Jump to content

Allah'ın asla affetmeyeceği biricik şey:ŞİRK


Recommended Posts

22 saat önce, Vefik Sâmi yazdı:

Afedersiniz anlayamadım.

Yalan söylemenin, zinâ etmenin haramlığını anlamak için bu fiilleri işlemek mi lâzım ?

Şirk'in ne olduğunu tam olarak bil(e)miyorsanız, bu günâha düşme ihtimâliniz kuvvetli değil mi ?

"Yaşamamış" olmanız tuhaf değil mi ?

İçkinin haram olduğunu biliyorum, az çok niçin haram olduğunu da biliyorum ama içkinin ne olduğunu bilmiyorum, çünkü tatmadım.  Şirkin de en  büyük günah olduğunu biliyorum ama özellikle büyük şirkin ne olduğunu, psikolojisini vb. bilmiyorum. Öyle bir tarihsel ve toplumsal bir durum içerisinde bulunmadım. Müslüman bir toplumda ve şirkin tarihe gömüldüğü bir zamanda yaşıyorum. Hak gelince batıl yok olur gider. Arap cahiliyesindeki Şirkin ne olduğunu belki peygamber zamanında yaşamış ve habeşistana hicret eden grup adına kral necaşi ile konuşan Cafer in şu konuşmasından az çok anlayabiliriz.

 

“Ey Hükümdar! Biz cahiliye karanlıkları içinde yüzen bir kavimdik. Putlara tapar, ölü hayvan eti yer, günah işlerdik. Akrabalarla ilişkiyi keser, komşulara kötü davranırdık. Aramızda güçlü olanlar zayıfları ezerdi. Allah bize aramızdan soyunu, doğruluğunu, güvenirliğini ve iffetini bildiğimiz bir elçi gönderinceye kadar bu şekilde yaşamaya devam ettik. Allah’ın elçisi, bizi Allah’ı birlemeye, O’na ibadet etmeye, bizim ve atalarımızın O’nun dışında ibadet ettiğimiz putları ve taşları terketmeye davet etti. Bize doğru söylemeyi, emaneti yerine getirmeyi, akrabaları ziyaret etmeyi, komşulara iyi davranmayı; haramlardan sakınmayı ve insanları öldürmemeyi emretti. Bize kötü ve günah fiiller işlemeyi, kötü söz söylemeyi, yetimlerin malını yemeyi, iffetli kadına iftira etmeyi yasakladı. Allah’a ibadet etmeyi ve O’na herhangi bir şeyi ortak koşmamayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi ve oruç tutmayı emretti. Onu tasdik ettik, ona inandık ve Allah’tan getirdiği mesajlar doğrultusunda ona uyduk. Böylece sadece Allah’a ibadet ettik ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmadık. Bize haram kıldığını haram, helal kıldığını helal kabul ettik. Yüce Allah’a ibadetten ayrılıp eskisi gibi putlara tapmamız ve daha önce helal gördüğümüz kötülükleri helal görmemiz için kavmimiz bize düşmanlık yaptı. Bizi işkencelere maruz bıraktılar ve dinimizi terk etmemiz hususunda baskı yaptılar. Mekkeliler bize zulmedince ve baskılarını arttırıp dinimizi yaşamamıza izin vrmeyince senin memleketine geldik. Birçok hükümdar arasından seni seçtik ve sana komşu olmayı tercih ettik. Senin yanında zulme uğramayacağımızı umarak geldik ey hükümdar!”

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 69
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Sn. Yeni Üye;

 

Hâlen "Ortaya birbuçuk karışık" konuşuyor, muğlâk ifâdeler kullanıyorsun. İçki fazla alındığında sarhoş eder. İçip sarhoş olanları görüp-anlaman mümkündür. Adam öldürmenin haramlığını idrâk etmen için, kâtil olman gerekmez. Şirk vardır; şirkin çeşitleri vardır. İslâm Peygamberinin "Gizli şirk" dediği şirk vardır. Kur'an meali okuyan ve az-çok ilmihâl bilgisi olan  bir müslümanın bu mühim mevzûyu "es"" geçmiş olması düşünülemez.

