Jump to content

Türk Milleti Ayağa Kalktı-Milli Merkez Kurultayı


Recommended Posts

23 Nisan günü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olması dışında çok önemli bir hareketin ilan edildiği gündü.

Vatanseverler örgütlendi, büyüdü, birlik oldu ve ülkenin dört bir tarafından gelen 15 000'den fazla kişiyle Ankara'da Milli Merkez Kurultayı'nı kurdu.

Siyasetçisi, bilimcisi, akademisyeni, gazetecisi, sanatçısı, işçisi, köylüsü binlerce insan büyük bir coşkuyla bir araya geldi ve kararlığını gösterdi. Türkiye'nin umudu, heyecanı olan Milli Merkez, halkın iradesidir.

Milli Merkez Kurultayı Sonuç Bildirgesi : Bağımsızlık ve Milli Egemenlikten vazgeçilemez!

23 Nisan 2013 günü Ankara'da 20 bin yurttaşın katılımıyla toplanan Milli Merkez Kurultayı'nda sonuç bildirgesi oybirliği ile kabul edildi.

Milli Merkez Kurultayı Bildirisi şöyle;

Kurultayımız,

Ülkemizin tehlikeli ve sorunlu bir dönem yaşadığını,

Milli birliğimizin ve toprak bütünlüğümüzün bölünmesini hedef alan, sinsi bir baskı, dayatma ve yoğun propaganda ile karşı karşıya bulunduğumuzu,

Tüm halkımızdan temel gerçeklerin, oluşların ve hedefin saklandığını,

İçinde yaşadığımız dönemin en belirgin özelliğinin yürürlükteki anayasanın açıkça çiğnenerek hukukun ortadan kaldırılması olduğunu,

Yeni anayasa adı altında rejim değişikliği niteliğinde bir başkancı ve örtülü diktatörlüğün pazarlandığını,

Milli egemenliğe dayalı, kuvvetler ayrılığı ilkesini amaçlayan cumhuriyet kazanımlarının silinmek istendiğini,

Adil yargılamanın, ceza hukuku disiplininin, savunmanın kutsal haklarının, yargıç ve savcı bağımsızlığının sona erdirildiğini,

Başbakanın tek başına genel af anlamı taşıyan uygulamalara yönlenerek anayasaya aykırı davranmaktan çekinmediğini,

Başta Silivri ve Hasdal cezaevleri olmak üzere pek çok infaz kurumunda haksız, süresiz tutukluluk baskısının siyasal nitelikli sürdürüldüğünü,

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, aydınlara, yazarlara, gazetecilere, avukatlara başbakan odaklı yargılama baskısı yaşandığını,

Toplantı ve gösteri haklarını kullanmak isteyen sanatçıları, işçileri, memurları, sağlık personelini, gençlerimizi, polisin orantısız güç kullanarak dövdüğü, ıslattığı, biber gazıyla eziyet ettiğini,

Yerel basında ve televizyon yayınlarında görevli sunucu, yorumcu, düşünce adamlarının ifade hak ve özgürlüklerinin başbakan talimatı ile önlendiğini, bir devlet adamına yakışmayacak bir biçimde çapulcular diyerek alenen sövüldüğünü,

İşçi ve emekçilerin, ekonomik, demokratik, politik hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engellerin kaldırıldığını saptıyor.

Kurultayımız

Dış güçlerin desteği ile sivil halkımıza, güvenlik güçlerimize otuz yıl saldıran, silah sıkan, mayın döşeyen, on binlerce evladımızı şehit eden ve gazimizi sakat bırakan, al bayrağımızı yırtan bir terör örgütü ile uzlaşan, bir özür bile dilemeden kurumsallık kazandırtan başbakanın, bilgi vermeden, danışmadan, iznimizi almadan, yasalara ve anayasaya aykırı olup bittisini, akil adamlar aracılığı ile terör örgütü ile sürdürmesini ve barış çığırtkanlığı yaparak bu söylemleriyle daha büyük ve bölgesel bir savaşa malzeme taşımayı amaçlıyorlarsa, böylesi sahte bir barış söylemine karşıdır.

