Jump to content

Din ve Ahlak Çelişkisi


Recommended Posts

  • İleti 213
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

O resimdekiler müslümanlar. Allah'a ve ölüm sonrasına da senden daha fazla itikat ediyorlar. Kitaplarında yazanları uyguluyorlar ve cennete gideceklerini düşünüyorlar.

Şimdi getirip buraya bir islami uygulama resimleri asarım aklın şaşar. El kesme cezası uygulanmasını gördün mü hiç mesela sen? Ya meydanlarda vinçlerle idam edilen insanları? Çarşafın altından pantolonun paçası göründü diye sokak ortasında islam polisleri tarafından kırbaçlanan kadınları? 6 yaşında içi geçmiş yaşlı pis heriflerle evlendirilen çocuk (bebek) gelinleri? Yok görmedin tabii..Git bul netten ve gör. liveleak sitesinde bolca vardır. Arama motoruna ingilizce olarak hand cutting, muslim woman falan yaz, arat, bir tanesini izle. Bazılarına youtube dan da ulaşabilirsin. Ama....... Ama... Onlar gerçek müslümanlar değiller , Allah'a ve ahiret gününe inanmıyorlar değil mi? Klasik müslüman repliklerini geçeceksin. Dinin evrensel ahlağa benzer; adalet, hak, hukuk, ahlak kuralları yoktur. Gerçek müslümanların vicdanları din tarafından öldürülmüştür. Hepsi de duyarsızlaştırılmış birer Allah-u ekber insan katletme makinasınasıdır. Suriye, Mısır, v.s. Ortadoğuya bakarsan ahiretten öcü gibi korkan müslümanların halini görürsün. Sen Allah'tan korkmuyorsun ki emirlerini yanlış değerlendiriyorsun.

Ben de diyorum ya işte; Allah'a ve ölüm sonrasına inanmayanlar, suçsuz insanları bunların kat kat fazlasını yapabilirler. Zevk için adamın kolunu kökten kesip götüne sokabilirler mesela, anlatabiliyor muyum?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de diyorum ya işte; Allah'a ve ölüm sonrasına inanmayanlar, suçsuz insanları bunların kat kat fazlasını yapabilirler. Zevk için adamın kolunu kökten kesip götüne sokabilirler mesela, anlatabiliyor muyum?

.............................................................

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tüm yazılanları okursan görebilirsin, olmadı nette biraz araştırma yaparsın.

özür dilerim

sözümü geri alıyorum

kusura bakma....

""Eğer bir insan kendisine karşı sorumlu olunmayacak bir Tanrı'nın varlığını kabul etmiyorsa, o halde davranışlarını nasıl kabul edilebilir sınırlar içerisinde tutmayı başarır? Düşüncem bu tarzdaydı. Öldüğümüzde, işte her şey buydu, hiçbir şey yoktu. Artık Tanrı'ya inanıyorum ve benim de içinde bulunduğum herkes ona karşı sorumludur""

bunu okumuştum ama.. tam olarak ne dediğini anlamamıştım...tekrar okuyunca anladım...

ama bunu gene de araştırıcam...

tekrardan kusura bakma......

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de diyorum ya işte; Allah'a ve ölüm sonrasına inanmayanlar, suçsuz insanları bunların kat kat fazlasını yapabilirler. Zevk için adamın kolunu kökten kesip götüne sokabilirler mesela, anlatabiliyor muyum?

(Sana nazire yaptım o cevapla )

Ama sokmuyorlar değil mi? Hiç bu güne kadar bir kişinin kolunu kesip kıçına sokan ateist gördün mü, yada duydun mu? Hayır.. Ama tarih hep sizi yazıyor. Dünya müslümanları katil, barbar ve dünyanın başına bela milletler olarak değerlendiriyor. Mezhebi farklı diye diğerinin göğsünü yarıp kalbini, ciğerini yiyen adamdan tut, birbirini gırtlaklayıp kıça kol değil, demir, yatak yayı bilimum alet edevat sokan manyaklar hep müslümanlardan çıkıyor nedense.

tarihinde Electra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah'ı sevmek demek onunla özdeşleşmek dolayısı ile tüm varlığa Allah'ın gözüyle bakmak demek.

Ahlak buradan doğuyor işte.

Peki Allah'a inanmayan insanlarda Ahlak nasıl doğar?

Ateistlerde, normal insanlar gibi

Kainatı sever,İnsanlığı sever, ülkesini sever, milletini, vatanını sever, şehrini ailesini, yoldaşlarını falan sever....vs.vs.

Bunları tanır, bunlarla özdeşleşir ve bunların gözüyle, bunların açısından doğruları, yanlışları üretir.

Doğru denen şey: bunları var eden, yaşatan ve büyüten şeylerdir. Yanlışta: Bunlara zarar veren şeylerdir.

Tabi bu büyüklüklerin, seçilen yöntemlerin gerçek olması gereklidir..(Bundan dolayı gerçeklik ahlakın her alanında vardır)

O yüzden mesela inanırlar Allah'ın varlığının gerçek olduğuna kendilerine inandırmaya çalışırlar yani iman çok önemlidir. İman etmek öncelikle tanrının varlığının gerçek olduğuna emin olmak demektir.

Aslında bunların tüm nedeni, yani daha büyük şeylerle özdeşleşme isteğimizin nedeni, biz insanların bu özdeşleşmeler ile kendimizi büyütme, yüceltme isteğimizden başka bir şey değil. Benim bu güne kadar ki düşüncelerimde vardığım sonuç bu.

İnsanların tanrıları yaratmalarının en temel nedeni de, Tanrı denen bir büyüklük yaratıp sonrada onun ile kendilerini özdeşleştirme istekleridir, böylece kendilerini yüceltmiş olurlar.

O yüzden insanlık tanrılarını hep büyütmüşlerdir. Sanırım Orta Doğuda yaratılan Allah adındaki tanrı , tanrıların en büyüğü. Daha büyüğü nasıl olabilir ki, bu tanrının her şeyi sonsuz.

Bence insanlar büyüte, büyüte en büyüğünü yapmışlar.

Kendimizde var olduğunu kabul ettiğimiz büyüklüğe, yüceliğe ONUR, özdeşleştiğimiz büyüklüklerimize de GURUR der isek, işte ahlakımız bu onurumuz ve gururlarımızdan doğar.

Uzun uzun yazıyorsun ancak iddiamı çürütebilecek bir şeyler yok içlerinde. Allah'a ve ölüm ötesine inanmayanın ahlakına, adaletine, tanıklığına güven olmaz. Bu iddiayı çürütebilecek bir yanıtın varsa, yanıtın kısa ve net olanından yazarsan sevinirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzun uzun yazıyorsun ancak iddiamı çürütebilecek bir şeyler yok içlerinde. Allah'a ve ölüm ötesine inanmayanın ahlakına, adaletine, tanıklığına güven olmaz. Bu iddiayı çürütebilecek bir yanıtın varsa, yanıtın kısa ve net olanından yazarsan sevinirim.

ben senin o iddianı çürütecek bişeyler bulamıyorum...haklısın ama şimdilik.......

fakat...bizde haklıyız...çünkü din adına işlenen cinayetler ve vahşetler çok ama çok daha fazla....

sen belki 1 - hadi 10 örnek verebilirsin bu konularda.....

bizler örnek vermeye kalkarsak sayfalar dolusu sana burada isim yazabiliriz......

istatistiksel olarak karşılaştırıcak olursak da ozaman göreceğimiz şey

dindarların daha ahlak yoksunu oldukları olacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

(Sana nazire yaptım o cevapla )

Ama sokmuyorlar değil mi? Hiç bu güne kadar bir kişinin kolunu kesip kıçına sokan ateist gördün mü, yada duydun mu? Hayır.. Ama tarih hep sizi yazıyor. Dünya müslümanları katil, barbar ve dünyanın başına bela milletler olarak değerlendiriyor. Mezhebi farklı diye diğerinin göğsünü yarıp kalbini, ciğerini yiyen adamdan tut, birbirini gırtlaklayıp kıça kol değil, demir, yatak yayı bilimum alet edevat sokan manyaklar hep müslümanlardan çıkıyor nedense.

Bilmiyorum, kapalı kapılar ardında neler döndüğünü Allah bilir. Belki de o kapalı kapılar ardında kıça kafa bile atıyorlardır. Müslüman dediğin açıktan el-kol keser. Neden? Çünkü bunun yasal olduğunu kabul ediyor ama Allahsızlar (sözde) el-kol kesmeye karşı olduklarından bunu ulu orta yapamazlar ancak kapalı kapılar ardında yapabilirler. Şimdiye kadar el-kol kesen birçok Allahsız gördüm dersem yalan olur ancak toplu katliamlar yapan Allahsız ararsan yığınla var. Biraz klişe olacak ama gerçek; Stalin, Mao, Pol Pot...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzun uzun yazıyorsun ancak iddiamı çürütebilecek bir şeyler yok içlerinde. Allah'a ve ölüm ötesine inanmayanın ahlakına, adaletine, tanıklığına güven olmaz. Bu iddiayı çürütebilecek bir yanıtın varsa, yanıtın kısa ve net olanından yazarsan sevinirim.

O dediklerine inanmayan birinin ahlakının, tanıklığının güvencesi (eğer toplumun yaptırımlarını hesaba katmaz isek) kişinin onuru ve gururudur. Başka da bir şey değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ehh...teist ile atesit arasına girilmez ama.....bişi daha söliyip başbaşa bırakayım sizi en güzeli...

bakın gelin DEİZM i yayın.....

ne Atesit ne Teist

din adına da öldürmeyin--el kol kesmeyin...milletin özgürlüğüne karışmayın......Deist olun :)

Ateist olup da teistlere de "inancı olmayandan herşey beklenir" dedirtmeyin.............Deist olun :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu Nazi kartını oynamak olarak algılamayın ama yeri gelmişken Hitler gibi bir barbarik paganın anti ateist demeçlerinde dincilerle aynı argümanları kullanması ne kadar ironik, değil mi?

"Seküler okullar asla tolere edilemez çünkü bu tür okullar hiçbir dini eğitim vermez, ve genel moral eğitim dini bir temel olmaksızın hava üzerine inşa edilmiştir; sonuç olarak, tüm karakter eğitimi ve din inançtan türetilmelidir… biz inanan insanlar istiyoruz." Hitler, 26 Nisan, 1933, 1933 yılında Nazi-Vatikan Antlaşmasına yol açan müzakereler sırasında.

24 Ekim 1933’de Berlin’de yaptığı bir konuşmada Hitler ifade etti: “Biz halkın bu inanca ihtiyaç duyduğuna ve talep ettiğine ikna olduk. Bu nedenle ateistik harekete karşı mücadeleyi üstlendik, ve bu sadece birkaç teorik deklarasyonla değil: biz onun kökünü kazıdık.” (Norman H. Baynes, ed., The Speeches of Adolf Hitler, April 1922-August 1939. Vol. 1. Oxford: Oxford University Press, 1942, p. 378.)

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sosyal Darwinizm genellikle varoluş mücadelesinin kavramlarını tanımlamak için kullanılır. Sosyal Darwinizm bugün şüpheli ahlaki değerler olarak sınıflandırdığımız maceraları gerekçelendirmek için kullanıldı. Örneğin sömürgecilik doğal ve kaçınılmaz olarak görüldü. Ancak bu konsept "Doğal olan ne ise ahlaken doğru olmasıyla eşdeğerdir" şeklinde hatalı bir varsayım yapar. Bir başka deyişle, bu argüman bir şey sırf doğada gerçekleşti diye insanların takip etmesi gereken ahlaki paradigma olması gerektiği inancının kurbanı olur. Evrimsel teoriyi neyin iyi veya kötü olması gerektiğini tanımlayan bir ahlak kılavuzu olarak algılamak natüralistik bir safsatadır (Bunun tersi ise moralistik safsata; yani "iyi ya da doğru olan ne varsa bu nedenle doğaldır" diyen görüş). Doğa, nasıl davranması gerektiği hakkında ahlak türetilmeden tanımlanması gereken bir olgudur (Eğer kuşlar ve canavarlar eşini aldatmayla, bebek öldürmeyle ve yamyamlıkla meşgulse bu davranışlarda ahlaken sorun olmamalı demek gibi).

Bir insanın etik davranışları etkili bir sempati, eğitim, sosyal bağ ve ihtiyaçlar üzerine dayanmalı, hiçbir dini temel gerekli değil. Empati ve diğer sosyal farkındalık formları ahlak duygusunun gelişiminde saygın bir konuma sahiptir. Çoğu insan fark eder ki ahlak söz konusu olduğunda empati önemli bir rol oynar. Diğerlerine asaletle davranırken herhangi bir tanrıdan emir gerektirmez, ama faaliyetlerimizin diğerlerini nasıl etkilediğini kavramsallaştırabilmeyi gerektirir. Bu da, sırayla, başkalarıyla empati kurma becerisi gerektirir -başkalarının duygularının farkındalığını haiz olma ve buna göre davranma becerisi.

Ahlak doğaya göre belirlenmeyecekse, neye göre belirlenecek? İnsanın keyfine göre mi? İnsanın keyfi objektif bir doğruluk ölçütü müdür?

Doğaya göre şekillenmeyen bir ahlakın bir geçerliliği olabilir mi? Örneğin, gayet doğal bir ihtiyaç olan gaz çıkarmanın, toplum içinde yapılmasının doğru olmadığı görüşü ne derece geçerli olabilir? Biri bana diyecek ki, "utanmıyor musun insanların ortasında gaz çıkarmaya?". Ben de derim ki "utanmıyor musun insanların arasında nefes alıp vermeye?".

Allah'a göre olmayan bir ahlakın ise bağlayıcılığı olabilir mi? Örneğin, bir adam Afrika'da açlıktan ölmek üzere olan insanları görüyor ve bir şekilde onlara yardım edesi geliyor içinden ancak bu adam oraya yardım etmekle sevap kazanmayacağına ve yardım etmemekle de günah kazanmayacağına inandığı için, içinden gelen his onu bağlamaz yani o hisse göre hareket etmek, o hissi fiile dökmek zorunda değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben senin o iddianı çürütecek bişeyler bulamıyorum...haklısın ama şimdilik.......

fakat...bizde haklıyız...çünkü din adına işlenen cinayetler ve vahşetler çok ama çok daha fazla....

sen belki 1 - hadi 10 örnek verebilirsin bu konularda.....

bizler örnek vermeye kalkarsak sayfalar dolusu sana burada isim yazabiliriz......

istatistiksel olarak karşılaştırıcak olursak da ozaman göreceğimiz şey

dindarların daha ahlak yoksunu oldukları olacaktır.

Sizinle bizim aramızdaki fark şu: Biz sadece suçluyu ve hak ettiği kadar, sınırlı bir şekilde cezalandırırız çünkü biz Allah'ın yaptıklarımızın hesabını soracağına inanırız ancak sizler suçsuz olanları bile sınırsız işkencelere tabi tutabilirsiniz çünkü Allah'ın yaptıklarınızın hesabını sormayacağına inanırsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O dediklerine inanmayan birinin ahlakının, tanıklığının güvencesi (eğer toplumun yaptırımlarını hesaba katmaz isek) kişinin onuru ve gururudur. Başka da bir şey değildir.

Peki, kişinin onurunun ve gururunun bir bağlayıcılığı var mıdır? Birisinin onuruna ve gururuna neden güvenelim?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu Nazi kartını oynamak olarak algılamayın ama yeri gelmişken Hitler gibi bir barbarik paganın anti ateist demeçlerinde dincilerle aynı argümanları kullanması ne kadar ironik, değil mi?

"Seküler okullar asla tolere edilemez çünkü bu tür okullar hiçbir dini eğitim vermez, ve genel moral eğitim dini bir temel olmaksızın hava üzerine inşa edilmiştir; sonuç olarak, tüm karakter eğitimi ve din inançtan türetilmelidir… biz inanan insanlar istiyoruz." Hitler, 26 Nisan, 1933, 1933 yılında Nazi-Vatikan Antlaşmasına yol açan müzakereler sırasında.

24 Ekim 1933’de Berlin’de yaptığı bir konuşmada Hitler ifade etti: “Biz halkın bu inanca ihtiyaç duyduğuna ve talep ettiğine ikna olduk. Bu nedenle ateistik harekete karşı mücadeleyi üstlendik, ve bu sadece birkaç teorik deklarasyonla değil: biz onun kökünü kazıdık.” (Norman H. Baynes, ed., The Speeches of Adolf Hitler, April 1922-August 1939. Vol. 1. Oxford: Oxford University Press, 1942, p. 378.)

Hitler üzerinden Hristiyanlığı eleştirebilmen için, Hitler'in yaptığı şeylerin Hristiyanlığa göre caiz olduğunu ispatlaman gerekir. Hristiyanlığa göre, insanları sabun yapmak caiz midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizinle bizim aramızdaki fark şu: Biz sadece suçluyu ve hak ettiği kadar, sınırlı bir şekilde cezalandırırız çünkü biz Allah'ın yaptıklarımızın hesabını soracağına inanırız ancak sizler suçsuz olanları bile sınırsız işkencelere tabi tutabilirsiniz çünkü Allah'ın yaptıklarınızın hesabını sormayacağına inanırsınız.

ben bir deistim zaten

,bana bunları söyleyemezsin de...

şu da var

zina eden kadınla erkeği ne demeye taşlayıp öldürürsünüz?

suçları nedir ?

hırrsızlık edenin elini kesmek adaletmidir ? o adam nasıl çalışıp karnını doyurcak evini geçindiricek ? gene mecbur hırsızlık yapacak...en iyi ihtimalle dilenci olacak

dinden çıkanı mürted ilan edip süre verip...dönmezse eğer ölüm fetvası da nedir ?

vb. arttırabilirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki, kişinin onurunun ve gururunun bir bağlayıcılığı var mıdır? Birisinin onuruna ve gururuna neden güvenelim?

Ahlakı yaratan duygular bunlardır.

Pratik yaşamımızda bir toplumun tam manası ile ahlaklı olması için yeterli midir?

Elbette yeterli olmadığı görülmüş ki insanlar çeşitli yaptırım araçları da koymuş (Para ve hapis cezaları gibi).

Ahiret inancı da elbette fazladan bir motivasyon vermekte, ancak bu motivasyon daha çok sporcuların aldığı dopinge veya hormona benziyor. Ahlak anlamında bir yönden motivasyon verirken bir çok yönden de ahlakı bozuyor. Zaten sonuca yani neticeye baktığımızda ahiret inancı ile ahlakları motive edilen toplum ve insanların ahiret inancı motivasyonunu kullanmayanlardan pratikte daha ahlaklı bir yaşam yarattıklarını söylemek çok güç.

tarihinde mahmud571 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak doğaya göre belirlenmeyecekse, neye göre belirlenecek? İnsanın keyfine göre mi? İnsanın keyfi objektif bir doğruluk ölçütü müdür?

Doğaya göre şekillenmeyen bir ahlakın bir geçerliliği olabilir mi? Örneğin, gayet doğal bir ihtiyaç olan gaz çıkarmanın, toplum içinde yapılmasının doğru olmadığı görüşü ne derece geçerli olabilir? Biri bana diyecek ki, "utanmıyor musun insanların ortasında gaz çıkarmaya?". Ben de derim ki "utanmıyor musun insanların arasında nefes alıp vermeye?".

İyi de normal olan şey moral olmak zorunda değil ki. Bir hayvanın ve bir insanın alenen yellenmesi normaldir ama insanınki toplumda edepsizlik olarak kabul edilir. Çünkü eğitilebilir ve elastik bir hayvan türü olarak insan, davranışlarını denetim altına alabilir. Sadece içgüdüleri çizgisinde hareket etmez. Seküler normatif ahlak felsefeleri kaynağını direkt olarak insan zihninden, iradesinden ve doğasından alır. Din adamlarının ezici çoğunluğu köleliği yasal görüdüğü ve koruduğu bir dönemde köleliğin ahlaki olmadığını seslendiren filozofların önemli kısmı bunu tanrı arzusuna değil seküler bir zemine oturtuyordu. Konun bir başka aspekti ahlakın ilahiyata ve tanrı isteğine dayandırılmasının imkansızlığıdır. Ahlakı kutsallıkla meşrulaştırmaya çabalayanlar için asıl soru; birşey (misal; eylem, olay, niyet, şart vs.) tanrı ‘iyi’ (veya ‘kötü’) dediği için mi o şey iyi (veya kötü); yoksa tersine zaten iyi (veya kötü) olduğu için mi, tanrı o şeye ‘iyi’ (veya ‘kötü’) diyor?

Hitler üzerinden Hristiyanlığı eleştirebilmen için, Hitler'in yaptığı şeylerin Hristiyanlığa göre caiz olduğunu ispatlaman gerekir. Hristiyanlığa göre, insanları sabun yapmak caiz midir?

Hristiyanlığın eleştirisini yapmıyorum. Sadece bir seri katilin ateizmin ahlaksızlığa yol açacağını söylemesinin tuhaflığına dikkat çekiyorum. Yani sonuçta teist olmak seri katil olmaya engel değil. Kötü insanlar yine kötü şeyler yapıyor. Kimisi bunu dinsel kılıfla meşrulaştırıyor, kimisi tövbe ederek ilahi cezadan kurtulacağını umuyor vs.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ben bir deistim zaten

,bana bunları söyleyemezsin de...

şu da var

zina eden kadınla erkeği ne demeye taşlayıp öldürürsünüz?

suçları nedir ?

hırrsızlık edenin elini kesmek adaletmidir ? o adam nasıl çalışıp karnını doyurcak evini geçindiricek ? gene mecbur hırsızlık yapacak...en iyi ihtimalle dilenci olacak

dinden çıkanı mürted ilan edip süre verip...dönmezse eğer ölüm fetvası da nedir ?

vb. arttırabilirim.

Bal gibi de söylerim. Allah'ın öldükten sonra seni yargılayacağına inanıyor musun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...