Jump to content

Müslümanlar bilimsel uykudan uyanıyor mu?


Recommended Posts

Dünya bilim tarihinde eskiden çok önemli bir yere sahip olan müslüman dünyasının bilimsel anlamda yüzyıllardır uykuda olduğu biliniyor. Peki acaba bu durum değişiyor mu?

Bu uyku çok uzun ve çok derinden. Dünyada 1.6 milyar Müslüman yaşamasına rağmen Müslümanlar 112 yıllık Nobel ödülü tarihinde sadece 10 Nobel ödülü alabildi. Bunlardan sadece 2 tanesi Bilim ödülü iken 2 tanesi de Edebiyat ödülü, 6 tanesi ise Barış ödülü.

Alanlarında ödül alabilen ilk ve tek Müslüman bilim adamı olma özelliği taşıyan Nobel Fizik ödüllü Pakistanlı Abdüsselam ile Nobel Kimya ödüllü Mısırlı Ahmed Hassan Zewail'in eğitimlerini Batı'daki üniversitelerde sürdürmeleri de İslam dünyasının üniversiteleri hakkında kısa ama öz ipucu veriyor.

sesame4jpg_h188.jpg

Nobel bilim ödülü sahibi olup yaşayan tek Müslüman bilim adamı olan kimyacı Ahmed Hassan Zewail halen ABD'de California Institute of Technology'de öğretim görevine devam ediyor.

Müslümanların sadece yüzde 1'i kadar olmalarına karşın Yahudiler ise tam 79 defa Nobel ödülü almayı başarabildiler. Esasında bu rakamlar ülkelerin araştırma ve geliştirmeye ayırdığı bütçelere bakınca çok da sürpriz değil.

Ar-Ge'ye en fazla harcama yapan ülke olan ABD GSMH'sinin yüzde 2.9'unu bilimsel araştırmalara ayırırken bu oran İsrail'de yüzde 4.4 çıkıyor. İslam Konferansı Örgütü'ne üye olan 57 İslam ülkesinde ise bu oran ortalama yüzde 0.81 düzeyinde.

UYANMA VAKTİ GELDİ Mİ?

Mevcut durum Müslümanlar açısından pek parlak değilse de gelişmelere daha yakından bakılınca İslam coğrafyasında eskiye oranla bir bilimsel uyanış olduğu görülebiliyor. Esasında geçmişe bakılınca Müslümanlar ile bilim arasında çok sıkı bağlar olduğu, bugünkü bilim düzeyinin Müslüman bilim adamlarınca atıldığı inkar edilemez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. 8. Ve 13. Yüzyıllar arasında Avrupa karanlık bir çağ yaşarken bilim Müslümanların topraklarında gelişiyordu.

Abbasi halifeleri bilgi için hesapsızca para harcıyorlardı. 11. yy.'da ‘Tıbbın Kanunu' kitabı İbn-i Sina tarafından yazılarak resimli bir şekilde hastalıkların sebebi ve teknik aletlerin özellikleri anlatılıyordu. Bu kitap Avrupa yüzyıllarca sene tıp alanında referans kitap olarak kabul edilmiştir. 9. Yüzyılda Muhammed el- Harezmi ‘Cebir Kitabı' adlı eserinde cebirin temel prensiplerini ortaya koydu.

sesame3jpg_h785.jpg

İbn-ül Heysem ışık ve optik çalışmalarıyla tanınmış optik bilimin kurucu sayılmıştır. Biruni dünyanın döndüğünü belirtip,yüzde 1'lük bir yanılma ile dünyanın çevresini hesaplamıştır. Müslüman bilim adamları eski Yunan mirasını korumuş ve onu geliştirerek yüzyıllar sonra Avrupa'daki bilimsel devrimin kıvılcımı haline getirmişlerdir.