Mecliste, içtüzük hükümleri ihdas ederek kurulan araştırma komisyonu ile terör örgütüne güvence verildiğini, böylece kuvvetler ayrılığı yaptırımının çiğnendiğini bilen, izleyen ve farkında olan, ifade eden, yurdumuzun dört bir köşesinden bu kurultaya koşarak katılan yurtseverler

Türk milletini göreve çağırmaktadır.

Bütün bu olumsuzlukları ancak milletimiz çözebilir. İç barışın yapıcısı, güvencesi, milli iradenin sahibi Türk Milletidir.

Bu nedenlerle;

Milletin ezici çoğunluğunu Milli Merkez çerçevesinde Atatürk’te birleştiriyoruz.

Cumhuriyetimiz, demokratik, laik, tekil bir hukuk devletidir. Türklük, vatandaşlık bağını ifade eder.

Bağımsızlık ve Milli Egemenlikten vazgeçilemez.

Türkiye Cumhuriyeti’nin simgesi (TC), devletin dili Türkçedir. Başkenti Ankara’dır.

Vatan bir bütündür. Sınırları, Lozan Anlaşması ile çizilen Milli Misak sınırlarıdır. Azaltılamaz, çoğaltılamaz.

Seçim hukuku, rekabetçi demokrasiyi geçerli kılmak için gerekli düzeneklerle donatılmalı, baraj, ittifak, devlet finansmanı, parti içi demokrasi koşulları anayasal güvencelerle bağlanmalıdır.

Anayasanın ilk dört maddesi, 174. Maddesi, Türkçe dili, Türk Milleti, laiklik kavramları tartışılamaz.

Bütün Türk vatandaşları her alanda ve her bölgede hür ve eşittir. Din, mezhep, inanç, köken, siyasi ve ekonomik ayrımcılık anayasada, herhangi bir yasada yer alamaz.

Adalete hızlı erişme hakkı, özel yetkili mahkeme yasağı, bağımsız tarafsız adil Cumhuriyet yargısı, milletlerarası hukuka uygun ve saygılı, güvenceli bir niteliğe kavuşmalıdır.

Meclise dayalı yerleşik başarılı parlamenter sistemin başkanlık macerasına, diktatörlüğüne dönüşmesi kesinlikle önlenmelidir.

Halkın refahı için, kamu öncülüğünde planlı karma ekonomi, köylü, memur, işçiyi ezmeyen, hakça gelir dağılımını sağlayan, sendikal hakları güvence altına alan bir milli düzen kurulmalıdır.

Komşularımızın iç işlerine karışmayan, bölgemizde yayılmacı izlenim bırakmayan barışçı geleneksel ve bağımsız dış politika yeniden inşa edilmelidir.

Sınırlarımızın güvenliği derhal sağlanmalıdır.

Milli hukukumuza katılan Milli üstü hukukun insan haklarına ilişkin kural ve kararları hemen uygulanmalıdır.

Özel yetkili mahkemelerin tüm kararları, bu mahkemenin görevlerine son verilerek yeniden doğal yargılanmaya sunulmalıdır.

Silivri Cezaevi kapatılarak yerine bir Adalet Üniversitesi açılmalı, bu bölümü ibret için müze olarak düzenlenmelidir.

YÖK kaldırılmalı, üniversitelere bilimsel bağımsızlık verilmelidir

RTÜK yeniden demokratik bir yapıya kavuşmalıdır.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, değerli adalet mensupları tarafından tek dereceli seçimle oluşmalı, bakanın görevine son verilmelidir.

Her zaman, her alanda son ve geçerli söz milletimizdir.

Bütün bu olumsuzlukları aşma iradesi ile aziz Türk Milleti’ne saygı ile duyurulur.

Milli Merkez Yürütme Kurulu - 23 Nisan 2013 - Ankara

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kurultaydan hemen önceki günlerde AKP ile gelişen poltikalar üzerine kaygılanmanın ötesine de geçen aydınlar -ki bir çoğu yine kurultaya da katıldı- Prof. Mümtaz Soysal önderliğinde "Ulusal Seferberlik Çağrısı" adı verdikleri bir metin yayınlayarak tüm Türk ulusunu imza atmaya çağırdılar.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Cumhuriyetimiz, kuruluşundan bu yana en kritik günlerini yaşamaktadır.

Çok yönlü sinsi bir işgal ile küresel güçlerin örtülü sömürüsü sürdürülmekte ve ülke bütünlüğümüzü yıkıp ulusal birliğimizi parçalamak isteyenlerin çabaları yoğunlaşmaktadır. Siyasal iktidar, bu tehlikeli durumu halkın gözünden kaçıracak her türlü propaganda ve baskı aracını en etkili biçimde kullanmaktadır.

“CUMHURİYET VE ATATÜRKÇÜLÜK TASFİYE SÜRECİNE SOKULMUŞTUR”

Meclis’te muhalefet yok sayılmakta, Cumhuriyetin yansız ve koruyucu kurumları üzerinde sindirme ve yandaşlaştırma amaçlı her türlü tertip uygulanmaktadır.

Bizler, Prof. Dr. Mümtaz Soysal‘ın çağrısıyla, siyasal parti bağı olsun olmasın bir araya gelen kişiler olarak, bu saptamalar karşısında her yurtsever gibi gittikçe daha çok kaygı duymaktayız. Cumhuriyet ve Kemalizm; bu topraklarda yaşayan insanların bu vatanın sahibi olmasını, ondan eşit pay almasını ve yüksek bir yaşam düzeyine ulaşmasını amaçlar. Buna karşın, Cumhuriyet ve Atatürkçülük tasfiye sürecine sokulmuştur. Sözde “serbest piyasa” adıyla azgın bir sömürü düzeni dayatılmaktadır. Özelleştirme talanıyla bağımsızlığın ve Cumhuriyetin temel ekonomik dayanakları ortadan kaldırılmış, Ülkemiz tarım ve sanayi üretiminden koparılarak her yönden dışa bağımlı duruma getirilmiştir. En önemli mal ve hizmet üretici kamu kuruluşlarımız, başta enerji, iletişim, bankacılık, sigortacılık ve madencilik alanlarında olmak üzere, yabancıların eline geçmiştir.

Yüklü dış borç, tehlikeli rakamlara varan cari açık, kaynağı belirsiz sıcak para kullanımıyla krizleri erteleme çabası gibi yanlış politikalar yüzünden ülke ekonomisi hızla tıkanmaya sürüklenmektedir.

“REJİM İSLAMİ FAZİŞME GİDİYOR”

Diktacı bir rejime (İslami faşizme!) gitmek, bu tıkanmanın çözümü olarak görülmektedir.

Süregelen işsizlik, yoksulluk ve açlık sınırı altındaki toplum kesimlerinin gitgide çoğalması, halkımızda, özellikle gençlerde gelecek kaygısının artması, bir karmaşa döneminin açık belirtileridir. Temel hak ve özgürlüklerin kullanılması, adil yargılanma ve savunma hakları, demokratik hak arama yolları yasa ve hukuk tanımaz biçimde ortadan kaldırılmıştır. Sağlık hizmetleri ancak parası olanların yararlanabileceği duruma getirilmiş, anayasal Öğretim Birliği (md. 174) bozulmuş, üniversitelerde siyasal kadrolaşma had safhaya gelmiştir.

Çok ciddi derecede zedelenen yargı bağımsızlığı; “yüksek yargının tek çatı altında toplanması” girişimiyle, tümüyle bağımsızlığını yitirerek siyasallaşacaktır.

Emperyalist güçlerin araçlarından biri olduğu artık açıkça anlaşılan bölücü terör örgütü ile ilişkiler, bölünmeyi meşrulaştıracak sözde “Açılım”girişimleri ile sürmektedir.

