Jump to content

Diyalektik materyalizm


Recommended Posts

Zeitgeist felsefe esasen teknoloji ve teknisyenlerin birlikteliği değildir. Sosyal, dinsel, sanatsal, bilimsel ve nitelikli işçilerin bulunduğu bir bütünleşmedir. Bu sebeple tek tek yapıyı varolma olarak görmez bütünü yapı olarak görür. Bu da daha çok diyalektik meta yapısıdır.

Felsefenin konusu olarak ekonomi marks ile ilkel dir. İlkel den kasıt ilk olması. Zira bu güne kadar bunu felsefe konusu yapan olmadı. Oysa akıl gibi bir kavram çok çok felsefeci tarafından ele alındı. Bu sebeple devlet için komünizm olarak kendini geliştirme; fikri de ilkeldir.

İnsanlar çevre ile etkileşim içindedir. Üretim kanalları da devlet yapılanması da bu çevreye dahil. Bilimde Newton fiziği ne ise, sosyalizm ve komünizmde felsefe olarak f=ma diyebiliriz. Ama f=ma daha önce bulunan pisagor bağıntısını yanlışla yamayacağı gibi; diğer felsefeleri de yanlışlamaz.

Birincisi; tez-antitez-sentez olarak yöntemi ifade eder. Bu yöntem tarih için geçerli değildir mesela. Estetik içinde geçerli değildir. Dolayısı ile sosyalizmin yönteminin diyalektiği hatalıdır. Örneğin kozmetik üretimi gibi. Ruj sana göre ihtiyaç bana göre atık bir başkasına göre yüzyılın icadıdır. Bu toplumun değil bireyin karar verebileceği husustur.

İkincisi; meta (ki pozitiflikten burada ayrılır) hem teori olarak ihtiyaçtır. Örneğin pisagor bağıntısı mutlak gerçek hayatta asla mümkün değildir. Ama teoriler olmadan da hayatta çok şeyin analizi yapılamaz. Dolayısı ile positiflikten metaryalizm ayrılamazda. Bu teorinin gerçeksizliğinden metafiziğe açılan bir kapıdır. Metafizik den kasıt Tanrı ve din gibi. İşte bu sebeple toplumun ve bireyin komin olması mümkün değildir. Zira insanın iç teorileri duygularıdır. Bu duygular onu estetik ve fizikötesi yapar buda ardından Tanrı kavramını geliştirir. Örneğin korku filmleri gibi.

Görüldüğü üzere üretim kanallarının; yegane; yöntem ve konusu diyalektik meta değildir. Bu sebeple modern sosyalizm diye sosyalizm de zamanla evrilecektir. yöntem ve konuları da değişecektir.

Tabi bu durum, sosyalizm-komünizm-marks olayını küçümseme anlamında değil bir temel ve Newton fiziği gibi görme olayı. Eksik yer yer hatalı ve toplum bilimi, psikolojisi açısından tam doğru uygun değildir.

Nasıl Newton fiziğinin ardından kuantum fiziği geliştiyse; Yeni Dünya düzeni de kendine felsefenin konusu olarak ekonomiyi ve devletçiliği ele almaktadır. Bunu da şuan kapitalizm yapmaktadır. Bu şu an oluşmamış ama ileride oluşacak yeni bir felsefenin anlamını taşımak da. Kuantum fiziğinin bilimde açtığı genişleme ve rahatlama gibi; ekonomik ve sosyal olarak da yeni akımlar gelişmektedir. Zamanın ruhu felsefesi (ki pek doğru bulmasam da) de bu yenilere örnek olabilir. (Kapitalizmin alternatifi olayı da buradan başlar direkt sosyalizmden değil)

Sonuç olarak toplumda marksa dönüş ideal sosyalizm olamadı gibi kavramlar çok iç açıcı değil. Katkısı olamayan bir durum. Bu gün nasıl bilim forumunda zaman da yolculuk yapılır mı gibi bir konuyu fotonlarla paralel evrenlerle tartışabiliyorsak ki bu 1y.y. öncesi asla mümkün değildi. Bu günde ekonomi ve devlet düzünenin de soruları tartışmak için yeni kavramlar kullandığımız anlamına gelmeli.

Zira kalkıp da zamanda yolculuğu f=ma ile nasıl açıklayamazsak; toplumda kadına şiddet gibi basit bir meseleyi bile sosyalizm ile tartışamayız. Ama tabi bu tekrar ediyorum onu yok saymak anlamında da değildir.

