Jump to content

Kuran Çevirilerindeki Çarpıtmalar


Recommended Posts

Bakara 256: Dinde zorlama yoktur. .....

Bu ayeti islamda zorlamanın olmadığını, barışçıl bir din olduğunu göstermek için kullanırlar.

Bu şekilde çeviri cımbızlama ve çeviri çarpıtmasıdır. Önceki ayetle birlikte değerlendirmek gerekir.

Bu ayet aslında "Allahın sonsuz kudreti varsa bizi neden dindar yapmıyor?" Sorusuna bir cevaptır.

Allahın iradesi dışında kimse kimseye zorla birşey yaptıramaz. Buna allah da dahildir.

Eğer allahın iradesinde yoksa siz birini zorla dindar yapamazsınız. Burda allahın dindar yapmadığını siz dindar yapamazsınız demektir. Allahın iradesinin üzerine irade olmaz diyor.

Sen dinini korumak ve yaymak için elinden geleni yapmak zorundasın, birileri yine de dindar olmuyorsa bu allah öyle istediği içindir. Ona hidayet etmemiştir. Sen bilemezsin. Sen devam et.

Aşağıdakileri çöpe atalım o zaman :)

Fussilet-40

- Âyetlerimiz konusunda doğruluktan sapanlar bize gizli kalmaz. O hâlde kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir? Dilediğinizi yapın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.

İnsan 2-3

- Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan etmekteyiz. Bu yüzden onu işitici ve görücü kıldık. Gerçekten biz, insana yol gösterdik ; o ya şükredici, ya da nankör inkarcı olur.

Kehf-29

- Ve de ki: "(Bu) hak, Rabbinizden (gelmiş)tir: Artık ona dileyen inansın, dileyen reddetsin".

Hud-16

- Kim yalnız dünya hayatını ve onun zinetini isterse, biz onlara yaptıklarının karşılığını orada tastamam öderiz. Orada onlar bir eksikliğe uğratılmazlar.

Enam-104

- Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim.

Hud-28

- Ey kavmim!" dedi, "Ne dersiniz, ya benim, Rabbimin katından apaçık bir kanıta dayandığım; Onun katından bana bir rahmetin, bahşedildiği doğruysa ve siz de buna karşı kör kalmışsanız, söyleyin, hoşunuza gitmediği halde onu görüp fark etmeniz için sizi zorlayabilir miyiz?

ve yukarıdakiler gibi onlarca başka ayeti de çöpe atmak gerekiyor.

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 358
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ve yukarıdakiler gibi onlarca başka ayeti de çöpe atmak gerekiyor.

savaş karşıtı - barış söylemli sureler/ayetler MEKKİ sureler/ayetlerdir....

taraftar toplamak için söylenen sözlerdir....ama ne zamana kadar ? GÜÇLENİNCEYE KADAR...gücü ele geçirinceye kadar...

sonra ?

sonrası MALUM....

YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN...

kesin doğrayın dövün parçalayın ...MÜRTEDİ ÖLDÜRÜN !!!! inanmayanları KÖLE-CARİYE yapın....alçalıp küçülüp CİZYE verdirin - DİN allahın olana kadar SAVAŞIN !!!!

vs.vs.vs

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

savaş karşıtı - barış söylemli sureler/ayetler MEKKİ sureler/ayetlerdir....

taraftar toplamak için söylenen sözlerdir....ama ne zamana kadar ? GÜÇLENİNCEYE KADAR...gücü ele geçirinceye kadar...

Zavallı sana laf yetiştirilemez zaten, her durumda bir çıkar yol bulursun mutlaka :) :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zavallı sana laf yetiştirilemez zaten, her durumda bir çıkar yol bulursun mutlaka :) :)

çıkar yol aramıyoruz ki....gerçekler bunlar...

kuran 3 kısımdan oluşur öle değil mi ?

biri hicret öncesi mekke de gelenler

medinede gelenler...

mekkenin alınmasından sonra gelenler...

hah işte özellikle mekkenin alınmasından sonraki ayetler tamamen SAVAŞ - ÖLDÜRME - ASMA KESME - YAKMA vs.vs.vs içerir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

çıkar yol aramıyoruz ki....gerçekler bunlar...

kuran 3 kısımdan oluşur öle değil mi ?

biri hicret öncesi mekke de gelenler

medinede gelenler...

mekkenin alınmasından sonra gelenler...

hah işte özellikle mekkenin alınmasından sonraki ayetler tamamen SAVAŞ - ÖLDÜRME - ASMA KESME - YAKMA vs.vs.vs içerir.

Medeni Sureler ağırlıklı olarak sosyal ve siyasi içeriğe sahiptir. İbadet, hukuk, bireysel ilişkiler, toplumsal ve toplumlararası ilişkiler, cihad, suç ve ceza meseleleri vs.

"Dinde zorlama yoktur" tarzı söylemlerin mekki sürelerde olması gayet normal. Medeni surelerde savaşla ilgili söylemlerin fazla olmasının normal olduğu gibi.

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Medeni Sureler ağırlıklı olarak sosyal ve siyasi içeriğe sahiptir. İbadet, hukuk, bireysel ilişkiler, toplumsal ve toplumlararası ilişkiler, cihad, suç ve ceza meseleleri vs.

"Dinde zorlama yoktur" tarzı söylemlerin mekki sürelerde olması gayet normal. Medeni surelerde savaşla ilgili söylemlerin fazla olmasının normal olduğu gibi.

1. mekki surler zaten hep çiçekli-böcekli dünya tatlısı sözcükler içerir...

sen sonrakilere bak kardeş...

GÜÇ ele geçince nasıl da değişiyor o güzel sözler....

güllerin yerini birden bire SAVAŞLAR- KAN - CARİYE - KÖLE alıveriyor...ne iş ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. mekki surler zaten hep çiçekli-böcekli dünya tatlısı sözcükler içerir...

sen sonrakilere bak kardeş...

GÜÇ ele geçince nasıl da değişiyor o güzel sözler....

güllerin yerini birden bire SAVAŞLAR- KAN - CARİYE - KÖLE alıveriyor...ne iş ?

Siz önce sınava girer, dersi sonra mı çalışırsınız?

Cevabını bildiğiniz soruları sormayın. Yok eğer cevabını bilmiyorsanız, çalışıp gelin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz önce sınava girer, dersi sonra mı çalışırsınız?

Cevabını bildiğiniz soruları sormayın. Yok eğer cevabını bilmiyorsanız, çalışıp gelin.

önce çiçekli böcekli sözler söyle....baktın olmuyor...mekan değiştir....güçlen öyle geri dön...sonra SIKIOSA İNANMAYIN de...inanmayanların kafalarını KES....karılarını kızlarını CARİYE yap....

hmmm sınav bu olsa gerek ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah, peygambere ve inananlara ayetlerini tebliğ etmelerini emreder.

Tüm Peygamberler ve inananlar tebliğlerini yaparlarken zulme uğramışlar, yurtlarından kovulmuşlar fakat yollarından dönmemişler.

Ben birkaç örnek ayet verdim. Kur'an'da bu durumu yansıtan onlarca ayet bulabilirsiniz.

İbrahim-13

İnkâr edenler, peygamberlerine; “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz".

Nahl-110

Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Hacc-39/40

Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter. Onlar ki, sadece "Bizim Rabbimiz Allah'tır!" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar.

Ali İmran-186

Mallarınızla ve canlarınızla mutlaka sınanacaksınız: Ve doğrusu, hem sizden önce vahiy verilenlerden hem de Allah'tan başka varlıklara ilahlık yakıştıranlardan birçok incitici söz işiteceksiniz. Ama eğer zorluklara sabırla katlanır ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız; bilin ki bu, azimle sarılınacak bir iştir.

Buruc-4..12

Ki kahroldu o hendeğin adamları. şiddetle yanan ateş (çukurunu)! Hani onlar hendeklerin etrafında oturuyorlardı.

Müminlere yaptıkları işkenceleri seyrediyorlardı. Müminlerden öç almalarının tek sebebi aziz övgüye lâyık Allah'a inanmalarıydı.

O Allah ki göklerin ve yerin sahibi olan Allah'a. Allah herşeye şahittir.

İnanan erkekler ile inanan kadınlara işkence edenlere ve sonra hiçbir pişmanlık duymayanlara gelince, onları cehennem azabı beklemektedir; evet, yakıcı azap beklemektedir onları!

Bu ayetleri okuduktan sonra yapılan savaşlar, "haydi kafa kesmeye gidelim, cariye getirelim, asalım, yakıp yıkalım" gibi mi gözüküyor?

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah, peygambere ve inananlara ayetlerini tebliğ etmelerini emreder.

Tüm Peygamberler ve inananlar tebliğlerini yaparlarken zulme uğramışlar, yurtlarından kovulmuşlar fakat yollarından dönmemişler.

Ben birkaç örnek ayet verdim. Kur'an'da bu durumu yansıtan onlarca ayet bulabilirsiniz.

İbrahim-13

İnkâr edenler, peygamberlerine; “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz".

Nahl-110

Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Hacc-39/40

Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter. Onlar ki, sadece "Bizim Rabbimiz Allah'tır!" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar.

Ali İmran-186

Mallarınızla ve canlarınızla mutlaka sınanacaksınız: Ve doğrusu, hem sizden önce vahiy verilenlerden hem de Allah'tan başka varlıklara ilahlık yakıştıranlardan birçok incitici söz işiteceksiniz. Ama eğer zorluklara sabırla katlanır ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız; bilin ki bu, azimle sarılınacak bir iştir.

Buruc-4..12

Ki kahroldu o hendeğin adamları. şiddetle yanan ateş (çukurunu)! Hani onlar hendeklerin etrafında oturuyorlardı.

Müminlere yaptıkları işkenceleri seyrediyorlardı. Müminlerden öç almalarının tek sebebi aziz övgüye lâyık Allah'a inanmalarıydı.

O Allah ki göklerin ve yerin sahibi olan Allah'a. Allah herşeye şahittir.

İnanan erkekler ile inanan kadınlara işkence edenlere ve sonra hiçbir pişmanlık duymayanlara gelince, onları cehennem azabı beklemektedir; evet, yakıcı azap beklemektedir onları!

Bu ayetleri okuduktan sonra yapılan savaşlar, "haydi kafa kesmeye gidelim, cariye getirelim, asalım, yakıp yıkalım" gibi mi gözüküyor?

MUHAMMED'İ "HOŞGÖRÜ" ÖRNEĞİ OLARAK VE

GETİRDİĞİ DİNİ "HOŞGÖRÜ DİNİ" ŞEKLİNDE

GÖSTERME ÇABALARI

Yukarıda değindiğimiz gibi İslamcılar, Muhammed'i hoşgörülü ve getirdiği dinin de: "En son, en mükemmel ve en hoşgörülü din" olduğunu iddia ederler ve bu iddialarını gerçek dışı verilere dayandırırlar. Güya İslam şeriatı bütün insanların Adem ile Havva zürriyeti olarak, tek bir kaynaktan çıktığını ve bu nedenle birbirleriyle kardeş olduklarını kabul etmiştir! Güya İslam dini, diğer dinleri (örneğin Yahudiliği, Hristiyanlığı, vs.) ve bu dinlerin geçmişteki peygamberlerini "kutsal" bilmiş olup farklı din ve inançta olanlar arasında sevgi ve saygı esasını benimsemiştir! Güya İslam "dinde zorlama olmaz" (Bakara Suresi, ayet 139) şeklinde hükümler getirmiş ve "ikna" yolunu seçmiştir ve bu nedenle "şiddet" denen şeye yer vermemiştir! Güya İslam "Kitap ehline" (Yahudilere, Hristiyanlara, Sabiilere) Tanrı katında ecir (mükafat) verileceğini bildirmiştir! Güya Muhammed, "uyarıcı", "tebliğ edici", "Tanrı buyruklarını ortaya vurucu" bir peygamber olarak iş görmüştür.

Güya Kur'an, zorlayıcı değil fakat sadece "öğüt verici" bir kitaptır, vs.

Oysa kısa bir inceleme yoluyla bütün bu ve benzeri iddiaları çürütmek kolaydır. Şöyle ki:

1) İslam Şeriatının Bütün İnsanları Kardeş Bildiği ve Bu Nedenle

"Hoşgörü" İlkesine Dayalı Bulunduğu İddiasındaki Geçersizlik

İslamcılar, İslam şeriatını "hoşgörü dini" olarak göstermek gayretkeşliğiyle Kur'an'daki Adem masalına sarılırlar ve bütün insanların Adem ile Havva'dan gelme olduğuna dair şu ayeti örnek yaparlar:

"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.

Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere

ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız,

O'ndan en çok korkanınızdır..." (Hucurat Suresi, ayet 13).

Güya bu ve benzeri ayetler, bütün insanların Adem ile eşinin zürriyetinden olmak üzere yaratıldıklarını ve bu cihetle "kardeş ve eşit durumda"olduklarını bildirmektedir. Ve güya böyle olduğu içindir ki, insanların birbirlerine karşı üstünlük duygusuna kapılmamaları, övünmemelerini, yani"...şu kavim, bu kavim" diye birbirlerini küçültmemeleri gerekir.(1)

Bu vesileyle belirtelim ki, İslam kaynaklarına göre Muhammed bu ayeti, Mekke'yi fethettiği zaman esir aldığı halka hitaben okumuş ve okurken halkı affettiğini bildirmiştir. Bundan dolayıdır ki İslamcılar, Kur'an'ın yukarıdaki ayetini 1789 tarihli Fransız Devrimi ile kıyaslarlar ve Muhammed'in sözlerini "İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi"ne üstün nitelikte bulurlar. Güya Muhammed, "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık..." diye başlayan bu ayet ile insanların Tanrı indinde eşit ve birbirleriyle kardeş oldukları fikrini dile getirmiştir ve "farklılığın" sadece "günahkarlık" bakımından söz konusu olduğunu bildirmiştir!(2)

Oysa bu iddiaların gerçek olan hiçbir yönü yoktur, çünkü daha önce değindiğimiz ve ilerdeki sayfalarda da ayrıca değineceğimiz gibi yukarıdaki ayet, insanlar arası kardeşliğe ya da sevgi ve eşitlik ilkesine yer vermek şöyle dursun, fakat böyle bir ilkeye ters düşen hükümlere temel işini görmüştür. Çünkü Muhammed'in söylemesine ve Kur'an'a koyduğu buyruklara göre, Tanrı insanlardan bir kısmının gönlünü açıpMüslüman yapmış, bir kısmının da gönlünü kapatıp kafir kılmıştır. Bunu yaptıktan sonra Müslümanları kafirlere saldırtıp boğazlatmak için buyruklar yollamıştır. Örneğin müşrikleri "müşrik" yaptıktan sonra Müslümanlara "Müşrikleri nerede bulursanız öldürün" (Tevbe Suresi, Ayet 5) derken, ya da kafirleri "kafir" yaptıktan sonra Müslümanlara hitaben:

"Kitaplılara (Yahudi ve Hristiyanlara) saldırın,

Müslümanlığı kabul etmelerine (ya da cizye vermelerine)

kadar onlarla savaşın" (Tevbe Suresi, ayet 29)

diye buyruk gönderirken yaptığı budur.

Öte yandan Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, insanları eşitsizlikler ve özgürsüzlükler içerisinde tutmak için yaratmıştır. Örneğin insanlardan bir kısmını gönüllerini açmak suretiyle "Müslüman" yaptığını, bir kısmının da gönlünü kapayıp, "kafir" kıldığını bildirmiştir; ya da insanlardan bir kısmını doğru yola soktuğunu, bir kısmını da saptırdığını; bir kısmının kulaklarını tıkayıp, ruhlarına perde astığını anlatmak için şöyle konuşmuştur:

"Allah isteseydi sizi tek bir ümmet yapardı.

Ama O, istediğini saptırır, istediğini doğru

yola eriştirir." (Nahl Suresi, ayet 93)

"(Vahyettiklerimizi) anlamamaları için gönüllerine perdeler

gerer, kulaklarına ağırlık veririz..." (İsra Suresi, ayet 45)

Bu söylediğini pekiştirmek maksadıyla şöyle demiştir:

"Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini

İslamiyete açar; kimi de saptırmak isterse... kalbini

dar ve sıkıntılı kılar." (En'am Suresi, ayet 125);

"Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa, o Rabbi katında

bir nur üzere olmaz mı?" (Zümer Suresi, ayet 22-23).

Yine Muhammed'in söylemesine göre Tanrı insanları "köleler" ve "köle sahipleri" olarak iki farklı sınıfta toplamış ve bunlar arasında eşitlik olamayacağını açıklamıştır. (Nahl Suresi, ayet 75)

Yine Muhammed'in söylemesi göre Tanrı, kadınları "aklen ve dinen dun" (eksik) yaratmış, erkeklerin egemenliğine terk etmiş, şahitlik ya da miras gibi konularda iki kadını bir erkeğe denk ve bu doğrultuda olmak üzere nice eşitsizliklere layık bilmiştir.(3)

Bu örnekleri çoğaltabiliriz; fakat söylemek istediğimiz şudur ki, Muhammed'in Tanrı'sı, "bir erkekle bir dişiden" yarattığını söylediği insanları her bakımdan "özgürlükten" ve "eşitlikten" yoksun kılmışa benzer.

Bütün bunlar böyle iken İslam şeriatının insanlar arası kardeşliğe ve eşitliğe yer verdiğini söylemek yanlış olmaz mı?

Muhammed'in, Mekke fethi sonucunda Mekke halkını esir alması ve onları affetmesi ve ederken de Hucurat Suresi'nin yukarıdaki ayetini (ayet 13) okuması olayına gelince: Bir kere şunu belirtelim ki, Mekke halkı, Muhammed'e karşı "affedilecek" bir kötülük yapmamıştır. Mekke'yi savunma yoluna bile girişmemiştir. Muhammed'e karşı husumet, halktan değil fakat Kureyş eşrafından gelmiştir.

