Jump to content

Adem'e ağacın meyvası neden yasaklanmıştı?


Recommended Posts

Cocuklarin ilerde olacak "utanma hissleri" anne babalari tarafindan asilaniyor,

Bak Afrikadaki kadinlar gögüslerini kapatmadan dolasiyorlar, bunu gören cocuklarida ayni sekilde yasiyorlar.

Türkiyede büyüyen bir Afrikali böyle gezemez.

Bence örtünmemizin nedeni: soguktan örtünen magra insanlarin sonradan buna alismasi ve standard olmasi gibi bir seydir.

Ciplak gezen bir toplumda yetismis olsaydik ciplak gezerdik ve bundan da utanmazdik!

Bildigimiz hic bir canli örtünmüyor

Melekler örtünmüyor

Allah örtünmüyor

Seytanin da örtügündügünü sanmiyorum, bilemiycegim

Ademle Havvanin aklina ilk önce örtünmek geliyor, Havva acaba basörtüsü de taktimi? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 86
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Cocuklarin ilerde olacak "utanma hissleri" anne babalari tarafindan asilaniyor,

Bak Afrikadaki kadinlar gögüslerini kapatmadan dolasiyorlar, bunu gören cocuklarida ayni sekilde yasiyorlar.

Türkiyede büyüyen bir Afrikali böyle gezemez.

Bence örtünmemizin nedeni: soguktan örtünen magra insanlarin sonradan buna alismasi ve standard olmasi gibi bir seydir.

Ciplak gezen bir toplumda yetismis olsaydik ciplak gezerdik ve bundan da utanmazdik!

Bildigimiz hic bir canli örtünmüyor

Melekler örtünmüyor

Allah örtünmüyor

Seytanin da örtügündügünü sanmiyorum, bilemiycegim

Ademle Havvanin aklina ilk önce örtünmek geliyor, Havva acaba basörtüsü de taktimi? :)

sadece avret mahallerini yaprakla örttüler

diye rivayet var

o zaman baş açık herhalde :wacko:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neden yasaklıyor walla, halbuki hayvanlar o meyveyi yiyecek, sonra s.çacak, sonra onun çekirdeğinden ağaçlar olacak.

Meyve'nin evrimleşmesinin amacı bu yani. O meyve yensin, ağaç çoğalsın diye var.

Yani fıtratı bu kadar inkar eden bir din olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

amaç meyveyi yiyip yememek değil, insanlığın nefsi duygusunun kısa bir örneği,

insan yaratılışı bakımından her zaman yasak olana meyl etmiştir. bir oda düşünün içerisinde bir sürü aygıt , pc , vs herşey var , size hertürlü meşgale ile zaman geçirin diyorlar fakat şurada duran kırmızı düğmeye basmayın...

100 çeşit uğraş olduğu halde aklınız o kırmızı düğmede kalır, bassammı basmasa mmı , diye kurt içinizi kemirir, bir fırsat ararsınız bir bahane, o düğmeye basmak istiyorsunuz ama kılıf arıyorsunuz.

bu hikayedeki öğütde insanların nasıl nefsine yenik düşebileceğini, en küçük bir olayda dahi yasak olana meyl edebileceğini gösteriyor.

tarihinde Bersan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sacma. Hikayeden baska bir sey degil!!!

Yenmesini istemiyordu, O zaman Allah o agaci oraya neden dikti !?" :excl:

Hikayedek ki şetan ve günah işleyen adem ve havva sensin işte.

Ağaca saçma diyorsun.

Bir şeye iyi veya kötü demek gibi bir yetkin yok senin.

Şu iş iyimidir kötümüdür?

1.Cevap: Ben bilmem Allah bilir diyorsan müslümansın.

2.Cevap: Şey, bence iyidir falan dirsan sen tam bir şeytansındır.

Allah İbrahime oğlunu öldür dediğinde İbrahim hiç yorum yapıyor mu? Allah oğlunu da öldür derse o diyorsa oğlunu öldürmek iyidir. İşte Kutsal kitaplara göre İbrahim örnek vatandaş.

Allah şeytana diyorki ademe secde et.

Şeytan diyor ki ben ataşten yaratıldım, o topraktan yaratıldı. Şeytan bilgisiyle yorum yapıyor, iyi ve kötüye kendi karar vermeye çalışıyor.

Kutsal kitaplarda ki kötü vatandaş örneği şeytan olmuş oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şeytan da yaratılışı dört unsura bağlamış mübarek. Ateş, toprak, hava, su.

Bu dört unsurculara göre demek ki ateş, topraktan daha üstünmüş. (Kurandan bunu öğrenmiş oluyoruz) . Şeytan yunan felsefe okulunda okumuş zahir.

Yaratılma eyleminde bu dört unsurun içine bir de tanrıyı katmak kimin aklına geldiyse.

Çünkü kuranda da her şey ya topraktan, ya ateşten yada sudan yaratılıyor.

Bu dört unsurdan hava kuranda yaratma eyleminde göze batmaz. Ama sanırım ruh üflenmesi falan o da yaratılmadaki dördüncü unsur olan havayı tamamlamış oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

aslında bir yılan vardır. cennetin kapı bekçisi oluyor hikayede. şeytan cennetten kovulmuştur ve başıboş, avare,cennete tekrar girebilmenin çare ve yollarını arıyor dışarıda. derken bizim kapıcı yılanı kandırıp cennete onun içinde sızıyor. ademle havvayı kandırıyor yiyin o ağaçtaki elmadan diye. neyse efendim elmayı yiyen ademme havvanın avret yerlerini örten yaprak düşüyor ve bunlar farkına varıyorlar ki aaa havvanın kukusu varmış ve ademinde adeta bir şehven-t topuzunu andıran dalgası. böylece günahın ne olduğunun ayırdına varıyorlar, bilincine eriyorlar ve böyle kirlenmiş, lekelenmiş oluyorlar. hikayenin sonunda böylece cenneten kovulurlar. işte mitoloji böyle birşey.

Link to post
Sitelerde Paylaş

aslında bir yılan vardır. cennetin kapı bekçisi oluyor hikayede. şeytan cennetten kovulmuştur ve başıboş, avare,cennete tekrar girebilmenin çare ve yollarını arıyor dışarıda. derken bizim kapıcı yılanı kandırıp cennete onun içinde sızıyor. ademle havvayı kandırıyor yiyin o ağaçtaki elmadan diye. neyse efendim elmayı yiyen ademme havvanın avret yerlerini örten yaprak düşüyor ve bunlar farkına varıyorlar ki aaa havvanın kukusu varmış ve ademinde adeta bir şehven-t topuzunu andıran dalgası. böylece günahın ne olduğunun ayırdına varıyorlar, bilincine eriyorlar ve böyle kirlenmiş, lekelenmiş oluyorlar. hikayenin sonunda böylece cenneten kovulurlar. işte mitoloji böyle birşey.

Sizce buradaki amaç cinselliğin gerçek hayata giriş olduğunu anlatmak değil midir? Ayrıca Kuran'da Havva kelimesi geçmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Altay Türkleri arasindan derlenen

yaratilis mitinde, Tanri katinda, yani, cennette yaratilan

insanlarin dokuz dalli bir aðacin meyvesinden

beslendikleri ifade edilmektedir. Radloff’un derleyip

yayimladigi mite göre Tanri, dalsiz budaksiz agaci

begenmez. Dokuz dalinin bitmesini, dokuz dalin kökünde

de dokuz kisinin türemesini, bu dokuz kisiden de dokuz

boyun olusmasini ister. Burada bulunan insanlar, bu

dokuz dalli aðacin meyveleriyle beslenirler. Tanri,

yarattigi insanlara sadece aðacin bir tarafinda bulunan

bes dalin meyvelerini yemelerine izin verir. Diger taraftaki

dört dala dokunmamalarini söyler. Tanri ile rekabet

içinde olan Erlik, insanlara dört daldan meyve

yememelerinin sebebini sorar. Onlar da bunun Tanri

buyrugu oldugunu, yilan ile köpegin de Tanri tarafindan

yasak dallarin altinda nöbet tutmakla görevlendirildigini

söylerler. Erlik, bunlari duyduktan sonra Törüngey

denilen kisiyi bulur. Ona “Tanri size yalan söylemis. Siz

bu dört dalin meyvesini de yiyiniz.” der. Erlik, uyumakta

olan bekçi yilanin agzina girer ve “Bu agaca çik.” der.

Yilan agaca çikarak yasak meyveden yer. Oradan

geçmekte olan Törüngey ve karisi Eje’ye yasak meyveden

yemeleri için tekrar israr eder. Törüngey istemez; fakat,

karisi Eje’ye yasak meyveler çok tatli gelir, kocasinin da

tatmasi için agzina sürer. O anda ikisinin de tüyleri

dökülür, utanirlar. Agaçlarin altina saklanirlar. Tanri,

geldiginde Törüngey ve Eje’ye seslenir. Fakat onlar

utandiklari için gelemeyeceklerini söylerler. Yilan, köpek,

Törüngey, Eje kabahati hep birbirlerine atarlar. Tanri

yilana “Simdi sen Körmös (seytan) oldun. Kisiler sana

düsman olsun, vursun öldürsün.”; Eje’ye “Yasak meyveyi

yedin. Körmös’ün sözüne uydun. Bundan böyle sen gebe

olacaksin, çocuk doguracaksin, dogum sancilari

çekeceksin, sonra öleceksin.” der

Altay Türkleri arasından derlenen yaratılıs mitinin

benzerleri, Kur’an, Tevrat ve Đncil gibi kutsal kitaplarda

da yer almaktadır. alinti

Hikaye, masal, mit, efsane... insanlik tarihinde bolca var!

" iyi-kötüyü sen bilmemezsin itaat et yeter!"

Bu her seyi acikliyor :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de hep meyva diye bilirdim hatta çocukluğum zamanında ilkokul hocam bize özellikle öyle öğretmişti. Yazıldığı gibi okunmayan kelimelerdendi. Bizim zamanımızda bazı a ların başında şapka olurdu. Zaman içinde kurallar da değişebiliyor ve kelimeler Türkçe kurallarına daha fazla uyarlanıyor.

Şimdi size bir başka hikayenin alıntısını yapacağım. Birkaç günden beri Sami mitine ait bu hikayenin bilimsel kaynağını arıyorum ancak ulaşamadım. O yüzden "İSmail" adlı kitabın yazarına güvenerek bu hikayeyi size sunacağım:

Bir gün tanrılar her zamanki gibi Dünya’nın yönetimiyle ilgili değerlendirme yapıyorlardı ve içlerinden biri şöyle dedi: Bir süredir üzerinde düşündüğüm bir yer var geniş ve hoş bir savana. Buraya çok sayıda ağustos böceği gönderelim. Böylece yaşam ateşi onlarda ve onlarla beslenecek olan kuş ve kertenkelelerde müthiş surette büyüyecek ve bu çok hoş olacak.

Ötekiler bunu bir süre düşündüler, sonra birisi dedi ki: “Eğer ağustos böceklerini oraya gönderirsek, yaşam ateşinin onlarda ve onları yiyerek beslenen diğer canlılarda alevleneceği doğru ama orada yaşayan bütün diğer canlıların pahası. Ötekiler aklında yatan şeyin ne olduğunu sordular ve devam etti: “Ağustos böceklerinin kuşların ve kertenkelelerin bir süreliğine gelişip büyüyebilmeleri için bütün diğer canlıları yaşam ateşinden mahrum bırakmak kesinlikle büyük bir cinayet olur. Çünkü ağustos böcekleri bölgeyi tamamen silip süpürecekler ve geyikler, ceylanlar, keçiler ve de tavşanlar aç kalıp ölecekler. Av hayvanlarının yok olmasıyla, aslanlar, kurtlar ve tilkiler de çok geçmeden ölmeye başlayacaklar. O zaman bize lanet okuyup, ağustos böceklerini kuşları ve kertenkeleleri kayırdığımız için bize katil demeyecekler mi?

Bunun üzerine tanrılar bu konuya kafa yormak zorunda kaldılar, çünkü daha önce duruma özel olarak bu açıdan hiç bakmamışlardı. Ama sonunda birisi şöyle dedi. “Bunun çok büyük bir sorun oluşturduğunu sanmam. Bunu yapmayız olur biter. Çok sayıda ağustos böceği yerleştirip bu bölgeye göndermeyeceğiz, o zaman her şey eskisi gibi devam edecek ve kimsenin bize lanet okumak için bir nedeni olmayacak.

Tanrıların çoğu bunun mantıklı olduğuna karar verdi ama birisi karşı çıktı. “Bu kesinlikle ötekisi gibi bir cinayet olur” dedi. “Çünkü, ağustos böcekleri, kuşlar ve kertenkeleler de bizim himayemizde yaşamıyorlar mı? Ötekiler gibi, onların da bol bol çoğalıp gelişme zamanlar hiç gelmeyecek mi?

Tanrılar bu konuyu tartışırlarken bir tikli avlanmaya çıktı ve tanrılar “tilkiye yaşaması için bıldırcın gönderelim” dediler. Fakat bu sözler henüz söylenmişti ki bir tanesi şöyle dedi: “Tilkinin bıldırcının hayatı pahasına yaşamasına izin vermek kesinlikle bir cinayet olur. Bıldırcın bizim ona verdiğimiz canı taşıyor ve bizim himayemizde. Onu tilkinin keskin dişlerine terk etmek çok çirkin olur. “

………………………………………………….

Tanrılar çaresiz ve karamsarlık bataklığında boğulmak üzereydiler ki içlerinden birisi başını kaldırıp şöyle dedi: “Söylesenize, bahçe için meyvesi iyi ve kötünün bilgisini kazandıran bir ağaç yaratmadık mı?

“Evet” diye bağırdı ötekiler. “Haydi o ağacı bulup, meyvesinden yiyelim ve bu bilginin ne olduğunu öğrenelim .” Ve tanrılar bu ağacı bulup meyvesinden tattıklarında, gözleri açıldı ve dediler ki: “ Artık bu bahçeye, katil olmadan ve himayemizde yaşayanların beddualarını almadan bakabilmek için ihtiyacımız olan bilgiye gerçekten sahibiz.”

…………………………………………………….

“Bunun Adem için uzun ve şaşırtıcı bir arayış olabileceğine de dikkat çekmemiz gerekir. Gençlik sabırsızdır ve birkaç bin yıllık bir arama dan sonra Hayat Ağacını bulmakta ümitsizliğe düşebilir. Ve eğer bu olursa bunun yerine yoldan çıkıp iyi ve kötünün bilgisi ağacının meyvesinden yiyebilir.

“Saçma” diye yanıtladı diğerleri. “Bu ağacın meyvesinin sadece tanrılara yaradığını çok iyi biliyorsun. Bu ağacın meyvesi, Adem’e, öküzlerin otlarından daha fazla yaramaz. Bu meyveyi ağzına alıp yutabilir, fakat meyve ona hiçbir yarar sağlamadan bedeninden geçip gider. Herhalde bu ağacın meyvesinden yiyerek bizim bilgimize sahip olacağını düşünmüyorsun?”

“Tabii ki hayır” diye yanıtladı öteki. “Tehlikeli olan, bizim bilgimize sahip olması değil, daha çok, bu bilgiye sahip olduğunu zannetmesi. Bu ağacın meyvesinden yedikten sonra kendi kendine şöyle diyebilir. “Tanrıların kendi bilgi ağaçlarının meyvesinden yedim. Öyleyse Dünya’yı nasıl yöneteceğimi onlar kadar iyi biliyorum. İstediğimi yapabilirim”

…………………………………..

“Eğer bu olursa” dedi diğerleri “Adem Dünya’yı bir günde yok eder ve bu o günün sonunda da kendini yok eder.”

………………………………………….

“Ve tanrılar bütün bunları duyunca, anladılar ki, bahçedeki ağaçlardan sadece iyi ve kötünün bilgi ağacı, Ademi mahvedebilir. Bu yünden ona şöyle dediler: “Bahçedeki her ağacın meyvesinden yiyebilirsin. İyi ve Kötünün Bilgi Ağacı dışında. Çünkü o ağacın meyvesinden yediğin gün kesinlikle öleceksin.”

Yukardaki hikayenin kurandaki hikayeye kaynaklık ettiği açık. Ayrıca yukardaki hikaye kurana göre daha bilgilendirici.

İyi ve kötüyü yanlızca tanrıların bilebilmesi mesajınında bir gerçekiliği de var.

Çünkü hakkaten ahlak kurallarının, toplumsal değerlerin oluşumu karmaşık.

Birçok ahlak kuralının tek tek fertler tarafından gerçekci bir şekilde anlamlandırılmasıda zor.

Çünkü bir çok kural tüm toplumların binlerce yıllık tecrübelerinden ve insanlığın içgüdülerinden ve bilinç altınında müdahil olduğu herhangi bir ferdin çok kolay anlamlandıramayacağı kurallarda var işin içinde.

Hatta bir çok değerin belki hiçbir rasyonel bir anlamıda yok , sadece bir toplumu diğerlerinden ayıran ve kendi aralarındaki birlikteliğin sembolü de olmuş olabilir.

Mesela milletlerin bayrağı, veya bir ailenin sembolü.

Mesela milletlerin kendilerine ait bayramları.

Ama tüm bunlar demek değildir ki iyi ve kötü ye ait değerleri tanrılar oluşturuyor ve biliyor. Ne kadar karmaşıkta olsa değerlendirmeleri insanlar yaratıyor . Sadece biraz karmaşık olduklarından anlamlandırılması zor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 8 months later...

Araf 11-18: Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı. Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi. Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslaman haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.” “Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”

Ayetlere göre Allah şeytanı cennetten sürgün ediyor, ama şeytan yasadışı yollarla cennete giriyor ve Adem ve Havva'yı kandırıyor.

gaVaUAM.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Adem ile alakalı bu hikayeyi tüm Dünya biliyor. Adem'i yaratan Tanrı ona bir ağacın meyvasını yemesini yasaklıyor? Bunun nedeni şu zamana kadar ben de bilmiyorum. Ancak bu hikaye ile çok benzer olan başka bir hikayeyi okuyunca nedenini anladım. Aslında Tevrattaki, İncildeki ve Kurandaki hikaye de bu bahsedeceğim hikayeden geliyor.

Bu Sami Mitolojisinin hikayesi aslında. Ve tanrıların iyilik ve kötülüğün bilgisinin ağacının meyvasını Adem'e yasaklamalarının bir nedeni var.

Bakalım bu nedeni müslümanlar biliyor mu?

Iyide Tevrat nere islamın başlangıcı nere. Nuh ibrahim filan bilmiyormuydu ademin hikayesini? Bir şey söylemeden önce az.bi düşün kardeş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşamda şayet negatif bir insansanız .Daima negatif olun hiçbir zaman pozitif bir şey yapmayın.O zaman başarılı vede mutlu olursunuz.Şayet Pozitif bir insansanız o zaman hep pozitif olun asla negatifliğe kaymayın.O zamanda mutlu olursunuz.Bunun aksini yaparsanız mağlubiyetin acısını tadarsınız.

Eksi çarpı eksi =Pozitif

Artı çarpı artı= Pozitif

Artı çarpı eksi= Negatif

Cennetle cehennemin sahibi Tanrıdır.Siz Tanrı olmayın.

tarihinde gerçekçi53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yasak bitkinin/ağaç meyvesinin yenilmesi sonucu lanetlenme konusu ve sonrasında adem ile eşi masalı sümerde de vardır. Muazzez İlmiye Çığ veya Samuel Noah Kramer'in kitaplarında bunları ayrıntıları ile bulabilirsiniz. Özetle mevzu şudur:

Bir garip ensest ilişkiler sonucu Tanrı Enki Ninhursag(Nintu)dan başlayarak doğan kızlarını ve onlardan doğan kızları dölleyerek nihayet 8 bitkinin oluşmasını sağlar -sümerde nesneler ile tanrlar, tanrıçalar iç içe geçmiş durumda-. Enki bu 8 bitkiyi yer. Ninhursag delirir ve Enki'yi her bitkiye karşılık bir organı hastalanacak şekilde lanetler. Diğer tanrıların yalvarması üzerine Ninhursag Enki'yi iyileştirmek üzere her hasta organ için bir Tanrı veya Tanrıça yaratır. Kaburgası için yarattığı tanrıçanın adı Ninti'dir. Çığ'ın söylemesine göre Nin kaburga, ti de hanım demektir. Kramer de yaratılan tanrı ve tanrıçaların adları ile ilgili uzuvlar arasında ilişki vardır der (Sümer mitolojisi s:114)

Mitin sonunda iyileşen Enki bu tanrı ve tanrıçaları kutsar, herbirine bir hediye verir. Nintiye verdiği hediye onun ayların kraliçesi olmasıdır.

Şimdi bağlantılar:

- Yasak bitkiler - yasak ağaç

- Bitkileri yemenin cezalandırılması - meyveyi yemenin cezalandırılması

- Enki suyun ve "bilgeliğin" tanrısıdır - yasak ağaç bilgelik ağacıdır

- Enkinin kaburgasını Ninti onarır - tevratta havva ademin kaburgasından yaratılmıştır .Çığ'a göre havva hayatın hanımı demektir, Ninti de yine hayatın hanımı olarak da çevrilebilir. İsmin zamanla yan anlama kayması söz konusu.

- Ninti ayların kraliçesi kılınır. İslam'ın temel sembollerinden alttan yukarı bakan hilal de yine ay tanrıçasının sembolüdür.

Dinler malesef kulaktan kulağa yayılan efsanelerin iyice birbirine girmiş hallerinden başka birşey değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında bir meyva var. Bu meyva ise elma değil. İyinin ve kötünün bilgisi ağacının meyvası. Bu ağacın meyvasını yemesi tanrılar tarafından adem'e yasaklanmış. Tanrıların bunun için iyi bir sebebi var. Tabii bu sebebin ne olduğu 3 dinin kitaplarında yazmıyor.

Ben aradan geçen süre içinde başka bir görüş daha edindim. Bu görüşe göre, iyi ve kötünün bilgisi zihnin işi. Yani ne zaman ki insan zihinle tanışıyor, o zaman gidiyor cennet. Biliyorsunuz ki iyi-kötüyü ayıran zihin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...