Zeitgeists Türkiye temsilcileri ile geçmişte inspeak facebook paltalk gibi ortamlarda çok tartıştık.

Kendileri sosyalist olmadıklarını iddia ediyorlar.

İki de bir geleceğe atıf yapıp teknoloji gelişirse insanların sorunlarının ortadan kalkacağını söylediler.

Amacları tarikatlar gibi para toplamak. Zaten ikiye bölünmüşler.

Diğer komunal gruplar gibi değiller.Para desteği verenleri adalarına almıyorlar.

Bütün paralar Jacque Fresco denen adamın çevresinde toplanan bir kaç kişinin kişisel zevkleri için harcanıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 91
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bütün paralar Jacque Fresco denen adamın çevresinde toplanan bir kaç kişinin kişisel zevkleri için harcanıyor.

Kesinlikle yalan ve sallama bir düsüncedir...

Türkiye'den baska hic bir ülkeyi görmeden, inceleme, gözlem, arastirma yapmadan konferans dinlemeden, bilmeden nasil bu kadar her konuda üfürükcü olunabiliyor akillara zarar.

Yürü git google bilgini bilmedigin konularda terbiyesizlik bari yapma...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kesinlikle yalan ve sallama bir düsüncedir...

Türkiye'den baska hic bir ülkeyi görmeden, inceleme, gözlem, arastirma yapmadan konferans dinlemeden, bilmeden nasil bu kadar her konuda üfürükcü olunabiliyor akillara zarar.

Yürü git google bilgini bilmedigin konularda terbiyesizlik bari yapma...

http://www.thevenusproject.com/donate-to-the-research-center/56-donate/2-donate-to-the-research-center/backing?layout=payment

Kaynak bazlı ekonomi diye öne çıkanlar para dileniyorlar.

Cami projelerine benzetiyorum.Cami inşası bir türlü bitmez.Biterse bağış toplayamazlar.

Dubai şeyhlerinin projelerinede görsel açıdan çok benziyor.http://www.emiratestenders.com/

Kibbutz gibi komünler hiç olmazsa uygulamaya döküyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Jacque Fresco'nun bir tane olsun konfreansini canli dinledin mi? Sanmam.!

Verdigin linkte de hic bir sey cikmiyor.Türkiye'de yasayip Türkiye'den baska bir tane ülkeyi farkli insanlari kültürleri görmeden bilmeden "google" sayesinde kendilerini bir halt zanneden insanlardan gina geldi...

Alayiniz internette okuduklarinizla kendilerini bir sey olduklarini zanneden kocaman bir hicten baska bir sey degilsiniz.

Cami projelerine benzetiyormus...Camilerin putu kimlermis?

Yel degirmenleri mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Jacque Fresco'nun bir tane olsun konfreansini canli dinledin mi? Sanmam.!

Karl Marks'ı,Hz.muhammed'i,lenin vb. canlı dinledin mi?Yoksa onların sözlerini senin anadiline çevirenlere mi dinledin?

Venus projesi grubunun Türkçeye çevrilmiş siteleri vardı kapanmış.

Zeitgeist Türkiye duruyor.Orada da nedense sık sorulan sorular kısmının Türkçeye çevrilmiş halini silmişler.Yeniden Türkçeye çevirecek birilerini arıyorlar.:)

Verdigin linkte de hic bir sey cikmiyor.Türkiye'de yasayip Türkiye'den baska bir tane ülkeyi farkli insanlari kültürleri görmeden bilmeden "google" sayesinde kendilerini bir halt zanneden insanlardan gina geldi...

http://www.zeitgeistturkiye.com

http://thevenusproject.com

Hala çıkmıyorsa bilemem.Başvur belki seni alırlar.Güzel videolar hazırlarsın onlar için:)

Alayiniz internette okuduklarinizla kendilerini bir sey olduklarini zanneden kocaman bir hicten baska bir sey degilsiniz.

Herkesin bir yere gitme imkanı yok.İslam dinini eleştirmek için arabistana mı gittin?

Cami projelerine benzetiyormus...Camilerin putu kimlermis?

Yel degirmenleri mi?

Para toplama taktikleri aynı olduğu için Cami projelerine benzettim.

