Jump to content

Din ve Ahlak Çelişkisi


Recommended Posts

  • İleti 213
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ahlakı Dinle Temellendirme Çabaları Sonuçsuz

Apolojetiklerin "Ahlakı temellendirmek için tanrıya inanmak zorundayız" şeklindeki beylik laflarının elle tutulur hiçbir yanı yok. Özgecil ve kooperatif hareket tarzının ve empati, sevecenik gibi duyguların gerek homo sapiens ve primatlarda gerek diğer hayvan sosyalitesinde, biolojik evrimsel mekanizmalarla neden sonuç ilişkisi içinde evrimsel yolculuğundaki gelişimi modern bilimsel tezlerle genişçe aydınlatılabiliyor zaten. Geçmişe baktığımızda dinlerden bağımsız ahlak ve hukuk felsefeleri geliştiren pek çok moral filozofun yaşadığına tanık oluruz. Ve bu seküler normatif ahlak felsefeleri kaynağını direkt olarak insan zihninden, iradesinden ve doğasından alır. Din adamlarının ezici çoğunluğu köleliği yasal görüdüğü ve koruduğu bir dönemde köleliğin ahlaki olmadığını seslendiren filozofların önemli kısmı bunu tanrı arzusuna değil seküler bir zemine oturtuyordu. Konun bir başka aspekti ahlakın ilahiyata ve tanrı isteğine dayandırılmasının imkansızlığıdır. Ahlakı kutsallıkla meşrulaştırmaya çabalayanlar için asıl soru; birşey (misal; eylem, olay, niyet, şart vs.) tanrı ‘iyi’ (veya ‘kötü’) dediği için mi o şey iyi (veya kötü); yoksa tersine zaten iyi (veya kötü) olduğu için mi, tanrı o şeye ‘iyi’ (veya ‘kötü’) diyor?

Eş’ariyye ve Selefiyye ile Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî usulcüleri iyilik ve kötülüğün Tanrı’nın iradesine bağlı olduğunu söylüyorlar. Böylelikle teolojik subjektivizmi benimsemiş oluyorlar. Buna karşın Cehmiyye ve Mutezile başta olmak üzere Şia, Kerrâmiye usülcülerine göre iyi şeyler haddi zatında iyidir. Matürudiyye ve Hanefi usulcülerinin çoğunluğu moral teolojik objektivizmi benimsemişler. Bu aşamada Euthyphro ikilemi ortaya çıkıyor. Subjektivistler yani “Tanrı öyle irade ettiği için iyi” diyenler moraliteyi Tanrı’nın iradesi olarak değerlendirmiş olur -ki bu da adalet ve zulüm, iyilik ve kötülük gibi kavramları orijinal değerlerini yitirmeleri demektir. Durum böyle olunca tanrı hakkında iyi veya adil gibi yorumlar yapmak da imkansızlaşıyor. Zira Tanrı’nın iyiliğinin hiçbir makul testi yok, çünkü o üstü kapalı bir şekilde Tanrı ne yaparsa yapsın olarak tanımlanmış olur. Dahası ilahi komutların keyfi olma riski var. Bu şartlar altında tanrı öyle istedi diye oğlunu kurban etmeye kalkan bir meczuba bu hareketinin “yanlış” olduğunu anlatmaya yarayan intersubjektif zeminden mahrum kalmış oluruz [ama bunu İbrahim peygamber yaparsa hikmetinden sual olunmaz der geçeriz :) ] Dahası bu anlayışla farklı dinden olan hiçbir kişiye kendi dininin ne kadar şeker ve güzel bir din olduğunu anlatmaya çabalamak da çelişkili olur. Çünkü o şey haddi zatında iyi değil, kutsal onay sayesinde ‘iyi’dir.

Eğer objektivist görüşü tercih edersek; "X kötü olduğu için Tanrı kötü demiştir" demiş oluruz -ki bu da zaten şartların ve olayların Tanrı’nın isteğinden bağımsız, haddi zatında iyi veya kötü olduğunu söylemenin bir başka yolu. Bu görüş tabanında her şeyin yaratıcısı tanrı olsa bile final ölçüt Tanrı’nın yargısı değil. Şeyler otomatikman iyi veya kötü. Tanrı’nın emrinden bağımsız oldukları için ahlak ve adaletin gerekçelendirilmesi bu argümanla da karşılanamıyor.

