followme 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi aynı yere geldik kaynak göstermesi gereken sensin. ama bak ben sana Allah dostu nasıl olur bir örnek vereyim. Ebu Muslim El Hevlani.Yemen de sahte peygamber onu ateşe atıyor ve ateş onu yakmıyordu.Bizans hududunda nöbet bekleyen bir Allah dostuydu Sadece bizans hududunda nöbet tutan mı? Senin için bu kadar basit... Link to post Sitelerde Paylaş
muadh 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Ebu Osman diyor ki: "Budelâ (ebdâl) kırk kişidir, umenâ (eminler) yedi kişidir. Hulefâ (halifeler) üç kişidir, kutup bir kişidir. Velilerin imamı olan kutup, bütün velileri bilir ve yönetir. Ama kendisini kimse bilmez ve yönetmez. Hulefâ olan üç kişi de yedileri bilir ve yönetir. Yediler de kırkları bilirler. Fakat kırklar; yedileri, üçleri ve kutbu bilmezler. Ancak ümmet arasında bulunan diğer velileri bilirler. Diğer veliler de kırkları bilmezler. Kırklardan biri ölürse, ümmet arasında bulunan velilerden biri onun yerine getirilir. Yedilerden biri ölürse, kırklardan biri yerine getirilir. Üçlerden biri ölürse, yedilerden biri yerine getirilir. Kutup ölürse, yerine üçlerden biri getirilir. Bu, kıyamete kadar böyle sürer." Kehf Suesi’nin 65'inci ayetinde, Hz. Musa'nın, katından kendisine gizli ilim verilmiş salih bir kul ile buluştuğu anlatılır: "(Musa, Orada) Kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik." Bu ayetten, 'ın salih kuluna (Hızır Aleyhisselâm'a) kendi ‘ledün’ünden, kendisine arkadaş olan Musa'nın vâkıf olmadığı bir ilmin verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ledün, yanında, katında anlamına gelmektedir. işte tasavvuf derken biz bunları kastediyoruz.tasavvuf mitolojisi.olimposun eteklerinde 3 ler 7 ler 40 lar zeus hera herkül. http://www.islam-tr.net/tevhid/17095-gavs-kutub-efsanesi.html Link to post Sitelerde Paylaş
followme 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Münavi Ebdal hadisini zaif sayarak inkar eden İbnu Teymiyeye tarizde bulunarak diyorki:'' Faraza Ebdal hakkında vârid olan hadislerin hepsi zaif sayılsa dahi, amma zaif hadisin çeşitli senedlerle varid olması ve müteaddid mahreci sebebiyle kuvvet bulduğunu hiçbir akıl sahibi inkar edemez..İbnu hacer heytemi :''Kutub ,Evtat,Nüceba,Ebdal ve sufilerin zikrettiği isimler , sahih haberlerle varid olmaktadır.(Levamiul-Ukul c.3 s.694, Feyzul-Kadir c.3, s.169,, 170 h.n. 3036 c.5, h.n. 7380, mecmauz-Zevaid c.10, s.63, Kenzul-Ummal c.12, s.187,İthaf-us-Saddet-il-Müttakin c.6,, s.294...) Link to post Sitelerde Paylaş
muadh 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Sadece bizans hududunda nöbet tutan mı? Senin için bu kadar basit... o kendini öyle bir göreve uygun görmüştü.sevap kazanıp Allah ın sevgili kulu olmak istiyordu.kimseye kıyamet vakti sizi cübbemde kurtarıp cennete sokacam dememişti kendi derdindeydi belki şehit olmak istiyordu .altında siyah limuzin önünde diz çöken müridleri yoktu. Link to post Sitelerde Paylaş
KHF-232 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi (düzenlendi) Şeyhsiz kimse yoktur. Herkesin kendine yol göstereni vardır. Hay sizin şeyhinize. Ahirette de şeyhiniz kurtarabilecek mi sizi, bekleyedurun. Şura 9: Yoksa onlar Allah’tan başka evliyalar (veliler) mi edindiler? Hâlbuki gerçek dost Allah’tır. O, ölüleri diriltir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. Şubat 25, 2013 tarihinde KHF-232 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
followme 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi “Bu ümmet içerisinde kırk kişi İbrahim meşrebi üzerinde, yedi kişi Musa meşrebi üzerinde, bir kişi de Muhammed meşrebi üzerinde bulunur. Bunlar mertebelerine göre insanların efendisidir.” anlamına gelen bir hadis rivayeti vardır. Bu hadis, İmam Ahmed b. Hanbel’in Kitabu’z Zühd’ünde sahih, hatta mütevatir olarak belirtilmektedir. (Ayrıca bk. Süleyman Ateş, ‘Sülemi ve Tasavvufi Tefsiri’, İstanbul, 1969, s. 200) Başka bir rivayette de şu ifadelere yer verilmiştir. “Halkın içinde 300 kişi Adem’in kalbi üzere/ meşrebi üzerindedir, 40 kişi Musa’nın meşrebi üzerindedir, 7 kişi İbrahim’in meşrebi üzerindedir, 5 kişi Cebrail’in meşrebi üzerindedir, 3 kişi Mikail’in meşrebi üzerindedir, bir kişi de İsrafil’in meşrebi üzerindedir.” (Aclunî, Keşfu’l-hafa, 1/26; Suyutî, el-Havî li’l-fetavî, 2/298) Hadis rivayetlerinde konuyla ilgili başka bilgiler de vardır: “Bu ümmetin Ebdalleri 30’dür. Hepsi de Halilu’r-Rahman gibidir(yani Allah’a olan sevgi ve dostluğunda çok samimidirler). Her ne zaman onlardan biri ölse, Allah onun yerine bir başkasını getirir”(Mecmau’z-zevaid, 10/62). Hz. Ali Irak’ta iken, bir gün yanında Şam halkından bahsedildi. Bazıları, onları lanetlemesini istediler. Bunun üzerine Hz. Ali Resulüllah(a.s.m)’tan şunları işittiğini söyledi: “Ebdaller 40 kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır”(Müsned, 1/112). İmam Gazâlî de ebdâl konusunda buna benzer bir izahı Ebu'd-Derdâ' dan nakletmektedir. (Gazâlî, İhya, 3/357) Bu rivayetler, hadis otoriteleri tarafından sahih olarak değerlendirilmiştir.(bk. Avnu’l-Mabud, Ebu Davud, Mehdi, 1 hadisin şerhi). Ebdâlların ahlâkî ve mânevî kişilikleri hakkında söylenenler, her müslümanda bulunması gerekli vasıflardır. Buna göre ebdâllar bütün insanlara karşı iyi, kendilerine kötü muamele edenleri bağışlayan kaza ve kadere gönül hoşnutluğuyla boyun eğen, haramlardan kaçan, ibâdetlerini ihlâs ve samimiyetle yerine getiren, sevgi, şefkat ve ahlâkî vasıflarla donanmış kişilerdir. Maneviyat büyüklerinden bir kısmına, bedel kelimesinden türeyen ebdal denir. “Üçler-yediler-kırklar” ebdal taifesindendir. Bunlara bu ismin verilişi, değişik şekillerde açıklanmıştır: • Peygamberler kâinatın denge unsuru idiler. Peygamberlik sona erince, Cenab-ı Hak, ümmetten bir kısmını onlara bedel kıldı. Yani, peygamberlerin bedeline arzın denge unsuru yaptı. • Bunlar, kötü ahlak bedeline, tamamen iyi ahlâka sahip kimselerdir. • Bunların her biri, Hz. Hızır’ın farklı yerlerde görülmesi gibi, kendine bedel olarak bir başka yerde görülebilir. İbn Teymiyye bu konuyla ilgili rivayetlerin İslâm inancıyla bağdaştırılmayacağını, bu tür bir anlayışın daha çok hıristiyanların