Jump to content

Recommended Posts

  • İleti 173
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Sen hristiyan papazlarla sahabeleri bir tutuyorsun ya Allah seni ıslah etsin. Madem onlarda papazlar gibi niye islam dinine inanıyorsunki

Senin ayağının kaymış kardeşim haberin bile yok. Allah hidayet versin sana.

Yanlış anlamışsın.Alimlerle konsil papazlarını bir tutmuş. Hristiyanlar konsilin kabullerini sorgulamaz.dinleride odur zaten.Hz isanın tanrılığı konsilde kabul edilmiştir.Bunu hristiyanlar bilir.Fakat konsili sorgulayan kafir olur.Çünkü konsil havarilerin temsilcisidir.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanlış anlamışsın.Alimlerle konsil papazlarını bir tutmuş. Hristiyanlar konsilin kabullerini sorgulamaz.dinleride odur zaten.Hz isanın tanrılığı konsilde kabul edilmiştir.Bunu hristiyanlar bilir.Fakat konsili sorgulayan kafir olur.Çünkü konsil havarilerin temsilcisidir.

konsilde bu kararı olan papazlarla sahabeler birmidir ?

Kaldıki sahabelerden yanlış yapan olduğunda ümmet bunun da hakkını vermiştir. Örneğin Hz.Muaviyenin yanlış yaptığı kabul edilir.gelin

Kendinize gelin artık. Tek başınıza hareket edip ayetleri istediğiniz gibi yorumlamaktan vaz geçin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

konsilde bu kararı olan papazlarla sahabeler birmidir ?

Kaldıki sahabelerden yanlış yapan olduğunda ümmet bunun da hakkını vermiştir. Örneğin Hz.Muaviyenin yanlış yaptığı kabul edilir.gelin

Kendinize gelin artık. Tek başınıza hareket edip ayetleri istediğiniz gibi yorumlamaktan vaz geçin.

Sahabeler değil alimlerle özdeşleştirmiş dedim, bu net bir açıklama değil mi.

sahabiler havarilere denk olur bir kıyaslama yapılacaksa eğer.Hristiyanlar havarileri peygamber gibi görürler.Bu yüzden havarilerden aktarılanlar, ki yanlış aktarıldığı bellidir, onların dininin temelini oluşturur.

islamın temelini Kuran oluşturur.Sahabiler kuranı direkt peygamberimizden öğrenmişlerdir.Ama sonuçta insandırlar.Hataları vardır olmalıdır.

Kuran bize peygamberimiz ne verdiyse onu almamaızı öğütler.Peygamberimize verilenler kitap ve hikmettir.Peygamberimiz kitap ve hikmeti sahabiye öğretmiştir.

Sorun şurda sahabilerin öğrendikleri sağ salim bize gelmişmidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sahabeler değil alimlerle özdeşleştirmiş dedim, bu net bir açıklama değil mi.

sahabiler havarilere denk olur bir kıyaslama yapılacaksa eğer.Hristiyanlar havarileri peygamber gibi görürler.Bu yüzden havarilerden aktarılanlar, ki yanlış aktarıldığı bellidir, onların dininin temelini oluşturur.

islamın temelini Kuran oluşturur.Sahabiler kuranı direkt peygamberimizden öğrenmişlerdir.Ama sonuçta insandırlar.Hataları vardır olmalıdır.

Kuran bize peygamberimiz ne verdiyse onu almamaızı öğütler.Peygamberimize verilenler kitap ve hikmettir.Peygamberimiz kitap ve hikmeti sahabiye öğretmiştir.

Sorun şurda sahabilerin öğrendikleri sağ salim bize gelmişmidir.

Vallahi ben size anlatmaktan sıkıldım. Araştırıp biraz okuyun kardeşim.

İslamda bir metodoloji vardır hristiyanlarda varmıdır ?

Buhari diye küçümsediğiniz kişiyi doğrus düzgün bir araştırında öğrenin. Ne kadar ilmi varmış hadislerde hangi yöntemleri kullanmış.

Onun kadar ilminiz olsun ondan sonra laf edin. Oturduğunuz yerden 2 türkçe mealle ahkam kesiyorsunuz.

Sizi rabbime havale ediyorum.

kalın sağlıcakla

Link to post
Sitelerde Paylaş

kendinize basit bir test yapın. deyinki hadislerin , peygamberimizin ağzından çıktığı gibi aktarıldığına şehadet ederim.

Bunu diyemzsiniz binlerce uydurma hadis olduğu bellidir. Bizzat hadis alimlerince ayıklanmıştır.

sonra Kuran ayetleri için aynı şeyi yapın. Siz karar verin islamın ana kaynağı ney.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vallahi ben size anlatmaktan sıkıldım. Araştırıp biraz okuyun kardeşim.

İslamda bir metodoloji vardır hristiyanlarda varmıdır ?

Buhari diye küçümsediğiniz kişiyi doğrus düzgün bir araştırında öğrenin. Ne kadar ilmi varmış hadislerde hangi yöntemleri kullanmış.

Onun kadar ilminiz olsun ondan sonra laf edin. Oturduğunuz yerden 2 türkçe mealle ahkam kesiyorsunuz.

Sizi rabbime havale ediyorum.

kalın sağlıcakla

Buradaki en büyük hatan bizim bilmediğimizi iddia edip, buhariyi tanırım kuran mealini tanımam ifadesi. sende sağlıcakla kal.Allahta Kurana onlarca ayet koysun yokmu öğüt alan diye.

ey Allahım senin kitabından mı öğüt alayım ,kulundan mı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendinle karıştırsın sen beni herhalde. Açta biraz oku,öğren

Ben sana anlatmaktan sıkıldım sen sıkılmadın.

Hadis usulü araştırın,şöyledir böyledir demekle olmuyor.Biz de biliyoruz hepsini.

Şunu oku lütfen:

Hadis Usulünde Metin Tenkidinin Tutarsızlığı

Hadis usulünün nihai amacı herhangi bir sözün peygambere ait olup olmadığının tespit edilmesidir. Bu amacı gerçekleştirilmesi için iki temel yaklaşım söz konusu; metin tenkidi ve senet tenkidi…

Amaca ulaşmadaki tüm başarısızlığına ve çelişkilerine rağmen senet usulü, metin tenkidine göre kendi içinde daha tutarlıdır. Çünkü senetçiler hadisin peygambere ulaşıp ulaşmadığını, ulaşıyorsa hangi kanaldan ulaştığını ve ravilerin güvenilirliğini araştırıyorlar. Böylece hadis; muttasıl bir senet, sika raviler gibi kriterlere uyarak peygambere ulaşıyorsa, o hadisi doğru kabul ediyorlar. Böylece amaç (hadisin peygambere ulaşıp ulaşmadığı) hasıl oluyor?!

Metin tenkidi yapanlar ise hadisi Kur-an’a arz ediyorlar ve Kur-an’a uyup uymadığını soruşturuyorlar. Bu ilk bakışta doğru gözükse de amaçtan uzaklaşmaya sebep oluyor, çünkü bir hadisin Kur-an’a uygun olması onun sadece Kur-an’a uygun hikmetli bir söz olduğu anlamına gelir, peygamberin o sözü söylediği anlamına gelmez. “Kur-an’a uygun her söz peygamber tarafından söylenmiştir” diye bir kuralımız olmadığı için her hikmetli/Kur-an’a uygun sözü peygamber sözü olarak kabul edemeyiz. Peygambere hakaretler içeren yüzlerce hadis uydurulabildiğine ve bunlar en güvenilir hadis kitaplarında yer bulabildiğine göre, tribünlere oynamak amacıyla, Kur-an’a uygun sözler uydurulmuş olması çok daha muhtemeldir.

Metin tenkidinde bir başka problem de hangi hadisin hangi ayete arz edileceğidir. Bu konuda da Tanrısal bir hüküm söz konusu değil. Böyle olunca herkes kendi seçtiği hadisi yine kendi seçeceği bir ayete arz edecektir. Bu konuda geliştirilecek yöntemler de insanlar tarafından oluşturulacağı için yine yüzlerce ihtilaf ortaya çıkacaktır. Zamanla “Ben X efendi hazretlerinin Kur-an’a arz yöntemlerinin, Y efendi hazretlerinin yönteminden daha güvenilir olduğunu düşünüyorum, hatta Z efendinin yöntemiyle X’inkini cem etmeliyiz…” gibi konuşmalara şahit olabileceğimizi söyleyebiliriz.

Kaldı ki, herhangi bir konu Allah tarafından ifade edilmişse, Kur-an’da yer almışsa, bu konuda bir başka kaynağa ulaşmaya çalışmak “Bu ayetin detaylarını hadis aracılığıyla anlamaya çalışıyoruz” denilerek savunulamaz çünkü Kur-an zaten açık ve detaylı bir kitaptır. Dini konularda Kur-an’ın anlattığının dışında ayrıntı aramak Bakara Suresi’ndeki düve kesme örneğiyle yasaklanmıştır.

Eğer hadis Kur-an’ın hiç bahsetmediği bir konuda hükümler içeriyorsa ne yapılacaktır? Müzik aletleri konusunda herhangi bir ayet yok ama bu konuda onlarca hadis mevcut. Bu hadisleri hangi gerekçeyle hangi Kur-an ayetine arz edeceğiz?

Yeryüzünde insanların kutsallık atfettiği yüzlerce kitap var. Eğer, Kur-an dışında da dini öğütler/hikmetler/öğretiler arıyorsak, bunu neden hadislerle sınırlayalım? Kur-an’a arz ederek İncil, Risalet Nurları, The Principle ve Fususul Hikem gibi kitaplardan da Kur-an’a uygun hükümler çıkarabiliriz.

Bazı hadisler ise herhangi bir hüküm içermeden bir takım saptamalarda bulunuyor. Mesela, Allah’ın ahirette baldırını göstereceği şeklindeki hadisi Allah’ı bize tanıtan birçok Kur-an ayetine göre uydurma ilan edebiliriz. Aynı hadisi 68:42’ye arz ettiğimizi söyleyip sembolik bir ifadeye sahip gerekçesiyle Kur-an’a uygun olarak da nitelemek mümkün. Yani, herkes kıyamadığı hadisleri(ni) bir şekilde tevil ederek kendi çapında ibn-i Kuteybecilik yapacaktir.

Bir başka konu da, hadisin hangi metninin arz edileceğidir. Bir çok hadis farklı kanallardan geliyor ve bunlar arasında ifade farklılıkları var. Aynı hadis çeşitli varyantları itibariyle bazen kelime, bazen cümle, bazen anlam olarak farklılık gösteriyor. Bu nedenle metin tenkidi yapmak için önce tenkidini yapacağımız metni oluşturmamız/inşa etmemiz gerekiyor. Bu da insanların şahsi tercihlerine mahkum ve kriterler yine objektif değil. Ebu Hureyre kanalıyla gelen “Evde, kadında, atta uğursuzluk vardır” hadisi Kur-an’a göre problemli. Aynı hadis Hz. Ayşe’den şöyle geliyor: “Peygamber; cahiliye toplumunun şöyle dediğini buyurdu; -evde, kadında, atta uğursuzluk vardı-“ Bu şekliyle hadiste problem yok. Onun için arz edeceğimiz metni belirlerken, o metnin arz etmeyeceğimiz kısmını/varyantını neden arz etmediğimizi açıklamak zorundayız. “Ben bu varyantı da Kur-an’a arz ettim ve Kur-an’a arz etmem gereken varyantın bu olmadığına karar verdim” mi diyeceğiz. Ölçümüz ne olacak?

Metin tenkidindeki bir diğer problem de; bu yöntemin zaman içinde farklı sonuçlara sebep olmasıdır. Mesela bugün Kur-an’a arz ederek uydurma olduğuna karar verilen bir hadis; yarın aynı kişi tarafından, “bu hadisin uydurma olduğunu düşünüyordum ama falanca gerekçelerle bugün için uydurma olmadığına kanaat getirdim” denebilir. Elbetteki bunun tersi de mümkün.

Allah, Kur-an’da “dininizi kemale erdirdim” diyor. Allah tarafından olgunlaştırılmış bir dinin hükümleri kişisel kanaatlerimizin günü birlik kararlarıyla belirlenebilecek kaygan bir zemine oturtulamaz. Doğruluğu veya yanlışlığı tartışmaya bu kadar açık olan bir “kaynağın” Allah ve Resulü tarafından referans gösterilmesi, hemen hemen tüm ilahi dinlerin ortak ilkesi olan “Allah’ın sözü değişmez” gerçeğiyle taban tabana zıt olan bir anlayıştır.

Sonuç olarak hadis Kur-an’a uygun olsa da söyleyebileceğimiz “Bu hadis peygamber tarafından söylenmiş olabilir”den öteye gidemeyecektir. Ayrıca peygamber tarafında söylendiğine kanaat getirdiğimiz bir hadis bizim hangi dini açığımızı kapatacaktır?

Kanuni Solomon

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buradaki en büyük hatan bizim bilmediğimizi iddia edip, buhariyi tanırım kuran mealini tanımam ifadesi. sende sağlıcakla kal.Allahta Kurana onlarca ayet koysun yokmu öğüt alan diye.

ey Allahım senin kitabından mı öğüt alayım ,kulundan mı.

Eee, Allah'ın cevabı geldi mi? Geldiyse buraya da yazıver, biz de öğrenelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Miraçta peygamberimizin olduğuna ümmet icma etmiştir. Bunun dışındaki yorumlar zorlamadır, keyfidir.

Bugüne kadar kimse anlamadı ben anladım diye ortaya çıkanlara itibar edilmemelidir.

Bu tipler hadisleri kabul etmeyerek ayetleri kendi heva ve heveslerine göre eğip bükerek sonuç çıkarmaya çalışırlar.

Hadislerin en büyük özelliği ayetleri kendi nefislerine göre yorumlamasına sınırlama getirmesidir. Bir çok kişide hadis düşmanlığının sebebi budur.

Bu insanın düşündüğü gibi birçok insan var düşünen insan bu sonuca varabilir araya kaynak yapmadan azınlık olmaları geçmişi olmadıgı bilinmemesi heveslerine göre ayetleri büküp eğme anlamına gelmez

Atalarımızın anlatıgı miraç yaratıcının ilmine aykırı hıristiyanlar isa tanrının oğlu onun katından dediler boşa demediler müslümanlar da peygamberlerini bu şekilde allah katından dır o peygamberler peygamberi demeleri boşa değildir

peygamber miraç tan ne getir di namaz halbuki namaz ilk inen ayetlerde bile geçerken bunu düşünememek asıl atalarının yolunu sürmek heveslerinin dine ortak tutmaktır

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hala hadis savunan arkadaşlar olması üzücü. İsterlerse onlarla hadis üzerinde de tartışmak zor değil. Saptıkları yol onları çok götüremez. Kendi mantıkları az sonra önlerine çelme takacaktır.

1- Maide suresi İsra suresinden yaklaşık 60 sure sonra inmiş. O halde İsra 1 ile farz olan namaz, 60 sure boyunca abdestsiz mi kılınmış ? ( Not : bana göre nuzul sırası vs yok, Kur'an nasıl inmişse aynı sıra ile yazılmış )

2- Eğer hadisler doğru ise, Muhammed göğe çıkmış, Musa ile karşılaşmış ve Allah ile Muhammed arasında tam 9 geliş gidiş olmuş. Her seferinde Musa bu namaz çok yalvar azaltsın demiş ve en son 5 vakit olarak farz kılınmış. Bu hadis anlatımına göre;

A - Muhammedin Allah ile pazarlık etmesi mümkün mü ? Nasıl açıklıyorsunuz ?

B- Hadislere göre en büyük Peygamber Muhammed değil mi ? O halde nasıl Musa'dan Akıl alıyor.

C- Hadi Musa, Muhammedden iyi biliyordu. Peki Musa 50 vaktin insanlara çok geleceğini Allah'tan da mı iyi biliyor du ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hala hadis savunan arkadaşlar olması üzücü. İsterlerse onlarla hadis üzerinde de tartışmak zor değil. Saptıkları yol onları çok götüremez. Kendi mantıkları az sonra önlerine çelme takacaktır.

1- Maide suresi İsra suresinden yaklaşık 60 sure sonra inmiş. O halde İsra 1 ile farz olan namaz, 60 sure boyunca abdestsiz mi kılınmış ? ( Not : bana göre nuzul sırası vs yok, Kur'an nasıl inmişse aynı sıra ile yazılmış )

2- Eğer hadisler doğru ise, Muhammed göğe çıkmış, Musa ile karşılaşmış ve Allah ile Muhammed arasında tam 9 geliş gidiş olmuş. Her seferinde Musa bu namaz çok yalvar azaltsın demiş ve en son 5 vakit olarak farz kılınmış. Bu hadis anlatımına göre;

A - Muhammedin Allah ile pazarlık etmesi mümkün mü ? Nasıl açıklıyorsunuz ?

B- Hadislere göre en büyük Peygamber Muhammed değil mi ? O halde nasıl Musa'dan Akıl alıyor.

C- Hadi Musa, Muhammedden iyi biliyordu. Peki Musa 50 vaktin insanlara çok geleceğini Allah'tan da mı iyi biliyor du ?

Sen Kuran'ı savunuyorsun da başkaları neden hadisleri savunmasın? Her ikisi de araplardan çıkmamış mı? Hadislerdeki saçmalıkları görüyorsun da Kuran'dakileri neden görmezden geliyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bir gözü kapalı okuyorum. Nasıl okursam öyle söylüyorum. Bak senin cevaplarından okudum, sana sen gibi söyledim. Bu senin için kafi olsa gerek. Senin nefsinden bir söz ne de olsa. Kendi eli ile yaptıklarını tatmak vs vs

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hala hadis savunan arkadaşlar olması üzücü. İsterlerse onlarla hadis üzerinde de tartışmak zor değil. Saptıkları yol onları çok götüremez. Kendi mantıkları az sonra önlerine çelme takacaktır.

1- Maide suresi İsra suresinden yaklaşık 60 sure sonra inmiş. O halde İsra 1 ile farz olan namaz, 60 sure boyunca abdestsiz mi kılınmış ? ( Not : bana göre nuzul sırası vs yok, Kur'an nasıl inmişse aynı sıra ile yazılmış )

2- Eğer hadisler doğru ise, Muhammed göğe çıkmış, Musa ile karşılaşmış ve Allah ile Muhammed arasında tam 9 geliş gidiş olmuş. Her seferinde Musa bu namaz çok yalvar azaltsın demiş ve en son 5 vakit olarak farz kılınmış. Bu hadis anlatımına göre;

A - Muhammedin Allah ile pazarlık etmesi mümkün mü ? Nasıl açıklıyorsunuz ?

B- Hadislere göre en büyük Peygamber Muhammed değil mi ? O halde nasıl Musa'dan Akıl alıyor.

C- Hadi Musa, Muhammedden iyi biliyordu. Peki Musa 50 vaktin insanlara çok geleceğini Allah'tan da mı iyi biliyor du ?

Hiç bir ilmin olmadan nasıl böyle pervasızca ahkam kesiyorsun hayret doğrusu. Yani tebrik ederim bugune kadar kimsenin göremediği bilmediği bir durumu ortaya çıkardın :) oturduğun yerden keşfettin bravo.

Dediğin gibi gidelim.Surelerin iniş sıralarına göre bakalım. Evet maide suresi isra suresinden sonra inmiştir.Şimdi ibrahim suresi 31.ayette “İman eden kullarıma söyle: Namazı kılsınlar.” ayeti var.

İbrahim suresi isra suresinden sonra maide suresinden önce inmiştir.Allah abdest almadan namaz kılmayımı emretmiştir yoksa abdest almayı kısmende olsa biliniyormuydu ? 1.SORUDA SORDUĞUN SORUNUN NASIL TEMELSİZ VE ÇÜRÜK OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI.

2.Soruna cevap vermiyorum çünkü hezeyan dolu.

Ebû’l-A‘lâ el-Mevdudî, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamber’in Hayatı adlı eserinde, “Peygamberlikten Sonra İlk Farz Olunan Şey: Namaz” başlığı altında konuyu şöyle temellendirir:

İmam Ahmed, İbn Mâce, Taberânî (el-Evsat) ve diğerlerinin ifadesi­ne göre, Hz. Usâme b. Zeyd (ra) babası Hz. Zeyd bin Harise’ye dayanarak naklettiği hadiste; Rasûlullah’a (sas) vahyin gelmesinden sonra ilk ola­yın, Cebrail’in (as) kendisine abdest almayı öğretmesi olduğunu açıkla­mıştır. Cebrail daha sonra namaza kalktı ve Rasûlullah’ın da (sas) kendi­siyle namaz kılmasını istedi. Rasûlullah (sas) daha sonra eve geldi ve Hz. Hatice’ye hadiseyi anlattı. Hz. Hatice sevince boğuldu. Daha sonra Hz. Peygamber (sas) kendisinin abdest almasını istedi ve onu yanına alıp Cebrail’in öğrettiği gibi namaz kıldı. Bu, Kur’ân-ı Kerim’in ilk ayetlerinin Hz. Peygamber’e (sas) inişinden sonra yerine getirilen ilk farzdı. Galip ih­timal, bu olayın, Hira Mağarası’nda ilk vahy’in indiği günün gecesi meyda­na geldiği yolundadır. Bundan sonra Hz. Peygamber (sas) ile Hatice (r.anhâ) bir süre gizli olarak namaz kılmaya devam ettiler.

Demek ki; Tevhid’in hakikatini insanlığa tebliğ etmekle görevlendirilen Peygamberimizin (sas) ilk icraatı namaz olmuştur. Yani risaletin esası; insanlığı “Lâ ilâhe illallah, Muhammedü’r-Rasûlullah” kelime-i tayyibesine çağırmak, ilk uygulaması ise “Tevhîd eylemi” olan salâtı/namazı ikâme etmektir.

Mevdudi’nin, İmam Ahmed, Taberî ve İbn Abdi’l-Berr’den aktardığı Afif el-Kindi’nin (ra) rivâyeti, Hz. Peygamber (sas) ile Hz Hatice (r.anhâ) ve Hz. Ali’nin (ra) çok geçmeden aleni olarak cemaatle namaz kıldıklarını ortaya koyar: Eş’as bin Kays’ın amcaoğlu olan Afif (ra), bu olayı şöyle anlatır:

“Abbas b. Abdulmuttalib benim eski dostumdu. Bir defasında Hac mevsiminde onunla Mina’da buluştum. Aradan fazla bir zaman geçme­den çok yakışıklı bir erkek gelip abdest aldı ve namaza kalktı. Daha sonra bir kadın geldi ve o da abdest alıp namaz kılmaya başladı. Da­ha sonra, henüz bulûğa ermemiş bir erkek çocuk geldi ve abdest alarak ilk erkeğin yanında durup namaz kılmaya başladı. Ben sordum:

“Ey Abbas bunlar ne yapıyorlar? Bunlar hangi dine bağlıdırlar? Vallahi, ben böyle bir şey daha önce görmedim.”

Peygamberimizin (sas) namazlarını açıkça Kâbe civarında da kıldığı ve bu namazlarının engellendiği Kur’ân’dan anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi Alâk Sûresi’nin ilk beş ayetten sonraki bölümü yaklaşık bir yıl sonra (bazı rivayetlerde daha erken) Rasûlullah’a (sas) vahyedilmiştir. Sûre’nin 9-10. ayetleri şöyledir:

“Gördün mü, namaz kılmakta olan Kul’u (Muhammed’i) engelleyeni!”

İslâm’ın beş rüknü/esası içinde Tevhid’den sonra baş sırayı alan namaz, genel kabule göre, Mirac’a kadar sabah ve akşam olmak üzere iki vakitte kılınacak, Mirac’dan sonra ise beş vakit olarak eda edilecektir. Tahirü’l-Mevlevi, “Namazın başlangıçta ikişer rekât olmak üzere iki vakit kılındığını, sonra buna gece namazının ilave edildiğini, Mirac’da vaktin beşe çıkmasıyla gece namazı farzının kaldırıldığını” beyan eder.[5] Bu beş esastan zekât ve oruç, H. II. yılda, hac ise risaletin son yılında farz kılınacaktır. İslâmi hükümlerin birçoğu da Hicret’ten nice sonra gelecektir. Müminleri, bütün bu hükümleri, emir ve yasakları kabule ve uygulamaya hazır hale getiren amel ise, “Tevhid eylemi” namaz olacaktır.

tarihinde postit tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle hezeyan dediğin 2. soruma nasıl hezeyan dediğini izah etmelisin ? Buyur,

Miraç Gecesinde namazın farz oluş şekli ve elli vakitten beş vakte indirilişi hususunda Peygamber Efendimizle Hz. Mûsa arasında vukû bulan hâdise, hem Buharî’de, hem de Müslim’de rivayet edilmektedir.

Hâdise özetle şöyle cereyan eder:

Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) Hz. Cebrail’in refâkatinde Mekke’den ayrılıp semâya yükselir. Önce Hz. Âdem’le, daha sonra Hz. İdris, Hz. Mûsa, Hz. İsa ve Hz. İbrahim’le görüşür. Cenab-ı Hakkın yüce katından dönüşünde ise Hz. Mûsa ile karşılaşır. Bu sohbeti Peygamber Efendimiz şöyle anlatırlar:

“O zaman Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Bu farziyeti yüklenerek döndüm. Derken Mûsâ Aleyhisselâma rast geldim.

