Jump to content

allahı kim yarattı...


Recommended Posts

  • İleti 303
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

36 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

arap putu  arap  putu  hayran  kaldım  dirayetinize  ...

Tamamda putan bahseden senin ALLAHIN. Kendisininde put olduğunun kanıtı. Sadece Allah putuna inanın diyor.

Ankebut 25: Ve (İbrâhîm A.S): “Muhakkak ki siz, dünya hayatında aranızda sevgi oluşan Allah'tan başka putlar edindiniz.  

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, güven yazdı:

Tamamda putan bahseden senin ALLAHIN. Kendisininde put olduğunun kanıtı. Sadece Allah putuna inanın diyor.

Ankebut 25: Ve (İbrâhîm A.S): “Muhakkak ki siz, dünya hayatında aranızda sevgi oluşan Allah'tan başka putlar edindiniz.  

 

 

 

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetlerin mealleri şöyledir:

"Siz Allah'ı bırakıp birtakım putlara tapıyor, asılsız inançlar uyduruyorsunuz. Kuşkusuz Allah'ı bırakıp da taptığınız bu şeyler size rızık vermekten âcizdirler. O zaman rızkınızı Allah'ın katında arayınız, O'na kul olunuz, O'na şükrediniz; sonunda O'na döneceksiniz." (Ankebut, 29/17)

"İbrahim onlara şöyle dedi: 'Sizler, sırf dünya hayatında aranızdaki sevgi (ve çıkar) ilişkisini sürdürmek için Allah'ı bırakıp kendinize birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde birbirinizi tanımayacak, birbirinize lanetler yağdıracaksınız. Varacağınız yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır.' " (Ankebut, 29/25)

Ayetlerde geçen “min dûnillâhi” ifadesinin Türkçe tercümelerinin bazılarında yanlış anlamaya müsait bir mana söz konusu olabilir. Çünkü, “Allah’tan başka ibadet edilen putlar” ifadesinden, başka ilahların varlığı ve Allah’ın da diğer ilahlardan biri olduğu vesvesesi insanların vehmine ilişebilir. 

Ancak, bu ifadenin aklî muhakemesinde böyle bir sakıncanın hissedilmesi söz konusu değildir. Çünkü, “Allah’tan başka putlar /  ilahlar” ifadesinde, gerçekten Allah’a ortak olabilecek ilahların varlığı değil, yanlış olarak bazı insanların ilah gibi gördüğü ve taptığı batıl ilahların yanlış düşüncelerine atıfta bulunulmaktadır. 

Keza, “Allah’tan başka taptığınız putlar” ifadesinden, Allah’ın da diğer putlardan biri olduğunu anlamak yanlış olur. Çünkü, buradaki ifadenin açıklaması şöyledir: “Herkesin, her şeyin taptığı Allah’ı bırakıp da putlara tapmanız çok çirkin bir şeydir.”  Diğer bir ifadeyle söylemek gerekirse; “ta’budûne min dûnillâhi” nin manası “Allah’tan başka putlar,..” değil, “Allah’tan başka taptığınız putlar,..” şeklindedir. Bunun diğer bir ifadesi “Allah’ı bırakıp da taptığınız putlar,..” şeklindedir. Bu ifadede “Allah ile putların” karşılaştırılması değil, "Allah’a ibadet etmek ile putlara ibadet etme” karşılaştırılıyor.

Bir de “Dûn” kelimesi Osmanlıca’da da kullanıldığı gibi aşağı bir mertebeyi ifade etmektedir. “Filan adam falanca adamın madûnundadır.” denildiği zaman, adamlardan birinin bir diğerinden daha aşağı bir mertebede olduğunu gösterir. Bunun gibi, “min dûnillâhi evsanen” tabiri, her yönüyle “Allah’ın madûnunda olan putlar...” manasına gelir. Kur’an’da bu ifadenin tercih edilmesi, putlara tapanların yanlış bir tercihte bulunduklarını açıkça onlara anlatmaya, hiçbir açıdan Allah’ın sıfatlarına haiz olmayan bazı nesnelerin ne zararı ne de yararı elinde bulundurmadıkları gerçeğini onların zihinlerine nakşetmeye yöneliktir.

