Jump to content

Bir Tanrı Neden Sonsuza Kadar Yakmak İçin İnsan Yaratır?


Recommended Posts

17 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Araf suresindeki ayetle farkını anlayamadınız mı gerçekten? 

 

Birinde sırf, ancak ifadesi var. Diğerinde mana olarak aklını kullankayanlardan görmeyenlerden birçoğunu cehennem için yarattık diyor. Mesele burda şu; cehennem için yaratılan değil belli özelliklerin gideceği yer cehennemdir diyor. Yani x y z özelliklerine sahip olanlar olursa onları cehennem var diyor.

Tefsir mi yapıyorsun? :) "Diğerinde mana olarak aklını kullankayanlardan görmeyenlerden..."  belli özelliklere sahip kişiler cehenneme gidecektir veya gitmeyecektir, ben bundan bahsetmiyorum. Ayette yazan şey cehennem için yaratıldığımız.

 

"sırf bana kulluk etsinler diye yarattım"

Burada "sırf, yalnız, ancak" kelimelerini kullanıyor veya kullanmıyor. Kullanılmasaydı yine aynı şey ortaya çıkacaktı, bakınız: "bana kulluk etsinler diye yarattım"

tarihinde Nsjdeep tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 274
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Dünyada ömür sınırlı. Dünyevi suçlarda en fazla ömür boyu hapis var. İslam  da kısas vardır.
Ancak bazı suçlarda insan ömrünü çokça aşan cezalarda verilir. Misal 1000 yıl gibi.
Bu aslında insanın işlediği suçların cezaları ömür boyu hapsi de aşan daha büyük bir ceza olması gerektiği mantığını ispatlar ki aslında diğer taraftan da bu durum ahiretin varlığını da zorunlu kılar.


Öyle ya dünyevi suçlar insan ömrünü dahi çokça aşan cezalara sebep oluyorsa bu aslında bu dünyada ömrün kısa ama cezan uzun. Bu yüzden elimde bir şey gelmiyor. Seni Allaha ahirete mahkeme-i kübraya havale ediyorum demek gibi bir şeydir.


Ahirette ise ömür sınırsız. Dolayısı ile orda da verilecek en büyük ceza yine ömür boyu hapis. Yani ömürde sınırsız olduğu için ceza da sınırsız.


Tabii tüm suçlar için geçerli değil. Bazı kimseler ceza sonrası affedilip cennete girebiliyor.
Aslında ayetlerde geçen hulud kelimesi çok uzun süre olup sonsuz değildir. Ancak ebedi kelimesi sonsuz sınırsız anlamındadır.


Bir insanın işlediği suçun süresi ceza ile doğru orantılı değildir. Bazen silah bomba gibi şeyler ile bir saniyede binler belki yüzbinlerce insan öldürülebilir. Ancak bu gibilerin suçları ömür boyudur ki aslında oda cezayı karşılamıyor.
Bazen bir kişi diğer kişiyi öldürmez kaçırır günlerce işkence eder ama öldürmez.


Evet alıkoyma hürriyeti tahdit gibi işkence gibi suçları işledi ancak öldürme katl kadar ceza almaz.
Yani suç işleme süresi uzadı ancak kişi sağ kaldığı için ceza daha az.
Fakat silah ile pat diye saniyede aynı kişiyi vursa katleden öldürmeden tam ceza alır.
Bahusus teknolojik çağda bir atom bombası ile şehirler ülkeler hatta dünya da ki umum insanlar canlılar yok edilebilir.
Hitler ve Abd'nin atom kullanması bu gibi azim büyük suçlardır ki cezası bu dünyada çekilmedi. Zira dünyada mutlak adalet yok. Zira mutlak hakim yok. Kim kuvvetli ise haklı. Ama ahirette hakim mutlak güç ve kudrete sahip olduğu için yargılama adaletli olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, Nsjdeep yazdı:

Tefsir mi yapıyorsun? :) "Diğerinde mana olarak aklını kullankayanlardan görmeyenlerden..."  belli özelliklere sahip kişiler cehenneme gidecektir veya gitmeyecektir, ben bundan bahsetmiyorum. Ayette yazan şey cehennem için yaratıldığımız.

 

"sırf bana kulluk etsinler diye yarattım"

Burada "sırf, yalnız, ancak" kelimelerini kullanıyor veya kullanmıyor. Kullanılmasaydı yine aynı şey ortaya çıkacaktı, bakınız: "bana kulluk etsinler diye yarattım"

Doğru mana yok meallerde genelde cümle de nokta varmış gibi anlaşılıyor. Bunun için Mehmet Okuyan Araf 179 u dinleyin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, akılsızşuursuzatom yazdı:

Doğru mana yok meallerde genelde cümle de nokta varmış gibi anlaşılıyor. Bunun için Mehmet Okuyan Araf 179 u dinleyin.

Düşünsene akılsızşuursuzatom, her ayet için bir video izliyorsun. Kitabı anlamak bu kadar zor olmamalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Tabii tüm suçlar için geçerli değil. Bazı kimseler ceza sonrası affedilip cennete girebiliyor.
Aslında ayetlerde geçen hulud kelimesi çok uzun süre olup sonsuz değildir. Ancak ebedi kelimesi sonsuz sınırsız anlamındadır.

 Mü'minûn Suresi 103. Ayet: Tartıları hafif gelenler ise kendilerini ziyan etmiş olanlardır. Onlar cehennemde ebedî kalacaklar.

 Tefsir'in bir kısmı: Anlatılmak istenen özetle şudur: Herkesin kurtuluşu, dünyada iken kendi iman ve iyi işleri sayesinde kazanmış olduğu sevapların miktarına bağlı olacak; o yüce hâkimin huzurunda, O’nun yanılmaz adalet terazisinde tartıları yani sevapları ağır basanlar kurtuluşa erecek, tartıları hafif kalanlar da derin bir hüsrana uğrayacak, ebedî ve dehşetli bir azap sürecini yaşamak üzere cehenneme atılacaklardır.

Ayetin Müslüman olmayan kişiler için olduğuna dair bir şey yazmıyor. Bi' hadis:

“Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten (ve ancak Cenab-ı Hakk’ın bildiği bir müddet geçtikten) sonra Allah: ‘Bir hardal tanesi kadar imanı olanları cehennemden çıkarın’ buyuracak ve çıkarılacaklardır…” (Buharî, İman, 15; Müslim, İman, 147-149).

Hadi, beraber yalancıyı bulmaya çalışalım. Hakka Suresi 44-47. Ayet: 

Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,

Elbette onu kıskıvrak yakalardık.

Sonra onun can damarını koparırdık.

Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız.

Tefsir'in bir kısmı: Hz. Peygamber’in onu uydurup Allah’a isnat etmesinin de mümkün olmadığını, eğer –farzı muhal– böyle bir şey yapmış olsaydı, şiddetli bir şekilde cezalandırılacağını ve hiç kimsenin onu bu cezadan kurtaramayacağını haber vermiştir.

"farzı muhal" anlamı: Olması imkânsız olup, var gibi kabul edilen. Olmayacak şeyi, olmuş gibi düşünmek.

Elimizde şiddetli bir şekilde cezalandırıldığına dair bir şey var mı? Yok. Ve tefsirde "farzı muhal" yazıyor, yani olması imkansızmış. Demek ki Muhammed Peygamber yalan söylememiş, Allah'ın da yalan söylemeyeceğini biliyoruz. Hangi Müslüman'a "Allah yalan söyler mi?" diye sorsan cevabı bellidir, "Hayır".

Muhammed Peygamber yalan söylememiş, Allah yalan söylememiş. Ama Allah başka, Muhammed Peygamber başka bir şey söylemiş. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Zira dünyada mutlak adalet yok. Zira mutlak hakim yok. Kim kuvvetli ise haklı. Ama ahirette hakim mutlak güç ve kudrete sahip olduğu için yargılama adaletli olur.

Resmen itiraf etmişsin işte, taptığın Arap ithali tanrının borusu burada pek ötmüyor galiba. İşin içinden çıkamayınca, salla ahirete gitsin. Halbuki dikizleme modundan çıkamayan tanrına azıcık sitemkăr olmalısın, çünkü hergün binlerce çocuk tecavüze uğruyor ve senin tanrın bu olayı sap gibi sadece dikizliyor. Eee tabii, ahanda benim tanrım şurada diyemediğin için, böyle ha bire ahiret masalları anlatıyorsunuz.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kulluk etmek için yaratıldı ancak bu umumi bir ifadedir.
İman edip etmeme ise hususidir. Bu yüzden cehenneme gitme umumiye uymayan hususilerden oluşur. Yani ikisi de umumi değil ki çatışsın.
Misal  Okul müdürü: Toplanan öğrencilere: Hedefimiz tüm öğrencilerimizin çalışarak sene sonunda sınıflarını başarı ile geçmeleridir.
Sene sonunda bir kısmı çalışmadı ve kaldı.
Müdür: Sınıfını geçemeyenler çalışmayanlardır.
Yani 1. ifade umumi her kese hitap idi.
2.Kısım ise sonuç sonrası söylenmiş.
Allah her kesi kulluk için yarattı. Bu genel ifade.
Ancak cehenneme gidenler ise inanmayanlar.


İki ayette farklı fiil kullanılıyor:


zariyat 56: " وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ" 
araf 179:" وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَث۪يرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۘ "


Arapçadan yaratma şeklinde çevrilen bir çok kelime var hepsi de aslında farklı nüanslara sahip.
Bu birazda  diğer dinlerde insan ve Allah için ortak yaratma create kelimesinin kullanılması.
Oysa yukarıdaki 2 ayette  خَلَقْتُ  halake ve  ذَرَأْنَا  zerrena fiili kullanılmış. Evet zerr filli de  Araplar yaratma anlamında kullanılmış  ancak Kur'an da bu iki fiil farklıdır. Araplar daha önce putperest idi. Yani Tanrı tasavvuru zaten insan şeklinde idi.
zerra daha çok çoğalarak var olma için kullanılmış. Misal bir tohum ekilir başak olur. Sonra o başakta ki taneler tarlaya saçılır daha çok başak çıkar. Çoğalarak var olma. İnsan nesli de dünyada ki yayılımı çoğalımı bu şekildedir. Zürriyet ile zerr aynı köktür. Zaten zerre tohum ve tohum saçma anlamındadır.
Ancak halake daha çok yoktan yaratma için kullanılmış. Bu yüzden Adem insaniyeti temsil eder.
Zerra bu anlamda zürriyet yani ademin çoğalan yeryüzüne dağılan nesli içindir.
Adem yaratılırken halake kullanılmış. Zürriyeti ise kadın erkekten çoğalma ile gelmiş.
Aynı şey değildir.
Dolayısı ile 1.ayet mutlak manada insan mayası ruhu özü için kullanıyor. Yani insaniyet ins ve cin için akıllı şuurlu canlılar.
2. ayet ise ondan sonra çoğalan zürriyetin doğal olarak Ademden başlayan şeytan insan mücadelesi ile kıyamete kadar sürecek olan durumdan bahsediyor.


Peygamberde ancak rahmet için gönderilmiş. Bu gaye mutlaktır. Ancak inanmayanlar onu azap olarak görüyor savaşıyor.
Yağmur mutlak manada rahmettir. Ancak evini dere kenarına yapanların evini de sel alırsa zahmete döner. Kendi kesbi ve gafleti ile rahmeti zahmete döndürdü.


Bu yağmurun mutlak faidesini yok etmez. Cennet ve cehennem de böyle.
İnsan mutlak manada cennet için yaratılmış. Ancak kendi kesbi ve gafleti ile illa cehennemi istiyorum  diyene de yapacak bir şey yok.


İnşa ihya sena ceale gibi fiileri de yaratma anlamında kullanılmış.
Ancak sena sanatlı fiildir. Misal düz yazı yazan birisinin yazma fiili ile
şiir yazan birinin fiili yazma olsa da sanatlı bir icra fiilidir.
Ne bileyim normal konuşan biride konuşma fiili yapar
şiir okuyan ezgi nağme söyleyen biri kadar ahenkli değil.
Nüans vardır.


 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Kulluk etmek için yaratıldı ancak bu umumi bir ifadedir.
İman edip etmeme ise hususidir. Bu yüzden cehenneme gitme umumiye uymayan hususilerden oluşur. Yani ikisi de umumi değil ki çatışsın.
Misal  Okul müdürü: Toplanan öğrencilere: Hedefimiz tüm öğrencilerimizin çalışarak sene sonunda sınıflarını başarı ile geçmeleridir.
Sene sonunda bir kısmı çalışmadı ve kaldı.
Müdür: Sınıfını geçemeyenler çalışmayanlardır.
Yani 1. ifade umumi her kese hitap idi.
2.Kısım ise sonuç sonrası söylenmiş.
Allah her kesi kulluk için yarattı. Bu genel ifade.
Ancak cehenneme gidenler ise inanmayanlar.


