Jump to content

Ateizme göre hayatın gerçekte bir anlamı yoksa...


Recommended Posts

Arkadaşım bir boşlukta yaşıyorsunuz

sevdiğiniz her şey anne baba çoluk çocuk çiçek böcek sex vs

bitmeye yok olmaya mahkum

Annen cennete gittiğinde aralıksız olarak filinta gibi erkekler tarafından düzülecek.

Cehenneme giderse de alevli kazıklara oturtulacak.

Sen buna nasıl katlanıyorsun?

Çünki ateistler inancından şüphe etmeni sağlıyorlar.

Böylce şüheci bir müslüman olup ''belki cennet yoktur da düzmezler anamı'' diye avutuyorsun kendini .

Ateistlere tüm hayatını borçlusun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 117
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Annen cennete gittiğinde aralıksız olarak filinta gibi erkekler tarafından düzülecek.

Cehenneme giderse de alevli kazıklara oturtulacak.

Sen buna nasıl katlanıyorsun?

Çünki ateistler inancından şüphe etmeni sağlıyorlar.

Böylce şüheci bir müslüman olup ''belki cennet yoktur da düzmezler anamı'' diye avutuyorsun kendini .

Ateistlere tüm hayatını borçlusun.

Özgür kişi,özgürlüğünde bir sınırı olmalı şahsa küfretme özgürlüğü diye

birşey olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özgür kişi,özgürlüğünde bir sınırı olmalı şahsa küfretme özgürlüğü diye

birşey olamaz.

Şahsa küfür yok orda. Bir mantık yürütme sadece.

Ağır gelen tarafı varsa, o da, bizi kendimizden daha iyi tanıdığı sanacak kadar narsistik olan beyinsiz bir nurcu için yerinde bir itaftır.

(bak burda şahsa hakaret var işte)

Link to post
Sitelerde Paylaş

neden hayatın bir anlamı olması gerektiğini düşünüyorsunuz ?

Bir anlamı olması gerektiği saçmalığı da nerden çıktı ?

aklınızı başınızdan alın !

o zaman göreceksiniz ki ,Hayatın hiç bir anlamı yoktur. Herkes bir anlam vermek üzere gelir ve kendi anlamına göre yaşar, ölür...

Senin verdiğin anlam doğru benimki yanlış gibi ayrımlar, bu dünyayı cehenneme çeviriyor, görmüyor musunuz ?

Hayatın içindesiniz, yaşayın tadına varın ve ölün....

ölürken de mızıkçılık yapmadan , direnmeden , acı çekmeden arkanıza bakmadan ölün...Ölümden korkmanıza da hiç gerek yok.Siz korktukça korku beslenir büyür ve sizi dehşete sürükler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşım bir boşlukta yaşıyorsunuz

sevdiğiniz her şey anne baba çoluk çocuk çiçek böcek sex vs

bitmeye yok olmaya mahkum

sevdiklerinden ebedi ayrılmak ve yok olacaklarını bilerek(inanarak) onların yüzüne bakmak

dehşet verecek kadar acı (bir süre ateist gibi düşündüm)

peki buna nasıl dayanıyorsunuz?

günü kurtararak eğlenceler beyni uyuşturup düşünmeyi engelleyen aktiveteler

ha nasıl bu acıyı hafifletiyorsunuz?

dindarların sağlam imanı sayesinde

çünkü diyorsunuz ki bazen bu kadar çok kişi inanıyor acaba gerçekten Allah varmı ki?(haşa)

belki de Allah vardır (haşa)

dinsizliğiniz şüpheli bir dinsizliğe dönüşüyor

bu iddialara cevap verip yanlışlığını isbat etmek yerine

küfür hakaret henüz gelimemiş bir kişiliğin belirtisi olsa gerek

aynen iade ediyorum

şu hayatın anlamı neyse bir yazında kurtulalım arkadaş

Hayatın manası imanla anlaşılır. İman herşeyi aydınlatan boşluktan abesiyetteen

kurtaran yegane güçtür "iman hem nurdur hem kuvvettir"

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu iddialara cevap verip yanlışlığını isbat etmek yerine

küfür hakaret henüz gelimemiş bir kişiliğin belirtisi olsa gerek

aynen iade ediyorum

Hayatın manası imanla anlaşılır. İman herşeyi aydınlatan boşluktan abesiyetteen

kurtaran yegane güçtür "iman hem nurdur hem kuvvettir"

tamam işte imanlı biriysen anlat şu hayatın anlamını neymiş :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem ısrar ediyorsun :

"İşte insan, Cenâb-ı Hakkın böyle antika bir sanatıdır ve en nâzik ve nâzenin bir mucize-i kudretidir ki, insanı bütün esmâsının cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar sûretinde yaratmıştır.

