Jump to content

Recommended Posts

evet birçok dinler varken neden Hrıstiyanlık

hadi bizleri de irşad et bakalım

Hinduizm derki hangi inanc yada inancsizlikta olursan ol Sivaya giden bir yoldadir.Derin soz.

Budizm kisisek gelisime onem verir.Onemli bir adim

Ben kendince buldugum fikirlerden:tanri olmaliydi ve sevgi olmaliydi.ona ulasmak mumkundur ve insan hali olmadan o tariflenemez ulasilamaz anlasilamaz ve tanri insani kendi suretinde kendine arkadas olsun diye yaratmis olmaliydi.

Buraya nasil geldim diye anlatsam kitap bile olur.

Ateism, benim uca gitmemi engeller.Bu nedenle ben tekrar sizin tarafinizdan verilen sorularla basbasa kalana kadar burdayim

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hinduizm derki hangi inanc yada inancsizlikta olursan ol Sivaya giden bir yoldadir.Derin soz.

Budizm kisisek gelisime onem verir.Onemli bir adim

Ben kendince buldugum fikirlerden:tanri olmaliydi ve sevgi olmaliydi.ona ulasmak mumkundur ve insan hali olmadan o tariflenemez ulasilamaz anlasilamaz ve tanri insani kendi suretinde kendine arkadas olsun diye yaratmis olmaliydi.

Buraya nasil geldim diye anlatsam kitap bile olur.

Ateism, benim uca gitmemi engeller.Bu nedenle ben tekrar sizin tarafinizdan verilen sorularla basbasa kalana kadar burdayim

Sen "olmalı" dan hareket ediyorsun

Tolstoy da aynı düşünce ile hareket ederek;

evrenin anlamsız olmasını kabullenemeyeyip

"anlamı olmalı; öyle ise tanrı vardır" dedi.

Yani sen de, Tolstoy da

duygularınızı rasyonel düşüncenin önüne geçirdiniz;

din de zaten; gerçek olması bir yana, duygulara bir cevaptır.

Ama rasyonel yani akılcı düşünceye göre,

gerçeğin kriteri duygular değil kanıttır.

Ve kanıt bulunmadığı durumlarda bilinmeyenle yetinmek;

araştırmaya devam etmek ama inanca sarılmamaktır.

Çünkü inanç rasyonelliğin ya da akılcı düşüncenin gereği olan kanıtı dışlamaktır;

dolayısı ile aklı işlevsiz bırakmaktır.

Ben inançsız yapamam, bana mutluluk veriyor diyorsan,

inancın gerçekdışılığını tam olarak anlamamışsın demektir;

çünkü bir yanılgı tam olarak fark edilmediği sürece mutluluk verebilir;

yanılgının yanılgı olduğu fark edildiği anda artık mutluluk değil rahatsızlık verir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslüman iken hristiyan olmak, attan inip eşeğe binmektir.

zaten dini terketmişken başka dinlere meyletmek, eh bir bakıma anlaşılabilir fakat hepsi aynı bokun lavicertidir.

müslüman iken hristiyan olmak, attan inip eşeğe binmektir.

zaten dini terketmişken başka dinlere meyletmek, eh bir bakıma anlaşılabilir fakat hepsi aynı bokun lavicertidir.

Teizm ile ateizm su ile yag gibi.Ama attan inip esege binmedeki kriter nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen "olmalı" dan hareket ediyorsun

Tolstoy da aynı düşünce ile hareket ederek;

evrenin anlamsız olmasını kabullenemeyeyip

"anlamı olmalı; öyle ise tanrı vardır" dedi.

Yani sen de, Tolstoy da

duygularınızı rasyonel düşüncenin önüne geçirdiniz;

din de zaten; gerçek olması bir yana, duygulara bir cevaptır.

Ama rasyonel yani akılcı düşünceye göre,

gerçeğin kriteri duygular değil kanıttır.

Ve kanıt bulunmadığı durumlarda bilinmeyenle yetinmek;

araştırmaya devam etmek ama inanca sarılmamaktır.

Çünkü inanç rasyonelliğin ya da akılcı düşüncenin gereği olan kanıtı dışlamaktır;

dolayısı ile aklı işlevsiz bırakmaktır.

Ben inançsız yapamam, bana mutluluk veriyor diyorsan,

inancın gerçekdışılığını tam olarak anlamamışsın demektir;

çünkü bir yanılgı tam olarak fark edilmediği süruece mutluluk verebilir;

yanılgının yanılgı olduğu fark edildiği anda artık mutluluk değil rahatsızlık verir.

Cok manali mantikli bir yazi, dusunus.Tanri disinda bende elimden geldigince bu fikirleri uygularim.Yani reel, bulgulara gore karar vermeyi.Duygusalimdirda.Fakat tanri olmali fikrini assam bile Isanin bendeki kaoslari alan sozleriyle her zaman ayri yeri olacakdir.Karmasalarim bitmedi tabiki.bendeki soru:herkesi sevmelimiyim yoksa hakedenimi sevmeliyim.Ama belirlemem dogru ise sevmemezlikte kanser gibi yayiliyor olmasi.Bu konuda bir fikriniz varmi ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hıristiyan ibadethaneleri herkese açıktır. Kimseye sorgu sual etmezler, yok başın açıkmış, yok ayakkabını çıkartmadın, yok "madem ibadet etmeyeceksin ne işin var camide" falan gibi sözler duymazsın. Kimse pis pis bakıp seni rahatsız etmez. Gir içeri otur, dinlen, serinle, hatta biraz kestir, sonra çık.. Kimse sana karışmaz, kimse rahatsız etmez. Günde beş vakit bir şahıs canhıraş bağırmaz. Ne gürültü kirliliği üretilir, ne de rahatsızlık verilir. Yeri gelir kilisede konser verilir, gider dinlersin (Münih'te antik bir kilisede gece yarısı klasik müzik konseri vardı. Kilisenin içi tıka basa doluydu ve herkes kendini müziğin zevkine bırakmıştı. Medeni bir ortamda ben de yarım saat kadar konseri izlemiştim..)

Kısacası Hıristiyan ibadethaneleri Müslüman ibadethanelerinden kat be kat daha medeni, daha üstün ve daha insana yöneliktir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cok manali mantikli bir yazi, dusunus.Tanri disinda bende elimden geldigince bu fikirleri uygularim.Yani reel, bulgulara gore karar vermeyi.Duygusalimdirda.Fakat tanri olmali fikrini assam bile Isanin bendeki kaoslari alan sozleriyle her zaman ayri yeri olacakdir.Karmasalarim bitmedi tabiki.bendeki soru:herkesi sevmelimiyim yoksa hakedenimi sevmeliyim.Ama belirlemem dogru ise sevmemezlikte kanser gibi yayiliyor olmasi.Bu konuda bir fikriniz varmi ?

sevmeye kendinden başlamalısın

yani önce kendini sevmelisin

kendini sevmeden başkasını sevemezsin

kendini sevmek için de kendini tanımalı ve

kendini olduğun halinle bütün kötü taraflarınla kabullenmeli ve bağışlamalısın

ve kendini tanımak için kendini gözlemlemelisin; nötr bir halde

hiçbir yargılama olmadan ve bastırmaya, gizlemeye çalışmadan

Kendini gözlem, kendini düzeltmedir. Bir kimse kendini gözlemleyebilirse

geçmişindeki her şeyi düzeltebilir. Kendini gözlemleme bir iyileşmedir...

İşte kendini sevme böyle başlar ve insan bu sevgiyle dolarsa, sevgisi

bir çiçeğin kokusu gibi doğal bir şekilde etrafa yayılmaya başlar.

sevgiyle kalın

tarihinde osho tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sevmeye kendinden başlamalısın

yani önce kendini sevmelisin

kendini sevmeden başkasını sevemezsin

kendini sevmek için de kendini tanımalı ve

kendini olduğun halinle bütün kötü taraflarınla kabullenmeli ve bağışlamalısın

ve kendini tanımak için kendini gözlemlemelisin; nötr bir halde

hiçbir yargılama olmadan ve bastırmaya, gizlemeye çalışmadan

Kendini gözlem, kendini düzeltmedir. Bir kimse kendini gözlemleyebilirse

geçmişindeki her şeyi düzeltebilir. Kendini gözlemleme bir iyileşmedir...

İşte kendini sevme böyle başlar ve insan bu sevgiyle dolarsa, sevgisi

bir çiçeğin kokusu gibi doğal bir şekilde etrafa yayılmaya başlar.

sevgiyle kalın

Harika bir yazi.Tesekkur ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hıristiyan ibadethaneleri herkese açıktır. Kimseye sorgu sual etmezler, yok başın açıkmış, yok ayakkabını çıkartmadın, yok "madem ibadet etmeyeceksin ne işin var camide" falan gibi sözler duymazsın. Kimse pis pis bakıp seni rahatsız etmez. Gir içeri otur, dinlen, serinle, hatta biraz kestir, sonra çık.. Kimse sana karışmaz, kimse rahatsız etmez. Günde beş vakit bir şahıs canhıraş bağırmaz. Ne gürültü kirliliği üretilir, ne de rahatsızlık verilir. Yeri gelir kilisede konser verilir, gider dinlersin (Münih'te antik bir kilisede gece yarısı klasik müzik konseri vardı. Kilisenin içi tıka basa doluydu ve herkes kendini müziğin zevkine bırakmıştı. Medeni bir ortamda ben de yarım saat kadar konseri izlemiştim..)

Kısacası Hıristiyan ibadethaneleri Müslüman ibadethanelerinden kat be kat daha medeni, daha üstün ve daha insana yöneliktir...

Eşine omuzları açık yazlık bir şeyler giymesini söyle..Büyükada'ya git. Tepeye çık. Orada bir kilise bulacaksın. Elini kolunu sallaya sallaya gir. Birisi seni veya eşini uyarırsa gel buraya yaz. Tamam?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...