Requiem 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi Değerli süper insan teşekkürler şiire. Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Ekim 30, 2008 gönderildi Raporla Share Ekim 30, 2008 gönderildi Mocha Elleri vardı Mocha'nın her parmağını tek tek öper kalbimin üstüne koyardım elleri benden iki yaş büyüktü, adabı muaşerettendir derdi beni severdi bende Mocha'yı sayardım ama Allah var şimdi her saydığımda bir çıkardı hep bir! Birin üstünde bağdaş kurardı Marmara kollarımda Mocha'nın yanak izleri vardı sessiz sessiz küfürler atardım denizlere içine gözyaşı koyup zaten küfrün içine gözyaşı koydu mu kıvamı gereği gecenin pusulası şaşar, kuzey enlemlerinden güney boylamlarına kadar Mocha'nın gözlerinin kapladığı alandan geriye kalan bizler, belki biraz aptal belki biraz bencil ve de ittik permütasyon gereği arkamdan gelen kaç kişi olursa olsun nasıl çoğalırsa çoğalsın asal olarak yalnızdım yasal olarak aşık! Marmaranın denizine bak gözlerinin ferine bak tamam biliyorum her yabani kuş ağzının kenarında biraz siyah taşır ve Mocha'nın gözlerine jilet çekilir her gece her gece çekilecek bir köşe başı düşer sol yanım Mocha'ya ağlar sağ yanım şiire çalar izzet_i ikramdır ölüm Marmaranın ortasında tesadüfen boğulan bir ördeğin alın yazısında oynanan trajıkomik bir sone gibi bana ezberletilen bu oyunda sen son repliğimdin Mocha! Hiç bir anne ördek yavrusunu insanlar havada vursun diye yetiştirmesede beni annem, sana vurulmak için yetiştirmiş Mocha!!! Şimdi gözlerimi kapatıyorum sende 3 e kadar beni kendinden say bu gece 39 dakika öp beni Mocha! Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Kasım 1, 2008 gönderildi Raporla Share Kasım 1, 2008 gönderildi Acil Servis kendi bedenini taşırken asil bir duruştu kalbinin üstünde dönmen , tebrikler kalçana bir öpücük, şimdi bir cesetin kenarında evcilik oynayan çocuklar var onlar ileride büyüyecek mutlaka biri beni öldürecek..... ışık gündüz vakti sola kırarken bende sana fena kırılmıştım açmıştın yüz haritamı masanın üstüne kalemle işaretlemiştin zayıf noktalarımı halbuki hangi kapıyı açsan karşında beni bulacaktın bunca zahmet bunca proje ve sistemli çalışman; Sadakatsızorospuçocuklarınınhiçbiraçıkvermedenbirkişiyigarantiolsundiyeenazikike re öldürmesikadaryapmacıktı iki felaket tellalı ikimizin dudaklarını lanetli saymış, bir temmuz gecesi birbirlerine değerlerse orta boylu bir alametin gerçekleşmesinden dolayı korku içinde birbirlerinin en karanlık yerlerine girmişler şimdi bir kibrit ateşinin etrafında yaşlanmaktadırlar insandır,göz önünde yaşlanır en güzel acı çeke çeke, kendini duvarlara vura vura ben sana bir temmuz gecesi kırılmıştım,takım elbiseliydim elimde elin vardı...... büyük bir tesadüftü açıkçası gözlerinin başka dillere çevrilirken imla hatasından dolayı dilime düşmesi,ve vatanı korumak için askere giden annelerin en çok oğullarına sarılırken göz göze geldiğimde hepsiyle tek tek evet tek tek hepsinin gözlerinde kahramanlığa ara veren ölülerin rütbelerine göre ağlamasını görmem, büyük tesadüflerin ardından gelen büyük fillerin üstünde kalelere doğru yönelen ağızlarından tanrı düşmeyen ve kolları kırılmış meleklerden asla ümidini kesmeyen insanlar şimdi fethetmiştir belki seviştiğimiz yerleri kim bilir ben sana bir temmuz gecesi kırılmıştım, tam orta yerimden kör bir iğnenin ince bir ipliği geçmesiyle bedene girerken beyaz çıkarken kırmızı bir güvenceyle hayata tutturuldum..... şimdi bir sineğin elindeki terliği adamın kafasına geçirip posasını cama geçirdikten sonra hiçbir şey yok gibi davranan tuhaf bir şeydik sen ve ben senvebengirdaptadenizindibinebatmışkayıpbirkentinikisokağıydık birbirimizeadressormaktançekinenikihayvangibiydik ilk intihar edenin oyunu kazanacağı bir oyunduk sanki sanada tuhaf geliyordu değil mi giderken senden elinin bende olması ben sana bir temmuz gecesi kırılmıştım elimde bir kaç şapka vardı ve yol arkadaşım bir tavşandı kimsenin şapkasına girmeyecek kadar dik başlı! en büyük mucizeydi giderken gözlerinden akmayan iki damla yaş şimdi o iki yaş bağımsız şimdi o iki yaş birbirine düşman... görünene göre en çabuk biz büyüyorduk yolun kenarında ben biraz yaşlı kalmıştım bu kente göre sen biraz zilli,ama zili , bir itin damarına bastığında, ayağını çekince alınan yara ile sarılan yara arasındaki anatomik komşuluk gibi tebessümlü bir o kadar naif ve içten hatta yüz kızartıcı suçtan beraat eden adamın sevinci gibi.. şimdi kendi bedenini taşıyamayan bir kadın için asil bir duruştu oyun parkının yanında cesedini çocuklara emanet etmek ben sana bir temmuz gecesi kırılmıştım evcilik oynayan çocuklara sokağı sevdirirken, şimdi bütün çocuklar bana kırgın bu oyunda aptal bir doktordum sende garip bir hastayken üzgünüm çocuklar kurtaramadık.. Ben sana bir temmuz gecesi kırılmıştım henüz ölmemiştin.... Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Kasım 2, 2008 gönderildi Raporla Share Kasım 2, 2008 gönderildi Eceline Susayan Köpek İçin Cami İnşaatı Hayır öyle değil işte senle ben tavanda asılı kalmış şizofren bir örümceğin görüp kahrolduğu iki sanrıydık! Mevsimler ağırlığını üstümde iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştır ya ben bu şiiri vuracağım ya bu şiir beni, üzgünüm arkadaşlar bu ciddi bir aşk şiiri olacak! Ölmedim belli bir süre ölmeyi de düşünmüyorum yıllar ayları dörde bölüp üvey evlat muamelesi yapmaya başladığından beri şarap içer kirpiklerini sayarım… gözlerine attığım her çeltik, mezarımın üstüne koyulacak karanfillerin kareköküdür köküdür acının her kovuluşum senden her gece kovulduğumu düşün, anamın rahmine kadar sürüklendikten sonra, orada sabahı edip yüreğinin çöllerine çıplak ayakla dönüşümü de düşün, arsızdım, yüzsüzdüm sana gelirken sana gelirken bütün kadınları bıçaklayarak geldim ”hotel odasında asılı bir tabloydu bizim geçmişimiz bazen kirli bazen mavi bazen de fahişe, işte orada masanın üstünde organlarım işte orada prostat bezinin yanında yüreğim,varlığım ayak parmaklarına feda olsun ve cennet artık yavşaklarında girebileceği bir yerse eğer; - gönderme beni miyop kalbimin kapakçıklarını temizledim şimdi her şey net şimdi her şey yakın!” Tahminime göre ben seni üç yüz yılda unuturum ece-lim geldiği an cami inşaatları hızlanacaktır, diyanetin raporuna göre bende aşk var aşk ulan! ve bir kaç cin çarpmışlığım, sanırım melekler z raporunu alıp geceyi kapatırken benim dünyadan son isteğimdi sesin üzgünüz kapattık yarın gel derken ilahi emir, benim bacaklarına kapanmaya hazırlanmam ey ahali son rükûmdu!! Ben bu şiirin içine biraz gözyaşlarımı ekince yaşlanır mıyım yaşlanırsın ulan yaşlanırsın sözüm ona götündeki kılları kadayıf olmuş yaşlı bir düş bağışlar beni en son, bu en sondu diretme, kepini kaptırmış bir asker gibi korka korka giderken kendimden artık sancağın ne önemi var hangi toprak bütünlüğü gözlerinden öte söyleyin ulan ulusalcılar bir şeyler söyleyin bir kadını kırk kere seversem delirir miyim? bu şiirin geçişlerinin arasına mayın döşemişim, gözlerinizle üstüne bastığınız anda kaldırmayın bakışlarınızı üstünden her acı gibi bu da bitecek merak etmeyin çünkü piç dünyadır asıl saatli bomba büyük ihtimalle kırmızı damarımı kesince iki geri zekalı melek havaya uçacağız hazırlanın artık bu sahne dublörsüz oynanacak! ”ben seni binlerce yalan arasında bulmuştum, göğüslerinde benim dudaklarım için yer varsa hâlâ, mutlaka temizlenecektir tuz ruhuyla derim, hotel odasında iki kişilik bir yataktı bizim geçmişimiz yatağın yarısını sokak çocuklarına bağışlamaktan yana bir tavırdı sana olan son dokunuşum ve radyoda çalan o kan anonsu çok erken istediğim bir istekti, çünkü benim sana ne kadar kanayacağım üstüne yapılan olasılık hesaplarında bir ülke kendini matematikte geliştirdi.. bak gördün mü kanımın üstünde şimdi güvercin ayak izleri var, takip et lütfen dünya o kadar da büyük bir mezarlık değil” hayır öyle değil işte senle ben uzun bir süre önce birbirimize vurulmuştuk boş ver narkozu, sen sadece parmağını yüreğimden çıkarma kan kaybından gitmeyeyim... Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Kasım 3, 2008 gönderildi Raporla Share Kasım 3, 2008 gönderildi Kabir Ziyareti Son öpülme tarihi geçmiş herifin biriydim biriydim üçün belki kurulu düşleri de sayarsak kendimi sana kurmuş metal bir saat gibiydim akrebin her ilerleyişinde tenimde, acıdan adını aynalara kusacak gibi. Bizim buluşma saatimizdim ben Beni üç saniye fazla öpsen beline geç kalırdım, iki saniye elimden tutsan sol göğsünden sağ göğsüne geçmekte geç kalırdım bütün ışıklar yanardı gümüş rengi dâhil ki gümüş rengi büyük bir cenk sonucunda kahverengiyi yenmiş kalbinin koltuğuna yaslanmış kibir dolu bir attı ya da addı... zenci bir peygamberdim bakışlarının karşısında ellerini hatim ederken senin burnun kanardı işte o kanın rengiydik biz ay ışığında ölüm olan pıhtılaştıkça melodram sesin uzanabildiği yere kadar çöl kokusu terinin altında gizlenmiş ancak ve ancak tenden küfür yoluyla atılan... geçmiş zaman kipinin üstünde