Yine bunun gibi Muhammed'in Mekke'de esir aldığı halka hitaben:

"...Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden

yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere

ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en

değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır..."

şeklinde konuşmasının, insanlar arası kardeşlik ya da eşitlikle ilgisi olmayıp, sadece esirleri Allah korkusu (ve kılıç zoru) yolu ile İslama sokmak açısından ilgisi vardır.

Nitekim yukarıda tekrarladığımız gibi getirdiği din, insanların tümünü "Müslümanlar" ve "Müslüman olmayanlar" (kafirler) diye iki grupta toplayan, Müslümanları Müslüman olmayanlara üstün bilip saldırtan, Müslümanlar arasında bile eşitsizlikler yaratan bir dindir.

İlhan Arsel, Şeriatın Getirdiği Hoşgörüsüzlük, Kaynak Yayınları: 531, 2. basım, Mayıs 2009, ISBN: 978-975-343-545-1, s.26-30

____________________

(1) Bkz. Elmalılı H. Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, Bedir Yayınevi, İstanbul, 1993, c.VI, s.4477.

(2) Sahih-i Buhari Muhtasarı..., c.X, s.314.

(3) Bu konuda benim Şeriat ve Kadın (Kaynak Yayınları, 16. basım, Ekim 2006) adlı kitabıma bakınız.

http://www.turandurs...ead.php?t=34592

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

MUHAMMED'İ "HOŞGÖRÜ" ÖRNEĞİ OLARAK VE

GETİRDİĞİ DİNİ "HOŞGÖRÜ DİNİ" ŞEKLİNDE

GÖSTERME ÇABALARI

Yukarıda değindiğimiz gibi İslamcılar, Muhammed'i hoşgörülü ve getirdiği dinin de: "En son, en mükemmel ve en hoşgörülü din" olduğunu iddia ederler ve bu iddialarını gerçek dışı verilere dayandırırlar. Güya İslam şeriatı bütün insanların Adem ile Havva zürriyeti olarak, tek bir kaynaktan çıktığını ve bu nedenle birbirleriyle kardeş olduklarını kabul etmiştir! Güya İslam dini, diğer dinleri (örneğin Yahudiliği, Hristiyanlığı, vs.) ve bu dinlerin geçmişteki peygamberlerini "kutsal" bilmiş olup farklı din ve inançta olanlar arasında sevgi ve saygı esasını benimsemiştir! Güya İslam "dinde zorlama olmaz" (Bakara Suresi, ayet 139) şeklinde hükümler getirmiş ve "ikna" yolunu seçmiştir ve bu nedenle "şiddet" denen şeye yer vermemiştir! Güya İslam "Kitap ehline" (Yahudilere, Hristiyanlara, Sabiilere) Tanrı katında ecir (mükafat) verileceğini bildirmiştir! Güya Muhammed, "uyarıcı", "tebliğ edici", "Tanrı buyruklarını ortaya vurucu" bir peygamber olarak iş görmüştür.

Güya Kur'an, zorlayıcı değil fakat sadece "öğüt verici" bir kitaptır, vs.

Oysa kısa bir inceleme yoluyla bütün bu ve benzeri iddiaları çürütmek kolaydır. Şöyle ki:

1) İslam Şeriatının Bütün İnsanları Kardeş Bildiği ve Bu Nedenle

"Hoşgörü" İlkesine Dayalı Bulunduğu İddiasındaki Geçersizlik

İslamcılar, İslam şeriatını "hoşgörü dini" olarak göstermek gayretkeşliğiyle Kur'an'daki Adem masalına sarılırlar ve bütün insanların Adem ile Havva'dan gelme olduğuna dair şu ayeti örnek yaparlar:

"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.

Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere

ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız,

O'ndan en çok korkanınızdır..." (Hucurat Suresi, ayet 13).

Güya bu ve benzeri ayetler, bütün insanların Adem ile eşinin zürriyetinden olmak üzere yaratıldıklarını ve bu cihetle "kardeş ve eşit durumda"olduklarını bildirmektedir. Ve güya böyle olduğu içindir ki, insanların birbirlerine karşı üstünlük duygusuna kapılmamaları, övünmemelerini, yani"...şu kavim, bu kavim" diye birbirlerini küçültmemeleri gerekir.(1)