ve aşırı Şiî fırkaların düşüncelerini yansıttığını söylemiş (bk. Minhâcüs-sünne, 1/21-22; Mecmu’ul-fetâvâ, 11/ 437-443) İbn Haldun ise hulul ve vahdet gibi kutb ve ebdal telakkisinin de ilk defa Irak sûfîlerinde İmâmiyye ve Rafızîlik etkisiyle ortaya çıktığını, sofilerin, Şiî fırkalardaki imama karşılık kutbu, nukabâya karşılık da ebdalı benimsemek suretiyle Şîa'yı taklit ettiklerini iddia etmiştir. (bk Mukaddime, s. 291, 446) Ancak, Ahmed b. Hanbel gibi şeriatın zahirine sıkı sıkıya bağlı bir hadis ve fıkıh âliminin ebdal hadisini doğru kabul ederek eserine alması, İbn Teymiyye'nin, son derece titiz bir tenkitçi olmasına rağmen, İbn Hanbel'in naklettiği hadisin mevzu olduğunu söyleyememesi, İbn Teymiyye ve İbn Haldun gibi bazı istisnalar dışında, hemen bütün âlim ve mutasavvıfların ebdal telakkisini benimsemiş veya en azından tenkit etmemiş olmaları, bu telakkinin, esas itibariyle, Şia'dan ya da Ehl-i sünnet dışı başka bir kaynaktan geldiği görüşünü şüphe ile karşılamak için yeterli sebeplerdir. Link to post Sitelerde Paylaş
BendeYar 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi sayın muadh, bir ara namazdan çıkarken , sahabi gibi giyinen güzel yüzlü bir insan gördüm, sohbet etmeye başladık, çok güzel konuşuyordu, güven veriyordu, sohbet ilerledi ilerledi, 3 ler 5 ler 40 lar dediğin yere geldi, birtürlü anlayamadım, bu nedir biraz açıklarsan sevinirim. Link to post Sitelerde Paylaş
KHF-232 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi (düzenlendi) Hz İbrahim ol da Cebrail as. Gelince sana ihtiyacım yok de. O vakit gelene kadar kendine Kamil bir şeyh bul. Yoksa bu işi şeytan seve seve yapar senin için. Tarikatçılıktan tokatçılığa terfi olan şeyhlerin önünde diz çökenlerin hali ahirette ne olacak ? Enam 14: De ki: “Semaları ve arzı yaratan Allah'tan başka bir velî (dost) edinir miyim? Ve doyuran (yediren) ve Kendisi doyurulmayan (yedirilmeyen) O'dur.” “Muhakkak ki ben, teslim olanların ilki olmakla ve müşriklerden olmamakla emrolundum.” de. Şubat 25, 2013 tarihinde KHF-232 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
muadh 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Hatta abdal hadislerini Musned’inde nakleden Ahmed b. Hanbel, yeryüzünde muhaddislerden başka abdal tanımadığını söylemektedir. Ehli Tasavvufa göre Ricâlu’l-gayb olduğu söylenen bâzı kimselere, onları Allâh’a ortak gösterir gibi olağanüstü güçler ve yetkiler atfetmenin İslâm inancıyla bağdaştırılamayacağını söyleyen İbn Teymiyye, bu tür bir anlayışın daha çok hristiyanların ve aşırı Şiî fırkalarının inanış biçimlerini yansıttığını belirtmektedir. (Takıyyuddîn Ebu’l-Abbâs Ahmed İbn Teymiyye, Resâil ve Fetâvâ, Tahkîk: Muhammed Resîd Rızâ-Muhammed el-Enver Ahmed el-Baltacı, (5 cilt, 2 mucelled hâlinde) Nesreden: Mektebetu Vehbe, Kahire, 1992, c. I, ss. 88-92. İbn Teymiyye, sûfîlerin “ricâlu’l-gayb” dedikleri kisilerin cinlerden ibâret oldugunu söylemektedir. Bk.: Takıyyuddîn Ebu’l-Abbâs Ahmed İbn Teymiyye, Mecmûatu’r-Resâili’l-Kubrâ, Beyrut, 1979, c. I, s. 72) Link to post Sitelerde Paylaş
BendeYar 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi khf abimiz online olunca, bir başka mutlu oluyorum , nasıl bıkmadan usanmadan aynı tarzda devam ediyor vallahi hayret Link to post Sitelerde Paylaş
KHF-232 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Tarikatı yasaklayan ayet hadis varsa ben de seninle beraberim, buyur getir. Tarikatçı ve tokatçı olup mafyalaşmış şeyhlerin önünde eğilenlerin hali ahirette ne olacak? Tevbe 116: Şüphesiz göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah’ındır. O, diriltir ve öldürür. Sizin için Allah’tan başka ne bir veli, ne de bir yardımcı vardır. Link to post Sitelerde Paylaş
muadh 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi sayın muadh, bir ara namazdan çıkarken , sahabi gibi giyinen güzel yüzlü bir insan gördüm, sohbet etmeye başladık, çok güzel konuşuyordu, güven veriyordu, sohbet ilerledi ilerledi, 3 ler 5 ler 40 lar dediğin yere geldi, birtürlü anlayamadım, bu nedir biraz açıklarsan sevinirim. http://www.islam-tr.net/tevhid/17095-gavs-kutub-efsanesi.html burada detaylı biçimde açıklanmış Link to post Sitelerde Paylaş
followme 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Sizi Ademe secde etmekten alıkoyan nedir? Link to post Sitelerde Paylaş
followme 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi sayın muadh, bir ara namazdan çıkarken , sahabi gibi giyinen güzel yüzlü bir insan gördüm, sohbet etmeye başladık, çok güzel konuşuyordu, güven veriyordu, sohbet ilerledi ilerledi, 3 ler 5 ler 40 lar dediğin yere geldi, birtürlü anlayamadım, bu nedir biraz açıklarsan sevinirim. Tam adamına sordun kardeşim. Sahabe gibi giyinen güzel yüzlü bir insan seni kandırmaz kardeşim. Link to post Sitelerde Paylaş
muadh 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Sizi Ademe secde etmekten alıkoyan nedir? "Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim." [Tirmizî, Rada' 10, (1159)]. Link to post Sitelerde Paylaş
KHF-232 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Tarikatı yasaklayan ayet hadis varsa ben de seninle beraberim, buyur getir. Tarikatı, tarikatçıları ve tokatçıları yasaklayan ayet var: Zümer 3: İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. Allah'ı bırakıp da başka evliya (veli) edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez. Artık internet var, kitaplar var; dünya elimizin altında. Tarikatçılara ve tokatçılara gerek yok. Link to post Sitelerde Paylaş
BendeYar 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Tam adamına sordun kardeşim. Sahabe gibi giyinen güzel yüzlü bir insan seni kandırmaz kardeşim. gerçekten güven veren , çok nazik ve kibar birisiydi, ama konulara bakış açısı şöyleydi, bir insan rabbini bilir, kimisi kestirme yoldan ulaşır, kimisi engebeli yoldan, bir mürşide sarılmak lazım derdi, herkes haklı bence, davasında yanlız yürüyenlerede kızmamak , toplu yürüyenlerede kızmamak lazım. muadh beyin demek istediği ise, tarikatların kontrol altında tutulmasını sağlayan dış güçler, üyelerin yolu doğru ama mekanizma öyle bir sarmış ki, insanlar farkında olmadan yanlış bir davranışa girebilirler . haksız yok gibi bu konularda, neticede her insan kendi yolunu seçer, vebalini sırtına alır, ilerler, huzuru mahşerde hesap günü herkesin ameli önüne serilir. Link to post Sitelerde Paylaş