altın vuruşu yapan bir kadın göğe doğru şiir üflemekte şimdi ağacın damarına enjekte ettikçe kendi geçmişini fotosentez artık bu saatten sonra mümkün değil ve ulaşamazsın ağacın gövdesine ulaşsan da kalbine giremezsin artık masajlarını ve teneffüslerini cebine koyma vakti gelir çatar... ölürken sayıkladığı bir kaç yaprak ağacın ağzında benle ilgilidir muhakkak bu kendi dudaklarını öpmek kadar iğrenç bir şeydir artık bir ağaç yıkılırken koca gövdesiyle aramıza bir kaç dua dökülür ağzından kahve renginde ben senin ağzını öpmek isterim tam o esnada ciddi bir parmağınla dudaklarımı tutar yerlere vurursun sonra yanaklarına sarılırım bir cenazenin ortasında sen ağacı içime gömdükten sonra sularsın beni elini yüzüme sürüp biraz menekşe ekersin bana sonra gideriz bir akşam vakti ARA SIRA BANA UĞRARSIN SONRA KABİR ZİYARETİDİR bilirim Ben sana kurulmuş bir saattim öldüğün gün akrep yelkovanı zehirledi... Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Aralık 1, 2008 gönderildi Raporla Share Aralık 1, 2008 gönderildi Mors* Alfabesi Yani diyorum ki kelimelerim omuz omuza vermişler hiç tanımadığım bir halkın oyununu icra etmekte ki icra memurları ağzımın kenarına dayanalı bir kış geçmiş haberin yok, terso’luktan ananem altın dişini açık arttırmaya çıkarmış açıktan kimse arttırmayınca dişi ağzında kalmış şimdi dişinin oyuğunda y i r m i d ö r t a y a r bir açlık ben zaten çoktan ayar olmuşum düşük faizle geri ödenen hayatlara haberin yok faiz düşükse, kim becermişse faizi kürtajını da o yapsın kalan sağlar kimsenin umurunda değil senin bundan hiç haberin yok! hepimiz politik kadavralardık ara sıra kalbimizin çarpıntısı her ne kadar hayat belirtisi olarak lanse edilse de mütemadiyen hiçbir biyoloji kitabında, eşeyli üreyecek kadar enerjimizin olduğuna değinilmeyecekti sığır tenyalarının üstünde büyük ve geniş arazilerde çarpışırken insanın kalın bağırsağına oturan geçmiş günler rektal tuşe ile tıp tarafından yeni bir kadere tayin edilirken muhtemelen bu da hiçbir coğrafya kitabında yazmayacak haberin yoktu ben seni bir kadını sever gibi sevmedim çürümeye yüz tutmuş, ellisi tutmamış bir yanı hâlâ canlı ve diri şekilde her uyanışımda sözlerini vahiy gibi belleyip, halka açılırken ki o halka genişledikçe genişleyip kapanması imkânsız bir çember olduğunda her yerden ablukaya alınmışımdır, ardışık orospuçocukları gözlerinle beni tehdit ederken senin dışında kalsam da, hiçbir kümenin elemanını rahat uyutmamışımdır elmalar öldü armutlar tecrit odasında ve bütün şiirler vurun emrinden sonra okunmakta parola; omurilik soğanı! aklen ve fiilen iç savaş başlamıştır! iç çamaşırlarını toparla! yani diyorum ki senin özneliğin benim delirmemle gayet yakından ilgili her ne kadar gizli özne olduğunda kendini daha güvende hissetsen de benim öpülmedik bir kulağımın ardı kalmıştı ki sen oraya kadınlığınla yaklaşıp öpünce mecburen ikimizde tehlikedeyiz devir darbe devri olsa da senin darbeye dayanıklı bir elbisen vardı hiçbir kuvveti affetmeyen evet ar damarım çatlamıştır ve bütün ahlak polisleri tutuklanmıştır hadi beni adam et! tabi senin haberin yok ben ananemle yakar top oynarken annem araya girmeseydi bütün şehir çoktan alev içinde olacaktı gerçekten şanslı bir çocukluktu benimkisi toprak sahada çift kale maçta attığım o son gol yanmasaydı külleri bile yeterdi sana hatta bana şimdi bütün kaleler bitap namlularda gizlenmiş bütün ofsaytlar ve ceza sahasında tek ayak üstünde bekleyen forvetler yorgun bu maç yeni başladı ne bitmesi tabi malum yine senin haberin yok! yani diyorum ki aruz ölçüsüne uygun düşmüş olabilir vücut ölçülerin bu neyi değiştirir ki her şiir biraz içince her yola uyar bana kafiyeli kafiyeli öyle bakma hadi hadi sen de bilirsin her kadın içinde hafifte olsa alkol içerir nikotin meydanında izmarit gibi söndürürlerken beni sana son sözüm çok aşıktım hatırlamıyorum yani diyorum ki ölmüşlerin ruhuna değsin, ölümüm siyah gözlerin toprağa verirken beni maalesef maç bitiminde kimseyle kefen değiştiremiyorsun sembolik yani! Requiem Mors*: Latince ölüm. Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Ocak 21, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 21, 2009 gönderildi Dökülmüş Eteğindeki Kargalar Duygu katmayacaksın öperken öylesine şak diye öpeceksin, yoksa tutku olur senin bacakların benim inancıma ters geliyor amuda kalkman gerek ben salıya nikahlanmıştım, beslemeyle açarken bir cuma günü kepenklerini, bütün işlerim ters gitmiş, bacak hatlarının arasında sıkışan bir karga sanırsın yüzyıldan beri orda bir gün sana dokunsam ağlarsın, sızlanırsın ateşin çıkar yok yok bana dokunuyor, öpmeyeyim dersin… ben eteğinin altındaki kargayı tam yüz elli yıl beslemiştim şimdi gözüm oyuk şimdi gecenin karşısında iki besleme biri koyu mavi diğeri kökten inci... oysa kargalar erken ölmeliydi... "bir hayvanın ölümünü görmek için bütün bakımını üstlenmek kadar derin bir saplantıydın bende gökten düşen 3 şizoid ki ikisi bence android geriye kalanın yarısı senin yarısı benimdi zenci ruhlar aklımın kıyılarında güneşlenirken aniden bastırınca yağmur artık bütün ruhlar omuriliğimdeydi, havanın açmasını beklerken onlar ben sana çoktan açmıştım ellerimi gel, koş ve ağzımı burnumu öp diye" Senin gözlerin benim inancıma ters geliyor sağ tarafa geçmen gerek okurken seni sağdan sola doğru hem de yazıldığın gibi aklından yola çıkmış göz yaşın benim dinlenmem için koyulan bir virgüldü ikimizin arasına şimdi her şey daha seri her şey bir kere okunmalık... Seni ilk izlediğimde altyazılıydın hem gözlerine bakıp hem okumak öyle zorluydu ki seni kendime çevirince anlaşılması kolay bir kayıptın cidden çok ayıptın hay senin kirpiklerini kurtlar yesin mola mola mola... "Ne kadınlar gördüm içlerinde sutyen yok ne sutyenler gördüm arnetta oğlum saçmalama işin içine duygu katma dedik tamam da, siz ikiniz bir aşkın devre arasıydınız, ne kadar dinlenirseniz dinlenin geçmeyecek dudağınızdaki anne renkli morluk" Senin saçların benim inancıma ters geliyor tesettüre girerken gözlerim inen son perdenin rengi hiç yakışmadı gözkapaklarıma oysa ben seyircileri selamlamadan kapanmamalıydı o at renkli perde sevgili seyirciler size mektup atacağım perde altından öptüm öptüm öptüm… Duygu katmayacaksın öperken öylesine şak diye öpeceksin, yoksa ölüm olur... requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Ocak 21, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 21, 2009 gönderildi Evolution İlkel bir hücreydim Aznavur pasajında, kaç peygamber çıkarsa çıksın yine de zan altındaydı maymun, göz var nizam var abi, şans oyunlarından çıkan bir hayat bu, piyangodan ağlama çünkü tanrı sadece poker oynamaz atılan zar kaç kere hep yek gelirse gelsin rastlantısal olarak seviyordum ayak bileklerini yaşamın' ki bir ayağı tuzda diğer ayağı buzda bir ayağı erkekte diğeri dişide aminn amiin asit diye bağırırken melekler, ribozların kiraladığı bir rna'nin televizyon odasında izlenen porno filmleri tanrı tarafından yasaklansa da, inadına kendini kopyalayan bir yalan gibi düşerken cehennemden Lucifer doğal seleksiyondan arta kalan tanrılar eline almıştı Adon'u İlkel bir hücreydim hayatın kıyısında, saçlarımı yana tarayıp öpmüştüm at gibi mecid_i ece'yi! yedi kıta dört deniz ve büyük vadiler bağışlamıştım bir gül yetmez diye saçlarına gül ağacını ellerimle sunmuştum göğüslerinin arasına romantik bir kurbanın katilini evlat edinmesi kadar şairane bir ifadeyle aşk bayramı ilan edilmişti o gün senin için o gün parmağımı kesmiştim çünkü gözlerini bir kere daha göreceğime dair adanan bir adaktı, biliyorum kestiğim et sana ulaşmasa da bu da benim batılım olsun Yontma taş devrinden beri yontulan bir aşkla millet birbirine çanak çömlek yaparken ben sana kendi ellerimle big bang yapmıştım kendi tekilliğimde, uzanan bir piçlik gibi sağa sola dağılmıştı bütün organlarım, moleküllerime tutunan her hayvana sunulan bir nefes gibi ve her sakat doğan hayvandan defalarca özür dileyen ilahi bir delilik gibi evi her defasında toplayıp nasıl dağıldığını bir türlü anlayamadığın bir entropi gibi yüz yüze gelince kul ve tanrı söylenecek hiçbir şeyin kalmaması gibi inorganik bir yavşaktım bunu biliyorum ama ben seni bir angut gibi sevdim evrenin neresinde ölürsen öl başından ayrılmayacağım yerçekiminin üstüne yemin ederim... İlkel bir hücreydim dört duvar arasında reçetesine fare zehri yazılan bir hastaydım ki fareler beni görünce sandalyenin üstüne sıçrardı, öyle yalnızdım ki, küflenmeye yüz tutmuştum, bir akşam yemeği kendi kanımı şarap niyetine içmiştim ''kanımın üstün zehrini bıraktı fare, gözlerimin içine bakarak konuşabilse belki bir şeyler söyleyecek'' Çok canı yanan bir hücreydim, dünyanın ortasında ne zaman bir maymun daktiloyla kâğıda ''seni sevdiğimi'' yazarsa Tanrıyla aranda kalan bir sır gibi beni sonsuza kadar sakla! requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Ocak 27, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 27, 2009 gönderildi Yüksek Mansiyon Hastası onsekizyaşından küçüklerin intihar etmesinin yasak olduğu yerlerden geliyorum ölmüş bir çocuk gibi bakıyorum gözlerinizin içine biliyorum faili meçhul bir aşığım henüz kadınım yakalanmadı bunu da siz biliyorsunuz oysa önemli olan insan öldürülmeden katilini yakalamaktır, çünkü hafifletici bir suçtur kadın, ve her ceset öldürülmeden önce en az katil kadar kiralıktır..... Belki erkeklerin dilleri olmasaydı daha az yalan söylerlerdi buraları tam bilmiyorum işler nasıl döner hiç anlamam ama Tanrı aşkına söyleyin şu resimdeki kadını hiç öptünüz mü? requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Ocak 27, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 27, 2009 gönderildi Veba Gecenin delirme noktasında senin gözlerinle bir mahkemede karşılaşmak ama sadece gözlerinin tanıklık ettiği bir hayatın tam ortasında diğer bütün organlarından kurtulmak özellikle dudaklarını tanık koruma programına sokmak, onu susturmak susturmak, dilin kemiğe dayandığı vakit işkenceyle gerekirse aşığım dedirtmek, gülü ikramdı bu olan, dilin resmi polisti her alkol testinde damağıma kadar sen bulaşan, göğüslerin icra memurlarıydı hayatıma haciz gibi inen inen ve şehri tedirgin eden dillerinde jilet taşıyan her çocuk gibi, al götür ne varsa işte bu hayatım senden başka bir şeyi olmayan bir haciz memurunun hayata yaptığı baskında kendinden başka götürecek bir şey bulamamasıydı yaşamım gazete sayfalarında aranan yedi farktan öteye değildi sana mağlubiyetim, sen zaten 6 farkı bulunca rölantiye almıştın beni, deli gibi yan duvarlara dişlerimi gösterişim nafile düüüüüüüütttttttttt düüüüüttttttt kırmızı kart! İç çamaşırlarımdan kovulmuşlardandım, her martininin kendi kaderini tayin etme hakkı vardı bir de mevsim birbirimize girmemizi öngören bir şıklıkta günlere baskı kurmuştu martini dediğin senin kasıklarında içilir dediğim vakit şeytan merminin ucuna kokunu sürüp, beni tam on ikiden vurmuştu, hiç bir dinin çıkaramayacağı aşk girince içime çekin ulan ellerinizi ben çarmıha kendim gerilirim haydi kadınım ilk çivi senden gerisi yılan pardon yalan... Nasılsa bir gün herkes benden gidecekti, o halde uygun adım yürüyen askerler gibi gitmeliydin sen benden sıcaktan bunalmış bir kent nasıl kan kusunca rahatlar ya sokakları refüze edilmiş bir hafta sonu kullanımı yasak olmasına rağmen rağmene rağmen deliler gibi sevişip gitmeliydin benden giderken en azından ayakkabılarını bırakmalıydın bana biliyorum bir gün ayakkabılarda gider, cehennemin dibini boylayan sözcüklerim işkence zoruyla senin şarkını mırıldanır, ritmi bozulur zebanilerin bir ay kırılır gökte, bir ceylan kendini vurur ansızın ben sana âşık olurum nasılsa bir gün gideceksin, her dönen gibi nasılsa her dua gibi günde üç dört defa ağzıma düşeceksin nasılsa bir evren abdestini alıp yıldızlarını kapatıp secdeye varacak nasılsa bütün meteorlar günah çıkaracak nasılsa bir gün bütün haçlar istavroz çıkaracak ve dağların hiçbiri musa’nın tanrıyla görüşmesi için müsait olmayacak gülüşün yüzünden... bunların hepsi gülüşünün yüzünden bir de yüzün var onu hiç sorma! düüüüttttt düüüüüttttttttt kırmızı kart' Arnavut kaldırımlarına dna testi isteyen bir asalak gibi yürüyecek yollara ehemmiyetle yaklaşan bir kadındı benim vebam yarı alevi yarı buzi bir karardan seken teşhis konulduğunda teşhisinde amına koyan! Bir inkârı itirafla yapıştırıp, saçlarından tutunup dünyaya inmekti bu olanlar tanrının sana ayırdığı vakitte buluşup senin ölümüne geç kalmamızı sağlayan ki ölsen seni vuran silah vicdan azabından intihar ederdi mevsim birbirimizden ayrılmamızı öngören bir kıbleydi şubat desen olmaz mart desen işim var nisanda yaralıyım mayısta kediler bile gitmez derken gittin elinde bir kuş ki fransızca aptal aşk şarkıları mırıldanan... gecenin delirme noktasında rüyada görülen bir göz kırpışla telefona sarılan el elin içinde birikmiş beze ki ters tutulmuş beze içinden irinler çıktıktan sonra bezenin içine dikkatlice bakılıp gözlerinin görülmesi ve bir kaç fal bir kaç kader gözyaşlarımı dikine tutunca içinden dökülen bir kaç kelamın ve aklımda gülüşün girilen büyük bir iddiaydın bu yüzden bir köpeğin kalça kemiğini kırıp yemin etmiştim unutmadım unutmadım büyük iddialar büyük kemikler gerektirir, sen büyük bir iddiaydın hayatımın üstüne yüz metre öteye gidemezsin yüz metre sürüklene sürüklene bariyerlere çarpa çarpa görüş mesafesi nerede ise sıfır olan bir yolda dikiz aynasında soyunuşun, radyoda adımı söyleyişinle, çarpa çarpa kırıla kırıla takla ata ata geliyorum şimdi nereye gidiyorsan git ben sana gelmeden! bilirsin büyük iddialar büyük kemikler gerektirir boynu kırılan bir güle ''doktor var mı'' diye çığlık atan bir kadındı benim vebam öptükçe ömrümden çalan! Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Kanlı Plak Dünyanın kıçında biten kıl dönmesiydim sana dönmeseydim,gramafonda kadınlar ellerini yıkar ve ellerini asarlardı iplere kuruması için plağın arka yüzünde melekler kanımdan tanırlardı beni damarları kesilmiş melekler kanardı geceleri kandırırdım melekleri; Akıllı olun retoriğe uygun bir cezaydı bu jargonum siktirip gidiniz,lakin erkeğin kalça kemiğinden olansa dert iyi bakın; Nanoyalan! Zebanilere ikram edilirdi ruhum akşam beş çayı için kanımdan içilirdi geceleri, geceler, meleklerin alkol sahası geceler,zencilerin dünyaya sahip çıkması bıçağın üstünde birikirdi zerafet saniye farkıyla geç kalınırdı cehenneme kantarlar insan etiyle dolardı,yelkovan zamanın tanrı adayı maddenin üstüne çıkıp intihar eden akrep İstanbul doğumlu ve çarşamba rüküşü halbuki dönmeseydin bana dijital saatlerimize göre senin beni çeyrek geçmen gerekti güneşin etrafında. Kaçarı yok artık ,ellerinin bu saatten sonra orta boy kıyamet alameti yapacak birşey yok şimdi sinek gibi ovuştur ellerini seni krallar gibi ağırlarken ölüm bu atmosferde atacağın gerçek bir yalan ikimizide uzatmaya götürebilirdi çünkü atılan her yumruk birazcık penaltıydı sana döndüm ofsayta düşen her canlı gibi söndürün ışıkları ,çalın Lady in Black'i bu seyircilerin önündeki son serenat son at son ad Di'li geçmiş zamana göre cerrahi müdahale gerekti dünyanın bizi kaldırması için su herşeyi kaldırabilirdi lakin, bizi kaldırıp tedavülden birbirimizden aldığımız sıfırlarıda ayrılık denizlerinde boğulmaya başlayanlar için can simidi yapınca ne önemi vardı artık kalbi kırılan ölülere iyi davranmanın ne önemi vardı şaraba bandırılan kadınların iki bacak arasında çıkarılan günahların ne önemi vardı irtibat bürolarının çünkü irtibata geçecek kimsem yok, sesin aldı başını gitti sesin,telefon kablolarına sinen monarşist,orta halli bir din kendi kendine bölünebilen monitör,kalp atışlarımı gösteren. Zerre önemi olmayan plağın içinde can çekişiyor dünya felsefeyi bırakın hepiniz biliyorsunuz bu şarkıyı adam kadına dönerken kadının kendi etrafında dönmesi ile oluştu hayat ve tanrı önce yıldızlar birbirini sevdi dolayısıyla takım oldular bizde takımdık aslında aynı askıya asılmayı beceremeyen pantolon ve cekettik ve hiç bir düğme kapatamadı kadınlığını Bir gün döneceğim dediğinde kendi etrafında döneceğini kastettiysen peki benim bu hayatıma kasteden gidişinin cezası kast sistemine göre dudaklarıma çivilenecek dilinse ne diye yalan söylüyorsun görmüyor musun kollarım açık t şeklinde ne sandın şaka mı çarmıhtasın işte! Dönmeyeceksen en azından arkanı dönde intihar eden adamın giriş bölümüne tanıklık etme yoksa hiçbir cevabın olamaz, tez konusu cinayetime adama sorarlar ; '' Bu adamı neyle sevdin '' diye, üstüne kalır bu olay tek kişilik yatağına ömür boyu mahkum ederler seni gıkın çıksa kuşlar konar boğazına boğazın ki ; iki yakamı bir araya getiren ceylan derisi. Etrafında bu kadar kararlı dönmeseydim ışık olmazdı örneğin tamam sende dönüyordun amma ben bir gram sapsaydım yörüngeden nah filizlenirdi dudaklarında gümüş renkli fesleğenler. requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Ziyan Senin ellerin hariç her yerin ziyan edilmiş et, aklında tutamadıysan beni elinde tutacaktın. Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Fuzûlî 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Ulan sen has bir şairsin he requiem. Helalin var ciğerim. Bu şiirleri req yazıyor olamaz diyorum bazan. Bu kadar kötü bir düzyazı diline sahip olup bu kadar iyi şiir yazılamaz, diyorum. Bunlar sana ait olamayacak kadar güzeller. Sonra senin şiir yazarken uçtuğunu, başkalaştığını görüyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Sana birşey söyleyeceğim Fuzili, yemin ediyorum bu başlığa yazdığını görmeden sana pm atacaktım uzun süre online olamamıştım (özel hayatımdaki bazı sorunlar ve işler nedeniyle) bugün oldum,nickini görünce mesaj atacaktım sana aramızda son zamanlarda geçen tatsızlıklardan dolayı bana kırıldıysan üzgünüm diye, burada mesajını görünce buraya yazmaya karar verdim Fuzili.Umarım aramızdaki tatsızlık unutlmuştur,kendine iyi baK,eleştiri ve dikkatin için teşekkürler biliyorsun atede sanat pek birincil olmuyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Kiss Me Felç Bütün kelimelerim ağır hasta ağzım sabaha çıkar mı bilmem, derim ; ayıplarımın üstünü örten paçavra geride kalan tedavisi mümkün olmayan şiir oysa biraz karanlıkta kalsam iyi gelebilirdi bana perşembe hamiline yazılmış bu şiiri istediğin yerinden çekebilirsin içine sana hiçbir noktalama işaretinin kesemediği bir ölü bırakıyorum bir kadını soyarken suç üstü yakalanmış bazı kelimeler aşk hainliğinden ağzımdan sınır dışı edilmiş mülteciler ve kirden olsa gerek enfeksiyondan çoktan ölmesi gereken bir kaç kelimeden oluşmuş bir şey bu, bütün ışıkları kapattığında daha iyi görürsün fosforlu ayıpları altı çiziliydi geçmiş günler duvarlara ve şarkılara atılmış çeltiklerden ibaretti. ki çeltik bir nevi duvarın hafızası ben unutsam da duvarlar asla unutmaz bizi, ben cehennemde de olsam yine bulurdum seni yine severdim gözlerini belki ellerini anladım ki; sevmek ile ölmek arasındaki tek fark uygulanan kuvvet, hücre duvarına jiletle attığın her çeltik kaç gün öldüğünü gösteriyorsa ve teninde öpülecek yer kalmadığından şikayetçiysen sen unutursun belki ama ten unutmaz bütün ışıkları kapattığında daha iyi görürsün fosforlu yüzlerimizi ki yüzlerimiz kırılmış bir aşkın iki parçası nasıl birleştirirsen birleştir dudakların birleşmediği. gittiğinde anlamıştım sırat köprüsünün inceliğini çok ince bir davranıştı açıkcası okumam istenen duanın adıının üç kere tekrarı olması oysa hiç bir tekrarı yoktu gidişinin nasıl ki ahırlar atların adalet sarayıysa ve yargı bacakları kırılan atların idamını gerçekleştiriyorsa ve yokluğundan sual olmazsa ve kiss me felç geçiren bir adamın kemikleri aşktan dolayı artık kırılmışsa bu perşembe gel şeriatinin gereği öperek öldür beni Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Fuzûlî 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Sana birşey söyleyeceğim Fuzili, yemin ediyorum bu başlığa yazdığını görmeden sana pm atacaktım uzun süre online olamamıştım (özel hayatımdaki bazı sorunlar ve işler nedeniyle) bugün oldum,nickini görünce mesaj atacaktım sana aramızda son zamanlarda geçen tatsızlıklardan dolayı bana kırıldıysan üzgünüm diye, burada mesajını görünce buraya yazmaya karar verdim Fuzili.Umarım aramızdaki tatsızlık unutlmuştur,kendine iyi baK,eleştiri ve dikkatin için teşekkürler biliyorsun atede sanat pek birincil olmuyor. İyi bir tesadüf olmuş desene. Sorun yok ciğerim. Hepimizin falsoları oluyor işte zaman zaman. Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi MAYMUN DUASI Ağzı açık kalmış adamdım mide asidi kaçmış,imamın abdest suyuydum bu gece oysa aşk homo erasmuslar arasında hangi ağaca yaslanmak gerektiği ile ilgili bir meseleydi ben senden sonra dik yürümeye başlamıştım tükettiğim tek et bedenindi; mağarana götürdüğüm tek çiçek; ellerin yakalandığım tek hastalık sözlerindi ateşler içinde uyurdum geceleri ki ateş bile yeni keşfedilmişti, gözlerini mecaz sayarsam o da.... benim aklıma gelen ilk kelime öptü emir kipiydi,dudakların bir elin parmaklarını geçmezdi bildiklerim sonra tenin onikiparmak bağırsağını saysan bile yirmi iki kelimeyle anlatılacak birşey değildi Gittin; gömmeyi keşfettim unutulan vahiy gibi sabırsızlıkla yeryüzüne inmeyi bekleyen bir kelimeydi tanrı tanrım kadınlar arasında ''git'' hangi hayvanın derisi benim kalbimi güveler yedi geceleri oysa aşk buzullar eridiğinden beri iç güveysiydi söylesene usta; hangi tür rüzgar bozdu sevişmeyi hangi melek yazdı kendi cenabetliğini dürüst olmak gerekirse bana yazılan ilk muskaydı onun adı ve hiçbir yağmur temizleyemedi bu bedeni az önce sarardı organını örttüğün yaprak sen medeniyetsizliğimin iftiharıydın yaz demiştin yaz yazmayı sökemesem de henüz sende hiçbir yaz gelmemiştin yoktun ben gidişinin kokusunu aslında çok önceden almıştım sen de bilirsin nasıl sağa sola kaçıştığımı ama depremin bu kadar uzun süreceğini hiç bir yabani hayvan kestiremezdi kestiremedim kendi bedeninin altında kalan bir enkazdım kurtulunca kendimi seni gördüğüm ilk ağaca astım günümüz Türkçesinde açıklama olarak İntihar diye ifade edilsede aslında benim yaptığım ellerimi kullanmadan asılı kalmaktı gelmedin adın; suç duyurusu olarak damağımda kaldı Requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi İyi bir tesadüf olmuş desene. Sorun yok ciğerim. Hepimizin falsoları oluyor işte zaman zaman. Dur sana şiir göndereyim ben! Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Whisky Killed Woman Gel sarıl bana sarıl ki yerim yurdum belli olsun kimliğinin üstünde ikimizin fotoğrafı cilt no'da ufacık bir şiirim ikamet ettiğin yer kucağım olsun Erekte olmuştu sandalyeler, kötü kadınları kucaktan indirmezlerdi geceleri geceler, Alman patentli röntgen cihazlarıydı Film sonuçlarına göre ben hayatına kast eden kist ama olsun yine de kisst me baby! Sana sarılmak gerek çünkü mucizevî bir şeyler oldu geçen gece ki geceleri sen de iyi bilirsin Tanrı tarafından salakça bir karartma Oysa Tanrı karanlıkta uyuyamaz Ay çok fena! Nerde kalmıştık abi Ha Gece diyordum Bu gece tekrardan intihar etti Jerzy Kosinski, Bütün Beyin Ameliyatları iptal edildi, doktorlar yoğun bakımda bütün hastaneler narkozun etkisinden dolayı şaşırmışlar, acil servisler; aşktan ödü patlayan hiç kimseyi dikmiyorlar ki senin beni öptüğün yerlerimin dikiş tuttuğunu söyleyen sizler ayıp ediyorsunuz bırakın dikişi tentürdiyot bile değmedi benim kalbime kalbim; divan edebiyatında boş bırakılan bir oda ki oda, dört duvarın baskısı sayesinde adam edilmeye çalışılan deli bir boşluktu, bu oda hep boştu kadınım hep boştu ne kadar eşya koyarsan koy içime dekoratif bir yalandı işte gülüşüm, kapıyı çarparken sen kapı hala inim inim sızlamakta! kapı işte bilirsin benden gittiğinde öptüğün son organ! Bir gece vakti saat on bir gibi çok üşümüştüm ki viskilerde üşür bu çok bilenen bir şey sen hangi aynayı nasıl kırarsan kır yüzün yine güzel sen aynaları istersen parçala tuz buz et yine yüzün Marmara'da terk edilmiş ilkokul gibi mağrur! Üşümüştüm bir ece vakti sıcak çikolata ile seyreltirken bedenimi öpme beni tamam öp de fazla öpme beni sarhoş olursun sen sek öpülmeyecek erkektim geceleri çok sertti dudaklarım ağzındaki bu nahoş tat, yüzünün ekşimesi saat tam gece iki şimdi alfabenin en az on beş on altı harfinin kafası güzel ne diyorsun anlamıyorum ki! dilimin diline değmesi caiz ise, cehennem bize farz oldu, evet bunu biliyorum zaten senden başka bana her şey mekruh! tartışmaya gerek yok uzan! Geçen gece o kadar sarhoştum ki göğe uzanmışım tabi üşümüşüm doğal olarak yıldızlara falan çarpmışım yüzüm çizikler içinde babam elmacık kemiğimden öpmüş saat dört gibi... Viskiler sadece aydınlıkta uyusa da o gün ben senin yanında uyumuşum nasıl olmuşsa, Benden birkaç yudum almışsın uyandığımda anladım çünkü gittiğinde ben kendime baktım gerçekten çok azalmıştım... Ağzı açık kalmış viskiydim! kimse paha biçemezdi bir dubleme seni birkaç yıl daha beklesem... requiem Link to post Sitelerde Paylaş
Requiem 0 Nisan 29, 2009 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2009 gönderildi Şaka mı Bu ! Neler oldu bir bilsen dur sıkıştırma anlatacağım herşeyi önce soluklanayım biraz soluklanıp bir nebze dinlenen her nehir gibi coşkuyla başladım akmaya şiirin kenarından hiçbir yerim bulaşmadan yolunu bulan sarhoş suyum diyaframımda nal izleri, ben etrafa çok sıçradım üstü başı kirlenen gelinlikler asılı karın duvarıma mandallayın beyler bayanlar beni acayip doğu kokar ellerim ah benim ellerim akdenizde dövülmüş tek parmak cezasından dolayı serçe parmağının üzerinde durmaktan tırnakları dökülmüş ,feci! al işte bak bu parmağım röntgene soksan ki aklı başında hiç bir insan röntgene sokmaz röntgene girsek ,görürsün kırıklarım var benim, belki alçıya alırlar seni saçının telinden ayak parmaklarına kadar, kalbi kırık camları çatlamış mübarek cumartesi çocuğuyum ben ar damarım çatlamış üstünde sinekler gezinmekte tamam biraz iğrendiniz benden ama lütfen ayakkabılarınızı çıkarıp vedalaşın benimle saygıda kusur istemem çünkü ben bacak bacak üstüne atan hiç bir kadını öpmedim babamın karşısında ki babam Kars'ı yaktı kemiklerinin üstü kar kaplı ... Bu gece neler oldu bir bilsen dur anlatacağım herşeyi üstüme gelme vantilatörün karşısında serinliyordu geçmişim perde ceryandan havalanınca meni halimi gördüm o halimle bile seni sormuşum mütemadiyen bundan senin haberin bile yok sen henüz doğmamıştın doğrulmamıştın ileride çok çalışıp Tanrı olacaktın olmadı! insan oldun aramıza karıştın bana biraz fazla karıştın dahili olduğun kanımda adına büyük harfle başlanır dudaklarınada harici bağlamayın lütfen içine kapanık manyağın tekiyim! Bu gece neler oldu bir bilsen kurtlar kıpkırmızı elmalara indi uyurken her ihtimale karşı elmacık kemiğinin yanıbaşında gözlerimi kırpmadım sana birşey söyleyeyim mi sen uyurken Tanrı bile küçük harflerle konuşuyor Azrail sessizce can alıyor Allah canımı alsın canım valla doğru söylüyorum ki ölü adam şaka yapmaz! Requiem 20.02.09 Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts