Jump to content

EVREN CANLI MIDIR?


Recommended Posts

  • İleti 123
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evren canlı mıdır sorusunun çok basit bir cevabı var..

Elbette canlı. Başka ne olabilir?

Ben bunları yazabiliyorsam ve evreni oluşturan elementlerin aynısından oluşmuş bir canlı isem, evren canlıdır.

Evrenin cansız olduğunu düşünenler tek kelime ile önyargılıdır.

Ayrıca onlar canlı ve cansız varlıklar arasındaki en önemli farkı bilmeyenler ve büyük manzarayı göremeyenlerdir.

Evrende bilinç olmasaydı, canlılarda ve insanlarda da bilinç olmayacaktı.

İnsandaki ve bütün canlı varlıklardaki bilinç evrende mevcut materyelist bilincin zamanla evrilmesinden kaynak almıştır.

Allah yoktur, çünkü Allah'a gereksinim yoktur.

Evren canlı olmasaydı, ya da canlıların ortaya çıkması için gerekli bütün öğelere sahip olmasaydı, canlı varlıklar ortaya çıkamazlardı.

Dünyada yaşam bir tesadüf sonucu ortaya çıkmış olabilir. Ama o kadar çok yıldız ve gezegen var ki bu evrende, bazılarında yaşamın olmamasına imkan yok.

Evrende diğer gezegenlerde de yaşamın olduğunun kanıtı, dünyada yaşamın olmasıdır. Olmadığını iddia etmek mantıksızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrende canlıların ortaya çıkmasının nedenlerinin başında evrenin bir canlı gibi davranması vardır.

Bu davranış en azından bir gezegende maddenin davranışlarına yön vermiş ve özgün enerji dönüşümlerinin gerçekleştiği canlıların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Evrende maddenin hangi özellikleri canlılıktan ve bilinçten sorumludur? Bilinci canlılıktan soyutlayamayız. Canlının en önemli özelliği bir bilince sahip olmasıdır. En ilkel canlıda bile bilinç vardır. Bir tür bilinci olmayan canlı varlık varlığını sürdüremez.

Yalnız maddeden ibaret olan canlı yaratıkta bilinç nasıl ortaya çıkmıştır?

Bu bilinç cansız ve akılsız atom ve moleküllerdeki bilincin devamı olmasın?

Onlarda da mı bilinç vardır?

İki molekülün birbirlerini tanımasını ve bir araya gelerek yeni bir molekül oluşturmasını nasıl açıklıyorsunuz?

Örneğin hidrojen ve oksijen birbirlerini tanımasalar ve bir araya gelmek zorunda kalmasalardı, su ortaya çıkabilir miydi?

Hidrojen ve oksijen onları bir araya getiren bir kuvvete boyun eğmektedirler.

Bu ilahi bir kuvvet değildir. Doğası çok iyi bilinen kimyasal bir kuvvettir. Çok da basit bir açıklaması vardır.

Aslında evren canlıdır değildir gibi tartışmalı sansasyonal iddialarla ortalığı bulandırmaya gerek yok.

Çünkü biliyoruz ki evrende canlılar var. O canlılardan biri de akıllı insan ve diğer hayvanlar.

Onlar evrenin yapıldığı aynı ham maddeden oluşan varlıklar. Bir araya gelmekten başka hiçbir özellikleri yok.

Neyin tartışmasını yapıyoruz?

Evren açıkça canlı ve akıllı bir varlık.

Tamamı canlı gibi davranıyor. Bir köşesinde bir gezegende ise evren aynı zamanda akıllı bir canlı gibi davranıyor.

O halde evren hiç kuşkusuz hem canlı hem de akıllıdır.

Müthiş ilginç ve gizemli bir evrende yaşıyoruz.

Onun görkeminin en büyük nedeni bir yaratıcı tarafından tasarımlanmadan, kendiliğinden ortaya çıkmasıdır.

Bir yaratıcının varlığı evrenin bu muhteşem ve gizemli görkemine gölge düşürmektedir.

Sayın hacı,

Evrende,atomda,molekülde bizim kasdettiğimiz anlamda bilinç yoktur.Bırakalım atom molekülü bir canlı olan ağaçta bile yoktur.Atom altı parçacıkları,atomların,moleküllerin ve diğer tüm maddelerin birbirleriyle temel kuvvetler aracılığıyla etkileşmesi bilinç değildir.

Mesela bizim elimizin ağamızın bir bilinci yoktur.İnsandaki beyni ve tüm sinir sistemini bir anlık devre bıraktığımızda bilinç diye bir şey kalmaz.Herşeyde bilinç var dersen o zaman ölüde de bilinç vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın hacı,

Evrende,atomda,molekülde bizim kasdettiğimiz anlamda bilinç yoktur.Bırakalım atom molekülü bir canlı olan ağaçta bile yoktur.Atom altı parçacıkları,atomların,moleküllerin ve diğer tüm maddelerin birbirleriyle temel kuvvetler aracılığıyla etkileşmesi bilinç değildir.

Mesela bizim elimizin ağamızın bir bilinci yoktur.İnsandaki beyni ve tüm sinir sistemini bir anlık devre bıraktığımızda bilinç diye bir şey kalmaz.Herşeyde bilinç var dersen o zaman ölüde de bilinç vardır.

Sizin kastettiğiniz bilinç nedir?

Önce onu öğrenelim. Sonra benim kastettiğim bilince dönelim..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren canlı mıdır sorusunun çok basit bir cevabı var..

Elbette canlı. Başka ne olabilir?

Ben bunları yazabiliyorsam ve evreni oluşturan elementlerin aynısından oluşmuş bir canlı isem, evren canlıdır.

Evrenin cansız olduğunu düşünenler tek kelime ile önyargılıdır.

Ayrıca onlar canlı ve cansız varlıklar arasındaki en önemli farkı bilmeyenler ve büyük manzarayı göremeyenlerdir.

Evrende bilinç olmasaydı, canlılarda ve insanlarda da bilinç olmayacaktı.

İnsandaki ve bütün canlı varlıklardaki bilinç evrende mevcut materyelist bilincin zamanla evrilmesinden kaynak almıştır.

Allah yoktur, çünkü Allah'a gereksinim yoktur.

Evren canlı olmasaydı, ya da canlıların ortaya çıkması için gerekli bütün öğelere sahip olmasaydı, canlı varlıklar ortaya çıkamazlardı.

Dünyada yaşam bir tesadüf sonucu ortaya çıkmış olabilir. Ama o kadar çok yıldız ve gezegen var ki bu evrende, bazılarında yaşamın olmamasına imkan yok.

Evrende diğer gezegenlerde de yaşamın olduğunun kanıtı, dünyada yaşamın olmasıdır. Olmadığını iddia etmek mantıksızdır.

Canlılık bir fenomendir.

Evrenin geneliyle benzerlik göstermiyor.

Hatta evrendeki kurallar canlılığı yok etme üzerine işliyor.

Madem evren canlılığa endeksli, bu canlılık ne diye inorganik yapılarla savaşıyor?

Baksana kendine inorganik parçacıklarla her saniye mücadele içindesin.

Ve mücadelen en fazla 100 yıl sürebilir sende.

Ağaçlarda en fazla 20-30 bin yıl olur.

Bu nasıl bir evren ki hem canlılığa endeksli hem de onu yok edip inorganik parçalar kalması için mücadele ediyor.

Canlılığa neden yardım etmek yerine yok etme davranışı gösteriyor evren?

Buna ne diyeceksin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakterilerin herhangi bir duruma karşı verebilecekleri tepki sayısı en fazla 1 veya 2.

Bu özgür irade değil.

Beklenmeyen veya öngörülemeyen tepkiler alamazsın bakterilerden.