Sonuç olarak ahlaki değerleri dinle, tanrıyla savunmaya çalışmak boşa kürek çekmektir.

Peki Stalin, Pol Pot, Mao... Ateizm Ahlaksızlığa Yol Açar Mı?

Öncelikle ateizmin kendisi insanların uğruna dövüştüğü, öldüğü ya da öldürüldüğü bir prensip, amaç, felsefe ya da inanç sistemi değildir. Ama dini retoriklerle gerekçelendirilmiş ve şiddetlenmiş pekçok haçlı seferi, engizisyon, cadı avcılığı ve köleleştirme vakası var. Bunu da kutsal kitaplarından aldıkları cesaret ve motivasyonla yapıyorlardı. Stalin, Pol Pot ve diğer psikotik komünist liderlerin cinayetlerini ateizmin hanesine yazmak adil olmaz. Zira bunlar tanrısızlığı dayatmak için işlenen suçlar değildir. Bir teist Stalin'in teistlerin XY ya da Z nedenle öldürülmeleri gerektiğine inandığını iddia edebilir, ama o zaman nasıl bir Tanrı'ya inanç eksikliğinin bu sonuca yol açabildiğini makul bir şekilde göstermesi lazım. Stalin bu cinayetleri din düşmanlığından çok politik kazançlar için gerçekleştirdiğini gösteren kanıtlar var. Stalin, pozisyonunu sağlamlaştırmak için milyonları katleden bir paronoid idi. Ateizm değil, totaliteryanizm itici güç ve nedensel bağlantıdır. Göz ardı edilen bu gerçek apolojetiklerin iddialarının sahte olduğunu göstermektedir.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kişisel otonomi olmadan ahlak imkânsızdır. Eğer biz sadece emirleri izleyen robotlarsak, o taktirde eylemlerimiz sadece itaatkâr veya itaatsiz olarak tanımlanabilir, ancak sadece itaat, ahlak olamaz. Bu yüzden Gök Baba'yı kızdırmamak için kötülükten kaçınmak ya da Onun gözüne girmek için iyi şeyler yapmak moral bir davranış sayılmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

izleyin bakalım....din ne kadar veriyormuş ahlak denen şeyi...ordaki kızları kınamıyorum...davranışları da bana göre gayet normal...ama dincilere göre anormal...bu davranışları başkaları yapsa tefe koyarlar...bunları daha beter tefe koyarlar...ama sonuç: dincinin ahlak anlayışına DİN bişey getirmemektedir...ahlaksızlık olarak gördükleri davranışları din denen olgu asla ama asla ortadan kaldırmamaktadır.

http://www.izledost...._4bf262751.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

1001728_10151508779822101_1964127860_n.jpg

Deprem ve günah ilişkisi

Sual: Depremlerin sebebi nedir? Ölenler şehid mi? Depremden kaçmayan intihar mı etmiş olur? Toplu olarak gömmek caiz midir?

CEVAP

Ekseriya depremler ilahi bir ikazdır. Âlimler, (İki Z olunca üçüncü Z gelir) demişlerdir. Yani Zulüm ve Zina çoğalıncaZelzele olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Zina yayılınca depremler çoğalır.) [Deylemi]

http://www.mehmetali...tay.asp?Aid=305

.

1175414_490652957683222_626950802_n.jpg

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Apolojetikler ahlakın doğal hukuk aracılığıyla garantiye alındığını, ancak dinin daha sağlam bir temel sağladığını öne sürerler. Birleşik Devletler'de uzun yıllar boyunca ateistlerin mahkemede tanıklık etmelerine izin verilmedi, çünkü ateistlerin gerçeği söylemek için bir nedeni olmadığına inanılıyordu. Bu da dinsel önyargılar yüzünden ateistlere karşı yapılan ayrımcılıkların sayısız örneklerinden biri. (bknz. http://en.wikipedia.org/wiki/Discrimination_against_atheists)

Oysa ahlakın temellerini gökte değil yerde aramamız gerekir. İnsan moralitesi evrimsel, sosyobiolojik tarihin bir sonucudur. Richard Dawkins, Tanrı Yanılgısı kitabında ahlakımızın Darwinci bir açıklamaya sahip olduğu saptamasında bulunuyor: evrim sürecinde özgecil genler seçildi, insana doğal empati verdi. Toplumda ahlak sürekli olarak evrilir. Ahlak ilerledikçe, moral konsensus dini liderlerin kutsal yazıları yorumlama şeklini etkiler. Örneğin bugün laik toplumlardaki dindarların geneli -kutsal kitaplarında yer almasına rağmen- evlatlığının karısıyla evlenmeyi, ya da 9 yaşındaki kız çocuğuyla gerdeğe girmeyi, cariyeliği ve köleliği ahlaki bulmaz. Bu da bize ahlakın din orijinli olmadığını gösterir.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Apolojetikler ahlakın doğal hukuk aracılığıyla garantiye alındığını, ancak dinin daha sağlam bir temel sağladığını öne sürerler. Birleşik Devletler'de uzun yıllar boyunca ateistlerin mahkemede tanıklık etmelerine izin verilmedi, çünkü ateistlerin gerçeği söylemek için bir nedeni olmadığına inanılıyordu. Bu da dinsel önyargılar yüzünden ateistlere karşı yapılan ayrımcılıkların sayısız örneklerinden biri. (bknz. http://en.wikipedia....gainst_atheists)

Günümüz dünyasında geçerli olan hukuk, doğal hukuk mu? Değil. Günümüzde yapmacık bir hukuk hakim. Bu hukuk, hem yapmacık hem ahlaksız hem de adaletsizdir. Birleşik Devletlerin, Allahsızların tanıklık yapmalarına izin vermemeleri çok doğru bir uygulama olmuş ve günümüzde de uygulamalarını desteklerim. Allah'a ve ölüm ötesi yaşama inanmayan birisinin ne ahlakına, ne adaletine, ne de tanıklığına güven olmaz.

Oysa ahlakın temellerini gökte değil yerde aramamız gerekir. İnsan moralitesi evrimsel, sosyobiolojik tarihin bir sonucudur. Richard Dawkins, Tanrı Yanılgısı kitabında ahlakımızın Darwinci bir açıklamaya sahip olduğu saptamasında bulunuyor: evrim sürecinde özgecil genler seçildi, insana doğal empati verdi. Toplumda ahlak sürekli olarak evrilir. Ahlak ilerledikçe, moral konsensus dini liderlerin kutsal yazıları yorumlama şeklini etkiler. Örneğin bugün laik toplumlardaki dindarların geneli -kutsal kitaplarında yer almasına rağmen- evlatlığının karısıyla evlenmeyi, ya da 9 yaşındaki kız çocuğuyla gerdeğe girmeyi, cariyeliği ve köleliği ahlaki bulmaz. Bu da bize ahlakın din orijinli olmadığını gösterir.

Yerde arayıp bulabileceğin tek ahlak, sosyal darwinizm olur. Yani, güçlünün güçsüzü ezdiği "vahşi doğa" ahlakı. Senin laik dindarlar şunu şunu yapmaz deyip ahlakın evrildiğini savunman da çok saçma. 15 yaşın altındakilerin evlenmesini yasaklayan bir devletin olduğu bir yerde tabi kimse -yanlış olmadığını düşünse bile- 9 yaşında bir kızla evlenmeye kalkmaz. Sonra bir de toplum var. Bazı durumlarda devletin cezalandırması sana ödül gibi bile gelebilir çünkü toplum seni devletten önce eline geçirirse devletin eline bırakmadan oracıkta icabına bakıverir. Linç diye bir işkence türü var;

http://yurthaber.myn...girisimi-928001

Sen dünya'da bir tane bile pedofilin olmadığını veya pedofillerin çok ufak bir azınlık olduklarını mı sanıyorsun yoksa? Sana göre İran'da hiç eşcinsel de yoktur, değil mi? Bu ülkede bırak 9 yaşındaki bir kızla evlenmeyi, pedofiliyi savunmak ve hatta pedofil olduğunu itiraf etmek bile sakıncalı ama Hollanda gibi bir ülkede sadece pedofil olduğunu açıklamak ya da pedofiliyi savunmak değil, pedofilinin serbest olması için parti kurup seçimlere katılmak bile bir haktır. Sen sanıyor musun ki Hollanda'daki dindar ile buradaki dindar bir? Tabi ki bir değil. Adam orada özgür; Hem pedofil olduğunu açıklayabiliyor, hem pedofiliyi savunabiliyor hem de parti kurup pedofilinin serbest olması için seçimlere katılabiliyor. Burası da Hollanda gibi olursa o zaman sen gör bakalım buradaki dindarlar 9 yaşındaki kızlarla evlenmeyi ahlaki buluyor mu bulmuyor mu? Mesela bu sitede pedofiliyi savunan var mı? Yoksa neden yok? Burada pedofiliyi savunmak yasak olduğundan mı yoksa buradaki herkes (aişe hadislerini kabul eden sünniler dahil) pedofiliyi ahlaksızca bulduğu için mi?

Sen çıkıp da bu ülkede "Atatürk'ü Koruma Kanunu" gibi bir ucube varken, Mustafa Kemal'e hiç bir endişe duymadan, rahat bir şekilde hakaret edebilir misin? Bırak hakaret etmeyi, "Beni Atatürk kurtarmadı" demen bile mahkum olman için yeterlidir. Sen sanıyor musun ki Kuzey Kore halkı Kim Jong IL denen herifi çok seviyordu? Bu adam öldü diye ağlamayanlar hakkında işlem yapılırsa elbette herkes yalandan da olsa ağlar, sıkıysa ağlamasınlar!

Uzun lafın kısası:

Zorlamanın, dayatmanın, baskının, yasaklamanın olduğu yerde senin iddia ettiğin gibi "doğal", gerçek bir ahlaktan bahsedilemez anlayacağın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Günümüz dünyasında geçerli olan hukuk, doğal hukuk mu? Değil. Günümüzde yapmacık bir hukuk hakim. Bu hukuk, hem yapmacık hem ahlaksız hem de adaletsizdir. Birleşik Devletlerin, Allahsızların tanıklık yapmalarına izin vermemeleri çok doğru bir uygulama olmuş ve günümüzde de uygulamalarını desteklerim. Allah'a ve ölüm ötesi yaşama inanmayan birisinin ne ahlakına, ne adaletine, ne de tanıklığına güven olmaz.

Yerde arayıp bulabileceğin tek ahlak, sosyal darwinizm olur. Yani, güçlünün güçsüzü ezdiği "vahşi doğa" ahlakı. Senin laik dindarlar şunu şunu yapmaz deyip ahlakın evrildiğini savunman da çok saçma. 15 yaşın altındakilerin evlenmesini yasaklayan bir devletin olduğu bir yerde tabi kimse -yanlış olmadığını düşünse bile- 9 yaşında bir kızla evlenmeye kalkmaz. Sonra bir de toplum var. Bazı durumlarda devletin cezalandırması sana ödül gibi bile gelebilir çünkü toplum seni devletten önce eline geçirirse devletin eline bırakmadan oracıkta icabına bakıverir. Linç diye bir işkence türü var;

http://yurthaber.myn...girisimi-928001

Sen dünya'da bir tane bile pedofilin olmadığını veya pedofillerin çok ufak bir azınlık olduklarını mı sanıyorsun yoksa? Sana göre İran'da hiç eşcinsel de yoktur, değil mi? Bu ülkede bırak 9 yaşındaki bir kızla evlenmeyi, pedofiliyi savunmak ve hatta pedofil olduğunu itiraf etmek bile sakıncalı ama Hollanda gibi bir ülkede sadece pedofil olduğunu açıklamak ya da pedofiliyi savunmak değil, pedofilinin serbest olması için parti kurup seçimlere katılmak bile bir haktır. Sen sanıyor musun ki Hollanda'daki dindar ile buradaki dindar bir? Tabi ki bir değil. Adam orada özgür; Hem pedofil olduğunu açıklayabiliyor, hem pedofiliyi savunabiliyor hem de parti kurup pedofilinin serbest olması için seçimlere katılabiliyor. Burası da Hollanda gibi olursa o zaman sen gör bakalım buradaki dindarlar 9 yaşındaki kızlarla evlenmeyi ahlaki buluyor mu bulmuyor mu? Mesela bu sitede pedofiliyi savunan var mı? Yoksa neden yok? Burada pedofiliyi savunmak yasak olduğundan mı yoksa buradaki herkes (aişe hadislerini kabul eden sünniler dahil) pedofiliyi ahlaksızca bulduğu için mi?