Bu vesileyle belirtelim ki, İslam kaynaklarına göre Muhammed bu ayeti, Mekke'yi fethettiği zaman esir aldığı halka hitaben okumuş ve okurken halkı affettiğini bildirmiştir. Bundan dolayıdır ki İslamcılar, Kur'an'ın yukarıdaki ayetini 1789 tarihli Fransız Devrimi ile kıyaslarlar ve Muhammed'in sözlerini "İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi"ne üstün nitelikte bulurlar. Güya Muhammed, "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık..." diye başlayan bu ayet ile insanların Tanrı indinde eşit ve birbirleriyle kardeş oldukları fikrini dile getirmiştir ve "farklılığın" sadece "günahkarlık" bakımından söz konusu olduğunu bildirmiştir!(2)

Oysa bu iddiaların gerçek olan hiçbir yönü yoktur, çünkü daha önce değindiğimiz ve ilerdeki sayfalarda da ayrıca değineceğimiz gibi yukarıdaki ayet, insanlar arası kardeşliğe ya da sevgi ve eşitlik ilkesine yer vermek şöyle dursun, fakat böyle bir ilkeye ters düşen hükümlere temel işini görmüştür. Çünkü Muhammed'in söylemesine ve Kur'an'a koyduğu buyruklara göre, Tanrı insanlardan bir kısmının gönlünü açıpMüslüman yapmış, bir kısmının da gönlünü kapatıp kafir kılmıştır. Bunu yaptıktan sonra Müslümanları kafirlere saldırtıp boğazlatmak için buyruklar yollamıştır. Örneğin müşrikleri "müşrik" yaptıktan sonra Müslümanlara "Müşrikleri nerede bulursanız öldürün" (Tevbe Suresi, Ayet 5) derken, ya da kafirleri "kafir" yaptıktan sonra Müslümanlara hitaben:

"Kitaplılara (Yahudi ve Hristiyanlara) saldırın,

Müslümanlığı kabul etmelerine (ya da cizye vermelerine)

kadar onlarla savaşın" (Tevbe Suresi, ayet 29)

diye buyruk gönderirken yaptığı budur.

Öte yandan Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, insanları eşitsizlikler ve özgürsüzlükler içerisinde tutmak için yaratmıştır. Örneğin insanlardan bir kısmını gönüllerini açmak suretiyle "Müslüman" yaptığını, bir kısmının da gönlünü kapayıp, "kafir" kıldığını bildirmiştir; ya da insanlardan bir kısmını doğru yola soktuğunu, bir kısmını da saptırdığını; bir kısmının kulaklarını tıkayıp, ruhlarına perde astığını anlatmak için şöyle konuşmuştur:

"Allah isteseydi sizi tek bir ümmet yapardı.

Ama O, istediğini saptırır, istediğini doğru

yola eriştirir." (Nahl Suresi, ayet 93)

"(Vahyettiklerimizi) anlamamaları için gönüllerine perdeler

gerer, kulaklarına ağırlık veririz..." (İsra Suresi, ayet 45)

Bu söylediğini pekiştirmek maksadıyla şöyle demiştir:

"Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini

İslamiyete açar; kimi de saptırmak isterse... kalbini

dar ve sıkıntılı kılar." (En'am Suresi, ayet 125);

"Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa, o Rabbi katında

bir nur üzere olmaz mı?" (Zümer Suresi, ayet 22-23).

Yine Muhammed'in söylemesine göre Tanrı insanları "köleler" ve "köle sahipleri" olarak iki farklı sınıfta toplamış ve bunlar arasında eşitlik olamayacağını açıklamıştır. (Nahl Suresi, ayet 75)

Yine Muhammed'in söylemesi göre Tanrı, kadınları "aklen ve dinen dun" (eksik) yaratmış, erkeklerin egemenliğine terk etmiş, şahitlik ya da miras gibi konularda iki kadını bir erkeğe denk ve bu doğrultuda olmak üzere nice eşitsizliklere layık bilmiştir.(3)

Bu örnekleri çoğaltabiliriz; fakat söylemek istediğimiz şudur ki, Muhammed'in Tanrı'sı, "bir erkekle bir dişiden" yarattığını söylediği insanları her bakımdan "özgürlükten" ve "eşitlikten" yoksun kılmışa benzer.

Bütün bunlar böyle iken İslam şeriatının insanlar arası kardeşliğe ve eşitliğe yer verdiğini söylemek yanlış olmaz mı?

Muhammed'in, Mekke fethi sonucunda Mekke halkını esir alması ve onları affetmesi ve ederken de Hucurat Suresi'nin yukarıdaki ayetini (ayet 13) okuması olayına gelince: Bir kere şunu belirtelim ki, Mekke halkı, Muhammed'e karşı "affedilecek" bir kötülük yapmamıştır. Mekke'yi savunma yoluna bile girişmemiştir. Muhammed'e karşı husumet, halktan değil fakat Kureyş eşrafından gelmiştir.

