Jump to content

ATATÜRK by M. Şükrü Hanioğlu


Recommended Posts

İki gündür fırsat buldukça bu kitabı okuyorum.Sürükleyici ve ilginç bir kitap.

Daha önce yazılan Atatürk biyografilerinden oldukça farklı.

Atatürk'ün içinde yaşadığı zamana ve koşullara da genişçe hitabediyor.

İttihat ve Terakki ile Genç Türkler hakkında bazı ilginç iddialar var.

Atatürk hakkında iddialar var. Bazı gerçekleri hasıraltı etmiyor.

Arada bir kitaptan özetler sunacağım. İlginç bulabilirsiniz...

Aslı İngilizce. Türkçeye çevrilmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 57
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kitap Atatürk'le doğrudan en ufak bir ilgisi olmayan, hakkında uydurulan efsanelere değinerek başlıyor.

1954 yılında bir çoban Ardahan'da güneş batarken bir tepeye Atatürk silüetine çok benzeyen bir gölgenin düştüğünü gözlemliyor.

Yerel otoriteler bunu bir mucize olarak nitelendiriyor. 1997 yılında yörede düzenlenen bir festivalde, Atatürk'ün gölgesi tam düşmek üzereyken, ne olup bittiğinden habesiz bir çoban, sürüsünü gölgenin düştüğü yeren geçiriyor ve bütün festivalin içine ediyor. İlgililer köpürüyorlar ve söylenmeye başlıyorlar. Milletvekillerinden biri ayağa kalkıyor ve kalabalığa doğru dönerek, otlayan hayvanların saygısızlık yaptılarını ve bunun vatana ihanet olduğunu haykırıyor.

Yazar burada bize Atatürk'ün kişiliği hakkında bir ipucu vermiyor. Bizim nasıl insanlar olduğumuzu gözler önüne seriyor. Ve bu arada kendi niyetinin de masum olmadığı izlenimi uyandırıyor.

Atatürk'e atfedilen bilgeliklerin, özlüsözlerin, tahminlerin hemen hiçbirinin kendine ait olmadığını vurguluyor.

Ama bunu o şekilde yazıyor ki, onlardan sanki Atatürk sorumlu izlenimi alınıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kitabın anateması Atatürk'ün biyografisi ama, bu vesile ile yazar Atatürk'ün içinde yaşadığı zaman ve ortam hakkında da geniş bazı önemli ve ilginç bulabileceğiniz bilgiler veriyor.

Kitabın birinci bölümü Selanik'e ayrılmış. Güzel ve kozmopolitan bir şehir Selanik. Yahudi sayısı Müslüman sayısının iki katı. 49 bin Yahudiye karşılık 25 bin Müslüman ve 11 bin Rum barındırıyor. Diğer azınlıklar da var.. Çingeneler, Bosnalılar, Sırplar, Bulgarlar, Ermeniler, Arnavutlar... Ayrıca Selanikte 7 bin civarında İngiliz, Fransız, Rus, Alman, İspanyol ve diğer Avrupalı azınlıklar da yaşıyor. Selanik milliyetçilik akımının ortaya çıkıp yayıldığı, 1876 yılında Müslüman çetelerin Fransız ve Alman konsoloslarını öldürdğü bir şehir aynı zamanda.

Selanikte doğan ve çocukluğunu orada geçiren Mustafa Kemal'in ilerdeki davranışlarından bu kozmopolitan geçmişin etkisi olduğunu kurguluyor yazar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir masanın iki yanına bir akp li karşı tarafada chp li bir milletvekili oturtun ve onlara son on yılın muhasebesini yapın desek birisi on yılda destan yazdık derken diğeride ülkeyi batırdılar der.bu atatürkün hayatı içinde geçerli sevenler neredeyse tanrı yaptı sevmeyenler ise dünya kadar hata buluyor.hoş atatürkün kendiside tarihi nutuktaki gibi kendisine göre anlatmış.kazım karabekir ise tam tersini anlatmış kime inanacağız desemde artık umrumda değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir masanın iki yanına bir akp li karşı tarafada chp li bir milletvekili oturtun ve onlara son on yılın muhasebesini yapın desek birisi on yılda destan yazdık derken diğeride ülkeyi batırdılar der.bu atatürkün hayatı içinde geçerli sevenler neredeyse tanrı yaptı sevmeyenler ise dünya kadar hata buluyor.hoş atatürkün kendiside tarihi nutuktaki gibi kendisine göre anlatmış.kazım karabekir ise tam tersini anlatmış kime inanacağız desemde artık umrumda değil.