Onlar makine gibidir.

Girdiyi bilirsen, çıktıyı da kesin bilirsin.

Ancak insan gibi canlılarda girdiyi bilsen de, çıktının olasılığı çok fazla.

Binlerce olabilir.

Konu canlılıktı, nasıl özgür iradeye geldi? Bakteriler canlı değildir mi diyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizin kastettiğiniz bilinç nedir?

Önce onu öğrenelim. Sonra benim kastettiğim bilince dönelim..

Aşağı yukarı herkes en azından insan bilinci olarak neyi kasdediyorsa ben de onu kasdediyorum.Yaşadığının,yaptıklarının farkında olmak,hissetmek ve hissettiğinin farkında olmak,isteyek ve planlayarak bir şeyler yapmak vs.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu canlılıktı, nasıl özgür iradeye geldi? Bakteriler canlı değildir mi diyorsun?

Özgür irade dediğimiz şeyin açılımı, belirli bir durumda verebileceği tepki sayısı kestirilemeyecek kadar fazla olmasıdır.

Yani alternatif sayısının yüzü aşması lazım.

Bakterielrde bu yok.

Bakteriler örneğin yanlış ayrıca senin.

Evren ile dünyadaki canlılık arasındaki ilişki hücre ile insan arasındaki ilişki gibi olmalı.

Bakteriler bağımsız canlılar.

Hacının evren örneğindeki analojiyi karşılamıyor.

Benim söylediğim şey, bir canlı organizmanın içindeki bileşenlerde özgür irade olmaz (yani 1-2 den fazla tepki veren bileşenler olmaz)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşağı yukarı herkes en azından insan bilinci olarak neyi kasdediyorsa ben de onu kasdediyorum.Yaşadığının,yaptıklarının farkında olmak,hissetmek ve hissettiğinin farkında olmak,isteyek ve planlayarak bir şeyler yapmak vs.

Dikkat edersen insandaki bilinçle evrendeki bilincin aynı şeyler olduğunu iddia etmiyorum.

İnsan bilinci evrenin materyelist bilincinden evrilmiştir diyorum.

Aradaki farkı görebildiğinizi tahmin ettiğim için ayrıntılara değinmiyorum şimdilik.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de bilincin kökenini madde dışında aramıyorum zaten.Ama bana göre madde her durumda bir bilince sahip değil,bilinç nöronlara özgü bir olgu.

Nöronlar da tek başına bilinç oluşturamazlar ancak özel bir diziliş sonunda bilinç ortaya çıkabiliyor.Bunu şu örneğe benzetebiliriz;televizyon dediğimiz görüntü oluşturan alet bakır,yarıiletkenler vs gibi bir kaç maddenin uygun şekilde bir araya getirilmesiyle elektromanyetik dalgaları yakalayıp bu işlevi yerine getirebiliyor.Buna bir çeşit bilinç dersek bu bilinç ancak uygun bir diziliş sonucunda oluşabiliyor.Dizilişi bozduğumuzda bilinç diyebileceğimiz görüntü oluşturma ortadan kalkıyor.

Sonuç olarak bana göre bilinç bir organizasyon sonucunda ortaya çıkabiliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakterilerde özgür irade yok tabii.

Çünkü herşeyden once canlılarda özgür irade yok.

Canlılar yapmaları gerekeni yaparlar.

İnsanda bile gerçek anlamda özgür irade yok.

İnsanın tepkileri kestirilemez.

Yani bir duruma yeri gelince 1000 farklı tepki verebilir.

Bu özgür iradeye işaret eder.

Bu şekilde bir duruma binlerce farklı tepki verebilen ve bir başka canlının bileşeni olan başka canlı yok.

Hepsinin verebileceği tepki sayısı 1-2 gibi sayılar.

O da tepki değil, bir çeşit tepkime.

Evren canlı olamaz işte bu yüzden.

Bizim çok yüksek sayılardaki tepki sayımız bizim başka bir organik organizmanın bileşeni olmamızı engelliyor.,

Inorganik bir yapıda yer alabiliriz ancak (yani ancak inorganik bir yapının bileşenleri olabiliriz, organik bir yapının değil)

tarihinde Sarı Kırmızı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı, seni tebrik ve takdir ediyorum.

Evren, akıl ile hareket eden canlı bir organizmadan başka hiç bir şey değil.

Dediğin gibi oksijen ile hidrojeni birleşmeye zorlayan şey nedir?

Bu konular alanım değil hatam olabilir itibariyle bunlar benim için cevapsız sorular.

Akyuvarları programlı bir şekilde çalışmaya zorlayan şey nedir?

Peki bu beyinsiz şeyler daha önce hiç karşılaşmadıkları bir virüs hakkında tanı oluşturup onu düşman listesine nasıl ekliyorlar?

Bu listeyi nerede tutuyorlar?

Ve kendilerini o virüse karşı daha da nasıl geliştiriyorlar, kaldı ki bunu neden yapıyorlar?

Keza evren canlı değilse onun parçası olan her şey ve hepimiz nasıl canlı olabiliyoruz?

Hacı, yok olmaz öyle değildir demek araştırmanın sorgulamanın önüne engel olmak demektir ki burada bazı arkadaşlar aynen bunu yapmışlar.

Alanım üzere bir anımı paylaşmak istiyorum.

Amerika, Almanya, Fransa gibi ülkerin talip olduğu makine üzerine bir buluş yaptım.

Makine bir ileri ve bir geri hareket ederek tur tamamlıyordu.

Makine ileri hareket ettiğinde pozif / negatif ve geri hareket ettiğinde negatif/pozitif yükle karşılaşıyordum ama bu makine'nin çalışma prensibine aykırıydı. Makine ileri ve geri harekette hep aynı çıkışı vermesi gerekiyordu.

Düşündüm taşındım bir çözüm bulmadım çünkü kafamda bir dünyaydı ve zaman yüzünden paniğe kapılmıştım. Aklıma yardım istemek geldi. Aldım elime telefonu 50 tane kadar elektrik ve elektronik mühendisi arkadaşı aradım. Durum böyle nasıl yapabiliriz diye tek tek sordum. Genelde yok yav olur mu öyle şey, olmaz hocam boşver diyenlerde oldu, ben birde arkadaşlara danışayım diyenlerde oldu. Hepsine buradan canı gönülden teşekkür ediyorum ama bir çözüm bulamadık.

Eh artık telefonunda şarzı bitmek üzereydi, telefonu şarja takarken beynimde nükleer bir patlama oldu! Çözümü bulmuştum yani fiziğe aykırı bilmem ne diyen arkadaşlara söyleyince hiç aklıma gelmedi vay be meğer çözüm gözümüzün önündeymiş dediler.

Olmaz, yok ve değil diye ısrar etmek aptallıktan başka bir şey değildir.

Makineyi merak eden arkadaşlar olmuştur, makine çalıştı merak etmeyin diye kestirip atmayacağım :)

Makine harici bir güç kaynağına ihtiyaç duymadan kendi kendine elektrik üretiyordu ancak ürettiği güç tükettiği güçten çok az fazlaydı, bu durumda makine hiç bir şey ifade etmiyordu. Çalışmalarımı sürdürmek için kaynak bulamadım, kendi imkanlarımda bir yere kadardı tabii proje çöktü.

Bir çok ülke projemi duydu, adımı duydu, çok büyük bir yabancı firmanın teknoloji müdürü makinenin çalışması hakkında özet istedi, bende gönderdim belki inanmazsınız adamdan 3-5 günde email, mektup alır oldum.

Amma makineyi verimli çalıştıramadım, şimdi gelse görüşmem çünkü lan harcı borcunu korutan makinemi yaptın diye götüyle güler bana :)

Makinen termodinamik yasalara aykırı davranamaz.

Ama merak ettim makineni patentini aldıysan burada paylaşabilirmisin?:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren, Big Bang’de tohumu atılmış bir canlı yaratık gibi, embryonik dönemden geçerek doğmuş, gelişmiş, büyümekte olan bir varlıktır.

Evreni oluşturan elementlerin bazen birbirleri ile yer değiştirip, bazen birbirlerine dönüşmeleri sırasında ortaya çıkan enerji, canlıların metabolizması ile karşılaştırılabilir.

Canlılarda olduğu gibi evrende de bilgi birikimi ve dağılımı, o bilgileri kullanacak araçlar ve sistemler vardır.

Galaksinin her yöresi diğer yöreleri ile sürekli ilişkiler içindedir. Yöreler arasında sürekli olarak bilgi alış verişi yapılmaktdır. Bu bilgi alışverisi kütleçekim dalgaları ve belki de doğalarını henüz bilmediğimiz diğer kuvvetler ve uzayın gizemli dokusu tarafından sağlanmaktadır. Bu kuvvetler ve uzayın dokusu bilgiyi, evrenin en kuytu yöreleri arasında bile sürekli olarak taşımakta ve bütün evrenin tek bir vücutmuş gibi davranmasını sağlamaktadırlar.

Bilgi ancak ışık hızında yayılabileceği için, yörelerin birbirleri ile olan ilişkileri, bu hıza uygun olarak, milyarlarca yıl süren dalgalanmalar şeklinde gerçekleşmekte ve evren kabına sığmayan kaynar bir su gibi, kabarmakta ve genişlemektedir.

Bu büyük çapta bilgi alışverişinin yanı sıra, atomların içinde ve aralarında da ilginç bir haberleşme sistemi vardır. Protonlar birbirlerinin varlığından haberdardırlar. Bu haberleşme gluonlar aracılığı ile başarılmaktadır. Proton ve nötronları oluşturan quark’lar da birbirleri ile sürekli işbirliği yapmaktadırlar. Güçlü nükleer kuvveti simgeleyen gluonlar aracılığı ile, birbirlerini itmekle yükümlü olan protonların bu isteği önlenebilmektedir. Gluonlar ancak 100 civarında protonu bir arada tutabilecek bir kuvvete sahiptirler. Bu nedenden dolayı proton sayısı giderek artan elementler kararsızlaşırlar. Onlar için radyoaktif element terimi kullanılır.

Protonlarla, onların zıttı bir yüke sahip olan elektronlar, birbirlerini çekerler. Ama nedense normal koşullarda bu ikisi bir araya gelip, yüksüz bir atomaltı parçacığa dönüşememektedirler. Çünkü bu süreç çok büyük basınçlara ve çekim kuvvetinden kaynak alan negatif enerjiye gereksinim göstermektedir.

Elektronların negatif yüke sahip olduğu bilgisi pozitif yüklü protonlara, onların etrafını bir bulut şeklinde kuşatan bazı özel fotonlar aracılığı ile iletilmektedir. Onlar da yine özel fotonlar aracılığı ile varlıklarını elektronlara belli etmektedirler. Bu bilgiyi kullanan elektron ve proton, birbirleri ile belli bir mesafeyi koruyarak birleşmeden bir arada var olmayı başarmaktadırlar.

Atomun ortaya çikma nedeni proton ve elektronların quantum mekanik nedenlerden dolayı birleşememeleridir. Elektronlar ayrıca etraflarında bir bulut oluşturan fotonlar aracılığı ile diğer elektronları tanımakta ve onları kendi varlıklarından haberdar etmektedirler. Foton bulutundan bir elektron ayrılmakta ve bu sırada elektronu bir yöne doğru itmektedir. Aynı foton diğer elektrondaki foton bulutuna çarparak onu da başka bir yöne doğru iterek uzaklaştırmaktadır. Elektronların birbirlerini itmelerindeki mekanizma budur.

Elektronlar atom çekirdegi etrafında dönerlerken, orbital denen yörüngeleri kullanmaktadırlar. Bu orbitallerde hareket halinde olan elektronlar parçacık şeklinde değil, dalga şeklinde bir davranış sergilemektedirler. Elektronlar bazı durumlarda dalga, diğer durumlarda ise parçacık şeklinde davranmaktadırlar. Hareket halinde iken dalgasal niteliklere bürünen elektronlar, hedeflerine parçacık şeklinde ulaşmaktadırlar. Elektronların ayrıca spin denen iç momentumları da vardır. Bu sayede etraflarında manyetik bir alan oluşturmaktadırlar. Bu alan da varlığını fotonlara borçludur.

Bütün bu nitelikleri ile evren, inanılmayacak kadar büyük, tek hücreden oluşmuş canlı bir varlık gibi davranmaktadır.

Evet, evren tek hücreli ama, son derece karmaşık ve görkemli, aynı zamanda akıllı olarak da nitelendirilebilecek bir canlı yaratığa benzemekte ve onun gibi davranmaktadır.

http://en.wikipedia.org/wiki/James_Lovelock

http://en.wikipedia.org/wiki/Gaia_hypothesis

http://www.physicalgeography.net/fundamentals/5d.html

http://en.wikipedia.org/wiki/Naturalistic_pantheism

http://www.pantheism.net

james lovelock un gaia hipotezinin evrene uyarlanmış haline çok benziyor.

Ayrıca natural(bilimsel) panteistler de evreni bütün olarak canlı organizma gibi düşünüyorlar.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakterilerde özgür irade yok tabii.

Çünkü herşeyden once canlılarda özgür irade yok.

Canlılar yapmaları gerekeni yaparlar.

İnsanda bile gerçek anlamda özgür irade yok.

İnsanlarda özgür iradenin olmadığının en basit kanıtı, insanların üreme isteğidir. Bir kadın, doğurmak için kendini paralamaktadır, kadının bu iradesizliğine işi, kariyeri, parası, zevkleri hatta hayatı dahi engel olamamaktadır.

Evrende hiç bir şeyde özgür irade yoktur, her canlı yapmaya zorlandığı şeyi yapıyor. Hiç bir şey bilinçsiz haraket etmiyor. Örneğin, bir alyuvar; tanımlıyor, tanımladıklarını belleğine kaydediyor ve savaş taktiği geliştiriyor.

Bu iradesizliği fark edemeyenler ile bu konuyu tartışmanın hiç bir anlamı yok çünkü beyni kavrayamıyor.

BİR DE EVRENDE HER ŞEYİ BİLŞEN ADAMLAR VAR.

Mesleğin ne senin?

Mesleki branşın ne?

Uzman olduğun alan nedir?

Uzman olduğun konu hakkında bugüne değin ne gibi deney ve araştırmalar yaptın?

Bakın bir insanı işe alırken bunları sorarlar. Başka bir işe burnunu sokup yanlış yorumlama yapmasın diye.

Şimdi burada bakıyorum da bu forumda bazı arkadaşlar; fizikçi, kimyager, biyolog, astrolog, her alanında mühendis, her alanda doktor, edebiyatçı kısaca aklınıza hangi meslek dalı gelirse vatandaş o dallarda en iyisi. Kaldı ki fizik dalının kendi içinde alt alanları var, birisi diğerinin alanı konusunda fikrim yok diyebilirken sen neye dayanarak hep ben biliyorum diyebiliyorsun?

Bakın örnek olarak teknoloji alanında uzman olup her alanda soru sorabilirsiniz çünkü aklınıza takılanlar ve merak ettikleriniz vardır ancak her alanda yok o öyle değil böyle diyemezsiniz. Bırakın ona o alanda uzman olan kişi karar versin! Bir bilmişlik ukalalığı almış başını gitmiş, sen kimsin kardeşim?

