenecek halimiz yok. en makbul cevirileri okur ve karsilastiririz. bu sekilde anlami alasilir. gerekirse ayetler konusulur. ayrica, antik arapin ilkel kanun kitabi kuran, beni ayet ayet, satir satir ilgilendirmiyor. pösteki saymak dingillerin deliligi. detaylarda minik minik dininizi kurtarici careler arayacaginiza. 1500 yildir islamin, islam alemini getirdigi yerlere bakin. genel görünüm neyse, kuranin ögretiside odur. allahi, oturup peygamberinin don islerini oranize ediveren bir sapik. peygamberi, 6 yasinda kiz cocugu ile evlenen bir pedofil. sayisi belirsiz kadinlarla ayni zamanda evlenen bir poligam. savasta ganimet aldigi, kocasini cocugunu gözü önünde ödürdükten sonra, hemen orada cadir kurup zavalli kadina tecevüz eden bir sapik. kitabi sapiklik ve terör tarif kitabi. bu kitaba göre yasayan müslüman aleminin, rezalet, sefalet, vahset ve ilkellikten kurtulmasi beklenemez. agaclardan ormani göremiyorsunuz. detaya degil, genele bakmayi deneyin.. Link to post Sitelerde Paylaş
murtimuro 0 Şubat 4, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 4, 2013 gönderildi Sen ateistsinde aciklama getiriyorsun ben deistim neden aciklama getiremeyeyim kardesim. Sadece söylenenden mantikli bir aciklama cikarmaya calisiyorum! Bu yazdigin kuran degil ne olursa olsun! Öncelikle ben senin kardeşin değilim. Senin açıklama getirmene gerek yok ben zaten neden öyle yazdığını ayırt edebiliyorum merak etme.Burada açıklama yapması gereken kişiler birşey söyleyemiyor sen üzerine görev değilken birde üstelik yanlış açıklamalar yapıyorsun. Müslümansan deistim diye yalan söyleme. Dürüst ol. Link to post Sitelerde Paylaş
Pitaya 0 Şubat 4, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 4, 2013 gönderildi Öncelikle ben senin kardeşin değilim. Senin açıklama getirmene gerek yok ben zaten neden öyle yazdığını ayırt edebiliyorum merak etme.Burada açıklama yapması gereken kişiler birşey söyleyemiyor sen üzerine görev değilken birde üstelik yanlış açıklamalar yapıyorsun. Müslümansan deistim diye yalan söyleme. Dürüst ol. Peki madem kardes dememi istemiyorsun bende söylemem bir daha. Ben herhangi bir dine bagli degilim. Dinsiz inananim. Neden yalan söyleme ihtiyaci duyayim ki. Yanlis aciklama nedir bu arada söylermisin? Bu benim ayette anlatilmak isteneni anlama seklim. Senin icin uygun olmayan ve bir baskasi icin uygun olmayan bir aciklama yanlis bir aciklama demek mi oluyor? Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi KHF, İnkarla nereye kadar gidebilirsin? Ayet aşağıdayken sen neyi savunabilirsin? Adam kızını sapıkça öldürmüş mü? ÖLDÜRMÜŞ Öldürdüğü ülkede şeriat uygulanıyor mu? UYGULANIYOR Öldürmelerde şeriatın hükmü ne? BAKARA 178 Bakara 178 ne diyor? AİLE KAN PARASINI KABUL EDERSE ÖLDÜRENİ AFFET DİYOR. Bu olayda aile ne yapmış? AFFETMİŞ Sana bu durumda laf düşer mi? DÜŞMEZ Kısaca kuzu kurta teslim edilmiş mi? EDİLMİŞ 178- Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır. katır (yani katalan) sen aorskaya ile yazışmıştın. Kendisinin tüm görüşlerine katılmam ama Kuran'ı açıklama konusunda bu forumdaki en iyilerden biriydi. Aşağıda kısas ile ilgili açıklaması var. Linkini de veriyorum. Yeni arkadaşlar araştırabilir. http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=9732&st=0 GENELDE KURAN’DA SUÇ VE CEZA ÖZEL DE KISAS AÇIKLAMALARI İslam’da suçları ve bunlara verilecek cezaları iki grupta incelemek