Eğer, nur-u imân, içine girse, üstündeki bütün mânidar nakışlar o ışıkla okunur. O mümin, şuur ile okur ve o intisabla okutur. Yani, "Sâni-i Zülcelâlin masnuuyum, mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharım" gibi mânâlarla, insandaki sanat-ı Rabbâniye tezâhür eder. Demek, Sâniine intisabdan ibâret olan imân, insandaki bütün âsâr-ı sanatı izhâr eder. İnsanın kıymeti, o sanat-ı Rabbâniyeye göre olur ve âyine-i Samedâniye itibâriyledir. O halde, şu ehemmiyetsiz olan insan, şu itibarla bütün mahlûkat üstünde bir muhatab-ı İlâhî ve Cennete lâyık bir misafir-i Rabbânî olur.

Eğer kat-ı intisabdan ibâret olan küfür insanın içine girse, o vakit bütün o mânidar nukuş-u esmâ-i İlâhiye karanlığa düşer; okunmaz. Zîrâ, Sâni unutulsa, Sânia müteveccih mânevî cihetler de anlaşılmaz; âdetâ baş aşağı düşer. O mânidar âlî sanatların ve mânevî âlî nakışların çoğu gizlenir; bakî kalan ve göz ile görülen bir kısmı ise, süflî esbâba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder. Her biri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar. Ehemmiyeti yalnız madde-i hayvaniyeye bakar. Maddenin gâyesi ve meyvesi ise, dediğimiz gibi, kısacık bir ömürde, hayvanâtın en âcizi ve en muhtacı ve en kederlisi olduğu bir halde, yalnız cüz'î bir hayat geçirmektir. Sonra tefessüh eder, gider. İşte küfür, böyle, mahiyet-i insaniyeyi yıkar; elmastan kömüre kalbeder."

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem ısrar ediyorsun :

"İşte insan, Cenâb-ı Hakkın böyle antika bir sanatıdır ve en nâzik ve nâzenin bir mucize-i kudretidir ki, insanı bütün esmâsının cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar sûretinde yaratmıştır.

Eğer, nur-u imân, içine girse, üstündeki bütün mânidar nakışlar o ışıkla okunur. O mümin, şuur ile okur ve o intisabla okutur. Yani, "Sâni-i Zülcelâlin masnuuyum, mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharım" gibi mânâlarla, insandaki sanat-ı Rabbâniye tezâhür eder. Demek, Sâniine intisabdan ibâret olan imân, insandaki bütün âsâr-ı sanatı izhâr eder. İnsanın kıymeti, o sanat-ı Rabbâniyeye göre olur ve âyine-i Samedâniye itibâriyledir. O halde, şu ehemmiyetsiz olan insan, şu itibarla bütün mahlûkat üstünde bir muhatab-ı İlâhî ve Cennete lâyık bir misafir-i Rabbânî olur.

Eğer kat-ı intisabdan ibâret olan küfür insanın içine girse, o vakit bütün o mânidar nukuş-u esmâ-i İlâhiye karanlığa düşer; okunmaz. Zîrâ, Sâni unutulsa, Sânia müteveccih mânevî cihetler de anlaşılmaz; âdetâ baş aşağı düşer. O mânidar âlî sanatların ve mânevî âlî nakışların çoğu gizlenir; bakî kalan ve göz ile görülen bir kısmı ise, süflî esbâba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder. Her biri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar. Ehemmiyeti yalnız madde-i hayvaniyeye bakar. Maddenin gâyesi ve meyvesi ise, dediğimiz gibi, kısacık bir ömürde, hayvanâtın en âcizi ve en muhtacı ve en kederlisi olduğu bir halde, yalnız cüz'î bir hayat geçirmektir. Sonra tefessüh eder, gider. İşte küfür, böyle, mahiyet-i insaniyeyi yıkar; elmastan kömüre kalbeder."

yazının özeti hayatın hicbir anlamı yoktur tek amac cennete gitmektir

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem ısrar ediyorsun :

"İşte insan, Cenâb-ı Hakkın böyle antika bir sanatıdır ve en nâzik ve nâzenin bir mucize-i kudretidir ki, insanı bütün esmâsının cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar sûretinde yaratmıştır.