“Mûsâ (a.s.) bana, ‘Rabbin ümmetine neleri farz kıldı?’ diye sordu.

“Onlara, ‘Elli vakit namaz farz kıldı’ dedim.

“Mûsa (a.s.) bana, ‘RAbbine dön de şefaat et, zira ümmetin buna tâkat getiremez’ dedi.

“Bunun üzerine Rabbime Mürâcaat ettim. Allah Taâla şatrını (bir kısmını) indirdi. Ben yine Mûsâ’nın (a.s.) yanına dönerek durumu kendisine haber verdim: ‘Bir kısmını indirdi’ dedim. O yine, ‘Rabbine mürâcaat et, zira ümmetin tâkat getiremez’ dedi.

“Ben yine Rabbime mürâcaat ettim. Alah Taâla kalanından bir kısmını indirdi. Mûsâ Aleyhisselâmın yanına yine döndüm. O tekrar, ‘Rabbine dön, zira ümmetin buna dayanamaz’ dedi. Bir daha müracaat ettim.

“Allah Teâla, ‘Onlar beştir, yine onlar [sevapitibariyle] ellidir. Benim nezdimde hükm-ü kaza değişmez’ buyurdu.

“Mûsa’nın yanına döndüm. O yine, ‘Rabbine dön’ dedi.”

“Ben de, ‘Artık, Rabbimden utanır oldum’ dedim.” (1)

Başka rivâyetlerde Peygamberimizin (a.s.m.) Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkışı üç defa değil de, daha fazla olduğu bildirilmekte; namaz vakitlerinin sayısının beşer beşer, yahut onar onar indirildiği haber verilmektedir. Peygamberimizin mürâcaatlarında farz kılınan miktarın her seferinde “bir kısmının” indirilmesi şeklinde tercüme edilişinin sebebi de, “şatr” sâdece “yarım” mânâsına gelmemekte, aynı zaman da “çok miktar” mânâsını da içine almaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiç bir ilmin olmadan nasıl böyle pervasızca ahkam kesiyorsun hayret doğrusu. Yani tebrik ederim bugune kadar kimsenin göremediği bilmediği bir durumu ortaya çıkardın :) oturduğun yerden keşfettin bravo.

Dediğin gibi gidelim.Surelerin iniş sıralarına göre bakalım. Evet maide suresi isra suresinden sonra inmiştir.Şimdi ibrahim suresi 31.ayette “İman eden kullarıma söyle: Namazı kılsınlar.” ayeti var.

İbrahim suresi isra suresinden sonra maide suresinden önce inmiştir.Allah abdest almadan namaz kılmayımı emretmiştir yoksa abdest almayı kısmende olsa biliniyormuydu ? 1.SORUDA SORDUĞUN SORUNUN NASIL TEMELSİZ VE ÇÜRÜK OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI.

İlim senin yanında ve oradan mı bana yazıyorsun ? Kur'an'da tek bir ayette dahi yeri olmayan miracı uydur ve sonra birde ona inan sonrada millete ilmin yok de. Pes !

Neyse gelelim cevabına,

Bana cevap verirken düştüğün mantık hatasını göremiyor musun ? Diyorsun ki, abdestten bişeyler biliyordu. Yani zaten abdest iyi kötü biliyordu ve peygamber onu uyguluyordu. Sonra düzgünü geldi ona uydu. Peki madem İbrabim Suresinde Allah namazı emrediyor. O halde neden bunu miraçtan sonra farz kabül ediyorsunuz ? Bana verdiğin cevap cevap mı şimdi yani ? Aynı mantıksızlık senin cevabında da var. Kaldıki Allah benim kelimelerimin yerlerini değiştirmeyin diye ayet bazında bile uyarı yapmış. Aynı zamanda değiştirilemez diye de mühür koymuş Kim hangi akla hizmet koca koca surelerin yerlerini değiştiriyor. Ayetlerin yerlerini değiştiriyor. Lego mu bu ? Senin ki cevap mı ? Aynı mantık hatası cevabında yok sanki.

Neyse boşver, o kadar zamandır hadisçilerle, sünnetçilerle uğraşmıyorum ki, antremansızım. Zaten işimde yok, dönüp, dönüp aynı hikayelerle uğraşmaya luzümda yok. Nasıl biliyorsanız öyle inanın. Herkesin yaptığı o zaten.

tarihinde Nart tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...