Sen çıkıp da bu ülkede "Atatürk'ü Koruma Kanunu" gibi bir ucube varken, Mustafa Kemal'e hiç bir endişe duymadan, rahat bir şekilde hakaret edebilir misin? Bırak hakaret etmeyi, "Beni Atatürk kurtarmadı" demen bile mahkum olman için yeterlidir. Sen sanıyor musun ki Kuzey Kore halkı Kim Jong IL denen herifi çok seviyordu? Bu adam öldü diye ağlamayanlar hakkında işlem yapılırsa elbette herkes yalandan da olsa ağlar, sıkıysa ağlamasınlar!

Uzun lafın kısası:

Zorlamanın, dayatmanın, baskının, yasaklamanın olduğu yerde senin iddia ettiğin gibi "doğal", gerçek bir ahlaktan bahsedilemez anlayacağın.

Ölüm ötesine inanmayanlara güven olmaz demişsin ama pratik bu şekilde değil.

Uçağa biniyorsun ama.

Yani uçağı yapan Allahsızların gerçeğe tanıklık ettiğine inanıyorsun demektir.

Yani aslında işin özeti şu:

Lan oğlum ben şu demiri ve sizi havada uçurabilirim der , insanlarda bin defa şahit olmuştur ki hakketen bu allahsız bilim adamlarının söyledikleri daha doğru çıkar.

Çünkü hepimiz şahidiz ki hakkaten demiri havada uçurabiliyor herifler.

Kullandığınız yemekleri şöyle şöyle yaparsanız yıllarca bozulmadan koruyabiliriz der bu Allahsızlar. Hakİkatende öyle öyle yaparsak yemekler bozulmadan korunurve adına buzdolabı falan deriz.

Mesela o Allahsızlar derki şöyle şöyle yaparsan yani şu düğmeye basarsan taaa 500 günlük mesafedeki heriflerle anında görüşebilirsin der. Gerçektende görüşürsün. Telefon, internet falan diyor insanlar buna.

Amma binlerce yıldır insanlara uçtuğunu söyleyenlerin yada bir anda bir çok yerde olanların söylediklerine hiç tanıklık etmeyiz.

Olayların sebeplerini duaya falan bağlayanların subjektif bir yanılgı veya aldatma içinde olduğunu görürüz.

Mesela herifin biri çıkar yada müslümanların çoğu çıkar insanlar radyolarda türkü söylediği için falanca deprem oldu der.

Sonra bakarız radyoda türkü söylemeyen yerdede deprem olur ..

Sonra başka yerlerdede deprem olur.

Bu dinciler ha bire subjektif nedenler söyler dururlar.

Ha olan olaylara objektif bir şekilde baktığında aslında o dincilerin neden sonuç ilşkilerinin tamamen subjektif bir tesbit olduğunu olayların oluş nedenlerine hiçbir açıklama getirmediğini..Yani kısaca YALAN olduğunu görürsün.

Halep ordaysa arşın burada demiş atalarımız.

Uçtuğuna inandığınız bir dinciyi getirin. (Sarıklı cübbeli olursa daha iyi olur)

Atatürk havalimanında uçaklar var mesela.

Canlı yayında ve seyirciler önünde bu şeyh abimiz bir uçak ile uçma yarışına girsin mesela.

Bakalım kim doğru.

Bilim adamlarının iddia ettiği ve yaptığı demir mi uçuyor yoksa bu şeyh abimiz mi uçuyor.

Sence kim daha dürüst.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cehennemde cız bız yapılma, zebanilerin kafaya tokmakla vurması falan insanların inancına bağlanması konusunda ekstra bir motivasyon verir. Yani ahlakı yaratan ve yaşatanlar bu inançlar ve korkular değildir ama ahlak kurallarına uyma konusunda inanırlara ekstra bir motivasyon sağlar.

Zaten insanlık tarihi içerisindeki bu coğrafyanın bilgelerinin çoğu " Kamil insan" yaratma projelerinde bu motivasyonu tamamen dışarı atmak yerine kullanmayı tercih etmişlerdir.

Bu bilgeler, dindeki ahiret inancının, ceza ve mükafatın ufak ve ayak takımı insanların çok alt seviyede de olsa ahlaklı davranması için gerekli olduğunu, faydalı olabileceğini düşünmüşlerdir.

O yüzden mesela bunlar Kamil insan olma yolunu şu adımlarla açıklarlar . "Şeriat, tarikat, marifet Hakikat." derler. Dikkat edilirse Şeriat en alt basamak olarak sayılmıştır. Yani burada aslında şu denmektedir. İnsancıklar, yani uydurma en alt seviyedeki uyuzların ahlaki bazı değerlere sahip olabilmesi için cehennem korkusu, dini emir falan olması iyi olur demişlerdir.

tarihinde mahmud571 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ölüm ötesine inanmayanlara güven olmaz demişsin ama pratik bu şekilde değil.

Uçağa biniyorsun ama.

Yani uçağı yapan Allahsızların gerçeğe tanıklık ettiğine inanıyorsun demektir.

Yani aslında işin özeti şu:

Lan oğlum ben şu demiri ve sizi havada uçurabilirim der , insanlarda bin defa şahit olmuştur ki hakketen bu allahsız bilim adamlarının söyledikleri daha doğru çıkar.

Çünkü hepimiz şahidiz ki hakkaten demiri havada uçurabiliyor herifler.

Kullandığınız yemekleri şöyle şöyle yaparsanız yıllarca bozulmadan koruyabiliriz der bu Allahsızlar. Hakİkatende öyle öyle yaparsak yemekler bozulmadan korunurve adına buzdolabı falan deriz.

Mesela o Allahsızlar derki şöyle şöyle yaparsan yani şu düğmeye basarsan taaa 500 günlük mesafedeki heriflerle anında görüşebilirsin der. Gerçektende görüşürsün. Telefon, internet falan diyor insanlar buna.

Amma binlerce yıldır insanlara uçtuğunu söyleyenlerin yada bir anda bir çok yerde olanların söylediklerine hiç tanıklık etmeyiz.

Olayların sebeplerini duaya falan bağlayanların subjektif bir yanılgı veya aldatma içinde olduğunu görürüz.

Mesela herifin biri çıkar yada müslümanların çoğu çıkar insanlar radyolarda türkü söylediği için falanca deprem oldu der.

Sonra bakarız radyoda türkü söylemeyen yerdede deprem olur ..

Sonra başka yerlerdede deprem olur.

Bu dinciler ha bire subjektif nedenler söyler dururlar.

Ha olan olaylara objektif bir şekilde baktığında aslında o dincilerin neden sonuç ilşkilerinin tamamen subjektif bir tesbit olduğunu olayların oluş nedenlerine hiçbir açıklama getirmediğini..Yani kısaca YALAN olduğunu görürsün.

Halep ordaysa arşın burada demiş atalarımız.

Uçtuğuna inandığınız bir dinciyi getirin. (Sarıklı cübbeli olursa daha iyi olur)

Atatürk havalimanında uçaklar var mesela.

Canlı yayında ve seyirciler önünde bu şeyh abimiz bir uçak ile uçma yarışına girsin mesela.

Bakalım kim doğru.

Bilim adamlarının iddia ettiği ve yaptığı demir mi uçuyor yoksa bu şeyh abimiz mi uçuyor.

Sence kim daha dürüst.

Eleman, yazdıklarımı okudun mu sen? Yoksa şöyle mi sormalıyım: Okuduğunu anladın mı sen? Benim klavyemden "Allahsızların teknolojilerine güvenilmez" gibi bir ifade çıkmış mı bir kontrol et bakalım:

Günümüz dünyasında geçerli olan hukuk, doğal hukuk mu? Değil. Günümüzde yapmacık bir hukuk hakim. Bu hukuk, hem yapmacık hem ahlaksız hem de adaletsizdir. Birleşik Devletlerin, Allahsızların tanıklık yapmalarına izin vermemeleri çok doğru bir uygulama olmuş ve günümüzde de uygulamalarını desteklerim. Allah'a ve ölüm ötesi yaşama inanmayan birisinin ne ahlakına, ne adaletine, ne de tanıklığına güven olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...