Jump to content

Recommended Posts

Dini sitelerin ''Sapık Bir Kavmin HeLâkı: "Pompei" başlığı altında verdiği bu insan dramını açıklığa kavuşturup bir korkutma aracı olarak kullanılmasının önüne geçmeliyiz diye düşündüm.

Pek bir kaynak bulamadım ama şu blogdan alıntılarla başlayayım açıklayıcı ve gerçekçi bilgilere sahip arkadaşlarda bizi aydınlatırlar belki.

......

İtalya’da Napoli yakınındaki Pompei de M.S. 79 yılında komşu şehir Herculaneum ile birlikte Vezüv Yanardağı’nın püskürttüğü kızgın kül ve taşçıklar ile bunlar üzerine gelen lavlar altında kalmışlardır. Sözü edilen İnternet sitelerinin ileri sürdüklerinin aksine, bu felaket sırasında her iki şehir halkının tamamı yok olmamış, patlama öncesindeki öncü deprem sarsıntıları nedeniyle ve daha önce 62 yılında meydana gelen büyük depremin verdiği tecrübeyle olsa gerek, nüfusun büyük bir bölümü şehirlerini terk edip kurtulmuşlardır. Mesela nüfusu yirmi binin üzerinde tahmin edilen Pompei’de yapılan arkeolojik kazılarda tespit edilen, felaketten dolayı ölmüş ve taşlaşarak günümüze ulaşmış insan kalıntısı miktarı iki bin dolayındadır; daha küçük bir sayfiye kasabası olan Herculaneum’da ise yaklaşık beş bin kişilik nüfustan şehir içinde 25, yakın zamanlarda ise deniz kenarındaki bir barınakta 300 civarında insan kalıntısına rastlanmıştır.

"Dincilerin" çoğu yarım yamalak bilgilerle maden bulmuş gibi Pompei’nin yaşadığı felaketin üstüne atlamaları ve inançları doğrultusunda "alışıldık bir şekilde" insanlara "Allah korkusu salarak yola getirme" girişimleri kutsal kitaplardaki akıl yürütme yöntemiyle bir dereceye kadar uyumlu olduğu için çok şaşırtıcı değildir. Hatta bir kısım "inançlı vatandaş" yakın tarihimizde meydana gelen büyük deprem faciaları ve doğal afetler sırasında da bu tür dini göndermeler yapmaktan geri kalmamışlardır. Onlara göre doğal afetlerle gelen bu tür yıkımlar çoluk çocuk, zengin yoksul, kadın yaşlı, masumlar da etkilense de Allah’ın günahkarlara cezası ve insanlığa bir uyarısıdır.

.......

Böyle felaketlerde gariban halkın, Pompei’dekilerle aynı kaderi paylaştıklarını ve paylaşacaklarını görmek için büyük bir düşünür ya da aydın olmaya gerek var mı? Öte yandan din kitaplarının buyurduğu gibi, kurunun yanında bol miktarda yaşın da yandığı toplu cezalandırmalar, insanoğlunun ahlaki ve kültürel yozlaşmasıyla ilgili sorunlarının çözümünde kendisi "ahlaki ve adil" bir yöntem midir ya da gerçekten bir çözüm müdür?

Kaynak:

http://blog.milliyet...og/?BlogNo=4171

Link to post
Sitelerde Paylaş

Adapazarı depreminden sonra türbanlı bir kızın elindeki "7.4 yetmedi mi?" yazısını gördüğüm o kare hala aklımda.

Pompei, en üst seviyeydi, eğlencenin dibine vuruyorlardı, lav geldi yalan oldular. Hernekadar varmı yokmu bilmesekte Atlantis olayı bitirmişti, yalan oldular. Kayıp kıta mu psikopata bağlamıştı gene yalan oldu. Hepsinin ortak noktası insanların kontrolden çıkması ve nefsin, ahlakın, saygının olmaması. (varsayalaım diğer 2 yazdığımda gerçek olsun)

Şimdi ben size sorayım. İnanan birisi olarak başlıyorum. Yaratıcımız bize akıl vermiş, özgür irade vermiş, düşünme kabiliyeti vermiş. Ben gidip Japonya'da en sakat deprem bölgesinde basitçe ifade edersem, "tuz buz olacak" yüzlerece bina yapsam. Oraya girip oturanlar bunu bilmeyecek diyelim. Devlette kontrol altında tutmuyor veya atıyorum kontrole gelen kişi rüşvetle damgayı vuruyor. Bir gece deprem oluyor yüzlerce insan ölüyor. Tabiat ana affetmez, düzenini devam ettirir. (Evrende ne kadar ufak bir yer kapladığını hala anlayamayan egoist insanoğlu tabiiki bunu hala kavrayamadı ya neyse.) Şimdi burda suç binayı yapan adamda mı? Kontrol etmeyen devlette mi? Depremi yapan tabiat anada mı? Masumu öldüren yaratıcıda mı? Rüşvet yiyen kontrolcüde mi? Yoksa "Lost dizisi gibi, bunların hepsi günahkar bir yerde toplandı öldü gitti" diyen şahısta mı?

Cevapta vereyim sizinkilere; Gerek yok, bizim açımızdan değildir. Evren açısından bilemem, çünkü kimin kuru kimin yaş olduğunu bilemezsiniz. Gelecekte kurunun yaş veya yaşın kuru olup olmayacağınız da bilemezsiniz. Bence :)

tarihinde Sargeras tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Pompei olayı yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktır.

Yani başka insanlardan kaçıp kimsenin gelmeyeceği yükseklerde/uzaklarda/gözden ırakta sakince yaşarken yanardağa yenik düşmüşlerdir.

Sanıldığı gibi sonlarını getiren azmaları değil aksine medeni oluşlarıdır.

tarihinde Afrodit tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanıldığı gibi sonlarını getiren azmaları değil aksine medeni oluşlarıdır.

Evet katılıyorum.. Ve kesinlikle 600 yıl sonra İslamı yaşayan Arap toplumundan daha ileriydiler. Bu gün hala magma katmanları altında sapasağlam kalmış binalar ortaya çıkartılmakta ve her ortaya çıkan eser günümüz insanlarını şaşkınlığa uğratmaktadır.. Arap'ta ise şaşkınlığa uğrayacak bir bırakıt varsa yazın biz de bilelim..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dini sitelerin ''Sapık Bir Kavmin HeLâkı: "Pompei" başlığı altında verdiği bu insan dramını açıklığa kavuşturup bir korkutma aracı olarak kullanılmasının önüne geçmeliyiz diye düşündüm.

Pek bir kaynak bulamadım ama şu blogdan alıntılarla başlayayım açıklayıcı ve gerçekçi bilgilere sahip arkadaşlarda bizi aydınlatırlar belki.

......

İtalya’da Napoli yakınındaki Pompei de M.S. 79 yılında komşu şehir Herculaneum ile birlikte Vezüv Yanardağı’nın püskürttüğü kızgın kül ve taşçıklar ile bunlar üzerine gelen lavlar altında kalmışlardır. Sözü edilen İnternet sitelerinin ileri sürdüklerinin aksine, bu felaket sırasında her iki şehir halkının tamamı yok olmamış, patlama öncesindeki öncü deprem sarsıntıları nedeniyle ve daha önce 62 yılında meydana gelen büyük depremin verdiği tecrübeyle olsa gerek, nüfusun büyük bir bölümü şehirlerini terk edip kurtulmuşlardır. Mesela nüfusu yirmi binin üzerinde tahmin edilen Pompei’de yapılan arkeolojik kazılarda tespit edilen, felaketten dolayı ölmüş ve taşlaşarak günümüze ulaşmış insan kalıntısı miktarı iki bin dolayındadır; daha küçük bir sayfiye kasabası olan Herculaneum’da ise yaklaşık beş bin kişilik nüfustan şehir içinde 25, yakın zamanlarda ise deniz kenarındaki bir barınakta 300 civarında insan kalıntısına rastlanmıştır.

"Dincilerin" çoğu yarım yamalak bilgilerle maden bulmuş gibi Pompei’nin yaşadığı felaketin üstüne atlamaları ve inançları doğrultusunda "alışıldık bir şekilde" insanlara "Allah korkusu salarak yola getirme" girişimleri kutsal kitaplardaki akıl yürütme yöntemiyle bir dereceye kadar uyumlu olduğu için çok şaşırtıcı değildir. Hatta bir kısım "inançlı vatandaş" yakın tarihimizde meydana gelen büyük deprem faciaları ve doğal afetler sırasında da bu tür dini göndermeler yapmaktan geri kalmamışlardır. Onlara göre doğal afetlerle gelen bu tür yıkımlar çoluk çocuk, zengin yoksul, kadın yaşlı, masumlar da etkilense de Allah’ın günahkarlara cezası ve insanlığa bir uyarısıdır.

.......

Böyle felaketlerde gariban halkın, Pompei’dekilerle aynı kaderi paylaştıklarını ve paylaşacaklarını görmek için büyük bir düşünür ya da aydın olmaya gerek var mı? Öte yandan din kitaplarının buyurduğu gibi, kurunun yanında bol miktarda yaşın da yandığı toplu cezalandırmalar, insanoğlunun ahlaki ve kültürel yozlaşmasıyla ilgili sorunlarının çözümünde kendisi "ahlaki ve adil" bir yöntem midir ya da gerçekten bir çözüm müdür?

Kaynak:

http://blog.milliyet...og/?BlogNo=4171

Ne yazdığımı tam olarak hatırlamıyorum silmeseydiniz yeniden değerlendirirdim, ama sanırım benim tarafımdan bir yanlış anlaşılma olmuş kabul ediyorum.Kusura bakmayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...