 

Doğrusu, sizi anlamakta zorlanıyorum.

İnancınızı anlatırken; okuyup-araştıran biri gibi değil de "Biz atalarımızdan görüğümüze inanırız" diyen müşrikler gibi anlatıyorsunuz.

Dünyada hiç bir din,- yerel kültüre dayalı istisnâi hâller hâriç - hemen  her kültürde "kötü" olarak algılanan fiilleri meşrû saymaz. Necâşi karşısında kendilerini savunan câfer'in konuşmasını saray kâtipleri kayıt laltına mı almış ? Geçin bunları bir kalem. Câfer de "Put'a tapardık" diyor.

 

Ben de size soryorum.

İslâmi literâtürde "Put'a tapmak" nedir ?

Gâyet açık-net bir soru.

Mevzûyu bu kadar yaymanıza ne gerek vardı ?

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, Yeni Üye yazdı:

ayet kopyala yapıştır yapmayı sevmiyorum ama bana seçenek bırakmadınız. Farklı Kuranları mı okuyoruz acaba? 

O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler.

 O gün, Rahman'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati bir yarar sağlamaz. vb. bir sürü ayet var.

 

 

 


Zümer Suresi (44):

“De ki: Şefaat  tamamıyla Allah’a aittir. Gökler ve yerin mülkü onundur: sonunda sadece O’na  dödürüleceksiniz."

 

Bu ayet başka şekilde söylüyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Yeni Üye said:

Hadi gözün aydın, bir çelişki daha keşfettin :)

 

Çelişki değil. İslamda şefaat vardır ancak kulun keyfi isteğiyle değil Tanrı'nın emriyle vardır. Kul ölmüş birini keyfince kendine şefaatçi tutamaz. Tanrı ise istediğini şefaatçi eder. Peygamber sana kitap getiriyor, hakkı sana bildirmede şefaatçi oluyor işte şefaat! Tanrı'nın şefaati bu. HAKKa yani gerçeğe şefaat, aracılık ediyorlar peygamberler. Adam çıkıp "ey muhammed böbreğim ağrıyor, şefaat" diyor. Bu şefaat değil, şirktir. Ama peygamberlerin Hakk kitabını gelip insanlığa göstermesi şefaattir. Aradaki nüansları kaçırmayın.

tarihinde Tengiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, Tengiz yazdı:

 

Çelişki değil. İslamda şefaat vardır ancak kulun keyfi isteğiyle değil Tanrı'nın emriyle vardır. Kul ölmüş birini keyfince kendine şefaatçi tutamaz. Tanrı ise istediğini şefaatçi eder. Peygamber sana kitap getiriyor, hakkı sana bildirmede şefaatçi oluyor işte şefaat! Tanrı'nın şefaati bu. HAKKa yani gerçeğe şefaat, aracılık ediyorlar peygamberler. Adam çıkıp "ey muhammed böbreğim ağrıyor, şefaat" diyor. Bu şefaat değil, şirktir. Ama peygamberlerin Hakk kitabını gelip insanlığa göstermesi şefaattir. Aradaki nüansları kaçırmayın.

 

Bu tanıma göre şefaat, peygamberin Tanrı'dan alıp insanlara ilettiği mesajlar oluyor.  

hepsi bu mu, yoksa daha başka şeyler de var mıdır?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
25 dakika önce, Tengiz yazdı:

 

Çelişki değil. İslamda şefaat vardır ancak kulun keyfi isteğiyle değil Tanrı'nın emriyle vardır. Kul ölmüş birini keyfince kendine şefaatçi tutamaz. Tanrı ise istediğini şefaatçi eder. Peygamber sana kitap getiriyor, hakkı sana bildirmede şefaatçi oluyor işte şefaat! Tanrı'nın şefaati bu. HAKKa yani gerçeğe şefaat, aracılık ediyorlar peygamberler. Adam çıkıp "ey muhammed böbreğim ağrıyor, şefaat" diyor. Bu şefaat değil, şirktir. Ama peygamberlerin Hakk kitabını gelip insanlığa göstermesi şefaattir. Aradaki nüansları kaçırmayın.

Arkadaşım, her şeyi birbirine kattın. şefaat derken aslında şefaattan değil başka bir sürü şeyden bahsediyorsun. Şefaatin kelime manası şu: kulun suçunun, günahının bağışlanması için Tanrı’yla kul arasında yapılan, özellikle yalvaçlara özgü aracılık. 

Lütfen bu konuyu önyargısız olarak, ilgili bütün ayetleri ve sahih hadisleri dikkate alarak anlamaya çalışın.

Anlamak isteyen için durum karışık değil. Şefaat hesap gününe ait bir kavramdır. Bir kere zaten ölmeden önce samimi bir şekilde pişman olanlar için Allah bütün günahları affedeceğini belirtmiş. Şirk dahil. Haklar hariç. Öldükten sonra hesap gününde zaten herkes günahlarına pişman olmuş olacak. O gün şefaatin tamamı Allahındır, peygamberlerin ya da salihlerin istese bile hakkında aracılık edemeyeceği kişiler elbette vardır. Yine peygamber ve salihlerin Allah tan bağışlanmaları için aracılık yapabilecekleri ve yapacakları kişiler de vardır. Ne var bunda anlamayacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Yeni Üye said:

Arkadaşım, her şeyi birbirine kattın. şefaat derken aslında şefaattan değil başka bir sürü şeyden bahsediyorsun. Şefaatin kelime manası şu: kulun suçunun, günahının bağışlanması için Tanrı’yla kul arasında yapılan, özellikle yalvaçlara özgü aracılık. 

 

Eee günahı bağışlayacak olan Allah iken ve doğrudan muhatapı iken peygambere aracılık için görev yüklemenin adı nedir? Şefaat mi? Ben yine adam hasta şifa istiyor aracıyı peygamber yapıyor dediğim de misalen verdiğim adam günahını affettirmeye çalışana nazaran daha masumdu.

 

2 hours ago, Yeni Üye said:

Lütfen bu konuyu önyargısız olarak, ilgili bütün ayetleri ve sahih hadisleri dikkate alarak anlamaya çalışın.

 

Kur'anla çelişen hadisler vardır, zahiri bir kur'an yorumu yapacaksak hadisleri kaynak olarak kullanamayız.

 

2 hours ago, Yeni Üye said:

Anlamak isteyen için durum karışık değil. Şefaat hesap gününe ait bir kavramdır. Bir kere zaten ölmeden önce samimi bir şekilde pişman olanlar için Allah bütün günahları affedeceğini belirtmiş.

 

Yapmayın, zor vaziyetteyim yardım et pirim deniyor bu ülkede. Bu söyleniyor bu. Bunun adına da şefaat diyorlar işte.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Rookie Explorer said:

Bu tanıma göre şefaat, peygamberin Tanrı'dan alıp insanlara ilettiği mesajlar oluyor.  

hepsi bu mu, yoksa daha başka şeyler de var mıdır?

 

Evet, hakk mesajını yani gerçeği alır insanlara beyan eder. Bu yaptığının adı aracılıktır. Şefaat Allah'tan kula doğru iner. Bunun dışında "hastayım pirim, şu peygamber şefaat" "günahkarım pirim, bu peygamber şefaat" diye bir şefaat biçimi yoktur, kur'anla bu dil kat'iyen reddedilmiştir. Hadisler bu dediğimle çelişebilir, hadisler zaten kur'anla da çelişir o yüzden mesnetsizdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...