mümkündür. Bunlardan ilki topluma karşı işlenen suçlar (örneğin hırsızlık suçu ve el kesme cezası) ikincisi ise bireysel yani kişilere karşı işlenen suçlar (birisinin; kaşına, gözüne, kulağına, canına vb. verilen zararlar ve kısas cezaları) olmaktadır. (1) Toplumsal suçlarda cezanın insanlar, yöneticiler tarafından affı mümkün değilken kişisel suçlarda kişi yada yakınlarının affedebilmek seçeneği vardır. (2) Yine islamda en önemli müesseselerden biri de gerek toplumsal suçların gerekse bireysel suçların ve bunların cezalarının kişiselliği prensibidir. İslam’da kim suç işlerse cezayı da ancak o çekmelidir. Birinin işlediği suçlar yüzünden başka bir kimse (hangi nedenle olursa olsun) cezalandırılamaz. (3) Yine cezalandırma esnasında, suçu işleyenin karşı tarafa açtığı zararın aynısıyla suçlu cezalandırılmalıdır. İntikam yada diğer insanlara ders olsun gibi gerekçelerle verdiği zarardan daha fazlası suçluya uygulanamaz. (4) Suçluya hak ettiğinden fazla ceza uygulanması durumunda fazlalık bakımından ceza verenler de suçlu duruma düşerler ve kendilerine de bu kısım kadar ceza uygulanması sonucunu doğururlar. (5) Ayrıca gerek toplumsal suçların cezalarının ve gerekse bireysel suçların cezalarının (kısas) uygulaması bu suça maruz kalan kimseler tarafından değil, İslami yönetim tarafından yerine getirilir. Bu cezaların yönetim tarafından yerine getirilmesi de “bu suçlar yüzünden kan davası vb. hesaplaşmaları” olmadan önler. Suçlu cezasını çekince (ölenin yakını tarafından affedilmesi halinde de) herkes ödeşmiş olur ve bu olay kapanır, sürdürülmez. Bunlardan sonra sürdürülürse, sürdürenler aynı kısasa tabi olurlar. (6) Kuran’da bu suç ve cezaları gibi konular ile başka konularda, tek yada birden fazla ayetlerle fakat topluca (bütün ayetler bir arada) değerlendirilerek hüküm konulur. Bir konu hakkında ne yapılması gerektiği ayet yada ayetlerle bildirilir. Uygulama mevcut ayetlere göre sürdürülür. Ancak zamanla mevcut bilgilere göre yapılan uygulamalarda; problem çıkaranlar, itiraz edenler, işi yokuşa sürenler ve/veya söylenenlerin yanlış uygulandığını iddia edenlerin çıkması gibi sebepler yüzünden yine konunun bütünlüğü içerisinde değerlendirilmek, konunun özüne uygun olmak üzere; bu sorunları giderecek kesinlikte açıklayıcı ayetler gelir. Bundan sonra tüm itirazları sonlandıracak şekle bürünen ayetler topluluğu oluşturulur. Bu defa ilgili konu artık kesin olarak, o konudaki önceki ayetlerin yanında bu ayet hükmü de birlikte değerlendirilerek çözümlenir, uygulanır. (örneğin inek kesilmesinin istenmesindeki ayetler ve örtünme ile ilgili ayetler) Kısaca konuyu toparlamaya çalışırsak; bireye karşı işlenen suçlar, (zarar gören bireyin yakınları tarafından affedilmez ise) yönetim tarafından suçluya aynı şekilde uygulanacaktır. Suçludan başka kimseler (bu kimseler kendileri gönüllü olarak isteseler bile) bu suçla cezalandırılamayacaktır. Konular hakkında çekirdek ayetler yeterli olmaktaysa da tüm itirazları engellemek için yardımcı ayetlerde çekirdek ayetlerle birleştirilerek uygulamaya son şekli verilmiş olur. Konuya daha iyi nüfuz edilebilmesi için şimdi bütün bu anlatılanları hayata geçirmeye çalışalım. Topluma karşı işlenen suçlarda suçlunun mutlaka öngörülen cezayı alması gerektiğinden ve bu kısım ile ilgili olarak anlaşılmayan hususlar olduğu ileri sürülmediğinden açıklanmayacaktır. Ancak bireye karşı işlenen