“BAŞKANLIK GÖRÜNTÜLÜ BİR DİKTA REJİMİNE GİDİLİYOR”

Dış siyasette ulusal çıkarlar bir yana bırakılarak Türkiye’miz, uluslararası güçlerin, ekonomik, siyasal ve askeri emellerine taşeronluk yapar düzeye indirgenmiştir. Tüm bu vahim girişimleri tamamlayıcı ve kalıcılaştırıcı bir son adım olarak başlatılan “Yeni Anayasa” tuzağının, Türkiye Cumhuriyeti’ni başkalaştırma, “Başkanlık” görüntülü bir dikta rejimine dönüştürme girişimi olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Yürürlükte bir anayasa varken yapılacak işlemin adı ancak “anayasa değişikliği” olabilir. O da, yürürlükteki anayasaca konmuş yöntemlere uyarak olur ve bunların başında, “değiştirilemez” oldukları vurgulanan hükümlere uymak zorunluğu yer alır.

Bu anayasal zorunluk ortadayken iktidar partisine mensup kimi hukukçuların belirttikleri gibi yürürlükteki anayasayı “ilga edilmiş“-hukuksal olarak yok- sayıp “yeni anayasa” yapmaya girişmek düpedüz “sivil darbe” dir ve açıkça anayasa suçudur. AKP’nin, Meclis’teki 4 partinin katılımıyla kurulan “Uyum Komisyonu”nu, yeni anayasa yapma yöntemlerini kendisi belirleyerek bir “asli kurucu iktidar” sayma manevrasını kabul etmek; hukuksal olarak olanaksızdır.

“YENİ ANAYASA YAPMAK BU MECLİS’İN YETKİSİNDE DEĞİLDİR!”

AKP iktidarının kökü dışarıda bu politikaları pervasızca sürdürmesi durumunda, bir ulus-devletimizin, yurt bütünlüğümüzün, Cumhuriyetimizin, demokrasinin, toplumsal barışın kalmayacağı çok tehlikeli bir döneme girilebilir.

Artık açıkça görülen bu karanlık gidişin engellenmesi için; yurt bütünlüğü, ulusal birlik, laik-demokratik-sosyal-hukuk devleti ilkelerini benimseyen; emek, eşitlik ve özgürlük duyarlığı taşıyan siyasal partilerimizi ve demokratik kitle örgütlerini en kısa sürede güçlü bir birliktelik ve eylem için direniş ve dayanışmaya, öz olarak VATAN SAVUNMASINA çağırıyoruz.

21 Nisan 2013, Ankara.

ULUSAL SEFERBERLİK İÇİN YURTSEVERLER

tarihinde XUser tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleee,

Bu YESIL KOMUNISTLERE garsi BAYAZ KÖYNEGI giymeye herzaman hazirim.Yasim 77 ama basim ve gücüm her zaman vatan düsmanlariyla savasa elim tezikte beklemekteyim.

Türkiyeye

Türke

Türkceye, Türkün ülkesinde yasayip ona ters bakanlar sunu coh eyi bilsinlerki yedikleri tabaklara gecmisdede pisleyenler cikmistir,

Onlara önerim ben yedi bin yildir yasiyorum.Onlarin sonlari gene ayni olacaktir.

Koreyi düsünün,

Vietnami düsünün.

Yarim saatdaha gec kalsaydi amarika WIETKONGUN gucagina oturacakti,

Ucaklarina atlayip Wietnamdan kactilar.

Görünürde güclü görünen Emerike burnunun dibindeki Kübayla bas edemedi.

Fidel Kastro DUMUZLAR körfezinden kübaya saldiran Amarikan domuzunu tam 3 kere körfez sularina gömmüstür.

Onlara güvenenlerin sonu HÜSRENDIR ,acin okuyun TARIHI.

Wietkongdan kacabildi ama bizden kacamayacak.

Iran sahiylada coh dostu emmeee Humeyninin düsmanligi amarikayi ezip pestilini cikardi.

Türkiye KÖPEKSIZ KÖY degildir

Tepkimiz gecmislerdekilerden SERT olacaktir.