Bu gibi vehimlerin önüne geçme adına, bu gibi ayetlerin ilgili ifadelerini klişe olarak “Allah’ı bırakıp da putlara tapanlar” veya “Allah’a değil de putlara tapanlar” veya “her yönüyle Allah’ın dûnunda olan putlara tapanlara”şeklinde meal verilebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetlerin mealleri şöyledir:

"Siz Allah'ı bırakıp birtakım putlara tapıyor, asılsız inançlar uyduruyorsunuz. Kuşkusuz Allah'ı bırakıp da taptığınız bu şeyler size rızık vermekten âcizdirler. O zaman rızkınızı Allah'ın katında arayınız, O'na kul olunuz, O'na şükrediniz; sonunda O'na döneceksiniz." (Ankebut, 29/17)

"İbrahim onlara şöyle dedi: 'Sizler, sırf dünya hayatında aranızdaki sevgi (ve çıkar) ilişkisini sürdürmek için Allah'ı bırakıp kendinize birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde birbirinizi tanımayacak, birbirinize lanetler yağdıracaksınız. Varacağınız yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır.' " (Ankebut, 29/25)

Ayetlerde geçen “min dûnillâhi” ifadesinin Türkçe tercümelerinin bazılarında yanlış anlamaya müsait bir mana söz konusu olabilir. Çünkü, “Allah’tan başka ibadet edilen putlar” ifadesinden, başka ilahların varlığı ve Allah’ın da diğer ilahlardan biri olduğu vesvesesi insanların vehmine ilişebilir. 

Ancak, bu ifadenin aklî muhakemesinde böyle bir sakıncanın hissedilmesi söz konusu değildir. Çünkü, “Allah’tan başka putlar /  ilahlar” ifadesinde, gerçekten Allah’a ortak olabilecek ilahların varlığı değil, yanlış olarak bazı insanların ilah gibi gördüğü ve taptığı batıl ilahların yanlış düşüncelerine atıfta bulunulmaktadır. 

Keza, “Allah’tan başka taptığınız putlar” ifadesinden, Allah’ın da diğer putlardan biri olduğunu anlamak yanlış olur. Çünkü, buradaki ifadenin açıklaması şöyledir: “Herkesin, her şeyin taptığı Allah’ı bırakıp da putlara tapmanız çok çirkin bir şeydir.”  Diğer bir ifadeyle söylemek gerekirse; “ta’budûne min dûnillâhi” nin manası “Allah’tan başka putlar,..” değil, “Allah’tan başka taptığınız putlar,..” şeklindedir. Bunun diğer bir ifadesi “Allah’ı bırakıp da taptığınız putlar,..” şeklindedir. Bu ifadede “Allah ile putların” karşılaştırılması değil, "Allah’a ibadet etmek ile putlara ibadet etme” karşılaştırılıyor.

Bir de “Dûn” kelimesi Osmanlıca’da da kullanıldığı gibi aşağı bir mertebeyi ifade etmektedir. “Filan adam falanca adamın madûnundadır.” denildiği zaman, adamlardan birinin bir diğerinden daha aşağı bir mertebede olduğunu gösterir. Bunun gibi, “min dûnillâhi evsanen” tabiri, her yönüyle “Allah’ın madûnunda olan putlar...” manasına gelir. Kur’an’da bu ifadenin tercih edilmesi, putlara tapanların yanlış bir tercihte bulunduklarını açıkça onlara anlatmaya, hiçbir açıdan Allah’ın sıfatlarına haiz olmayan bazı nesnelerin ne zararı ne de yararı elinde bulundurmadıkları gerçeğini onların zihinlerine nakşetmeye yöneliktir.

Bu gibi vehimlerin önüne geçme adına, bu gibi ayetlerin ilgili ifadelerini klişe olarak “Allah’ı bırakıp da putlara tapanlar” veya “Allah’a değil de putlara tapanlar” veya “her yönüyle Allah’ın dûnunda olan putlara tapanlara”şeklinde meal verilebilir.

                                                                                                                          ALINTI

Musadenizle ben de aynı suredeki put mucizesinden bahsetmek istiyorum;

                                              

29 Ankebut 17: Fakat siz, Allah'tan başka putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Muhakkak ki sizin, Allah'tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye malik değillerdir.  

 

1. innemâ : sadece, fakat 

2. ta'budûne : tapıyorsunuz 

3. min dûnillâhi (min duni allâhi) : Allah'tan başka 

4. evsânen : putlar 

5. ve tahlukûne : ve halkediyorsunuz, yapıyorsunuz 

6. ifken : yalan, iftira 

7. inne : muhakkak 

8. ellezîne : onlar 

9. ta'budûne : tapıyorsunuz 

10. min dûnillâhi (min duni allâhi) : Allah'tan başka 

 

+ Ankebut 25: Ve (İbrâhîm A.S): “Muhakkak ki siz, dünya hayatında aranızda sevgi oluşan Allah'tan başka putlar edindiniz.  

 

Mesela bu inanılmaz gafı farkeden diyanet uyanıklık yapıp "Allah'ı bırakıp bir takım putlar edindiniz" diye değiştirmiş. 

Ancak burda ayetin kelime karşılıkları, kıvırtmaya çarpıtmaya olanak tanımıyor.

 

Şimdi kuran'a göre en affedilmez günah nedir..... şirktir. Bunun en önemli örneği de putperestlik olarak anlatılır. en büyük nefret putperestlere karşı gösterilir. hatta putperestlere "pislik" denilmiştir.

 

Peki islamda Allah'ın en uzak tutulması gereken konu şirk ve putperestlik iken, Allah'a yanlışlıkla "put" denilmesini ne ile açıklayabilirsiniz...?  

 

 

Şuraya da dikkat edelim;  27 Neml / 91 

 

De ki: “Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi.

 

1. innemâ : ancak, sadece 

2. umirtu : ben emrolundum 

3. en a'bude : benim ibadet etmem 

4. rabbe : Rab 

5. hâzihi : bu 

6. el beldeti : belde, ülke 

7. ellezî : ki o 

8. harreme-hâ : onu hürmete lâyık kıldı 

9. ve lehu : ve onun 

10. kullu şey'in : herşey 

11. ve umırtu : ve ben emrolundum 

 

Nerenin rabbine kulluk yapması emredilmiş........ Mekke'nin..!

 

İşte bu Allah'ın bir arap tanrısı olduğunu apaçık doğrulayan bir ayettir. 

 

"Arap tanrısı" deyimini, islamı aşalama amaçlı zannedenler, sağa sola çamur atmadan önce bu ayeti iyi okusunlar.

"Arap putu" veya "arap tanrısı" diye biz demiyoruz, kuranı yazan adamın bizzat kendisi söylüyor!  

Aslında ayete göre "arap tanrısı" da değil, Mekke'nin tanrısı ! 

 

 

Ayrıca kuran'da yanlışlıkla yaratıcıların (tapılacak putların) birden fazla olduğu da itiraf edilmiş;

 

37 / Saffat 125 : Yaratıcıların en güzelini bırakıp da Ba’l’e mi tapıyorsunuz?

 

1. e : mı 

2. ted'ûne : tapıyorsunuz 

3. ba'len : ba'l (bir put adı) 

4. ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz 

5. ahsene : ahsen, en güzel 

6. el hâlikîne : yaratıcı 

 

En güzel yaratıcı Allah ise, daha az güzel olanlar kimlerdir?

 

Peki bazılarının kıvırtıp iddia ettiği gibi, kuran'da "yaratıcı" kelimesinden insan kastedilmiş olabilir mi...?

aynı kelimenin geçtiği başka bir ayete bakalım;

 

52 Tur 35:

Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?

İşte yaratıcı dan kastedilenin bu ayette ne olduğu açıklanmıştır. yaratıcı / el hâlikûne = tanrı'dır !

Ve her iki ayetin arapça kelimeleri dahi aynıdır (el hâlikûne )

 

1. em : veya, yoksa ... mı 

2. hulikû : yaratıldılar 

3. min gayri şey'in : bir şey olmaksızın 

4. em : veya, yoksa, ... mı 

5. hum(u) : onlar 

6. el hâlikûne : yaratıcı 

 

 

Bunun yanında islam öncesi "en güçlü tanrı" anlamına gelen, ay tanrısı Al-ilah'a da tapıldığını hatırlatmakta fayda var.

Bu tanrının ismi neden acaba Allah ile bu kadar benzeşmektedir?

 

Peki ya bu Ay Tanrısı Al-İlah’ın üç kızı Al-Lat Al-Uzzat ve Al-manat'ın 3 yıldız olarak sembolize edilmesi ve bunun islam ülkelerinin sembolü haline gelmesini nasıl yorumlamak lazım?

 

Ayrıca bu 3 putun Kuran’a da yazılmış olması, bu putların din eleştirmenlerinin bir uydurması olmadığını, gerçekten o dönem Allah ile ilişkilendirildiğini kanıtlamaktadır;

 

53/ Necm 20: ” Lât ve uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’ı gördünüz mü..?

 

 

 

Şimdi bu bilgiler ışığında Ankebut 17 ve 25'de ne diyordu, tekrar hatırlıyalım... "Allah'tan başka putlara tapıyorsunuz"  

 

Açıkça görülüyor ki, kuran'ı yazan adamlar bilinçaltındaki putperestliği ortaya dökmüş, ve büyük bir gaf yapmışlar.

 "Allah'tan başka putlar" cümlesinde Allah'ın da bir put olduğu, farkında olmadan itiraf edilmiştir.

 

Peki acaba bu cümlede, Allah'ın put dışında bir anlama gelme ihtimali var mı...?

Bir örnekle tekrar bir analiz yapalım....;

 

İslamın en temel şartı nedir....... Kelime-i şahadet.

Peki bunun kelime-i tevhid kısmında ne diyor. La ilahe illallah..... Yani "Allah'tan başka ilah yoktur"

 

Peki bu cümlede Allah'ın "ilah" dışında bir anlama gelme ihtimali var mıdır, yok mudur?

 

Mesela kelime-i tevhid de, Allah'tan kastedilenin bir tür meyve, bitki, hayvan, şehir vs. olma ihtimali var mıdır?

 

Elbette böyle bir olasılıktan bahsedilmesi tamamen zırvalık olur.

 

İşte aynen bu şekilde "Allah'tan başka putlar" cümlesinde Allah'ın "put"dan başka bir anlama geleceğinin iddia edilmesi de, çok açık bir yalan olarak kayıtlara geçer.

 

Demekki neymiş...., kuran'a göre Allah, aynı zamanda bir putmuş.

 

Bu din de bütün dinler gibi kitabıyla elçisiyle ve tanrısıyla uydurulmuş bir masaldır, apaçık bir aldatmacadır.

 

Bu dinin bir uydurma olduğu ispatlanmış bir gerçek.... bu bir görüş değil, inanç hiç değil. bu bir bilgidir, farkındalıktır!

O yüzden insanlığa kötülük getirdiğini hepimizin çok iyi bildiği bu dinin gerçek olması konusunda sanki bir olasılık varmış gibi boşuna kendinizi yormayın. dinden değil, biraz da insanlıktan bahsedin ki, bize bir faydanız olabilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, akılsızşuursuzatom yazdı:

hidrojenle  oksijen  ıslatmistir  herhalde  onlar olmasa su da  olmaz  .

ya  arkadaş  ateistler  tanrıyı  kim  yarattı  sorusunu degilleme  olarak  soruyorlar  yoksa  Tanri  varda  onu  yaratan  kim  demek  istemiyor  nedensiz  bir  şey  mümkünse  bu  neden  evren  veya  madde  veya  fiziksel  bir  etmen  olamaz  demeye  getiriyor  benim  anladığım  bu

Link to post
Sitelerde Paylaş
47 minutes ago, Kindi said:

Tanrı bizi yarattıysa Tanrıyı kim yarattı ?

Su yeri ıslattıysa suyu kim islattı ? :)))))))))))))))))))))))

 

Suyu kim ıslattı (kim geçersiz soru, ıslatmak geçersiz fiil)

Evreni kim yarattı? (kim geçersiz soru, yaratmak geçersiz fiil) 

Ha şunu bileydin :0_80cbc_37a71a73_L:

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, teflon yazdı:

 

Suyu kim ıslattı (kim geçersiz soru, ıslatmak geçersiz fiil)

Evreni kim yarattı? (kim geçersiz soru, yaratmak geçersiz fiil) 

Ha şunu bileydin :0_80cbc_37a71a73_L:

Tanrı  icsel  mekanizmalariyla  enerjiye  evrene  sebep  olabiliyor  sıfatları  itibariyle  vs. Maddenin  nedensiz  bir  şekilde form değiştirmesine  madde  veya  enerji  neye  dayanarak  sahip  olabiliyor  enerjinin  böyle  bir  özelliği  mi  var  kendi  kendine  organize  olup  sebepsiz  yere  değişebilecek?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, akılsızşuursuzatom said:

Tanrı  icsel  mekanizmalariyla  enerjiye  evrene  sebep  olabiliyor  sıfatları  itibariyle  vs. Maddenin  nedensiz  bir  şekilde form değiştirmesine  madde  veya  enerji  neye  dayanarak  sahip  olabiliyor  enerjinin  böyle  bir  özelliği  mi  var  kendi  kendine  organize  olup  sebepsiz  yere  değişebilecek?

