Jump to content

Gezengenler neden yuvarlaktır?


Recommended Posts

Merhaba arkadşlar,, daha önce eminim çok sorular sorulurdu,, ama geçen gün odamı toplarken deist dönemimden ateist dönemime geçerken ki notlarımın arasında bu soruya bir teori tarzında cevap vermişim.. Tartışılabileceğini yada fikirler üretilebileceğini düşündüğümden paylaşma isteği duydum.

Yerçekimsiz ortamda bulunan sıvımsı maddeler top halini alır. Katı ser maddeler uzun zaman bekletildiğinde aynı yuvarlaklığı alır mı?

İyi geceler,,

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 119
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Katı sert madde dediğin şey belirli bir kristal yapıya sahip ise dış etki olmaksızın aynı kalır.

Bir atom kristal örgü enerjisini yenip yer değiştiremez. Bu örgü enerjisini yenebilecek bir etki gerekir.

Cam gibi maddeler amorf katılardır. Bir kristal yapısı olmadığı için atomlar zamanla yer değiştirebilir.

Camdan yapılmış bir cisim yerçekimsiz bir uzayda küre haline ulaşabilir.

tarihinde anarkom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sıvı maddeler neden küre şekline girer? hidrojen bağlarından dolayı. Sıvı molekülleri birbiri ile hidrojen bağları kurarlar, yani moleküller birbirini çeker. Bundan dolayı alabilecekleri şekil küredir.

Gezegenler kütle çekim nedeni ile küre şeklindedir. Ancak dönme hareketlerinden dolayı da tam küre değillerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sıvı maddeler neden küre şekline girer? hidrojen bağlarından dolayı. Sıvı molekülleri birbiri ile hidrojen bağları kurarlar, yani moleküller birbirini çeker. Bundan dolayı alabilecekleri şekil küredir.

Gezegenler kütle çekim nedeni ile küre şeklindedir. Ancak dönme hareketlerinden dolayı da tam küre değillerdir.

Hidrojen bağı zayıf bir bağdır. Atom ve molekülleri bir arada sıkı sıkı tutamazlar. Moleküller de birbiri üzerlerinden kayarak yüzey alanı en küçük olacak şekilde küre şekline ulaşırlar.

Hidrojen içermeyen sıvılar da hidrojen bağı yok. Sadece hidrojen bağı olarak düşünmek yanlış olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çekim kuvveti merkezde olmak zorunda olduğu için yuvalaktırlar.

merkeze yakın olmanın tek yolu aire biçiminde dizilmktir.

Bir direk ve 20 adam düşün, bu direk oksijen yayıyor ve bu direkten ten 1 metre uzak olan herkes solunum güçlüğü çekiyor olsun.

herkes direğe mümkün olduğunca yakın durmak isteyecektir, direğin dibinden etrafına doğru yayılarak direği saracaklar mecburen.

Kare şekilde sararlarsa köşelerde kalanalar diğerlerine göre daha havasız kalır, en uygun şekil dairedir.

Gezegen de eğer köşeli olsa idi o köşeler gezegene bağlı olarak kalamazdı, kalsa bile orda yerçekimi diğer bölgelerle eşit olmazdı -ama kalamaz.

(nedense yazdıktan sonra bu açıklama çok gereksiz gibi geldi)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba arkadşlar,, daha önce eminim çok sorular sorulurdu,, ama geçen gün odamı toplarken deist dönemimden ateist dönemime geçerken ki notlarımın arasında bu soruya bir teori tarzında cevap vermişim.. Tartışılabileceğini yada fikirler üretilebileceğini düşündüğümden paylaşma isteği duydum.

Yerçekimsiz ortamda bulunan sıvımsı maddeler top halini alır. Katı ser maddeler uzun zaman bekletildiğinde aynı yuvarlaklığı alır mı?

İyi geceler,,

Eski mermer merdivenin niye aktmış gözüktüğü ve eski kilise pencere camlarının niye aşağı doğru şişkin olduğu tartışılır;

buradaki iddia: "katının, çok uzun zamanda aslında sıvı olduğu"dur.

Ne var ki bu iddia, bu örnekler için geçersizdir. Mermer, yıllarda aşındığı için akmış gözükür, kalınlığı denk olmayan eski yapım cam ise, zamanında yerleştirilirken, şişkin yüzü hep alta getirilmiştir.