Bugüne kadar reelde ne ortaya koydun? Hangi deneyleri yaptın? Ciddiyetle ele aldığın araştırmalar nelerdir?

Cevap şu yine şu olacak gerek yok ben biliyorum, yani bu kişilerin vereceği yakın ve benzer cevap bu olacaktır!

Sayın Hacı, evren canlıdır diyor ve teorisini "evrenin parçası olan bizler canlı olduğumuza göre evren neden canlı olmasın" diye öne sürüyor.

Her şey evrenin kendisinden oluştuğu için evrenin kendi organik yapısı bildik tanımlarımıza göre hayli karmaşık olsa gerek.

<font color='red'>İnanç meselesi ile evrenin organik olmasını bağdaştıran arkadaşlar olmuş.

Evren bir organik yapıya sahipse Tanrı değildir, doğanın ta kendisidir fakat bunu idrak edemeyecek çapta olmanız sizinle bu konuyu tartışmanın anlamsız olduğunu gösterir.

Ancak senin atomlarını dahi oluşturan protonlar ve nötronlar evrenin malıdır. O halde seni evren yaratmıştır, hadi yaratmadı diye ispat et!

Bilinçli olarak yaratmıştır veya bilinçsiz olarak yaratmıştır ama seni evren yaratmıştır.

Hadi ben evrene ait bir malzeme değilim diye itiraz et?

Elbette oluştuğun malzeme evrenin malzemesi ancak evren canlıları kendisine kulluk etsinler diye yaratmadı. Evren gezegenleri ve yıldızları da kendisine kulluk etsinler diye yaratmadı! YARATMADI!Yaratmadı çünkü gezegen ve yıldızlar evrende doğal sürdürüm yoluyla oluşmuşlardır. Toprak çiçeği doğal sürdürüm yoluyla yaratır besler büyütür ama onun ölmesini engelleyemez! Tohum nedir diye soranlara tohum’da toprağın malıdır çünkü tohumu hiçten var eden toprağın kendisidir. Toprakta evrenin malıdır.

tarihinde iruni tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

james lovelock un gaia hipotezinin evrene uyarlanmış haline çok benziyor.

Ayrıca natural(bilimsel) panteistler de evreni bütün olarak canlı organizma gibi düşünüyorlar. :)

Her görüşü din bakış açısından değerlendirmek aslında bir yerde dindarlıktır.

Aklınızı Tanrı kavramından ve dinlerden soyutlayamazsanız ateist olamazsınız. Ateizm cesaret işidir.

Düşüncelerini belirtmekten ve onları savunmaktan korkmamaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

evren canlı mıdır bilmiyorum ama canlılıdır..

Yani içinde canlı barındırır ...

Ama içinde canlı barırmak canlı olmaya yetmez...

ölü bir insanın içinde bile bir çok canlı organizma vardır...

Burada çoğunuzun anlamadığı ilginç bir incelik var.

Dünyayı evrenin içinde kapalı bir kutu olarak düşünürsen, içinde bir canlı barındırdığı ifadesi anlam kazanır.

Ama dünyayı evrenin diğer yerlerinden soyutlayarak değerlendiremezsin.

Dünya evrenin bir parçası. Aynı maddeden yapılan devamı...

Canlıda ne varsa, evrende de o var.

Evreni oluşturan ne varsa, canlıyı da o oluşturuyor.

Bu durum için evrenin canlıyı barındıran bir mekan olduğu iddia edilemez.

Evrenin canlı olduğu gerçeğinden kurtulmanız mümkün değil.

Evrenin canlıyı barındıran bir mekan olması demek, içinde canlıları ile dünyanın, bir yaratıcı tarafından tasarımlanmış olması demektir.

Bunun doğru olmadığını biliyoruz. Çünkü evren neden oluşmuşsa, biz canlılar da ondan oluşmuşuz..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...