Jump to content

nasıl anlaşabiliyoruz...


Recommended Posts

bu konunun üzerinde düşündükçe bana ilginç gelen bir şeye yaklaşır gibi oldum...

çok iyi ifade edemeyebilirim çünkü tam olarak çözemedim...

birimize göre doğru olan bir şeyi söylediğimizde diğerinin de onu anlamasını bekliyoruz...

yani o şeyin doğru olduğunu kabul etmesini ondan bekliyoruz...

bazen karşı taraf beklediğimizi yapıyor evet haklısın doğrusun diyor bazen de hayır haksızsın savunduğun şey doğru değil diyor...

buraya kadar normal ve ilginç bir şey yok gibi...

ama biraz düşününce bu olayın altında şöyle bir önkabul yok mu...

karşımdaki kişi bunun doğru olduğunu bilebilir...

yani onun içinde doğruyu eğriden ayıran bir şey var ve o şeyin önündeki engelleri kaldırabilirsem doğruyu görecektir...

engeller de o şey hakkındaki yanlış bilgiler eksik bilgiler vs gibi şeyler...

her birimizin içinde bu şey var ve doğruyu eğriden ayırabiliyor...

bu şey nedir...

ve nasıl öğrenmiştir bunu yapmayı...

ve bizler herkeste bunun olduğunu nasıl önceden bilebiliyoruz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 40
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

5 duyun aracılığıyla hafızana kaydettiği deneyim ve tecrübelerin birbirine yoğrulması bence.

buna okuyarak, görerek ve duyarak hepsi dahil girdilere. bilinçli beyninle değerlendirip analiz ettiğin ve sentezlediğin bilgiler ağı bir karar çıktısı olarak işlem görür bence.

tabii ki hafızandan bile silinmiş, bilinçaltından seni yönlendiren şey her ne ise onun faktörü asıl rol oynar bence.

Link to post
Sitelerde Paylaş

beyaz doğruyu, siyah yanlışı temsil ediyorsa, iki temel rengin karışımından gri'nin sonsuz tonu var.

ying yang hesabı : )

iyi ile kötü arasında da aynı ilişki, ikilem ve özünde çelişki var.

mesela bir hayvanı canlı boğazlamak iyi midir, kötü mü? çoğu kimseye göre pek ala iyi ve artı sevap pointler.

bir diğerine göre vahşet olarak tanımlanabilir.

iyi ve kötü ayrımına hangi yasa ile bakıyorsun. öz, temiz vicdan ve hak hukuk, hakkaniyet ve adalet penceresinden mi; yoksa bir koda, bir lidere, bir cemaate, 7. yy.'da yazılmış kitabı kaben yaparak, onun emirleri dahilinde hayatını realize ediyorsun. yoksa kıbleni hakikate mi yönlendiriyorsun : )

bence iyi ile kötü arasındaki mesafe çook kısa.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dogrunun nasil anlasilacagini aciklayan cesitli felsefi kuramlar var. En onemli 3 tanesine gore dogru

  • Bir onerme bir hakikate karsilik geliyorsa dogrudur.
  • Bir onerme bildigimiz dogru onermelerle celismiyorsa dogrudur.
  • Bir onerme bize fayda sagliyorsa dogrudur.

Sorunu ise tam anlamadim. Nasil olur da bir insan kendi bildigini bir baskasina aktarabiliyor diye mi soruyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

O doğru doğadır işte.

Topu her attığında yere düşerse, "top atıldığı zaman yere düşer" önermesi doğrudur.

Doğruyu tahmin etmek önemlidir, çünkü bunu yapamasaydın büyük ihtimalle "ölü" olurdun.

Doğanın nasıl çalıştığını da "bilim" ile biliriz... Yani bilim ile, doğru işimize yarar, uzaya gitmeseydik, teflon tava da olmayacaktı, tencerenin altı hep tutacaktı yani...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru veya yanlış olmak bilgi ile ilgilidir.

Aynı kaynaktan doğrular da öğreniir, yanlışlar da.

Doğrular değişmezler. Her zaman aynıdırlar.

Yanlışlar ise değişebilir.