Zamanın ruhu onların tanrıları zaman ilerledikçe teknoloji gelişip insanların sorunlarını çözecekmiş.:)

Cennetleri dünyada ama gelecekte.Bugün yarın için projeleri yok.Hep parayı verenlerin ömürü yetmeyecek şekilde projelerini geleceğe atıyorlar.Zaten başka türlü para toplayamazlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadi ordan sanal cumbullusu oturdugun yerde google tiklamalari ile kendini bir sey oldugunu sanman her seyi biliyor degil, aslinda hic bir seyi bilmiyor oldugundur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadi ordan sanal cumbullusu oturdugun yerde google tiklamalari ile kendini bir sey oldugunu sanman her seyi biliyor degil, aslinda hic bir seyi bilmiyor oldugundur...

İnternet bilgi paylaşımı için var.

Ben kendimi birşey zannetmiyorum.

Düşüncelerini yaymak için site açmışlar.facebook twitter youtube gibi ortamlarda da bilgi veriyorlar.

Çeşitli chat ortamlarında soru sorup cevap da alabiliyorsun.

Ateistforumuda kapayın o zaman.Birebir görüşün yehova sahitleri gibi.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnternet bilgi paylaşımı için var.

İyi hos güzel de sevgili Deneyci internette dolasan bilgilerin yüzde 85 i yalan yanlis asparagaz bilgilerdir... Ekranda gördükleri dinledikleri herseyin dogru olduguna dair insanlarda önyargilar bulunmakta. Özellikle Türkiye insanlarinin geneli bu konuda oldukca fazla önyargililar.

Farkli farkli binlerce örnekler verebilirim. Insanlarin oturduklari yerden ögrendikleri asparagaz bilgileri ile tartismak gercekten yorucu oluyor. Örnegin cakma bir profesör AB ülkeleri sinirlarin kalkmasi ve ortak para birimi hakkinda ana temasi milletlerin birlesip kardesce yasamasi olan bir makale yaziyor onu okuyanlar cukkadanak baliklama icine atlayip basliyorlar üfürmeye. :)

Ülkeleri, sistemlerini, hukuklarini, yasayislarini, halklari, kültürlerini vs, hic bir yeri görmeden anlamadan bilmeden yazilan iddiali bir makale makele degil ancak masaldir.Maalesef ülkenin akademisyenlerinin büyük cogunlugu masallar ile beslenip masallarla ugrasmaktalar ve masallar üretmektedirler.

Sirplar canavar Yunanlilar domuz gavur, Almanlar fasist, Danimarka Isvec sex cenneti, Hollanda'da herkes uysuturucu müptelasi...

Kristal kuru kafalar baska gezegenlerden geldi, piramitleri uzaylilar yapti, Ufolar bizi gözetliyorlar, Canakkale savasinda yesil sarikli devler carpisti...

Musa suyu yardi, isa gökyüzünde yasiyor, muho 1001 telli gitar, Marx sosyalizm hava yollari sahibi, Engels müthis salak pardon müthis dahi, Lenin süpermen, komunizm her an her saniye icinde gerceklesebilir...

....bitmiyor yahu. :)

Masallara inanan ateistlerin cirpinip titreyip kendilerine gelmeleri gerekir diye düsünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 years later...

Konu hakkında tartışmaları okudum, tekrardan cevaplamak mantıklı olmayacak ancak konu ile ilgili okuma için üç öneride bulunmak istiyorum. Çünkü "pundingin tadı yenmeden bilinmez"

Üstelik konu hakkında değerlendirmeleri "bizim topraklardan" biri olan Hikmet Kıvılcımlı'nın bize daha yakınca değerlendirdiğini de belirtebilirim.

1 - Diyalektik Materyalizm

2- Diyalektik Materyalizm Nedir? Nasıl Kullanılır? Ne Değildir?

3 - Metafizik Sosyolojiler

Bunlara ek olarak bir de "Diyalektik Sosyolojiler" diye bir kitap vardı ancak maalesef henüz gün ışığına çıkmış durumda değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Konuyla ilgili olarak Hikmet Kıvılcımlı'nın konuyu özetlediği bir kitabından bir bölüm paylaşmak isterim.

"Görüyoruz ki, olguları esas tutarak yürümek, ilkin zannedildiği ve söylendiği kadar basit ve yüzeyde değildir. Olan biten olayların mihenk taşına vurulan her felsefe sistemi çarçabuk tuzla buz olur. Ayakta duran tek felsefe kalmaz. Bir şey kalır; Diyalektik materyalistçe, olanı olduğu gibi kavrayış. Gerçek materyalizmin ana düşüncesi: gerçek dünyaya (doğaya ve tarihe) herhangi bir idealistçe kuruntu taşımadan bakmak, gerçek dünyayı olduğu gibi görmektir. Diyalektik materyalizmde bu anlayışın dışında atfedilecek  hiçbir mutlak ve sabit fikir, hiçbir doğma (nas), hiçbir başka gerçek yoktur. Olanı olduğu gibi görmek: «materyalizm bundan başka bir şey göstermez» (Engels, a.g.e. s. 57).

Bu kavrayışla yola çıkıldı mı: Gözleri  bağlayan eski sistem perdesi yırtılır. Önceden uydurulmuş ve edinilmiş (a priori: öncüleyin) fikirlere ezbere inanmak ortadan kalkar. İnsan düşüncesi yüzyıllardan beri aradığı gerçek aydınlığa kavuşur. Ne kendini, ne de başkalarını aldatmaya olanak kalmaz.  Artık bir düşünce: doğru mu, yanlış mı; Gerçek mi; değil mi?.. gibi sorulara verilecek cevap kısadır. O düşünceye uyan olay: Var mı; Yok mu; Olmuş mu; Olmamış mı?… Eğer olay, olgu varsa yahut olmuşsa, onu ifade eden düşünce de doğrudur. Bu gerçektir."

tarihinde tarihselmaddeci tarafından düzenlendi
ekleme
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Marksist Diyalektik Materyalizm ve Modern Evrimsel Biyoloji Üzerine Notlar (Antalya Direniyor)

 

Giriş ve bazı netleştirmeler

Bir Marksist için diyalektik materyalizmi bilmenin, kavrayabilmenin ve kullanabilmenin önemi tarif edilemez derecede büyüktür. Engels’in deyimiyle diyalektik materyalizm, her bir alanı farklı ve kendi özgün yasalarına göre ilerleyen bilimsel disiplinlerle incelenen bir bütünlük olarak maddi dünyanın ve onun gelişiminin bir sonucu olarak, bir yansıması olarak zuhur eden düşünsel varlığın “ortak hareket ve değişim” yasalarının bilimidir. Buradan da anlaşılabileceği gibi, diyalektik materyalizm, Mahir Çayan’ın deyimiyle “hareketin hareket halindeki bir doktrini olma” özelliğini Marksizme kazandıran esas unsurdur. Diyalektik materyalizm, Marks’ın Feuerbach Üzerine Tezler’inde açıkça ortaya koyduğu gibi, dünyayı değiştirmek, devrimci bilinçli eylemi yani praksisi gerçekleştirmek isteyen devrimci bilinçli öznenin evreni anlama ve değiştirme, düşünce ve davranışı bir araya getirerek inkişaf etme kılavuzudur.

Kökenlerinin karşıtların birbirini var ettiğini ve her şeyin sürekli bir değişim halinde, sürekli hareket halinde ve sürekli bir parlayış ve sönüş durumunda olduğunu iddia eden Efesli Heraklitos’a, “apeuron” kavramıyla tam olarak gelişmemiş maddi bir kütlenin karşıtları sürekli bir araya getirip ayırarak –kuru ve ıslak, sıcak ve soğuk gibi- durmaksızın çelişki temelli bir harekete sebebiyet verdiğine yönelik düşünceler ortaya atan Anaksimandros’a kadar gittiği düşünülen diyalektik, Marks ve Engels’in elindeki haline en yakın şeklini idealist bir kabukla da olsa büyük Alman filozofu G. F. W. Hegel’in elinde almıştır. Bu yüzden Lenin, Marks ve Engels’in yöntemini anlamak için Hegel’in ünlü Mantık Bilimi kitabının materyalistçe kavranması gerektiğini salık verir. Hegel diyalektiği ile Marksist diyalektik arasındaki fark, Marks’ın Kapital’indeki ünlü pasajda özetlenir. Buna göre Hegel’de, bağımsız bir özne olarak bulunabilen düşünme süreci maddi gerçekliğin yaratıcısı olup, maddi gerçeklik de bu idenin görüngüsel ve dışsal bir biçimidir. Nitekim tamamen immateryalist olmayan Hegel diyalektiği, maddi gerçekliğin varlığını kendine yabancılaşan mutlak ideye bağlar. Aynı pasajın devamında kendi diyalektiğini özetlerken Marks’ın kullandığı ifadeler aşağı yukarı şöyledir:”Bana göre ise düşünme süreci, insan zihnine yansıyan ve düşünce biçimlerine dönüşen maddi dünyanın hareketlerinden başka bir şey değildir”.

Hegelci diyalektikte diyalektik gelişim süreci ide ile, tinsellikle sınırlıdır, çünkü maddi dünyayı yaratarak kendi karşıtına dönüşen ide maddi dünya formunda, ide formunda olduğu gibi özgür değildir. Marks ve Engels ustalara göre ise, düşünce sürecinin diyalektik yasalara göre ilerlemekte olmasının sebebi, onun maddi dünyanın bir sonucu olarak ortaya çıkması, algı mekanizmaları ile maddi dünyanın etkileşiminden doğan bir yansıma olarak zuhur etmesidir. Dolayısıyla diyalektik, düşünce içerisinde var olduğu gibi, ve düşünce içerisinde var oluşunun sebebi olarak, düşüncenin dışında nesnel olarak var olan maddi dünyada da mevcuttur. Nesnel maddi dünyanın biyolojik formunun hareketinin tarihi olarak, insan toplumlarının tarihinde de diyalektik süreçler geçerlidir. Diğer yandan diyalektik materyalizm, kendisinden önce gelen mekanik materyalizmlerden farklı olarak, maddenin yalnızca mekanik hareketini, yani boşlukta yer değiştirmesini değil kendi içerisindeki çelişkilerden kaynaklı özsel nicelik/nitelik değişimlerini de kabul etmesidir. Bunun için, Engels’in de dediği gibi, “diyalektiğin yasalarını doğaya dayatmak değil, doğanın içerisinde keşfetmek” zaruridir.

Söz konusu yaklaşımın en büyük örneği, Friedrich Engels’in Doğanın Diyalektiği isimli çalışmasında görülebilir. Engels, o döneme kadar keşfedilmiş bazı doğa bilimsel teorileri, diyalektik materyalizmin bakış açısından ele almıştır. Günümüze gelene kadar da çeşitli ekollerden farklı Marksistler (örneğin kendisi de bir fizikçi olan John Desmand Bernal-Marksizm ve Bilim, Woods/Grant-Aklın İsyanı) doğa bilimsel verileri Marksist teorinin bakış açısıyla ele alma çabasında bulunmuşlardır.

Bu yazının amacı, ne felsefe konusunda ne de biyoloji konusunda uzmanlık seviyesinde olmayan bir lise öğrencisinin kaleminden evrimsel biyolojinin temel esaslarına diyalektik materyalist bir yorum getirme çabasının sergilenmesidir.

Modern Biyolojide Evrimin Yeri ve Metafizik Doğa Kavrayışları

Başlamadan önce herhangi bir kafa karışıklığını önlemek için, bugün oldukça farklı anlamlarda kullanılan metafizik kelimesinin Marksist terminolojideki anlamıyla, yani diyalektiğin karşıtı olan epistemolojik yöntem manasında kullanılacağını belirtmek isterim. Bu bağlamda kısaca özetleyecek olursak metafizik yöntemin başlıca özellikleri şunlardır;

  • Şeyler ve evren değişmez/durağan bir yapıya sahiptir, veya şeyler sürekli ileriye doğru akan bir seyirde değil kendisini sürekli tekrar eden, sürekli bir dengelenme durumunu koruyan ve dolayısıyla aslında değişmeyen dairesel bir değişim döngüsünü takip ederler.
  • Şeyler, olaylar ve olgular birbirleri ile ilişkisiz, bağlantısız, birbirini belirlemeyen, birbirleri ile karşılıklı etkileşim ve bağlılık içerisinde bulunmayan, tamamen rastgele bir araya gelmiş bir yığındırlar.
  • Şeylerin özünde içsel çelişkiler yoktur. Bir şey ya kendisidir ya da karşıtıdır, aynı anda her ikisi olması mantıksal olarak mümkün değildir. Karşıtlıklar bir arada bulunamazlar.
  • Niceliksel değişimler nicelik değişimleri olarak, niteliksel değişimler nitelik değişimleri olarak kalır ve birbirlerine dönüşmezler.

Evrim olgusu, artık aklı başında hiç kimsenin inkar edemeyeceği, sayısız deney ve gözlemle, sayısız fosil kayıtlarıyla ve sayısız akıl yürütme ile saptanmış, var olduğunu ve şu an bile gerçekleşmekte olduğunu bildiğimiz bir doğal süreçtir. Evrim olgusu bu bakımdan, elimizden bıraktığımızda elimizde tuttuğumuz eşyanın düşecek olmasından daha farklı bir kategoride değildir. Tıpkı onun gibi gözlemlenmiştir, tıpkı onun gibi aklı başında herkes tarafından bilinir ve kabul edilir, tıpkı onun gibi bilimsel gözlemlere ve açıklamalara muhtaçtır. Elimizdeki eşyanın, örneğin bardağın bıraktığımız taktirde yere düşmesini açıklayan teorinin yer çekimi olması gibi, evrim olgusunu açıklayıp netleştiren teoriye de evrim teorisi denir. Evrim teorisi, evrim olgusunu açıklayan sistematik kanıt, düşünce ve veriler bütününü ifade eder, ve evrim olgusunun var olduğu sabit bir şekilde bilinir olmakla birlikte, onu açıklayan teorinin gövdesi yeni bilgi ve bulgularla çeşitli değişimlere uğrayabilir. Nitekim uğramıştır da.

Evrim teorisi, modern biyolojinin temelidir. Bugünkü canlılığı ve bugünkü canlılığa hükmeden fenomenleri anlama çabası, kaçınılmaz olarak evrimsel sürecin incelenmesine dayanmaktadır. Evrim olgusunu ve evrimsel biyolojiyi dışarıda bırakan bir biyoloji anlayışının sağlıklı ve bilimsel bir biyoloji anlayışı olması mümkün değildir. Nitekim bütün doğayı içerisinde barındıran ve bütün doğanın dahil olduğu bir hareketin, nicel ve nitel değişimlerin, devinim ve ilerlemenin teorisi olarak evrim teorisinin modern biyolojide merkezi bir rol oynaması şaşırtıcı değildir. Her ne kadar bunun için çırpınsalar da, emekçi halk kitlelerini kafadan silahsızlandırmak isteyen en gerici yapıların bile evrim teorisini tam olarak dıştalayabildiği söylenemez. Bugün en basitinden MEB’in İslami kafalı ve evrimi görmezden gelen evrim müfredatı bile biyoloji dersinde bitkilerin atasının algler olduğunu ortaya koymak zorunda kalmıştır ve bu da doğrudan evrim olgusuna işarettir.

Ben buna evrimsel psikoloji disiplininin de eklenebileceği kanaatindeyim. Şahsi kanaatime göre evrimsel psikoloji, günümüzde mevcut olan pek çok psikolojik fenomene oldukça tutarlı, sistematik, mantıklı ve tatmin edici açıklamalar getirebilmektedir.

Evrimsel biyoloji ve evrimsel psikolojiyi ele almamın asıl sebebi ise, bunların durağan metafizik doğa anlayışlarını yıkarak diyalektik yöntembilime uygun bir seyir izlemeleridir. Burada diyalektikten kastettiğimizin ne olduğunu da kısaca ortaya koymamız gerekecek. Stalin’in Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm broşüründe ortaya koyduğu yöntemle kısaca özetlersek;

