Jump to content

Muhammed'le Röportajlar


Recommended Posts

Ölülerle mülakat yapmanın mümkün olup olmadığını her zaman düşünmüşümdür. Telepati denen bir şey varsa, ölülerle mülakatlar da yapılabilmelidir, değil mi? Ölülerle mülakat yapmanın başka ne gibi şartı olabilir? Ha evet.. Bir de öte dünyanın olması koşulu var ama, o hiç önemli değil. Herkesin inandığı bir şey öte dünya. Yalan olacak değil her halde. Yoksa beş milyar insan inanır mı? Yine de öte dünyaya ulaşmak ve orada ölen birini bulmak sanıldığı kadar kolay değil. Bu sorun beni epeyi düşündürdü. Sonunda bu zor duruma bir çare buldum…… Bir “telepatist” aracılığı ile onlara ulaşacaktım.

Bildiğiniz gibi, hemen herkeste hafif de olsa bir telepati duygusu vardır. Herkes telepatisttir yani... Ama her insanda olan telepati duygusu öte dünyaya ulaşmaya yetmiyor. Bize üstün yetenekli bir telepatist lazım. Aslında onlar da yetmiyor. Her üstün telepatist bize uygun değil. Son derece güçlü ve kuvvetli telepatist olmasının yanı sıra, sözüne güvenilir olması da gerekiyor. Son altı aydır ben işte böyle “yeminli bir telepatist” aramakla meşguldüm. Uzun araştırmalardan sonra kabul edebileceğim iki aday buldum…. İkisi de bizim Diyanet İşleri’nin telepati bölümünde görevli olarak çalışıyorlar. Birinden birini seçebileceğim.

Biliyorsunuz, bizim Diyanet bu servisi çok kullanıyor. Öte dünya ile olan ilişkileri ki, Diyanetin fonksiyonlarının önemli bir bölümünü oluşturuyor- bu servis tarafından sağlanıyor. Diyanetin bilimsel olmasının tek nedeni bu servisin çok güvenilir olması. Kabe üzerinden öte dünya ile yapılan haberleşmelerden sonra ikinci sırayı işgal ediyor, bizim Diyanet. Çok başarılı olduklarına eminim.

Konu üzerinde araştırma yaparken bir husus dikkatimden kaçmış. Her yeminli telepatist öte dünya ile yapılacak telepatik haberleşmeler için yeterli değil! Telepatistin üç din üzerinden yeminli olması gerekiyor. Allah’dan ki bu telepatistlerden biri bizim aradığımız vasıflara sahipmiş. Telepati görevini ona teklif ettim. Önce kabul etmek istemedi ama, biraz düşündükten ve kendisine vermeye hazır olduğum yüklü zarfı açıp baktıktan sonra, OK dedi…… Size onu kısaca tanıtayım…

İsmi Dr. Kristofer Abdülmuttalip Zebun. Ona biz kısaca KAZ demeye başladık. İslam, Hristiyan’lık ve Yahudilik dinlerinden yeminli bir telepatist. Özel olarak yetiştirilmiş. KAZ, öte dünyada telepatik ilişkilere gireceğimiz kişilerle telepatik dilde yapılan konuşmaları Türkçe’ye çevirecek. Biliyorsunuz, telepatik dil yalnız bir dildir. Hani diyelim öte dünyada Arapça konuşuluyor. Bu önce telepatik dile çevriliyor ve telepatistlere çok uzun dalgalar şeklinde iletiliyor. Telepatistin zihninde bu dalgalar çok kısa dalgalara, daha sonra da telepatistin istediği bir dile çevriliyor. Bu ilginç sürecin gerçek doğası pek iyi bilinmiyor ama, bazı meleklerin telepatiye özelleşmiş olduklarından kuşkulanılıyor.

Evet, sonunda beklediğimiz an geldi ve ilk mülakatı biraz sonra başlatacağız. Tahmin ettiğiniz üzere bu mülakatın kahramını Muhammed’den başkası değil. KAZ geldi ve yuvarlak masada ona ayırdığımız koltuğuna oturdu. Ben KAZ’ın sağ tarafındayın ve onunla el eleyim. Titreşimleri çok rahat bir şekilde algılayabileceğim. KAZ sayesinde ben de telepatist olmuş oluyorum. Yani telepatik konuşmalara ben de direkt olarak katılabileceğim. Biraz sonra ilk seans başlayacak.. Hadi hayırlısı. İnşallah çarpılmayız….

KAZ: (Gözleri kapalı uzun bir trans durumuna girdikten sonra)… Huuuuuuuuu, huuuuuuuuuu. Evet kimle temasdayım?

SES: Kimi arıyorsunuz?

KAZ: Hz. Muhammed’i (sav)

SES: O burada değil. Onu yanlış yerde arıyorsunuz. Burası cehemmen.

KAZ: Aman Allah’ın.. Çok afedersiniz. Yanlış bir dalga boyu düşürmüşüm galiba. Bazan bu çok uzun dalgalara pek güven olmuyor. Ne olur bunu günahlarıma saymayın.

SES: Kes şu dalga geçmeyi de defol karşımdan KAZ. Bir zebaniye nasıl davranılacağını bilmiyorsun.

KAZ: Aman sayın zebani. Ne yaptığımı biliyormuyun ben hiç. Bakın Hz. Muhammed’i (sav) yanlış yerde arıyormuşum. Bağışlayın beni

ne olur. İyi günler.

SES: İyi geceler demek istiyorsun… Cehannemde gün olmaz. Burası her zaman zifiri karanlıktır. Gecedir.

KAZ: (Uzaktan gelen korkunç telepatik çığlıkların etkisi altında kan ter içinde) İyi cehennemler, pardon, geceler ve karanlıklar…

KAZ yine trans durumuna geçer ve bu seferinde Cennet ile telepatik ilişki kurar.

KAZ: Alo.. Orası cennet mi?

Bu çağrıyı bir huri yanıtlar…

HURİ: Evet, hayatım canım, şekerim. Burası Cennet balım. Birisini mi istiyorsunuz? Her istediğiniz an bana sahip olabilirsiniz. Sizi çok, hem de pek çok tatmin edebilirim. Muamelem çok iyidir. Her seferinde yeniden bir kız olarak karşınıza çıkmak üzere yaratılmışımdır.

KAZ: Aman Huri hanım. Estağfrullah…. Ben daha ölmedim.. Sadece size bir sorum ve sizden bir ricam olacak..

HURİ: Buyurun KAZ bey. Soru ve ricanızı karşılamaya çalışayım. Sizin gibi müstakbel müşterilerimi, pardon sahiplerimi de, memnun etmekten çekinmem…

KAZ: Acaba Muhammed orada mı?