Bu bilimsel gelişmelerde dinin etkisi de yadsınamaz. Özellikle astronomide Ramazan aynının etkisi çok fazla olup, Hz. Muhammed'in ‘İlim Çin'de dahi olsa gidin ve alın' hadisi de inananlarını etkilemiştir. Bugünlerde bu bilim adamlarının başarıları her geçen gün İslam dünyasında daha fazla bahsedilir oldu. Katar'ın başkenti Doha'da İslam medeniyetinin dünya bilim ve teknolojisine yaptığı katkıları gösteren ‘1001 İcat' adlı sergi on binlerce insanın akınına uğruyor

Yine Suudi Arabistan'da 2009 yılında açılan Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi zengin Amerikan üniversitelerini kıskandıracak şekilde 20 milyar dolar bağışa sahip. Dünyanın en önde gelen bilim adamlarını ve seçkin öğrencilerini bünyesine alan Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi aynı zamanda Oxford, Cambridge ve Imperial College gibi üst düzey üniversitelerle ortak araştırma programları yapmaya başladı.

sesame2jpg_h377.jpg

Komşusu Katar ise milli gelirin sadece 0.8'ine tekabül eden Ar-ge bütçesini ise yüzde 2.8'e yani yılda 5 milyar dolara çıkarmayı planlıyor. 2005 ve 2010 yılları arasında ise Türkiye'de Ar-ge yatırımları her yıl yüzde 10 oranında artarak yapılan harcamalar Norveç'in harcamalarının iki katına ulaştı. Sonuç olarak Türkiye'de 2000 yılından 2009 yılına kadar yayınlanan bilimsel makale sayısı 5 binden 22 bine çıkarken; daha az tutarda bütçe ayıran İran'da ise bin 300'den yaklaşık onbeş bine çıktı.

Her ne kadar nicelik nitelik anlamına gelmese de bilimsel makalelerin içeriği de her geçen gün kaliteleşmekte ve bilim dergileri bu makalelerden sık sık alıntı yapıyor. 2011 yılında araştırma şirketi sahibi Thomson Reuters tarafından yapılan bir araştırmaya göre 1990 yılların başında en üretken Müslüman ülkeler olan Türkiye,Mısır,İran,Suudi Arabistan ve Ürdün'den yapılan bilimsel alıntı oranı küresel ortalamanın 4 kat daha altındaydı. Matematik alanında en fazla bilimsel alıntı yapılan ülke İran iken bu ülkeyi Mısır ve Suudi Arabistan takip etmekte buna karşın mühendislik alanında Türkiye açık ara önde gidiyor.

Ürdün'ün başkenti Amman'da kurulumuna başlanan SESAME (Ortadoğu Deneysel Bilim ve Uygulamaları için Senkroton Işığı) Ortadoğu'nun ilk parçacık hızlandırıcı uluslar arası fizik laboratuarı olma özelliğini taşıyor. CERN modelinde yapılmış olan araştırma merkezi Mısır, İran, İsrail, Türkiye, Ürdün ve Filistin gibi birçok ülkenin bilim adamının ortak çalışma yürütmelerini de sağlayacak.

sesamejpg_h720.jpg

Bu gelişmelerin yanı sıra yakın zamanda yaşanan Arap Baharı sonrası yeni gelen hükümetlerin bilimsel yatırımlara önem vereceklerini açıklamaları, ayrıca Muhammed Mursi gibi aynı zamanda bilim adamı olan yöneticilerin iktidarda olup bilimi eskisi gibi ön plana çıkaracakları beyanatlarında bulunmaları ve tüm İslam ülkelerinde var olan bilimsel kıpırdanmalar yüzyıllardır bilimsel uykuda olan İslam dünyasının yeniden eskisi gibi bir altın çağa ulaşacağı hayalini canlı tutuyor.

Kaynak: TurkArabNews.com

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 50
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

bir zamanlar karanlık batıyı aydınlatan islam düşünürleri, savaşlar, ekonomik nedenler, dış güçler gibi etkilerle, uzun zaman sindirilmiştir.

lakin, eskiden olduğu gibi, tekrar islam güneşi insanlığı aydınlatacak

güneş batıdan doğmaya ve aydınlatmaya başlayacaktır.

tarihinde müreh tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Islamin ilk caglarindaki bu bilim insanlari bugun olsa buyuk ihtimal dine inanmazlardi. Isaac newton ve diger hristian bilim adamlarida caginin insanlaridir o zamanlar dunya evrenin merkezi zannediliyordu , evrim filan bilinmiyordu. Gunumuzde ezici buyuk cogunluk bilim insani din ile pek ilgili degildir.

Bilim yapan insanin kafa yapisi buna musait degil. Cok zorlama olur eger inaniyorsa. Biyoloji , jeoloji , antropoloji gibi bilim dallarinda isim yapmis dindar bir isim verebilirmisiniz gunumuzde?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel bir konu açmışsın teşekkürler.Müslümanların artık şu soruyu kendilerine sormaları lazım.İlk yüzyıllarda , on binlerce kitaba sahip olan müslümanlar.Başka bir Kurandan mı bu şevki alıyorlardı.Ve bugün kendilerine müslümanlardanız diyenler, aradan bin küsür yıl geçti.Neden hiçbir bilimsel ilerleme kaydedilemedi.Allahın yolunda gidiyorsak eğer.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman kardelerim hala ayakta işeyebilir miyim,sakalımın uzunluğu kaç cm olursa daha çok sevap kazanırım,kadınlar suratını örtmeli mi örtmemeli mi,pantolon giymek günah mı,namaz sırasında elimi göbeğimin kaç cm altına koyabilirim... vb. vb. gibi dinle,akılla,mantıkla uzaktan yakından alakası olmayan soruları sakallı,cübbeli hocaefendilerine(!) sormaya devam ettikçe bilimde ve diğer konularda gelişemeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman kardelerim hala ayakta işeyebilir miyim,sakalımın uzunluğu kaç cm olursa daha çok sevap kazanırım,kadınlar suratını örtmeli mi örtmemeli mi,pantolon giymek günah mı,namaz sırasında elimi göbeğimin kaç cm altına koyabilirim... vb. vb. gibi dinle,akılla,mantıkla uzaktan yakından alakası olmayan soruları sakallı,cübbeli hocaefendilerine(!) sormaya devam ettikçe bilimde ve diğer konularda gelişemeyiz.

Bunlar olmasa din din olur mu? Akıl ve mantık uçunca yerini bu zırvalar doldurur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uygun konu olmamış

Felsefesi her şey allahtandır.o isterse olur olan,

Herşeyi Allah yaratmıştır olan

Dinlerin bilime yöneldiğini düşünmek doğru değildir..

Bilimin başladığı yerde din biter..

deniz ve kara örneği gibi,

Birinin bittiği yer diğerinin başladığı yer olur

tarihinde ARAF-64 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlar bilim konusunda uykuda değil ki, onlar ölü ve ölüler uyanmaz.

Güzel bir cümle. Uykuda olanın uyanma ihtimali vardır. Ölü olan uyanamaz.

Müslüman arkadaşlar şunu anlayamıyorlar. Kuran'a bağlı olarak yönetilen hiçbir ülkede bilim ilerleyemez. Bu mümkün değildir. Sebeplerine tek tek girmeye gerek yok. Belli işte neler oldukları.

Çünkü bu dünya hayatı geçicidir, ahiret hayatı önemlidir. Şimdi namaz mı kılacaksın, yoksa evrenin sırlarını çözmekle mi uğraşacaksın? Bunun cevabını biliyoruz öyle değil mi?

Ne yazık ki Müslüman zannedilen İbni Sina'lar vs. yüzünden İslam ülkelerinde bilim olduğu sanılmıştır hep. Yalan tabi ki. Bir kere bilim'in BİRİNCİ KURALI sorgulamak'tır. İslam'da bu var mı? Yok. Bilim olsa bile, konu Tanrı'ya ya da Kuran'ın öğretilerine geldiği anda tıkanacaktır.