  • Her şey sürekli bir hareket halinde, değişim içindedir ve hiçbir şey durağan değildir. Hayat sürekli bir hareket, gelişim, yenilenme, var oluş ve yok oluş, doğum ve ölüm, parlayış ve sönüş sürecidir. Sürekli bir şeyler doğar ve bir şeyler ölür. Bir şey doğar, büyür, gelişir ve daha sonra çürüyüp ölmeye başlar. Bütün şeyler sürekli bir değişim ve hareket halinde olduğu, geliştiği ve çürüdüğü, doğduğu ve öldüğü için, bir olguyu ele alırken onun bir anlık halini ele almak, onu sürecinden ve değişim bağlamından kopararak ele almak onun tam manasıyla anlaşılmasını imkansız kılar. Bir olgunun tarihini incelemek, onu kökeninden bugüne kadar geliş süreci ile kavrayıp ortaya koymak, onun doğum, gelişim ve eğer öldüyse ölüm sürecini irdelemek; kısaca onu bir süreç olarak irdeleyip ortaya koymak bir olguyu anlayabilmek için gerek şarttır.
  • Olaylar ve olgular birbirlerini belirler, birbirlerini etkiler, birbirleri ile karşılıklı etkileşim halindedirler, birbirleri ile bağlantılıdırlar ve birbirlerinden bağımsız düşünülemezler. Bu yüzden bir olay veya olguyu, doğanın veya tarihin herhangi bir parçasında, kendi bağlamından ve konumundan, etrafında bulunan diğer olgularla ilişkilerinden koparıp soyutlayarak, onu yalnızlaştırıp mutlaklaştırarak ele almak bizce anlamsız olur.
  • Şeylerin özünde çelişkiler mevcuttur. Şeyler karşıtına dönüşmeye eğilim gösterir. Bir şey aynı anda hem kendisi hem de karşıtı olabilir. Karşıtlıklar birbirlerini var eder ve bir arada bulunurlar. “Gelişme, karşıtların savaşımıdır”(Lenin, Materyalizm ve Ampiryo-kritisizm).
  • Nispeten uzun sürede gerçekleşen nicelik değişimleri, nispeten kısa bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşen niteliksel sıçramalara neden olurlar. Niceliksel ve niteliksel değişimler birbirlerinden bağımsız düşünülemezler.

İnancım odur ki, evrimsel biyoloji ve evrimsel psikoloji bu noktada Marksist diyalektik yöntemi doğrulayan bir seyir izlerken, doğaya ve canlılara dair durağan metafizik anlayışların da altını oymakta, bu tarz bir doğa tasavvuruna ağır darbeler indirip onu geçersiz kılmaktadır. Burada iddiamı somut hale getirmek için birkaç örnek verelim.

Örneğin bugün bizimle birlikte varlıklarını sürdürmekte olan canlılara benzer özellikler taşıyan ve hatta onların atası olan, aynı şekilde kendisinden önce gelen başka bir canlıya da benzer özellikler gösteren bir canlının durumunu anlamlandırabilmek için, bu canlıyı olduğu gibi sürecinden kopartmak değil, o canlıyı bizzat o sürecin bir parçası olarak ele almak ve kavramaya çalışmak gerekmektedir.

Örneğin bugün canlıların vücutlarında bulunan ve başka işlevler kazanmış ya da tamamen işlevsizleşmiş “körelmiş organ”ların (kuyruk sokumu veya balinaların arka bacakları gibi) aslında ne olduklarını anlayabilmek için, onların bugün oldukları haliyle ne olduklarına odaklanıp gelişim ve evrim süreçlerinden koparmak yerine, onların kökenlerini ve gelişim süreçlerini, doğayla çelişkilerinde geçtikleri evreleri ortaya koymak, incelemek ve kavramak gerekir.

Örneğin aşk ve korku gibi duygular da dahil olmak üzere, basitten karmaşığa bütün duyguları anlamlandırabilmek için, onların kökenlerine, ortaya çıkışlarına yol açan sebep sonuç ilişkilerine, etraflarındaki olgularla bağlantılarına ve sağladıkları avantajlara/dezavantajlara bakmak merkezi bir önem teşkil etmektedir.

Bu örneklerde de apaçık görüldüğü üzere, sürekli bir harekete ve değişime tabi olan evrende, spesifik bir olguyu anlayabilmek için o olgunun tarihine, yani diyalektik gelişim ve değişim sürecine, diyalektik hareket sürecine bakmak, onu kökenlerinden ele alıp bugüne kadar yaşadığı niceliksel ve niteliksel değişimler bağlamında kavramak biyoloji alanında da zorunludur, ve diyalektik yöntemi kendisinden önce gelen ve “içererek aştığı” metafizik anlayışlardan ayıran, evrim teorisini diyalektiğin lehine, metafiziğin aleyhine işleten de budur. Bu bakımdan evrim teorisinin yaklaşımı, en azından ilk bakışta açıkça diyalektik bir önermeyi doğrular vaziyettedir.

Evrim ve diyalektik demişken, Steven Jay Gould ve Niles Eldredge’in evrimsel biyoloji teorisine yaptığı katkılardan bahsetmeden geçilmemesi gerekir. Engels’in yazdıklarının da farkında olarak bu büyük bilim insanları, evrimsel sürecin her durumda oldukça yavaş ve niceliksel bir seyir izlemediğini, bazı dönemlerde hızlandığı ve patladığını, niceliksel değişimlerin niteliksel patlamaları tetiklediğini ortaya koymuş ve bunu yaparken Engels’i anmayı da ihmal etmemişlerdir.

Diğer yandan inancım odur ki evrim teorisi Marksist felsefeyi, hem diyalektik epistemoloji açısından hem de materyalist ontoloji açısından desteklemektedir. Canlıların doğa ile çelişki halinde sürekli değişim ve devinim halinde olduğunu, değişen koşullara göre asla statik kalmadıklarını ortaya koyarak metafizik bir doğa algısını kökenlerinden yıkan evrim teorisi, buradaki balina örneğinde gördüğümüz gibi hem bugün sahip olduğumuz olguların kökenlerine ve değişim süreçlerine inip onları bu süreçler içerisinde kavrayarak diyalektiğin en temel özelliklerinden birini doğrulamaktadır, hem de aynı diyalektik yöntemi duygulara ve zihinsel fenomenlere uygulayarak onların maddi diyalektik bir süreçte çelişkiler içerisinde ilerleyerek maddi dünyadan zuhur ettiklerini ve gökten inmediklerini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda evrim teorisi, “boşlukların tanrısı” türünden argümanları ve biyolojik teleolojik argümanı boşa düşürerek, maddi gerçekliğin yaratıcısı olan bir tür “mutlak ide” olarak tinsel bir üstün varlığın olduğuna dair hipotezlerin elini güçsüzleştirir.

Her ne kadar evrim teorisi, bir tanrının varlığını teorik olarak tam manasıyla dıştalamasa da, ve evrim teorisi gibi doğal açıklamalarla tanrısal açıklamalar Aristo’nun dört neden anlayışına benzeyen anlayışlarla uzlaştırılabilir olsa da, ontolojik argüman hariç neredeyse bütün tanrı argümanları şu ya da bu biçimde tanrının doğayla etkileşimi üzerine gözlemsel bir kanıt öne sürdüğü için, teleolojik argümanın ve dolayısıyla tanrısal akıllı tasarımın biyolojik alanda tek alternatif olarak kalmaması, yerine tanrı olgusuna yer bırakmaksızın biyolojik çeşitlilik ve uyumluluğu açıklayan bilimsel bir teorinin ortaya atılması, varlığına inanmak için kanıta ihtiyaç duyduğumuz tanrı gibi fizikötesi bir kavramın var olduğu iddiasını kanaatimce açık bir şekilde zayıflatmaktadır. Örneğin Fenelon, evrenin her ayrıntısında her gün şahit olduğumuz için normalleşen ancak esasen tanrının var olduğunu bas bas bağıran bir sanat olduğunu iddia ederken, buna biyolojik “sanat”ı da dahil etmektedir, ve evrim teorisi bu “sanat”ın bir sanatçı olmaksızın ortaya çıkmasının olanaklı olduğunu materyalistçe göstermektedir. Her ne kadar genel yargının aksine bu kuramdan yola çıkarak bizim anladığımız materyalist tarzda bir ateizme karşı yönelen argümanlar da mevcut olsa da- Plantinga’nın Evolutionary Argument Against Naturalism(Natüralizme Karşı Evrimsel Argüman) isimli argümanı evrim teorisinden hareketle natüralist düşüncenin kendi kendisini yenen bir düşünce olduğunu ortaya koymaya çalışır-, Richard Dawkins’in de Kör Saatçi kitabında belirttiği gibi evrim teorisi, ateizmi David Hume gibi bir şüpheci-agnostik pozisyon alma zorunluluğundan kurtarmış, en azından spesifik bir alanda ateizmin tanrısal bir hipoteze gerek duymadan açıklamalara yapabilmesini sağlamıştır. Bu tartışma özünde başka bir başlığa ait olduğu için, burada bu tartışmayı detaylı işlemeyeceğim.

Bu yazı, evrimsel biyoloji ve diyalektik materyalizm hakkında bir lise öğrencisinin dağınık düşünce ve notlarından oluşmaktaydı. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Antalya Direniyor’dan Ege

 

Kaynak: http://www.turkiyedireniyor.org/marksist-diyalektik-materyalizm-ve-modern-evrimsel-biyoloji-uzerine-notlar-antalya-direniyor

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...