HURİ: Hangisi.. Burada milyonlarca Muhammed var.

KAZ: Hz. Muhammed (sap) canım… Diğerleri bizi hiç ilgilendirmiyor…

HURİ: Oooooooooo. O mu? Büyük Muhammed. Büyük olan Muhammed… En zevkli günlerimi onunla birlikte geçirdim. En büyüğü olduğu gibi, en çok bıkmayanı da O… Bir başlayınca aralıksız en azından 20 kere yapıyoruz. Beş dakika aradan sonra bir 20 kere daha yapabiliyor, bizim büyük Muhammed. Aslında hiç durmaksızın yapabilme yeteneği bile varmış.

O şu anda burada yok…

KAZ: Ne demek istediğinizi anlamadım. O orada nasıl olmaz? Demin yanlışlıkla Cehennemi aramış ve O’nu orada bulamamıştım. Bir zebani bana Cenneti aramamı tavsiye etmişti. Cenneti arıyorum. Orada da yok. Bu işte sakın bir bit yeniği olmasın. Alo… Hangi Cennet orası. Müslüman Cenneti mi yoksa Hristiyan Cenneti mi?

HURİ: Evet, burası Müslüman Cenneti ama, Muhammed’in kendisi değil, karıları buradadır. Bir zebaninin lafına güvenilir mi hiç. Onlar Cenneti ne bilecekler? Muhammed’in karıları için özel gılmanlar vardır. Onlardan duyduğuma göre Ayşe çok ateşli imiş. Muhammed peygamber, diğer peygamberlerle birlikte Cennetin Allah katındadır. Allah’la beraber yemek yer, çay, kayve içerler. Oturup sohbet ederler. Şu anda bir toplantıdalar ve İran, Irak, Afganistan gibi yerlerdeki önemli olayları tartışmaktadırlar…

KAZ: O zaman onları rahatsız etmeyim öyleyse.. Allah katını sonra ararım. Acaba oranın çok uzun dalga numarasını biliyor musunuz?

HURİ: Tabii ama siz yine de önce beni arayın. Sizi oraya ben bağlarım. Allah katına gelen direkt yayınlara kızmaktadır.

Bu ilk telepatik mülakat teşebbüsü fiyasko ile sonlandı. Allah’ın gazabını üstümüze çekmemek için, diğer mülakatları daha sonraki bir zamanda ve HURİ aracılığı ile yapmaya karar verdik. Seans sona erdiği zaman hepimiz kan ter içinde kalmış tiril tiril titriyorduk. İşte o zaman KAZ’ın görevinin ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu anladım. Verdiğimiz her lirayı hak etmişti. Seansa birkaç saatlik aradan sonra devam etmeye karar verdik.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Üç saat dinlenmeden sonra yeni bir seansa başladık. Yuvarlak masa etrafındaki yerlerimizi aldık. KAZ, HURİ’yi buldu ve sonunda Allah’ın katına ulaşabildik.

KAZ: Huu Huuuu, acaba Allah’ın katına mi ulaştım, Allah benim günahlarımı bağışlar inşallah. O büyüktür. Affedendir. O her şeye kadir olandır.

SES: Evet, evet… Kısa kes.. Biliyoruz O’nun nelere kadir olduğunu.. Ben Cebrail.. Sen kimsin ve nereden arıyorsun?

KAZ: Efendim, ben KAZ’ım.. Türkiye’den arıyorum. Burada Hacı diye bir dinsiz var. Artık aynı zamanda Allah’sız mıdır, pek emin değilim. Allah’la mülakat yaptıktan sonra insan hala ateist olur mu bilemiyorum. Hacı dinsizi Muhammed Peygamberle (sav) röportaj yapmak istiyor.

CEBRAİL: Muhammed peygamberin dinsizlere ayırcağı fazla zamanı yoktur. Şu anda başında 10 tane Huri var. Hepsi sıralarını bekliyor. 11’ncisi altındadır. Biraz beklerseniz onlarla işini bitirir bitirmez sizle telepati yapmasına çalışırım.

KAZ: Aman sayın Cebrail efendimiz. Ben o kadar uzun zaman bekleyemem. 11 huri en azından bir gününü alır Muhammed peygamberin…

CEBRAİL: Sen ne diyorsun be kardeşim. 11 huri taş çatlasa 11 dakikada halledilir. Ben O’nun 20 huriyi 10 dakikanın altında becerdiğini biliyorum. Siz hele biraz bekleyin orada. Bakın ilk hurinin işi bitti bile. İkincisine başladı. Aman Allah’ın.. O ne pozisyon öyle.. Bu keresinde huri üste tırmanmış durumda.. Daha neler göreceğiz Muhammed’den. Her seferinde yeni bir pozisyon öğreniyoruz.

KAZ ne telepati edeceğini bilememenin şaşkınlığı içinde trans durumun sürdürmekte ve Muhammed’in hurilerle cinsel etkinliğinin bitmesini beklerken Kur’an’dan dualar okumaktadır. Sonunda birden gelen çok güçlü bir telepati mesajı ile irkilmiştir.

SES: Evet, ben Muhammed. Cebrail sizin KAZ olduğunuzu söyledi. Acele edin lütfen. Huriler dizildi beni bekliyorlar. Daha sonra Musa ile bir yemek yiyeceğim. Kızıl denizi konuşacağız. Bugün çok meşgulüm. Bu yapacağım röportaj benim için pek uygun değil ama, Müslüman’lar aydınlatılacağı için o Hacı zındığı ile konuşmaya karar verdim. Adı ne de olsa bizim İslam’ın koşullarından biri değil mi? Nerden bulmuş o ismi kendine bu zındık? Neyse.. Hadi onu ver bakiiiiiimmmm

KAZ: Aman efendimiz.. Kulunuz, köleniz ve en güvenilir dostunuz KAZ, sizlere sonsuz şifalar ve bizleri bağışlamanızı can-ı gönülden diler.. Hacı’yı veriyorum efendim..Hürmetlerimle el ve ayaklarınızdan öperim.

MUHAMMED: Olur, olur.. Hadi fazla vakit geçirmeden ver şu zındık Hacı’yı bakiiiimmm.

HACI: Selamün aleyküm, Muhammed.

MUHAMMED: Ulan piç. Daha bir peygambere nasıl hitabedileceğini bilmiyorsun. Bak örnek al KAZ’dan. Bir peygamberle konuştuğunu unutmamalısın. Benim adımdan sonra (sav) demeyi ihmal etmemelisin…

HACI: Olur.. sav.

MUHAMMED: Ulan domuz kılıklı zındık. İsmimden sonra dedim.. Kafasız Hacı.. Yaw siz dinsizlere laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zor. Bak şimdi bana hendek savaşını hatırlattın. Nasıl şaşırtmıştım Mekkelileri, değil mi? Ben bütün hayatımda senin gibi tonla münafıkla karşılaştım ve çoğunun kellesini düşürdüm..

Sana benzer çok zındıkla savaştım Mekke’de, Medine’de.. Neyse.. İlk sorunu sor bakalım Hacı zındığı.. Ve elini çabuk tut. Belimden aşağısı kaşınmaya başladı bile.

HACI: Sayın peygamberimiz.. Neydi sat miydi..

MUHAMMED: s.a.v. benim aptal çocuğum. Sav, sav.. Oldu mu?

HACI: Oldu efendimiz. Nedense bir türlü dilim varmıyor.. İlk sorum sizin seksüel gücünüzle ilgili.. Bu konuda hadislerle ifade edilen çeşitli rivayetler var. Bazı hadislere göre sizin cinsel gücünüz 30, hatta 40 erkeğe bedel olarak açıklanıyor.

Buhari’nin e’s-Sahih’ine göre Enes’e soruyorlar ve o şunları söylüyor. Evet. Biz aramızda Peygambere 30 erkek gücil (şehvet) verildiğini konuşurduk. Diğer hadislerde de sizin 40 erkeğinki kadar şehvetli olduğu yazılı.. Bu rivayetler doğru mu?

MUHAMMED: Bunları okuduğunuz kaynaklar yalan ve yanlış hadislerdir. Hepsi de tümüyle iftiradır. Nerde okudun bunları?

HACI: Turan Dursun’un kitabında yazıyor..

MUHAMMED: Tahmin etmeliydim.. Başka ne beklersin ondan! O kadar yıl imamlık, hocalık yaptı. Vaizler verdi. Ne kadar nankör biri imiş… Sonunda öldürttük onu.. Öldürme emirlerini benim de imzaladığımı biliyor musun? Tetikçileri Allah bizzat tayin etmişti. Neyse.. Gelelim soruya.. Benim 30-40 erkek kadar güçlü olduğum hiç doğru değil. O da diğerleri gibi Turan Dursun’un yalan ve yanlışlarından biri. Ben sağken ve 60 yaşından önce 100 erkeğin şehvetine sahiptim. 60 yaşından sonra bu gücüm giderek azaldı. Öldüğüm zaman bile 10 erkeğe bedeldim. Şu anda burada, yani Cennet’in Allah katında, en azından 1000 erkeğe bedelim. Bana inanmıyorsan, beni yakından tanıyan hurilerime sor..

HACI: Acaba diyorum efendimiz.. Bu kadar büyük şehvet sizin için yararlı mı yoksa zararlı mı?

MUHAMMED: Ben dünyada iken hem iyi ve yararlı tarafı vardı. Hem de kötü ve zararlı tarafı. Karılarımı tatmin edebiliyor, hatta etrafdaki cariyelerimi rahatlıkla düzebiliyordum. Bütün sorunum Ayşe ile idi. Yalnız Ayşe olsa.. Onu kandırmak yine kolaydı. İki gece üstüste onunla yaptıp, onu bir çok kereler orgazma ulaştırsam, beni en azından bir hafta rahat bırakırdı. Sefiyye ve Sevde ile birleşen Ayşe, diğer karılarıma karşı hizipleşmişti. Diğer karılarım bir gün isyan etmişlerdi.. Allah’dan ki Allah araya girdi de sorunu halletti.

HACI: Evet. Ben de aynı konuya değinecektim. Lafı ağzımdan kaptınız Hz. Peygamberimiz Muhammed (sav). Size Kur’an’dan bir ayet hatırlatacağım.. Karılarınızla ilgili..

Ahzap 51 İngilizcesini söyleyim isterseniz. Türkçesi kaba duruyor.. Hem İngilizce tercümesi Arapçaya daha yakın..

33:51: You may put off any of your wives you please and take to your bed any of them you please. Nor it is unlawful for you to receive any of those whom you have temporarily set aside. That is more proper, so that they may be contented and not vexed, and may all be pleased with what you give them. Allah knows what is in your (the believers) hearts. Surely Allah is all-knowing and gracious. It shall be unlawful for you to take more wives or to change your present wives for another women, though their beauty please you, unless they are slave-girls, whom you own. Allah takes cognizance of all things.

Bu ayete göre biz erkeklere Kur’an’da karılarımıza adil davranmama hakkı veriliyor. Yani bizim onlardan istediğimizle yatma hakkımız var. Bir sıra izlemek zorunda değiliz. Yine Turan Dursun’a göre, Ayşe’nin sırasını başka bir kadınla değiştirmek için size vahiy geliyor ve bunu Ayşe hiç beğenmiyor.

MUHAMMED: Yine Turan Dursun! Bütün fitnelikler onun başı altından çıkıyor.. Onun şu anda nerede olduğunu biliyor musun? Şaşıracaksın belki ama, Turan Dursun şu anda cennette. Evet.. Cennette.. Allah bilir kimbilir kaç hurisi vardır. Cennette olmasının da basit bir nedeni var. Müslüman olup da ateizme dönenleri önce cennete alıp, mükafatlandırıyoruz. Geride kalan zamanlarını ise cehennemde geçiriyorlar. Bu çok mantıklı bir yaklaşım. Allah’ın adaletinin ne kadar muhteşem olduğunu gösteriyor. Böyle yapınca cehennem için ilerde daha çok zaman kalıyor. Malum. Sonsuza kadar orada kalacak. Müslüman olan ateistler için ise bunun tersini yapıyoruz. İyi bir düşünce değil mi? Allah herşeyin doğrusunu bilendir..

Şimdi yukarda bahsettiğin ayeti açıklayım Hacı zındığı..

Ayşe hınzırlık yapıp duruyordu. Ben sıramı kimseye vermem gibisine yani. Yaw dedim, kendi kendime. Alt tarafı bir gecelik eğlence. Bir gün bekleyemez mi? İnatçı karı.. O gece fıstık gibi bir köle bulmuştum. Bakire idi hem de. Ne yapayım, ne edeyim diye düşünürken, Allah’dan bir teklif geldi.

Muhammed dedi Allah.. (Bak dikkatini çekerim Allah bana Muhammed dedigi zaman sav yi kullanmıyor) Ben bu işin kolayını buldum.

Sana bir ayet vahiy edeceğim ve sen onu Ayşe’ye okuyacaksın. İşte o ayet tümüyle, diğerleri gibi, Allah’ın fikri ve sözleri.. Gerçi o ayet Ayşe’nın hırçınlığı için indi ama, Allah tarafından vahyedildi. O ayet için Cebrail, onca işi arasında bana ulaşmak için özel bir sefer yaptı.

HACI: Sağolunuz efendimiz.. Büyüğümüz.. Sizin daha çok vaktinizi almak istemiyorum. Bu kadar zaman hurilerden uzak durdunuz. İhtiyacınız kabarmıştır..

MUHAMMED: O konuda hiç endişe etme Hacı kulum. Ben seninle konuşurken bu işi elleri ve dudakları ile yapan özel huriler etrafımı sardı ve beni en azından 20 kere boşalttı. Allah’ın rahmeti Müslüman’ların üstüne olsun..

Muhammed’le yaptığımız ilk seans bu şekilde sona erdi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı senin yüzünden müslüman olacam :D müslümanlara bak 4 karı sayısız cariye harem köleler hepsi helal zevki sefa icinde düşünmeden üretmeden yan gelip yatıyolar sonrada cennette sex partilerine devam süpanallah nebe;33 Göğüsleri yeni tomurcuklamış kızlar var.

düşünmek yasak cenneti hayal et yeter islamın sloganı bu olabilir aslında dünyada sex cennette sex :D

lan biraz kafayı az çaıştırıp müslüman olmak varmış da neyse

tarihinde FREE MAN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili CharlesDarwin kardeşim:

Aslında Muhammed'le yapılan bu röportaj fiktif bir yazı gibi durmasına ragmen, temel olarak Kur'an'a ve hadislere dayanıyor.

Kur'an'dan ayet quote ettim. 33:51. Başkaları da var.

Muhammed'in cinsel gücünün kaç erkeğe bedel olduğu birçok kereler tartışma konusu olmuştur.

Bu konuda oldukça geniş bir hadis literature vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

KAZ: (Gözleri kapalı uzun bir trans durumuna girdikten sonra)… Huuuuuuuuu, huuuuuuuuuu. Evet kimle temasdayım?

SES: Kimi arıyorsunuz?

KAZ: Hz. Muhammed’i (sav)

SES: O burada değil. Onu yanlış yerde arıyorsunuz. Burası cehemmen.

KAZ: Aman Allah’ın.. Çok afedersiniz. Yanlış bir dalga boyu düşürmüşüm galiba. Bazan bu çok uzun dalgalara pek güven olmuyor. Ne olur bunu günahlarıma saymayın.

SES: Kes şu dalga geçmeyi de defol karşımdan KAZ. Bir zebaniye nasıl davranılacağını bilmiyorsun.

KAZ: Aman sayın zebani. Ne yaptığımı biliyormuyun ben hiç. Bakın Hz. Muhammed’i (sav) yanlış yerde arıyormuşum. Bağışlayın beni

ne olur. İyi günler.

SES: İyi geceler demek istiyorsun… Cehannemde gün olmaz. Burası her zaman zifiri karanlıktır. Gecedir.

KAZ: (Uzaktan gelen korkunç telepatik çığlıkların etkisi altında kan ter içinde) İyi cehennemler, pardon, geceler ve karanlıklar…

KAZ yine trans durumuna geçer ve bu seferinde Cennet ile telepatik ilişki kurar.

KAZ: Alo.. Orası cennet mi?

Bu çağrıyı bir huri yanıtlar…

HURİ: Evet, hayatım canım, şekerim. Burası Cennet balım. Birisini mi istiyorsunuz? Her istediğiniz an bana sahip olabilirsiniz. Sizi çok, hem de pek çok tatmin edebilirim. Muamelem çok iyidir. Her seferinde yeniden bir kız olarak karşınıza çıkmak üzere yaratılmışımdır.

KAZ: Aman Huri hanım. Estağfrullah…. Ben daha ölmedim.. Sadece size bir sorum ve sizden bir ricam olacak..

HURİ: Buyurun KAZ bey. Soru ve ricanızı karşılamaya çalışayım. Sizin gibi müstakbel müşterilerimi, pardon sahiplerimi de, memnun etmekten çekinmem…

KAZ: Acaba Muhammed orada mı?

HURİ: Hangisi.. Burada milyonlarca Muhammed var.

KAZ: Hz. Muhammed (sap) canım… Diğerleri bizi hiç ilgilendirmiyor…

HURİ: Oooooooooo. O mu? Büyük Muhammed. Büyük olan Muhammed… En zevkli günlerimi onunla birlikte geçirdim. En büyüğü olduğu gibi, en çok bıkmayanı da O… Bir başlayınca aralıksız en azından 20 kere yapıyoruz. Beş dakika aradan sonra bir 20 kere daha yapabiliyor, bizim büyük Muhammed. Aslında hiç durmaksızın yapabilme yeteneği bile varmış.

O şu anda burada yok…

KAZ: Ne demek istediğinizi anlamadım. O orada nasıl olmaz? Demin yanlışlıkla Cehennemi aramış ve O’nu orada bulamamıştım. Bir zebani bana Cenneti aramamı tavsiye etmişti. Cenneti arıyorum. Orada da yok. Bu işte sakın bir bit yeniği olmasın. Alo… Hangi Cennet orası. Müslüman Cenneti mi yoksa Hristiyan Cenneti mi?

HURİ: Evet, burası Müslüman Cenneti ama, Muhammed’in kendisi değil, karıları buradadır. Bir zebaninin lafına güvenilir mi hiç. Onlar Cenneti ne bilecekler? Muhammed’in karıları için özel gılmanlar vardır. Onlardan duyduğuma göre Ayşe çok ateşli imiş. Muhammed peygamber, diğer peygamberlerle birlikte Cennetin Allah katındadır. Allah’la beraber yemek yer, çay, kayve içerler. Oturup sohbet ederler. Şu anda bir toplantıdalar ve İran, Irak, Afganistan gibi yerlerdeki önemli olayları tartışmaktadırlar…

KAZ: O zaman onları rahatsız etmeyim öyleyse.. Allah katını sonra ararım. Acaba oranın çok uzun dalga numarasını biliyor musunuz?

HURİ: Tabii ama siz yine de önce beni arayın. Sizi oraya ben bağlarım. Allah katına gelen direkt yayınlara kızmaktadır.

Bu ilk telepatik mülakat teşebbüsü fiyasko ile sonlandı. Allah’ın gazabını üstümüze çekmemek için, diğer mülakatları daha sonraki bir zamanda ve HURİ aracılığı ile yapmaya karar verdik. Seans sona erdiği zaman hepimiz kan ter içinde kalmış tiril tiril titriyorduk. İşte o zaman KAZ’ın görevinin ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu anladım. Verdiğimiz her lirayı hak etmişti. Seansa birkaç saatlik aradan sonra devam etmeye karar verdik.

Yaşı kemâle ermiş insanların, ölüm gerçeği ile yüzleşmesi sırasında, ölümün, soğuk nefesinin tenlerinde yarattığı irkilme ve bilinçlerinde yarattığı iç güdüsel yok olma korkusunun dışa vurumunu ifade eden, korkuyu, gerçeği itibarsızlaştırarak, sanal masturbasyon ile yenme ataklarıdır yukarıdaki cümleler.

Orgazmınız hayırlı olsun, Ölüm, tenlerinize soğuk dalgalar halinde çarpıp, tenleriniz irkilirken.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşı kemâle ermiş insanların, ölüm gerçeği ile yüzleşmesi sırasında, ölümün, soğuk nefesinin tenlerinde yarattığı irkilme ve bilinçlerinde yarattığı iç güdüsel yok olma korkusunun dışa vurumunu ifade eden, korkuyu, gerçeği itibarsızlaştırarak, sanal masturbasyon ile yenme ataklarıdır yukarıdaki cümleler.

Orgazmınız hayırlı olsun, Ölüm, tenlerinize soğuk dalgalar halinde çarpıp, tenleriniz irkilirken.

Bunun konuyla ne alakası var psycho!

Aslında yazdığın şeylerle sen mastürbasyon yapıyorsun.

Hacı yazmış yazmak istediğini.

Sen de Hacının yazdıklarından nefret etmişsin ve kendini Hacı ölecek ve cehenneme gidecek diye avundurup sevindirmeye çalışıyorsun.

Mastürbasyon yapıyorsun.

Konuyla alakası yok bu yazdıklarının.

Muhammedle yapmış röportajı işte.

Sana da geçirmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun konuyla ne alakası var psycho!

Aslında yazdığın şeylerle sen mastürbasyon yapıyorsun.

Hacı yazmış yazmak istediğini.

Sen de Hacının yazdıklarından nefret etmişsin ve kendini Hacı ölecek ve cehenneme gidecek diye avundurup sevindirmeye çalışıyorsun.

Mastürbasyon yapıyorsun.

Konuyla alakası yok bu yazdıklarının.

Muhammedle yapmış röportajı işte.

Sana da geçirmiş.

Öncelikle siz nasıl bir üsluba sahipsiniz?

"Argo" kelimeleri cümle içerisinde kullanarak, baskın güç olduğunuzu mu sanıyorsunuz?

Sizinle hiç alakası olmayan iletilere cevap vererek, bir başkasının sözel muhataplığınımı gerçekleştiriyorsunuz?

Siz Hacı'mısınız?

Hacı, bilinç altında yaşattığı ölüm gerçeğine baskın çıkmak amacı ile sanal mastürbasyon yaparak, bilinçsel nokta da orgazm olarak bilinç altını rahatlatmaya çalışıyor.

Bunu gerçekleştirirken de, bilincini yapılandıran ve ölüm gerçeğine çare olamayan Ateistik düşüncenin yarattığı "Anksiyete" atakları ile, öte dünyaya dair felsefesi ve umudu olan Teistik düşünceye, kendince saldırıyor, Teistik düşüncenin kaynaklarını, kendince alaya alarak sanal orgazm yaşıyor.

Tüm ifadelerinin ardında, hayatı tatmış olmanın ve ölüm süreci gerçekleştiğinde, hayatı sonsuza dek algılayamamanın, yok olmanın, farkındalık yetisinden mahrum olarak moleküler düzey de bilinçsiz atom olmanın verdiği panik atak ve anksiyete nöbetleri, ayan beyan durmaktadır.

Bilim sayfasında "atom ve atom altı düzey de bilinç" ile ilgili düşüncelerinin temelinde, bir anlamda yeni bir dinin ölüm sonrasında yeni diğer dünya hayatı formatı göze çarpmaktadır.

Bu nokta da, Hacı'nın şahsında Hacı gibi düşünen tüm insanlara "Le küm, dini küm veliye din" diyerek, sizin dininizin de bizim dinimizden fantastizm noktasında çok farklı olmadığını ifade ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle siz nasıl bir üsluba sahipsiniz?

"Argo" kelimeleri cümle içerisinde kullanarak, baskın güç olduğunuzu mu sanıyorsunuz?

Sizinle hiç alakası olmayan iletilere cevap vererek, bir başkasının sözel muhataplığınımı gerçekleştiriyorsunuz?

Siz Hacı'mısınız?

Hacı, bilinç altında yaşattığı ölüm gerçeğine baskın çıkmak amacı ile sanal mastürbasyon yaparak, bilinçsel nokta da orgazm olarak bilinç altını rahatlatmaya çalışıyor.

Bunu gerçekleştirirken de, bilincini yapılandıran ve ölüm gerçeğine çare olamayan Ateistik düşüncenin yarattığı "Anksiyete" atakları ile, öte dünyaya dair felsefesi ve umudu olan Teistik düşünceye, kendince saldırıyor, Teistik düşüncenin kaynaklarını, kendince alaya alarak sanal orgazm yaşıyor.

Tüm ifadelerinin ardında, hayatı tatmış olmanın ve ölüm süreci gerçekleştiğinde, hayatı sonsuza dek algılayamamanın, yok olmanın, farkındalık yetisinden mahrum olarak moleküler düzey de bilinçsiz atom olmanın verdiği panik atak ve anksiyete nöbetleri, ayan beyan durmaktadır.

Bilim sayfasında "atom ve atom altı düzey de bilinç" ile ilgili düşüncelerinin temelinde, bir anlamda yeni bir dinin ölüm sonrasında yeni diğer dünya hayatı formatı göze çarpmaktadır.

Bu nokta da, Hacı'nın şahsında Hacı gibi düşünen tüm insanlara "Le küm, dini küm veliye din" diyerek, sizin dininizin de bizim dinimizden fantastizm noktasında çok farklı olmadığını ifade ediyorum.

Bayılıyorum sizin bu bilinçaltı okumalarınıza. En büyük hobiniz ateistlerin bilinçaltını okumak.

Çook bilimselsiniz çok...

>>>"Orgazmınız hayırlı olsun, Ölüm, tenlerinize soğuk dalgalar halinde çarpıp, tenleriniz irkilirken."

Bu beddualarınıza da bayılıyorum, onu da söylemeden geçemeyeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle siz nasıl bir üsluba sahipsiniz?

"Argo" kelimeleri cümle içerisinde kullanarak, baskın güç olduğunuzu mu sanıyorsunuz?

Sizinle hiç alakası olmayan iletilere cevap vererek, bir başkasının sözel muhataplığınımı gerçekleştiriyorsunuz?

Siz Hacı'mısınız?

Hacı, bilinç altında yaşattığı ölüm gerçeğine baskın çıkmak amacı ile sanal mastürbasyon yaparak, bilinçsel nokta da orgazm olarak bilinç altını rahatlatmaya çalışıyor.

Bunu gerçekleştirirken de, bilincini yapılandıran ve ölüm gerçeğine çare olamayan Ateistik düşüncenin yarattığı "Anksiyete" atakları ile, öte dünyaya dair felsefesi ve umudu olan Teistik düşünceye, kendince saldırıyor, Teistik düşüncenin kaynaklarını, kendince alaya alarak sanal orgazm yaşıyor.

Tüm ifadelerinin ardında, hayatı tatmış olmanın ve ölüm süreci gerçekleştiğinde, hayatı sonsuza dek algılayamamanın, yok olmanın, farkındalık yetisinden mahrum olarak moleküler düzey de bilinçsiz atom olmanın verdiği panik atak ve anksiyete nöbetleri, ayan beyan durmaktadır.

Bilim sayfasında "atom ve atom altı düzey de bilinç" ile ilgili düşüncelerinin temelinde, bir anlamda yeni bir dinin ölüm sonrasında yeni diğer dünya hayatı formatı göze çarpmaktadır.

Bu nokta da, Hacı'nın şahsında Hacı gibi düşünen tüm insanlara "Le küm, dini küm veliye din" diyerek, sizin dininizin de bizim dinimizden fantastizm noktasında çok farklı olmadığını ifade ediyorum.

Üslubu sen istedin.

Burada yayınlanan şeyle Hacının ölümü tatması vs alakası yok.

Yani sen pislik yaptın, saldırganlık yaptın, eşşeklik yaptın.

Bunların karşılşığını da almak zorundasın.

Leküm meküm olayı yok.

Senin din dediğin şeyin "seninki sana benimki bana" diye bir tercih özgürlüğü yok.

Din dediğin o şey insanlar için tehlikeli ve yokedilmeli. Alkolizm gibi. cinayet gibi yani. Baskılayarak toplumlardan silinmeli.

Ayrıca Ateizm bir din değildir.

Bizler birşeylere inanmayız.

Bildiklerimizi kullanır, bilmediklerimize nesnel ilkelerle kafa yorarız.

Onun bunun dediğini benimsemeyiz.

Bir Ateist Darwin şöyle demiş, Ahmet böyle demiş diye kendine gerçek benimsemez.

Ateist gerçeği anladıktan sonra benimser.

Evrim bilimciler 5 milyon kitap yazsa da, Ateist o kitaplar içindeki ancak sınadıktan sonra alabilir.

İyi olmayı ve iyilik yapmayı bile beceremiyorsunuz inancınız yüzünden.

Gelmiş admaın yazdığı başlığa "Öleceksin" "Ölünce şöyle olacak" "Görürsün sen" tarzı ahmakça şeyler yazıyorsun bir de üslup dersine giriyorsun.

Ahlaksızsınız hepiniz işte.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Üslubu sen istedin.

Burada yayınlanan şeyle Hacının ölümü tatması vs alakası yok.

Gelmiş admaın yazdığı başlığa "Öleceksin" "Ölünce şöyle olacak" "Görürsün sen" tarzı ahmakça şeyler yazıyorsun bir de üslup dersine giriyorsun.

Ahlaksızsınız hepiniz işte.

İlginç.

Yazmadığım cümleleri yazdığımı iddia ederek hangi zaferi elde edeceksiniz? Merak içerisindeyim!

"Öleceksin" Evet. Hacı'da dahil olmak üzere her insan ölecek.Bu kaçınılmaz bir realite.

"Ölünce şöyle olacak" Lütfen bu iddianızı temellendirecek cümlelerimi buraya paylaşın.

"Görürsün sen" Lütfen bu iddianıza da delil olacak cümlelerimi buraya paylaşın.

"Burada yayınlanan şeyle Hacının ölümü tatması vs alakası yok." Aksine, konu bil fiil ölüm ve ölüm sonrası ile ilgili.

Bir inancı kötülemek uğruna, inancı oluşturan kriterleri alaya almak, ölen bir şahsiyet ile "Sanal Röportaj" gerçekleştirerek, sanal mastürbasyon yapmak, ölüm sonrası kaygının yarattığı bir sanrıdır.

Aklı başında hiç bir Ateist inancı eleştirmez. Eleştiri getirilmesi gereken yegane unsur, "İnsan" adını verdiğimiz canlının hayata kattığı artı yahut eksi değerlerdir. Kötü olan insan, inançlı yahut inançsız kötüdür.

Hacı, bu konu da İslam öğretisini Ti'ye alarak, iç dünyasında kopan fırtınanın ip uçlarını sergilemektedir.

Korkuyor!

Endişe ediyor!

Çünkü ölüm sonrasında algı boyutuna ne olacağını bilmiyor!

Ölüme! karşı tüm dik durma gayretlerine rağmen, ölüm sonrası bedenine karşı yaşanacak seküler süreci fark ettikçe, bilinç altında kopan fırtınaları, öte dünyadan tekrar yaşama umudu vaad eden dinleri eleştirerek, istihza ederek, küçümseyerek bastırmaya çalışıyor. Yukarıda ki konu başlığında, bu açıkça görülmektedir.

tarihinde selimkanat tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşı kemâle ermiş insanların, ölüm gerçeği ile yüzleşmesi sırasında, ölümün, soğuk nefesinin tenlerinde yarattığı irkilme ve bilinçlerinde yarattığı iç güdüsel yok olma korkusunun dışa vurumunu ifade eden, korkuyu, gerçeği itibarsızlaştırarak, sanal masturbasyon ile yenme ataklarıdır yukarıdaki cümleler.

Orgazmınız hayırlı olsun, Ölüm, tenlerinize soğuk dalgalar halinde çarpıp, tenleriniz irkilirken.

kuranın sapık gerceklerini başka bir yoldan tekrar yüzünüze vurmuş o kadar anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az

Link to post
Sitelerde Paylaş

(Ey Muhammed)''Andolsun senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ancak alay edenleri, alaya aldıkları şey kuşatıverdi.''21 / ENBİYÂ - 41

Ey ateistler yaptıklarınız siz öldükten veya kıyamet koptuktan sonra sizi mutlaka kuşatacaktır.Dalganıza devam edin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

(Ey Muhammed)''Andolsun senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ancak alay edenleri, alaya aldıkları şey kuşatıverdi.''21 / ENBİYÂ - 41

Ey ateistler yaptıklarınız siz öldükten veya kıyamet koptuktan sonra sizi mutlaka kuşatacaktır.Dalganıza devam edin...

Sürekli bir tehdit ve korkutma psikolojisi ile inandırma çabası... Akla mantığa uymayan savlarınızı tehdit ile kabul ettirmeye çalışmak ne kadar mantıklı sence hiç düşündün mü?

