Jump to content

Requiem'den mısralar


Recommended Posts

Sen

Ağustos, viziteden dönen yurdumun fahişesi gibi

bitse de gitsek havalarında günü tamamlamaya uğraşırdı

kapı kapanınca takvimlere sarılır,otuz bir çekmekten utanan yeni yetmelerin

büyümesini beklerdi,

hiç unutmuyorum

ayak parmaklarının arasına karbon kağıdı koyup

serça parmağını öperdim

öperdim serçe parmağını

baş parmağın tutardı ağzımı

ağzım; kışa doğru kayardı hep

buz gibi sana bitiyordum ulan

epistemolojik kaygılarımın hepsi senden ibaretti

bir doğa kanununu açıklığa kavuşturmak

herhangi bir davranışını anlamlandırmaktı

Sen ;günümüz türkçesini boşuna ihmal ediyordun

seni tanımlayabilecek her hangi bir inkılap gerçekleşmemişti

şu ana kadar,

gördüğüm bütün devrimler senden münezzehti,

ontolojik olarak bir ölümlüydün,

seninle en büyük ortak noktamızdı

vurulduğumuz kurşun,

ne olurdu ki ben saklasaydım o nu

Ağustos, iğfal edilmiş bir genç kız gibi vazgeçerken yazdan

yazdan bize zarar gelmemişti ama

sen bütün günlerin ahını aldın

otuzu toplanıp birden bacaklarına göz koyunca

ayyy dedin

evet sadece bir aydı toplamları

sana dökülen dişlerimden iki eksik....

Sen tanrı hakkındaki en büyük şüphemdin

hiç bir kutsal kitapta yazmıyordu gözlerin

bence cennette toprak sahiplerine

müjdelenmeliydi en azından siyah, kıvır kıvır saç telin.....

Ben

En çok gülüşünü tutmuştum,

bir gün öyle bir tutmuştu ki

parmaklarımın arasından kahkahaların sıçrayıp yerden sektiklerinde

peşinden hiç bir çocuğun koşmadığına içerlemiş

ağustosa küsmüştüm,,,

kişisel bir meseleydi aslında gözlerim

kendinle sen arasında bir türlü çözüme kavuşamayan

burnumu hesaba katınca

iyice çetrefilleşen

sonunda kalbine gömülen.

''isimsiz bir mezar taşıydı bakışlarım, gözlerine

bence kişisel yorumundu, hangi aralıkta sana öldüğüm''

hep yüzümü yüzüne yapıştırıp

dilini dilimin üstünde dinlendirmek istedim

şekere kanan karınca

bala yapışan bir sinek gibi

vücudunda yer kaplamış bir habis

yara ile ten arasındaki o muhteşem uyumun içinde

kaşınan kabuk gibi

sende kalmak istedim.

Ölüm

malesef her canlı gibi bizde son bulacaktık

mevsimin uygun gördüğü bir ayda

ayın uygun gördüğü bir günde

günün uygun gördüğü bir saatte

saatin uygun gördüğü bir anda,

bir cinayetten arta kalan bir kaç organı mucizeleştiren bir tutkuydu benimkisi

ne biliyorsun

belki senin mayının, kadınlığındaydı.....

Requiem 02.05.2008 20:23

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 138
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

birde tazmanya canavarı gibi bana """vuraaaajk guaarao orrrrkkkkk HİMMLER imzanı değiştir vööööağğğ """" demese çok daha iyi olacak ama diyor..işte bu yüzden kendini sevmiyorum..sevmeyeceğim.. bir şiiri hariç diğer şiirlerini de okumayacağım..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Uzakta degil, sadece forumlardan biraz uzak olacak. Mesleginde biraz daha gelismek adina, biraz ara verdi.

Ateist her ne kadar requiem'i korumaya çalışsa da

işin aslı bu değil. Macchiato ile birlikte vücut geliştirme ve uzakdoğu

sporları üzerine bir spor merkezi açmışlardı. Hatta ben de

bir kaç kez gitmiştim. Ancak aldığım son bilgiye göre başta hallaç

olmak üzere bir grup sporseveri dolandırıp, ortadan kaybolmuşlar.

Diğer sporseverler adına üzgünüm ama hallaca iyi olmuş :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

e ben himmler imzamı geri koyayaım madem..

hallac abi ekonomik kaybın varsa ben telafide yardımcı olabilirim.. maaşı yeni aldım..

hala arkandayız.. hala dönmeni bekliyoruz..

batman döndü ....süperman döndü..şeytan döndü... bir sen dönmedin be abim..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhabalar işlerimden dolayı uzun zamandan beridir sık online olamıyordum, turizmci oldugum için istanbulda bizim yaz cok yogun gecmekte zaman buldukça daha fazla online olmaya çalıştıgımdan emin olabilirsiniz, buradan sevgili kekliğe bu jesti için teşekkürlerimi sunuyorum.

santo testo

Şimdi bir kaç kutsal metin ezberlemek gerekiyordu

yoksa bu şiirin giriş bölümünden

finaline kadar çırılçıplak uzanmam gerekecekti

ritm bozulmasın ,kopukluk olmasın diye.

Ölümümden bir kaç gün önceydi

alkol limitini aşarken

bütün sinirlerimin çalışma prensibine

şapkamı çıkarmıştım

şapkadan çıkan pankreasımı görünce

alkışlayan bir kaç deli ve bir kaç sarhoşa

açmıştım vücudumu

'' haydi sebil bugün haydi alın gidin bir organımı ''

bıyıkları sararan esrarkeş bir kedi basınca kahkahayı

utanmıştım,toplanıp gitmiştim

elimde kupa ası cebimde çeyrek altın ve

bir türlü gönderemediğim mektubumla

İlkel bir kabilenin arasına karışmış

kamufule etmiştim hayatımı

kabile dansının arasına katıldıktan sonra

oynamaya başlamıştım,

ilk hatalı hareketimden dolayı iki puanım silinmiş

ikincisinde seyircisiz oynama cezası almıştım

kendime çekilmiş,

dansın gösterdiği yöne doğru yürümeye başlamıştım

köprüden önce son çıkışa gelince

solda, levhada cennete hoş geldiniz yazıyordu

sağdakinde ise gözlerin vardı,

sağa dönüp saygı çerçevesinde ayakkabılarımı çıkarıp

retinandan içeri girdim

karanlıktı, siyahtı,

bir kadının bütün içgüdülerine karşı

elimdeki kupayı kaldırdım

kör noktasına astım

kupa asının alıp alabileceği en büyük ihalenin ardından

aklına bir mektup bıraktım;

'' adının, bir kaç lehçe ve bir kaç aksanla tekrarı,

bana inen kutsal metindir,bir ölümlü olarak son ölümümü sana kaldırıyorum,şerefe''

bir refleksti, öpüşmemiz

sen gülünce dudaklarım dudaklarına çarpıyordu

mıknatısın bir ucunda oturmuş şımarırken sen

öteki ucunda sana deliren ben,

birbirini çeken iki garip nesne gibi

birbirine süratle giren freni patlamış iki yarış arabası gibi.....

kabileden ayrılma vakti gelmişti,

geri döndüm

bir düğün başlamıştı

çırılçıplak oynayıp içenlerin ardından

gelin ile damatı buldum

cebimdeki çeyrek altını çıkarıp

kadının sol göğüs ucuna taktım

öptüm, sarıldım, tebrik ettim ikisinide

fazla kalamayacağımı söyledim

yarın sabah erken kalkıp ölecektim.

ezberimde bir kaç kutsal metin

evet hepiniz soyunun

bu final dehşet olacak......

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Don't Cry

İtirafı geçikecek bir doğrunun üzerindeki vektör gibi

gösterdiğin yolda sonsuz boşluğa yelken açan

dramatik bir canlıydım,

kötüydüm el verdiğince ahmak,

içime attıklarımdan bir kent oluşmak üzereydi

gözeneklerimden dışarı sızan acılar,

ve bu yüzümdeki aptal çocuk

atılan hüzünleri beyzbol sopasıyla sonsuza göndermekte muktedir olan ben

şimdi seri katil gibi ,öldürdüğüm canlılardan bir parça çalmaktayım

senin şansına da kalbin düştü bana...

kalbin,karşımda kan pompalarken,

bir çiçek intihar ederdi ,

gramafondaki plağın dönmesi için küçücük bedenimle

hızlıca koşardım plağın üstünde,

ilkeldim ,zamanı iç içe geçmiş bitmek üzere olan bir yüzyıldım

bu şarkıyı duyman gerekti,

güzeldi, bir cenaze sonrası birbirine sarılan

iyi insanların yüzlerini anlatıyordu,

ve ölenle öldüren arasındaki o organik bağı...

gen havuzunda uzanmış, kalbinin batışını izlerken

dinlenmeliydi bu kırkbeşlik,

bugün sana çocukluğumu sunmaya karar verdim,

önce geçmişte kırdığım bütün bitlerden özür diliyorum

sana yani bir hayatın yüzde ellisine,

çan eğrisi ile ortalamamı yükseltip geçmiştim,

kısacası ben sana gerilmiştim,

parmakların çivi ,bedenin bir toplumun kutsal bellediği efsaneydi

sana çocukluğumdan bir tane kavga sunuyorum

ellerim kan içinde

dışarıdan bakıldığında beyin ameliyatı sanılan

bayram sabahı dışarı çıkmak için hazırlanan hınzır bir delikanlı görünümlü

çocuğun beynini yiyen kompulsif nesnelerden

sana bir gül getiriyorum

hepimiz ölümlüyüz biliyorum

ama sen daha fazla ölümlüsün

protokolde oturanlar bilirler,

aşk , zaman hilesiydi,

bilincin, enkaz halinde çok sonra etin altından çıkarılmasıydı..

bir dinin kenarında çimenlere uzanmış

kötü huylu tümörlerin ,

moral olsun diye birbirilerine iyi davrandıkları mekanda

aniden babamla karşılaşmış

senden bahsetmiştim

elimde bir neşter

kimseye verilmesi uygun olmayan ,

belki müdahale gerekir diye hep yanımda taşıdığım

şimdi yansımasında saçlarımı taradığım...

çok üzülme artık

çünkü aşk şiiri olmayacak bu ,

açık havada

ya seni öldüreceğim

ya da seni.

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Alternatif Ölüm

İkimiz iki sicilya asıllı yalancı gibi,karşı karşıya dikilmişiz

ellerimizde boş silahlar, dayamışız şakaklarımıza

çekmişiz tetiklerimizi ,düşmüşüz yere

ölmüşüz güya

radyoda Marlyn Manson şehir efsanesi olacak kadar gırtlaktan ölürken,

kalkıp gitmişiz sonra ....

giderken iç çamaşırın takılmış kapı koluna

ne zaman kapıyı çekiştirsem

dışarı adım atılmayı bekleyen bir dünya

bir türlü çıkamayan

iki sevimsiz Sicilya asıllı yalancı gibi hep yorgun hep kirli

hep ten

hep ter.....

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nöronlarım Sana Emanet

Televizyonda Türk sanat müziği icra eden

müzisyenler canlı yayında birden delirse

aletlerle birbirlerine girişmeye başlasalar,

hayvanların erojen bölgelerini sergileyen bir manyağın

sergisinde,

iki entel fanus içindeki klitoris hakkında derin düşüncelere dalarken

dört kişi binayı sarıp sergi sarayı için poker oynasa,

döperle açılsa iki lezbiyen,

mimiklerinden kupa serisi akan adamlar

kirli sakallarıyla votkalarını yudumlarken

aniden biri rest çekse ,ortalık gerilse

dilinin üstünde striptiz yapan bir melek zeminden şikayetçi olsa

son günahını çıkarıp,sandalyenin üstüne koyan peder

topladığı günahlarla kendine bir kadın yapsa

baş parmağını kırıp

tanrıyla iddiaya tutuşsa

çarmıha gerilse

tanrı o nu onikiden vursa,

o an gece yarısı olsa

onikiden vurulunca peder,

fareler ve bal kabakları hiç değişmese

hiç bir masal zaferle bitirilmese

x ve y sorunu çözülse

kimin kimden büyük olduğu artık karara bağlansa

kaybeden uzaya fırlasa

kazanana bebek gibi baksak

tapsak, abartsak, saçmalasak

sihirbazlar yönetimi ele geçirse

birazda onlara kansak,

ülkeler kendilerini deniz kenarlarına vursa

iskandinavlarla rulet oynasak,

kırmızı yedi gelse,

törenlerle karşılasak,konfetiler takılsa

Kempiski'de ağırlasak yediyi

yediği onun olsa

bize bilmediğimiz bir şeyler anlatsa

mal mal o nu dinlesek

güleni dövsek....

sen çomağı hazırlasan

ben gelsem

spermlerimden başkent yapsak

sen bir kaç heykel getirtsen Rusya'dan

resmiyet kazansak,

sevişsek sevişsek

sevişsek

sevişsek

evet evet yatakta faşist olmak gerek....

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Opera

İlla da bilimsel olsun diye bu hikaye,

birkaç tanrıyı kandırmam gerekti

bir sürü kaygıların üstünden geçen röletivite

bir sürü kural bir sürü sistem, enerji, madde

kurtçuğun içinden geçerken fantezi olsun diye adını bozonlara haykırdım

çocukluğuna eriştim, fallik dönemine bir kaç kristal serpiştirdikten sonra

ayaklarımın yere basması gerekti, evet, kendimi yumrukladım!

kendimi yumrukladım

düştüm

nakavt oldum

hamam böceklerine pes dedikten sonra

tutup içlerinden biri kaldırınca sağ elimi

şampiyon oldum şampiyon!

''insanın en sansasyonel galibiyeti kendine karşı olandır''

İlla da gerçek olsun diye bu hikaye

aklımı kaçırdım

devlet işlerine kafası basmayan bir vatandaştan arta kalan bir kadının

yalnızlığına ektiği mumların ateşi fitilledi beni

bir gece bütün geçmişini iptiklerimi topladım meydana

bu size vereceğim son röportajım

lütfen profilden çekmeyiniz

keza burnum götünüze girebilir' derken

birkaç peygamberi zamansız gönderen kandırılmış tanrılar

tarafından kaçırıldım

beynime mayınları yerleştirildi

birkaç mafya kılıklı melek tarafından...

öpüşmeye duyarlı mayınlarım var,

bu gece öpüşmeyelim

öpüşürsek kan tutar seni

sonra aynaya beyinciğimle yazılmış adın yansır

bana küsme lütfen

gerekirse acil yardım panelimi çek

beni polislere ihbar et

bir devletin bütün organları gibi

üstüme gelmeni sevmiyorum ama

ben sadece sana tapan bir vatandaşınım

vergi dediğin nedir

öptüklerimden düşersin...

''en güzel öpücüğümü dilimin üstünde istop ettirdim, iyi bir tahriğine ölebilirim''

İlla da sanatsal olsun diye bu hikaye

bir ölümden arta kalan bütün organlarını sergilerken

artık daha da anlaşılır bir şeydi kalbin

secdeye varmaktan çekinen şeytandan

başlıyordu insana hizmette sadakatsızlık

ufacık şeytanlar mikroskopla görülebilirken hücrelerinde

adına isyan dedin,

sen, aklımın tomografisinde, soyunan en kral kadındın

'' şeytanın bile aklından geçmezdi ,vajinal orgazmda gebermek, kaçmıyorum benimki sadece adli tıp raporu için sonsuz bir istek,

ne olur diril, ölülerin aşkına morgta son bir dans daha''

En çok gecenin ikisini seviyordum

Batman'ın amına koyayım

sen beni gece ikide

göz göze geldiğimizde gör...

biliyorsun

şişman kadın çıkmadan opera bitmez...

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Bitmişler Kulübü

Nedendir bilinmez bitmişler kulübünün girişi, beni öpüşünden sonra ilk solda,

Etrafında dönerken hayatının,hayatının diyorum

yani bir ağaç bir gök bir de çiçekten biraz fazla olan bir şeyin

bitiminde yine dönüp dolaşıp yüzüne geldiğimde

o bakış var ya,

hormonlarımı asal sayılarla çarpıp tek düzen halinde beynime doğru istikamet veren

o kendiliğinden hali müspet bilimle açıklayamaz kimse

melekler boşuna sinüsünü alıyor geçmişteki hayat karelerinin

nafile boş boş !!

.... a sen miydin hoş geldin, bende biraz önce seni gebertiyordum....

Bitmişler kulübüne hoş geldiniz,

birazdan, belli bir yol katedince şiirde, Meksika dalgası yemiş gibi hafif sallanacaksınız

ama önemi yok güvendiğimiz bütün umutlar az önce kredi kartlarıyla çöpe gitti

mantık, felsefe, bilim ve bir kaç yürüttüğünüz fikir

bu hayatı az önce terketti

evet, geç kaldınız bir kadının üst düzey organlarıyla muhattap olmak için giydiğiniz

krem rengi takım elbisenin üstüne yanlışlıkla dökülen dinozor idrarını temizlemekten dolayı kaçırdığınız

randevu gibi,

geç kaldınız, bir erkeğe geç kalan kadının geç kalan kahvesi gibi kahvesinde çıkan ''geç kaldınla'' arasındaki

o tuhaf benzerlik gibi

..... .a sen miydin bende biraz önce fahişe bir balığın parlak pullarını çıkarıp bir kaç abi nasihatı veriyordum........

Kendi elini kesip, sonra kendi eliyle tokalaşan adam

en sonunda sıcak bir dost eliyle temas etmişti

büyük ejderhalar büyük iskambil kağıtları

büyük kılıçlar büyük riskler büyük handikaplar büyük zarflar

büyük kahramanlar vardı bitmişler kulübünde

uzaktan varikosele benzeyen adamın biri demişti

''bitmişler kulübü burası'' diye,

çok karmaşık bir şeydi

uzaktan başka bir şeye benzeyip tek eli olmamak.....

Bitmişler kulübüne hoş geldiniz,

birazdan hayatınız sorguya alınacak,en büyük hurafenizin sözleriniz olduğunu anlayacaksınız

ama önemi yok verdiğiniz bütün sözler,denizaltında prinalar tarafından yok edilmekte

yoo yoooo burada pişmanlık yok , kendini aldatan bir başkasını çok fazla aldatamıyor burada,

lütfen fazla düşünmeyin

burada soru işaretleri kancadan

kanatabilirsiniz aklınızı .......

Etrafında dönerken hayatının,

ara sıra dokunmak istedim hayatına

hayır yalan söyledim

ben senin hayatına vantuz gibi yapışıp öyle kalmak

her balığın hazin sonu gibi misineyle dalga geçerken

ansızın dilimi bacaklarına kaptırarak ölmek istedim.

........................... a sen miydin bende az önce göğüs kafesiminin kemiklerini marleyledim,çok şık oldu valla ölmen gerek............

Bitmişler kulübüne hoş geldiniz

Birazdan bu şiirde bitecek her şey gibi

ama önemi yok şu an itibariyle artık gerçeksiniz

ve gerçek aslında söylemediklerimizden ibaret..

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...