Atatürk'ün eserleri ortada..

Kimse onları tartışmıyor. Kimse onlarda kusur bulmuyor. Kimse onları çağdışı bağnazlık olarak deklare etmiyor. Etmeye çalışıyor ama edemiyor.

Kİmse onların barbarlık olduğunu söylemiyor. Kimse onlar hakkında ciddi ve bilimsel bir eleştiri yapamıyor.

Ama yapmak istiyor. Atatürk devrimleri bazılarına ağır geliyor.

Onları eleştirmek mümkün olmayınca da, onların nasıl ve neden yapıldıkları, kim tarafından yapıldıkları kurgulanıyor. Teoriler ortaya atılıyor. Deliller çarpıtılıyor. Yeni ve sahte deliller uyduruluyor.

Onlar karşınızda bir dağ gibi duruyor. O dağın kendisi eleştirilemiyor ama, ortaya çıkaranı kınanıyor, kötüleniyor, kılıktan kılığa sokuluyor.

Arkasından galiz küfürler ediliyor. Aşağılanıyor.

Atatürk hakkında yazılanları bu gözlemler muvacehesinde değerlendirmemiz gerekiyor.

Onu kimler, nasıl ve neden bize kötü göstermeye çalışıyor?

Aslında bizim üzerinde durmamız gereken husus budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk hakkında yazılanları bu gözlemler muvacehesinde değerlendirmemiz gerekiyor.

Onu kimler, nasıl ve neden bize kötü göstermeye çalışıyor?

Aslında bizim üzerinde durmamız gereken husus budur.

Çok güzel demişsiniz, iyi demişsiniz. Elinize sağlık.

Örneğin bu sayfada bahsini ettiğiniz kitabı yazan adam (muhtemelen sipariş bir kitaptı bu) Princeton Uni. Orta Doğu Araştırmaları Bölümü Başkanı biri. Türkiye'de okumuş, sonra dışarı açılmış, birilerinin tavsiyesi üzerine Princeton'a kabul edilmiş vs.

Bu adam Zaman ve Sabah gazetelerinde köşe yazıları yazardı. Hala yazıyor mu bilmem ama yakın zamana kadar yazmış. AKP tarafından üstün hizmetlerinden dolayı, tarihi farklı ve objektif(!) yorumlayarak ülkemize katkıda bulunan bir bilimci olduğu için ödüllendirildi. Abdullah Gül ona hayran, övgüyle sözetti ve onur ödülünü elleriyle verdi. Hizmetlerinin devamını bekliyorlardı, o da bu kitapla verdi belli ki.

Bu işleri yapanlar ABD işbirlikçisi, ABD köpeği karşı devrimciler Hacı. ABD'nin onlarca yıldır bu topraklardan Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü bitirmek ve Türkiye'yi tipik bir Orta Doğu ülkesi yapmak için uğraşıp durdular. En son bu BOP projesiyle hızlandılar ve bugün geldiğimiz nokta bu. Hanioğlu gibi satılık ve işbirlikçi bilimcilerimizin de katkılarıya, ABD'de konuşlanan cemaatler ve buradaki kuklaları şimdi bulunduğumuz noktaya getirdi bizi. Bütün olanakları dibine dek kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar.

Bilmedikleri şey, bu işi başaramayacakları. Amerika da, onların işbirlikçileri de yanılıyor ve bunu çok acı biçimde görecekler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir masanın iki yanına bir akp li karşı tarafada chp li bir milletvekili oturtun ve onlara son on yılın muhasebesini yapın desek birisi on yılda destan yazdık derken diğeride ülkeyi batırdılar der.bu atatürkün hayatı içinde geçerli sevenler neredeyse tanrı yaptı sevmeyenler ise dünya kadar hata buluyor.hoş atatürkün kendiside tarihi nutuktaki gibi kendisine göre anlatmış.kazım karabekir ise tam tersini anlatmış kime inanacağız desemde artık umrumda değil.

Siz açık tarihinizi, üzerinden daha yüz yıl bile geçmemişken, her şey gün gibi ortadayken bilmiyor ve doğru ile yanlışı ayırmakta bu kadar zorlanıyorsanız, sorun sizde demektir.

Atatürk'ün kim olduğu, ne yaptığı ve zihniyeti açıktır, Karabekir'in de öyle. Bu ikisinden biri padişahçıdır ama hangisi?

