exnihilo 0 Oluşturuldu: Mayıs 4, 2008 Raporla Share Oluşturuldu: Mayıs 4, 2008 (düzenlendi) felsefe gerçek mutluluğa ulaşma yoludur diye öğrenmiştim lise felsefe öğretmenimden. şimdi kendisine .... diyesim geliyor, diyemiyorum, içimde patlıyor. felsefe öyle garip birşey ki ancak acı ile kendisine ulaşılabiliyor. dünya aptalların dünyası, aptallık mutluluk, bilgi acı getirir ne kadar doğru bir sözmüş meğer. benliğimi kıvrandırıcı her acıyla rastlaşmamda bunu tekrar anlıyorum. bu mutluluk ve acının aptallık ve bilgelikle olan bağlantısı tersinebilir bir denklem sanki. aptallık mutluluk, bilgelik acı getirdiği gibi mutluluk da aptallık, acı da bilgelik getiriyor insana. mutluysan yaşamsal emellerine ulaşmış bir insan oluyorsun. kafana takacak bir mevzu olmuyor ortada. mutlusun.. ama yaşadığın her acı, her başarısızlık sana birşeyler öğretiyor. örneğin ben, bugün yaşadığım acıyla * karma felsefesini hissettim sonunda. ne olduğunu görmüş, bellemiş oldum. bir şeyi bilmek, öğrenmiş olmak farklı, hastir, harbi doğruymuş ulen demek farklı bir olay. bilmekle hissetmenin arasındaki ufak nüansı ise acı tamamlıyor. acı çekmeden yanlışları sorgulamayazsın ki. mutluluk öyle bir duygu ki sana hayatın amacı yolunda tam bir mükemmelliği betimliyor. mükemmele ulaşmış olan sen ise asla sorgulamıyorsun. bunun yerine beynine nüfuz etmiş seratonini hissetmek daha mantıklı geliyor. ama acının verdiği "hedeften sapmışsın sen olum" mesajı sana sorgulatıyor her bişeyi. hedeften niye saptığını, yanlışlarını, hayatın gerçeklerini belletiyor. peki bunların farkındalığı sana mutluluk mu getiriyor? yoksa seninle dünya arasındaki farkları mı öğretiyor? bu mutluluğa ulaşmak mı? hayır acıyı betimlemek bence. teorik olarak felsefenin öğretilerine sadık kalıp, hayatı onun perspektifinden yaşamak, davranışlarını belli kalıplara uydurmakla acılardan kaçmak mümkün ama ne kadar kaçabilirsin. hayat sen her yeni denklemi çözdüğünde yeni bir denklemle geliyor karşına. bu işin bir limiti var mı? bugün ying yangı çöz yarın karmayı öbür gün feraha erecek miyiz sanki? hayat bize her gün yeni birşeyler öğretebilecek, her gün yeni acılarla bizi yerden yere vurabilecek kadar garip ve acımasız değil mi? hayat aslında çok basit temeller üzerine kurulmuş olmakla beraber biz insanların kararsızlıkları, çeşitlilikleri mi onu bir türlü tam algılayamamamıza neden oluyor yoksa? şimdi soruyorum. aptallıkla bu sorulara ulaşılabilir mi? belki de aptallığın getirisi bu oluyor insana bulduğun çözüm yollarına inanıyor, yoluna devam ediyorsun. hal bu ki kafanda bir probleme dair birden fazla seçenek olması, seni tıkıyor, kararsızlık içinde yol alamaz bir hale sokuyor. seni yeni sorunlarla baş başa bırakıyor. ve nefret ettiriyor yaşamdan. mutluluk bu mu? yoksa mutluluk gelecek mi? gelmesiyle gitmesi arasında ne kadar süre bana hizmet edebilecek? ooof of! yoksa mutluluğa ulaşmak için bu soruların kafamdan silinmesi mi gerekecek. eğer öyle ise felsefe için kısaca bir takıntıdır diyebilir miyiz? bunları çözmeye çalışmak sadece bu takıntıları çıkmazlara sokmaktır diyebilir miyiz? bu sorular hiç zihnimizde belirmese, hiçbir götürüsü de olmazdı diyebilir miyiz? bu yazıyı sonsuza götürebilir miyiz? peki bu yazıyı sonsuza götürmek mutluluk getirir mi? getirmez bence en iyi ihtimalle bazı soruları yanıtlar, yenilerini ortaya atar. o zaman felsefe gerçek mutluluk kaynağı değil, acının ta kendisidir. ekşisozluk hoşuma gitti paylaşmak istedim Mayıs 4, 2008 tarihinde Thor tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
sabunkopugu 0 Mayıs 4, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2008 gönderildi (düzenlendi) Felsefe, yolda olmaktır. Mayıs 4, 2008 tarihinde sabukopugu tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
/akrep 0 Mayıs 4, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2008 gönderildi Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine, deli ol dünya senin kahrını çeksin demiş atalarımız. Bu yazıyı paylaştığın için sağol Thor.. Link to post Sitelerde Paylaş
Mr.Kont 0 Mayıs 4, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2008 gönderildi (düzenlendi) Felsefe bilimin anasıdır bence ta ki bilim deneye ve gözleme ağırlık vermeye başlayınca felsefeyle yolları tamamıyle ayrıldı. Ancak yine de bir bilim adamının bir şeyleri değiştirebilmesi, dünyaya, alanına yenilik katabilmesi için felsefik düşünmesi lazımdır. Unutulmamalı ki felsefe yapmıyorum demek de felsefe yapmaktır önermesi hala vardır. Mayıs 4, 2008 tarihinde barisarock tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ilterius 0 Mayıs 4, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2008 gönderildi felsefe:bir çeşit aşktır. aşk: bir çeşit fetişizmdir.aşık olunan,ilahlaştırılır,putlaştırılır.hayatın amacı olur bazen,bazen tek güzelliği. Yani evet;felsefe de bir çeşit takıntıdır.Bununla beraber bu fetiş tercih hakkı tanımaz.ayrıca fetişist ne kadar acı çekse de fetişine ulaşma ihtimali bile ona büyük bir haz verir.ondan uzaklaşmaya çalışmaksa sadece aşkını artırır,özletir. aptallık mutluluk getirir diyor,katılıyorum.fakat hiç bir insan aşığıyla bir saat geçiren biri kadar mutlu olamaz kanımca Link to post Sitelerde Paylaş
bayşapka 0 Mayıs 4, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2008 gönderildi Felsefe, filozofun kendi çözemediği, pratikte hiçbir işe yaramayan saçma sapan soruları millete sorup cevabını alınca da burun kıvırmasıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
comert56 0 Mayıs 4, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2008 gönderildi felsefe bir yaşam biçimidir bence, olayları derinlemesine inceleyerek yorum getiren, aklın sınırlarını zorlatan bir bilimdir diye düşünüyorum... Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts