Jump to content

Düşen Uçakta Ateist Kalmaz


Recommended Posts

Çünkü onlar yanlarında paraşüt taşıyacak dikkatli ve titiz hareket ederler.

Bu sözü metaforik anlamda ele alırsak toplumsal ve bireysel düzeyde geçerlilik payı olan bir önermedir. Ekonomik buhranların yaşandığı, eşitsizliğin ve ayrımcılığın hakim olduğu, cinayetlerin yaygınlaştığı, kötülüklerin cezasız kaldığı ülkelerin halkı dine daha çok meyleder. Ancak toplumsal refahın, mutluluk ve konforun yüksek olduğu toplumlarda nüfusun geneli ateisttir. Bu da demek oluyor ki sağlam uçakta mümin kalmaz. Bu bakımdan Marx'ın din halkın afyonudur sözüyle paralellik gösteriyor. Düşen uçak metaforunu bireylere de genelleyebiliriz.

Paraşütünü almayı unutan ihmalkâr bir ateistin olduğunu varsayarsak muhtemelen aşağıdaki tablodan farklı bir şeyle karşılaşmayacaktır:

93670942723433404038710.jpg

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nedense düşen bir uçakta samimi bir dindar da yok. O çok sevdikleri Allah'larına kavuşacak olmalarına sevinecekleri yerde hayatta kalmak ve O'nun yanında gitmemek için dua edip sızlaşıyorlar. .

Bu hayat bize güzel gösterildi.Ve yaşamamız emredildi.Zorluklarla karşılaştığımızda Allahtan yardım dilememizde.Uçak düşerken ölümü beklemek insana zordur.Allah bari zora düştüklerinde iman etselerdi der.Çünkü iman etmeyenler için bir vaat vardır ve o vaat gerçekleşecektir.Allahın kanununda değişme olmaz.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir “genelev” inşa etmeye başlamış.

İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş.

İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.

Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyetlerinden oynayıp zıplamışlar, yani saklamaya gerek görmemişler, ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.

Camii imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler.

Bu olayın kendi beddualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.

Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde, hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:

"Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum" demiş.

Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var:

Taraflardan birisi bedduanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise bedduanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati!

Link to post
Sitelerde Paylaş

beddua ismine takılıp kalmayın, kötü söylenen kötü nazarla ifade edilen kötü nazarla bakılan herşeye eksi etki yapan bir enerjimiz var. bunu her insan hayatında test eder.

ahım tuttu derler aslında konsantresi ve enerji bütünlüğü tuttuğu için nokta atışı yapan çok kişi var.

tabi müslümanlar bu kadar profosyonel çalışmaz sadece Rabbine havale eder, müşkülünü arz eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistleri hayatlarında hiçbir zorlukla karşılaşmadan cennette yaşar gibi yaşayan insanlar olrak gören teist düşüncesidir bu.

Ateistin birisi ''ölümle karştığım zamanalrda bile olmayan tanrıya sığınmadım'' derse de inanmazlar. Çünkü bunlara göre ateistler tanrı-krallar gibi yaşamaktadır. Ateist hayatında hiçbir korku yaşamamıştır, hiçbir sıkıntı görmemiştir, o yüzden tanrıya ihtiyaç duymamıştır. Tanrı da bu ateistlere dünyada her imkanı sunar ki olabildiğince günah işlesinler de cehennemde yanmak için daha çok sebepleri olsun diye.

Böyle düşünen tesitler açıkca ateistlerin yaşamına büyük bir kıskançlık ile bakmaktadırlar, kendileini ateistlerden aşağılık görmektedirler ve ezilmektedirler. Ateist nefretini de bu besler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çocukluğumuzda oyun oynarken veya koşarken ayağımızı taşa vurduğumuzda acıyla "Allahhh!!!" diye uğunurduk. Bunu Allah'ın varlığına kanıt olarak gösterenler de olurdu aramızda. Ve Müslüman olmayanların da aynı şekilde davrandıklarını sanırdık. "Allahhh!!" demiyorlarsa da herhalde "My Goddd!!!" veya "Jesusss!!!" diyor olmalıydılar. Yahudiler de "Yehovaaa!!!"...

Ama heyhat; çok sonradan öğrendik, durum böyle değilmiş. Böyle durumlarda en çok "Uhhh, uhhh!!!" dediklerini öğrendiğimizdei büyük bir düş kırıklığı yaşamıştık.

Bu düşen uçak parodisinde de aynı şey sözkonusu. Müslümanlar kendi kafalarındaki şablonu herkese uyarlamaya bayılıyorlar.

Ne yani; inançlarında Tanrı kavramı olmayan Budistler, Japonlar nasıl imana gelecekler uçak düşerken?

Yoksa "Allahhh, Allahhh!!!" mı diyecekler sanıyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...