Bakın bu cevabı çok zor bir sorudur, şimdi bilemedim ben de acaba hangisiydi... Onu bir anlasak hangisini seçip seveceğimizi anlayacağız ama çok zor çok.....

Bilginiz yoksa araştırır öğrenirsiniz. Safınızı da ona göre belirlersiniz. Ya da eğer burada söylediğiniz gibi umursamıyor iseniz hislerinizi kendinize saklarsınız.

Atatürk'ün savunulmaya sevilmeye ihtiyacı yok. Mesele, "kişi" olarak Atatürk değil, onu sevmek veya sevmemek değil. "Sen sevsen ne olur, sevmesen ne olur" der çıkarlar, çıkarız.

Mesele gericilik-aydınlanmacılık meseledir. Herkes kendine saf belirlemek zorundadır, eğer umursuyorsa. Umursamıyorsa da gidip geyik yapmalı, boyunu aşan laflar etmemelidir.

tarihinde Mrs.Missing tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk hakkında yazılanları bu gözlemler muvacehesinde değerlendirmemiz gerekiyor.

Onu kimler, nasıl ve neden bize kötü göstermeye çalışıyor?

Aslında bizim üzerinde durmamız gereken husus budur.

sayın hacı atayı koruma yasası olan bi ülkedemi kötüleniyor,kitaplarında sayfa sayfa ulumuz önderimiz diye tapınmalar mevcutkenmi,çoğu müslümanım diyen atanın yukarıdan indiği kitaplara göre yaşamayacağız dediğini bilmiyor ha ben önüme gelene izah ediyorum o ayrı

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk hakkında yazılanları bu gözlemler muvacehesinde değerlendirmemiz gerekiyor.

Onu kimler, nasıl ve neden bize kötü göstermeye çalışıyor?

Aslında bizim üzerinde durmamız gereken husus budur.

sayın hacı atayı koruma yasası olan bi ülkedemi kötüleniyor,kitaplarında sayfa sayfa ulumuz önderimiz diye tapınmalar mevcutkenmi,çoğu müslümanım diyen atanın yukarıdan indiği kitaplara göre yaşamayacağız dediğini bilmiyor ha ben önüme gelene izah ediyorum o ayrı

Hiç bilmiyorlar.

Cahil cesaretini cehaletten alıyorlar.

Öyle bir yazıyorlar ki (aslında uyduruyorlar) şaşırıyorsunuz. Bu kadar cehalet ancak eğitimle olur!

Sanki Atatürk kendisi için bir koruma kanunu çıkarttı. Ya da bu yasayı "Milli Şef" İnönü yaptı.

Hayır.

Atatürk'ü Koruma Yasası'nı Demokrat Parti çıkardı! Yani Adnan Menderes yasayı hazırlattı, Celal Bayar onayladı.

Peki niye?

DP 1950'de hükümet olunca dinciler "dinimizde heykel günahtır" diye Atatürk heykellerine, büstlerine saldırdılar. Yıktılar. Tahrip ettiler. Bunun üzerine bu yasa çıkarıldı.

Ve biliniz ki:

Bu yasa Türkiye'ye özgü değildir. ABD'den Avrupa'ya kadar hemen her ülkede "Lese Majeste" yasası vardır. Bir ülkeyi temsil eden tarihsel kişilere cahillerin söz söylemesini engelleme kanunudur bu.

Odatv.com

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk hakkında yazılanları bu gözlemler muvacehesinde değerlendirmemiz gerekiyor.

Onu kimler, nasıl ve neden bize kötü göstermeye çalışıyor?

Aslında bizim üzerinde durmamız gereken husus budur.

sayın hacı atayı koruma yasası olan bi ülkedemi kötüleniyor,kitaplarında sayfa sayfa ulumuz önderimiz diye tapınmalar mevcutkenmi,çoğu müslümanım diyen atanın yukarıdan indiği kitaplara göre yaşamayacağız dediğini bilmiyor ha ben önüme gelene izah ediyorum o ayrı

Atatürk takiye yapmıştır. Ne var bunda yani? Siz İslam'ı yaymak için takiye yapmıyor musunuz?

Atatürk sizden önce davranıp size takiye yapmıştır.

Atatürk'ün yapdıkları bir ülke ve insanları için İslam denen akıl hastalığından çok daha değerli ilkelerdir.

İlginç bir deyiş vardır. Eşeği ite kaka suya götürürsün ama ona zorla su içiremezsin derler..