İki kişinin, hatta çok kişinin birbirleri ile anlaşması, anlaşılan konunun doğru olduğunun kanıtı değildir.

Mitler, efsaneler, dinler söz konusu olunca milyonlarca insan yanlış olabilir.

Bir konuda anlaşma o kaynağın doğruluğu ile değil, konunun aynı kaynaktan öğrenildiği ile daha yakından ilgilidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

diyelim ki bir konuda anlaşamıyoruz...

olmaz ya...

hani herhangi bir konuda birimizin doğru dediğine diğeri yanlış diyor...

ve birbirimizi ikna etmeye çalışıyoruz...

işte bu ikna çabasının altında yatan önkabulümüzü ortaya koymaya daha da netleştirmeye çalışıyorum...

her iki tarafta karşıdakinin zihninde içinde aklında biryerlerde doğruyu eğriden ayırdedebilecek bir yeti bir özellik bir his bir şey olduğunu zannediyor yada önceden kabul ediyor ki böyle bir çabaya girişiyor...

mesela duvarla yada inekle böyle bir tartışmaya girişilmiyor...

doğruyu yanlıştan farkettiren bu özellik bunu nasıl kazanmış nerden öğrenmiş bütün doğruları yanlışları...

anlaşabilmemizin hatta tartışabilmemizin ilk şartı içimizde bu doğruyu yanlıştan ayırdeden özelliğin olması değil mi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

aynı uyaranlara aynı şekilde tepki veriyoruz hepsi bu.

ışığı aynı şekilde görüyoruz, sesi aynı şekilde duyuyoruz, çünkü bunu yapamayanlar öldüler.

Doğrularımız aynı çünkü sensörlerimiz aynı, dünyayı aynı kanallardan görüyoruz, şeylerin ne olduğunu aynı kanallardan biliyoruz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu konunun üzerinde düşündükçe bana ilginç gelen bir şeye yaklaşır gibi oldum...

çok iyi ifade edemeyebilirim çünkü tam olarak çözemedim...

birimize göre doğru olan bir şeyi söylediğimizde diğerinin de onu anlamasını bekliyoruz...

yani o şeyin doğru olduğunu kabul etmesini ondan bekliyoruz...

bazen karşı taraf beklediğimizi yapıyor evet haklısın doğrusun diyor bazen de hayır haksızsın savunduğun şey doğru değil diyor...

buraya kadar normal ve ilginç bir şey yok gibi...

ama biraz düşününce bu olayın altında şöyle bir önkabul yok mu...

karşımdaki kişi bunun doğru olduğunu bilebilir...

yani onun içinde doğruyu eğriden ayıran bir şey var ve o şeyin önündeki engelleri kaldırabilirsem doğruyu görecektir...

engeller de o şey hakkındaki yanlış bilgiler eksik bilgiler vs gibi şeyler...

her birimizin içinde bu şey var ve doğruyu eğriden ayırabiliyor...

bu şey nedir...

ve nasıl öğrenmiştir bunu yapmayı...

ve bizler herkeste bunun olduğunu nasıl önceden bilebiliyoruz...

O şeyin adı inanç motorudur.

Bir virüstür.

İnsan beyninin tembelliğidir o.

Normalde verileri alırız ve sonuçları üretiriz.

Budur doğru olan.

Ancak insan bazen kestirmeden sonuçlara atlamak istiyor.

Bu durumda da inanç motoruyla sonuç üretiyor.

Mesela örnek vereyim, içinde bulunduğumuz dünyanın şekli ile ilgili kesin bir sonuç üretmek için kesinlikle olması gereken veri sayısı 50 olsun.

Yani 50 tane veri olmadan dünyanın şekli ......'dır diyemeyiz.

İnsanlar 50 veriyi beklemiyorlar.

1 veri alıyorlar, o veri de herşeyin yeryüzüne serildiğini gözlemlemek, sonra bundan düzdür sonucu üretiyorlar.

Bu sonucu empoze ediyorlar.

1 tane veri ile üretilen bu sonuçtan ayrılmaması için insanların daha fazla veri toplamasını da engelliyorlar.

Yani dostum bunun adı "İNANÇ MOTORU"

Diğer adıyla "TANRI"

Ve bu bir virüstür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...