Jump to content

Tarih ve Kapsamı Nedir?


Recommended Posts

Neleri tarihin konusu içinde değerlendirebiliriz ve tarihin tanımı tam olarak nedir? Örneğin sporun tarihi olur mu?

Tarihin insan topluluklarının geçmişte yaşadıkları ve yaptıklarını inceleyen ve bunu belgelerle kayıtlara geçiren bir bilim olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bugün baktığımızda tarihin konu kapsamının kontrolsüz biçimde genişletilmeye çalışıldığı ya da tarih isminin her türlü olay ve olgu için kullanıldığını görmekteyiz. Elbette herşey tarihin kapsamına girmez. Örneğin tıp tarihi tarihin araştırma konusu içinde girmesine karşın futbol, sinema gibi alanların tarihi bir alan olarak tarihe konu yapılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum.

Bugün futbol tarihi, sinema tarihi ya da televizyon tarihi diye söylemlerle karşılaşıyoruz. Bunlar ne kadar hak ediyor tarihin araştırma alanına girmeyi? Futbolun veya sinemanın dünya tarihi içinde mutlaka ana başlıklar altında yeri vardır. Ancak popüler olmaları onların ayrı bir başlık olarak algılanmasına neden olabiliyor diyebiliriz. Ancak bu gibi alanlar doğrudan tarih olarak adlandırılmamalıdırlar.

Tarihin araştırma alanları en genelden en özele doğru sıralanır ama en başta temel bir tarih alanı belirlenmiş olmalıdır. Örneğin Osmanlı Tarihi gibi. Ancak Osmanlı Tarihi'ni sosyal tarihçilik açısından değerlendirdiğinizde bu devletin tarihi araştırmalarında derin boşluklar olduğunu ve araştırmaların milletten kopuk ve tümüyle siyasi duruma hitap ettiğini farkedebilirsiniz. Sosyal tarihçillik açısından bir tarih bakış açısının türk tarihinde bir eksik olduğu açıktır ve bu zaten ayrı bir başlık konusudur. burada önemli olan tarihin araştırma konusu olabilecek başlıkların neler olduğunu anlamaktır. Dediğimiz gibi spor olaylarının tarihin araştırma konusu olup olmadığı veya sinema ya da sahne sanatları gibi olayların tarihin araştırma konusunda olup olmadığının belirlenmesi için toplum ve kamu oyu olgularının bu kavramlardan ne kadar etkilendiklerine bakmak gerekir.

Spor, toplumları nasıl etkiliyor ya da sinema topluma ne katkı sağlıyor ve düşünsel ilerleme sağlıyor ve dünyayı değiştirmeye yarıyor gibi temel bilimsel sorular sorulabilir. Ancak popüler ifadeleri ile bu kavramların tarihin konusuna girmedikleri açıktır. Bu dalların tarihin konusu olabilmesi topluma ne kadar hitap ettiği ile ilgilidir. Yoksa bir filmin bir tarihte çekilmiş olması ve ödüller alması ya da bir futbol karşılaşmasının bir tarihte yapılmış olması ve kaç kupa kazanılmış olması tarihin konusuna girmez. Aynen siyasi tarihçillikte olduğu gibi bu alanlarda da sosyal yön eksik olduğu sürece derin boşluklar hep olacaktır. Bu boşluklar dikkate alındığı zaman tarihin daha çok bütünleyici ve kapsayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü tarih olarak sayıp okuduğunuz tarihin tarihin tanımına uygun olarak kapsayıcı olmadığını farketmek zor değil. Osmanlı Tarihi diye okuduğunuz tarihin halktan yani sosyal tarihçilikten uzak bir "hanedan ve savaşlar tarihi" olduğunu anlamak zor değildir. Aynı şekilde futbol tarihinden söz ederken de sadece bir takımın veya klübün neler yaptığını anlıyorsanız bu da boşlukları olan eksik bir tarihçilik olacaktır. Buradaki amaç tarihin kapsamını ve tanımını iyi anlayabilmektir.

Siyasi ve Sosyal Tarih: Tarih, bilgi yanında bir bilince de hitap ettiği için bir tarihi araştırmanın bir ders kitabına girene kadar geçirdiği değişimler dikkate değerdir. Bu belli bir ideolojiye göre tarihi bilginin ve araştırmaların ağdalanması denmektedir. Bugün milletler tarihine baktığımızda bireyin kendi tarihi üzerinde bir bilinç oluşturması pek mümkün görünmemektedir. Osmanlı tarihinin sosyallikten ve halkçılıktan uzak bir siyasi edebiyat olduğunu görmemek bu tarihi kendinizi anlatıyormuş gibi sahiplenmek kuşkusuz tarih bilincinizin tutsak edilmiş olduğu anlamına gelmektedir. Çünkü tarihe bakışınız resmi ve eleştiriye kapalı hale gelmiş demektir bu.Bu da bireyin sorgulayıcı bilinç özelliklerini kazanamadığı anlamına gelmektedir. Elbette resmi ideolojiye bir eleştiri olarak algılanabilen bu görüş bir noktada anarşist ve ayrılıkçı olarak algılanabilmektedir. Ancak insan bilincini tutsak eden bu anlayışın bir bilim olarak tarihin amaçlarına ters olduğu açıktır. Tarihten günümüze süregelen sorunların çözümsüzlüğünün altında insanlarımızın bilinçlerindeki esaret yatmaktadır. İnsanımız genel olarak milliyetçilik nedir ya da millet nedir gibi sorulara kendilerince cevap verememektedir. Bu kadar basit sorulara cevap veremeyen bir millet kendi sorunlarını anlamak ve çözmek konusunda bir bilinç geliştirmesi de mümkün değildir.

Tarih Bilinci: Tarih bilgisi tek olmasına karşın tarih bilinci insanlarla bağlantılır. Tarih bilinci insanın öğrendiği tarihten çıkardığı sonuca denir. Tarihin yapılma amacı bireydir. Tarihi yapan kişi de bir birey olduğuna göre onun yaptığı araştırmanın da bir bilgiden çok bir bilinci ifade ettiği açıktır. Yani tümüyle kişiseldir tarih. Tarihin objektif olduğuna yönelik söylem ve tanımların da gerçekçi olmadığı açıktır. Tarih subjektif yani özneldir. Tarih araştırılıp öğrenilirken buna kattığımız bilinç onu gerçek amacına yaklaştırır. İstanbul fethedildi demek bir tarih bilincini ifade eder. Bu bize göre bir bilinci ifade etmektedir. İstanbul işgal edildi demek de bir Rum'un tarih bilincini ifade eder. Ancak tarihi bilgi İstanbul'un el değiştirmiş olduğudur. O yüzden tarihi okurken bilinçli olduğumuzun bilincinde olmak tarihten gereken bakış açısını kazanmak için gereklidir. Evrensel düşünüşe ulaşmak ve karşımızdaki anlamak için sahip olduğumuz tarihi bilginin bir bilinç ifadesi olduğunun farkında olmalıyız ve sorunların çözümünün bize göre bir yolu olduğu gibi karşımızdakine göre de bir yolu olabileceğini farketmeliyiz. Tarihin asıl işlevi burada ortaya çıkmaktadır. İnsan bilincini serbest bırakabilmelidir.

Bu yazıdaki düşünceler benim bilincimdir. Tümüyle özneldir ancak kaynağını nesnellikten alır. Yani bilginin genel geçer olduğu ve işlevsel olması gerektiğini savunur. Eleştiriye açık olduğu gibi yorum yazma hakkına sahip olduğunuz gibi sadece okuma hakkına da sahipsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...

DOĞA BİLİMLERİNİN PERSPEKTİFİNDEN EVRİMSEL VE DÖNGÜSEL TARİH

Bu yeni tarihin kısa özeti aşağıdaki formülde verilmiştir.

Darwin’in evrimi + Nietzsche’nin döngüselliği + Tarih bilimi = YENİ BİR SOSYAL BİLİMLER KURAMI

Uzun özetine gelince;

Bilimsel tarih ya da evrimsel ve döngüsel tarih nedir?

Kendisini yaklaşık 2350 yılda bir tekrar eden, basitten karmaşığa sürekli gelişip evrimleşen, belirli bir yörünge ile hareketli etkileşim alanlarına sahip toplumsal bir sistemdir. Bu 2350 yıllık döngüde göç, kolonileşme, aydınlanma, akın gibi büyük olgular, belirgin bir şekilde bir önceki ya da bir sonraki döngüde tekrarlanmıştır. Bu olguların sırası hiç değişmemektedir. Tarihin döngüselliği üzerine yoğunlaşan bu tanıma ek olarak ardışık döngülerdeki olguların kıyaslanmasıyla da evrim, daha belirgin bir şekilde görülecektir.

Bu tanıma ek olarak birkaç kavram üzerinde de durulması gerekmektedir.

Döngü: Yaklaşık 2350 yıllık bir süreçtir. Bu bazen 2330 bazen de 2360 yıl olabilmektedir. Bu döngü sayesinde sosyal bilimlerde pek bulunmayan öngörü, sosyal bilimlerin bir parçası haline gelebilir.

Evrim: İki ardışık döngünün kıyaslanması sonucu ortaya çıkan tablodur. Devlet teşkilatlarının evrimi, yazı, toprakların genişlemesi, savaşların evrimleşmesi bu kavramla ilgilidir.

Etkileşim alanları: Belirli bir evrimsel hıza ve döngüye sahip siyasi yapıların etkileştiği coğrafyadır. Dünya tarihinde gün geçtikçe büyüyen bir yapıya sahip olup bir enerji alanı ya da bir karadelik olarak düşünülebilir. (Haritalarla daha iyi anlaşılacak). Bu alanlar, bilinen tarihte Sümerler Mezopotamya’sından başlamıştır. Güney Mezopotamya’dan başlayan bu alan gerek istilalar, gerek kolonileşmeler sayesinde günümüzde bildiğimiz dünyaya kadar genişlemiştir. Yani özetle etkileşim alanı Akkadlarla bütün Mezopotamya’ya, Hiksoslarla Mısır’a, Fenikelilerle Akdeniz’e, Roma ile Avrupa’ya, coğrafi keşifler ve sömürgecilik hareketleriyle de şu an bilinen dünyaya yayılmıştır.

Asal alanlar: Etkileşim alanlarına dahil olmayan bölgelerdir.

Yörünge: Etkileşim alanlarının yaptıkları düzenli hareketlerdir.

DÜNYA TARİHİNDEN ÖRNEKLER

Aşağıdaki haritalarda tarihin döngüselliği üzerinde durulacaktır. Tarihin evrimleşerek kendisini 2350 yılda bir tekrar etmesi ve etkileşim alanlarının gün geçtikçe büyümesi:

t9512.jpg

t952d.jpg

t952r.jpg

t9535.jpg

t953h.jpg

t953m.jpg

t953z.jpg

t9548.jpg

t954m.jpg

t954u.jpg

http://l1310.hizliresim.com/1g/5/t9551.jpg

http://l1310.hizliresim.com/1g/5/t955h.jpg

Günümüze kadar devam eden döngü…

Arkaik Dönem (MÖ 2650 – MÖ 2400, MÖ 300 – MÖ 50)

İmparatorluk (MÖ 2400 – MÖ 2200, MÖ 50 – MS 150)

Karmaşa (MÖ 2200 – MÖ 2050, MS 150 – MS 300)

Toparlanma Dönemi (MÖ 2060 – MÖ 1960, MS 284 – MS 395)

Parçalanma (MÖ 1960 – MÖ 1850, MS 395 – MS 500)

Miras Devlet (MÖ 1850 – MÖ 1720, MS 500 – MS 630)

Değişen Güç Dengesi (MÖ 1700 – MÖ 1450, MS 650 – MS 900)

Feodal İmparatorluk Dönemi (MÖ 1450 – MÖ 1250, MS 900 – MS 1100)

Deniz Adamları (MÖ 1250 – MÖ 1100, MS 1100 – MS 1250)

İkinci İstila (MÖ 1100 – MÖ 1000, MS 1250 – MS 1350)

Doğu İmparatorluğu (MÖ 1000 – MÖ 850, MS 1350 – MS 1500)

Kolonileşme (MÖ 850 – MÖ 700, MS 1500 – MS 1650)

Aydınlanma ve Sınırlı Savaşlar (MÖ 700 – MÖ 600, MS 1650 – MS 1750)

İhtilaller (MÖ 600 – MÖ 500, MS 1750 – MS 1850)

Liderlik Savaşı (MÖ 500 – MÖ 350, MS 1850 – MS 2000)

Peki bu evrimsel ve döngüsel tarihin sosyoloji, fizik (sosyofizik), kimya (sosyokimya), biyoloji (sosyobiyoloji), olasılık gibi bilimlerle nasıl bir ilişkisi olabilir…

Kaynak ve ayrıntılı bilgi: Doğa Bilimlerinin Perspektifinden Evrimsel ve Döngüsel Tarih, Onur Köse.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elbette o dönemde Asur var, ancak biz tarihçilerin modellediği ya da isimlendirdiği şekil ne derece doğru orası tartışılır. Örnek olarak 1453'ten sonra ister Osmanlı de, ister 3.Roma de çok fazla farklılık yok. Soru işareti her iki haritada kıyaslanan yere göre coğrafi kaymayı göstermekte. Kısaca olgusal yaklaşmak lazım.

Bunların yanında genel anlamda bulunan döngü hakkında yorumlarınızı bekliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimler birbirlerinden kesin olarak soyutlanmazlar.

Somut ilk ve en önemli bilim fiziktir. Kimya onun bir dalıdır.

Diğer somut bilimler fizikle ilgilidirler.

Biyolojinin temeli bile fizik ve kimyadır.

Sosyal bilimler arasında tarihin ilginç ve özel bir yeri vardır.

Tarih somut delillere dayanan ve onlarla açıklanan bir bilim dalıdır. O deliller biyoloji dahil, her bilim dalı ile ilgili olabilir.

Tarihin onlarla grift bir ilişkisi vardır. Onlar olmadan tarih bilimi olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...