Gezegenler için zaman etmeninin yanında bir de ebat etmeni var. Ebadı büyük olmasından dolayı, kendi arasındaki akışkanlığın fazla olması bi yana; yerçekimi kuvveti ortaya çıkıyor beh! Başka bir etmene gerek bile yok.

Belki gezegenler için o iddia geçerlidir...

tarihinde Temple Grandin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bazi katilarin aslinda cok yogun sivilar oldugunu gosteren deney

http://en.wikipedia.org/wiki/Pitch_drop_experiment

Gezegenlerin yuvarlak olmasinin sebebi burada da pek cok soylendigi gibi kutle cekimi. Yercekimsiz ortamda bir sivinin kure seklini almasinin sebebi molekuller arasindaki cekim, gezegenleri de toz bulutlarindan olustugunu dusunursek makroskopik olcekte siviya benzer bir davranis gosterecekler. Gezegenlerde molekuller arasindaki cekim yerine kutle cekimi devreye giriyor.

Not: Sivilarin uzayda kure seklini almasinin sebebi minimum yuzey alaninda maksimum hacim kaplamak. Bir sivi damlasindaki molekul diger molekuller tarafindan her taraftan cekilir ve net kuvvet sifir olur. Oysa yuzeydeki bir molekul her tarafindan cekilmez, yanlarindan ve asagi dogru cekilir. Bu da sivinin yuzeyinde kuculmeye calisan bir zar varmis etkisi yapar. Bu zar da belli bir hacimde en kucuk halini alabilmek icin kure seklini alir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eski mermer merdivenin niye aktmış gözüktüğü ve eski kilise pencere camlarının niye aşağı doğru şişkin olduğu tartışılır;

buradaki iddia: "katının, çok uzun zamanda aslında sıvı olduğu"dur.

Ne var ki bu iddia, bu örnekler için geçersizdir. Mermer, yıllarda aşındığı için akmış gözükür, kalınlığı denk olmayan eski yapım cam ise, zamanında yerleştirilirken, şişkin yüzü hep alta getirilmiştir.

Gezegenler için zaman etmeninin yanında bir de ebat etmeni var. Ebadı büyük olmasından dolayı, kendi arasındaki akışkanlığın fazla olması bi yana; yerçekimi kuvveti ortaya çıkıyor beh! Başka bir etmene gerek bile yok.

Belki gezegenler için o iddia geçerlidir...

Ancak amorf katılar uzun zaman içinde sıvıdırlar denebilir. Bunlara aşırı soğutulmuş sıvı da diyebiliriz.

Bu camın akma olayı milyarlarca yıl içinde gözlenebilecek bir olaydır. Öyle 5-10bin yıllık bir camda gözlenmez. Mermer de amorf bir katı değildir. Amorf mermer farklı birşey.

Gezegenler konusunda gelince yine yazdıkların anlaşılmıyor. Gezegen küre şeklini alırken zaten sıcak ve akışkandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gezegen ve uydularin sekli hala tartisma konusu. Tum gezegen ve uydular yuvarlak olmamakla birlikte, gokbilimcilerin saptadigi buyuk gezegenlerin hepsi yuvarlaktir. Gokbilimcilere gore eriyik haldeki gok cisimlerinin seklini yercekimi belirler. Fizik kurallari bu noktada devreye giriyor. Los Altos Hills'teki Foothill College 'dan Gokbilimci Andrew Fraknoi'ye gore madde en az enerjiyi yercekimi merkezinden esit uzaklikta bulundugu zaman harcar. Dolayisiyla bir gezegen yuvarlak oldugu zaman, kutlesi yercekimi merkezine en yakin noktadadir.

Gezegenin bir parcasi cikinti olusturursa, gezegenin o cikintiyi muhafaza etmesi icin daha fazla enerji tuketmesi gerekir. Bu durumda fizik kurallari dis mudahaleye gerek kalmaksizin kendi isini halleder:yercekimi cikintilari otomatik olarak icine ceker ve giderek yuvarlaklasir.

Gezegenlerin donme hareketi bu yuvarlakliga ozel bir bicim kazandirir. Kutuplari biraz icine ceker; ekvator kisimlarini biraz disari cikartir. Dunya ve bazi diger gezegenler bu sekilde tam yuvarlak degildir.

Katı ser maddeler uzun zaman bekletildiğinde aynı yuvarlaklığı alır mı?

SORUNUN GERÇEK ORTAMDA ANALİZ EDİLMİŞ CEVABI:

Mars'in ve bazi uzak gezegenlerin uydulari duzgun bir sekle sahip degildir. Bunlar, olusumlarinda etkili olan daha karmasik bir yercekimi sisteminin etkisi altinda kalarak yuvarlak kavramina pek uymayan sekillerde ortaya cikar. Fraknoi bu kucuk uydulari ''hastalikli patatesler'' olarak niteliyor.

Yildizlar da gezegenler gibi yuvarlaktir, ancak bunlarin yuvarlakligi da tartisilir. Yildizlar tek baslarina iken kuresel bir goruntudedir. Ancak iki yildiz ikili bir sistem olusturdugu zaman ikisinin yercekimi kuvvetleri birbirleriyle etkilesim icine girerek, futbol topu (Amerikan) gorunumune burunur...

Not: Metin alıntıdır, hazır alıp yapıştırdım kolay oldu :)

tarihinde iruni tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ancak amorf katılar uzun zaman içinde sıvıdırlar denebilir. Bunlara aşırı soğutulmuş sıvı da diyebiliriz.

Bu camın akma olayı milyarlarca yıl içinde gözlenebilecek bir olaydır. Öyle 5-10bin yıllık bir camda gözlenmez. Mermer de amorf bir katı değildir. Amorf mermer farklı birşey.

Gezegenler konusunda gelince yine yazdıkların anlaşılmıyor. Gezegen küre şeklini alırken zaten sıcak ve akışkandır.

Mimarlık alanında rastlanan, "katıların aktığı"na dair akademik efsanelerden bahsettim sadece. Dediğin gibi, kısa zamanda olacak iş değil bu.

Olayı bir de gezegen boyutunda sesli düşündüm, o kadar. Tam anlaşılır olmadığını kabul ediyorum. O "ebatta" amorf bir katının milyarlarca yıldaki akıbeti... düşünce deneyi sadece.

tarihinde Temple Grandin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çekim kuvvetinin gezegenleri nasıl yuvarlak yaptığını açıklayabilir misiniz?

Kütle çekim kuvvetinin gezegeni yuvarlak yapabilmesi için yüzeydeki materyalin hareketli olması gerekir. Ornegin Everest doğal olaylar sonucu asinarak daha asagilara hareket eder. Zamanla yuzey duzlesir.

Bir parçanın ağırlık merkezi taban degme yuzeyinin dışında ise bu parçacık devrilir. Dengeye erişinceye kadar hareket eder.

Katı veya sivilar atom ve molekülleri arasindaki bağları yenebildikleri surece dengeye doğru hareket ederler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kütle çekim kuvvetinin gezegeni yuvarlak yapabilmesi için yüzeydeki materyalin hareketli olması gerekir. Ornegin Everest doğal olaylar sonucu asinarak daha asagilara hareket eder. Zamanla yuzey duzlesir.

Bir parçanın ağırlık merkezi taban degme yuzeyinin dışında ise bu parçacık devrilir. Dengeye erişinceye kadar hareket eder.

Katı veya sivilar atom ve molekülleri arasindaki bağları yenebildikleri surece dengeye doğru hareket ederler.

Bunlar doğru da, nasıl gerçekleşir?

Çekim kuvveti bunu nasıl başarır? Çekerek mi?

Maddeyi hayali bir merkeze doğru çekerek mi?

Bu hayali merkez nasıl ve neden oluşuyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar doğru da, nasıl gerçekleşir?

Çekim kuvveti bunu nasıl başarır? Çekerek mi?

Maddeyi hayali bir merkeze doğru çekerek mi?

Bu hayali merkez nasıl ve neden oluşuyor?

Iki atom veya molekül arasindaki van der waals, elektrostatik, lennard jones, hidrojen bağı, metalik, iyonik bağ gibi kuvvetler kutle çekiminden daha büyüktür.

Bu atom ve molekuller bu kuvvetlerle bir araya gelerek küme (cluster) oluştururlar. Bu kuvvetler aralarındaki uzaklıkla ters orantılıdır. Oysa kütle çekim kuvveti uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Kümenin kütlesi belirli bir düzeye ulaşınca artık kütle çekimi daha baskın olur. Bağ yapmıyor olsa da kütle cekimi nedeniyle küçük olan büyük kütleye doğru cekilir.

Kutle çekiminin ne olduğu daha muamma. Einstein kütle uzay zamanı eğiyor dedi. Bir ara graviton denilen parçacık alışverişi var denildi. Şimdi ise higgs bozonuna baglaniyor.

Cepten yazinca zor oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun insan sağduyusu ile çelişen bir açıklaması var.

Einstein'a göre madde uzay tarafından her taraftan itiliyor ve yuvarlak bir şekil almaya zorlanıyor.

Yani çekim kuvveti aslında iten bir kuvvet. Çeken değil.

Çekim kuvvetinin negatif olduğu düşünülürse bu açıklama mantıklı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun insan sağduyusu ile çelişen bir açıklaması var.

Einstein'a göre madde uzay tarafından her taraftan itiliyor ve yuvarlak bir şekil almaya zorlanıyor.

Yani çekim kuvveti aslında iten bir kuvvet. Çeken değil.

Çekim kuvvetinin negatif olduğu düşünülürse bu açıklama mantıklı.

Uzayın itmesi açıklamasını duymuştum. Kütlenin uzağında uzay zaman dokusu daha sık, kütleye yakın yerde daha gevşek gibiydi galiba.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu bir kaç yıl önce geçmişti Bilimforumunda. http://www.ateistforum.org/arsiv/arsiv/ARSIV-VI/html/t1574.html

Benim cevabım:

İki gezegenin çarpışması, teoriye göre, 4 - 4,4 milyar yıl önce oluyor. Yani daha Dünya henüz lava helindeyken. Bu merkezi bir çarpışma değil. Dünyaya çarpan gezegen Dünyayını kendi ekseni etrafında dönmesini hızlandıracak şekilde çarpıyor. Bu Çarpmada Dünyanın sıcaklığı tekrar bir kaç 1000 derece artıyor.

Çarpışmadan kopan parçanın zamanla küre şeklini almasında bir gariplik yok.

Zaten çoğunluğu lava olan parçalardan bahsediyoruz. (Dinyanın ve çarpan diğer gezegenin merkezinde bulunan ağır maddelerin yüksek basınç altında tekrar katılaşmış olduğunu göz ardı ettim)

Lava olmasa dahi...

Büyüklüğü 300-400 km'yi aşan gök cisimleri kütle çekiminden dolayı küre şekli almaya meyilli olduklarından. Başka bir deyimle, bir gök cismindeki dağlar, ağırlıklarından dolayı, alt kısımlardaki atomlar arası bağ kuvvetlerini kırabiliyor ve zamanla çöküyorlar. Dağ ne kadar yüksekse atomlar arası bağlar o kadar az direnç gösterecekler. Bu, bir gezegendeki dağların her büyüklükte olamayacağını, dağların yüksekliğinin sınırlı olduğu anlamına gelir. Basit hesap:

dağın yüksekliği gezegenin kütlesinin 3. dereceden köküne orantılı. Diyelimki Dünyada oluşabilecek en yüksek dağ 10 km olsun. Ayda oluşabilecek en yüksek dağ

[(Dünyanın Kütlesi / Ayın kütlesi)^(1/3)] * 10 km = 43,3 km bulunur.

Yani Ayda oluşabilecek en büyük yükseklik 43-44 kilometreyi geçemiyecek.

Yani sonuçda, kopan parça lava değil katı ve küreden başka her şeye benzeyen eğri-büğrü bir şey olsa dahi, zamanla, yine küre şeklini alacaktı Ay.

Sevgiler

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu bir kaç yıl önce geçmişti Bilimforumunda. http://www.ateistforum.org/arsiv/arsiv/ARSIV-VI/html/t1574.html

Benim cevabım:

Sevgiler

Sevgili DreiMalAli

Einstein'a gore kütleçekimi diye bir kuvvet yoktur. Kütleçekimi kurgusal (hayali, fiktif) bir kuvvettir.

Ivme, merkezkaç kuvveti ve atalet, kütleçekime (ağırlığa) eşit hayali kuvvetlerdir.

Bunlar aynı ölçüldükleri için ve ilk üçü sahte kuvvetler oldukları için, kütleçekim de yapay olmalıdır.

Einstein'a gore tabii. Benim öyle bir iddiam yok..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...