Jump to content

İş hayatı ve gerçekler


Recommended Posts

İş, fizikte bir cisme yol aldırmaktır. Teknik bir dille bu anlaşılıyor. Oysa günümüz hayatında iş bir yaşam şekli. İş hayatı. Cinsel hayat gibi bir şey. Bu noktada kendine ait bir dili var. Ben bu konuda iş hayatının, girişimciliğin ve argenin dilini değil de hayat dilini kullanacağım.

Bir varmış bir yokmuş. Para olmadığı eski zamanlarda, insanlar yılda bir tavuk yerken, kanser ve 1-2 kg altın değerinde kanseri düzelten makineler ve ilaçlar icat olunmamışken dünyada atalarımız yaşarmış. Atalarımız bizim günlük yaşamamızdaki hiçbir şeye sahip değildi. Lcd tvleri yoktu. İnternet yoktu. Cep telefonu yoktu. Vay dedirtecek cinsde bundan 200 yıl önce ampul bile yoktu. Şimdi bize bütün bu alışkanlıklarımızdan hayat standardımızdan geçmemizi isteseler hiç kimse kabul etmez. Bu teknoloji dolu hayatı zorla yapsak düşünsenize süpermarketteki salam bile yok. İnsanlar çocuk gibi mutsuzlaşırdı. Hatta intihar edenler bile olacaktır. Öncelikle toplumumuzun neye alıştığını unutmayalım.

Türkiyede İstanbul da kapalıçarşı da ilkokul çırak mı olarak başlamak yoksa İTÜ, ODTÜ, BOĞAZİÇİ bitirmiş yurt dışında master yapmış bir yolmu almak. Ne ilginç bir çelişkidir ki bu çıraklar, diplomalıların patronu :) Çünkü en başta meta koraköy kadın pazarından başlayıp, kurukahveci Mehmet efendinin kuyruğuna girip, kapalı çarşıdan çıkıp, lalelideki yokuştan inip aksaraydaki kadın pazarında biten bir şeydir. Meta sıralarda kitaplarda değil hayatın içindedir. Para şeytan işi, para ayrıntıda gizlidir.

Ülkemizde arge denildiğinde, insanların aklına deney icat yapan insanlar gelecektir. Gerçekten öylemi sanıyorsunuz. O zaman gerçeklerden biraz bahsedelim. Ülkemizde dev şirketler min 50 kişilik arge personeli çalıştırırlar. Bunların esasen hepsi normal çalışandır. Hatta üretimin bel kemikleridir. Bu üreticiler birden kendilerini tasarım, innovasyon gibi kelimeler içinde bulurlar. Zira bütün bu kelimelerin tamamına proje denir. Arge merkezi olan şirketler personelin maaşı ssk sı vb. ödeneklerini devletten hop alırlar. Ama sevgili makine müh arkadaşım senin maaşın 2000 lira dıya ben şimdi devletten aldığım bu 2000 lira ile senin maaşını 4000 lira yapıyorum demez. Hatta personelde giren çıkan parayı bilmiyordur. Proje denen şeylerde vatana millete hayırlı olacak işler güçlerden bahsedilir. TUBİ amcamız ithalatı azaltacak çevreye yarar getirecek işlere bakar. Şirket milyonlarca elektronik çöpü dünyaya salar ama plastiğin tekini organik yaptım der. Sonra paralar cukka. Paralar cukka derken yapılan projelerde personel maaşı, makine (ki bu makineler cihazlar en başında patron için oh şunuda almaktan kurtuldum diyeceği üretime ait şeylerdir), fuar (ki bu genelde Almanya gibi yerlerde müdürlerin gece klubu hevesini gidermesi içidir) gibi topla topla ödenekleridir. 100 milyar 200 milyar 300 milyar… Proje. Yani Türkiyede arge yapmamak büyük şirketler için aptallığa eş bir durum. Bütün bu ödeneklerin esasen şirketin büyüklüğü oranında olduğunu unutmayın. Yani siz 3-5 kişilik bir işletmeyseniz sizi denetleyecek prof hangi yemeğe bile çıkaramazsınız. Türkiye de siz suyu altına çeviren bir icat yaptım deyin, eğer devletin size arka çıkacağını zannediyorsanız ciddi anlamda hayal içindesinizdir. Teknoparkmı? Bunun için yazılım firmaları atakta zira öncelik hangi yazılımı ar-ge yapacağız değil hangi vergiden muaf olacağımızdır. Üni döner sermayesi m2 başına avm gibi para alırken vergilerin düşülmesiyle kurulan bu büyük ortaklığın faturasını dolaylı yollarla ödeyen emekli amcalar, teyzeler :)

Girişimcilik denildiğinde, özel üniversitelerin ve beylikdüzündeki insanlıktan yalıtılmış bir grubu kastediyoruz. Tekstil firmasının patronunun çocuğu, Elektronik devinin patronunun çocuğunu tanır. Zira aynı üni ve aynı a. kentte yaşıyorlardır. Bunlar young gibi girişirler. Eğer ben normal bir bireyim ve girişmek istiyorum diyorsanız. Türkiyede 12 milyon kişinin icralık olduğunu hatırlatarak giriş yapalım. Hep bana diyen şirketler fikirlerinde hep bana olmasını isterler. Ya o iş onların olacaktır yada onların. Bu sebeple beş parasız başlayan fikrimiz için öncelik sermayedir. Girişimcilik de ilk parayı çıkan girişimcinin kendisidir. Eee beş parasızız ama fikrimiz var. Sonra akrabalar gelir olan olursa birkaç zaman sonra kırgınlıklara hazır olun.Ardından ortaklar. Ardından büyük şirketler ve en sonunda bankalar. Alaturka wc ye kakayı göstermeyecek plastik aparat fikri gibi. Şöyle düşünülür aaa biz bunu düşünmedikmi şimdi bu cin fikirlinin parasını kredi sistemimiz elinden alsın denir. Bu arada kredi, iktisatçılık değildir. Kredi patronlar için yazılmış kanunlar butunu dur. Tedarikçiden nasıl bedava alırız? Müşteriye nasıl bedava üretiriz? Şirketi cukka dan sonra nasıl iflas ettiririz? gibi soruların cevabı kredidir. Bu arada patronların eşleri de boş durmuyordur. Kadın girişimciliğin de bir hikayesi vardır. Falanca kadını bulduk ve köyden alıp iş kadını yaptık diye. Kentte kocasının şirketinde 200-300 tane asgari ücretle çalışan fedakar Türk Kadını; yanında gece vicdan yapmış hatunumuz sosyal sorumludur artık ve bir köylüyü kurtarmıştır :)

Çalışanların ssklarını tam göstermemeleri gibi bende yazımı tam göstermiyorum. Bu yazıyı okumanızdan dolayı size fazla mesai ödenmeyecektir hafta sonu tatiline sayalım. Kısaca türkiyede iş hayatının gerçeklerinin bazılarına değindik. Katkılarınızı esirgemeyin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Rhodium;

İlginç ve eğlenceli bir yazıydı. Her ne kadar dördüncü paragrafta biraz bunaldıysam da..Paylaştığın için teşekkürler.

Çalışma hayatı bir döngü üzerine kuruludur. Bu döngü ise kontrol ve kontrolsüzlük zemininde yer alır. Bahsetmeye çalıştığım döngünün üç kolu vardır:

Başlama-değişme ve durma üçlemi. İnsan türü üzerinde düşünecek olursak, insanoğlu hareket eder yani başlar, yürür, bedeninin konumunu değiştirir ve durur. Sonuçta Hareket döngüsünü tamamlar. Şirketler de başlar-gelişir yada değişlir ve sonuçta er yada geç varlığı sona erer.

BAŞLAMA-DEĞİŞME-DURMA;

Yaşamın kendi hareket döngüsünde

VAROLUŞ/yaradılış- HAYATTA KALMA-YOK OLUŞ olarak kendisini göstererek paralellik gösterir.

Saygılarımla

Rumpels

tarihinde Rumpelstiltskin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...