Eee, 'YARIM BİLİM' diye bir şey olmayacağına göre, İslam'a bağlı bilim olamaz. Her din için bu geçerlidir tabi. Bilim ya vardır, ya da yoktur. Yarısı, çeyreği... olmaz bunun. Evrim bunun güzel bir örneği işte. Ama illa ki evrimi örnek vermek zorunda değiliz. Başka örnekler de verilebilir.

Zikir çekip sevap kazanmak varken, kim uğraşacak mikroskopla falan? Bakteriymiş, gram pozitifmiş, negatifmiş, asitmiş, bazmış... Ne lazım? Bize kelam, hadis, fıkıh ilmi lazım! Fizik, kimya, biyoloji değil. Zaten bilim insanlığa hep zarar veriyor. Atom bombaları falan... Değil mi? Klasik savunma bu çünkü.

Yani bunlar göz boyamadan ibaret.

tarihinde Pirate tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya düzdür diyen o adamı uzaya fırlatmak lazım, dünyanın şeklini uzaydan gözleriyle görse bile tövbe tövbe der eliyle gözünü kapatırdı çünkü şeytanın (aklının) ona din dışı oyun oynadığını düşünür oyun oynamasına izin vermezdi, bilim kim islam dünyası kim?

tarihinde -inmanah- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya düzdür diyen o adamı uzaya fırlatmak lazım, dünyanın şeklini uzaydan gözleriyle görse bile tövbe tövbe der eliyle gözünü kapatırdı çünkü şeytanın (aklının) ona din dışı oyun oynadığını düşünür oyun oynamasına izin vermezdi, bilim kim islam dünyası kim?

Soyledigine inandigini zannetmiyorum ama eger gercekten inaniyorsa uzaya da cikarsan dunya etrafinda turlarda attirsan farketmez cunku bir cesit akil hastaligidir bu. "Shutter Island" filmini hatirlayin. Akil hastasi kendine tamamen baska bir gerceklik kurar.

Psikoloji okusam bu konuda tez yazardim hatta bu dindarlik hastaligina psikanaliz ile falan care bulunabilir diye dusunuyorum cok agir bir hastalik degildir heralde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beyin ve üretim gücünün yarısı olan kadınlar dört duvar arasına kapatılırsa, o ülke yarı randımanla çalışır.

Geriye kalan beyin ve üretim gücünün bir kısmı kadınları dört duvar arasında tutmak için uğraştığından, randıman daha da azalır.

Geriye kalan beyin ve üretim gücünün bir kısmı da abdesti bozulmasın diye kıçını sıkmakla meşgülse, ülkenin ve bilimmin gelişimine katkısı olmaz.

Geriye kalan beyin ve üretim gücünün bir kısmı "Elektrik ışığı altında Kuran okumak günah mı/sevap mı?" gibi deriiiiiiiin felsefi konularla meşgülse...

Geriye kalan beyin ve üretim gücünün bir kısmı cennetteki hurileri yanlış sayanlarla kavgalıysa...

Geriye kalan beyin ve üretim gücünün bir kısmı ramazanda oruç tutmayanları bıçaklamakla meşgülse...

vs.

vs.

vs.

Hem müslümanlık hem bilim bir arada yürümez.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendini Allah icin adamis hic bir musluman bilim ile ugrasmadi ve ugrasmiyacakta.

Peki soruyorum, eger Islam ordulari Misira giremeseydi ve iskenderiye kutuphanesini talan edip ordaki eserleri Arapcaya cevirmeseydi ve tabii olarak o eserlerdeki calismalari kendileri yapmis gibi gostermeseydi baslik yazisinda anlatilan olaylar olurmuydu? Unutmayin Islam ordulari Misira girmeden once roma icinde bir cok bilimsel calisma yapilmistir, ordulari mekanik bazi yardimci aletler ile savasin akisini degistirmistir, peki Araplar ne yapti? Deve ustunde karsi goruslu kabilelere saldirip karilarini mallarii kacirmaktan baska ne yaptilar.