Link to post
Sitelerde Paylaş

MUHAMMED'LE MÜLAKATLAR... SÜNNET

Muhammed’le bir seans daha yapıyoruz. KAZ yerini aldı ve telepati başladı.

HACI yine KAZ’in sağında. Her kes el ele..

KAZ; Huuuu Huuuuu Cennet... peygamber katı... Huuuu huuuu

GÜR BIR SES; Ne var KAZ, yine yolunan bir kaz gibi uluyorsun...

KAZ: Aman Cebrail efendimiz(sav) ne olur bağışlayınız.

GÜR SES: Ne biliyorsun benim Cebrail oldugumu?

KAZ; Aman efendimiz, ne zaman Cennetin Allah katını arasam Cebrail hazreterli cıkıyor da.

GÜR SES; O simdi dua ediyor bana. O yüzden ben çıktım.

KAZ; Aman Allahım neler başıma geliyor. Yoksa, yoksa siz misiniz?

GÜR SES; Evet, benim bu keresinde kulum. Hiç ummadın değil mi beni karşında bulmayı?

KAZ: Nasil umarım yarabbim. Nasıl umarım, Allah'ım. Lütfen günahlarımı bağışlayın. Affedin bu kulunuzu ne olur. Bir hata yaptım. Sizin katınızı aradım. Allah’im ne olur bagislayin bu kulunuzu. Bir daha asla böyle bir sey yapmayacagim. Bir daha cennet katomo aramayacağım. Tanrım beni ne olur bagışlayın.

GÜR SES; Kaz kulum. Su tanrı lafını bir daha duymak istemiyorum. Biliyorsun, ben Allah’ım, Tanrı değilim. Nedir bu Tanrı lafı? Onu yalnız Hristiyanlar kullanıyor. Üstelik Kutsal Ruh diye bir şey uydurmuşlar, dua edip duruyorlar ona. Kutsal Ruh aslında Isa’nin kendisidir. Bir peygamber O. O’un ben peygamber diye indirdim, O orada iken benim adımı yayacağına, kendi ününü yaymaya başladı ve kendine Tanrı ünvanını aldı. Yahu biz burada neyiz? Artık sesimi çıkarmadım. Kendini Tanri diye yutturdu diye. Ben ne de olsa Allah’ım ya. Artık O’na tanrılığı bağışladım. Ama unutmaki KAZ kulum, O Muhammed'den daha önemli degildir. Hatta en son peygamber olan Muhammed benim en güvenilir peygamberimdir. Onu çok severim. Isa aslında daha bir çok saçmalıklar yaptı ama, ben hepsini bağışladım. Efendim, mahşer günü gelecekmiş de, kendisine inananları bizzat öte dünyaya götürecekmiş de. Muhammed mahşer günü görünmeyecekmiş de.. Yalan, hep Hristiyan propagandası. Papazların uydurması. Mahşer günü bütün insanlar kendi başlarının çaresine bakacak. Ben ne yapacam biliyor musun, KAZ kulum? Mahşer gününde bütün peygamberleri, hepsini, dünyaya göndereceğim ve onlardan kendi başlarının çaresine bakmalarını isteyeceğim Çünkü hepsi de kusurludur. Yalnız Muhammed mi? Isa da kusurludur, O yalanları ile, o zamparalikları, oğlancılığı... Insan ruhuna giren tanrı palavrası... Musa’nin o kızıl deniz mucizesi. Sanki denizi açan o imiş gibi. Hepsini ben yaptım ama adım kimsenin ağzında degil! Bu ne rezalettir. Herkes Musaya atfediyor benim mucizelerimi. Onları nah yapardı Musa, ben olmasaydım. Muhammed’de gözü herkesin. Neymiş, 6 yaşında Ayşe ile evlenmişmiş, neymiş kadınlar tarlalarınızdır demişmiş... Ne rezalet. Ben dedim o lafları. Kadınlar tarlalarınızdır diyen benim. Gercekten, eğer kadınlar olmasaydı, erkeklerin çocuğu nasıl olacaktı? Erkekler çiftçilik yapıp buğday üretiyorlar ya. Aynı şey değil mi çocuk sahibi olmak. Bu keresinde, tarla yerine kadınları kullanıyorlar. Ayni şeyleri tekrar söylemek zorunda kalsam, bir kelimesini bile değiştirmezdim. Evet, hala israr ediyorum ve diyorum ki;

“kadınlar tarlalarınızdır”. Tarlalarınıza istediğiniz zaman girebilirsiniz. Kim bana karşı gelecek?...... Neyse KAZ, biliyorum, biliyorum, biliyorsun, ben her şeyi biliyorum. Soru sorulmaktan nefret ederim. Evet, biliyorum, öteden beri merak ediyorsun, benimki her erkeğinkinden büyüktür, evet ben her şeye kadirim, evet... Muhammed geliyor işte, biliyorum O’nunla konuşmak istiyor HACI, O’nu veriyorum...

MUHAMMED; Ne var yine HACI kulum, bu keresinde çok uygunsuz bir zamanda aradın. Ben, diger Peygamberlerle beraber uzayın ne olup, ne olmadığını tartışırken Cebrail duaya dalmıştı. Telepatiye en yakınımız Allah idi. O nedenden seni o yanıtladı. Neyse bu vesile ile gördünüz ki, bu Allah işi öyle şaka falan değil. Çok ciddi. Daha ne kanıt istiyorsunuz. Allah’la bizzat konuştunuz. Peki ne zaman Müslümanlığa geri döneceksin Hacı kulum. Bak ben bunu sana uzun zamandır hatırlatıp duruyorum. Tekrar söylüyorum, Hacı kulum, zaman geçiyor, yaşlanıyorsun.... Düşün şöyle bir... Olayı anlıyor musun?

Birden Hacı'nın bütün dünyası ters yüz oldu... Büyük bir baş dönmesi içinde nerdeyse kendinden geçecekken, etrafa bakınan Hacı, kendini aynı odada Muhammed ve Cebrail ile birlikte buldu. Ne olmuşsa olmus, büyük bir kuvvet onu sanki Cennetin Allah katına transport etmişti. Gözlerine inanamıyordu Hacı.

Muhammedle aynı odada bulunuyor, aynı havayı soluyordu. Köşede duran Cebrail, elinde koca bir pala ile, korkunç bir manzara oluşturuyordu. Boyu en azından 5 metre olmalıydı. Elinde çifte uçlu pala pırıl pırıl parıldıyordu. Belli ki ciletten bile keskindi. Göğsünde bir yelek, inanılmaz derecede mütenasip vücutlu Cebrail'in yalnız üzüm kurusu erkek memelerini kapatıyor, dar deri pantolonundan taşan aleti ile Cebrail müthiş bir görünüş arzediyordu. Başı tıraşlı idi ama, simsiyah sakalları göğsüne kadar iniyordu.