 

Madde ve enerji de içsel mekanizmalarla çalışıyor, araya bir put sokuşturmaya gerek yok., olayı daha da karmaşıklaştırmaya gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.09.2018 at 00:10, Kindi yazdı:

Charles Dawkins sorudaki mantık hatasını şu şekilde gösterebilirim

 

Soru: Hamleti kim yazdı ?

 

Cevap: William Shakespeare

 

Soru: William shakespeare yi kim yazdı?

 

Cevap: ? 

 

o halde Hamlet eseri kendi kendine yazılmıştır sonsuzdan beridir vardı ,kimse yazmadı

 

eğer tanrıyı kabul etmiyorsan zaten bu sorunun mantığı yok 

 

eğer kabul ediyorsan işte bu soru saçmalaşıyor ve bir mantık hatasına dönüyor 

 

yaratılmış olan her şeyin sonradan meydana gelen her şeyin bir sebebi vardır

 

ama varlığı sonsuz zaman ve mekandan münezzeh Allah için bu soru olmaz 

 

o yaratıldığı an yaratıcılık özelliği biter

 

yukarıdaki örnekteki gibi yaratıcı yaratılan gibi aynı özelliklerde düşünülüyor,yaratıcı yarattığı şeylerin kanununa bağlı değildir onların dışındadır.

 

bir ressam resim yaparken kendiside yağlı boya ve kağıttan meydana gelmez,

 

bir marangoz yaptığı masa gibi tahta ve tutkaldan bambaşka ve bağımsız bir varlıktır.

 

35 madde cevap bari bunu okuyun 

 

 

 

1.docx

Tanrı yi kim yarattı gibi bir soru durduk yere sorulmamalidir.  

 

 

Sebep sonuç ve tasarım argümanlarına cevap olarak verilmelidir. 

 

Kimse tartışmanın basında durduk yere de böyle söylemez. 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Tanrı  icsel  mekanizmalariyla  enerjiye  evrene  sebep  olabiliyor  sıfatları  itibariyle  vs. Maddenin  nedensiz  bir  şekilde form değiştirmesine  madde  veya  enerji  neye  dayanarak  sahip  olabiliyor  enerjinin  böyle  bir  özelliği  mi  var  kendi  kendine  organize  olup  sebepsiz  yere  değişebilecek?

Enerjinin Korunumu diye bir yasa var. 

 

 

Sizin anlamadığınız şey  evrende bilmediğimiz yerlere Tanrı yi sokuşturmanız

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Tanrı  icsel  mekanizmalariyla  enerjiye  evrene  sebep  olabiliyor  sıfatları  itibariyle  vs. Maddenin  nedensiz  bir  şekilde form değiştirmesine  madde  veya  enerji  neye  dayanarak  sahip  olabiliyor  enerjinin  böyle  bir  özelliği  mi  var  kendi  kendine  organize  olup  sebepsiz  yere  değişebilecek?

 

Kıçından tanrı ve onun içsel mekanizmaları diye bir şey uydurmaksa eğer bütün mesele, o zaman işimiz iş, senin soru da boş. Hele hele o sıfatların çelişik olmasını da kafamıza takmayacak kadar aymaz ve yüzsüz bir karakterdeysek eğer, değmeyin keyfimize :) At babam at. Döngüsel mantık safsatasını dibine kadar sömür. 

 

Enerjinin böyle bir özelliği ya da kendi kendine organizasyonu ile ilgili sahip olduğun bilgiler nedir?

O olmayan ama, olduğunu varsaydığımız bilgileriniz içerisinde bunu mümkünsüz kılan bir done var mı?

Yoksa yine boşlukların aciz ve sünepe tanrısının başka bir sürümü mü?

 

Açtığın kırk tane ayrı başlığa 40 sayfa yazıldı ya bunlar..Forumda envai çeşidi de ayrıca mevcut.

Kaosundan girildi, termodinamik ve diğer evren modellerinden çıkıldı.

Daha hala kalkıp var mı yok mu bilmem ne diye soruyorsun..

 

1- Evet var.

2- Böyle olmasının önünde mantıksal hiçbir engel yok, ondan da öte.

 

Bu iş 35 tane kendini tekrar eden ortaokul düzeyi safsatayla yok suydu ıslaklıktı falan demekle olmuyor işte.

Elalem milyon dolarlık projelerle kalkıp bunları araştırıyor. Uzayın dibine gözlem evi gönderiyor kütleçekim dalgalarını falan araştırmak için..

Müslüman denen bir insan tipi ise kalkıp suyu kim ıslattı şeklinde göbeğini kaşıyarak oturduğu yerden çözüyor olayı..

Cahil cesaretinden başka bir dayanağınız yok mu gardaş sizin?

 

Bu suyu kim ıslattı teorisini MIT'e, OXFORD'a falan göndersenize hele..Nobel falan alırsınız belki kimbilir? :0_80cbc_37a71a73_L:

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.09.2018 at 21:42, Kindi said:

teflon sen cevap vermiyorsun sadece demogoji yapıyorsun 

buradan hakaret etmek kolay eminim karşında olsam bu hakaretleri yapacak kadar yüreğin yok zaten hakaretlerin acizliğini ortaya koyuyor

istersen adres ver geleyim yüzüme o hakaretleri et 

eğer adres vermeyeceksen ben adresimi veriyim 

 

Cevap vermemek?

Senin o teneke ve geçersiz benzetmelerine yazdığım cevaplar orada, senin cevapların nerede? Dalga mı geçiyorsun yoksa?

Peki onlara hiçbir cevap yazamadığın yerde kalkıp aynı teneke benzetmeleri hiçbir açıklama gereği ve bundan da bir rahatsızlık duymadan bir daha getirme işine ne denir?

İşte bizim oralarda bu tip davranış şekillerine ne deniyorsa, ben de onu dedim sana. Hakaret değil yani. Gevşeyebilirsin. ;)

 

Bu iş, daha mantıksal zorunluluk nedir onu bile bilmeyen bir zatın yazdığı kendini tekrar eden 35 maddelik monologları word dosyası halinde attırmakla olmuyor.

Biz de word dosyası yazıp mı gönderelim sana?!

Ezbercilikten, kopyalamaktan ve nakletmekten öte ussal bir kabiliyetin varsa kendi cevaplarını bizzat yaz buyur.

 

Bak bu taktik her zaman işliyor. Arada sırada deniyorum.

Teist bir şey yazıyor. Cevabını veriyorsun ama bundan tık yok. 

Sonra başka bir şey yazıyor, bir daha yazıyor, cevap veriyorsun yine tık yok.

Adam hiç alınmıyor, gücenmiyor, rahatsızlık falan duymuyor.

Biraz dürtüyorsun iğneliyorsun falan, hani gururu icabı bir cevap yazar falan diye..Yok.

En sonunda biraz daha üst perdeden giydiriyorsun. Hani bu adamın gücenme, alınma, rencide olma sınırı nedir, ne kadar yüksektedir falan gibisinden..

İşte aynen senin örneğinde olduğu gibi o zaman ses geliyor. Viyaklama geliyor.

Biz de hem karşıdakinin eşiğini anlamış, hem de bir cevap almış oluyoruz. İhtimal tabi.

 

Güzel taktik bu arada, posta koyma ayağıydı adresti bilmemneydi derken yine cevap yazmamışsın. 

Müslümanlığın sana kattığı o güzel karakteri de sergilemişsin.

Ne de olsa barış ve sevgi dini he mi?

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Allah'ı yer ve yedi katlı göğün ve yaşamın övülmesi gereken şeyler olduğunu sanan, yaptıkları çocuklara, var ettikleri o muhtaç, yoksunluk çeken bedenlere, sanki onları var eden kendileri değilmiş, sanki bir güzellik yapmışlar gibi seni yedirdik, içirdik hakkımızı ödeyemezsin, bize şükür et diyen, annelerine, babalarına da hakkınızı ödeyemeyiz diyip şükür eden bunların varlığını yüceltici tipler oluşturmuştur. Senin gereksinimleri giderdik, yoksunluklarını giderdik, hakkımızı ödeyemezsin, bize şükür et diyen anne, baba, mitolojide size nimet verdim, bana şükür edin diyen allah olarak kendini gösterir. Zaten birçok tartışma da bunun üzerine kurulur. Dincidarlarca bunlar övülmelidir havası oluşturulur, bunları yarattı denilen allaha da bunun üzerinden övgü beklenir. Bunların övülmesi gereken, övülmesi zorunlu olan şeyler olduğu sonucuna nasıl vardınız.

Ve tabi bunların iyilik, kötülük, iyi, kötü kavramları da yine bunların övücülüğü temellidir. Allah bunları yarattığı için övgü bekleyen bir tanrıdır. Bir dincidar mümin bunların varlığını iyi, bunların yaratılmasını da iyilik olarak görür. İslamın koşullarından biri de bunların övücülüğünü yapmaktır. O nedenle bir dincidar mümin, canlıların yendiği, parçalandığı bir düzende sorun görmez. Canlılara hastalıklara acı çektirilip, işkence edilmesinde sorun görmez. Dahası canlılara acı çektirip, işkence eden allaha övgüler dizip, camilerden onun adını haykırır. Afetlerde sorun görmez. Yangınlarda canlıların diri diri yanmasında bir sorun görmez. Doğum yoluyla acı çekecek canlıların var edilmesinde sorun görmez. Muhtaç, yoksunluk çeken canlıların var edilmesinde, geçim derdine düşürülmesinde bir sorun görmez. Yaşama içgüdüsü olan, ölümden korkan varlıklara ölüm süreci ve psikolojisinin yaşatılmasında, ölmenin dayatılmasında bir sorun görmez. Tabi işkence dedik de, bir mümine göre allah işkence etmez, merhametsizlik yapmaz, kötülük yapmaz. O yalnızca acı çektirir. İyi, kötü, iyilik, kötülük gibi kavramları yer, yedi katlı gök, yaşam övücülüğü temelli olan dincidar müminlerin bu kavram tanımlamalarını mantıklı bulursanız eğer de canlıları birbirlerine parçalatan, ama işkence etmeyen, hastalıklara acı çektiren, ama merhametsizlik yapmayan, yangınlar çıkarıp diri diri yakan ama kötülük de yapmayan allah gibisinden söylemleri mantıklı felan diye sunmak durumunda da kalabilirsiniz.

Bunların varlığını övmesiniz, bunların varlığını eleştirirseniz de islama göre allaha karşı gelmiş olursunuz. Bu olursa da merhametliler merhametlisi allah sizi yakar, zakkum yedirip, irin içirir. İslamın ne akla yatkın, mantıklı bir din olduğunu yine buradan da anlayabiliriz.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.06.2013 at 18:33, ilkeli yazdı:

İyi Müslüman olmaya çalışan bir Müslüman olarak, Allah'a, otuz yıl boyunca çarpılmamak için dualar, ibadetler ettim, beni duyduğunu sanıyordum, ki sanmak-inanmak zorundaydım.

Yorumlarımdan da anlaşıldığı üzere, otuz beş yıldır da isyan ediyorum; varsan çarp beni de, şu zavallı kulunu cehennemden kurtar, diyorum ama bir türlü duyuramadım ve duyuramıyorum. Allah'tan umut kesilmezmiş :)

Son umudum sizlersiniz ey Müslümanlar! Nefesi kuvvetli hacılarınız-hocalarınız eşliğinde hep beraber Allah'a benim için beddualar etmenizi ve çarpılmamı sağlamanızı rica ediyorum, lütfen...

Bu çarpılma sana yetmemiş mi ? ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah ta bir put mudur? ve Ankebut 17 ne demektedir?
ankebut 17:اِنَّمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْثَانًا وَتَخْلُقُونَ اِفْكًاۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ لَا يَمْلِكُونَ لَكُمْ رِزْقًا فَابْتَغُوا عِنْدَ اللّٰهِ الرِّزْقَ وَاعْبُدُوهُ وَاشْكُرُوا لَهُۜ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
bu ayetin hemen hemen tüm tefsirlerinde evsan اَوْثَانًا  kendi elleri ile yontup ürettikleri putların ismidir sonra da ona ilah adını verip tapmaktalar.
yani ilah ismi Allah tarafından onlara verilmemiş onla kendileri uydurmuş yalan ve sapma ile
nerden anlıyoruz?  وَتَخْلُقُونَ اِفْكًاۜ   halake insan içinde kullanılır hz isa elleri ile topraktan kuş heykelleri yapar derken halake kullanılır.ancak  güneş ışığı ile ay ışığı kadar fark vardır zira o halake fiil ve sıfatınıda insana bahşeden veren gerçek Halık tır  insanda ki aynen ay gibi asıl değil tecelli ve yansıtmadır.
ifk kelimesi anahtar kelimedir.zira uydurma yalanla aldatma aslı hakikati yalandan taklit etme gibi manalara gelir.nitekim hz musa firavunun sihirbazlarının  sihir le yılan gibi oynayan ipleri içinde ifk kelimesi kullanılır  ve hz musa nın asası hakiki yılan olup o uydurulmuş şeyleri yutar hakiki yılan ile oyuncak yılan arasında ne kadar fark var ise ki oyuncak yılan hakiki yılanın ölü donuk bir putu bir heykelidir sadece 
put ismi zaten buddah heykeline tapmaktan gelir. yani cansız ölü donuk taşları kendi eli ile yapıp ilah diye tapmak

