Jump to content

Allah İnancı Masum Değildir !


Recommended Posts

Allah'a inanmanın neye inanıyor olmak olduğu üzerinde hiç düşündünüz mü?

Allah'a inanan neye inanıyor?

Allah'ın var olduğuna mı?

Yoksa O'nun var olması gerektiğine mi?

Allah'a inananların önemli bir çoğunlugunun inanma nedeni, "yoktan var olmayı açıklayamamalarıdır".... Allah'ı gördüğü için inanan yoktur.

Allah'a her inanan, içinde yaşadığımız evrenin kendiliğinden, tesadüfen oluşmasına olanak olmadığına değinir ve bu mantıksal çıkarsamayı Allah'ın varlığının kanıtı olarak savunur.

Bu indirekt, doğrudan olmayan, dolaylı bir inançtır.

Allah'ın varlığını gösteren direkt, doğrudan, dolaylı olmayan bir gözlem yoktur.

Bu durumda diyebiliriz ki; Allah'a inananlar evreni açıklayabilecek başka bir çözüm yolu bulamadıkları için, böyle bir tutum, hatta saplantı içine girmişlerdir. İnsanlar Allah'a, O'nu gördüğü için değil, O'nun bir tür manevi etkisi altında kaldıkları için, inanırlar.

Allah'a inanmak belki de, yalın bir inanç olmanın yani sıra, aynı zamanda kaçınılması olanaksız bir insansal eğilimdir. İnsanın en güçlü tarafı olan akıl ve mantığının yanılsamasıdır. Allah'a inanmamak insanların çoğunun elinde olmayabilir.

Aynı dine iman etmeseler de insanların çoğu, Allah'a, Tanrı, ya da Tanrı'lara inanma eğilimi gösterirler. Çünkü Allah kavramı, insan mantığı ile az çok bağdaşmaktadır. Kendi çocuklarini yaratan ve kendileri yaratılmıs olan insanlar için, yaratılmaktan daha doğal bir olgu olamaz. Madem herşeyin bir nedeni vardır, evrenin ve insan yaşamının da bir nedeni olmalıdır. İnsanlar bu yaratıcıyı Allah, Tanrı veya Tanrı'lar olarak bilirler. Bu yaratıcıya inananlar için bütün sorunlar çözülmüstür. Bu konu üzerinde daha fazla düşünmezler artık. Hiç gereği yoktur. Allah'ın varlığını sorgulamak toplumun değer yargılarına ters düşer. Bu durumda diyebiliriz ki, Allah'a inanan insanların çoğu aslında Allah'a değil, kendi akıl ve mantıklarının yarattığı bir imgeye inanmaktadırlar. Kendilerine o kadar çok güvenmektedirler ki, kendi mantıklarının ve o muhteşem akıllarının kendilerine bir oyun oynayabileceğini asla hesaba katmazlar.

Allah'a inanmanın gücü, insanın kendi aklına olan güveni ile doğru orantılıdır. İnsanların Allah'ın var olması gerektiğine inanan akıllarına olan güveni ne kadar fazla ise, Allah'la olan bağları da o kadar güçlüdür.

Bu bağların güçlü olmasının nedeni onların kendi varlıklarının özünden kaynak almasıdır. Onsuz yaşama anlam veremez, insanlar. Anlamsız var olmada ise herhangi bir espri göremezler. Çoğu kere Allah insanların yaşama anlam vermede kullandıkları manevi bir araçtır. Allah adına şiir ve öykülerin yazılmasının, ağıtların yakılmasının, ilahilerin ve şarkıların bestelenmesinin ve muhteşem yapıtların dikilmesinin nedeni budur. Bu inanç o kadar güçlü olabilir ki, insanlar Allah adına her türlü fedakarlık ve çılgınlığı yapmaktan, hatta kendilerini ölüme atmaktan, çekinmezler.

Dinler olmasa da Allah kavramı varlığını sürdürecektir. Dinler için Allah kaçınılmaz bir kavramdır. Dinler inanılmak zorunda kalınan Allah kavramını kendilerine göre işleyerek insanları manüple eden sosyal kurumlardır..

Müslüman'ların ağızlarından hemen hiç düşürmedikleri bir diktum vardır. Onlara göre, "Allah'a inanmak akıl işidir". Ne kadar doğru! Yine de insan aklının aynı zamanda sapkın ve kurnaz, manüplatif ve firsatçı, şeytani ve habis, yalancı ve sahtekar, ahlaksız ve hain ve herşeyden önce yanılabilir olabileceğini hiç düşünmezler.

Allah vardır ve ilerde de var olmayı sürdürecektir. Dünyada insan var oldukca, Allah da var olacaktır. İnsanlar durmaksızın düşünmekte ve varlıklarına anlam vermeye çalışmaktadırlar. Bu insanların elinde değildir. Aslında yaşamın belli bir anlamı yoktur. Tek başına bu gözlem bile, Allah'ın olmadığının en güçlü kanıtıdır. Kişi ancak kendi yaşamına anlam verebilir. Bu da yalnız çalışarak, okuyup, öğrenerek, yani eğitimle başarılır. Allah'ın varlığına inanmak, tümüyle insansal bir kusur ve yanılsamadır. Allah serap bile olamayacak kadar müphem bir kavramdır. Bir düş bile değildir, Allah. Bir düşün, insan aklında ve mantığında oluşan ve hemen her kılığa girebilen, simgesidir Allah..

Evet........ Allah vardır ve daha binlerce yıl var olmaya devam edecektir. Bu kavram bizleri hiç rahatsız etmemelidir. Ancak, bu kavramı bizlere pazarlamak isteyen kurumlardan, yani dinlerden, uzak durmamız gerektiği, asla ihmal edilmemelidir...

Allah'a inanan aslında kendi aklına ve mantığına inanıyor demektir. Ama nedense, kendisinden daha kurnaz ve akıllı Allah'a inandıkları bile şüpheli bazı sahtekar firsatçıların tuzağına düşmekten ve dindarlığı seçerek onların oyuncağı olmaktan kurtulamamaktadır.

Bu gerçekten acı ve üzücü bir tecellidir.. Masum bir kavram, tehlikeli ve habis kavramların elinde oyuncak olmaktadır..

Ne acı.

HACI

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kimin için Allah var sa Ona her şey vardır..

Kimin için Allah yoksa hiçbir şey yoktur...

Allah sana muhtaç değil..

Ama sen Allah'a muhtaçsın..

Hangi ihtiyacını kendin karşılıyorsun bi söyle...

Bebekten ne farkın var?

İyi de sen yazdıklarımı anlamamışsın.

Allah'a inanmak masum ve insansal bir gereksinim olabilir.

Ama dinlerin ortaya çıkmasından sorumlu olan bu inanç dinler ve onları pazarlayanlar tarafından yozlaştırılmış ve masumiyetini yitirmiştir.

Dinler Allah inancının masumiyetine gölge düşüren sapkın sosyal kurumlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dini pazarlayan yok ki..

O sizin yanlışınız....

Aklı olan değerli bir şeyi kendi sahip çıkar...

Başkasına anlatmak ise sadece Allah içindir...Para için olmaz...olamaz...

Gerçekten anlatanlarda karşılığında bir şey istemezler..

Neyse akşama devam ederiz....Şimdilik paydos..

İyi Akşamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

7:75 Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, küçük görülüp ezilen inanmışlara, “Siz, Salih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu (sahiden) biliyor musunuz?” dediler. Onlar da, “Biz şüphesiz onunla gönderilene inananlarız.” dediler.

7:76 Büyüklük taslayanlar (yani haci gibi insanlar), “Şüphesiz biz sizin inandığınız şeyi inkâr edenleriz” dediler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen Kur'an'ı anlayarak okumuyorsun xseddx

Kur'an'da Allah büyüklük taslayanları kendine karşı büyüklük taslayanlar olarak kabul ediyor.

Ben Allah'a büyüklük taslamıyorum.

Benim için Allah yok.

Gördüğüm kadarıyla sen bu forumdaki herkese büyüklük taslıyorsun.Kur'an'da bahsedilen Allah karakterine de büyüklük taslıyorsun.

Ayette sadece 'büyüklük taslayanlar' diyor.Senin Kur'an'ı nasıl anladığın beni pek ilgilendirmiyor.

Dağların(yerkürenin) hareket ettiğini,ayın ışığının kaynağının yansıma olduğunu,big bangi,evrenin yokoluşunu,rahimdeki embriyoyu yıllar önce anlatan;sürekli iyiliği ve güzelliği emreden;içinde birçok sayısal başka mucizeler barındıran bir kitabın sözlerini neden yalanlayayım ki?

İçki içmek,kumar oynayabilmek,tesitlerle dalga geçebilmek için neden ebedi hayatımı yok sayayım ki?

Neden umutsuzluk verici bir yol olan ateizme gireyim ki?

tarihinde xseddx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Gördüğüm kadarıyla sen bu forumdaki herkese büyüklük taslıyorsun.Kur'an'da bahsedilen Allah karakterine de büyüklük taslıyorsun.

Ayette sadece 'büyüklük taslayanlar' diyor.Senin Kur'an'ı nasıl anladığın beni pek ilgilendirmiyor.

Dağların(yerkürenin) hareket ettiğini,ayın ışığının kaynağının yansıma olduğunu,big bangi,evrenin yokoluşunu,rahimdeki embriyoyu yıllar önce anlatan;sürekli iyiliği ve güzelliği emreden;içinde birçok sayısal başka mucizeler barındıran bir kitabın sözlerini neden yalanlayayım ki?

İçki içmek,kumar oynayabilmek,tesitlerle dalga geçebilmek için neden ebedi hayatımı yok sayayım ki?

Neden umutsuzluk verici bir yol olan ateizme gireyim ki?

Girme kardeşim. Uzak dur ateizmden.

Daha da ötesi.. Kendini kandırmaya devam et. Sana kim karışıyor?.

Bizim bütün istediğimiz bazı sapık Müslümanların topluma zarar vermemesi..

Hatta onların sizin gibilere de zarar vermemeleri için çaba gösteriyoruz.

Sahtekar ateistlerin değil, sahtekar Müslümanların hedefisiniz. Her yıl milyonlarca Müslüman ahlaksız Müslümanlar tarafından aldatılıyor.

Belki sen de aldatanlardansın. Onun için bu kadar direniyorsun.

Bizim dünyamız aydınlık. Biz sizin gibi bir fantezi aleminde yaşamıyoruz. Üzerinizden de geçinmiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

YALANLARIN EN BÜYÜĞÜ. DİN YALANI….

İnsan evrende gözlemlediği muhteşem güzellik ve görkem karşisında duyduğu şaşkınlığı gizlememelidir. Çünkü o zaman merakını, üstün zekasını ve entellektüalitesini de baskı altına alıyor demektir. İnsanın o güne kadar karşılaşmadığı ilginç ve olağanüstü olgular karşısında duyduğu şaşkınlık, üstün akılsal yeteneklerinin en kesin delili, ögrenmek güdüsünün ilk ve en önemli gereksinimidir. İlginç gözlemler karşısında duyulan “şaşkınlık” onların doğasını araştırmayı stimüle eden bir duygudur. Öğrenerek o duygunun tatmin edilmesine çalışılır ama, çoğu kere bu mümkün değildir. Çünkü insan öğrenmek istediği hemen hiç bir şeyle ilgili sırları kelimenin tam anlmı ile çözebilmis değildir. İnsanda merakı tatmin ettiği ileri sürülen ve evrendeki gizemi çözmüs görünen her iddia, entellektüaliteye kaba bir müdahaleden başka bir şey değildir. Bu yaklaşımlar gerçekleri yansıtmazlar. Hiç bir şey tam olarak ögrenilememistir. Bu düş kırıcı gerçeklere rağmen ilerleme ve keşifler yapılır. Yaşamın kalitesi artırılır.

İnsan aklı çesitli şekillerde düşünür ve değişik yöntemler kullanarak içinde yaşadığı çevreyi tanımaya çalışır. Herşeyden önce çok iyi gelişmiş bir zekası vardır. Mantık ve felsefeyi kullanır. Analitik (ayıcırı) ve sentetik (birleştirici), deductive (tümdengelimli) ve inductive (tümevarımsal) yöntemlere baş vurur. Kendi deneyimlerinden yararlanır. İnsan aklı tatmin olmaz. Ögrendikleri ile yetinmez. Ögrendiklerinden kuşkulanır. Daha çok öğrenmek, mükemmelliğe erişmek ister. Amacı nihai gerçeğe faik olmaktır.

İste bu son değindiğim nitelik insanın en zayıf tarafıdır. Çünkü aradığı gerçeğe faik olduğu an, merakını yitirecektir. Aradığını bulduğu an, entellektüalitesinin sonuna da ulaşmış olacaktır. Artık daha fazla aramak ve ögrenmek istemeyecek, ögrendikleri ile yetinecektir.

Oysa tek bir gerçek yoktur. Gerçekler vardır. Faik olmak bir tür illüzyondur. Yanılsamadır. İnsan hiç bir zaman doğaya üstün olamayacak, ona hükmedemeyecektir. Üstün aklına rağmen insan evrende mevcut tek gerçeği bile çözebilecek niteliklere sahip bir yaratık değildir.

Dinler insanların merakını tatmin eden ve onlara nihai gerçeği ögrendikleri duygusunu aşılayan, daha doğrusu telkin eden, sezgi yolu ile ögrenilen (intuitive), insan beyninde mevcut maneviyatla ilgili yöreleri işgal eden, parazitik sosyal kurumlardır.

İnsan beyninin ürettigi soruların yanıtlarını tam olarak vermeye olanak yoktur. Bilim bu konuda henüz başarılı olamamıştır. İnsan beyni gözlemlediklerini anlamada ve doğru olarak değerlendirmede büyük güçlükler çekmektedir.

Kanıt nedir?

Her kanıtın kabul etmek zorunda olduğu bir başlangıç noktası vardır. Bu başlangıç noktasının doğru olduğunu nasıl bilebiliriz?

Ayrıca bunlara dayanan çıkarsamaların doğru olduğuna nasıl emin olabiliriz? Her çıkarsama için bir delil istediğimiz an, sonsuz geçmişe gerilememiz gerekecektir.

İlerde kazanacağımız bilgileri üstüne yükleyeceğimiz başlangıç noktası ya kesin olarak doğru olmalıdır, ya da doğru olduğu kesin olarak bilinmiyorsa, başka türlü nitelendirilmesi mümkün olmamalıdır.

Allah işte böyle bir başlangıç noktasıdır.

Dinler bu bağlamda çok farklı bir önem ve nitelik kazanmaktadırlar.

Dinlerde muhakeme deductive (tümdengelimli)dir.. Faik olan Allah gerçeğidir. Oysa bilimde muhakeme (inductive) tümevarımsaldır.

Dinler kendilerini, bilim gibi, tekrar tekar sorgulamazlar. Temel olanları dışında, her dinsel teoremin kendine göre bir kanıtı vardır ve sorun orada bitmiştir. Dinler tekrar o teoremlere geri dönmez ve onları yeniden kanıtlamaya teşebbüs etmezler.

Dinler, bilimden farklı olarak, ilgilendikleri konuları idealize ederler ve soyutlaştırırlar. Dinler sözde doğal olguları anlamaya yardım ederler ama, şimdiye dek bilimsel olarak da kabul edilebilr tek bir sorunu bile çözememişlerdir.

Dinler insan merakını ve ögrenmek güdüsünü tatmin ediyor görünerek insanları robotlaştıran sosyal kurumladır.

Müslüman’ların ilginç ve olağanüstü doğal fenomenler karşısında fazla şaşırmamalarının, onları sorgusuz kabul etmelerinin ve bazı fantazilere kolaylıkla inanmalarının nedeni budur. Çünkü onlar her şeyi Allah aracılığı ile bilmekte, tanımakta ve öğrenmektedirler. Onların bilmesi gerek tek şey Allah’dır. Gerisinin önemi yoktur. Herşey mümkündür. Rüyalar ve hayaller gerçektir. Onlar herşeyi yaratan ve bilen Allah’ın aracılığı ile doğaya faik halifelerdir…

Ne acı….

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı da bir gün camiye gelir bunda hiç şüphe yok...

Ama yeşil örtüler arasında..

Bir ateistin naaşının bulunduğu tabuta yeşil örtü serileceğini nerden çıkarttın? Bir ateistin naaşının camiye geleceğini nerden çıkarttın? Biz ateistler geri kalmış, yobaz toplumdan korkusuz insanlarız. Güçsüz taraflarımızı Allah kavramı ile kapatmıyoruz. Ölümden korkup cennet cehennem kavramları üretmiyoruz. Camilere, kiliselere vs. saygımız var fakat işimiz olmaz.

Gördüğüm kadarıyla sen bu forumdaki herkese büyüklük taslıyorsun.Kur'an'da bahsedilen Allah karakterine de büyüklük taslıyorsun.

Ayette sadece 'büyüklük taslayanlar' diyor.Senin Kur'an'ı nasıl anladığın beni pek ilgilendirmiyor.

Dağların(yerkürenin) hareket ettiğini,ayın ışığının kaynağının yansıma olduğunu,big bangi,evrenin yokoluşunu,rahimdeki embriyoyu yıllar önce anlatan;sürekli iyiliği ve güzelliği emreden;içinde birçok sayısal başka mucizeler barındıran bir kitabın sözlerini neden yalanlayayım ki?

İçki içmek,kumar oynayabilmek,tesitlerle dalga geçebilmek için neden ebedi hayatımı yok sayayım ki?

Neden umutsuzluk verici bir yol olan ateizme gireyim ki?

Şu sayısal mucizeleri merak ettim. Miras paylarındaki "fail" bu mucizelere örnek mi aceba?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı da bir gün camiye gelir bunda hiç şüphe yok...

Ama yeşil örtüler arasında..

bakıyorumda ne kadar eminsiniz öyle olacağına. bir atesit yeşil örtüye sarılıp camiye getirilmeyi istemeyecek kadar onurludur. ancak sizin gibi çok bilmişler ölüye bile saygı duymayıp dediğinizi yapmaya çalışırsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet hacı hayat boyunca secde etmesin isterse...

Ama ölüm ona zaten secde ettirecek...

Akıl geleceği düşünmektir..

O gelecekte mini mini sex makinesi olan huriler seni bekliyor sanıyorsun değil mi Serdaar? Diyelim kiiii varr, diyelimki o huriler sana tahsiiiss, bunda ne gibi bir ahlak buluyorsun? Eğer buluyorsan 10 yaşındaki kızların senden korunması lazım, o kızlara ne gözle bakıyorsun ha?
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı kavramı her toplumda ilk çağdan günümüze kadar o veya bu şekilde varlığını sürdürdüğüne göre Hacı'ya hak vermemek mümkün değil. Nedeni hep sorgulanmıştır,

bazen yüceltilmiş baba Tanrı figürü addedilmiştir ya da her şeyi veren,üretken yüceltilmiş ana Tanrıça figürü .Değişmeyen gerçek ise, insanla birlikte hep var olduğudur.

''Tanrıya(Allaha) inanmıyorum ama Tanrının(Allahın) var olduğunu biliyorum.''

İlk bakışta %100 Teist'e ait bir cümle gibi duruyor.Hatta Dawkins'de böyle düşünmüş ve kitabında yer vermiştir. Ancak sözün sahibi alsında dinleri redd eden birisi, peki bu yargıya nasıl ulaştı derseniz şunu söylüyor,

Hay Allahım, Oh my God vb ifadelerinde bile en inançsız kişinin dilinden çıkabilir. Bu onun dindar olduğunun göstergesi değildir. Bu aktif bilinci dışında kalan kısımdan , beyindeki kullanmadığımız alan bilinçdışından(altından) gelir.

Bu bilinçaltımızda asla yok edilemeyecek, bir kavramın izleridir. Bütün insanlık o veya bu şekilde bu kavramla yaşamıştır, çağlar boyu Atalarından kalma bu düşünme sistemi ve davranış/düşünce kalıpları gelecek nesillere aktarılmaktadır. Toplumların kollektif Bilinçaltı/Bilinçdışı bu şekilde oluşmuştur ve Tanrı kavramı zorunluluk gibi insanla birlikte hep var olmuştur.

Bu nedenle Kavram ölümsüzdür ve hep vardır, insan yaşadığı sürecede hep de var olacaktır... O yüzden Tanrının var olduğunu biliyorum der, kanıtı bütün insanlık...

Çünkü aksi kabul edilme gerceğiyle kitleler yüzleşmeye açık değildir. Dünyadaki adeletsizliği, çektiği zorlukların karşılığı olmaması felakettir. Bu nedenle, gerçeğin farkında olan ancak kendiyle çelişen dindar olmaya çalışan kişi ne kadar zekide olursa olsun, ne kadar çok çelişki görürse de görsün direnir, çünkü o durumda olan zorda ve ümitsiz kalan aciz insanın bu kavrama yapışmaktan başka bir çaresi yoktur. O yüzden %1 bile ya varsa ümidiyle yaşarlar, korkarlar ve benimserler.Ateistler korkusuz değildir yanlızca yıllardır mücadele etmiştir, bu kavramı silmek ya da izlerini yok etmek çok zor ve güçtür. (Matrix filmindeki Neo'nun hapı içerek gerçek dünyayla yüzleşmesi gibi bir deneyim)

Ateizim, Tanrı kavramına daha iyi bir alternatif/antitez sunamaz kitleler, ümitsiz ve hayallerle yaşayan insanlar için, sayımızın az olması bu nedenledir, ölmeyen, hastalanmayan, sıkıntısı olmayan ütopik bir bedeni ve dünyası olduğunda Tanrı kavramı da kendiliğinden son bulacaktır. Belki de bir gün bu kavram silinecek çünkü ona tutunan ilkel korku ve isteklerimizde onunla birlikte geride kalacaktır...Imagine

tarihinde Fellix tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...