Musanin cocuklari bunu böyle bilsinler,

BAYAZKÖYNEKLI dede

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Tolonbey,

Beyaz gömlek falan deyip yüreğimizi burkmayın, biz hep beraber... milyonlarca insan birlik olup ülkemizi bu İslamcı çeteden kurtaracağız.

Türk halkı uzun süredir hareketlenmişti, olan biteni farketmeye başlamıştı. Bazılarımız başından beri biliyordu ve zaten bu çeteye her daim karşıydı.

Şimdi masum, onların aldatmacalarına çaresizce inanmış insanlar da uyandı ve tepki gösteriyor.

Nerede bu insanlar, bu Atatürkçüler niye ortalarda yok, niye kimse tepki göstermiyor, bu halk nasıl bu kadar aptal olabiliyor diyenler görsün!

Aslında zaten görülüyordu; aydını, işçisi, memuru yıllardır biber gazlarına hapislere maruz kaldı direndiği için ama görmek istemeyen görmedi. Yine de şimdi gelinen nokta çok daha büyük ve önemli çünkü Türk halkı artık izlemeyip katılım gösteriyor.

Milli Mücadele yıllarındaki direniş ruhu yine açığa çıktı, en çok da canımın içi TGB'li gençlerin azmiyle. Atatürk gençliği o..

Herkes.. Sağcısı solcusu, demokratı muhafazakarı herkes bu harekete katılmalı, parçası olmalı. Ortak amacımız bu İslamcı çeteden kurtulup iktidara sahip çıkmak. Önce bu işbirlikçi vatan hainlerini korkularına mahkum etmenin ötesine geçip ülkemize sahip çıkalım, sonra da enkaza çevirdikleri ülkeyi yeniden yapılandıralım.

İşte o aşamada o göreve talip olanlar içinden aklımıza yatan kim olacaksa onu seçeceğiz. Demokratik koşullarda.

Milli Merkez Kurultayı önemli ve büyük bir hareket. Atatürk çatısı altında toplanan milyonlarca vatansever kararlı. İnsanlar evlerinde oturup eleştirmekten daha fazlasını yapmalı.

Eski ekonomiden sorumlu devlet bakanlardan Ufuk Söylemez'in kurultaydaki konuşmasından:

İstanbul Baro Başkanı Ümit Ümit Kocasakal:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...

Iste böyleee,

Bu YESIL KOMUNISTLERE garsi BAYAZ KÖYNEGI giymeye herzaman hazirim.Yasim 77 ama basim ve gücüm her zaman vatan düsmanlariyla savasa elim tezikte beklemekteyim.

Türkiyeye

Türke

Türkceye, Türkün ülkesinde yasayip ona ters bakanlar sunu coh eyi bilsinlerki yedikleri tabaklara gecmisdede pisleyenler cikmistir,

Onlara önerim ben yedi bin yildir yasiyorum.Onlarin sonlari gene ayni olacaktir.

Koreyi düsünün,

Vietnami düsünün.

Yarim saatdaha gec kalsaydi amarika WIETKONGUN gucagina oturacakti,

Ucaklarina atlayip Wietnamdan kactilar.

Görünürde güclü görünen Emerike burnunun dibindeki Kübayla bas edemedi.

Fidel Kastro DUMUZLAR körfezinden kübaya saldiran Amarikan domuzunu tam 3 kere körfez sularina gömmüstür.

Onlara güvenenlerin sonu HÜSRENDIR ,acin okuyun TARIHI.

Wietkongdan kacabildi ama bizden kacamayacak.

Iran sahiylada coh dostu emmeee Humeyninin düsmanligi amarikayi ezip pestilini cikardi.

Türkiye KÖPEKSIZ KÖY degildir

Tepkimiz gecmislerdekilerden SERT olacaktir.

Musanin cocuklari bunu böyle bilsinler,

BAYAZKÖYNEKLI dede

Sen çok yaşa tolonbey

Senin gibi aydın ve sağlam yürekli insanlara ihtiyacımız var

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...