followme 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi - Âdem'e ilk secde eden Cebrail'dir. Peşinden Mikail, sonra İsrafil ve daha sonra da Azrail... Ve en sonra mukarrebin denilen yakınlık melekleri... Muazzez sahabelerden İbni Abbas(r.a)'ın bildirdiğine göre: Hazreti Âdem'e secde edildiği zaman, Cuma günü zeval vaktiyle İkindi arasıydı... Peşinden Rabbi Rahimimiz, Hz. Âdem'in sol kaburga kemiğinden Hz. Havva'yı yarattı. Hz. Âdem uykudaydı. Uyanıp Havva'yı yanı başında görünce gönlü ona bir su gibi aktı ve hemen elini uzattı... Aynı anda meleklerin haykırışı kulaklarını tırmaladı: - Ya Âdem, hareketsiz dur! Âdem Aleyhisselam atıldı: - Niçin hareketsiz durayım? Allah onu benim için yarattı... - Mehrini eda et, ya Âdem! - Mehri nedir? - Muhammed Mustafa'ya üç kere salavat getirmek!.. Ve Âdem Peygamber, Allah'ın Sevgilisi Cenabı Muhammed Mustafa'ya salavat getirdi... Böylece de Allah huzurunda ve Muhammedi hakikat önünde ilk nikah kıyılmış oldu... Link to post Sitelerde Paylaş
muadh 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi Mevdudi şeyhlere yaşayan putlar der.Tarikatçılar buna çok içerlemiş olacak ki Mevdudi ye merdudi diyorlar.Oysa Mevdudi 20. yüzyıl islamcılığında köşe taşlarından biridir.Batı islamcılıkla ve islamla mücadele etmek için Mevdudi ve Seyyid Kutup u analiz eder onların kitaplarına bakar..Şeyh Mahmut u takan kimse yoktur ama müridleri gözünde o dünyayı yönetiyordur.Menzildekiler de kendi şeyhlerini bir şey zannediyor.Kendi küçük dünyalarında yaşıyorlar işte Link to post Sitelerde Paylaş
muadh 0 Şubat 25, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 25, 2013 gönderildi - Âdem'e ilk secde eden Cebrail'dir. Peşinden Mikail, sonra İsrafil ve daha sonra da Azrail... Ve en sonra mukarrebin denilen yakınlık melekleri... Muazzez sahabelerden İbni Abbas(r.a)'ın bildirdiğine göre: Hazreti Âdem'e secde edildiği zaman, Cuma günü zeval vaktiyle İkindi arasıydı... Peşinden Rabbi Rahimimiz, Hz. Âdem'in sol kaburga kemiğinden Hz. Havva'yı yarattı. Hz. Âdem uykudaydı. Uyanıp Havva'yı yanı başında görünce gönlü ona bir su gibi aktı ve hemen elini uzattı... Aynı anda meleklerin haykırışı kulaklarını tırmaladı: - Ya Âdem, hareketsiz dur! Âdem Aleyhisselam atıldı: - Niçin hareketsiz durayım? Allah onu benim için yarattı... - Mehrini eda et, ya Âdem! - Mehri nedir? - Muhammed Mustafa'ya üç kere salavat getirmek!.. Ve Âdem Peygamber, Allah'ın Sevgilisi Cenabı Muhammed Mustafa'ya salavat getirdi... Böylece de Allah huzurunda ve Muhammedi hakikat önünde ilk nikah kıyılmış oldu... Şii sapığın biri diyor ki şeytan ilk muvahhid di adem önünde secde etmedi.Sufi de diyor ki cebrail Ademe secde etti secde caizdir.Allah ın emrine göre o zaman secde edilmeliydi peygamberin şeriatına göre ise bugün kimse kimseye secde edemez.Biri bu şiileri ve sufileri durdursun Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts