Jump to content

Kainat kendi kendinemi meydana geldi ?


Recommended Posts

bu kadar zorlamanıza gerek yok, biz size tanrının bizzat yaratışını videoya alıp göstermedikçe inanmayacaksınız.

bizde siz bigbangin ötesinden ve her şeyi açıklayarak; tanrının olmadığını videoya alıp göstermediğiniz sürece inanmayacağız.

tarihinde Milamber tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 344
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

bu kadar zorlamanıza gerek yok, biz size tanrının bizzaz yaratışını videoya alıp göstermedikçe inanmayacaksınız.

bizde siz bigbangin ötesinden ve her şeyi açıklayarak; tanrının olmadığını videoya alıp göstermediğiniz sürece inanmayacağız.

Video'ya gerek yok.

1 tane delil getirin Tanrının varlığına ve ilahi müdahele(divine intervention) yönelik, bir tanecik.

Analoji ve hikayeden bıktık.

Resmini koyduğun, ilham aldığın Decartes bile düşüncelerine ve duygularını tinsel kaynağı olduğunu idda etti daha basitce ve kabaca söylercek insanı bedeni ruha/ana makinaya bağlı- duygu ve düsünceler beden bağımsız başka bir yere bağlı ordan aktarılıyor dedi . Çünkü ne kadar büyük bir düşünür olursa olsun, Bilimin son gelişmelerinden haberi olamazdı o cağda, 1900 yılların sonunda senin, benim bugün bildiklerimizi bilmiyordu yani Bilimin fendi, Decartesi yendi. Beyninin sol ve sağ loblarında belirli duygu ve düşünceler oluşur, müzik yeteneği, duygusal biri olup olmaması, matematik yeteneği, doğuştandır ve zor değişir ve bu beynin loblarındaki veriler, beyninin ön kısımda( frontal lobunda) süzülür, yani vicdanımız, kişiliğimiz beyninin ön kısmındadır ve insanın eğtimle değiştirebildiği kısım da beyninin ön kısmıdır, beyninin ön kısmı zarar gören bir kişinin kişiliği değişebilir bir anda namussuz olabilir. Bknz. Gage Vakası veya beyin loblarında o özel yer hasar gören biri müzik yeteneğini kaybedebilir.).

Kısacası bilim şunu kanıtlarla ortaya koydu, insan olarak var olduğumuz için düşünebiliyoruz, düşündüğümüz için var olmuyoruz veya varlığımızın delili düşünmemiz değil çünkü düşünmek için önce beyin ve beyinde gerçekleşen bir takım fiziksel ve kimyasal işleme gerek vardır.

Duyguların ve düşüncelerin tamamen beyindeki bir dizi kimyevi ve fiziksel süreçle meydana geldiğini Decartes bilmiyordu. Düşünceleri felsefi olark değerli, yaşadığı dönemi içinde büyük br insandır ama bilimin gerçekleri karşısnd Einstein nasıl Kant'ı yıktıysa, o da yıkılmıştır.

Özet: Duygu ve Düşünceler tamamen beyinde oluşur, tinsel ilahi, wireless bir bağla ruha falan bağlı değil Decartes'ın iddia ettiği gibi. Decartes insanların tin(ruh) bağlı olduğunu düşünüyordu yani insanın fantastik bir boyutu vardı ama , hayvan ve bitkilerin ise mekanik ve ruhsuz olduğunu düşünüyordu materyalistler gibi, o yüzden deneme amaçlı eziyet etmiştir, gerçekten acı hissediyolar mı diye.

O yüzden felsefe yapmak, yorumlamak, mantıki çıkarsama yapmaya yapmak tek başına yeterli değildir, Somut delil bir veri gerekli ki inandırıcı olabilsin.

tarihinde Fellix tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu kadar zorlamanıza gerek yok, biz size tanrının bizzat yaratışını videoya alıp göstermedikçe inanmayacaksınız.

bizde siz bigbangin ötesinden ve her şeyi açıklayarak; tanrının olmadığını videoya alıp göstermediğiniz sürece inanmayacağız.

evrimin iddia ediyosun. bir de imzanda olduğu gibi sonsuz olanın algılanmayacağındna filan.

öyleyse sen nasıl kavrıyorsun bu çelişki değil mi.

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

evrimin iddia ediyosun. bir de imzanda olduğu gibi sonsuz olanın algılanmayacağındna filan.

öyleyse sen nasıl kavrıyorsun bu çelişki değil mi.

neresinde çelişki? evrim ile sonsuzluk arasında bağlantı göremedim. ayrıca algılanamamak kısmı şuna benzer 2. boyuttan 3. boyutu görmeye çalışmak gibi hiç bi şekilde tanrıyı ve sonsuzluğu tamamen anlayamayacağız.

Video'ya gerek yok.

1 tane delil getirin Tanrının varlığına ve ilahi müdahele(divine intervention) yönelik, bir tanecik.

Analoji ve hikayeden bıktık.

Resmini koyduğun, ilham aldığın Decartes bile düşüncelerine ve duygularını tinsel kaynağı olduğunu idda etti daha basitce ve kabaca söylercek insanı bedeni ruha/ana makinaya bağlı- duygu ve düsünceler beden bağımsız başka bir yere bağlı ordan aktarılıyor dedi . Çünkü ne kadar büyük bir düşünür olursa olsun, Bilimin son gelişmelerinden haberi olamazdı o cağda, 1900 yılların sonunda senin, benim bugün bildiklerimizi bilmiyordu yani Bilimin fendi, Decartesi yendi. Beyninin sol ve sağ loblarında belirli duygu ve düşünceler oluşur, müzik yeteneği, duygusal biri olup olmaması, matematik yeteneği, doğuştandır ve zor değişir ve bu beynin loblarındaki veriler, beyninin ön kısımda( frontal lobunda) süzülür, yani vicdanımız, kişiliğimiz beyninin ön kısmındadır ve insanın eğtimle değiştirebildiği kısım da beyninin ön kısmıdır, beyninin ön kısmı zarar gören bir kişinin kişiliği değişebilir bir anda namussuz olabilir. Bknz. Gage Vakası veya beyin loblarında o özel yer hasar gören biri müzik yeteneğini kaybedebilir.).

Kısacası bilim şunu kanıtlarla ortaya koydu, insan olarak var olduğumuz için düşünebiliyoruz, düşündüğümüz için var olmuyoruz veya varlığımızın delili düşünmemiz değil çünkü düşünmek için önce beyin ve beyinde gerçekleşen bir takım fiziksel ve kimyasal işleme gerek vardır.

Duyguların ve düşüncelerin tamamen beyindeki bir dizi kimyevi ve fiziksel süreçle meydana geldiğini Decartes bilmiyordu. Düşünceleri felsefi olark değerli, yaşadığı dönemi içinde büyük br insandır ama bilimin gerçekleri karşısnd Einstein nasıl Kant'ı yıktıysa, o da yıkılmıştır.

Özet: Duygu ve Düşünceler tamamen beyinde oluşur, tinsel ilahi, wireless bir bağla ruha falan bağlı değil Decartes'ın iddia ettiği gibi. Decartes insanların tin(ruh) bağlı olduğunu düşünüyordu yani insanın fantastik bir boyutu vardı ama , hayvan ve bitkilerin ise mekanik ve ruhsuz olduğunu düşünüyordu materyalistler gibi, o yüzden deneme amaçlı eziyet etmiştir, gerçekten acı hissediyolar mı diye.

bizim inandığımız tanrı her an müdahele etmektedir, senin kendi kendine olduğunu düşündüğün şey bile onun iradesiyle yapılıyordur.

beyin ve düşünce ile ilgili söylediklerine katılıyorum. herhangi bi şey diyemem. descartesi her yönüyle kabul ettiğimi söylemedim. Descartes nasıl oluyorda tamamen yıkılıyor, o sadece ruh ve düşünce üzerine düşünsel iş yapmamıştır.

felsefeyi severim, descartes favorimdir.

"Meditasyonlar" kitabında insanın duyularının aldatıcı olduğundan bahsetmiştir. İnsanın hayal sistemini açıklamaya girişmiştir;

insan ne hayal ederse etsin gördüklerinin harmanlamasından öteye geçemez. kimse olmayan renk hayal edemez, kimse 11. boyutu hayal edemez.

hayal edilen olmayan şeylerde gördükleri şeylerle alakalıdır. Deniz kızı, ejderha vs.

hal böyleyken insan sınırlı, sonlu, maddeyle çevriliyken görmediği "ruh"u nasıl hayal etmiştir, "kusursuzluk" düşüncesini nerden almıştır ? gibi konulara değinmiştir. tabi benim söylediklerime karşı savunmalar verilebilir, en iyisi gidip kitabı okumanızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

neresinde çelişki? evrim ile sonsuzluk arasında bağlantı göremedim. ayrıca algılanamamak kısmı şuna benzer 2. boyuttan 3. boyutu görmeye çalışmak gibi hiç bi şekilde tanrıyı ve sonsuzluğu tamamen anlayamayacağız.

bizim inandığımız tanrı her an müdahele etmektedir, senin kendi kendine olduğunu düşündüğün şey bile onun iradesiyle yapılıyordur.

şu ifadelerinin tutarlı mı olduğunu düşünüyorsun.

bırak tanrıyı anlamayı, her yaptığı hakkında rapor veriyorsun, madem sonsuzu anlayamıyorsak, sen nasıl var ve etki ediyor diyebiliyorsun.

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

şu ifadelerinin tutarlı mı olduğunu düşünüyorsun.

bırak tanrıyı anlamayı, her yaptığı hakkında rapor veriyorsun, madem sonsuzu anlayamıyorsak, sen nasıl var ve etki ediyor diyebiliyorsun.

ben okuduklarımdan söylüyorum, merak etme araştırıp tanrıyı görüp gelmedim "aa her şeye etki ediyo tanrııı", demiyorum burada. yada "sonsuzu görüp geldim" demiyorum.

kuranda her işin Allah tarafından yapıldığı söylenir, onun ilmi olmadan yağmur yağmaz, anneler gebe kalmaz.

O sözde vurgu yapılmak istenen sizin "tanrı neden 6 günde yaratıyo anında yaratsa olmaz mı ,tanrı çok merhametliyse niye cehenneme atıyor, tanrının işi gücü yok mu, tanrı niye insanları sınıyor geleceği görmüyor mu" gibisinden sözlere cevaptır. Tanrı bizim açımızdan anlaşılmaz varlıktır çünkü biz ölümlü ve sınırlı varlığız. O ise sonsuz, sınırsız. 2. boyuttan 3. boyuta bakmaya benzetilebilir.

edit: 2. olarak aynı söz şu sonsuzluk problemlerine ithafendir . " tanrının sonsuz gücü varsa kendisini yokedecek gücü de vardır ehehe" tarzından sözlere cevaptır.

2. edit: @Fellix şu "bilim fen Descartesi yendi" demek saçma bi cevaptır, çoğu bilim adamının ve felsefecinin düşüncelerinde gelecekte hataları çıkar ama bu onları kökten yanlış yapmaz.

Kaldı ki Descartes'in felsefesi sadece "düşünce ve ruh"a bağlı değildir. Günümüzde sistematik şüphecilik anlayışı devam etmektedir. Şunu unutmamak gerek yakın tarihte 3 büyük isim devrim yapmıştır;

Descartes, Nietzsche ve Charles Darwin.

Fikirlerinde elbette hatalar çıkar, ama böyle yıkılmıştır falan muhabbetleri harun yahyanın evrimi çürütmesi gibidir. Gerçekci değildir.

tarihinde Milamber tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

milamber yazdığının ve düşüncenin özeti şu.

tanrı her işin kontorlu tanrı dadır, iş tanrı dan konuşmaya gelince de cevap, sen anlamazsın tarnı yı biz de anlamayız tanrıyı, boyutlar filan..

peki iddia ettiiğin tanrı neden insanların kendisine inanmamızı istiyor hadi istiyor, eğer ki herşey kontolu altındaysa, vede insanı, tanrıyı algılayamayacak bir şekilde yaptıysa, bu isteğinin gerçekleşmesini beklemesi enteresan değil mi...

neden 6 günde yarattı? cevap: herşey onun kontrolü altınadır.

soru ile cevabın nasıl bir uyumu var sence?

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

milamber yazdığının ve düşüncenin özeti şu.

tanrı her işin kontorlu tanrı dadır, iş tanrı dan konuşmaya gelince de cevap, sen anlamazsın tarnı yı biz de anlamayız tanrıyı, boyutlar filan..

peki iddia ettiiğin tanrı neden insanların kendisine inanmamızı istiyor hadi istiyor, eğer ki herşey kontolu altındaysa, vede insanı, tanrıyı algılayamayacak bir şekilde yaptıysa, bu isteğinin gerçekleşmesini beklemesi enteresan değil mi...

neden 6 günde yarattı? cevap: herşey onun kontrolü altınadır.

soru ile cevabın nasıl bir uyumu var sence?

neden 6 gün yarattı: her şey onun kontrölü altındadır demedim

bi kere her şeyi onun iradesi altındadır sözünü sizin tesadüf olarak nitelendirdiklerinize söylemiştim!

niye herkesin iman etmesini istiyor sözüne ve neden 6 günde yarattı sözüne karşılık "tanrı anlaşılmaz" dır sözünü söyledim.

ikisini karıştırıp ben söylemişim gibi gösterme.

Link to post
Sitelerde Paylaş

neden 6 gün yarattı: her şey onun kontrölü altındadır demedim

bi kere her şeyi onun iradesi altındadır sözünü sizin tesadüf olarak nitelendirdiklerinize söylemiştim!

niye herkesin iman etmesini istiyor sözüne ve neden 6 günde yarattı sözüne karşılık "tanrı anlaşılmaz" dır sözünü söyledim.

ikisini karıştırıp ben söylemişim gibi gösterme.

aslında ne dediğimi çok net anladın ama verecek bir cevabın yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

aslında ne dediğimi çok net anladın ama verecek bir cevabın yok.

aslında sende ne demek istediğimi anladın, fakat verdiğim cevapları farklı sorulara uyguladın. benim demediğim şekillerde.

tarihinde Milamber tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

aslında sende ne demek istediğimi anladın, fakat verdiğim cevapları farklı sorulara uyguladın. benim demediğim şekillerde.

veridğin cevapın bir değeri yok ki, neden bu böyle, bilinemez.

insan tanrı yı bilinemez bir şekilde herşey kontrol eden bir tanrı tarafından oluşturulmuş ise, tanrı neden insanın kendisine inanmasını bekliyor?

kısaca insandan neden anlayamayacağı bir durumdan anlıyormuş gibi davranmasını bekliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

veridğin cevapın bir değeri yok ki, neden bu böyle, bilinemez.

insan tanrı yı bilinemez bir şekilde herşey kontrol eden bir tanrı tarafından oluşturulmuş ise, tanrı neden insanın kendisine inanmasını bekliyor?

kısaca insandan neden anlayamayacağı bir durumdan anlıyormuş gibi davranmasını bekliyor.

tanrıyı görerek felan bilemezsin, yaptıklarınada anlam veremezsin. ama gönderdiği vahiy ve yarattıkları şeyler ile bilebilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

tanrıyı görerek felan bilemezsin, yaptıklarınada anlam veremezsin. ama gönderdiği vahiy ve yarattıkları şeyler ile bilebilirsin.

gönderdiği vahyin ondan olduğunu nasıl test edicem

ya ortada hadi yalan demiyim de bir yanılgı varsa

vahyin doğruluğu kanıtlanmadan,

böyle büyük bir iddiayı bilimsel bir teste tabi tutmadan

kabul etmek akıllıca bir davranış olur mu

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şişme teorisine göre evren ışık hızından 100 kat büyük bir hızla şişmiştir. 1/100 000 hata ile üniform bir kozmik artalan radyasyonu bunu doğrulamaktadır. Yani uzam denilen uzay boşluğunun oluşması ayrı bir süreç. Ve bigbang enerjisi ışık hızıyla bu boşluğa yayılıyor. Gittikçe soğuyor ve katılaşıyor bilinen kozmik süreçler. Bizim evrenimizde boşluk olmadan hareketi algılayamıyoruz, bu doğru benim de temel düşüncem böyle ama bunun böyle olmasının matematiksel/mantıksal bir zorunluluğunu göremiyorum; yani enerjinin soyut olma olasılığını dışlayan mantık göremiyorum; kaldı ki bu bigbang evreni için soyut anlamını ifade etse de kendi düzeyinde/boyutunda soyut değildir;

Çünkü tamanen soyut olmak yok olmakla aynı anlama gelir diye düşünüyorum. Belki de bu düzey, bu mekan sicim kuramında ileri sürüldüğü gibi bizim evrenimizin alt boyutlarındadır. Yani şu anki bilimsel kavramların dışında bir boyutta olma olasılığını da dışlayamıyorum. Çünkü bizim algı ve kavramlarımız bu evrende gelişti; ama bunun dışındaki olasılıklar da dışlanamaz. Her ne kadar algılayamasak ve kavrayamasak da.

“Bana sicim kuramı insanı başı sonu olmayanın varlığına götürüyor gibi geliyor.” Zaten her nasıl kabul edersen et başı sonu olmayan varoluş var.

“Sanki başka bir alem daha var o alemden uzanan iplere bağlanmış şu kainat mükemmel işletiliyor..”

Bu evren sanıldığı gibi mükemmel ve düzenli değil; çünkü öngörüye dayalı bir işletim yok, işletim sistemi tamamen kaotik, öngörülemez ve belirsiz. Gerçi kaotik sistemler de deterministtir, belirlenimcidir; çünkü sistemin bir sonraki durumu bir öncekine nedensel olarak bağlıdır, ama öngörülemezdir. Öngörülemeyen sistemlerde yönetici bir özgür iradeden söz edilemez; bu nedenle evrene veya evrenlere hükmeden özgür bir sistem, bir irade yoktur.

Bizim evrenimizde boşluk olmadan hareketi algılayamıyoruz, bu doğru benim de temel düşüncem böyle ama bunun böyle olmasının matematiksel/mantıksal bir zorunluluğunu göremiyorum; yani enerjinin soyut olma olasılığını dışlayan mantık göremiyorum;

Mantıksal olarak evrenin başlaması varoluşu soyut değildir hayali değildir gerçektir. Öyle olsa idi yani soyut (hiçbirşeye benzememe algı ve kavram dışı) olsa idi bizim başlamayan bir evrenimiz olur oda sabit kalırdı . ama bak biz soyut olmayıp somut olduğuna yaklaşmışız bile bunuda E=MC2 ile biliyoruz. İşte bu yüzden bende yukarıda dedim ki, sicim kuramı bizi başı olmayan varlığı sabit birine götürüyor gibi geliyor bana . eğer biz şu buyutları keşfedebir isek enerji ve maddeyi algılarımızın dışında ipler ile bağlı olduğunu belkide görebiliriz . tıpkı güneşin bize yanılsaması değilde gerçek yansıması olduğu gibi.

kaldı ki bu bigbang evreni için soyut anlamını ifade etse de kendi düzeyinde/boyutunda soyut değildir;Çünkü tamanen soyut olmak yok olmakla aynı anlama gelir diye düşünüyorum.

Yok demek mutlak yok demek olmadığından varlığı kendiliğinden değilde başı olmayan bir varlığa bağlı olması hiçde mantık dışı değildir..Burası başı olmayan bir varlığın parçalarıyız gibi anlaşılmamalı . Yukarda da söylediğimiz gibi başı olmayan sabit olması gerektiğinden artması eksilmesi parçalara ayrılması mantık dışı olur. Yani sabit olmaz olamaz. panteizmin kulakları çınlasın.

Belki de bu düzey, bu mekan sicim kuramında ileri sürüldüğü gibi bizim evrenimizin alt boyutlarındadır. Yani şu anki bilimsel kavramların dışında bir boyutta olma olasılığını da dışlayamıyorum. Çünkü bizim algı ve kavramlarımız bu evrende gelişti; ama bunun dışındaki olasılıklar da dışlanamaz. Her ne kadar algılayamasak ve kavrayamasak da.

tamam işte kendiliğinden gelişme değilde geliştirilmeleri zaruridir olursa daha mantıklı olur bence ..yani kendiliğinden bir şeyin oluşması daha önce kendisi yokken varolması gerektiğinden katmanları ziru zeber edecektir yok olacaktır olmaması demek olur ..

Bana sicim kuramı insanı başı sonu olmayanın varlığına götürüyor gibi geliyor.Zaten her nasıl kabul edersen et başı sonu olmayan varoluş var.

Evet başı sonu olmayan bir varoluş olamaz Çünkü varoluş bir mekanı gerekli kılar kaldıki sabit olması mantıken sonradan varolmayıp, mutlak ezeli olmasını gerektirmektedir. Aksi nasıl mümkün?

Bu evren sanıldığı gibi mükemmel ve düzenli değil; çünkü öngörüye dayalı bir işletim yok, işletim sistemi tamamen kaotik, öngörülemez ve belirsiz. Gerçi kaotik sistemler de deterministtir, belirlenimcidir; çünkü sistemin bir sonraki durumu bir öncekine nedensel olarak bağlıdır, ama öngörülemezdir. Öngörülemeyen sistemlerde yönetici bir özgür iradeden söz edilemez; bu nedenle evrene veya evrenlere hükmeden özgür bir sistem, bir irade yoktur.

Sistemin her birimi bizi başı sonu olmayana götüren öngörüye ferasete dayalı, sanki her şey Ondan haber veriyor her iz bizi ona götürüyor. Zira sistemdeki gözkamaştırıcı desen ve dokular düşünce algı kavramlaramızı tahrik harekete geçirerek bizi sonsuza götürüyor . işte bundan anlaşılıyor ki, İnsan sadece bu evren için değildir. Zira kısacık yaşamda elini uzattığı her şey zaval buluyor. Ama bak kainatta bir toz kadar bile yeri olmayan mükemmel duygularla donatılmış şu insan aklı ile kainatın etrafını dolaşabiliyor. Demek kısa ve dar mekan ona yetmiyor.

Mükemmelden kastım varoluşta kainat gibi insan varlığından daha mükemmel yoktur . Yapılan her kıyas kainatı ve insanı daha mükemmel varlık olarak görecektir ..bunu herkes deneyebilir.

ayrıca düzeni biz insanlar ilköğretimden öğrenmeye başlar eğitim süreci içinde düzenli olmayandan ayırt etmeyi öğreniriz..gerçekte ise düzensizlikte de düzenin ölçünün zaten mantıken olması gerekendir..Akıl nasıl bir düzenle varsa kalıpladığı herşey de bir düzenle olması gerekir diye düşünüyorum..İyi kötü, çirkin güzel,az çok, karaşık basit gibi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

ne kadar tuhaf bir konu, kainat kendi kendine mi meydana geldi, meydana gelen devasa olaya bak kainat...

balık baştan kokar diye bir laf var, kendi kendine meydana gelen birşey varmı bu hayatta, hiç sebepsiz sonuç olur mu, etkisiz tepki olurmu, kuvvet olmadan kudret olur mu vs.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir şey kendiliğinden nasıl olur...

sebeb sonuç ilişkisinin dışında mıdır yani...

sebebi kendinde olan bir iş bir oluş bir şey var mı...

bu olayın sebebi nedir...

onun sebebi yok o kendiliğinden öyle oluyor mu diyeceğiz...

bildiğimiz kadarıyla her şeyin bir sebebi var gibi görünüyor...

ama bu sebebler i sonuna kadar tekip ettiğimizde yine bir yerde tıkanıyor ve artık bizim için bilinemez oluyor...

işte o noktada kendiliğinde oldu deyiveriyoruz...

önceleri az çok bir kaç sebebini sıralayabilirken artık herhangi bir sebeb bulamadığımız göremediğimiz için o şey artık kendinden öyle oldu demeyi kurtuluş olarak görüyoruz...

her olayın erdındaki sebeb arayışımız sorgulamamız sürdükçe bu kendiliğinden oluşa ermemiz kaçınılmaz bir durum...

ama bıkmadan sormamız gerek...

bize her gösterilen sebebin ardındaki sebebi sormadan neden çekinelim...

bizi buraya kadar getiren bu sorgulamamız değil miydi...

öyleyse niçin biryerde duralım...

önceleri her şey kendiliğinden öyle oluyor sanıyorken ardındaki sebebleri öğrendikçe bizde benzer sebebleri olauşturarak baya ilginç buluşlar gerçekleştirdik...

niçin bu dursun...

foton neden bu hızda gider...

elektron niçin o ağırlıktadır ve niçin artı yükü çeker...

doğal seleksiyon niçin vardır...

doğa neden seçer...

sıcak neden yakıcıdır...

varlık neden vardır...

kendiliğinde öyle olan şeylere o özellik neden nasıl geçmiştir...

kendiliğinden öyle olmak ne kadar muhteşem bir özellik değil midir...

sebeb sonuca gerek duymaz mı kendiliğinden olan...

kendliğinden olan her şey tanrı mıdır...

yoksa sadece kendiliğinden olan bir tek şey vardır o da tanrıdır mıdır...

bütün öteki şeylere kendiliklerini veren tek bir şey midir tanrı...

ya varlıklar adedince tanrıdan ...

ya da bir kendiliğinden olan bir tek tanrıdan söz edebiliriz...

ya herşey bir şeydir...

yada bir şey herşey...

.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir şey kendiliğinden nasıl olur...

sebeb sonuç ilişkisinin dışında mıdır yani...

sebebi kendinde olan bir iş bir oluş bir şey var mı...

.

homo sapiens zekası bu işi böyle düşünmeye programlanmış. Ancak bu doğru değil. sebep sonuç ilişkisi yok. Aslında sebeplerle sonuçlar aynı kavramlar. Bir cismi hareket ettirmek için enerji uygulamamız gerekir. Maddenin hareketinin sebebi enerjidir deriz. Ancak madde= enerji (E=mc2) sebeplerin ve sonuçların aslında aynı olduğunu da bize söyler.

sebep-sonuç ilişkisi kurmak üzerine olan programımız evreni anlamak konusunda çöküyor. Kolay olaı yapıp evrene şekil veren bir tanrı yaratıveriyoruz aklımızda. Anlamadığımız için.

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet başı sonu olmayan bir varoluş olamaz Çünkü varoluş bir mekanı gerekli kılar kaldıki sabit olması mantıken sonradan varolmayıp, mutlak ezeli olmasını gerektirmektedir. Aksi nasıl mümkün?

varoluş neden mekanı gerekli kılsın; mantıksal bir zorunluluk yok,

ancak algılarımıza göre böyle söylüyoruz

varoluş neden ezeli olmasın; tanrı ezeli oluyor da varoluş niye olmuyor

tanrı ile varoluş arasında bir fark yok aslında ikisi de var ( yani kavram olarak) ve

ikiside sabit değil değişiyor dönüşüyor oluşuyor

tanrı için de var diyoruz varoluş için de var diyoruz

madem var da birleşiyoruz var bulunma durumu

tanrı için neyi gerektiriyorsa varoluş ya da evren için de aynı şey söz konusu

fark tek o da bilinç ben evrende bilinç eseri göremiyorum;

doğaüstü bir müdahale de göremiyorum

ve o var olanın bilinçsiz olduğunu , dolayısıyla evrenin kendisi olduğunu çıkarıyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş

tanrı için de var diyoruz varoluş için de var diyoruz

madem var da birleşiyoruz var bulunma durumu

Evet eksikte olsa var da hemfikir olmak,

inkarcılığının ne kadar zorlama ve yanlış olduğunu net olarak göstermiyor mu?

tarihinde ARAŞTIRMACI tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet eksikte olsa var da hemfikir olmak,

inkarcılığının ne kadar zorlama ve yanlış olduğunu net olarak göstermiyor mu?

senin mantığına göre sen de gerçeği inkar ediyorsun

gerçek varoluştur; çünkü gözlem veriyor,

arkasında kimse yok; arkasında kimse/tanrı olduğu varsayımdır;

çünkü gözlem vermiyor; bu varsayımı zorlama ile gerçek yapmaya çalışıyorsun

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...