Islamin kopyecilik kulturu bugunde devam ediyor fakat bu kopyecilik oyle oraya buraya saldirmak seklinde olmayip kafir dedikleri kisilerin buluslarinin aslinda Kuranda yazili oldugunu iddia edip buna halki inandirmak duzeyindedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman kardelerim hala ayakta işeyebilir miyim,sakalımın uzunluğu kaç cm olursa daha çok sevap kazanırım,kadınlar suratını örtmeli mi örtmemeli mi,pantolon giymek günah mı,namaz sırasında elimi göbeğimin kaç cm altına koyabilirim... vb. vb. gibi dinle,akılla,mantıkla uzaktan yakından alakası olmayan soruları sakallı,cübbeli hocaefendilerine(!) sormaya devam ettikçe bilimde ve diğer konularda gelişemeyiz.

Müslüman kardeşlerim tabiri çok güzel bir tabirdir.Allaha inana herkez kerdeştir ve müslümanlardanız diyenlerdendir.İslami bozulmaların nedenlerinden biride, alt kimlikler oluşturmaktır.Falancı filanci, gibi ayrımlar müslümanları sadece böler.Gerçekten dinini yaşayan müslümanlar böyle bölünmelere girmez.Fakat özellikle kendi hocasını, kendi şeyhini yüceltmeyi baz alan, veya Allahın dininden çok, bir kulun yorumlarını baz alan müslüman kardeşlerimiz bu hataya düşmektedirler.Yinede bu kavramları tartışma ortamlarında tanımlayıcı olarak kullanmak durumundayız.

Müslümanlar ilk ilk dönemlerde çok hızlı bir öğrenme dönemine girmiş fakat zamanla siyasi güçler , düşünen müslümanları baskı altına almaya başlamışlardır.Çünkü İslam bir insana sönsuz özgürlük verir.Devlet yöneticisini eleştirecek kadar özgürlük.Devlet yöneticisi halkın hizmetindedir zaten.Fakat zamanla bu durum devlet yöneticilerinin işine gelmediği için, İslam kuran merkezinden, uydurması bol bulunan hadis merkezine kaydırılmıştır.Böylece halkın tepkisini çekmeden , hadis vasıtası ile istedikleri yönetim şeklini oturtabilmişlerdir.Köleliği canlandırmış, cariye geleneğini canlandırmış ve sayısız deforme yoluna gidilmiştir.Bu konular yeni nesil müslümanlar tarafından derinlemesine araştırlması gereken konulardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eskinin bilimsel yapısını islamdan bilip şimdinin uyku halini ise hiç islamdan görmemek nasıl bir mantığın eseridir. Aslında islam işleme hiç dahil değildi. Sadece kendini arpa ambarından sananların bir hayali.

Konu eskinin bilim yapısının kurandan olup olmadığından çok, islamı en yakınen bilen ilk yüzyıllardaki müslümanların, hararetli bir okuma yazma, yunan esrlerini çevirme değerlendirme ve tahlil yoluna gitmiş olmalarıdır.Geçen sene , yobaz islami grupların yaptığı yıkımlarla gündeme gelen Timbuktu şehri, Halen günmüzde O dönemlerden kalma kitapları barındırmaktadır.National geograpic dergisi bu olayı haber yapmıştır.Bu kkasabada büyük bir yağma olmuş ve yüzbinlerce müslüman eseri kitap yakılmış bazıları saklanabilmeyi başarıp günmüze ulaşmıştır.

Neydi bu müslümanların derdi,Sakal ölçüsü yetmiyormuydu da yunan esrlerini incelemeye başladılar. Ve aprupa bu eserleri okuyarak yeni medeniyetin doğmasına yol açtı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...