Eğer, nur-u imân, içine girse, üstündeki bütün mânidar nakışlar o ışıkla okunur. O mümin, şuur ile okur ve o intisabla okutur. Yani, "Sâni-i Zülcelâlin masnuuyum, mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharım" gibi mânâlarla, insandaki sanat-ı Rabbâniye tezâhür eder. Demek, Sâniine intisabdan ibâret olan imân, insandaki bütün âsâr-ı sanatı izhâr eder. İnsanın kıymeti, o sanat-ı Rabbâniyeye göre olur ve âyine-i Samedâniye itibâriyledir. O halde, şu ehemmiyetsiz olan insan, şu itibarla bütün mahlûkat üstünde bir muhatab-ı İlâhî ve Cennete lâyık bir misafir-i Rabbânî olur.

Eğer kat-ı intisabdan ibâret olan küfür insanın içine girse, o vakit bütün o mânidar nukuş-u esmâ-i İlâhiye karanlığa düşer; okunmaz. Zîrâ, Sâni unutulsa, Sânia müteveccih mânevî cihetler de anlaşılmaz; âdetâ baş aşağı düşer. O mânidar âlî sanatların ve mânevî âlî nakışların çoğu gizlenir; bakî kalan ve göz ile görülen bir kısmı ise, süflî esbâba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder. Her biri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar. Ehemmiyeti yalnız madde-i hayvaniyeye bakar. Maddenin gâyesi ve meyvesi ise, dediğimiz gibi, kısacık bir ömürde, hayvanâtın en âcizi ve en muhtacı ve en kederlisi olduğu bir halde, yalnız cüz'î bir hayat geçirmektir. Sonra tefessüh eder, gider. İşte küfür, böyle, mahiyet-i insaniyeyi yıkar; elmastan kömüre kalbeder."

Demek ki senin için hayatın anlamı şeyhinin fikirlerinin reklamını yapmaktan ibaret. Bu kadar mı? Kendi fikrin yok mu? Sence de çok sığ, boş bir amaç değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek ki senin için hayatın anlamı şeyhinin fikirlerinin reklamını yapmaktan ibaret. Bu kadar mı? Kendi fikrin yok mu? Sence de çok sığ, boş bir amaç değil mi?

yaw. dur hele bi. başka yere yazmıştım ama. burda da gene said nursi var. alala.. madem öle al işte böle :

Soru: RİSALEİ NUR denen kitaplar kutsal mıdır, değilmidir?

* RİSALEİ NUR denen kitaplar kutsal ise Allah Kur’an’dan sonra bir başka ilahikitap göndermiş olurki bu idda yeni bir din,yeni bir ilahi kitap ve yeni birpeygamber demek değil midir?

* RİSALEİ NUR denen kitaplar kutsal değildir deniyorsa öyleyse; Şualar,Birinci Şua, c. I, s. 833.de geçen“Resailin Nur dahi ne şarkın malûmatından,ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” Cümlesinin ne anlama geldiğini düşünüp Said Nursiye göre bu risalelerin arştan inen kitaplar olduğunu öğrenmeleri gerekmez mi?

Soru: Said Nursi bilgi birikimini vefat etmiş Zatlardan, rüyalarından ve vehimlerinden mi edinmiştir?

* Said Nursi bilgi birikimini vefat etmiş Zatlardan, rüyalarından ve vehimlerinden edinmişse Şeriata göre böyle bir bilginin gerçekliği, güvenilirliği ve sahihliği doğrudumudur?

* Said Nursi bilgi birikimini vefat etmiş Zatlardan, rüyalarından ve vehimlerinden değilde Alimlerden edinmişse ( bunlar kim ve eğitimi kaç yıl sürmüştür?) öyleyse; Emirdağ Lahikası, c. II, ‎s. 1 1768. de geçen“Yeni Said'in hususî üstadı olan İmamı Rabbanî, Gavsı Azam ve İmamı Gazalî, Zeynelâbidîn (R.A.) hususan Cevşenül Kebir münacatını bu iki imamdan ders almışım ve Hazreti Hüseyin ve İmamı Ali'den (Kerremallahü Vechehu) aldığım ders, otuz seneden beri, hususan Cevşenül Kebir'le daima onlara manevî irtibatımda, geçmiş hakikatı ve şimdiki Risale-i Nur'dan bize gelen meşrebi almışım.” sözüyle Said Nursi kendini kutsallaştırma çabalarına mı girmiştir?

Soru: Said Nursi; ne olursa olsun her zaman her şeyi bilen birisi midir?

Said Nursi; ne olursa olsun her zaman her şeyi bilen birisi ise: Her zaman herşeyi bilen sadece Allah değil midir? Böyle bir inanç küfür değilmidir?

* Said Nursi; ne olursa olsun her zaman her şeyi bilen birisi değilse;Bediuzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, c. II, s. 2123-2124 de geçen “Rüyasında Peygamberimizden ilim istemiş, o da ümmetine soru sormamak şartıyla ona Kur’ân ilminin öğretileceğini müjdelemiş, bu sebeple daha çocukken asrın bilgini olarak tanınmış ve kimseye soru sormamış, ama sorulan bütün sorulara mutlaka cevap vermiştir” cümlesi Said nursinin her zaman her şeyi bildiğini anlatmıyormu?

* Said Nursi’nin ilim hayatını üç ayda tamamladığı, sorulan her soruya,tereddütsüz ve derhal cevap verdiği ve bu özelliğin ona rüyasında Peygamberimiz tarafından verildiği iddiası, isbatı olmayan büyük bir yalan mı yoksa onu kutsallaştırma çabası mıdır?

Soru: Said Nursi Peygamberlik iddasında bulunmuş mudur? Kur’an’da Hz.Muhammed’e açıklanmadığı halde Said Nursi’ye açıklanmış gizli gerçekler var mıdır? RisaleiNur; Kur’an’nın gizli gerçeklerinin arştan inen kesin delili midir?

* Bu sorulara cevabınız evet ise Said Nursi yeni bir Peygamber, Risaleler iseyeni bir ilahi kitap, Kur’an sırlarla dolu açıklanmamış gizli bir kitap,Hz.Muhammed ise Kur’an’ın sırlarından habersiz veya haberi varsa bunları ümmetten saklamış bir Peygamber olur ki böyle bir iddia küfür olmaz mı?

* Bu sorulara cevabınız hayır ise öyleyse; Şualar, Birinci Şua, Yirmidördüncü Ayet ve Ayetler, Üçüncü Nokta, c. I, s. 842. de geçen “Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor Tenzil’ül-Kitab cümlesinin sarih bir manası asrı saadette vahiy suretiyle Kitab-ı Mübîn'in nüzulü olduğugibi, manayı işarîsiyle de, her asırda o Kitabı Mübin'in mertebe-i arşiyesindenve mu'cize-i maneviyesinden feyz ve ilham tarîkıyla onun gizli hakikatları ve hakikatlarının bürhanları iniyor, nüzul ediyor...” sözü büyük bir hayal miyoksa Said nursiyi ve Risaleleri kutsallaştırma çabaları mıdır?

Soru: Risale Nurlar; Kuranı tasdik eden,tefsir eden,( varsa) sırlarını açıklaya nilahi bir kitap mıdır? Veya Risale Nurlar; Kur’ân’daki âyetlerin âyetlerimidir?

* Bu soruya cevabınız evet ise Kuranın son ilahi kitap olduğunu red etmiş olmaz mısınız?

* Bu soruya cevabınız hayır ise öyleyse; Şualar, Birinci Şua, Yirmi ikinciAyet ve Ayetler, c. I, s. 841 de geçen “Resail’in-Nur denilen otuz üç aded Sözve otuz üç aded Mektub ve otuz bir aded Lem'alar, bu zamanda, Kitabı Mübin'deki âyetlerin âyetleridir. Yani, hakaikının alâmetleridir ve hak ve hakikat olduğunun bürhanlarıdır. Ve o âyetlerdeki hakaiki imaniyenin gayet kuvvetli hüccetleridir”. Sözüyle ve yukarda geçen sözleriyle Said Nursi, Allah’ın “Vay okimselere ki, kendi elleriyle kitap yazarlar, sonra “bu Allah katındandır”derler. Hedefleri, onun karşılığında bir şeyler almaktır. Vay o ellerinin yazdığından dolayı onlara! Vay o kazandıklarından dolayı onlara!.” (Bakara2/79) ayetinin muhatabı olmuş olmaz mı?

