Jump to content

Tefsirler Allah'a Hakaret midir ?


Recommended Posts

Alıntı yaptığım mesajda verilen Ayet mealinde parantez içi bir kelime var, o kelime orjinal sözlerde mevcut değil. Parantez içinde verilen o kelime, tercümeyi yapan zat-ı şahanenin onun istediği gibi anlamanız için kendinden ilave ettiği kelimedir. Tefsirlerde de durum budur; tefsiri yapan şahıs nasıl anlaşılsın istiyorsa o şekilde tefsir yapar...

Ves semae beneynaha bi eydiv ve inna le musiun

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

Yukarıdaki ayette geçen "sema (gök)" kelimesi Kuran'ın pek çok yerinde uzay ve evren anlamında kullanılır. Nitekim burada da bu anlamda kullanılmıştır ve evrenin genişleyici olduğu bildirilmiştir. Türkçeye "Şüphesiz Biz genişleticiyiz (genişleteniz/genişletmekte olanız)" olarak çevrilen Arapça "inna le musiune" ifadesindeki "musi'une" kelimesi, "genişletmek" anlamına gelen "evsea" fiilinden türemiştir. "Le" ön-eki de takip ettiği isim ya da sıfata vurgu ekleyerek "çok fazla" anlamı katmaktadır. Dolayısıyla bu ifade "Biz göğü veya evreni çok fazla genişletiyoruz" anlamı taşımaktadır. Bilimin bugün varmış olduğu sonuç da Kuran'da bize bildirilenle aynıdır.(Alıntı)

İstediğiniz kadar kıvranın hak er yada geç gelecek.

"Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler, işte bunların rahmetimden ümitleri yoktur ve bunlar için acı bir azap vardır." (Ankebut, 29/19-23)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 43
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ves semae beneynaha bi eydiv ve inna le musiun

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

Yukarıdaki ayette geçen "sema (gök)" kelimesi Kuran'ın pek çok yerinde uzay ve evren anlamında kullanılır. Nitekim burada da bu anlamda kullanılmıştır ve evrenin genişleyici olduğu bildirilmiştir. Türkçeye "Şüphesiz Biz genişleticiyiz (genişleteniz/genişletmekte olanız)" olarak çevrilen Arapça "inna le musiune" ifadesindeki "musi'une" kelimesi, "genişletmek" anlamına gelen "evsea" fiilinden türemiştir. "Le" ön-eki de takip ettiği isim ya da sıfata vurgu ekleyerek "çok fazla" anlamı katmaktadır. Dolayısıyla bu ifade "Biz göğü veya evreni çok fazla genişletiyoruz" anlamı taşımaktadır. Bilimin bugün varmış olduğu sonuç da Kuran'da bize bildirilenle aynıdır.(Alıntı)

İstediğiniz kadar kıvranın hak er yada geç gelecek.

"Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler, işte bunların rahmetimden ümitleri yoktur ve bunlar için acı bir azap vardır." (Ankebut, 29/19-23)

MÜSLÜMAN DİNDARLAR KURAN VE İSLAMI NEDEN FARKLI GÖSTERMEYE ÇABALARLAR

Allah neye ihtiyacımız olduğunu önceden bilemezmiş gibi ayet ayet ihtiyaç oldukça indirildi diye söylüyorlar. Müslümanlığın ilkeleri ayetlerle yeni indiyse Müslümanlık önceden de vardır diye iddia etmenin zekaya ve mantığa uygunluğu nerededir.Hiç kitabı,ayeti ve kuralı belli olmayan Müslümanlık nasıl kurandan önce de olabilmektedir.Muhammed’den önce bir kişi İslam’ın yada imanın şartlarını neye göre yerine getirebilecekti? Müslüman’ım diye nasıl söyleyebilecekti.İnsanları Müslüman yapabilmek için hangi ilkeleri kullanacaktı? Kuran ayetleri neden dağıtılmış? Sorulan soruyu başka bir surede cevabını başka bir surede bulabiliyoruz.

ŞUARA SURESİ-154 AYET "Sen ancak bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir."

İSRA SURESİ- 59 AYET" Bizi mucize göndermekten alıkoyan, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olmalarıdır"

ENAM-35.Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap!

Şuara-154.de istenen mucizeye cevabı İsra-159.da verilmiştir.Sonra mucizeye güç yetmediği beyan edilir.

Bu Kuranın karmakarışık yapıldığının hatta birçok eksiklikler ve fazlalıklar olabileceğinin kanıtıdır.

Yukardaki ayette mûcize gösterilmeyeceğine dâir kesin ve net beyânına rağmen; Arapçada bir kelimenin farklı anlamından , teknolojik gelişmelere göre vaziyet alıp âyetleri hâlden hâle sokarak, 'Bak gördünüz mü, Kur'an bunu 1400 sene evvel söylemiş' şeklindeki 'Mûcize' üretme çabaları, acaba hangi aklın ürünüdür ?

Bakınız Elmalılı hamdi YAZIR, Zâriyat: 47'yi nasıl çevirmiş!

ZARİYAT:47.göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz."

Fakat daha sonra uzayın oluşumuna dâir 'Bing-Bang' teorisi ön plâna çıkınca,

Edip Yüksel tarafından aynı âyet şöyle çevrilir.

ZARİYAT:47"Göğü gücümüzle biz kurduk ve onu biz genişletmekteyiz."

Bing bang evrenin genişlediğini ispatlayınca,Allah genişlik ve kudret sahibiyken,genişleyen gök kubbe olur.

Tanrının insanlarla bağlantı kurması için kitaba gerek yoktur.Amerika kıtasına ulaştırılamayacağını bile bile.

Eğer bizi yaratan bir şey varsa;bizden daha akıllı olmalı,daha iyi cümleler kurup her şeyi daha iyi anlatmalıdır.

Kuran’a baktığımızda bırakın iyi bir kitap olmasını Tam tersine o günün şartlarından ilkel olduğunu görüyoruz. Firavunlar çağında Mısır piramitlerinde ki bilimsellik bile kurandan çok daha ileridir. İslam dan 2000 yıl önce yaşamış Sümerler bile her konuda Kuran’dan daha ileridir.Kuran gününün kitabı bile değilken bu günlerinde kitabı olduğunu söyleyenleri akla davet ediyorum.Kuranda olması mümkün olmayan kelimeleri var diye iddia edenleri anlamak mümkün değildir.Kuran da beyaz yazarken beyaz yazıyor ama aslında siyah demek istiyor.Öyle söylemiş ama aslında şöyle demek istiyor şeklinde açıklayarak,Allahın sürekli mecaz yaptığını söyleyerek Allaha tercümanlık yapanlar vardır.Bu tür savunmalarla aciz bir duruma düştüklerini görmeleri gerekmektedir.1400 sene önce kimselerin anlayamayacağı ancak teknolojik gelişmelerle şimdi anlaşılabilen cümlelerin kitapta yer almasının mantığı ne olabilir ? Tren,televizyon,buzdolabı,uçak,araba bile Kuran’da yazmaktadır diye insanları kandırırlar.Neredeyse Albert Anstein ın izafiyet teorisinin bile kuranda yazdığını söyleyebilecek kadar ileri gidebilmektedirler.Yalanın sonu yoktur.Yalan söyleyebilirsiniz ama komik duruma düşmektesiniz.Kuranda Dünya Düzdür diye onlarca ayette var.İslam dünyası Dünya yuvarlak diye fetva veremez.Yerçekimin bile bilinmediği bir dönemde hangi bilimsel veriye dayanarak bir Müslüman “Dünya küre şeklindedir”Kuran’da var diye iddia edebilir.Müslüman ahlakının yalanlarla dibe vurduğunu görüyoruz.

