Jump to content

Requiem'den mısralar


Recommended Posts

kepieceticem

http://www.youtube.com/watch?v=R-1NfTdlEyk

Senin lavran benim kalbimdir,ipekböceği

uçamasanda vurdun beni ya

ş i m d i h i ç b i r t e l a f i s i y o k t u r

gülüşümün,ölü şairler divanında

gülüşün gülüşümün gölgesidir

azı çoğu yok bunun, kelam susar

çağ yanar, kıtalar birbirinden tek celsede ayrılır

et özgürleşir

ve bedenin bana yataklıktan dolayı

gaz odalarına mahkum edilir

yeni yetme subayların o disiplinli ağızlarıyla birbirimize sesleniriz

benim için adın bir emirdir,

ve sadece gülüşün bozabilir esas duruşumu

esas vuruşumu !

kökünden kesilen kavak ağacı gibi yere düştüğümde

ben bütün dallarımı çektim içime

bir tek dalım kalbini çizmesin diye...

Seninle aramızda yarım kalan birşeyler var

örneğin bir kedi, bir kıta, bir elma, bir ceset,bir küvet,

uzayı gönderilemeyen bir maymun ya da bir yatak veya kötü bir kovboy filmi

seninle aramızda yarım kalan birşeyler var

çırılçıplak yatakta uzanışın,

sütyenin

ki biliyorsun sütyenler; dinazorların uyku gözlükleridir

aramızda yarım kalan bir uyku var

uykunun içinde birbirlerine kıyamayan

saçlarını okşayan iki cellat var...

Tamam, yosun tutuyor kalbim

buna hiç ihtimal vermemiştim açıkcası

ağzımın kenarlarında uçuk yapmış yüzün

gözlerin ciğerlerimde beliren iki arsız tümor

aldırmaya kıyamadığım

seninle aramızda yarım kalan birşeyler var,

örneğin eski model chevrolenin aynasında görülen

topukları kopmuş ayakların

ağzında unuttuğun parmaklarım

parmaklarımın arasında ağzına kayan kahvaltılarım

kahvaltının içinde unutulmuş du ba ra ya da düşeş

koltukaltına verilmiş cesedim,kaybetmemin şerefine

aramızda yarım kalan birşeyler var

ellerimi kesip yanaklarına dikmem gibi

annemin söylediği selamı kuşlara ezberletip

söyleyemeyine tek ayak cezası verip

o şekilde uçurmam gibi...

Seninle aramızda yarım kalan birşeyler var

bir katilin kurbanından çekinip,

kendi ece'liyle ölmesini beklemesi gibi....

Requiem 05 12 2009

09:21

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 138
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Logarlar Cennete Filikalar Cehenneme

bacağından bir kere öpersem

ömrümden üç yıl kesilebilir

faturayı isme kes Tanrım

ve bütün tenimi sana bağışladım,az önce

bunu da nafakam sayarsın...

termostatta sıcacık kanım

canım sana demleniyorum ,şekerim içimde

sen beni şekersiz severdin bak doğru

sakın beni başkasıyla karıştırma

o halde...

o halde ölüyorum Tanrım

boğazıma kadar aşka battım

logarlar cennete

filikalar cehenneme....

Requiem

10

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu hiç geçmeyecek galiba Requiem..

Geçmesin.

Bu sana iyilik mi dilemek kötülük mü bilmem ama, sana bunları yazdırıyor, sonra sen de beni vuruyorsun.

Senin lavran benim kalbimdir,ipekböceği

uçamasanda vurdun beni ya

ş i m d i h i ç b i r t e l a f i s i y o k t u r

gülüşümün,ölü şairler divanında

"Logarlar Cennete Filikalar Cehenneme" de çok güzel.

Hepsi çok güzel hepsi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim Hayvanım:Tiramisu

Kendimle aramda birşey var,

belinden iğneyle ruhumun çekildiği kadın

kendimle aramda platonik bir aşk var

ve her aşkın içinde genital organlara bağlanmış ciddi hayvanlar var

Benim hayvanım:Tiramisu

annemin etinden yaptı sevgilim

sevgilimin üstünde ellerim var

çöpçülerin sırtındaki deriden ördü onları annem

anne gelsene, babanemin karnında bir şişlik var

birazdan babanın doğumu var,dedi sevgilim

üstünde acil serviste uyuyan ağır yaralıların izleri işlemeli

güzel bir elbise var

elbisenin içinde başa alınmış siyah beyaz film lekesi

ona doğumdan kalmadır benim bakışlarım

izahın düzeyinde metal kaplı tiramisu var

iki gündür uyumuyorum sevgilim

gözlerimin altına bak

birbirini bıçaklayan iki bıçak gibi dikkatini yitirmiş

göz kapaklarımı yağlamam gerek sanki

açılıp kapanmıyor geceleri

ve sonunda deniz sularını çekti içine

kıyılara bak sevgilim

unutulan yüzler çıktı meydana

ve çakıl taşları üstlerinde pıhtılaşmış parmak izleri

denizlerde taşlanır sevgilim,

biz birbirimizin fosiliyiz

ve bilim adamları bizi asla affetmeyecek

birbirimizde bulunmadık diye

evrim öldü yaşasın aşk!

birbirine dönen iki silah

aynı kancaya takılan iki boyun

aynı ipe takılan iki uçurtma

aynı anneden alınan iki izin

ve aynı bedende unutulan iki jilet gibi keskin

bir tek hamle kaldı bizden geriye

şah dersem çık

mat dersem cık cık cık hiç yakıştı mı sana....

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostoyevski' nin Mezarını Açma İzni

Dostoyevski'nin mezarı açıldığında

içinden birbirini kundaklayan iki kadının

çıkmasına mı şaşırıyorsunuz

daha birşey görmediniz

gömün beni......

erimiş kadın teninin üstünde zar atan

adamlar çekiyor geceyi üstüme

sevdiğim kadınların gülüşleri var bazı paraların üstünde

kıyamıyorum sigara almaya

bana benzeyen sokaklara çıkıyorum, birden

bunların hepsi birden olan şeyler

aklım hep sen de...

Afedersin sigaranız var mı

ateş içicisiyim ben

gülmeyin efendim özgürlük heykelini düşünün

ne kadar özgür olabilir,

yıllardır çişini tutuyor,sokarım böyle özgürlüğe

fazla sigaran varsa ver

ateşim sönüyor

ateşimin düştüğü vakit,kimse yerde aramadı nabzımı

bu damarın atarı var dedim

bazı geceleri bana getiren adamlar

ben de unuttu öksürüklerini

o kadar yalnızdım ki,

yankımla konuştum

ozan dedim

ozan dedi

nerdesin dedim

evdeyim dedi

nabiyorsun dedim

uzatma işte ebenin amı dedi

birden utandım yüzüm kızardı

boşlukta kıpkırmızı bir kadın organı yankılandı

aklımın içinde sapsarı irin dolu balon gibi şişmiş bir sivilce

var, sıksam belki seni aynaya yapıştırıcam

aklım hep sen de

mümkündü

ur rengine boyamak evin duvarlarını

ve ciğerlerini kırmızı kalemle duvara çizmek

steteskopla yan odadan gelen inlemeleri dinlemek

ki şanslıysan biri sevişiyordur

en kötü ihtimalle iki sevgili matkap çevirmece oynuyordur

sonra tanıyı koyup masanın üstüne

içeri beyaz önlüklerle girip

selamun aleyküm ben kemalterapi

burda hasta bir duvar varmış demek

ve yüzünü balyozla inceltmek

kirişlere dokunma abi

oralara kalbim dayanmaz

beldir incedir abi

aklım sen de...

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir aşk mozolesi

http://www.youtube.com/watch?v=e2Ma4BvMUwU

sonunda nazar boncuğuna da nazar değdi

parkinson hastalığına yakalandı gözlerin yüzünden

son bakışın şimdi hayvanlar arasında şehir efsanesi

bana ise en çok bulaşan ellerindi

sırtımdaki tırnak izlerin çok eski bir aşkın mozolesi

ahşap bir evin, tahta merdivenlerinden çıkan babamın

çıkardığı o ses; dişlerinin gıcırtısı

ve pastanın üstüne yapışan kelebeğin gövdesine

damladıkça mumun kanı mumun sıcak pıhtısı

yani o hayvanın son bakışı; benden soğuyan organlarının

balmumuyla yapılan ilmi çalışmasıdır

bu aşk belli bir redif ve kifayet ölçüleriyle yaşanmıştır

kıyafetlerini çıkarıp koydun lambanın üstüne

hiçbir kafiye ile anlatılamasa da

ışığın tenine değerken iki kere düşünmesi

ışığın karekteri düşerken damarları hilti ile alınan

mermerlerin göğsüne

bilmem kaç amperden sonra herkesin senin yüzünü

gördüğünü iddia etmesi ile şekillenmiştir,

bana döşenen damarların içindeki mayınların

sadece gidişine duyarlılığı

çekilen pim, vazgeçilen bir organ, saçların

ardışık kelimeler, enerjinin içinde avutulan gülüşün

ve prensipini kulede bekleyen aptal prensesin yan yana gelmesi

gibi saçma sapan birşeyiz biz

bir okun insan kalbine saplanırken aldığı hızla sevdim seni

metale işlenmiş iki oyuk gibi şimdi gözlerim

sadece uyurken gözlerimi kırpıyorum

ışığın o aziz o cüretkar o gerçek yansıması şimdilik

biriktirilen sen, biriktirilen sesinin düzeni

parmak parmak üstüne atıp dinlendirdiğin ellerinin

saygıdan olsa gerek aniden düzeldiğinde

dağıttığı o koku, dağıttığı o izan o şarkı,o bedenin şasesi, bir çocuğun kaportası

ve ışığa tutulunca ismin

altında birden Allahın belirmesi

ve sen bir insanın tutamayacağı bir sözdün

bu yüzden ben sana bir sürü hayvan biriktirdim

örneğin gözlerim...

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bağırın bana, bağırın ki susayım...

İtin beni, itin ki düşeyim...

Üfleyin bana, üfleyin ki söneyim...

Vurun bana, vurun ki öleyim...

Susayım ki siz konuşun...

Düşeyim ki siz yükselin...

Söneyim ki siz parlayın...

Öleyim ki siz yaşayın...

Konuşun ki dinlenin...

Yükselin ki hükmedin...

Parlayın ki sevilin...

Yaşayın ki öldürün...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

ankebut

Yurdu yoktur,yokluğunun

belaltında unutulan bir şarapnelde belirebilir

sehpanın üstünde duran bir çiçeğin gölgesinde

bir katilin soğuk teninde,dikkatinde,parmak izinde

oturma odasında unutulmuş bir ameliyat masasında

ayın adet döneminde, göğe sıçramış bir veda vebasında

yurdu yoktur ,yokluğunun...

gözüne kalem çekilmiş bir silahtır,hayat

patlarsa heryerimize sıçrar gümüş renkli atlar

bütün güvercinler kutsal kitapların üstünden su içer

kolların,bir ahtapotun son şansı olur,

bedenin,terk edilmiş bir cami avlusudur

oluroğluolur,camdan seken yağmur

aramızda verilmiş bir söz olur,

mesafeler, ikna edilmiş iyi aile çocuklarıdır

senin içindir alınan bütün izinler,iptal edilen bütün kuşlar

ve geriye alınan bütün şarkılar

ki şarkılar aramızda haybeden kaybedilen bir bahis bir habis

poker masasında kaybedilen organlar gibi yarım kalmak senin içindir

senin içindir adalet, mihenk, griye kaçan ışık,ışığın gizlemek istemediği ölü

ölünün son tuttuğu el,

bunların hepsi senin içindir

içindekilerden hangisi aşağıdadır sevgilim

a) gözlerim

b)ciğerlerin

c) kuyruklu balta

d) havası kaçmış mide asiti

e) ce

ben sana veba ediyorum sevgilim

olabilirdik, bir ayın onbeş günü sen onbeş günü ben

otuzbir çeken ayların boşaldığı bir handi kap

kapın içinde yüzümüzü birbirimizin elleriyle yıkayan iki boktan aşık

olabilirdik yerdeki kanın içinde yüzen kağıt geminin güvertesinde

birbirinin organlarına tutunan iki halat

şimdi hal ve hatır arasında dilim

kılıfından bir türlü çıkamayan penis

kınından bir türlü çıkamayan sadrazam

kuyusundan bir türlü çıkamayan kedi bacağı yetişen ağaç

seninle bin türlü bir araya gelemedik,

ama bir türlünün iki başında birbirimize

bakışlarımızı yedirmeyi başarabilen ikindi vakti olabildik...

eldivenlerimi çıkarıp

eline verdiğim için mi elimi

benden gebe kaldı gidişin

bunu şu an için bilen yok.....

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 11 months later...

Ölü Lordlar Vadisi

görüyorum ki ağızları patlamış kadınlar

kokuyor gece,

horlayan köpek sesi uyutmuyor çiçekleri

gece baltalarını denizlere saklıyor,arama olabilir diye

görüyorum ki korkuyorsun sevgilim

azı dişlerimi senden çekerler diye,

görüyorum ki jiletler sana ihanete koşuyor

kuşlar yalandan yere ötüyorlar bugün

kötü birşeyler olacaksa gecenin teninde

haberim olurdu diyorum

maktülü tutukluyor polisler katili bulamadıkları için

bunda birşey yok

hava biraz idrak mavisi biraz pelerin

derisi soyulmuş solucanlar aklıma iyi geliyor

aklımı sana verdiğimden beri hafızam

gözlerinin uyandırma servisi

telaşa neden kapılıyorsun,

yüzümü öldüremezler, bu yüzden

yüz ifadelerimle kuşları doyurabilirsin

ağzımla kaldırabilirsin yerdeki ekmeği

ve kimsesiz çocuklara bağışlayabilirsin kirpiklerimi

bunda birşey yok ki

kalçandan koparıp sana verdiğim çiçeği,

ki et çiçeği senin teninde biten ters çevrilmiş iskambil destesi

şimdi bir deste çiçeği nereye koyarsan koy

rendelenmiş örümcek bacağı veyahut

şeffaf bir ful as,göğsünden sperm emziren gülzebani gibi

boyna ip takılıp sahilde gezdirilen akrepten mi korkuyorsun

görüyorum ki gözlüklerini çıkarınca

yüzün dökülüyor yüzüme, yüzün alüvyonundan taşıyor

bundan mı korkuyorsun

insan vücudunun yüzde yetmişi inkarla dolu

bu gece sana fosforlu inkarlarla geliyorum ,

bu gece sadece yüz hattım açık ondan ulaşabilirsin bana

bu gece telefonlarla besliyorum sokak köpeklerini

bu gece senin için birilerini öldürüyorum

bu gece senin için vergi kaçırıyorum

devlet düşmanı oluyorum ,saçlarımı kestiriyorum,parmaklarımı kestiriyorum

sözümü kestiriyorum,

bu gece kendimi kestiriyorum gözlerin için adanan bir adak,

bir rüyadan kesit,daha büyük bir hayvanın parçası

kopmuş bir ayak serçe parmağını ördeğin ayağına dikmek

ki korkma senin serçe parmağın ben de bu senin ki değil

iyi de korkulacak birşey yok ki

ölü lordlar vadisinde gece oldu mu

aristokratların bir kemiği fazla gelir aşka,

bu gece havada kırılmış insan suratı kokusu var,

görüyorum ki mevziye çekiliyor bütün çiçekler

görünürde sana getirilecek bir tane gül yok

beyin sapımdan tutup gül'ümsememi getirirsem sana

bu olur, bunun oluru var

bu iyi birşey,

korkulacak birşey yok

görüyorum ki biyografi raporuma göre ölüm saatim yazmıyormuş

bu kötü işte

bundan kork,artık

hiçbir uçak zamanında kalkmayacak

hiçbir martı zamanında ölmeyecek

Ozan Uğraş

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanal kitabın vardı bende. Oradaki ve bu başlıktaki şiirlerin çoğu bu yeni kitabında vardır sanırım.

Gerçek bir kitap (sanal olunca kesmiyor doğrusu) basmak zor, külfetli ama şarttı senin için.

En aznından benim gibi hayranların bu şiirleri kitapta, eline alarak okumak ister. Aklına geldikçe açıp birkaçını okumak mesela..

Umarım işler iyi gider -ki neden gitmesin-, gün ışığına çıkmamış şiirlerini de okuruz Sevgili Requiem..

Bence okuruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dursun Elin Elimde

...............................Turan Dursun'a

güllerin gusül abdesti alması incelenmeliydi

bu vaka'da, olmadı kulleteyn'de ki sineğin dna'sı

tanrı insan öldürecek kadar bizden değildi cumaları

tetikçi tutardı namaz çıkışı

namlunun gırtlağa dayanması hangi ibadetin

secdesiydi, ve kim kaldırmıştı kalbinin üstündeki seccadeyi

kaburgaların altından görmüştüm seni vuranı

biraz dursun dedim elin elimde

biraz ben de öleyim yanında

hiç olmazsa bir saat kadar olmaz mı dedim,

dedim ki bu ölüm bozulur arkadaş,

dedim ki bu ölüm bozulur zat'ı muhterem

ateş etme

sen abdestini yüreğinle almıyor muydun

bedenindeki o mermi bozmadı mı şimdi abdestini

dedim ki ateş etme arkadaş

dedim ki direk gidilmiyor koşuyolundan cennete

bekle dedim ellerim yandı,tende

kambur bir yolda tıkandı nefesim,

seni seviyordum durağında kalakaldım ,

dursun dedim ayaklarım şurda

ben sürünerek devam edeyim

çünkü seni sevmek, nefsi müdafaydı arapçada

seviyordum seni

kalbimin üstünden devirip gittin rahleyi

sorsam din'e

derler ki bu da sineğin

kulleteyn'de aldığı boy abdesti

hayır affetmeyeceğim sizi

gerekirse 14'lü ile geleceğim cennete...

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 months later...

Fragile

Kayıp Opera

ne hikayesi olabilirdi geçmişin,

beynimin içinde salınmış zehirli mantar

şatomun içindeki düşmanım mavi beynim

düşün içine yerleşen tek ayetli yılan,

idrarımı emip büyüyen ve kelebek olması beklendiği halde

kullanışsız giyotin olan

boyna inen giyotinin ik sözüdür '' Oku''

zehrin içinde cilveleşen oku bedenimden çıkarmak üzre

seni kaybetmekten korkmadığımı düşünüyorsun

yağmurlu günlerde

yağmurlu günler benim sana getirdiğim bir tolerans değil mi ?

gerçekçi olmak gerekir ayın akla vurduğu ışıkla

annelerinin yüzlerini görebiliyorsa bazı çocuklar

ellerinde kalan tek jiletin bilekler için mi yoksa sakallar için mi

olduğu konusunda derin şüpheler barındıranların parkında şimdi

tahterevallinin aslında İtalyan bir opera sanatçısı olduğunu anlıyor, onlar

biliyorum artık çok geç seni öldürmek için,

aklımı charlie chaplin sevenler derneğine kiraladığımdan beri

seni öldürebilir yanlarımdan gri bluzlar yaptım

defolu cesetler aldım senin için ,parmaklarımı tut sevgilim

parmaklarım seni sevmekten geliyor....

Dışavurumcu Cennet Köpekleri

yüzünü yıkıyordum çünkü bana bakmaktan geliyordun

kirliydim suyun çıkardığı bilançoda

yüzümün kesikleri bıçağın asaletinden geliyordu

bazen sana çok kızgındım

bazen yanımdan gittiğin günlerde

seni arkandan pompalı bir martıyla vurmak istiyordum

ve SADECE BANA SAKAT KALMANI....

cennet öldü peşinen söyleyeyim

kader, arap edebiyatında sadece Ki eki

beynim ki;yanımda taşıdığım azınlığım

papyonlu arabesk kuarkım,

ağır trafik kazasından blues eseri olarak kurtulan

beni öldüreceksen lütfen cesedime bir fiyonk....

Sikik Bir İlerleme Raporu

tek sorun kendini inkarın verdiği hazzın

zaruret olarak geri dönmesi halinde

ona yarım vole vuramamak dedim,

buda mı gol değil sevgilim

bıçağın çoğu etin içinde değil mi?

sonra beni terk ettin ,bacaklarını alıp gittin yanımdan

adın kirpik olmasına rağmen

bir harfini bile bana vermeden gittin

teessüf ederim sevgilim

ben babamın etiyle dövülmüş biriyim

arkadan sadece ;So Tell The Girls I Am Back In Town'' dedim

gramofon kardeşler

insan hafızası ağzın içindeki uçuktur

zorlandıkça kaşınır, illettir ve haki renklidir endişe

kaygı umurun döşünde tek bir sorun saklar

insan boynuna inen giyotinin hızı

hız sınırını aşarsa

tekrarı gerekir mi idamın ?

tekrarı gerekir mi seni sevmenin

kedili bahçelerde ,morg sahillerinde

huzurevlerinde çıkan ufak bir kavganın

mesela yüzkişinin aynı anda ölmesinin

kurumun ismini lekeler mi sorusuyla geliyorum kapına

kapının kulpu urdur,

dokunamam

aç bana kapını

sana bir buket serumla geldim....

Sağlıklı Yaşam Bulaşıcı Bir Hastalıktır

neye itiraz ediyordum ben

zaman sinirlenmiş bir at kıvamında

çöl yangınlarına doğru dört nala koşmuyor mu

senden geri alabileceğim tek şey gözlerim değil mi

görmüyor musun sırtımdaki yaralara

şöyle alıcı bir gözle baktığında

terkedilmiş bir lale mezarlığına benzemiyor mu

paraya kıyıp bir çit yaptırmak gerek ,

ben teninin bana ayrılan kısmını asla geçmedim uyuduğumda

ve bıçağın nefsini köreltmesi için sundum etimi sadece

fiziki bir nedenden öteye

tarihimin bir vokaliydi bu olan ve kadim beynimin

içinde yolunu kaybetmiş köpeğin

gördüğü işkenceydim,diriltilip diriltilip adın sorulan

Şiire Giriş

beni sevdiğin gün

ben annemi bıçaklamıştım...

ozan uğraş

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...