Soru: Said Nursî; Hz. Ali’ye Sekine adında bir kitap indiğini, geçmiş ve gelecekbütün ilim ve sırların o kitapta olduğunu ve orada Risale-i Nurlara işaretedildiğini iddia etmiş midir?

* Cevabınız evet ise; Said Nursi, Hz. Ali’nin yeni bir Peygamber hatta bütüngaybı bilen ( ki bu sadece Allaha ait bir özelliktir) bir insan olduğunu kabuletmiş olmaz mı? Böyle bir inanç Kur’ana göre küfür değil midir?

* Cevabınız hayır ise ; Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Onsekizinci Lem’a, c. II, s.2079; de geçen : “Hazreti Cebrail'in, Âlâ Nebiyyina (a.s.m.) huzuru Nebevidegetirip Hz. Ali'ye Sekine namıyla bir sayfada yazılı İsmi Âzam, Hz. Ali'nin(r.a.) kucağına düşmüş. Hz. Ali diyor: "Ben Cebrail'in şahsını yalnızalâim’üs-sema suretinde gördüm. Sesini işittim, sayfayı aldım, bu isimleriiçinde buldum" diyerek bu Ismi Âzamdan bahs ile bazı hadisatı zikirdensonra tahdis-i nimet suretinde diyor ki: "Evveli dünyadan kıyamete kadarulum-u esrar-ı mühimme bize meşhud derecesinde inkişaf etmiş, kim ne isterse sorsun, sözümüze şüphe edenler zelil olur." Sözüyle İslam dininin berraklığı bulandırılıp akıllara şianın sapık ve şirk kokan fikirleri misokulmak isteniyor?

Soru: Risalei Nur kusursuz, eksiksiz, izaha ihtiyacı olmayan ve mükemmel birkitap mıdır?

* Cevabınız evet ise Kur’an dışında kusursuz, tam ve mükemmel bir kitap olabilir mi? Bu iddia insan eliyle yazılmış bir kitap için aşırı gitmek değilmidir?

* Cevabınız hayır ise Barla Lâhikası, Yirmi Yedinci Mektub ve Zeyilleri, c.II, 1415. de geçen “Mübarek Sözler şübhesiz Kitabı Mübin'in nurlu lemeâtıdır. İçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber küll halinde kusursuz ve noksansızdır”. Sözüyle delilsiz bir şekilde risaleler kutsallaştırılmış mıdır?

Soru: Bu devirde; “Urvet-ül vüska”, yani çok sağlam, kopmaz bir zincir ve bir “hablullah” yani Allah’ın ipi olan kitap Kuran mıdır yoksa Risalei Nur mudur?

* Bu soruya cevabınız evet Risaledir diyorsanız Bakara 2/256; Ali İmrân3/103. ayetlerinin hükmü kaldırıldı da bizim mi haberimiz olmadı?

* Cevabınız hayır ise Şualar, On Birinci Şua, Onbirinci Meselenin haşiyesininbir lahikasıdır, c. I, s. 985.de geçen “Risale-i Nur bu asırda, bu tarihte bir“urvet-ül vüska”dır. Yani çok sağlam, kopmaz bir zincir ve bir “hablullah” yani Allah’ın ipidir.” Sözü insanları Risalelere mahkum edebilmek için söylenmiş birsöz müdür?

Soru: Müslümanların şeriat, dua, ve ibadet kitabı Kuran mıdır, yoksa Risaleler midir?

* Cevabınız Risaleler ise Kuran dışında başka bir ilahi kitap olduğunu iddia etmiş olmaz mısınız?

* Cevabınız hayır ise ; Emirdağ Lahikası I, c. II, s. 1719. de geçen “Risale-i Nur'un menşur-u hakikatında tam tecelli ettiğinden, hem bir kitab-ışeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubudiyet,hem bir kitab-ı emr-ü davet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hembir kitab-ı hakikat, hem bir kitab-ı tasavvuf, hem bir kitab-ı mantık, hem birkitab-ı İlmi Kelâm, hem bir kitab-ı İlmi İlahiyat, hem bir kitabı teşvikisan'at, hem bir kitabı belâgat, hem bir kitabı isbat-ı vahdaniyet; muarızlarınabir kitab-ı ilzam ve iskâttır”. Cümlesi Said Nursiye göre Kuran gibi Risalelerinde kutsal olduğunu göstermez mi?

Soru: Risalelerdeki bazı bölümler, Said Nursiye Allah tarafından; haberi olmadan,zorla mı yazdırılmıştır?

* Cevabınız evet ise böyle bir iddiayı hangi akla ve mantığa göre ileri sürmektesiniz?

* Cevabınız hayır ise; Kastamonu Lahikası, Yirmi Yedinci Mektup, c. II, s.1589; ve Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Sözler Yayınevi İstanbul 1991, s. 33. de geçen “Aynen bu ehemmiyetli hikmet içindir ki, bâzı def'a haberim olmadan, ihtiyarım ve rızam olmadığı halde, ince hakaik-ı îmaniye ve kuvvetli hüccetler, müteaddit risalelerde tekrar edilmiş. Ben çok hayret ediyordum: Neden bunlar bana unutturulmuş, tekrar yazdırılmış? Sonra kat'î bir surette bildim ki: Herkes buzamanda Risale-i Nura muhtaçtır, fakat umumunu elde edemez; etse de tamokuyamaz; fakat küçük bir Risale-’in-Nur hükmüne geçmiş bir risale-i câmiayıelde edebilir ve ekser vakitlerde muhtaç olduğu mes'eleleri ondan okuyabilir.Ve gıda gibi, her zaman ihtiyaç tekerrür ettiği gibi o da mütalâasını tekrareder.” Sözüyle Said Nursi kendisine Allah tarafından bir şeyler yazdırıldığınıdolayısıyla Allahın seçilmiş kulu olduğunu mu iddiaya çalışmaktadır?

Soru: Bu devirde Müslümanlar Kurana mı yoksa Risalelere mi muhtaçtır? Müslümanların tekrar tekrar okuması gereken kitap Kuran mı yoksa Risaleler mi?

* Cevabınız Risaleler ise Kuranın tarihte kaldığını veya yeteri kadar insanlığın sorunlarına cevap veremediğini iddia etmiş olmaz mısınız?

* Cevabınız Kuran ise ; Kastamonu Lahikası, Yirmi Yedinci Mektup, c. II, s.1589; ve Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Sözler Yayınevi İstanbul 1991, s. 33. de geçen “Sonra kat'î bir surette bildim ki: Herkes bu zamanda Risale-i Nura muhtaçtır, fakat umumunu elde edemez; etse de tam okuyamaz; fakat küçük bir Risale-’in-Nur hükmüne geçmiş bir risale-i câmiayı elde edebilir ve ekser vakitlerde muhtaç olduğu mes'eleleri ondan okuyabilir. Ve gıda gibi, her zaman ihtiyaç tekerrürettiği gibi o da mütalâasını tekrar eder.” Sözleriyle Said Nursi yazdığı kitaplarını kutsallaştırıp Kuranın önüne geçirmeye mi çalışmaktadır veya Kuranla denk mi göstermektedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlar'a göre hayat'ın amacı ise;

müslümanlara kuran'da cennet vadedilmiştir. ölünce gidilen, nehirlerinde şarapların aktığı, her müslümana bakire hurilerin verileceği, sınırsız seks ve içki dünyasıdır cennet. oraya gitmek için tek şart bu dünyada müslüman liderlere itaat etmek ve onlar ne derse sorgulamadan yapmaktır. adam öldür deseler yapman gerekir. senin gibi düşünmeyeni, başka dine inananı öldürmen gerekir. diğer dinlerden olanlarla arkadaşlık etmen yasaktır. onları gördüğün yerde öldürmen farzdır. ellerini ayaklarını kesmen, sana haraç verinceye kadar esir tutman şarttır. başka kabilelerden ele geçirdiğin kadınları cariye, yani köle olarak tutman ve canın istediği gibi becermen serbesttir. ancak müslüman olursa serbest bırakıp eş olarak alır ve becermeye öyle devam edersin. . . kitapları arapçadır ama çoğu arapça bile bilmeden ezberlerler ve onlara söylenen şeyleri itiraz etmeden yaparlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

:lol::lol: :lol:

Bir dinsizin Kuranı veya şeriatı esas alarak Risale-i Nuru eleştirmesi çok komik

arkadaşım dinsizsen zaten kuranı şeriatı inkar etmişsin

şimdi onu doğru kabul ederek itham ve idialarda bulunmak hangi akla beyne uygundur?

bunu iddia edene ateist denilebilirmi?

2. mevzu

Bediüzzamanın telifi = RİSALE-İ NUR külliyatı = Kuranı Kerim ayetlerinin Tefsiri

bu basit formülü anlamaktan aciz iseniz

mesela E.hamdi yazır kuran tefsirinde yazmışki filan filan bu hamdi yazırın şahsi fikrimidir?

yoksa kuran ayetlerinin tefsirinde geldiği manamıdır?

3.Risale-i nur son 85 yıldır mahkemelerde 100 lerce kez (1960 akadar daha fazla) tetkik edilmiştir

hakkında dinsiz veya dindüşmanı bir çok bilir kişi raporu mevcuttur

aynı zamanda diyanet bilirkişilerince de araştırılmış hakkında raporlar düzenlenmiş

bunlardan hiçbiri yukarıda mevzu edilen nedenlerden dolayı Risale-i Nuru suçlu kusurlu bulunmamıştır

evet risalei nur "ilhamen" yazdırılmıştır bu vahiy değildir

ilhamla vahiy arasındaki farkları netten araştırıp bulabilirsiniz

Link to post
Sitelerde Paylaş

kardeş. senin saidin kendisi sobayla konuştuğunu iddia ediyor. ve bunu da gene kendisi yazdığı zırvalarda kaleme almış. kaynak olarak verilen sitenin o şekilde verilmesi de.."ateist siteyi örnek vermişsin,- yanlı site" dememen içindi. ama bakıyorum dansözlüğün üstünde bu gün ....

bi de zahmet olmazsa bok atıp kıvırmaya çalışacağına...yukardaki sorulara cevaplar versene ?

Senin said Peygamberinden de üstün - Kuran dan da mükemmel bir risaleti nur a sahip demi ?

2. peygamberiniz ?

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu iddialara cevap verip yanlışlığını isbat etmek yerine

küfür hakaret henüz gelimemiş bir kişiliğin belirtisi olsa gerek

aynen iade ediyorum

Tek bir kelime hakaret yok orda.

Ama bir nurcu için ''gerçekler'' bile hakaret sayılabiliyor tabi.

Yalanlara adanmış bir hayat için gerçeklerden daha ağır bir hakaret olabilir mi?

Daha iyi anlaşılsın diye tekrar soruyorum.

Biraz dürüstlüğün varsa cevap verebilmen lazım.

sevdiklerinden ebedi ayrılmak ve yok olacaklarını bilerek(inanarak) onların yüzüne bakmak

dehşet verecek kadar acı (bir süre ateist gibi düşündüm)

Ben de bir süre müslüman gibi düşündüm.

Ve sana soruyorum. Sevdiklerinin yüzüne baktığında onların cennete tavşanlar gibi düzüşen yada cehennemde kazıklara geçirilen halleri gözünün önüne gelmesi ne kadar acı (tamamen aynı ifadeler)

Sen buna nasıl katlanıyorsun?

a)Düşünmemeye çalışıyorsun

b)Düşünüyorsun ve bu düşünceler hoşuna gidiyor.

c)hiç katlanamıyorsun, sevdiklerinin yüzüne bakamıyorsun, allaha karşı gizli nefret besliyorsun?

nerde hakaret? BAsit bir soru bize açıkla.

senin karın cennete gidince önünde onca gılman tercihi varken seni mi seçecek sanıyorsun?BU dünyada daha iyi seçenekleri yok da o yüzden katlanıyor sana, ama cennete her istediği olacakken seni ne yapsın.

evet bu düşünce ile nasıl baş ediyorsun, bize iç dünyanın tüm karanlıklarını aç.

Aynı şeyler tüm yakınların için geçerli, sadece cennet değil cehennem senaryosuda var.

Said delisi bu konuyu nasıl açıklamış sizler için?

tarihinde ad hominem tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Anlamdan bahseden kim?

Ayrıca anlam da nedir?

Anlam dediğin şey bir yanılsama.

Ben sana diyorum ki, ortada bozuk çalışan sistemler var ve düzgün çalışan sistemler var.

Düzgün çalışan sistem çalışmaya devam etmeli.

Anlamlar, değerler, amaçlar birer yanılsama.

Yok öyle şeyler.

Uydurduğun anlamı, değeri, amacı göremiyor musun hakkatten?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...