suçlarda uygulama ile ilgili bazı itirazlar olduğundan ve özelliklede günümüzde kısasla ilgili hükümlere itirazlar çoğaldığından burada sadece “KISAS HÜKÜMLERİ” açıklanmaya çalışılacaktır. Yukarıda anlattıklarımı kurandan delillerle yeniden açıklamaya çalışayım. A) KISASLA İLGİLİ ÇEKİRDEK HÜKMÜN OLUŞMASI Kuran hükümlerinden biliyoruz ki yüce Allah Tevratta kişilere karşı işlenen suçlar için ceza olarak kısası öngörmüş ve (en az) Musa peygamberden beri de kısas hükümleri bu suçlar için uygulanmaktaydı. Uygulanmakta olan kısasın şekli ise; “cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas” biçimindeydi. Ancak yine de suçtan zarar görene (yada ölmüşse yakınına) bu suçu bağışlayarak Allah katından ödüllendirilmeyi beklemesi önerilmekteydi. Yine yönetimin de bu hükümleri uygulamak zorunda oldukları, kim bu şekilde uygulamazsa onların zalim kabul edilmesi gerektiği bilinmekteydi. Yani yöneticiler, bağışlama olursa, suçu işleyene karşı gelebilecek saldırılardan onu korumayı, bağışlama olmazsa da suçlunun makamı, mevkisi ne olursa olsun, kimlerden gelirse gelsin yukarıdaki biçimdeki kısası uygulamak zorundaydılar. Suçtan zarar gören kişi yada yakınlarıda bu uygulamadan sonra başka bir taşkınlığa kalkmadan durumu kabul edeceklerdi. İşten kuran inene kadar zaten toplumlarda kısas yukarda anlatıldığı üzere uygulanıyordu. Muhammed peygamber zamanında ise bu esas (çekirdek) korunmuş ve bu hüküm Muhammed peygamberin ümmetinin de ( itirazları edebilecekleri öngörüsüyle) aynen kabul etmeleri için aynı şekilde kuranda da aşağıdaki ayetlerle yeniden belirtilmiştir. İsra (17) 33 - Allah'ın haram kıldığı bir nefsi (kişiyi), haksız yere öldürmeyin! Kim mazlum olarak (haksız yere) öldürülürse, o taktirde onun velîsini sultan (hak sahibi) kıldık. Artık öldürmede haddi aşmasın. Çünkü o, yardım görmüş olandır. (iniş_50) Nahl (16) 126 - Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab (ceza) nın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır. ( iniş_70) Dolayısıyla, Kısas hükümleri Muhammed peygamber zamanında da çekirdek hükümlere göre kişinin, mevkisine ve konumuna bakılmaksızın işlediği suçun cezası (af edilmemişse) “cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas” olarak veriliyordu. Özetle KISAS kimseye ayrıcalık tanınmadan suçlunun kendisine uygulanıyordu. Ancak insanoğlunun olduğu yerde; çıkarlarına uymadığında ( işine gelmeyince) itirazların ardı arkası kesilmeyebiliyor. KISASLA İLGİLİ ÇEKİRDEK HÜKMÜN (itirazları kaldırmak için) AÇIKLANMASI-DESTEKLENMESİ: Musa peygamberimizden bu yana uygulanmakta olan ve kuranın yukarda yazdığım ayetleri ile de desteklenen yukarıdaki gibi kısas uygulamasına bu defa inananlar arasında tereddüt oluştuğunu, (belki de peygamberimiz zamanında kabileler arası yaşamın getirdiği anlayış farkları ile kabilelerin üstünlük vb. dayatmaları nedeniyle) KISAS’ın mevcut şekliyle değil de, önemli şahsiyetlerin suçlarına karşılık kendilerinin değil (önemsiz buldukları) köle yada kadınların kısasa tabi tutulmasını istediklerini görüyorum. Bunu neden böyle görüyor, düşünüyor yada nereden çıkarıyorsun diye sorulacak olursa, Bakara-178 ayetinden (özelliklede girişteki açıklama kısmından) çıkarttığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Sevgili okuyucular; aşağıdaki Bakara (2) -178 ayetini dikkatle incelersek; ayetin hiçbir açıklama yapmadan hemen ”hüre karşılık