Jump to content

Allah Nasıl Öğrendi?


Recommended Posts

  • 1 month later...
  • İleti 138
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

allah-u teala yaratılmış olmadığı için onda öğrenme unutma gibi şeyler olmaz. onda herşey mevcuttur. normalde insandan örnek vermek pek uygun değil ama sana şunu örnek vermek istiyorum, sen aklında bulunan herşeyi örneğin matematikte öğrendiğin bilinmeyenlileri günlük hayatta kullanıyor musun? yani her bildiğini heran uygulamıyorsun. işte allah-u teala'da eksiklik verecek(korku vb. duyguları) hiçbir zaman yaşamaz.ama bu onun bunları bilmemesini gerektirmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

allah-u teala yaratılmış olmadığı için onda öğrenme unutma gibi şeyler olmaz. onda herşey mevcuttur. normalde insandan örnek vermek pek uygun değil ama sana şunu örnek vermek istiyorum, sen aklında bulunan herşeyi örneğin matematikte öğrendiğin bilinmeyenlileri günlük hayatta kullanıyor musun? yani her bildiğini heran uygulamıyorsun. işte allah-u teala'da eksiklik verecek(korku vb. duyguları) hiçbir zaman yaşamaz.ama bu onun bunları bilmemesini gerektirmez.

Mesela korkuyu nasıl bilebilir? Korkunun anlamını bilmek başka, onu gerçekten bilmek başka.

Bir de korkuyu nasıl icat etmiş Allah? Nereden aklına gelmiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

allah-u teala için sonradan diye birşey yok. herşey allah-u teala'da hep vardı. yani hiçbirşeyi sonradan düşünüp yaratmadı çünkü düşünmek bulmaya çalışmak için yapılır ki buda eksiklik bildirir. oysa allah-u teala bütün eksikliklerden uzaktır.

korkuyu mahlukları için yaratmıştır. örneğin kişi eğer müslüman ise korkusu ile hemen allah-u teala'ya sığınır. yani kulluğu aklına gelir. zaten allah-u teala'da bizlere bu dünyada kulluğumuzu öğretmiyor mu?nasıl istediği gibi kul olabiliriz bunu öğretmiyor mu?işte korku gibi diğer bütün duygularda insanoğlu için birer aracıdır. örneğin kişi bir hayvana acır(merhamet eder) ona iyilik eder. bundan dolayı allah-u teala ona sevap verir. kişi korkar allah-u teala'ya sığınır yine sevap alır. aslında insanın önemli bir olayıdır duygu. duygusuz bir hayat düşünülemez. işte allah-u teala'da herşeyi sizler için sizide zatım için yarattım demesinden maksat budur.

yani duygular bizler içindir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum sagi; "Her şey zaten allahta vardı" dediğin anda yarattığı bir şey kalmıyorki ortada. Var olan her şeyi sonradan yaratması nasıl oluyor? Kendinde olanı vermek mi, yoksa olmayan bir şeyi yaratmak mı? Çelışkili değil mi?

Ayrıca baştan alalım, herşeyin allahta var olduğu bilgisini neye dayanarak elde ediyorsunuz? Böyle bir ayet mi var? Yoksa siz mi böyle olmalı diyorsunuz ve o özelliği allahınıza mal ediyorsunuz?

Unutmadan duygular sadece insana has bir özellik değildir.

Sevgi saygımla...

tarihinde e-teist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

allah-u teala için sonradan diye birşey yok. herşey allah-u teala'da hep vardı. yani hiçbirşeyi sonradan düşünüp yaratmadı çünkü düşünmek bulmaya çalışmak için yapılır ki buda eksiklik bildirir. oysa allah-u teala bütün eksikliklerden uzaktır.

korkuyu mahlukları için yaratmıştır. örneğin kişi eğer müslüman ise korkusu ile hemen allah-u teala'ya sığınır. yani kulluğu aklına gelir. zaten allah-u teala'da bizlere bu dünyada kulluğumuzu öğretmiyor mu?nasıl istediği gibi kul olabiliriz bunu öğretmiyor mu?işte korku gibi diğer bütün duygularda insanoğlu için birer aracıdır. örneğin kişi bir hayvana acır(merhamet eder) ona iyilik eder. bundan dolayı allah-u teala ona sevap verir. kişi korkar allah-u teala'ya sığınır yine sevap alır. aslında insanın önemli bir olayıdır duygu. duygusuz bir hayat düşünülemez. işte allah-u teala'da herşeyi sizler için sizide zatım için yarattım demesinden maksat budur.

yani duygular bizler içindir.

Şimdi düşün, sana göre bir zamanlar Allah'tan başka hiç bir şey yoktu, sadece o vardı. Sonsuz gücü olan, hiç bir şeyden zarar görmeyeceğini bile bir varlığın korku duyması söz konusu olamaz, yani korku nedir bilmez, hiç tatmamıştır, tecrübe etmemiştir. Varolan bilgisi içinde korku kavramı ve tanımı yoktur. Bir tanrı bilmediği hakkında hiç bir tecrübesi olmadığı bu korku duygusunu neden esinlenerek yaratmış olabilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Melekler ona diyor kan akıtacak birilerini mi yaratıcaksın diye, siz bilmezsiniz ben bilirim diyor ama bildiğini zannettiği şeyi bilmediğine eminim, meleklerde biliyor kuranı yazanlarda biliyor, kanayarak ölen bilinçli bir et yaratmak tanrıya yakışan bir şey değil, şimdi müslümanlarda kanayarak ölen et olmaktan tiksindikleri için RUH diye manyak fantastik bişey olduklarını etin geçici gömlek olduğunu iddia ediyorlar.

Sonra bu kanayarak ölen etlere matbada basılan kağıtdan kitap gönderiyor ama cennetde herkes nurdan ışıkdan süper fantastikler, bizim embesil burda ya açlıktan ya kanayarak ölüyor ama umutlu öyle fantastik bişey olacak ileride.

Herkesin havadan konduğu fantastik vücutlara bizimkisi tıpkı bir domuz gibi kanayarak ölerek hak kazanma arzusunda.

Fantastik bir soytarılık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

öğrenmenin en iyi yolu deneyip görmektir...

Tanrı neden bu yöntemi kullanmasın...

O herşeyi bilendir ile çelişeceği için.

Bir şeyi öğrenmek için deniyorsa sonucunu tam kestiremediği içindir, bu insani bir özelliktir, Tanrının böyle bir özelliği olabilir mi ?

Olursa insantanrı olur, Hristiyanlık için geçerli olabilir ama İslam'ın Tanrısı ile örtüşmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O herşeyi bilendir ile çelişeceği için.

Bir şeyi öğrenmek için deniyorsa sonucunu tam kestiremediği içindir, bu insani bir özelliktir, Tanrının böyle bir özelliği olabilir mi ?

Olursa insantanrı olur, Hristiyanlık için geçerli olabilir ama İslam'ın Tanrısı ile örtüşmez.

çelişmez...

tanrı olarak düşünme başka bir varlık olsun...

bu varlığın özelliği her şeyi bilmek olsun...

bu nedemek olur...

bu şey evrendeki her şeyi biliyor demektir...

işte bu kadar...

evrenin gelecekteki durumunu ise olduğu zaman bilecektir ...

bilmeyi görmeye benzetelim...

her şeyi gören ne demek...

bütün nesneleri gören demek tir değil mi...

peki bu herşeyi gören olmayan bir şeyi de görebilir mi...

saçma değil mi...

olmayan bir şeyden nasıl nir ısı ışık yada veri gelecekte onu görecek...

bu görmenin tanımına yakırı...

bilmekte böyledir...

bir nesne ile onu değerlendiren suje arasındaki ilşkidir bilgi...

nesne yok ise yada arada ilişki yok ise bilgi de olmaz...

gelecekte olacak olan olaylar yada durumlar daha bilginin konusu değildirler...

öngörünün yada tahminin yada hesaplamaların yahut kararların konusudurlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen resmin tamamına falan bakmıyorsun, 1400 yıl önce yazılmıış bir kitaptan evreni anlamaya çalışıyorsun. Bu çok sığ bir bakış açısı.

İnsanlar duygularla donatılmış ama bu duyguların kaynağı ne? Sana göre bu duyguları Allah vermedi mi?

Mesela kıskançlık, kin, nefret, bencillik, hırs, öfke gibi duyguları Allah nasıl öğrenmiş? Bu duygular onun içinde miydi?

Sana göre bir zamanlar bu Allah tek başına değil miydi? Tek başına olan bir varlıkta bu duyguların ne işi var?

Değerli kardeşimiz;

Kur’an’da kalb kavramı iki manaya gelir:

Birincisi: Maddi kalptir ki, bedenin her tarafına kanı pompalamakla görevli olan kozalak şeklinde, biraz yuvarlak bir organdır.

İkincisi; akıl, ruh, beyin fonksiyonlarını da ihtiva eden manevi bir latife-i rabbaniyedir.

Nitekim, İmam Gazalî, altıncı his çerçevesinde değerlendirdiği basiret mefhumunu açıklarken, kalb, nur, akıl gibi sözcüklerin birbirinin yerine kullanılabileceğini, bunların teşhis ve tayini konusunda bir tartışmanın yersiz olacağını ifade etmektedir. (bk. İhya, 4/289)

Kur’an’ın kullandığı kalb kavramı; latife-i rabbanî denilen manevî kalbi de, aklı da ulvî duyguların merkezi olan ruhu da içine alacak geniş bir kapsama sahiptir. Nitekim, Kur’an’da -fiil şekli hariç- “akıl” kelimesi hiç kullanılmamıştır. Demek ki, kalb sözcüğü onu da ifade etmektedir.

Kur’an’da kalbin tarifi yapılmamakla beraber, İslam alimleri ayet ve hadislerin ışığı altında akıl ve kalbin yerini, aklın kalp ile olan ilişkisi konusunda değişik görüşler ortaya koymuşlardır.

- İbn Hacer el-Askalanî’nin de içinde yer aldığı bir kısım alimlere göre, akıl kalptedir. Yani kalp manevi bir mekanizma olup aklı da içine almaktadır. Bu alimlerin gösterdikleri delillerden bazıları şunlardır:

a. “Elbette bunda, içinde bir kalb taşıyan veya zihnini derleyip toplayarak can kulağıyla dinleyen kimseler için alacak bir ders vardır” (Kaf, 50/37) mealindeki ayette yer alan Kalb kelimesi akıl manasında kullanılmıştır. İbn Hacer’e göre, çoğu tefsirciler bu ayette yer alan kalbi akıl olarak anlamışlardır. (Örnek olarak bk. Taberi, Maverdî, Kurtubî, İbn Kesir, Celaleyn, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

Kur’an’ın bu ifadesi, aklın kalpte karar kıldığını, kalpten kaynaklandığını göstermektedir. (bk. İbne hacer, 1/129)

- Rivayete göre, İbn Abbas da bu ayetteki kalb sözcüğünü akıl olarak açıklamıştır. Ünlü dil bilgini Ferra, İbn Abbas’ın bu görüşünü desteklemiş ve Arapça’da kalbin akıl manasında kullanıldığını belirtmiştir. (bk. Ferra, Bağevî, ilgili ayetin tefsiri)

b. Aklın dimağda değil de kalpte olduğunu savunanların bir diğer delilleri de -soruda da söz konusu edilen- şu hadistir: “İnsan vücudunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozulduğunda bütün vücut bozulur. İyi bilin ki, o et parçası kalptir.” (Buhârî, İmân, 39; Müslim,Musâkât, 107)

Bu görüşteki alimlere göre, bu hadiste yer alan ifadeler aklın kalpte olduğunu gösteriyor. (bk. Nevevî, ilgili hadisin şerhi)

Şunu hemen belirtelim ki, Hadisin zahiri ifadesinden ilk anlaşılan şey, buradaki kalbin sol tarafımzda yer alan ve kanı pompalayan et parçasıdır. Çünkü, hadiste açıkça bu kalp tarıf edilmiştir. Kendisi et parçası olduğu gibi, cesedin/bedenin, biyolojik bünyenin sağlıklı çalışması onun sağlıklı çalışmasına bağlıdır. Bütün organlar bu kalbe tabidir. Ölüm dahi bu kalbin çalışmasını dudurmasıyla gerçekleşir. Bir açıdan beyin ölümü dahi kalbin ölümüne bağlı olarak söz konusu olur. Kalp ile diğer organlar arasında olumlu veya olumsuz yönden olsun çok sıkı bir ilişki vardır. Ve genel olarak da kalp biyolojik bünyenin bir sultanı gibidir. Onun emirleri geçerlidir. Hadiste kalbin bu fonksiyonuna işaret edilmiştir. (Mirkatu’l-mefatih, ilgili yer)

İmam-ı azam gibi bazı alimlere göre, akıl kalbte değil, dimağdadır, beyindedir. (Nevevî, a.y.)

Esasen Latife, insanın manevi ve latif duygularının genel adıdır. Bir nevi cihaz tabirinin zıddı gibidir. İnsanın mahiyetini bildiği bilmediği ne kadar manevi duyguları varsa bunların ortak ve genel adıdır diyebiliriz. Kalp, ruh, vicdan, bunlara örnek olarak verilebilir.

İnsanın maddi cesedinin bir haritası olduğu gibi, maneviyatını da bir ceset olarak hayal edersek, onun da manevi bir haritası vardır. Bu maddi harita ile manevi harita arasında birebir bir eşleşme yapmak zor ise de, ehemmiyet açısından bir eşleşme yapanlar da vardır..

Mesela, önem ve işlev açısından maddi cesette kalp ne ise, manevi cesette de kalp ona denk gelir. Yine, önem açısından beynin maddi cesetteki yeri ne ise, aklın da manevi ceset için yeri odur.

Bu yüzden hadiste akıl ve kalp gibi manevi cihazlar, beyin ve et parçası olan yüreğe nispet edilmiştir. Nasıl, beyin ve yürek, maddi cesedin en önemli azaları ve sultanları ise, akıl ve kalp de manevi cesedin sultanları mesabesindedir.

Temsil bakımından, manevi kalbi ve maddi cesedi, yürek temsil eder. Aklı da beyin temsil eder. Aralarında böyle manevi bir irtibat olduğu gibi, belki bizim, idrakinden aciz olduğumuz ince, maddi bir bağ da olabilir.

Bununla beraber, Allah’a ve Kur’an’a iman eden kimsenin alması gereken duruş şudur:

Allah ve Resulü ve Kur’an ne dediyse o doğrudur. Şayet görünürde bazı ayet veya hadislerin manası ile müspet ilmin verileri çelişiyorsa, mutlaka ya İslam alimlerinin yorumlarında, yahut da fen bilimlcilerinin yorumlarında bir yanlışlık vardır. Zira, Kur’an Allah’ın kelam sıfatından, kainat ise Allah’ın kudret ve irade sıfatından gelir. Her iki kitabın da sahibi Allah’tır. Elbette, bu iki kitabın konuları çelişmez. Hiç bir kesin fennî keşif, doğru anlaşılan Kur’an’ın ortaya koyduğu hakikatlerle çelişemez. Yanlışlık varsa insanların kısır bakışlarındadır, ufacık akıllarındadır, azıcık bilgilerindedir.

Dğrusunu isterseniz, her bilmediğimiz bir konudan ötürü imanımızı kaçıracak şüphelere giriyorsak, vay bizim halimize, Materyalist bir fencinin veya filozufun sözüne tereddütsüz yaklaşan bir kimsenin, Allah’ın ve resulullah’ın sözlerinden şüpheye düşmesi imanla bağdaşır bir şey değil.

Allah cümlemizi hakiki ve tahkiki iman sahibi olmaya muvaffak kılsın. Amin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu varlığın özelliği her şeyi bilmek olsun...

bu nedemek olur...

bu şey evrendeki her şeyi biliyor demektir...

işte bu kadar...

evrenin gelecekteki durumunu ise olduğu zaman bilecektir ...

Herşeyi yaratan ile çelişir.

Kireç ;bir şeyin olması için beklemesi gerekiyorsa,birşeyin olmadan bilen bir model onun bir üstü olacaktır ki siz tanrı kelimesini kafanıza göre şekillendiriyorsunuz ama tanrı bunlardan münezzeh olmalı

bir daha hatırlatmakta fayda var ; tanrı tek iken hiç bir şey yoktu,sizin hangi sebepten öleceğinizi ayarlayan bir tanrı için olayların olmasını bekliyor diyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sen inanılmayan sitede ne arıon ?

Degerli Kardeşimiz ;

Bende Elhamdürillah Bir Müslüman olarak bu sitede üyeligim var . Neden mi ?

Nedeni çok aslında . İnsanoglunun neden bukadar kör oldugunu görmek ve ibret almak . Neden varolan şeye inanmamanızı ögrenmek . Bilim i savunup bilim hakkında çok şey bilmemenizi izlemek . Vs vs vs. ... Anlıyacagınız size İslam ile ilgili az da olsa bilgimi paylaşmak . İslam dini okadar basit ve kolay bir din degil Olayları davranışları kavramları anlamak sizin için zor oluyordur . Burada şu düşünür şunu söylemiş . Şu felsefeci şu yazıyı yazmış . Bak bilime göre böyle diye kafa yoracagınıza Kuran-ı Kerim ' in mealini okumanız yeterli olacaktır umarım . İnanmıyorsunuz madem , O nu yazan ne yazmış neler uydurmuş diye düşünmeniz gerekir öyle degil mi bir Kuran ı Kerim meali almak zor geliyorsa tel den görüşelim ev adresinize Kargo ile bir Kuran ı Kerim ve Meali yollarım isterseniz. Bu okadar zor olmamalı

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli kardeşimiz;

Kur’an’da kalb kavramı iki manaya gelir:

Birincisi: Maddi kalptir ki, bedenin her tarafına kanı pompalamakla görevli olan kozalak şeklinde, biraz yuvarlak bir organdır.

İkincisi; akıl, ruh, beyin fonksiyonlarını da ihtiva eden manevi bir latife-i rabbaniyedir.

.............

Birincisi burada kalp sorulmuyor.

İkincisi falanın filanın görüşünü değil de kendi düşünceni söylesen nasıl olur?

Soru gayet açık ve net:

Sevgi, acıma, şefkat, nefret, kıskançlık, hırs, korku gibi duygular Allah'da ezelden beri var mıydı yoksa sonradan mı icat etti?

Ezelden beri bu duygular ondan varsa bu nasıl olabilir? Tek başına bir varlıkta bu duygular nasıl olabilir?

Sonradan icat ettiyse neyden esinlendi ve bu icat etme her şeyi bilme sıfatına ters düşmez mi?

Cevap vereceksen kendi düşüncelerini anlat, başkalarının düşüncelerini değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Kardeşim ;

Sana tek tek kendi düşüncelerimi bu konu hakkında sayfalarca anlatabilirim ama okumaya zahmet etmedigin için gerek yok !

İlk sorunla başlayalım .

1)Sevgi, acıma, şefkat, nefret, kıskançlık, hırs, korku gibi duygular Allah'da ezelden beri var mıydı yoksa sonradan mı icat etti?

-Alemlerin Rabbı olan Allah da Nefret , Kıskançlık , Hırs gibi kötü duygular bulunmaz . Bunu sana ayet ve hadis olarak göstersem nede olsa inanmıyacaksın gerek yok .

2)Ezelden beri bu duygular ondan varsa bu nasıl olabilir? Tek başına bir varlıkta bu duygular nasıl olabilir?

-Alemlerin Rabbı olan ALLAH En üstün dür . Okadar şeyi üstün olarak yaratmış . Bu kavramların ondan bulunması çok mu zor . Şayet Allahımız Merhametlilerin en merhametlisidir !

3)Sonradan icat ettiyse neyden esinlendi ve bu icat etme her şeyi bilme sıfatına ters düşmez mi?

Sonradan icat etme denen birşey yok. Cenabı Hakkın sıfatları vardır bunlar şöyledir ;

-Zatî sıfatlar :

1- Vücut (Varlık),

2- Kıdem (Ezeliyet, evveli olmama),

3- Beka (Ebediyet, ahiri olmama),

4- Vahdaniyet (Bir olma, şeriki bulunmama),

5- Kıyam binefsihî (Varlığının devamının zatından olması-başkasın yardımıyla olmaması ),

6- Muhalefetün-lil-havâdis ( Zatının mahlukatın zatlarına ve sıfatlarında mahluk sıfatlarına benzememesi)

Sübutî sıfatlar:

1- Hayat

2- İlim

3- İrade

4- Kudret

5- Sem (işitme)

6- Basar (görme)

7- Kelâm

8- Tekvin (Yaratma, var etme.) Tekvin sıfatı Maturudî mezhebine göredir. Diğer İtikat imamımız İmam Eş’arî, bu sıfatı müstakil bir sıfat olarak düşünmez. Böylece bu mezhepte Sübutî sıfatlar yedi tane olmuş olur.

Bu sıfatlara göre Allahımızın ezeli olduguna , tek olduguna , ve kimseden yardım almayarak yaptıgına açıkca belirtilir .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Kardeşim ;

Sana tek tek kendi düşüncelerimi bu konu hakkında sayfalarca anlatabilirim ama okumaya zahmet etmedigin için gerek yok !

İlk sorunla başlayalım .

1)Sevgi, acıma, şefkat, nefret, kıskançlık, hırs, korku gibi duygular Allah'da ezelden beri var mıydı yoksa sonradan mı icat etti?

-Alemlerin Rabbı olan Allah da Nefret , Kıskançlık , Hırs gibi kötü duygular bulunmaz . Bunu sana ayet ve hadis olarak göstersem nede olsa inanmıyacaksın gerek yok .

2)Ezelden beri bu duygular ondan varsa bu nasıl olabilir? Tek başına bir varlıkta bu duygular nasıl olabilir?

-Alemlerin Rabbı olan ALLAH En üstün dür . Okadar şeyi üstün olarak yaratmış . Bu kavramların ondan bulunması çok mu zor . Şayet Allahımız Merhametlilerin en merhametlisidir !

3)Sonradan icat ettiyse neyden esinlendi ve bu icat etme her şeyi bilme sıfatına ters düşmez mi?

Sonradan icat etme denen birşey yok. Cenabı Hakkın sıfatları vardır bunlar şöyledir ;

-Zatî sıfatlar :

1- Vücut (Varlık),

2- Kıdem (Ezeliyet, evveli olmama),

3- Beka (Ebediyet, ahiri olmama),

4- Vahdaniyet (Bir olma, şeriki bulunmama),

5- Kıyam binefsihî (Varlığının devamının zatından olması-başkasın yardımıyla olmaması ),

6- Muhalefetün-lil-havâdis ( Zatının mahlukatın zatlarına ve sıfatlarında mahluk sıfatlarına benzememesi)

Sübutî sıfatlar:

1- Hayat

2- İlim

3- İrade

4- Kudret

5- Sem (işitme)

6- Basar (görme)

7- Kelâm

8- Tekvin (Yaratma, var etme.) Tekvin sıfatı Maturudî mezhebine göredir. Diğer İtikat imamımız İmam Eş’arî, bu sıfatı müstakil bir sıfat olarak düşünmez. Böylece bu mezhepte Sübutî sıfatlar yedi tane olmuş olur.

Bu sıfatlara göre Allahımızın ezeli olduguna , tek olduguna , ve kimseden yardım almayarak yaptıgına açıkca belirtilir .

Şu yazında bir tane kendine ait düşünme, zeka ürünü kelime var mı?

Bir de ilk sorunla başlayalım demişsin ama hiç bir soruya cevap vermeden ezberlediklerini sıralamışsın.

Bir tek sonradan icat etme yok cümlesi kendine ait herhalde. Sonradan icat etme yoksa bu duygular onda vardı o zaman.

Mesela korku, kıskançlık, nefret duyguları nasıl onda var olabilir, şimdi bunu anlat.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu yazında bir tane kendine ait düşünme, zeka ürünü kelime var mı?

