Jump to content

İslam'ın Şartı Dört dür.


Recommended Posts

İSLAMIN ŞARTLARI DÖRT TANEDİR

1-Mekke ili sınırları içinde ikamet etmek

2-Arapça okuyabilmek

3-Arapça anlayabilmek

4-Arap ırkından olmak

Kuran’a göre bunlardan bir tanesinin bile eksik olması Müslümanlığınızı engeller. Müslüman olabilmek için bu dört şartın bir arada gerçekleşmesi zorunluluktur. Çünkü kuran ve İslam bu koşulları taşıyanlara gönderildiğini yazmaktadır.

A-Her Millete kendi Dilinde kitap ve Milletinden peygamber gönderilmek zorunluluğu vardır.

Kuran da açıkça her Millete sadece kendi dilini konuşan kendi içinden olan bir peygamberi elçi atarım yazar. Bir başka şeklide açıklarsak,hiç bir Millete o kavmin kendi dilinde olmayan bir Kitap ve Peygamber göndermem demektir. Bu durumda Kurana göre; Türklere de, Türkçe bir kitap ve Türkçe konuşan Türk bir peygamber atanması zorunludur. Kurana göre Türklere Bir Arap peygamber gönderilemeyeceği gibi Türklerin Kutsal kitabının Arapça da olamayacağı çok açık olarak görülebilmektedir. Türklere Arap kavminin diliyle inen kitapla o kavimden bir peygamber geçerli değildir.

İBRAHİM-4.Her Millete ve topluluğa sadece o kavmin kendi diliyle seslenir.O kavimden olan birini peygamber yollarız

YUSUF-2.Kuran ı anlamanız için Arapça indirdik

Bu ayeti Türklere uygularsak,ey Türkler Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik anlamı çıkar. Türkçe konuşan biz Türklere anlayabilmemiz için Arapça bir Kuran verilmesi normal olabilir mi?

YASİN-5.Kur’an, ataları uyarılmamış, gaflet içinde olan bir Milleti uyarman için gönderilen

FUSİLET-3.Bir Millet için indirdiğimiz Ayetleri detaylıca açıklanmış Arapça bir Kurandır.

Fusilet 3 ayetinde bir kavim için olduğu açıktır ve bunlar Türkler değildir. Kuranın bakış açısına göre olması gereken budur. Arapça bir kuran ve Arap peygamber Türkler için uygun değildir.

Mealciler veya Kuranı çevirenler Fussilet-3 Ayetinde olduğu gibi,”bir kavim için” yazmak yerine “bilen bir toplum için” yazılarak anlam saklama sahtekarlığı yaparlar. Mealciler başka kelimeyi değil de BİR KAVİM İÇİN kelimelerini atlama gereği duymuşlarsa onlarında Kuranın tek kavme özel oluşunu bildikleri kavradıklarını gösterir. Saklamaları ise Türklerin enayi yerine konulduğunun kanıtıdır. Yoksa anlamını saklama ve atlama gereği duymazlardı.

B-İslam ve kuran sadece Mekke ve çevre ilçelerini uyarmak içindir.

Kuran’ın Mekkeli Araplar dışındaki insanlarla alakası yoktur. ‘Mekke ve çevresi’ne hitap ediyor. Bu ayetteki ‘Ümmü’l-kura’, Mekke’nin diğer adıdır. Ama yorumcular, bu ayetlerdeki durumu fark etmişler ve İslamın geçerli alanı ‘bütün dünya’ anlamına gelivermiş!

Kuranı bilen ve anlayarak okuyan bir çok Türk bunu mutlaka görmüştür. Peki İslam’ın Türklerle alakasının olmadığı konusunda İnsanları neden uyarmamıştır? Sizi şu anda ben uyarıyorum. Siz ne yapmayı düşündünüz? Bazı insanlar Osmanlı padişahlarının İslamı çıkarları için kullandıkları devrinde bunu söyleselerdi ne olur du?

ŞURA-7.Şehirlerin anası (Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik.

ENAM-92.İşte bu da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır.

İslamın şartları denilerek konulmuş her şey “İslam sadece Mekke ve çevresi içindir” denilen kurandaki ayetleri destekler niteliktedir. İslamın Dünya için olmadığının sadece Mekke ve çevresinde olan Arap milleti için olduğunun tüm kanıtları İslam ve Kurandadır.

İslamcılar İslam’ın Dünyanın Din’i olduğunu söylerler. Kurana göre sadece Mekke ve çevresinin dini olduğu ortadadır. İslam ın şartıyla ilgili düzenlemeler de bu düşüncenin kanıtlarını daha da sağlamlaştırırlar. Yasin-40 da Kuranda gece gündüz birbirine eşittir yazar. İslamın tüm ibadet ve kuralları gece gündüzün eşit zannedilmesine göre düzenlenmiştir.

Mekke de gece gündüz farkı az olduğundan Namaz vakitleri Mekke ve çevresinde oluşur.

Fakat Kutuplarda namaz yapılamaz.Sabah namazını yerine getirdiğinizi düşünsek bile, akşam namazını altı ay sonra yerine getirebilirsiniz. Mekke dışında kıble ararsanız Kabe yerine uzaya dönmüş olursunuz.

Oruç kutuplarda tutulamaz bakara suresinde orucun nasıl tutulacağı bellidir. Mekke ve çevresinde oruç sıkılmadan zorlanmadan tutulabilir. Kutuplarda akşam altı ay sonradır.Başlayan oruç bitirilemez.

Hac ibadetine gitmenin Kuran da yürüyerek veya deveyle yapılması söylenir. Başı bozukluğun haydutluğun kol gezdiği eski dönemlerde seyahat güvenliği yoktur. İspanyadan Kabe ye Gidecek insanlar o devirde yürüyerek yada deveyle gidebilir miydi?Gidebilse geri dönebilir miydi?

Mealciler Mekke çevresini ni yazan yeri “tüm insanlık “ diye çevirirler. İslam tüm Dünya içindir diye çevirmekle amaçladığı ne olabilir? Bu mealci ve Kuran bilenler Allahtan korkmuyor mu? Korkmuyorlar çünkü kendilerinin İslam konusunda sorumlu olmadığını en iyi onlar biliyorlar.

C-Kuranı anlayarak bilerek okumak ve öğrenmek zorunluluğu vardır.

Bir insandan Okuduğunda anlayamadığı yabancı dilde bir kitabı okumasını istemek anlamsızdır.

O nedenle herkes kendi dilinde olan okuduğunda anlayacağı kitabı okumalıdır. Yüz Yıllarca biz Türkleri salak yerine koymuşlar ve okuduğumuzda hiç anlamadığımız kitabı bülbül gibi ezberletip okutmuşlar. Ne söylediğimizi bile bilmediğimiz dualar ettirmişler. İslam ın biz Türklere gelmediğini bile bile yükümlü olmadığımız şeylerle oyalayarak bizi ahmak yerine koydular.

Arapların Allahtan geldiğini iddia ettikleri Kuranın, Arapların kendi dilinde olması ile anlayarak okumaları normaldir. Bir Türkün anlamadan Arapça okuması neden dini bir zorunluluk olsun? Eğer anlayarak okuma mecburiyeti mantıklıysa, Ben bir Türk olarak neden binlerce yıldır atalarımdan yadigar olan Anadilim Türkçeyi değiştirerek Dilimi Arapça yapmak zorunda olayım? Neden bir Türk olarak ben Araplaşmak zorunda kalayım? Kuranda herkese kendi dilinde olan onun anlayacağı kitabı gönderirim diye Araplara söylemiş. Öyleyse nerede benim Türkçe kitabım?

Kuranı anlayarak okuyan Türk İslamcılar. İslam’ın Türkler için olmadığını bildikleri halde, Arap emperyalizminin uşaklığını yaparlar. İşte kurandan Enam98 anlayan toplum Türkler olabilir mi?

ENAM-98.O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.

Kuranın tek kavme özel oluşunu bir kenara bırakalım. Tüm Dünyaya olduğunu kabul edelim. Böyle bir durumda, Allah'ın Kuranın Arap olmayanlar için dil sorunu yaratacağını hesaba katmadı sonucu ortaya çıkar.

Yani karmaşık Arapça bir kitabı bütün insanlara ve bütün dillere yollama acemiliği yapmışsa, Kuranı gönderdiği söylenenin Arapça konuşmayanlar için dil sorunu doğacağını tahmin edememiş demektir.

Bütün insan dillerine çevrilemeyen, hatta Arap olmayanların doğru şekilde okuması imkansız olan bir kitabı bütün insanlara yollamış olabilir mi?Kuran bunumu iddia ediyor?Hayır asla.Kuran tam tersini söylüyor. Kuran sadece Arapça konuşan Arap kavmi için geldiğini söyler.Bütün kavimlere ve bütün dillere geldim demez.

Kuran her kavme sadece o kavmin kendi dilinde inen mesajla seslenmek gerektiriğini düşünüyor Yabancı bir peygamberle ve yabancı dilde inen kitapla değil. Yabancı dilde mesaj olmamalıdır. Kuran yabancı dilde inen kitaba itiraz etmeyi meşru görüyor

FUSSİLET-44.Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur'ân yapsaydık onlar mutlaka: «Bu kitabın âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap bir peygambere yabancı dil, öyle mi?» derlerdi. Sen de ki: «O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır.» İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Kur'ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar (da duymuyorlar).

Araplar sorabiliyor ise biz Türkler “Türklere hiç Arapça bir Kuran gönderilir mi “diye neden sormuyoruz? Biz salakmıyız? Yoksa Türklerin kayda değecek bir Millet olmadığını mı kabul edeceğiz?

Şimdi bu ayete göre biz Türklerin;

Türk olana yabancı dilde inen kitap olur mu? dilimizde inmeliydi deme hakları neden olamıyor?

Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız. (Zuhruf:44-Kuran)

Bu ayette “bütün kavimler ondan sorumludur” unutulmuştur. Türkler Gördüğünüz gibi sorumlu değil!

Kuran İnme nedeninin tek kavmin sorunlarını çözmekten ibaret olduğunu açıkça söylemiştir.

'Kendi aralarında ihtilafa düşmüş olan bir kavmi,içine düştükleri bu ihtilaflardan kurtarman için Kuran ı indirdik.Başka hiç bir sebeple indirmedik(Nahl:64-Kuran)

İslamcılar,Kuran ın bir Kavim e değil bütün kavimlere gönderildiğini anlatmak için bir ayet getirirler.

ENBİYA-107.biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

Yukarda saydığımız o kadar ayet ve delil karşısında, bir tek bu ayete sarılarak her şeyi kurtarma çabasına girerler. Bu ayetteki Alem Arapça dır.Ayeti gördüğünüz gibi ayetin her yeri çevrilirken, sadece Alem kelimesi Arapça olarak bırakılmıştır. Alem kelimesi Kuranda bir çok yerde “bilenkişi “ anlamında çevrilirken burada öylece bırakılır.Diyelim ki, Doğru ve bir şekilde Alem lafı herkes anlamındadır. Bu yeterli olmuyor. Türkçe de ancak Dünya alem kelimesi herkesi ifade eder. Alem olarak Mekke alemini kastetmeniz de mümkündür. Kuranın geldi dendiği dönemde Araplar için Alem Mekke ve Medine dir.Muhammed söyle bir emir gönderse,”cümle alem gelin” en fazla Mekke nin hepsi gelsin yada söylediği kişinin ailecek hepsinin gelmesini istemiştir. Buradan tüm Dünya anlamı çıkmaz.

Kuranı anlayarak okumak İslam’ın ilk koşuludur. Kuranı okuyan Türk,İranlı,Afganlı Müslüman olamaz. Bu Milletler kendilerine ait olmayan bir dinle kandırılmışlardır.

tarihinde abdullahabdal1 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 59
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ama biz meali okuyarak anlayamayız çünkü al-ilah bizim ne kadar aptal olduğumuzu anlamış ve tüm insanlara seslendiği iddia edilen kitabı anlaşılmaz kılmış ve bizi "ilim" sahibi bazı kişiler tarafından güdülmeye mahkum etmiş

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama biz meali okuyarak anlayamayız çünkü al-ilah bizim ne kadar aptal olduğumuzu anlamış ve tüm insanlara seslendiği iddia edilen kitabı anlaşılmaz kılmış ve bizi "ilim" sahibi bazı kişiler tarafından güdülmeye mahkum etmiş

Çok sağlam bir konu.Karşı taraf için sıvanamayacak bir konu. :)

Abdal yapma çocukların kalbine indireceksin...

Sayın Enkia ima ettiğin kişi duvara toslamaktan kaportayı çizdirmiş durumda ama para alan bir profosyonel işini yapmak zorunda..yoksa o kadar yarayla durur mu?

Burada ki konuyu kirletsin diye gönderilmiş..

Muhtemel patronuda,,

Nuh Tufanı masalını yazan Kitap Kutsal olamaz... başlık ve yazılarımdan sonra.....

Nuh Tufanı bölgeseldir diye bir video yapmış..çok güldüm çok...bir ara forma asacağım..

Kuranda Akıl beyin yazmaz diyorduk ama...sanki bunların kalbide yok..bellerophon ..hiç rahatsızlık hissetmiyorlar..

Yazılımı yapılıp piyasaya sürülmüş metal robotlar gibiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bölgesel bir tufanda gemi nasıl cudi dağına oturabiliyor diye düşünmeden edemiyor insan veya gemiye ne gerek var o kadar hayvan falan toplayacaksın 900 yaşından sonra.

Neyse konuyu dağıtmayalım ve müslüman kıvırmalarını izlemeye koyulalım

Link to post
Sitelerde Paylaş

harika bir konu bana kalırsa islamın şartı tektir oda cahil olmak zaten gerisi tereyağından kıl çekmek gibidir dine inan arkadaşlar en kestirme yoldan en yakın zamanda Harun Yahya mahlas ını kullanan Adnan Oktar ve de İskender Evrenesoğlu ismindeki zat ı şahaneye bakmalılardır. peygamber olduklarını iddia ederler ve ciddi ciddi mürit toplarlar hatta kitap yazmışlıkları bile var(İskender in kuran gibi ayet kitabı vardır)şimdi dine inananların yada müslümanların ama mecnun(deli) bunlar diye seslendiklerini duyar gibiyim.Unutmayın ki Muhammed in ilk zamanlarındada ona aynı sıfatlar paganlar tarafından dillendirilmişti.İslamın ilk yıllarında benim dinim bana senin dinin sana dinde zorlama yoktur sonra güçlenince teslim olanları bile kılıçtan geçirme...Peki ne malum bu iskender abi ve müritleri yarın güçlenirlerse bize size inanmazsanız kelleniz gider demiyecekleri.Bakanlar dinin ultrasonunu röntgen ini iskender dedelerden adnan hoca lardan çekebilirler. sonuç olarak deli kuyuya bir taş atmış 40 akıllı çıkaramamış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İSLAMIN ŞARTLARI DÖRT TANEDİR

1-Mekke ili sınırları içinde ikamet etmek

2-Arapça okuyabilmek

3-Arapça anlayabilmek

4-Arap ırkından olmak

Kuran’a göre bunlardan bir tanesinin bile eksik olması Müslümanlığınızı engeller. Müslüman olabilmek için bu dört şartın bir arada gerçekleşmesi zorunluluktur. Çünkü kuran ve İslam bu koşulları taşıyanlara gönderildiğini yazmaktadır.

Hocam bu kadar katı olursan sistem daha başlamadan çöker zaten. Zira İkinci maddeye göre bizzat Muhammed, dördüncü maddeye göre de Selman-ı farisi(Muhammedin yakın arkadaşlarındandır) vs. müslümanlıktan çıkıp patates dinine dahil olmuş olur :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamın şartı müslümanlardan olmak ve samimi bir şekilde inancını yaşamaya çalışmaktır.

ben ilk defa duydum böyle islam şartı.

bence islamın şartı beş

ilk dörtü 4 kadınla evlenmek.

beşinci şartı sınırsız cariye desteği :)

islamı seviyorum dünya dinler tarihinde böyle bir din hiç olmadı :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben ilk defa duydum böyle islam şartı.

bence islamın şartı beş

ilk dörtü 4 kadınla evlenmek.

beşinci şartı sınırsız cariye desteği :)

islamı seviyorum dünya dinler tarihinde böyle bir din hiç olmadı :)

bunları konuşmak içinmi geldiniz bunları burda zaten tekrarlanaraktan işliyoruz başka eglenceli şeyler yazınız

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teist retoriklerde "Din aklîdir. Aklı olmayanın dini de yoktur." denir. Oysa Kur'an'da akıl; "İslam'ın dogmalarına körlemesine inanç" demektir. Bir başka ifadeyle Kur'an'da akıl=akılsızlıktır. Bir de bu akılsızlığı "Ebu Bekir imanı" diye sembolize ederek yüceltirler. Bu kafayla Müslimler geri kalmışlıktan kurtulamaz. Kılavuzu Kur'an olanın burnu pislikten kurtulmaz.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İSLAMIN ŞARTLARI DÖRT TANEDİR

1-Mekke ili sınırları içinde ikamet etmek

2-Arapça okuyabilmek

3-Arapça anlayabilmek

4-Arap ırkından olmak

Kuran’a göre bunlardan bir tanesinin bile eksik olması Müslümanlığınızı engeller. Müslüman olabilmek için bu dört şartın bir arada gerçekleşmesi zorunluluktur. Çünkü kuran ve İslam bu koşulları taşıyanlara gönderildiğini yazmaktadır.

A-Her Millete kendi Dilinde kitap ve Milletinden peygamber gönderilmek zorunluluğu vardır.

İBRAHİM-4.Her Millete ve topluluğa sadece o kavmin kendi diliyle seslenir.O kavimden olan birini peygamber yollarız

YUSUF-2.Kuran ı anlamanız için Arapça indirdik

YASİN-5.Kur’an, ataları uyarılmamış, gaflet içinde olan bir Milleti uyarman için gönderilen

FUSİLET-3.Bir Millet için indirdiğimiz Ayetleri detaylıca açıklanmış Arapça bir Kurandır.

B-İslam ve kuran sadece Mekke ve çevre ilçelerini uyarmak içindir.

ŞURA-7.Şehirlerin anası (Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik.

ENAM-92.İşte bu da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır.

C-Kuranı anlayarak bilerek okumak ve öğrenmek zorunluluğu vardır.

ENAM-98.O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.

FUSSİLET-44.Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur'ân yapsaydık onlar mutlaka: «Bu kitabın âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap bir peygambere yabancı dil, öyle mi?» derlerdi. Sen de ki: «O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır.» İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Kur'ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar (da duymuyorlar).

Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız. (Zuhruf:44-Kuran)

Hocam bu kadar katı olursan sistem daha başlamadan çöker zaten. Zira İkinci maddeye göre bizzat Muhammed, dördüncü maddeye göre de Selman-ı farisi(Muhammedin yakın arkadaşlarındandır) vs. müslümanlıktan çıkıp patates dinine dahil olmuş olur :)

Haklısın iyi tesbit.. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben ilk defa duydum böyle islam şartı.

bence islamın şartı beş

ilk dörtü 4 kadınla evlenmek.

beşinci şartı sınırsız cariye desteği :)

islamı seviyorum dünya dinler tarihinde böyle bir din hiç olmadı :)

Hz Muhammedde olsa islamın 5 şartı için aynı şeyi söylerdi.Tabi müslümanların kabul ettiği 5 şart için.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Teist retoriklerde "Din aklîdir. Aklı olmayanın dini de yoktur." denir. Oysa Kur'an'da akıl; "İslam'ın dogmalarına körlemesine inanç" demektir. Bir başka ifadeyle Kur'an'da akıl=akılsızlıktır. Bir de bu akılsızlığı "Ebu Bekir imanı" diye sembolize ederek yüceltirler. Bu kafayla Müslimler geri kalmışlıktan kurtulamaz. Kılavuzu Kur'an olanın burnu pislikten kurtulmaz.

aynen katılıyorum.Osmanlı şair ve tarihçisi Nevizade Atai döneminin önde gelen kazasker lerini ulemalarını fikirleriyle mat eden ve neticesinde Kanuni emriyle kellesi alınan Molla Kabız için" O bazı ilimleri biliyordu.Ancak bilgisi ve becerisi sapıklık tutkusuna zehir oldu.Aklı kendisine köstek oldu."yazarken gerçeklerden bahsetmiştir.Sünni- islam dışı bilgiler ve olaylara akılla, akılyürüterek yanaşma dinsizlikti. Çünkü akl ilim değil, nakl ilim geçerliydi.Çizgiyi aşarsan kelleni alırsın eline başka lamı cimi yok.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...