Bir Tanrı var ise ve insanlar için yapacağı en büyük yardım, kendisini fark etmemize yarayacak genel Tanrısal prensipler göstermesidir. Yani Tanrı kitabı bir çeşit 'Anayasa' kitabı olmalıdır!Böyle yanlışlarla dolu çelişkilerle dolu olmamalıdır.Kuranın Türkçesini okuduğunuzda bir yaratıcıyla ilgisinin olmadığını hemen anlarsınız.Öyle hatalar yanlışlar ve kötü olaylar la doludur ki;ortalama vasat biri bile daha iyisini yazabilir.Tanrıdan gelen bir kitap ciddi olayların bildirileceği asil konularda olmalıdır. Savaş ganimeti,Yağma helali hoştur yazmamalıdır. Allahın kitabı dediğin bir kitapta 100 sopa 80 sopa gibi tuhaf cezalar yazmamalıdır.Nisa 15-16 da Allah Erkek erkeğe sekse merhamet gösterdiği,kadın erkek arasındaki doğal ilişkiye 100 sopa cezası verdiği komedisi yazmamalıdır.Muhammed’in geliniyle evlenmesini nasıl sağlarım diye Allah’ın ayet gönderdiği yazmamalıdır. Muhammed ailevi sorunlarında Eşlerini ve cariyelerini tehdit edip bakire küçük kızlar veririm yazmamalıdır. Yetim kızlar,Cariyeler, köleler yazmamalıdır.Önünüze geleni öldürün ama size para(cizye) verirse öldürmeyin diye yazmamalıdır.Müslümanların henüz adet görmemiş buluğ çağına ermemiş küçük kızlarla evlendiklerini kanıtlayan 9 yaştan küçük sübyanlardan nasıl boşanacağının çözümü yazmamalıdır.(talak-4 ayet)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elmalının sonradan sadeleştirilmiş 2. çevirisini ele alıyorsun.Neden?İşine öyle geliyor çünkü.

Elmalılı Hamdi Yazır :

Bir de Semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şübhe yok ki biz çok vüs'a malikiz

Elmalılı (sadeleştirilmiş 1) :

Bir de göğe bakın! Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.

tarihinde xseddx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Buna ne diyeceksin sayın abdullahabdal1 adam 774 yılında ölmüş tefsir ve hadis alimi ?

''Göğü gücümüzle Biz kurduk. Ve muhakkak ki Biz, genişleticiyiz''.İbni Kesir

İbn Kesir, Şam yakınlarındaki Busra'ya bağlı Micdel veya Mecdel köyünde 1301 (h. 701) yılında doğdu. Babası 1303'de vefat ettiği zaman kendisi üç veya dört yaşlarındaydı. Ailesi ile birlikte yedi yaşlarında Şam'a yerleşmiş, yetişmesinde ağabe­yinin etkisi büyük olmuştur. İlk dini bilgileri aile yuvasında almış olan İbn Kesir, daha sonra Burhaneddin el-Fezari,Kemaleddin İbn Kadı Şihne, Kasım İbn Asakir, İshak İbn Amidî, Muhammed İbn Zinad, İbn er-Rabi ve İbn Teymiyye gibi devrinin ünlü bilginlerinden İslam dininin temel bilimleri olantefsir ve hadis öğrenmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir kere mealciler arasında ilgili ayetin ifade edildiği gibi ''genişleticiyiz'' olduğuna dair fikir birliği yok. başka başka tercümeleri görmek mümkün. ama asıl can alıcı soruyu soracağım: diyelim ki öyle, gerçekten genişleticiyiz diyor. ee o halde kuranın onca saçma sapan ayetini görmezden gelip tamam bu allah kelamıdır dememizi mi bekliyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yusuf 1 : elif. lam. ra. bunlar, apaçık kitab'ın ayetleridir.

Hicr 1 : elif. lam. ra. bunlar kitab'ın ve apaçık bir kur'an'ın ayetleridir

Nur 1 : düşünüp öğüt almanız için onda açık açık ayetler indirdik.

Kasas 2 : bunlar, apaçık kitab'ın ayetleridir.

Hacc 16 : işte biz onu (kur'an'ı) apaçık ayetler olarak indirdik..

Duhan 2 : apaçık olan kitab'a andolsun ki

Zuhruf 2 : apaçık kitab'a andolsun ki

Yukardaki gibi sayısız ayette apaçık olduğunu söyleyen bir kitap var önümüzde. o halde neden arapsaçına dönmüş ortalık ? neden her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ?...

madem apaçık bir kitaptır bu, nasıl oluyor da herhangi bir ayetin tefsiri (açıklaması) her ilahiyatcıya göre farlılık arzedebiliyor ?

eğer yukarıda örnek olarak sunduğumuz ayetlerin iddiasına bakarsak ayetlerin hükümleri hususunda kimsenin ihtilafa düşmeden hemfikir olması gerekmiyor mu ?

kur-an nasıl bir kitaptır ?

Bir hadiste şöyle tanımlanıyor bu soru:

"kur-an'ın zahiri var batını(gizli yönleri) var, batının da yedinci batına kadar batını var"

Demekki pek de apaçık bir kitap değilmiş, hatta içindekiler o kadar gizlenmiş ki bu gizlenenler de yedi kat daha gizlenmiş.

mevlana bu konuyu şöyle açıklıyor:

"kur-an'ın da yedi manası vardır, alelade halk da ondan doyar halkın bilgide irfanda ileri gelenleri de. oğul sen kur-an'ın zahirine (dış yüzüne) bakma, şeytan da ademi topraktan ibaret gördü de hakikatine eremedi"

Bildiğiniz gibi kur-an'da muhkem ve müteşabih ayetler var. muhkem olanlar mevlananın da söylediği gibi herkese apaçıktır fakat müteşabih olanları sadece ve sadece "ulü'l elbab" sahipleri anlamlandırabilirler.

ulü'l elbab = "sözün özü" ve "sır" anlamına gelen "lüb" kelimesinden türemeştir ve

manası= "işin sırrı" diyebiliriz. yani müteşabih ayetleri ancak işin sırrını bilenler anlar. dolayısıyla kur-an aslında apaçık değil, sırlar ve gizemler kitabıdır. bu sırlar da Muhammed'in söylediğine göre yedi kattır. ulül elbab sahipleri kendi kapasiteleri miktarınca o sırları açığa çıkartırlar.

zaten 'müteşabih' lafzının manası = "çok anlamlı" demektir. Bu mana da kur-an'ın 7 batını olduğunu söyleyen hadis-Rivayetini desteklemektedir. Yani müteşabih ayetler yedi kat sır içerirler...

ULU'L ELBAB KİMDİR

imam muhammed-i bakır şöyle söylüyor:

"seçilmiş kullar dışında kimse kur-an'ın zahir ve batınını bir arada topladığını (anladığını) iddia edemez. bu ümmet içinde, seçkin kullar dışında kur-an'ın tümünü algılayabileni görmedim."

muhammed peygamber bir hadisinde şöyle söylüyor

"kur-an'ı ancak, onunla muhatap kılınan anlar."

(halife) Ali

kuşkusuz ki kur-an’ın zahiri güzel ve batını ise derindir.

bu kur-an'ı konuşturun: oysa ki o, sizinle asla konuşmayacaktır. ben ondan size haber vereceğim...

cafer-i sadık o seçilmişlerin kendileri olduğunu iddia ediyor.

"biz ehl-i beyt arasında kur’an’ı başından sonuna kadar bilen biri her zaman olmuştur

andolsun allah'a ki, allah'ın kitabını başından sonuna, adeta elimin içindeymiş gibi biliyorum. gökyüzünün haberi, yeryüzünün haberi, olacağın haberi ve olmuşun haberi ondadır. yüce allah, her şeyin açıklaması ondadır.

gördüğünüz gibi ehl-i beyt bu konuda çok iddialı. ne kadar haklı olduklarını bilemiyoruz.. ve lakin artık bildiğimiz bir şey var ki o da kur-an'ın aslında apaçık olmadığıdır. Zaten adı üzerinde: kur'an = "kademeli-kademeli" hazırlanmış ve (7 kat sırlar içinde) gelecek kuşaklara miras bırakılmış. Bu nedenle her kuşak farklı bir kuran düzlemini okur ve hayatına geçirir. senin hangi kur-an düzlemeni görebildiğin ise, kişisel tekamülünün hangi basamağında durduğun ile ilintilidir. çağın ve senin henüz idrak etmeye yeterli donanıma sahip olmadığın bilgiler, sana örtülmüş ve gizlenmiştir. günümüzde (sözüm ona) din bilginleri yani entelektüel kaygılar taşıyan ve dolayısıyla zahir ile (dış görünüşle) uğraşmaktan öte gidemeyen ilahiyatcılar henüz bu kademelerin ilk basamağında olsa gerek..

Nihayetinde Tefsir, sırları ortaya çıkartabiliyorsa Tefsirdir. Zaten Tefsir sözcüğünün anlamı da: Kapalı olanı açmak, açığa çıkarmak demektir. Eğer kur-an'ın apaçık bir kitap olduğunu var sayarsak bu durumda bir kişinin Tefsir yaptığını iddia etmesi Allaha hakaret sayılır. Bu duruma uygun kelime Tebyin olmalıdır. Oysa kur-an Muhammed'in de söylediği gibi zaten bir sır kitabı olduğu için doğru tabir tebyin değil Tefsirdir... Ve lakin Tefsircinin de evvela ulul elbab makamında olması şartı aranır.

Muhammed bu şartı şöyle açıklıyor:

"kim Kur-an hakkında ilimsiz (bigayri ilmin) bir söz söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın

Tabiki burda söz konusu olan ilim ilahiyat fakültelerinde kazanılan entelektüel anlamdaki ilim olmadığını söyledik. Ezoterik / batıni / gizli bir ilimdir bu. Öğrenilen sırlar vakti gelmeden asla avam ile paylaşılmaz. muhammed'in özel eğitiminden geçen bir ulü'l elbab (sır sahibi) "ebu hureyre" şöyle söylüyor:

"rasulullah efendimiz’den iki kap ilim aldım, birini dağıttım. eğer diğerinin ağzını açsam, bu kelleyi uçururdunuz!.."

Sahabelerin alimlerinden olarak bilinen ve küçük yaştan itibaren Muhammed'in yanında yetişmiş olan ibn abbas Talak suresi 12. ayet ile ilgili konuşurken şunları söylüyor:

o Allah ki yedi sema yaratmış, arzdan da onların bir mislini yaratmıştır; aralarından hüküm inip duruyor! âyet-i celiylesinin tefsirini(açıklamasını) yapacak olsam, beni Recm ederdiniz (taşa tutardınız / taşlayarak öldürürdünüz)

Bu nasıl bir ilimdir ki anlatanın kellesini uçuruyorlar ? Bunun nasıl bir ilim olduğunu sahabeden çok uzun seneler sonra hallacta zuhur ettiğini gördük. Nitekim kellesi uçuruldu...

Yine 5 yaşından itibaren Muhammed'in yanında yetişen / Eğitim alan Ali de bu ulul elbab sahipleri arasındadır. Hatta şu hadis-Rivayeti doğru ise Ali sır sahipleri arasında önde gelen en alim kişidir:

Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: “Ali, ilmimin kapısıdır, risaletimin içeriğini o benden sonra ümmetime açıklayacaktır. Onu sevmek iman, ona buğzetmek ise nifaktır. (Kenz-ül Ümmal c. 6 s. 156)

Hz. Ali radıyallahu anh demiştir ki: "İnsanlara anlayacakları şeyleri anlatın. Allah ve resulünün tekzib edilmelerini ister misiniz?" (Buhari, ilim 49.)

İbnu Mes'ud radıyallahu anh diyor ki: "Sen bir cemaate akıllarının almayacağı bir şey söylersen mutlaka bu, bir kısmına fitne olur." (Müslim, Mukaddime 5.)

Arapçada P harfi olmadığı için arap dünyasında Eflatun olarak tanınmış olan Flozof Platon da aynı konuya dikkat çekmektedir. Onun mağara alegorisine göre: Mağaranın dışını görebilen insan, bunu -dışarıyı göremeyen- mağaradakilere anlattığında, ‘anlaşılmamak’ ile imtihan olacaktır.

Şunu gördük ki kur-an'ı sır sahipleri açıklayacak ve Tabiki onların tefsirlerinden feyz alacak olanlar da yine Haşyet duygusuna sahip olanlar olacaktır. Haşyet: Bilgi ve idrak neticesinde oluşan hayranlık demektir. Bu bilgiler kur-an'da avam için örtülü olarak verilmiştir.

Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra: "Şu anlar, ilmin insanlardan kapıp kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye muktedir olamazlar!" buyurdular.

Ziyad İbnu Lebid el-Ensari araya girip: "Bizler Kur'an'ı okuyup dururken ilim bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onu hem okuyacağız, hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Resulullah da: "Anasız kalasın, ey Ziyad, ben seni Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil, yahudilerin ve nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor ?" buyurdu.

Yani Muhammed kur-an'ın lafız olarak korunmasının insanlara ilim adına pek fazla bir şey sunmayacağını söylemek istemiştir. Burdan çıkan sonuca göre; istediğiniz kadar okuyun kur-an'daki sırları çözecek bir eğitimden geçmemişseniz onu anlayamayacaksınız.

Ali imran 190: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulûl elbab için elbette âyetler (deliller) vardır.

işte Sır sahiplerine hitab eden bir ayet. Bu güne kadar nice entel müslüman bu ayetlerden kozmolojik bir mucize devşirmeye çalıştı. ha keza nice Ateist de kozmolojik bir çelişki bulmanın peşine düştü. Her iki tarafta kendince aradığı sonuca ulaştı ve lakin ulaştıkları sonuçlar ilme değil zanna dayalıdır...

Bir gün ibni abbas Ali'ye gelip şu suali soruyor: "allah semavatta arz üzerinde yaratmış olduğunun bir mislini (benzerini) daha yarattı" ne demektir bu?

Ali cevap veriyor= bunun ne demeği var mı? muhkem ayet bunun tevili filan işaretleri yok apaşikare

-yine anlamadım diyor sualci

-bu gün diyor o alemde benim gibi bir aliyebni ebu talib senin gibi de bir ibni abbas yaşıyor...

Arapçada "Sır" anlamındaki Lübb çift “B” ile yazılıyor. Beş duyumuzla ulaşamadığımız, onun daha ötesindeki bir şeylere sahip olan demektir. Gözlerinin ötesinde, kalp gözüne sahip olan bir kişi, kulakların ötesinde, kalp kulağına sahip olan bir kişi demektir. Kur-an Bu sırları bilmeyenlerin kalplerini mühürlü(kapalı) olarak tanımlar.

KULLARI İÇİNDE ANCAK ALİMLER ALLAHTAN KORKAR (Fatır 28)

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir kere mealciler arasında ilgili ayetin ifade edildiği gibi ''genişleticiyiz'' olduğuna dair fikir birliği yok. başka başka tercümeleri görmek mümkün. ama asıl can alıcı soruyu soracağım: diyelim ki öyle, gerçekten genişleticiyiz diyor. ee o halde kuranın onca saçma sapan ayetini görmezden gelip tamam bu allah kelamıdır dememizi mi bekliyorsunuz.

''Allah’ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir.(O, akıl ve iradelerini iman tarafına kullananlara iman nasib eder). Fakat akıllarını çalıştırmayanlara ise şeytanı musallat eder, o pislikte bırakır.''Yunus Suresi ; Sure 10, Ayet 100

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir kere mealciler arasında ilgili ayetin ifade edildiği gibi ''genişleticiyiz'' olduğuna dair fikir birliği yok. başka başka tercümeleri görmek mümkün. ama asıl can alıcı soruyu soracağım: diyelim ki öyle, gerçekten genişleticiyiz diyor. ee o halde kuranın onca saçma sapan ayetini görmezden gelip tamam bu allah kelamıdır dememizi mi bekliyorsunuz.

Hayır.Sadece bir delil.Tesadüf de olabilir.Ama diğer delillerle ortak düşünüldüğünde tesadüf olamayacağı anlaşılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elmalının sonradan sadeleştirilmiş 2. çevirisini ele alıyorsun.Neden?İşine öyle geliyor çünkü.

Elmalılı Hamdi Yazır :

Bir de Semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şübhe yok ki biz çok vüs'a malikiz

Elmalılı (sadeleştirilmiş 1) :

Bir de göğe bakın! Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.

Elmalılı meali son derece temiz ve anlaşılır bir mealdir. Ama ne yazık ki bazılarının işine gelmediğinden o meale de el atmışlar, sanki sadeleştirmeye ihtiyacı varmış gibi sadeleştirmişler !! Ama amaç sadeleştirmek falan değil, doğrudan değiştirmek.. Şimdi gel de sen bu ahlaksızlara güven.. Şahsen güvenmiyorum, iktidardaki partiye de bu nedenle güvenim sıfır.. Çünkü bunlar dinci, dinciden her türlü melanet gelir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elmalılı meali son derece temiz ve anlaşılır bir mealdir. Ama ne yazık ki bazılarının işine gelmediğinden o meale de el atmışlar, sanki sadeleştirmeye ihtiyacı varmış gibi sadeleştirmişler !! Ama amaç sadeleştirmek falan değil, doğrudan değiştirmek.. Şimdi gel de sen bu ahlaksızlara güven.. Şahsen güvenmiyorum, iktidardaki partiye de bu nedenle güvenim sıfır.. Çünkü bunlar dinci, dinciden her türlü melanet gelir...

Elmalılı çevirilerinin sadeleştirmesine bakarsak dinin nasıl tahrif olduğunu daha iyi anlarız.Teşekkürler bunu belirttiğin için.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ayetin arapça orjinalini yazarmısınız bir görelim

Hakka/17. Melekler ise onun çevresindedirler. Ve o gün Rabbının Arş'ını, onların da üstünde sekiz tanesi yüklenir.

Hud/7. Hanginizin daha güzel ameli olduğunu denemek için; gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Zâten Arş'ı su üstünde idi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hakka/17. Melekler ise onun çevresindedirler. Ve o gün Rabbının Arş'ını, onların da üstünde sekiz tanesi yüklenir.

Hud/7. Hanginizin daha güzel ameli olduğunu denemek için; gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Zâten Arş'ı su üstünde idi.

Velmeleku 'ala ercaiha, ve yahmilu 'arşe rabbike fevkahum yevmeizin semaniyeh. 69:17

nerede sekiz tane melek yüklenmesi bir gösterirmisin sayın allame

Link to post
Sitelerde Paylaş

Velmeleku 'ala ercaiha, ve yahmilu 'arşe rabbike fevkahum yevmeizin semaniyeh. 69:17

nerede sekiz tane melek yüklenmesi bir gösterirmisin sayın allame

Bana ne arapça bir takım laflar getiriyorsun, git onu arapça bilenlere sor, ben çevirilerde ne yazıyor, ona bakarım.

Senin bu arapça lafları getirmen taptığın ilahın aczini göstermekten başka bir işe yaramaz. Senin putun sadece arapça mı biliyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana ne arapça bir takım laflar getiriyorsun, git onu arapça bilenlere sor, ben çevirilerde ne yazıyor, ona bakarım.

Senin bu arapça lafları getirmen taptığın ilahın aczini göstermekten başka bir işe yaramaz. Senin putun sadece arapça mı biliyor?

Ateistlik bu mu ? dayanağı olmayan sağdan soldan araştırma yapmadan kaynağı yetersiz laflarmı etmektir.

Zarar veriyorsun başka birşey değil biraz daha mantıklı ol çeviri yapanların hatalarını kabul edip devam etmek

yerine doğru olanı ortaya çıkarmaya çalış biraz daha dikkatli olmasın

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistlik bu mu ? dayanağı olmayan sağdan soldan araştırma yapmadan kaynağı yetersiz laflarmı etmektir.

Zarar veriyorsun başka birşey değil biraz daha mantıklı ol çeviri yapanların hatalarını kabul edip devam etmek

yerine doğru olanı ortaya çıkarmaya çalış biraz daha dikkatli olmasın

Madem çeviri hataları var, o zaman putun neden tüm dillerde indirmemiş bu kitabı? Bu kadar salak mı bu put?

Arapça bilmeyen birisinden nasıl Kuran'ı anlamasını bekliyorsun? Madem bu kitap çevrilirken hep hata oluşuyor, o zaman hangi mantıkla tüm insanlığa hitap ettiğini iddia edebiliyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem çeviri hataları var, o zaman putun neden tüm dillerde indirmemiş bu kitabı? Bu kadar salak mı bu put?

Arapça bilmeyen birisinden nasıl Kuran'ı anlamasını bekliyorsun? Madem bu kitap çevrilirken hep hata oluşuyor, o zaman hangi mantıkla tüm insanlığa hitap ettiğini iddia edebiliyorsunuz?

Biraz sakin gel haddini aşma fikirlerini belirt saygısızlık etme her şeyin bir adabı var

İşene gelmiyorsa çek elini git kahveni yudumla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biraz sakin gel haddini aşma fikirlerini belirt saygısızlık etme her şeyin bir adabı var

İşene gelmiyorsa çek elini git kahveni yudumla

İşine gelmiyorsa sen neden çekip gitmiyorsun? Laflarım sana değil, evreni yarattığını, sonsuz kudreti olduğunu iddia ettiğin putuna. Neden putun gıkı çıkmıyor da sen celalleniyorsun? Putun senin korumana mı muhtaç yoksa?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşine gelmiyorsa sen neden çekip gitmiyorsun? Laflarım sana değil, evreni yarattığını, sonsuz kudreti olduğunu iddia ettiğin putuna. Neden putun gıkı çıkmıyor da sen celalleniyorsun? Putun senin korumana mı muhtaç yoksa?

Güzel kardeşim herşeyin bir sınırı vardır. Fikir beyan ediyorsun fikir ve düşünceleri konuşuyoruz

senin işin küfür etmekten başka birşey değil seninle fazla konuşulmuyor galiba hata ediyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...