Yine bunun gibi Muhammed'in Mekke'de esir aldığı halka hitaben:

"...Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden

yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere

ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en

değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır..."

şeklinde konuşmasının, insanlar arası kardeşlik ya da eşitlikle ilgisi olmayıp, sadece esirleri Allah korkusu (ve kılıç zoru) yolu ile İslama sokmak açısından ilgisi vardır.

Nitekim yukarıda tekrarladığımız gibi getirdiği din, insanların tümünü "Müslümanlar" ve "Müslüman olmayanlar" (kafirler) diye iki grupta toplayan, Müslümanları Müslüman olmayanlara üstün bilip saldırtan, Müslümanlar arasında bile eşitsizlikler yaratan bir dindir.

İlhan Arsel, Şeriatın Getirdiği Hoşgörüsüzlük, Kaynak Yayınları: 531, 2. basım, Mayıs 2009, ISBN: 978-975-343-545-1, s.26-30

____________________

(1) Bkz. Elmalılı H. Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, Bedir Yayınevi, İstanbul, 1993, c.VI, s.4477.

(2) Sahih-i Buhari Muhtasarı..., c.X, s.314.

(3) Bu konuda benim Şeriat ve Kadın (Kaynak Yayınları, 16. basım, Ekim 2006) adlı kitabıma bakınız.

http://www.turandurs...ead.php?t=34592

:)

Daha önce başka bir konuda bahsetmiştim. Kuran insanın aynasıdır, kendisini görür diye.

Bu yazıyı yazan arkadaş ne görmek istiyorsa onu görmüş. Üstelik o kadar ahmakça bir yazı ki yorum bile yapamıyorum.

Sana ait bir fikrin varmı Zavallı?

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

:)

Daha önce başka bir konuda bahsetmiştim. Kuran insanın aynasıdır, kendisini görür diye.

Bu yazıyı yazan arkadaş ne görmek istiyorsa onu görmüş. Üstelik o kadar ahmakça bir yazı ki yorum bile yapamıyorum.

Sana ait bir fikrin varmı Zavallı?

yazıyı yazan arkadaş mı ?

İLHAN ARSEL o...bilmem FARKINDAMISIN ??? :D

YAŞAMÖYKÜSÜ (İlhan Arsel'in - E.A.)

Cenevre (İsviçre) Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden "La Responsabilite Politique Ministerielle et la Chambre des Lord (Balkanların Siyasi Sorumlulukları ve Lord'lar Kamarası)" adlı çalışmasıyla "Hukuk Doktoru" ünvanını alan Prof. Dr. İlhan Arsel, otuz yıllık bir süre boyunca Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Anayasa Hukuku dersleri verdi. 1955 yılında, Ankara Üniversitesi ile New York Üniversitesi arasında yapılan "Öğretim Üyesi Mübadelesi" sözleşmesi gereğince 1955-1956 öğretim yılında "School of Public Administration and Social Services"te çalıştı.

Prof. Dr. İlhan Arsel, İslam şeriatını akılcı eleştiriden geçiren ve serbest düşüncenin öncülüğünü yapan yayımlarıyla tanınıyor.

http://www.turandurs...?t=34592&page=2

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yazıyı yazan arkadaş mı ?

İLHAN ARSEL o...bilmem FARKINDAMISIN ??? :D

YAŞAMÖYKÜSÜ (İlhan Arsel'in - E.A.)

Cenevre (İsviçre) Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden "La Responsabilite Politique Ministerielle et la Chambre des Lord (Balkanların Siyasi Sorumlulukları ve Lord'lar Kamarası)" adlı çalışmasıyla "Hukuk Doktoru" ünvanını alan Prof. Dr. İlhan Arsel, otuz yıllık bir süre boyunca Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Anayasa Hukuku dersleri verdi. 1955 yılında, Ankara Üniversitesi ile New York Üniversitesi arasında yapılan "Öğretim Üyesi Mübadelesi" sözleşmesi gereğince 1955-1956 öğretim yılında "School of Public Administration and Social Services"te çalıştı.

Prof. Dr. İlhan Arsel, İslam şeriatını akılcı eleştiriden geçiren ve serbest düşüncenin öncülüğünü yapan yayımlarıyla tanınıyor.

http://www.turandurs...?t=34592&page=2

Yani ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani ?

yanisi şu - boş beleş birinin yazısını araklayıp da getirmedik....bir ünlü PROF. yazısı idi o paylaşımım. neyse...

daha da ilginç olanı - karşıt fikir yazmayıp benle - şahsımla uğraşmandır....neden böle yapıosun ? yazabilecek bir şeylerin yok mu ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

yanisi şu - boş beleş birinin yazısını araklayıp da getirmedik....bir ünlü PROF. yazısı idi o paylaşımım. neyse...

daha da ilginç olanı - karşıt fikir yazmayıp benle - şahsımla uğraşmandır....neden böle yapıosun ? yazabilecek bir şeylerin yok mu ?

Yazdıklarımı okumuyorsunuz galiba, yukarıda fikirlerimi yazmıştım.

Zaman zaman nüktedan yazılarınıza aynı şekilde cevap vermişliğim olmuştur. Ama hiç bir zaman şahsınızla uğraşmak gibi bir niyetim olmadı, olamaz.

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazdıklarımı okumuyorsunuz galiba, yukarıda fikirlerimi yazmıştım.

Zaman zaman nüktedan yazılarınıza aynı şekilde cevap vermişliğim olmuştur. Ama hiç bir zaman şahsınızla uğraşmak gibi bir niyetim olmadı, olamaz.

ne yazmamı bekliyorsun ?

böle yazsam tamam KABUL diyecekmiydin ?....hani KAYNAK ? diye sormayacakmıydın ?

yapılan savaşlar öylesine - hadi kafa kesmeye gidelim şeklinde olmadı tabiki....

GANİMET ele geçirelim - CARİYE elde edelim diyerek yapıldı o savaşlar....

karşı gelenler de elbette KAFALARI kesilerek ÖLDÜRÜLDÜLER...

örnek KUREYZA katliamı ---örnek - TALKAN katliamı - ÖRNEK : CURCAN katliamı....vs.vs.vs

örnekler ÇOOOKKK

Link to post
Sitelerde Paylaş

ne yazmamı bekliyorsun ?

böle yazsam tamam KABUL diyecekmiydin ?....hani KAYNAK ? diye sormayacakmıydın ?

yapılan savaşlar öylesine - hadi kafa kesmeye gidelim şeklinde olmadı tabiki....

GANİMET ele geçirelim - CARİYE elde edelim diyerek yapıldı o savaşlar....

karşı gelenler de elbette KAFALARI kesilerek ÖLDÜRÜLDÜLER...

örnek KUREYZA katliamı ---örnek - TALKAN katliamı - ÖRNEK : CURCAN katliamı....vs.vs.vs

örnekler ÇOOOKKK

Kur'an'ın savaş ile ilgili hükümleri bellidir ve adildir. Bu hükümler bu konu içinde ve daha önceki konularda sık sık dile getirildi.

Bunların dışındaki tüm uygulamalar zulümdür, insanları bağlar.

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'ın savaş ile ilgili hükümleri bellidir ve adildir. Bu hükümler bu konu içinde ve daha önceki konularda sık sık dile getirildi.

Bunların dışındaki tüm uygulamalar zulümdür, insanları bağlar.

adilmiş :D komik bir iddiadan öteye geçemez bu....

daha önce de dediğim gibi...güçsüz zamanlarında muhammed çiçekli böcekli ayetler getirirken - GÜCÜ elde ettikten sonra SAVAŞLI - KANLI - KÖLELİ- CARİYELİ - KESMELİ - DOĞRAMALI ayetler gelmeye başladı...

bunu izah edebiliyormusun ?

madem gerektiğinde savaşılacaktı da ----muhammet ve inanırları MEKKEDE iken neden SAVAŞMADILAR mekkelilerle ?...neden o zmanlar -"senin dinin sana - benim ki bana" gibi uysal ayetler vardı ???

neden KAÇTILAR mekkeden ?

o zaman SAVAŞ üzerlerine FARZ değilmiydi ?

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

:)

Yine başa döndük.

Sizin bu konuda baya bir eksiğiniz var. Benim o kadar vaktim yok maalesef.

bence vaktin değil de ---senin o konuda hiç bir bilgin yok......

açıklama getiremezsin...

mekkeden neden kaçtı müslümanlar ?

hani ÖLENE kadar - KANININ son damlasına kadar düşmanla CENK etmek nerde kaldı ?

allah uğruna - allh yolunda ÖLMEK nerde kaldı ?

mekkede savaşmayan asla hiç bi yerde SAVAŞMAMALIYDI madem öyle...kaçıp gittiler mekkeden...neden ? GÜÇSÜZDÜLER....

güçlenince milleti asıp kesmeye - cariye etmeye başladılar ama....bi anda savaş FARZ oldu. he ? ne dersin ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...