Döndü Hacı ve bu keresinde Muhammed'e baktı. Allahım O ne muhteşem bir yaratıktı. Uzun boylu, bembeyaz bir uzun giysi ile kuşanmış muhteşem erkek vücutlu, beyaz ve uzun top sakallı, hala bütün saçlarına sahip bir erkek duruyordu karşısında. Hacı'nın nutku tutuldu. Ne diyeceğini bilemiyordu.

Bu deneyim karşısında Hacı nerdeyde kendinden geçip bayılacaktı. Nasıl oduysa kendini tutmayı başardı. Güçlükle duyulabilir bir sesle konuşmaya başladı..

HACI: Anlıyorum efendimiz diyebildi.

MUHAMMED: İyi duyamadım. Tekrarla bakalım son dediğini Hacı kulum.

Diye üsteledi Muhammed.

HACI: Aman efendimiz. Ben Hacı kulunuz ne halt ettin. Bu iş nasıl oldu bilmiyorum. Ben sizinle sadece telepati yapmayı planlamıştım. Sizinle bir odada bire bir konuşmayı hiç düşünmemiştim. Biz nasıl oldu da bir odada bir araya geldik böyle anlayamadım.

MUHAMMED: Hacı kulum. Sana dünyada ateistler herşeyi söylemezler. Yaptığın maskaralıklar sırasında aldığın riskleri sana teker teker açıklamazlar. Bak KAZ sana hiç bu telepati olayının tehlikesinden bahsetti mi? Biz arada bir telepati yapıklarımızla özel olarak konuşmak isteriz. Onları buraya celp ederiz. Sana bugün yaptığımız gibi...

HACI: Aman haşmetmaab. Emrinizdeyim. Kulunuzum. Ne isterseniz yaparım. Ne olur ellerinizi öpeyim. Verin ellerinizi öpeyim.

Muhammed ellerini uzatır. Hacı hemen ellere uzanmak için öne doğru eğilir ve Muhammed'in sağ elini öpüp, alnına götürür.

HACI: Aman Allah'ım, Peygamberim, Muhammed'im. Ne büyük elleriniz varmış öyle.

Hacı Muhammed'in son derece büyük ellerine hayran kalmıştır.

MUHAMMED: Evet, Hacı kulum. Ellerim büyüktür. Biliyorsun, benim şeyim de büyüktür.. Kendini şanslı added. Dua et ki ben oğlancı değilim. Eğer sen şu anda Hristiyan olmak istiyor olsaydın ve ben İsa olmuş olsaydım, halin harapdı.

Bu durumda ne diyeceğini bilemeyen Hacı, artık nerdeyse secdeye varmak üzeredir. Bu durumu hemen değerlendiren Muhammed Hacı'ya sorar.

MUHAMMED: Evet Hacı kulum. Karar verdin mi Müslümanlığa dönmeye?

HACI: Verdim efendimiz.

MUHAMMED; Peki söyle bakalım. Nedir o karar?

HACI: Ben sonunda Müslümanlığa dönmeye karar verdim efendimiz. Lütfen beni de aranıza bir Müslüman olarak alınız. Yalvarıyorum. Ne olur!

MUHAMMED; Olur Hacı kulum. Biz her Müslüman olmak isteyeni kabul ederiz. Önce kelimeyi şaadet getireceksin. Arkasından gusul apdesi alacaksın. Daha sonra sünnet olacaksın. Bunlar ilk koşullar. Diğerleri de var, hacca gitmek gibi ama, onlar sonraki işler. Hadi başlayalım teker teker. Önce kelimeyi şaadet et bakalım.

HACI: Eşhedü enla ilaha illalah. Ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasulullah.

MUHAMMED: Oldu, şimdi Allah'ı ve beni tanıdın.

HACI: Allahım çok şükür.

MUHAMMED; Şimdi senin gusul abdesi alman lazım. Cebrail sana şimdi sıcak su getirecek ve sen boy abdesi alacaksın.

HACI: Aman efendimiz. Benin gusul abdesi almama gerek yok. Ben şu anda cunup değilim.

MUHAMMED; O boy abdesti cunupluk için değildir. O dinsizlikten seni temizlemek içindir.

HACI: Peki ne yapalım. Razıyım. İnşallah su sıcak değildir.

Su gelir. Cebrail Hacı'nın üstüne döker. Nerdeyse kaynar bir sudur. Hacı korkunç acılar içinde gusul abdesi alır.

MUHAMMED: Evet, bitmek üzere.. Şimdi sıra sünnete geldi. Bunun için Cebrail efendimizin yardımına ihtiyacım var. O senin kirven olacak.

HACI: Aman Hz. Muhammed (SAV). Biliyorsunuz, ben eski Müslümanlardanım ve sünnetliyim. Benim sünnete ihtiyacım yok.

MUHAMMED; Öyle mi? Burada ona ben karar veririm, sen değil. Hz. Cebrail.. Gel hemen tut şu Hacı'yı bacaklarından ki ben onu sünnet edeyim.

Muhammed bu arada Cebrail'in keskin palasını eline almış ve Hacı'yı sünnete hazırlanmaktadır. Hacı'yı kolları arasına alan Cebrail, onun sünneti için kirvelik yapmaya hazırdır. Hacı tam pozisyona girmiştir ve çığlık çığlığadır. Muhemmede'de dönmüş ve dehşet içinde haykırmaktadır.

HACI: Bu yaptığınız doğru değildir. Ben zaten sünnetliyim. Sünnetli birini tekrar sünnet edemezsiniz. Sizi Allah'a şikayet edeceğim. Allah, Allah, ne olur bana yardım et Allah... Allahım..

Elindeki palayı Hacı'ya doğru indiriken Muhammed şunları söyler:

MUHAMMED: Evet Hacı kulum. İki nedenden dolayı senin bir kere daha sünnet olmanda bir sakınca görmüyorum. İlk nedene göre sen on kere daha sünnet olsan erkekliğinden bir nebze kaybetmezsin. İkinci nedene gelince.. Şunu asla unutma.. Allah sana bu konuda yardımcı olmayacaktır. Çünkü O farzlarla uğraşır, ben sünnetle uğraşırım.

Pala iner Hacı'ya...

Hacı gözlerini açar. Etrafına bakar. Odasında, kendi yatağında yatmaktadır. Dolu mesanesi ile bir kâbus görmüştür. Hemen kalkar ve kendini tuvalete zor atar. Bir yandan işemekte, öte yandan kelimeyi şehadet getirmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...