hür… “ diye başlamadığını görürüz. Eğer ayet başındaki açıklama olmadan “hüre karşılık hür…” diye başlayıp devam etseydi; belki benim yukarıdaki çıkarmam, görüşüm mümkün olmayabilirdi. Ancak dikkat edilirse ayet “ey iman edenler, öldürmede SİZE kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın…” şeklinde önce inananların dikkatini KISAS ın hala mevcut haliyle yürürlükte olduğuna çekerek itirazlarının geçersiz olduğunu gösteriyor. sonra da “hürün işlediği suça karşılık o hürün, kölenin işlediği suça karşılık o kölenin, kadının işlediği suça karşılık ta o kadının (affedilmedikleri durumlarda) mevcut kısasa hükümleri gereğince (ve suçun şahsiliği ilkesi gereğince) kısas olunacağını bildiriyor. Sevgili okuyucular, bakara 178 ayeti (önceki kısas hükümlerinden) bağımsız bir hüküm olarak değil, başındaki açıklama ile birlikte kısas hükümlerini tamamlayıcı bir hüküm olarak getiriliyor. Şimdi, bu ayeti tarafsız olarak değerlendirirsek; öldüren hür ise öldürmesine karşılık (hür olarak) kendisinin, köle ise öldürmesine karşılık (köle olarak) kendisinin, kadın ise öldürmesine karşılık (kadın olarak) kendisinin kısas olunacağı bir kez daha vurgulanarak anlatılıyor. Çoğu kimse ve özellikle de (ayeti çarpıtmak isteyen) ateistler ayete tarafsız yaklaşmayıp, öldürülenin tarafına geçerek ve ayeti bağımsız olarak ele alıp anlamaya çalışıyorlar. Bu durumda da suçludan ziyade öldürülen ön plana çıkarılarak, öldürülen hüre karşılık (sanki) başka hür biri, öldürülen köleye karşılık (sanki) başka köle biri, öldürülen kadına karşılık (sanki) başka bir kadın anlatıldığı yanlışına düşüyorlar. Halbuki, kısasta ölen yada öldüren bir tarafın tasarrufu yoktur. Kısas, ölen yada öldürenin ailesi tarafından değil, İslami otorite tarafından yapılacaktır. Bu da kısasla ilgili bu ayete tarafsız yaklaşılmasını gerektirmektedir. Otorite, öldüreni bulacaktır, hür, köle, kadın oluşuna göre, başka kimseyle takas etmeksizin cezayı uygulayacaktır. Yani hürün (öldürmesine karşılık) hür olan, kölenin (öldürmesine karşılık) köle olan, kadının (öldürmesine karşılık) kadın olan kısasa tabi tutulacaktır. Yukarıda anlattığım gibi bakara 178 ayeti bağımsız olarak ele alınamaz ve ancak yukardaki ayetlerle birleştirilerek hüküm verilebilir. Bu ayet itirazlara karşı önceki ayetleri uygulamayı açıklayan ayettir. Bakara (2) 178 - Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır. (iniş_87) Bu ayetten sonra da hala içine sindiremeyen, bu uygulamayı hala kabul edemeyenler olmalı ki bu defa “sadece iman edenlere değil, temiz, samimi akıl sahiplerine seslenilerek kısas şekline itiraz etmemeleri, kendileri anlamasa da onda hayat olduğunu belirten ayet gelmiştir. Bakara (2) 179 - Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Ümit edilir ki, korunursunuz. (iniş_87) Gerçekten de İslami otorite tarafından kısas, suçlunun durumuna bakılmaksızın uygulandığı zaman, başka kimselerin eli kana bulanmadan suçun sahibi yok edileceğinden, ölenin tarafından olabilecek kinleşmeler ve kan davası vb. olaylarda önlenmiş olacaktır. Ama hür kimsenin cinayetine karşılık o hür, kölenin cinayetine karşılık o köle, kadının cinayetine karşılık o kadın kısas edilmezse, bunların yerine başka biri kısas edilirse hiçbir suçlunun hak ettiğini bulmadığı gerçeği örtülemeyecek ve bu defa adaleti kişiler sağlamaya çalışarak şahsi olan problemi toplumsal vaka haline getirebileceklerdir. Bakara 178 ayetinin bağımsız olmayıp açıklama ayeti olarak geldiğini düşünmemizin bir delili de yine kuranda inek kesilmesiyle ilgili ayetlerdir. Bilindiği üzere, Allah bir ineğin kesilmesini isteyen ayet indirmişti. Sonra insanlar Musa peygambere “Allah’ına sor bakalım, nasıl bir inek kesmememizi istiyor?” diyerek inek kesmemek için bahaneler üretmeye başlayınca, her defasında başka bir ayetle açıklama ile ineğin kesilmesi sağlanmıştı. Buraya kadar olanı özetlersek, Musadan beri uygulanmakta olan kısas hükümlerinde değişiklik yapılmadan kuranla da devam edilmiş, itiraz, tereddüt yada önemli buldukları asıl suçlu yerine önemsiz buldukları köle,kadın gibi başka insanların kısas edilmesi istemi reddedilmiş ve uygulama bu şekilde devam olunması istenmiştir. C) KISASTA VURUCU DARBE (KISAS TA SON DURUM) Bütün yukarıdaki gelişmelere rağmen hala, kısas biçimine, içeriğine itirazlar ve değiştirme istekleri devam etmeli ki bu defa Allah Teala inananlara hiçbir açık kapı bırakmayacak şekilde, Musa Peygamber zamanında başlanılan kısas uygulamasının içeriğinin kendisi tarafından belirlendiğini, buna uyulması gerektiğini ve hiçbir tereddüte ve itiraza meydan bırakmayacak şekilde Maide (5) 45 ayetini indirmiştir. Bu ayetle inananlara adeta; “ siz nasıl olurda hala inanmazsınız. Musa peygamberden beri uygulanan ve benim daha önceki ayetlerimle de belirttiğim halde hala itirazmı edersiniz, sizhiç aklınızı kullanmayacakmısınız? temiz bir akılla düşünüp kısastaki hayat kazanımları görmek istemezmisiniz? Siz mi daha iyi biliyorsunuz?” der gibi, tokat gibi bir hüküm indirmiştir. Maide (5) 45 - Onun içinde (Tevrat'ta) onlara, cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas olduğunu yazıp farz kıldık. Kim onu bağışlar da (kısas hakkından vazgeçerse) artık o kendisi için (günahlarına) kefâret olur. Ve kim, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar zalimlerdir. (iniş_112) SONUÇ: işte bütün bu ayetlerle yukarda anlattığım gibi, tevrattan bu tarafa uygulandığı gibi bu gün de kısas kim suçlu ise ona uygulanır. Af edilirse affeden için daha iyi olur. Ama affetmez ise kısas ille de suçlu kimse (özel durumuna bakılmaksızın)ona uygulanır. Şimdi burada ” peki kardeşim, madem her durumda suçlunun kendisine kısas uygulanacaksa, ayette neden katile kısas uygulanır demedi de hüre hür, köleye köle, kadına kadın dedi” diye bir soru yada itiraz gelebilir. Bunu da; Allah zaten kısasın ta en başında “cana can, göze göz, dişe diş, yaraya da kısas” diyerek ve “kimse başkasının suçu yüzünden cezalandırılamaz” diyerek öldürme eyleminde katilin bizzat kısasa tabi olduğunu belirtmişti. Buna rağmen, “katilin kendisi açıklıkla işaret edilmesine ve herkesin bilmesine rağmen yine de kısasta kişileri değiştirme istekleri, çabaları yüzünden”; bu çabada bulunanların daha iyi anlaması için tokat gibi “hür birine (öldürmesine karşılık) hür olarak kendisinin, yine köle ve kadında da aynı durumun” kabul edilmesi gerektiği bilidirilmiştir. diye açıklayabilirim. Yazıdaki tüm anlayışlar bana ait olup, kimse bundan dolayı sorumlu değildir. Dileyen bunlara inanır kabul eder, dileyen kendi inancını başka şekilde belirler. Herkese selam ederim. Saygılarımla… Link to post Sitelerde Paylaş
Katır 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi katır (yani katalan) sen aorskaya ile yazışmıştın. Kendisinin tüm görüşlerine katılmam ama Kuran'ı açıklama konusunda bu forumdaki en iyilerden biriydi. Aşağıda kısas ile ilgili açıklaması var. Linkini de veriyorum. Yeni arkadaşlar araştırabilir. http://www.ateistfor...topic=9732&st=0 Ya sen cevap ver ya sen git abin gelsin Aşağıda yazdıklarımın hangisine itiraz ediyorsun? İtirazını söyleki cevabını al. ------------------------------------------------------------ İnkarla nereye kadar gidebilirsin? Ayet aşağıdayken sen neyi savunabilirsin? Adam kızını sapıkça öldürmüş mü? ÖLDÜRMÜŞ Öldürdüğü ülkede şeriat uygulanıyor mu? UYGULANIYOR Öldürmelerde şeriatın hükmü ne? BAKARA 178 Bakara 178 ne diyor? AİLE KAN PARASINI KABUL EDERSE ÖLDÜRENİ AFFET DİYOR. Bu olayda aile ne yapmış? AFFETMİŞ Sana bu durumda laf düşer mi? DÜŞMEZ Kısaca kuzu kurta teslim edilmiş mi? EDİLMİŞ 178- Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır. Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi Hürriyet bir çok defa yalan haber yazdı. Bazılarını kafadan uydurdu bazılarını da değiştirerek yazdı. Yine öyle yapmış olabilir. Fakat bu haberin doğru olduğunu ve gizlenen hiç bir şey olmadığını varsayalım. Bu durumda verilen ceza yanlıştır. Hakkedilen ceza verilmemiştir. İsra 33'te haksız olarak öldürmek kesinlikle yasaklanıyor. Nahl 126'da verilen ceza kesin olarak bildirilmiştir. Misli yani aynısı. Yani burada öldüren adamın cezası öldürülmesidir. Burada çetrefilli bir durum var. O da öldüren adamın öldürülen kızın babası yani velisi olması. Fıkıh ilminde hüküm verilecekse o konudaki tüm ayetlere bakılarak verilir. Kısasla ilgili hüküm bildiren ayetlere baktığımızda İsra 33, haksız yere öldürmeyi kesinlikle yasaklamıştır ve cezalandırılması gerektiğini belirtiyor. Cezası da belli, misli yani benzeri yani öldürülmesi. Bu adam bu cezayı hakketmiş. Suçlu durumda. Öldürdüğü kişinin velisi olması onu suçsuz yapmaz. Bu yüzden adam kendi kendini affedemez. Sonuç: İslami yönetim bu adamın öldürülmesine hükmetmeliydi. Hak yerini bulmamıştır. İsra (17) 33 - Allah'ın haram kıldığı bir nefsi (kişiyi), haksız yere öldürmeyin! Kim mazlum olarak (haksız yere) öldürülürse, o taktirde onun velîsini sultan (hak sahibi) kıldık. Artık öldürmede haddi aşmasın. Çünkü o, yardım görmüş olandır. (iniş_50) Nahl (16) 126 - Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab (ceza) nın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır. ( iniş_70) Link to post Sitelerde Paylaş
Katır 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi Bu durumda verilen ceza yanlıştır. Hakkedilen ceza verilmemiştir. İsra 33'te haksız olarak öldürmek kesinlikle yasaklanıyor. Nahl 126'da verilen ceza kesin olarak bildirilmiştir. Misli yani aynısı. Yani burada öldüren adamın cezası öldürülmesidir. Çorba etmeye çalışıyorsun ama işe yaramaz tek soruyla içinde bulunduğun çaresizliği ortaya koyarım Tek soru : Bakara 178 haksız öldürmeler için değil mi (Bakara 178 haklı öldürmeler için mi?) Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi Bakara 178'in iniş sırası 87. Yani kısas farz kılındıktan sonra iniyor. Kısas farz kılınınca zenginlerden, makam, mevki sahiplerinden bazıları bir köleyi öldüren zengin bir kişinin yerine onun kölesinin öldürülmesini ya da kabilenin önde gelen birisinin yerine aynı kabileden daha fakir birinin öldürülmesinin istendiği anlaşılıyor. Kuran, bu tarz istekleri, uygulamaları yasaklıyor. Öldüren kimse onun öldürülmesi gerektiği belirtiliyor. Yani öldürenin, erkek olması, hür olması, köle olması, zengin olması farketmez diyor. Kısasta ölen yada öldüren bir tarafın tasarrufu yoktur. Kısas, ölen yada öldürenin ailesi tarafından değil, İslami otorite tarafından yapılacaktır. Bu da kısasla ilgili bu ayete tarafsız yaklaşılmasını gerektirmektedir. Otorite, öldüreni bulacaktır, hür, köle, kadın oluşuna göre, başka kimseyle takas etmeksizin cezayı uygulayacaktır. Yani hürün (öldürmesine karşılık) hür olan, kölenin (öldürmesine karşılık) köle olan, kadının (öldürmesine karşılık) kadın olan kısasa tabi tutulacaktır. Bu ayetten sonra da hala içine sindiremeyen, bu uygulamayı hala kabul edemeyenler olmalı ki bu defa “sadece iman edenlere değil, temiz, samimi akıl sahiplerine seslenilerek kısas şekline itiraz etmemeleri, kendileri anlamasa da onda hayat olduğunu belirten ayet gelmiştir. Bakara (2) 179 - Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Ümit edilir ki, korunursunuz. (iniş_87) Link to post Sitelerde Paylaş
Katır 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi Bakara (2) 179 - Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Ümit edilir ki, korunursunuz. (iniş_87) Yanlışlarını iyi oku 1) Ayetlerin iniş sırası bilinmiyor. 2) İniş sırası bilinse de değişen birşey olmaz 3) Soruma niye yanıt vermedin, dur aşağıya tekrar yapıştırayım da gör 4) Bakara 179 kısas yoluyla insanları şiddetten korumayı hedefleyen tanrıyı bize gösterir. Yani eğip bükemeyeceğin bir ayettir. Çorba etmeye çalışıyorsun ama işe yaramaz tek soruyla içinde bulunduğun çaresizliği ortaya koyarım Tek soru : Bakara 178 haksız öldürmeler için değil mi (Bakara 178 haklı öldürmeler için mi?) Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi Yanlışlarını iyi oku 1) Ayetlerin iniş sırası bilinmiyor. 2) İniş sırası bilinse de değişen birşey olmaz 3) Soruma niye yanıt vermedin, dur aşağıya tekrar yapıştırayım da gör 4) Bakara 179 kısas yoluyla insanları şiddetten korumayı hedefleyen tanrıyı bize gösterir. Yani eğip bükemeyeceğin bir ayettir. Müslüman eğip bükmez, bunu sadece kafir yapar. Çünkü kafir gerçeği gizleyen örten demektir. Şiddetten korunmanın yolu hak edene hakkettiği cezayı vermektir. Sen değil miydin verilen ceza az diyen. Ben de aynısını diyorum. Sorun nerede? Link to post Sitelerde Paylaş
Katır 0 Şubat 5, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 5, 2013 gönderildi Müslüman eğip bükmez, bunu sadece kafir yapar. Çünkü kafir gerçeği gizleyen örten demektir. Şiddetten korunmanın yolu hak edene hakkettiği cezayı vermektir. Sen değil miydin verilen ceza az diyen. Ben de aynısını diyorum. Sorun nerede? Adamın alnını karışlarım. Hem de sert karışlarım. Kuran ortadayken, bana gerçeği örten diyeni tokat manyağı yaparım. Eğip bükmek, gerçeği örtmek şerefime yakışmaz. Yazdığıma adam gibi cevap ver Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Şubat 6, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 6, 2013 gönderildi Bu kadar sinirlenme, ben kafirin tanımını yaptım, sen kendini ateist olarak tanımlamıyor musun? İslama göre ateistler nedir? Ben zaten adam gibi cevap vermiştim. kalın yaptığın koruma kelimesinin Allah tarafından nasıl yapılacağını anlattım. Tekrar yazıyorum. Şiddetten korunmanın yolu hak edene hakkettiği cezayı vermektir. Cezası olmasa bu dünyada herkes birbirini boğazlamayacak mı? Güçlü güçsüzü ezmeyecek mi? Hırsızın yaptığı yanına kalmayacak mı? O kadar ceza verildiği halde kan gövdeyi götürüyor. Demek ki sistemin verdiği cezalar yetersiz. İnsanları suç işlemekten alıkoymuyorlar. Beğenmediğiniz Suudi Arabistan'da suç oranları Türkiye'nin onda biri bile değildir. Türkiye'de hergün yüzlerce cinayet, tecavüz, hırsızlık olmuyor mu? İç İşleri Bakanlığı suçları, trafik, asayiş, kaçakçılık ve toplum suçları olarak tasnif etmektedir. Buna göre Türkiye’de 2003 yılında meydana gelen (trafik suçları hariç) toplam 342664 suç olayının 322189’u asayiş suçu (%94); 15007’si kaçakçılık (%4,4); 3676’sı toplum suçları (%1) ve 2176’sı terör (%0,6) suçlarıdır. kaynak: http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=t%C3%BCrkiye'de%20su%C3%A7%20oranlar%C4%B1&source=web&cd=2&ved=0CDIQFjAB&url=http%3A%2F%2Fdhgm.meb.gov.tr%2Fyayimlar%2Fdergiler%2FMilli_Egitim_Dergisi%2F170%2F170%2Fali%2520yilmaz.doc&ei=QvsRUcKrH4nYtAb6wYGwDg&usg=AFQjCNHnCNTOs0j4UFRcEK06cuTTMairFw&bvm=bv.41934586,d.Yms&cad=rja Link to post Sitelerde Paylaş
hoca-efendi 0 Şubat 6, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 6, 2013 gönderildi Dinlerin yalan olması, din gereksizdir anlamına gelmez. Az gelişmiş toplumlarda Dinler bence gereklidir. Ama suistimali önlemek gerekir. Birçok dindar eğer Allahtan korkmazsam din olmazsa birçok kötülüğü yapabilirim diye düşünür bir bakıma doğrudur. Medeniyet ve refah seviyesi arttıkça din bir kenara bırakılabilir. "Information is power" aslında islamın yalan olduğunu bilmek Türkiyede bir bakıma küçük azinlik için avantajdır. Ama kullanmasını bilmek lazım. feto, adnan gibi dini liderler ve politikacılar bunu iyi yapıyor (ahlaksızlık ama bu da dürüst olmayan ateistlerin tarzı.) Suudi arabistanda kralların zengin şeyhlerin müslüman olduğunu mu sanıyorsunuz tabikide biliyorlar gerçeği. Link to post Sitelerde Paylaş
Pitaya 0 Şubat 6, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 6, 2013 gönderildi Yanlışlarını iyi oku 1) Ayetlerin iniş sırası bilinmiyor. 2) İniş sırası bilinse de değişen birşey olmaz 3) Soruma niye yanıt vermedin, dur aşağıya tekrar yapıştırayım da gör 4) Bakara 179 kısas yoluyla insanları şiddetten korumayı hedefleyen tanrıyı bize gösterir. Yani eğip bükemeyeceğin bir ayettir. 1- Ayetlerin inis sirasi tamamen insanlar tarafindan belirlendi. 2- Inis sirasi hic bir seyi degistirmez evet. 3- Soruna cevap verememesi sorunun cevabini bilmemesinden kaynaklaniyor. Asagiya tekrar yapistirsanda bos 4- O zaman ki insanlar icin belki bu gercektende gerekliydi diyebiliriz Link to post Sitelerde Paylaş
atılan2 0 Şubat 6, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 6, 2013 gönderildi 1- Ayetlerin inis sirasi tamamen insanlar tarafindan belirlendi. 2- Inis sirasi hic bir seyi degistirmez evet. 3- Soruna cevap verememesi sorunun cevabini bilmemesinden kaynaklaniyor. Asagiya tekrar yapistirsanda bos 4- O zaman ki insanlar icin belki bu gercektende gerekliydi diyebiliriz Ayetlerin iniş sırası, Allahın tayinidir. İnsanların davranışlarıyla ilişkilidir.Ayetlerin kitap halinde düzenenmesi, insanların eliyle olup, İlahi bir müdahale de olduğu görüşü uygundur. Link to post Sitelerde Paylaş
Pitaya 0 Şubat 6, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 6, 2013 gönderildi Cebrail gelip muhammed bu su surenin su numarali ayeti diyemi bildirdi ? Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts