Jump to content

Requiem'den mısralar


Recommended Posts

KesikBaşlık:Giyotin

Çok zordu,teninin üstünden

arapça ezgileri jiletle kazımak

tahriş olan yerlere keman sesi sürmek

ve artık sen de biliyorsun

yeni doğmuş bir bebek gibi emekler,kurşun yiyen

adamlar sana gelirken

ben sana sıkılmış bir kurşundum,çekirdeğimde adieu mon pays..

çok daha zordu,beni öptüğün yerleri cehenneme göndermek

tahrik olan yerlerime tek ayak cezası vermek,

tek ayak üstünde

senin bağımsızlığın için işgalci kuvvetlerle

öteki ayağımın tendomunu paylaşmak

ve liflerimle onların ruhlarını çitilemek

ve artık sen de biliyorsun

yeni ölmüş yaşlı kadınların son adet günüdür,beni unuttuğun gün

işte bu yüzden bu şarkı balık yağında ıslah edilmiştir

unutmayasın diye

benim kalbim,senin yarandır

bacaklarında kabuk bağlamıştır,

ve sen hiçbir acıyı kabuklarıyla yemedin

beni soydun,

utandım,arkamı döndüm

arkam paramparça köpeklerin etleriyle dolu

arkam; erken çökmüş kadınların altında kalan erkeklerin spazmlarıyla dolu

arkam,onsekiz yaşını doldurmuş çiçeklerin etil alkolden dolayı

biraz çakırkeyif açmaları ile dolu.

ben öptüğün herhangi bir çift dudaktım

şimdi o dudaklar duvarda çakılı...

en zoruydu,senden çekip giderken

hangi avucunda hangi gözümün olduğunu bir türlü bilememek

bildiğim birşey vardı elbet

uzayda astronotlar sadece Ay çekirdeği yerler

biz birbirimizin etlerinden veda baloları yaparken

onlar bizi izlerler,ve kabukları çin seddinin üstüne dökerler

ve uzaydan görünene göre

ayrıldığmızda senin hala kucağımda olman,yörüngenin nazar boncuğu olsada

entropiye aykırıymış

uzaydan bakıldığında

ikimiz kanatları çekilmiş iki sineğin çiftleşme çabası gibi görünüyormuşuz,

sen kucağımdasın o ayrı,

fizik kurallarına aykırı olsada,hem kucağımda olup hem beyaz denizlerde olman

o einstein'in sorunu

ben o kadarını bilmem

benim arkadaşlarım sadece astronot

onlar da uzayda 31 çekip çekirdek yiyorlarmış...

ben yüzüne inen,iyileştiğinde hiçbir izimin kalmadığı

giyotindim

en zoruda yüzüne inerken

gözlerini kapadığını gördüğümde

yönümü değiştirip kendi gövdeme inmemdi

daha zoru yoktu

vücudundan ayrılan bir santimetre saçın

benden başka hiç bir günahı yoktu....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 138
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Seni ve yeni şiirlerini gördüğüme öyle sevindim ki..

Hemen bütün şiirlerin çok etkileyici, çok çarpıcı ama son astıkların içinde "KesikBaşlık: Giyotin" beni fena yakaladı nedense.

Karamsarlığın çok etkileyici senin. Kapkaranlık değil ama can acıtan, ani ve sert bir darbe gibi inen türden.

Hoşgeldin Requiem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu da benden dostlar...

BU YALNIZLIĞI YAPABİLİRİM

Bırakın, bu koltukta bir-iki akşam daha yaşayacağım

Birkaç ülser sigarası içeceğim zorlama votkalarla

Bir Jozsef bulacağım raflardan ya da bir Eluard

Kan benden önce varacak acılarıma

Ve yaralarıma sadik kerpeten

Bırakın, beynimi yüzeceğim kendi keşfim çengelde

Kollarım yeniden oluşacak iki uzun materyal

Göğsümün ince zamanına çift dişi el bulacağım

Bırakın, uyku koğuşlarına ineceğim bir rüya derleyip hemen

Dağılacak kafatasımın içindeki tümörlü aritmetik

Karanlık sütrelerde ahlâksız işler arayacağım

Bırakın, elden düşme bir sanat bozacağım bir-iki akşam daha

Ayırdına varmadan zaman sekmelerinin

Bahçede çınlayan kırık iğneli gül pikabından

Kara düzen bir şeyler dinleyeceğim

Bırakın, üzünç sicilini güldüreceğim ömrümün

Naylon cemiyetten yavşak kuklalarla

Susturup kalma seslerini

Biraz daha ineceğim kendimi biriktirdiğim canlıya

Nasıl oyulduğu bilinmezlik bir yılan deliğinden

Bırakın, uzak bir anne kuşu uçuracağım koynumda bir-iki akşam daha

Su damlası biçimli günışığında

Yüzümü kırık bir dipçik gibi toprağa yatırın

Link to post
Sitelerde Paylaş

Picassocum Ben Kuş Değilim

http://fizy.com/s/15775o

Kustum bugün tamam biliyoruz elbet biz de kuş olmak isterdik ama

kustum ben hem de gökyüzüne

dağların etekleri yok , mini etekleri hiç yok

çünkü yara bağlamıştır bacakları onların

bu yüzden nehirler, ibadetleri bozulmadan akabilirler yataklarına

ve ben aynı nehre iki kere kustum

kuş olmak isterdim ama kustum

ayrıca size de küstüm

bir kuş üstünüze kustu diye

talihli sanıp kendinizi

son ölülerinizi bana yatırdınız diye

kustum ben

yerde joker gökte jazzı bulan ilk adam vardı

iki oda bir anne evim vardı o gün

ananem başımıza taş yağacak

kapa şu radyoyu dedi

radyoda; pornografik bir tablo vardı

sonra ben picasso'nun üstünede kustum

annem üzülme dedi

picasso'nun teni kusmuk tutmaz

her işte bir hayır vardır dedi

hayır benden kuş olmaz olsa bile

karga olurum dedim

madem öyle işte böyle dedim sonra

saçmalama dedi senden karga olmaz

kargalar asla yalan söylemez dedi annem

sonra annemin üstüne kustum

picasso burnumu kırdı

annem tavanda ağladı

ananem namazını bıçakladı

babam geldi en son

örf ve adetlere uygun evin ortasında öldü

zaten bizde pek yaşıyor sayılmazdık

sadece İtalyanların bize Picasso kadar itibar etmemesine

birazcık içerledik

ama biraz....

requiem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deha'ya armağanımdır.

Stanley Miller Deneyi

Benlerimi kesip kabın içine koyduktan sonra

kendime elektrik verirsem

kabın içinde Stanley Miller'i oluşturabilirim....

Çevrilen her sayfa gibi geride kalıyor gözlerim

gözlerimin altında batılı bir konçerto

çok uzaklarda bir kadın

aklına jilet atıyor,

oysa benim belden üstüm müstakildir

sözlerime bağlanan nazar boncuklarını diş mineleriyle yaptı büyüklerim

mine abla sen bu işe karışma

otur oturduğun yerde çocukların sırtlarını dikmeye devam et

redifin üstünde o kadın saçlarını bağlıyor bu akşam üstü

bana da akşam üştü az şarkı söylenmişti bu gece

sonra cımbızla çektiler kuyruk sokumumu

sakrumumun içine şeker doldurup misafirlere tuttu büyüklerim

gırtlağıma sarıldı ay,

bıçağı mideme saplayarak kurtuldum aydan

yerdeki kraterler şüphesiz

geç kalınmış bir sonbaharın bahar temizliği

evlerinin önüne konulan o güzelim bahar cesetleri

ve telaşa gerek yok artık

sevdiğimiz kadınlar artık radyoda cızırtılı çekmeyecek

çeliğin gövdesine işlenmiş metal bir kalçaydı yalnızlık

insan alyuvarı ile delmeye çalıştılar yazık

ve vidanın eti delerken o muhteşem , o akılalmaz , o şehvet dolu sesini

değiştiler protez düşlere,

oysa kırılan her kemiğin, suyuna gidip gönlü alınabilirdi

yine de telaşa gerek yok

ayak bileğimden bir delik açıp şişirebilirsem şu sana hasret tenimi

sende dilinle çekebilirsin pekala kalp röntgenimi..

Geri çevrilen her idam isteği gibi soğuktu kokun bu gece

kokun ki, iddianameye göre melekler divanında gizlice tartışılan bir proje

üstünde düşünülemeyenin karşısında balık avlar gibi yarı ölü bakan adamların nazarında

tutulan her söz vahim ise,ben kanınla vaftiz edilmiş olabilirim

ve ağzıma sıkıştırılmış olabilir kutsal organ olarak göbek deliğin

o halde fikri bir bağ var işte teninle bakışlarımın arasında

neticede göz göze gelirsek

birbirimize vurmalıyız geç kalınmış saatlerle...

Eğer Turn The Page' î kesip en güzel yerinden

kabın içine koyabilirsem radyoda sıkışan gazımızı

pekala Stanley Miller'da sevebilir bu şakıyı...

Requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mustang Sokağı

Anne rahminden alınan kitleydim

büyüdüm, ilerledim

ilerleyin beyler arkada geviş getiren lucifer

ölmedim,kolanya bastım mikroplarıma

ohh hepsi ferahladı gündüzün sıcağında

iltihaplarımın içinde güven içinde bana teşekkür ettiler,

abartmayın bu birşey değil

vücudumdaki her sivilce mayındır, üstüne basıp patlatmayın yeter

uçuk ölü rengi olan göz rengime fırçalarını batırıp

babalarının ten renklerini açtılar

terledim terledim

terledim diyorum

alnımdan dişlerime süzülen her ter, beynimin gözyaşıdır

bunu not edelim beyler

ileride ölü çocuklar korosuna katılmak isteyenler için

boktan seçmeli bir soru olarak

karşımıza gelebilir

o yüzden karşımıza gelen herkesin sicillerinin üstüne kader mavisi alasında

işaret koyalım,sicili bozuk sicilyalı aksanıyla geliyoruz, kendi üstümüze

üstümde kadın lifleri ile nakşedilmiş bir ceket

ceketin içinde eflatun mide kaslarımla

yer verin beyler, öpüldükçe yayılan bir virüsüm

ve derimin kopyasıdır, ağzı açık ölmüş arizonalı vampirlerin

kanı ayırıştırırken kullandıkları yol levhaları

öldüm öldün öldü öldük öldünüz gerizekalılar

dinleyin beni;

evden çıkarken unuttuğunuz bir tümör

tümörün içinde korkuyla basılmış kapı zili olabilirim

ve siz de arşın gövdesinde damağa yapışan peygamber kokan planörler olabilirsiniz

erkeğin içinden vinçle çekilen kaçak konaklayan kadınların

yıkım emridir bu şiir

iş bu son vida sökülene kadar iliklerimden

tanzim edilen her göbek bağı gibi ilgi alaka içinde

felsefenin içinde yokluğun o gövde gösterisinde

yer alan vaftizi ince ses sanan zarımsı ukalalarsınız

göğüs kafesi içinde uçurumlara park edilmiş eski model mustanglersiniz

herbiriniz ve göreviniz

aynadaki suretinizi öldürmektir

teşekkürler hiçliğe bir kadın daha ilerlediniz.

Ve mevzumuzun ortasında kısık ateşte demlenen eflatun renginde

bir geç kalıştır kendimize, bu olanlar,

olanların gölgesinde biriktirilen güvercinler

masanın üstünde unutulmuş aşk şiirlerinin imla hatalarıdır,

hangi yoldan dönersek dönelim kendimize

uçurumun kenarında kendini sevgilisinin bacağına bağlayan

öteki sevgilinin bungi jumping denemesidir aşk. içinde tentürdiyot kokusu barındıran

o yüzden çekilen hiçbir otostop güzel değil fotoğraflarımızda

kendimize dönüyoruz beyler,

kendimize geliyoruz

yerdeki silaha, kan kaybından ölmek pahasına uzanmak sürüne sürüne

aklımızın balkonlarından sarkmadan ayak parmaklarımıza bakan

kadınların orjinalliğiyle kendimizi yok etmeye bir kadın daha yaklaşmanın

verdiği o şevk ve o disiplin dolu mesane torbasıyla

ölmesek de

şimdilik bu kadar yara yeter bütün sargı bezlerimize....

Teşekkürler

bir kadın daha yaklaştık

annelerimizin yüzlerine benzeyen sokaklarda

birbirimizi öldüresiye sevmeye.

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir Ece Trajedisi

http://fizy.com/s/102qjj

Senden geriye kalan biraz blues ve biraz bluz

dudakların şimdi sırtıma telle dikilmiş elveda dövmesi

sana bu şiiri bir rakı bardağının içinden yazıyorum

felsefesi olan,

olan ve olana tecavüz eden bütün hikayelerin

randıman meselesidir,teninin yarısı,yarısı olan şeylerin dünyasında

asla tamamlanamayan hilkat ayini bu sözler,mis gibi pas kokan damarlarımdan

rafine edilerek süzülmüştür

üstüste gelen iki zarın aynı sayıyı paylaşmak zorunda kaldığı takıntılı bir gecede

üstünde bacakların iskambil kağıdı gibi dağıldığında gövdemde

dilimin ucunda ece ası,tarot krallığında saklanan tek bir nehirsin

Fal açıldı,içinden Tanrı çıktı onun içinden de ellerin

keskin bir bıçak gibi yalan söyleyen ellerin

falı kapatınca üstüne parmakların sıkıştı aniden

aramıza sıkışan her yalnızlık gibi tırnaklarını döktü içeri

içerisi, girdabın yaralarını saran yaşlılıarın saklandığı mezbaa

içerisi, beni bırakıp gittiğin yolların üstüne zift dökülüp yenilenmesi

planı ve projesi hatta yol çizelgesi

içerisi; camları yumruklaranarak kırılan tren istasyonları

içerisi ; dalağımın üstünde çekilmiş el fireni

gitme dedim sana ; gidersen o halde İçel'im dedim

zaman zarfının üstünde balık puluyla gönderilecektir sana cesedim ,bunu temin ederim

ve sen de kabul edersin ki,

bütün postacılara sözlü ezberletilmiştir, tekrarımın olmayacağı,

içimde biriken külün eşrafında diz çökmüş itaat eden alyuvarlarımın seceresinde

verilmiş sözdür senin olamayacağım

çünkü nefret bahçesinde unutulmuş otistik bir çocuktur kalbim

kalbimin içinden birçok kez polislerin elini kolunu bağlıyayıp

tenimden sınırdışı edilmelerini yazmıyorum bak,

Ohal'de görüşmeyelim Ece

Çok tehlikeli oraları mayın gibi sözlerin var orada

ve sözlerinden gebe kaldığım bir sürü gayrimeşru intihar girişimlerim...

Senden geriye kalan tek dişli hayvanlar ve sahil kenarları

ve uzun yol molaları

biraz bekler misin

biraz mola vermeliyim bu şiirde

beş on dakika sonra geleceğim

öptüğün yerler tetikledi, acilen kızgın ateş basmam gerek

hemen geliyorum,

olur da teninin ateş mertebesine ulaşabilirsem bir gün

takva sahibi her dindar gibi,

o zaman senden kurtulabilirim,

yoksun

ağda ile vücudundan çekilen tüylerin

kendisini artık ağdaya ait olduğunu düşünmesi gibi

yoksun, kesilen elektrik yüzünden bütün lambaların kanaması gibi

geliyorum ayrılma bir yere...

Senden geriye kalan biraz biz biraz da radyo istasyonlarında bekleyen üşümüş insanlar

sıradaki şarkıya atlayıp en yakın yerde kendini ateşe veren kadınlar ve erkekler

ve yüzümüz onların gölgesinde unutulmuş iki biblo olabilirdi,birbirini tamamlayabilen

olsun zararı yok

tabloda birbirinin etini yiyen iki ressam kılığında hayvan olduk,

her kusmuğumun içinde gizli ayak izlerin

Biliyorsun ayak izlerinden çok rahat tebessümünü yapabilirim

ve kelimelerle bir evren yaratıp, nöbetçi tanrı bile yapabilirim seni

ama ziyan edilmiş bir organ durumu var aramızda

bunların hiçbiri tekrar izlenmesi gereken bir film

tekrar dinlenmesi gereken bir şarkı

tekrar okunması gereken bir şiir

ve tekrar sevişilmesi gereken gece için değil

bunların hepsi düştüğüm kuyunun mimari yapısıyla ilgili

boşluk var düşün derin ve sakız ağacından yapılmış

ve yukarı çıkmak için oluşan bütün çıkıntılar ellerin ve göğüs uçlarına benziyor

bunu da düşün,

yani anlayacağın senden geriye kalan birşey yok

yoksun

yok

ve yokluk; arabanın icadına yetişememiş peygamberlere,tanrının ilginç bir ayıbı

yokluğun;ağzımın içinde lavrasını unutan ipekböceğinin

dişlerimin üstünden ilk defa hayata kanat çırpma çabası...

Senden geriye kalan ; Sen

Asla affedilmeyen....

Requiem

Ece*:Eski dilde Kraliçe.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Favorileri Kısaltma Ense Natürel Olsun Abi

Üç numaraya vurdum gidişini

fön çektim yokluğuna,

az önce öldü aragon, radyoda biraz rakı olmalı dedim,

kendi kendime

bugün içmeyeceksem, rakının ahını alırım sevgilim

nasıl derler ha

alma rakının ahını

çıkar anason anason

Anaaaa son bakışını koymayacaktım genzimden aşağı

aşağısı mesaneye kadar senin

ötesi terbiye edillmiş difriz fosili

perma çektim bakışını unuttuğun aynalara

bugün

sonra seni düşündüm

seni düşünmek; hiç öyle ayakta tedavi edilecek birşey gibi durmadı gözümde

ki gözümde bana ait olmayan bir çapak vardı

nostaljikti, maviydi,uykudan taşmış kız gibi bir artıktı

nefesimi tuttum, koydum avcumun içine

avcum; sırtımda şarkı renginde beze

beze falan gerek kalmadı,

ben aynadaki görüntünü gömleğimin koluyla sildim

şimdi nefesim; ikimiz için röfle çekilmiş bir güfte

senide düşündüm tabi

herzaman ki gibi

belki bir gün elinde bıçakla dönersen

fırının yanına bıraktım ağzımı açık şekilde

bıçaklarsın diye..

ki defalarca çalkalanmış bir ağız o, bıçağın mikrop kapmasın diye...

kestane rengine boyattım gidişini

bacağındaki yanık ile yaktım bir sigara bugün

berbat bir şarkı koydum kadehe

mezesiz içtim seni

ağzımda garip bir tat

sanki kan içinde acıyan parmak,şeriatin kestiği

ki ben o parmağımla da öpmüş olabilirim seni

ben olsam kesmezdim yani

açıkcası yokluğunla terbiye ederdim tırnaklarımı

et benlerim şahit olsun ki,

hiçbir yarama eş koşmadım seni....

Gümüş renginde bir peruk taktık gidişine

sana meylenmiş her ölümlü tanısa da ayak bileklerini

bugün sana giden bütün yolların hepsini üç numaraya vurdum

favorileri kısaltma

ense natürel olsun abi.

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

Profil Resmi

asıl telaşa kapılıyor gece

sesini duyduğumda,

öksürüğünün arasında ananen bağdaş kurmuş

irin topluyor babil bahçelerinden

anlamsız bir sayı aramızda gözlerin

sonsuza kadar nakış gibi işleniyor çelik gövdemde

açık kalıyor bütün sözlerin ışıkları güldüğünde

belki bu ele veriyordur beni

kendi dudaklarımı öptüğümde

annemin gölgesinde sesini dinlendirdiğimi anlıyorsundur

ve kuşlar göçebe kuşlar,akıl noksanlığına hicret etmeye başlıyorlar

kuşları seviyorum, göz ucumla

ki biliyorsun sen ağzınla kuş tutsan

o kuşunda ağzını öperim...

abajürü açtığım zaman gördüğüm her tablonun içine biraz etinin

karışması

kabul edilir birşey gibi duruyor,gökte

göğün biliyorsun işte yedi kat derisi var bizim neznimizde

ah o göbek deliğin herşeyi içine çeken serseri hiçlik

önce gözlerimi alıyor içine

sonra tekerlikli sandalyeye mahkum edilmiş güvercinleri

ki onların bir çoğu

inkar etsen de göğüslerinin arasında kuluçkaya yatmışlardır, sabahları

sabahlar , ikimiz arasında çatalla gözlerimizi yuvalarından çektiğimiz

kahvaltıların profilleri....

Bazen annemi özler gibi özlüyorum seni

usturuyla yüzümü yüzüne benzetiyorum

sekizyüz kere öpüyorum gözlerimin altını

dudaklarım düşüyor tavana

ahize rengini alıyor dilim

dilimin ucunda hintli bir kalem

ineğin üstüne yazıyor

iç çamaşırlarımızda biriktirdiğimiz inlemeleri

sonra kasıklarına vida ile monte ediliyorum omuzlarımdan

dilim beline yapışıyor,

soğuk, soğuk ekim ayında ülser geçiren her arı gibi

ben de şekerli içmeye inanıyorum seni

mevsim vadesi dolmuş çöl ayini gibi kendi hayvanlarını

çektiğinde kendi içine

berbat oluyorum

başı kesilmiş ejdarhanın kusmasıyla beni

anneme dönüyorum....

Merhaba Anne, cehennemden geliyorum

yüzümdeki yanık; sevdiğim kadının profil resmi....

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

masalın gala gecesi

Peki bu hastalık hangi ilaca iyi geliyor, şimdi

gidin uyuşuk bedeninizi silkeleyin

size atık masallar getirdim bugün,

kırmızı hattatların işlediği mesafeye kadar yaklaştım az önce

mesafe tanımaz bir aşk hikayesinin etrafını çevirselerde

ölü köpeklerle

ben mantığımı kaybettim ,hükümsüzdür....

Zorla girilmiş bir evin darp edilmiş fotoğrafları vardı yerlerde

içimde parmakların şıklama sesi ve nar ekşisinde bekletilmiş hayvan ayağı

psikososyetik bir gülüş ile girdi eve Ozan

papyonunu düzeltti vidanın üstünde,aynadan seken biraz tebessüm

hepimize yetti,anladık ki biz bugün ölmeyeceğiz

rahatlatan haberi radyodan alt yazıyla geçince üç başlı kont ,

garantiye aldık nefesi, tekilanın üstünde

tekilanın üstünde dilini unuttu Ozan dilinde mercan balığı yumurtası

ve hasta teri vardı

ben konuşamadım, çünkü masalda olsa

insan bekliyordu sigorta güvencesinde kusmayı

o halde önce misafir kusmalıydı güvercinlerin üstüne

ve ilik nakli hikayeleri cin peri işlemleri mevkiinde

yeniden hortlayabilir, birbirimizi kendi yüzlerimizle korkutabilirdik

masalcı bu dedik,yel değirmenlerinide götümüze sokar

isterse

isterse oral sekste yaptırır Hansel'e

hepimiz bu masalın içinde taşınamaz malllarız dedi, Ozan

Benim aklıma sen geldin, canım o esnada

esanslı bir hikaye gibi anlata durdum seni

'' Ben ona, bana kitap göndermediği halde deli gibi inandım,''

Anlıyor musun beni,anlıyorsan iki kere bıçakla

Sonra ben yatakta uyurken, son bakışını

annem aldı ve beyin kabuğuma ördü

o yüzden ben yüzüstü yatamam Ozan

bakışı ezilmesin diye...

Neyse dedi Ozan, dişlerini temizledi üstüme

tartarın önünde diz çöktüm

ışığın affedebilir kenarlarında dolaştım ellerimi ovalayarak

hiç sinek taklidi yapma

sinek olmak için çok büyük egon var dedi

ben anlamam dış işleri bakanı olsada Güliver, döveceksin

Ağzını burnunu kırdım devletin, devletin önünde verilmiş konser gibi

dağıldı mekan,kontrol mekanizmasının üstünde tüneyen baykuş

verdi öğütünü;

hepimiz din iman sahibiyiz,siz kanatları çekilenlerdensiniz

ve şüphesiz, din; satranç oyununda ısınan yedek kalmış vezir

ve serbest vezinle işlenmiş erkek hamlesi

Şah dedi O,

mat dedim bu masaldaki ormanın rengi

biraz daha kahve içersek rengin karşısında

boka benzeyecek herşey

ki dışkılar masalın içinde asla öyle kötü kokmasada

bilinç boylarında asla temize geçememiştir kaydı

bu insanın ayıbı şimdi bu konu burada kapanmalı dedi Ozan

ki, boynu konu kaplıydı.

İçinden mezartaşı çıkan kadın, usun sularında

kaç defa daha yıkayacak elma turtası ile kaplı ellerini

deliriyorum Ozan, vicdanın üstünde çilek kaplı kadınları kırdım

kendi kafamın üstünde ceviz gibi,

cevizin içinden çıktı babamın elleri

ki tırnakları hiç kesilmemiş bir öykü oluyorum, etinin mahrem yerlerinde

aslında mekruhtur masallarda Tanrı tek taşlı böceklere

ne yapmalı

ne yapmalı

nadasa yatırılmış kadınları toplayayıp

şehirde yaygara çıkarmalı, pamuk prensesi çarmıha gerip

Yedi cüceleri,grup seksten yargılamalı

yetmezse ne yapmalı Ozan

bu süreç ağzı açık kalmış lordlar birliğinde tartışılmalı

gerekirse iş çıkışında tahkime gidilmeli

Ne yapmalı diyorum sana

Sen, papyonunda kelebek besliyorsun

artık bizi hiç umursamıyorsun

ölü şenliklerinde nefes alan diyaframa yapışmış katolik sümbüller gibi

sende yanağın öteki tarafında çıkan tokadı izole ediyorsun

secdeye varmadan rükude inecek bir sahabe gibi bakma öyle

çok değiştin Ozan, perşembeler senden utansın

Bir aşk masalının içinde bulunmuş bedenim,

bedenimin içinde rakı balığı varmış

ceplerimde senin yaraların, ve Ozan'ın ikamet ettiği küçük bir alan,

prömiyerde jiletin yanında sunulan bir renkti tenim

avuçlarım patlayana kadar alkışladım masalı

yerlerden topladılar parmaklarımı.....

requiem

Link to post
Sitelerde Paylaş

elimde manson'dan bir parça var

http://fizy.com/s/154f11

İçimde bir sürü ölü köpek uyuyor

bugün sana Manson'un kemiğini getirdim

ağzımda ilik kokusu

ağzın ağzıma cok uzak yerlerden göç eden mülteci

ve ağzımın içinde çevirdiğim yirmilik dişin var

bir de

yüksek dozajda sen verilmiş oda

içinde ellerinin tuttuğu bir abajür

tabloda yüzün,

duvarlarda iç çamaşırların var.

yüzün çok eski bir yol haritası,

çıkmaz sokaklarına işeyen ibneler var

duvarlara kostik sürüp dillerini yapıştıran evde kalmışlar var

adın, çok eski bir dilde duvar yazısı

grekçe'de cin pişiren diye bilenler var

ve sobanın üstünde şiirler

iki kestane arasında ateşin ezik sarhoşluğuyla kendini bulan imgeler

radyoda bir şarkı var, aynı ellerin

koltuğun üstünde dizlerin var

ve dizlerine yapışık dudaklarım

yatağın üstünde gıdıklanmaların

ve camın dibinde '' burnunla ilgili ciddi sorunlarım var''

bir de gardırop var, askıda derin

camda yansıyan oturuşun var

oturuşunda asalet

kucağımda ameliyat izlerin var

içimde tokan var, dalağıma tutunan

bahçede ölü atlar var,dişlerinin arasında fotoğraflar

diş macunu ile talan edilmiş kalça kemiğin var,içinde bir kaç diş fırçası

duvarda bir saat,saatin içinde ölü bir akrep var

ve gecenin 3'ün de durmuş 12 parmak bağırsağın var,

açık kalmış bir çeşme var,gövdemde

gövdemde sola doğru kıvrılan kolun var

burnumdan aşağı şıp şıp damlayan

kan var

kanın içinde adalet var, şımarıklık var ve seyiren algı var

prize takılı damarların var,

ve sadece idrar yolları kanalını çeken televizyon

antende gezinen kedi var

canlı yayında unutulan jiletlerin

yerde kırmızı bir halı

üstünde Manson'un bir kaç organı var

yerde bir avize var, unutulmuş tırnakların aydınlatan

içinde sevişen iki sinek

saat beşe on var

elimde bir makas ve hayli uzamış ayak parmaklarım var

odanın içine sinen dişleri çekilmiş şairler var,

üstten iki düğmesi açık tenim

sırtımda yüzünün dövmesi var

gerildikçe gülümseyen,

aramızda birşeyler var, masanın üstünde duran

masanın üstünde birşey var

bizden başka hiçbir şeye benzemeyen.....

İçimde dirilen ölü köpekler

elimde Manson'dan bir parça var

getirdiğim kaval kemiği kırık olsada

hala Sweet Dreams' i çalabilecek dudaklarım var!

Requiem 05 :11

tarihinde meiuqer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

hayvan mezarlığının girişi

http://fizy.com/s/1579u0

Tamam da şimdi sen bu jiletle

ne anlatmak istedin bu şiirde

parçalanmış yüzü rakunun,telaşa kapılacak bir rakımda değiliz ki biz;

biz;derisi zeytinyağında dinlendirilmiş batmayan iki zevzek,

zevzeğin üstünde,büyük antlaşma

ağdayla çekilmiş kelimeler görmüyor musun,tabletlerden

bu gece.

Antlaşmaya göre; haciz altındadır senin bakışların,

ve sadece iki kere öpebilirsin beni ki biri ipotek altında

Kasık ve Fahişeyi kullanmadan anlatabilmek sana , beni

Sadakate düşkün iyi huylu tümörlerimi çıkardığımda

avuçlarımda kalan birazcık idrar,

ve herşeyi mahvedebilecekken sen

herşeyi emen, içine çeken,içinde adam edip

tekrar ölme fırsatı veren

ilkel çağlarda gerçekleşmek üzere bir mucizesin biraz,

ve ben biata hazır bir toplumum açıkçası, gece irinlerini tenimden boşaltırken

iltihapüstü bir olay bu

doğa akledemez şeyleri şu an ve bu an

tamam iyi güzel de şimdi

bu şiirde ne işi var kolilenmiş insan etlerinin....

Vücudumun tam ortasında bir delik var

ve sen gelirsin ara sıra

bakarsın delikten, arka sokaktaki hayvanları seyredersin

sonracığıma ben akşam olurum

kapatırım bütün ışıklarımı

çekerim seni üstüme,

nasılsa çıkmaz sokaktır bacakların

illegal sloganlar yazarım rahim duvarına

rahim ki; Sıradan bir isim olsa da irrasyonel sıçan insanlar arasında

bakma öyle dik ve satirik duruşlarına

çünkü ölüdür çoğu insan, ve nefes alış sadece

trajikomik bir saplantıdır, boyunlarında tek taşlı fıtık taşıyanların adabında

iyi de peki şimdi ne işi var

sigorta poliçesinin bu şiirde

uçaktan düştüğünde bütün masraflarını sigorta karşılamadı mı

tabi ki hayır, beni o gün sadece o kadın karşıladı,düştüğümde

İşte geldik yine en cafcaflı yere

gelde bağla bu şiirin kopan yerlerini göbek deliğine

ki göbek deliği,insan vücuduna mermisiz açılan tek delik,

bu tam bir delilik, jiletin çıkıntısı ile uslandı abajürden akan kan

kanın içerdiği bir miktar telaş ve peygamber artığı temizledi yüzümü

bu kadar da olmaz pes yeminle pes

bu vitrine hiç yakışmasada annemin bacakları

ama gel gör ki, simetrik olsun diye duvara açtığım bacaklarımın arasına not alınmış ellerin

yemek odamız için vazgeçilmez bir ordövr tabağıydı

ve tavanda asılı kalmış o astronotun fanusuna 45' amperlik lamba fazla

iyi tamam anladık da ne işi var

cinayet masasında neşterle yapılan bir kahvaltının bu şiirde

Bana ağırdan alınarak verilen bir selamdı, şu açıkta öldürülen rakun

ve ağlayacak kadar yüksek bir rakımda değildik,

ve bir kurşunun,silahtan çıktığında ''kazandığı'' ivme,

şu anda göğsümde asılı çerçeveli bir şekilde

Üstelik; herşey iyi güzel de

ne işin var senin bu şiirin içinde...

insan vücudundan alınan en büyük kitle sana ait olsa da

o kadar kalabalık olamam ben, bu gidişinde..

Tamam herşeyi anladık da

ne işi var bu şiirin,hayvan mezarlığının girişinde.

Requiem

tarihinde meiuqer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

serseri otu

http://fizy.com/s/16p67p

Yüksek bilgenin önünde avucunu iliklemeden

ahkam kesen serseri otu,

burada hiçbir zaman di ile çekilemez acı

bak duvarda asılı bir kadın,rahminden fırlamak üzere çocuğun yüzüne bak

açlık kokuyor

ödev kokuyor,merhamet kokuyor.

Aşırıya kaçmış kadın ağzıdır,bilgenin sesi

ve bıçak ile resmiyete dökülmüştür yüzü

oradan Okyanuslara

Tuzun erişemediği yerde yalan söylenmesede

belkide bir rivayettir,teninin bazı hastalara iyi gelmesi

sevişmek için birine ihtiyaç duyan aciz kul dedi; bilge

kendine ihanet eden ödlek ve bitirilmiş bünyenin üstünde

zekası jiletlenen amip artığıda demiş olabilir

hepimiz unutkanız hepimiz unutkanız

burası unutkan insanlar kokuyor

burası kasıklarından delinen kadınlar kokuyor

burası leş gibi yüzünüz kokuyor

ve bilge bundan çok rahatsız oldu

burası leş gibi bilgi kokuyor

burası leş gibi bilgenin bu kokudan rahatsız olması kokuyor...

Günah yok , Suç yok ve özgür irade haftanın sekizinci günü

ağaçlar; dev insanların sevgililerine sundukları garip çiçek

ey nas; öptüğünüz kadınları not alın ,

tekrar öptüğünüzde bu de ja vu 'dur dedi bilge,

zaman; hırsın göbeğinde çatlayan yarım akıl

zinanın kılıfından çıkarken insan gözünün büyümesi

ve bilge dedi ki; ortadan ikiye yırtılın,

çünkü suç; insan kirlerinden üretilen hijyenik tutanak

ceza ; algının içine yerleştirilen çift başlı orak

ve cellatların parmakları doğuştan yok

gece; taşaklarını serip doğanın üstüne

ikinci gün ışığı kırmasaydı böyle derinden

belki günah, kavimler arasında komik bir halk oyunu olarak kalacaktı dedi bilge

ve ekledi ; hepiniz kaltaksınız...

Sen ruhumun tek taşlı şövalyesi, bacakları olmayan atınla

ezdin geçtin beni,

suistimal edilen her ölü gibi , ben de babamın kaburgaları arasında

gözetledim seni, yarı çıplaktın diğer yarın kan emziriyordu bana,

affet beni bilge

Sana inen ilk kitabın cildi insan derisinden yapılmış olsa da

affet beni

yücelttiğin her hayvan gibi

şerefle doğur beni...

Requiem

tarihinde meiuqer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

http://fizy.com/s/12951y

Belinde adım yazan bir kadın var,rüyalarımın sırtlanı

kanımı emen dudaklarıyla çekiliyor düş boncukları gecenin ağzından

ağrılı bir ekim gecesi onu doğuruyorum,kafatasımdan

kafatasımda saklıyor ellerini utanmaz,

o kokusuz

o beyaz

o tanrının sırtındaki yağlardan arta kalan bir kafirbaz

çanların altında besliyor tenini, irin ve veda çiçeği gibi kokuyor ayakları

tırnaklarını emmek istiyorum onun

onun sesini yatırıp Türk Filmlerinin üstüne

çığlıklarına gövdemle dublaj yapmak istiyorum

mide asiti için takas yapabilirim göğüs uçlarımı

ki uçlarında meleklerin dışkıları raptiyeyle asılı

öpülebilir yerlerini insan arasına çıkarmak istiyorum

ardından trenler geçmeli diyorum onun gülüşünün üstünden

sonra o gülüş açabilir belki

tenimde kilitli kalmış bütün yaralarımı

Bir intikam meselesi olarak algılıyor, gökyüzü

demiştim sana demiştim sana

bütün yıldızlar gökyüzünün ergenlik sivilcesi !

sonra

senin yüzünde yağmur başlıyor aniden

ıslanıyor dişlerim

sapsarı bir yatak odasının üstünde bekliyorum bacaklarını

hiçbir zaman affetmeyeceğim yanıklarınla

geliyorsun

bıçağın üstünde parlıyor ayetler

ayetler ki; teninden arta kalan soyulmuş kelimeler

bana kelime yapma diyorum sana

dememişte olsam da

tabi unutuluyor yüzüm herhangi bir komidinin içinde

içinde idrak torbası

içinde çelişkili hamamböcekleri

içinde traş losyonundan üretilmiş sperm marmelatları

içinde lüzumsuz insan kemikleri var

ben boşuna konuşmuyorum

benden alınan kıl örneğinde anlaşılıyor

tasarruf edilmesi güç bir organ yangını durumum

tasavvuf edebiyatıyla yargılanıyor şiddetim

şiddetimin içinde Akdeniz'de yetişmiş yüksek öğreniminide orada yapmış ayrık otu bulunuyor

otun içinde kendinden geçmiş viyolansel ve kenevir

hatta bedavadan icra edilen etik bir caz konseri çıkıyor

rakıyla ıslah edilen

Anakara'ya ilk adım attığımdan beri şüphe duyulan aklım iman ediyor sesine

affedilmesi mümkün olmayan tavırlara daha bir özenle bakıyorum balkonda

su veriyorum hatta çatlayan kelimelerin erbabında

Defnedilmek def olmaktan geliyor aslen

beğenilmiş bir kadın omzu ile yola koyuluyorum

kaybedenler diyarında

ormanın gövdesinde anlamsız iki korse

daha geniş gösteriyor gözlerimi kente

yayılıyorum ağızdan ağıza cenazelerde

herkes bir bıçak vurup geçiyor dokunduğun yerlere

işleri iyi gitsin diye

insan gibi kanamayı bile beceremiyor bedenim

bedenim ki; her gözeneğinden saçların fırlayan kullanılması komik bir fiskiye.

Ağzımın içinde saklıyor adet dönemini terbiyesiz

terbiyenin gölgesi oluyor,nesnenin şeklini alan dilim

ve sigaramla inceltiyorum ayak bileklerini

yüzümü lavobaya döküyor,aynalara bakıyorum

aynada; kasıkların

aynada ; ayak başparmaklarım

aynada; dilin

aynada; tükürüğünün içinde kendini besleyen bitlerim

aynada; iki yüz yıllık yılanın ağzında sözlerim

aynada; kendini güvende hisseden kadınların üstüne kustuğum miden.

aynada; kanımla tabl edilen fotoğrafların...

Belinde adım yazan bir kadın var,vadide gözlerimi oyup

uçurtmalara takıyor, gökyüzünde gözüme martı kaçınca

ağlıyorum

hayır tabi anlamı yok

uçurtmaların ölmesininde

peki ne anlamı vardı ; iskeletime yanaştırdığın teninden arap asıllı balık yapmanın

hergece etimi yiyor ahlaksız

yüzümü buruşturmasa bari.

tarihinde meiuqer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

http://fizy.com/s/164k7t

Yükselen travma,ürkütücü bir dekolte örümcek ağımın üstünde

sizler çok iyisiniz,zinanın üstünde poker oynayan dindarlar için full asa yapışmış

akıl oyununda bütün mal varlığını kaybeden peygamberin

kurtulmak için saatin icadını beklemesi kadar,iyisiniz

imdi rendelenmiş ego kurusunun üstünde stoplazmanın bariyerlerinde eriyen

temmuz soğuğu gibi bakıyorum, yüzünüze

yüzünüz; tıraş edilmiş atlar gibi temiz ve ceylan derisine işlenmiş bir ikrar

aşağılık bir gölge oluyor ; dizlerimin kanaması, iki vektör ve kemikli kalbim olmasa

kırılabilirdim belki, tam ortadan ikiye

annemin sırtından ineli uzun zaman olmasına rağmen

hala dikiş izlerim var alnının ortasında

ve bazen ; erimediğini farkediyorum iliklerimin onun etinde,

Etinde freek

etinde el yazması bir kahvaltı sonrası

ve satirik bir gülüş, haylaz Almanlara benzeyen

Zenci güvercinlerin gölgesi daha karanlık olur demişti, düşen Requiem

ve Şarkıların içinde iyi dinlersen kulak zarlarının olduğunuda

kötüyüm bu aralar, aklımın içinde cinası oyup içine konulan cehennem parçacıkları var

buzdolabını açan annemin karşısında babamın etini görmesi var

çok kötü bir korku filmi sahnesi olsada bu ,

sahnenin üstünde bizi protesto eden kutup eşekleri var.

Aklımın kızlık zarı patladığından beri, her yaram daha erkek

her şirk daha kayde değer, usumun amuda kalktığı anlarda

ve her fikrim; izzet ve nefis ikilisinden daha fazla Tango&Cash

Bu aralar beynim ; düş salatası, ama siz iyisiniz iyi

Bir ara demiştim ki

bir insan egosunun tam ortasından vurulursa

en yakınındaki hastaneler havaya uçar diye

gülmüştünüz

gülün sizler

çok yakışıyor masalarınızın üstüne

nevresim gibi tenlerinizin altında dinamit gibi geliyor bana kemikleriniz

kemiklerinizin içinde sanki gizlenmiş noel hediyeleriniz...

Alçaklarda bir yerde kişilik mavisi bir kapta kaldı,dengem

dengemin iki ucu açık matematik yarası gibi

dokumun altında hesaplanması imkansız bir ankesiyete kırmızısı

kana karışan,kanımın akış hızını hesaplayan nehir baba,

Bariyerlerde tükenmez kalemle not alınmış elleriniz

intihar etmek için çok erken saatte uyanan Kurt'un saati

Marmara açıklarında durmuş, yelkovanı iki balık yakalamış

yani artık saat şimdi yediyi balık geçiyor denilebilir

kötüyüm bu aralar demiştim size

ama siz iyisiniz,

parçalanmış egomun üstünde üstüne gidilmiş bir şarkı şimdi yüzüm

dokunsan; bütün kent acil servis tenime,

lirik bir tasvir gerekirse,

zararlıyım mekruh kokan bütün aşk sonelerinde

ve Sen;

Çocukların ulaşamadığı yere kaldır beni Anne!

Requiem

tarihinde meiuqer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...