Atatürk Müslümanları suya götürmüştür ite kaka ama, onlara suyu içirememiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk yaptıklarının çok azını çevresindeki ilgililere danıştı.

Onları meclis aracılığı ile yürürlüğe sokan kanunlar veya yönetmelikler yaptırdı.

600 yıllık Sultanlığı tek başına lağvetti, halifeliği sultanlıktan tek başına ayırdı ve halifeyi Türkiye'den tek başına kovdu.

Şapka devrimini kimseye danışmadı.. Dil devrimini kimseye sormadı. Poligamiyi tek başına reddetti.

Şeriat kanunlarını tek başına lağvetti. İsviçre kanunlarının yalnız o adapte edilmesini sağladı.Cumhuriyet onun idealiydi.

Misaki milli sınırlarını o çizdi. Yurtta barış, dünyada barış ilkelerini o savundu. Düşmanla yalnız o dostluk kurdu.

Avrupanın hasta adamını o sağlığına ve prestijine kavuşturdu.

Daha neler yaptı bilmek ister misiniz?

Evet bir diktatördü o.. Ama onun gibi ülkesini seven ve yalnız ülkesi için çalışan başka bir diktatör yoktur.

Onun yaptıklarının önemini bugün anlıyoruz. Ve nasıl yapıldıklarına şaşıyoruz.. İnanamıyoruz.

Bugün bile onları kabul etmeyen ilkel bir zihniyetin ülkemize hükmettiğini biliyoruz.

Buna rağmen bu ilkel zihniyet onları değiştiremiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir Mustafa Kemal ile nereye kadar yüzyılardır beyni aklı hurafelerle ortadoğu inaçları ile körelmiş bilim teknoloji felsefe sanat düşünce eleştiri adamları çıkmayan bir milletten ne beklersin.

He şunuda söyleleyim eğer bugün ırak suriye iran afganistan mısır yemen libya cezayir fas pakistan vb bir çok müslüman ülkede olduğu gibi mezhep din savaşları çatışmaları içinde yaşamıyorsak din ve devlet baskısını daha az hissedip biraz daha özgür isek tekolojiyi bilimi ekomoniyi biraqz daha fazla kullanmaya çalışıp günde üç beş dolarla yaşamak zorunda kalmıyorsak bu Mustafa Kemalin kurulmasında önderlik ettiği Laik Cumhuriyet sayesindedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama onun gibi ülkesini seven ve yalnız ülkesi için çalışan başka bir diktatör yoktur.

Vardir aslinda, ama o memleketlerin toplumlari ha babam bunlara kufur etmiyor, aradaki fark bu. Italyanlarin Garibaldisi mesela, kendisini diktator ilan etmis adam. Siz hic ha babam Garibaldiye giydiren bir Italyan gordunuz mu? Tabiki gormediniz. Neden gormediniz? Cunku Italyan toplumu ekonomiden anlamiyor olabilir, askeriyeden anlamiyor olabilir, mafyasiyla yolsuzluklariyla hukuktan da cok anlamiyor olabilir, ama tarihin tarih oldugundan, ondan intikam almaya calismak yerine, okuyup anlamak gerektiginden, sebep sonuc iliskilerinden anliyor.

Olgun toplumlar tarihe bir butun olarak ilham ve ders almak icin bakiyor, bizim gibi kufur etmeye adam secmek icin degil...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vardir aslinda, ama o memleketlerin toplumlari ha babam bunlara kufur etmiyor, aradaki fark bu. Italyanlarin Garibaldisi mesela, kendisini diktator ilan etmis adam. Siz hic ha babam Garibaldiye giydiren bir Italyan gordunuz mu? Tabiki gormediniz. Neden gormediniz? Cunku Italyan toplumu ekonomiden anlamiyor olabilir, askeriyeden anlamiyor olabilir, mafyasiyla yolsuzluklariyla hukuktan da cok anlamiyor olabilir, ama tarihin tarih oldugundan, ondan intikam almaya calismak yerine, okuyup anlamak gerektiginden, sebep sonuc iliskilerinden anliyor.

Olgun toplumlar tarihe bir butun olarak ilham ve ders almak icin bakiyor, bizim gibi kufur etmeye adam secmek icin degil...

Garibaldiyi eleştiren italyan görmedim hiç. Hoş, dondurma yiyen norveçli de görmedim mesela.. Neyse...

Şu an italyan çocukları, garibaldi caddesinden geçerek garibaldi ilkokuluna gidiyor ve orada garibaldiyi ne kadar çok sevmeleri gerektiğini öğreniyorlar," her şeyimizi borçlu olduğumuz şaşmaz yanılmaz mutlak lider garibaldi " endoktrinasyonuna maruz kalıyorlar mı? Garibaldiyi eleştirmeyen italyan arkadaşlarınıza soruverin bi zahmet. (endoktrinasyon kelimesini de cümle içinde kullandım ya, ölsem gam yemem)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Garibaldiyi eleştiren italyan görmedim hiç. Hoş, dondurma yiyen norveçli de görmedim mesela.. Neyse...

Şu an italyan çocukları, garibaldi caddesinden geçerek garibaldi ilkokuluna gidiyor ve orada garibaldiyi ne kadar çok sevmeleri gerektiğini öğreniyorlar," her şeyimizi borçlu olduğumuz şaşmaz yanılmaz mutlak lider garibaldi " endoktrinasyonuna maruz kalıyorlar mı? Garibaldiyi eleştirmeyen italyan arkadaşlarınıza soruverin bi zahmet. (endoktrinasyon kelimesini de cümle içinde kullandım ya, ölsem gam yemem)

Italyan cocuklarin hangi caddeden gecip hangi okula gittiklerini bilemem ancak garibaldi caddesinden gecerek garibaldi ilkokuluna giren bir italyan cocugu kesinlikle vardir. Ve garibaldi caddesinden gecip garibaldi ilkokuluna giren bu cocuk emin olun garibaldinin italyan ulusunu nasil tek basina kurdugunu ogreniyordur. Eger bugun bunu bu sekilde ogrenmiyor ise, zamaninda o sekilde ogrenmistir. Eger bugun karsimizda bir Italya varsa, bir Italyan milleti varsa, garibaldi caddesinden gecip garibaldi ilkokuluna gidip garibaldiyi bir kahraman olarak ogrenen cocuklar sayesinde vardir.

Millet yaratmak icin uygulanmasi gereken recete bellidir. Bunu su an karsiniza bir millet olarak cikan her toplum uygulamistir. Uygulamayanlar millet olamamistir. Bu recetenin uygulanisi cografyasina gore farkliliklar gostermistir. Bizim cografyamizda uygulanis sekli Ataturkun ortaya koydugu sekliyle olmustur. Daha ozgurlukcu toplumlarda tabiki daha ozgurlukcu sekilde uygulamaya konulmustur, fakat icerik asla ve katiyen degismemistir. Millet dediginiz her toplumun bir kurucu babasi vardir, kendi resmi tarihi vardir, kendi kahramanlari vardir.

Simdi tarihi acip, oradan bu sureci cikarip, karsisina gecip "tu kaka" ilan etmek, en basitinden tarihi anlamamaktir, olaylari kisisellestirmektir, buyuk resmi gorememek, okyanus geciyorum sanip legende debelenmektir.

Kaldi ki, Mustafa Kemal'i egosu yuksek olmakla itham ediyorsaniz size su kadarini soyleyebilirim, eger bir tanriya inaniyor olsaydim, sabah aksam yatip kalkip Mustafa Kemal'i egosu tavan yapmis birisi olarak yarattigi icin dua ederdim o tanriya. Insanlarin karsisina gecip herseyi ben bilirim diyebilmek bazen bizlere tasavvur edemeyecegimiz avantajlar saglar. Eger Mandelbrot egosu yuksek bir adam olmasaydi, su an kaos teorisi diye bir teori ortada yoktu. Biz hala uyduruk evren yorumlariyla sacma sapan bir dunya gorusunun pesinden giden insan surusu olurduk.

Yani demem o ki, alip karsina yok Ataturk soyleydi, yok Ataturk boyleydi diye atip tutmak kadar bos bir is yoktur. Zamaninizi bunlarla harciyorsaniz, gidip kendinizi bir ucurumdan asagiya atin derim. Bu dunyada siyah ile bayazin olmadigini, herseyin bir sebep-sonuc iliskisi icerisinde gelistigini, asil mevzunun bunu kavramak oldugunu anlayamayan bircok insandan birisisiniz demektir. Sabahtan aksama Ataturk'e taptiklari icin kiyasiya elestirdigi kitleden 1 gram farki yoktur tarihten Ataturk'u cikarip alip karsisina elestiren guruhun, benim kanimca.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şapka Kanunu İle Sebatay Sevinin İntikamımı Alındı

Bildiğiniz gibi, 31 Mayıs 1665 tarihinde “Mesih” olduğunu iddia eden ve “dönmelik” olarak bilinen bir mezhep kuran Sabetay Sevi, Osmanlı Devleti’nde Saray’da muhakeme edilmişti… Konuşulanları tercüme eden ise Cerrah Kasım Paşa idi. “Mesih” iddiasında bulunduğu için Sabetay Sevi’den mucize göstermesi istenmişti.

Peki, gösterebildi mi?

Bu sorunun cevabı için Sabetay Sevi konusunda en önemli araştırmacılardan biri olan Gershom Scholem’in kitabına bakalım:

“Cerrah (Kasım Paşa) ona “Bir mucize gösterebilir misin?” diye sordu. “Hayır” cevabını alıncada “O halde senin akıbetinin ne olacağı bellidir” dedi. Bunun üzerine Sabatay Sevi, diz çökerek Müslümanlığa kabu­lünü istirham etti.**Yahudi şapkasını yere atarak tükürdü** ve Yahudi dini aleyhine konuştu.”

Ingilizcesi şöyle:

“(The physician…) asked him whether he could perform a miracle, Sabbatai answered that he could not. The physician then told him that his fate was sealed unless he converted to Islam, whereupon Sabbatai fell on his knees, imploring the sultan to accept his conversion **and he threw his Jewish hat down and spat on it** and reviled the Jewish religion and publicly desecrated the name of Heaven.”[1]

Mucize gösteremeyen Sabetay Sevi, idam edileceğini anlayınca “güya” Müslüman oldu ve “Yahudi şapkasını yere atarak tükürdü”.

Yani yahudi dininin sembolü olan şapkayı yere attı ve üzerine tükürdü. Hani şu M. Kemal Atatürk’ün Müslüman millete zorla giydirdiği yahudi dininin sembolü olan şapkayı.

Padişahın huzurunda yere atılıp üstüne tükürülen “yahudi dininin sembolü olan şapka”, M. Kemal Atatürk tarafından Müslüman milletin başına kanun zoruyla geçirilmiştir. Karşı çıkanlar ise darağaçlarında sallandırılmışlardır.[2]

Acaba M. Kemal, Müslüman millete zorla şapka giydirmekle Sabetay Sevi’nin intikamını mı alıyordu?

Kesin olarak bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey var, o da 1626 yılında Sabetay Sevi’nin doğduğu şehir olan Izmir’in; M. Kemal Atatürk tarafından 16.06.1926 tarihinde ziyaret edilmesidir. 6 sayısının yahudilerde özel bir anlamı olduğu söylenir. Bu konu, numeroloji ilmi alanına girer, ancak burada bir mesaj verildiği akla gelmiyor değil… Düşündürücüdür.

Hele, Eliezer Ben Yehuda’nın oğlu Itamar Ben-Avi’nin, M. Kemal’in 30 Eylül 1911′de Kudüs Kamenitz Oteli’nde kendisine “Sabetay Sevi’nin soyundan geldiğini” söylediğini iddia etmesi[3], bizi daha çok düşündürüyor. Öte yandan, Sabetay Sevi’nin Selanik’i ziyaret ettiği ve Selanik’in Yahudi ve Sabetayist kenti olduğu bilinen bir gerçek.[4]

M. Kemal Atatürk’ün Selanik’te Sabetayist Şemsi Efendi mektebinde okuduğu da altı çizilmesi gereken başka bir ayrıntı.[5]

Yukarıdaki suale ve daha başka birçok suale cevap bulabilmek için bu girift ilişkiler ağının mutlaka araştırılması gerekiyor.

**********

KAYNAKLAR:

[1] Gershom Scholem, Sabbatai Sevi, The Mystical Messiah, 1626-1676, Bollingen series XCIII, Princeton Uni­versity Press, sayfa 680.

[2] http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/04/30/m-kemal-ataturkun-sapka-zulmu-ve-istiklal-mahkemesinde-asilan-alimler-hocalar/

[3] http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/06/26/m-kemal-ataturk-sabetayist-miydi/

Ayrıca bakınız;http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/07/01/yahudi-yazardan-sok-iddialar-ataturk-donmeydi/

[4] http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/06/28/selanik-bir-yahudi-kenti-kemalist-kaynakli-paylasim/

[5] http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/06/30/m-kemal-ataturkun-ogretmeni-semsi-efendinin-gercek-ismi-simon-zvidir-kemalist-kaynakli/

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...