yani nasıl çölde serap su sanılırsa bir illüzyon ise cehalet ve yanılmadan ona  su ismi verilmiş veya su sanılmış ise  müşriklerde cehaleten  yaptıkları putlara ilah demektedir yoksa serap ile susuzluğunu gideren olmamıştır tam tersine su sanıp peşinde koşup yorulup serapta kaybolduğu vakit hayal kırıklığı kalır sadece
bu gerçek ilah manasına gelmez.
yani madem onlara ilah diyorsunuz  haydi ilahlarınız size hakiki rızkı versin veya fayda ve zarar veremezler.
yoksa ne put hakiki ilahtır nede Allah ile kıyası olur.
nasıl ki sahte  altın veya cevheri hakiki altın veya cevher diye sarrafa getiren kişiye 
sarraf ölçer biçer sahteliğini söyler buna rağmen kişi onu hakiki altın sanır
sarraf şöyle dese onun altının hakikiliğini vurgulamış olmaz tam tersini söylemiş olur:
sizin altınınız sahtedir siz hakiki altınları bırakıp sahte altınlarlamı uğraşıyorsunuz
evet ikisi de altın ismine sahip ancak bu mecazi yani hakiki manada diğeri altın değil
boyanmış demirdir belki.
veya madem gerçek altın diyorsunuz o zaman  mihenk taşına vuralım der
mihenkte sahteliği ortaya çıktığı halde ona altın diye sarılıp gider ancak cahilleri kandırır gerçek altın diye
işte hz ibrahim putları kırar baltayı büyüğün boynuna asar  çağırdıklarında
büyüğü yapmıştır ona sorun tabii cevap verebilirse der
onlarda cevap veremezler dediğinde o zaman kendini korumaktan aciz tam tersi korunmaya muhtaç ne fayda ne zarar veremeyen bu taş parçalarına niye ilah diye taparsınız der
bir nevi hz ibrahim sahte ilahları mihenk taşına vurmuştur
aynen firavun bende öldürürüm diriltirim der iki mahkumdan birinin boynunu vurur birini serbest bırakır hz ibrahim madem ilahsın benim Allahım güneşi doğudan doğurur sende batıdan doğur dediğinde firavun adeta büyük put gibi dilsiz kalmıştır dilini yutmuştur sonrada onu su deniz yutmuştur bir put gibi cesedi kalmştır.

27:24 :"وَجَدْتُهَا وَقَوْمَهَا يَسْجُدُونَ لِلشَّمْسِ مِنْ دُونِ اللّٰهِ"   hüdhüd hz süleymana: "'Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum," bu min dun ifadesi bir şeyin hakikisini bırakıp sahtesine uyanlar için umumiyetle kullanılır.bu mantıkla Allah ile güneşi de eşitlemek gerekir aynen ankebut 17 deki put ifadesi ile eşitlemek gibi.öyle ya ikisinede secde ediliyor.
yani bir şeye lafzi ve zahiri manada aynı ismi vermek hakikate aynılaştırmaz aynılaştıran safsata yapmış olur.esasen müşriklerin safsataları ortaya çıkarılıyor bu ayetlerle
bir şeyin temsili ile hakikisi aynı olmaz aynılaştıran safsata yapmış olur
bir temsilde filmde piyeste doktoru oynayan bir oyuncu hakiki doktor değildir doktoru sadece oynar canlandırır gerçek hayata uçakta giderken kalb krizi geçiren birine açılın ben doktorum diyemez 
misal: kitaptaki at resmi hakiki atın bir timsali bir nevi ölü donuk bir heykeli yada putu gibidir
biri dese ki : her at kişner
bu kitaptaki attır o halde oda kişner 
veya  kağıda basılı güneş timsalini gösterip:
güneş gözleri kamaştırır
bu kağıtaki de güneştir 
o halde oda gözleri kamaştırır
mahiyet ve kavramsal düzeyde aynı değildirler zahiren lafzen isimleri ortak ve aynı olsada güneş ve at gibi
putlar ilah diye tapılan ölü donuk timsallerdir heykellerdir.hakiki ilah ile bir tutmak safsatadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...