Bir de ilk sorunla başlayalım demişsin ama hiç bir soruya cevap vermeden ezberlediklerini sıralamışsın.

Bir tek sonradan icat etme yok cümlesi kendine ait herhalde. Sonradan icat etme yoksa bu duygular onda vardı o zaman.

Mesela korku, kıskançlık, nefret duyguları nasıl onda var olabilir, şimdi bunu anlat.

Değerli Kardeşim ;

Öncelikle zaten kurdugun her cümle ezberdir bunu bilmeni isterim . Bir kelimeyi heceyi harfi ezberlemessen zaten cümle kurulmaz . O halde hep alıntı demissin kendi düşüncelerini söyle demissin . Benim düşüncelerim zaten bunlar . Ama sen illa bir sorun bulacaksan kendinde bulmanı tavsiye ederim sana .

Sana ikinci defa söylüyorum Benim Rabbimde Korku , Kıskançlık , Nefret gibi duygular "YOKTUR" İster inan ister inanma !!!!!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Kardeşim ;

Öncelikle zaten kurdugun her cümle ezberdir bunu bilmeni isterim . Bir kelimeyi heceyi harfi ezberlemessen zaten cümle kurulmaz . O halde hep alıntı demissin kendi düşüncelerini söyle demissin . Benim düşüncelerim zaten bunlar . Ama sen illa bir sorun bulacaksan kendinde bulmanı tavsiye ederim sana .

Sana ikinci defa söylüyorum Benim Rabbimde Korku , Kıskançlık , Nefret gibi duygular "YOKTUR" İster inan ister inanma !!!!!!!

Kelimeyi ezberlersin ama cümleler ezber değildir, bir fikir belirtir.

Senin rabbinde korku, kıskançlık ve nefret gibi duygular yoksa bu duygular nereden ortaya çıktı? Başka bir tanrıdan mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kelimeyi ezberlersin ama cümleler ezber değildir, bir fikir belirtir.

Senin rabbinde korku, kıskançlık ve nefret gibi duygular yoksa bu duygular nereden ortaya çıktı? Başka bir tanrıdan mı?

Harbi anlama zorlugu çekiyorsun . Yada anlamak istemiyorsun .

Ben şimdi hırsızlık nedemek biliyorum dimi ama yapıyormuyum "Hayır"

Ben zina nedemek biliyorum yapıyormuyum "HAYIR"

Ben insan öldürmek ne demek biliyorum yapıyor muyum "HAYIR "

Şimdi biraz anlama yetenegin varsa bunu anlarsın birşeyi bilmek yaptıgını göstermez .

Allahımızda Korkuyu Hırsı Kıskançlıgı biliyor ama kesinlikle yapmıyor . Onda bu davranışlar yoktur .

ANLADIGINI HİÇ SANMIYORUM !!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Dolunay Allahta kıskançlık nefret gibi duygular yok dersen bence onu yüceltmek yerine yermiş olursun.

Eğer o herşeyse herşeyi yaratansa bu duygularında kendisinde mevcut olması gerekir.

Ama bu konuda seni anlıyorum . Çünkü Allaha kötü demek istemiyorsun :)

Bende o halde sana şu soruyu yöneltiyorum: Allah neden iyi olmak zorun daki?

hadi cevapla bakalım :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Harbi anlama zorlugu çekiyorsun . Yada anlamak istemiyorsun .

Ben şimdi hırsızlık nedemek biliyorum dimi ama yapıyormuyum "Hayır"

Ben zina nedemek biliyorum yapıyormuyum "HAYIR"

Ben insan öldürmek ne demek biliyorum yapıyor muyum "HAYIR "

Şimdi biraz anlama yetenegin varsa bunu anlarsın birşeyi bilmek yaptıgını göstermez .

Allahımızda Korkuyu Hırsı Kıskançlıgı biliyor ama kesinlikle yapmıyor . Onda bu davranışlar yoktur .

ANLADIGINI HİÇ SANMIYORUM !!!

Sen bunları tabii bilirsin, çevrende şahit olmuşsundur, okumuşsundur, başkaları anlatmıştır, hissetmişsindir, peki ya Allah? O kimden gördü, kim anlattı ona?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...