İki ayette farklı fiil kullanılıyor:


zariyat 56: " وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ" 
araf 179:" وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَث۪يرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۘ "


Arapçadan yaratma şeklinde çevrilen bir çok kelime var hepsi de aslında farklı nüanslara sahip.
Bu birazda  diğer dinlerde insan ve Allah için ortak yaratma create kelimesinin kullanılması.
Oysa yukarıdaki 2 ayette  خَلَقْتُ  halake ve  ذَرَأْنَا  zerrena fiili kullanılmış. Evet zerr filli de  Araplar yaratma anlamında kullanılmış  ancak Kur'an da bu iki fiil farklıdır. Araplar daha önce putperest idi. Yani Tanrı tasavvuru zaten insan şeklinde idi.
zerra daha çok çoğalarak var olma için kullanılmış. Misal bir tohum ekilir başak olur. Sonra o başakta ki taneler tarlaya saçılır daha çok başak çıkar. Çoğalarak var olma. İnsan nesli de dünyada ki yayılımı çoğalımı bu şekildedir. Zürriyet ile zerr aynı köktür. Zaten zerre tohum ve tohum saçma anlamındadır.
Ancak halake daha çok yoktan yaratma için kullanılmış. Bu yüzden Adem insaniyeti temsil eder.
Zerra bu anlamda zürriyet yani ademin çoğalan yeryüzüne dağılan nesli içindir.
Adem yaratılırken halake kullanılmış. Zürriyeti ise kadın erkekten çoğalma ile gelmiş.
Aynı şey değildir.
Dolayısı ile 1.ayet mutlak manada insan mayası ruhu özü için kullanıyor. Yani insaniyet ins ve cin için akıllı şuurlu canlılar.
2. ayet ise ondan sonra çoğalan zürriyetin doğal olarak Ademden başlayan şeytan insan mücadelesi ile kıyamete kadar sürecek olan durumdan bahsediyor.


Peygamberde ancak rahmet için gönderilmiş. Bu gaye mutlaktır. Ancak inanmayanlar onu azap olarak görüyor savaşıyor.
Yağmur mutlak manada rahmettir. Ancak evini dere kenarına yapanların evini de sel alırsa zahmete döner. Kendi kesbi ve gafleti ile rahmeti zahmete döndürdü.


Bu yağmurun mutlak faidesini yok etmez. Cennet ve cehennem de böyle.
İnsan mutlak manada cennet için yaratılmış. Ancak kendi kesbi ve gafleti ile illa cehennemi istiyorum  diyene de yapacak bir şey yok.


İnşa ihya sena ceale gibi fiileri de yaratma anlamında kullanılmış.
Ancak sena sanatlı fiildir. Misal düz yazı yazan birisinin yazma fiili ile
şiir yazan birinin fiili yazma olsa da sanatlı bir icra fiilidir.
Ne bileyim normal konuşan biride konuşma fiili yapar
şiir okuyan ezgi nağme söyleyen biri kadar ahenkli değil.
Nüans vardır.


 

Kıro; hiç yaratmasa idi hiç cennet cehennem gibi muhabbetlere de gerek kalmazdı işte. Amma meraklıymış amk senin bu tanrında imtihanda imtihan önüne geleni imtihan ediyor. Cini imtihan ediyor yetmiyor insanı yaratıyor. Insandan sonra sırada kimse yoktur umarım. Eşerefi mahlukat insan olduğuna göre başkada yaratmaz herhalde sonsuza kadar bize bakıcılık edecek. Burasını düşünen birisi bile böyle bir tanrının insanın kendini avutması için uydurduğunu anlar be reis. Yapma kendine bu zulmü artık bitir kafandaki tanrıları gerçekten değmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
38 dakika önce, Nsjdeep yazdı:

 Mü'minûn Suresi 103. Ayet: Tartıları hafif gelenler ise kendilerini ziyan etmiş olanlardır. Onlar cehennemde ebedî kalacaklar.

 Tefsir'in bir kısmı: Anlatılmak istenen özetle şudur: Herkesin kurtuluşu, dünyada iken kendi iman ve iyi işleri sayesinde kazanmış olduğu sevapların miktarına bağlı olacak; o yüce hâkimin huzurunda, O’nun yanılmaz adalet terazisinde tartıları yani sevapları ağır basanlar kurtuluşa erecek, tartıları hafif kalanlar da derin bir hüsrana uğrayacak, ebedî ve dehşetli bir azap sürecini yaşamak üzere cehenneme atılacaklardır.

Ayetin Müslüman olmayan kişiler için olduğuna dair bir şey yazmıyor. Bi' hadis:

“Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten (ve ancak Cenab-ı Hakk’ın bildiği bir müddet geçtikten) sonra Allah: ‘Bir hardal tanesi kadar imanı olanları cehennemden çıkarın’ buyuracak ve çıkarılacaklardır…” (Buharî, İman, 15; Müslim, İman, 147-149).

Hadi, beraber yalancıyı bulmaya çalışalım. Hakka Suresi 44-47. Ayet: 

Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,

Elbette onu kıskıvrak yakalardık.

Sonra onun can damarını koparırdık.

Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız.

Tefsir'in bir kısmı: Hz. Peygamber’in onu uydurup Allah’a isnat etmesinin de mümkün olmadığını, eğer –farzı muhal– böyle bir şey yapmış olsaydı, şiddetli bir şekilde cezalandırılacağını ve hiç kimsenin onu bu cezadan kurtaramayacağını haber vermiştir.

"farzı muhal" anlamı: Olması imkânsız olup, var gibi kabul edilen. Olmayacak şeyi, olmuş gibi düşünmek.

Elimizde şiddetli bir şekilde cezalandırıldığına dair bir şey var mı? Yok. Ve tefsirde "farzı muhal" yazıyor, yani olması imkansızmış. Demek ki Muhammed Peygamber yalan söylememiş, Allah'ın da yalan söylemeyeceğini biliyoruz. Hangi Müslüman'a "Allah yalan söyler mi?" diye sorsan cevabı bellidir, "Hayır".

Muhammed Peygamber yalan söylememiş, Allah yalan söylememiş. Ama Allah başka, Muhammed Peygamber başka bir şey söylemiş. 

 

Ne saçmalıyorsun sen?

Link to post
Sitelerde Paylaş

“Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten (ve ancak Cenab-ı Hakk’ın bildiği bir müddet geçtikten) sonra Allah: ‘Bir hardal tanesi kadar imanı olanları cehennemden çıkarın’ buyuracak ve çıkarılacaklardır…” (Buharî, İman, 15; Müslim, İman, 147-149)."

 

hardal kadar imanda iman sayılır. Cezası imansızlıktan değil ya iman ettiği gibi amel etmediği veya işlediği günahlardan dolayıdır.
İmansızlık ise günah gibi sınırlı bir şey değil sonsuz bir iman etmeme eylemidir. Bu yüzden cezası günahlar gibi sınırlı değildir. Kaldı ki büyük günahlar içinde imansızlık yok. Şirk vardır. Şirk te mutlak manada Allahı redd etme değil ona ortak koşmadır.
Bu yüzden iman ve imansızlık bir nevi  sonsuz olduğu için ceza veya ödülü de sonsuzdur.

Ha şirk veya küfür tövbe edip iman ederse  o zaman oda affedilir.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fizik aleminde yaratılan hiç bir kanun insan eseri değil. Tam tersi insan onun esiri. Bu manada kudret ilim hikmet ile yaratılmış kanunu sorgulasan  eleştirsen dahi değiştiremezsin ve o kanun hükmüne boyun eğmek zorundasın.


Allah'ın varlığı ve sıfatları da buna benzer. Var demenle var olmadı ki yok demenle yok olsun.
Tam tersi senin varlığın onun varlığının tecellisi.
Gölge asıldan haber verir. Gölgeye ateş etmekle aslını öldüremezsin.
Aslında Allaha varlık demek bile belli ekollerde hoş karşılanmıyor. Zira varlık sonradan varlık kazanan var edilen içindir. Allah ise hep vardı ve Hep var olan var edilmedi ki varlık olsun. Bu yüzden varlık daha çok sonradan yaratılanlara denir
Sonradan var olmayan ve varda edilmeyen bir şey yokta olmaz. Zira yokluk varlık içindir.
Varlık Arapçası vücut demektir. Mevcut da buradan türeme. Vicdan kelimesi de aynı kök.
peki vücut varlık demek mi? Hayır vecede bulmak demektir. Allah hep vardı. Sadece insan onu buldu.
Kayıp aslında Arapça gayp gaybi den gelir. Gaybi olanda yok olan değildir. O an hazırda olmayandır.

Evde iğne kaybolsa yok olmaz sadece gözlere görünmez yani gaybi bir hale geçer.
Bir kişi gurbete gitti ise gayba gitti. Yani ailesinin gözlerinden görünmez uzaklara gitti. Yok olmadı.

Bazı ekoller Allah için şey denilmemesi gerektiğini de söylerler. Zira şey aslında varlık anlamındadır.
Allaha zat denilir zira zat hem maddi hem manevi hem araz hem cevher için kullanılır.
Misal şahıs yine maddi cismani şeyler içindir. Zatım  demek şahsım anlamındadır insan kullanırsa.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Fizik aleminde yaratılan hiç bir kanun insan eseri değil. Tam tersi insan onun esiri. Bu manada kudret ilim hikmet ile yaratılmış kanunu sorgulasan  eleştirsen dahi değiştiremezsin ve o kanun hükmüne boyun eğmek zorundasın.


Allah'ın varlığı ve sıfatları da buna benzer. Var demenle var olmadı ki yok demenle yok olsun.
Tam tersi senin varlığın onun varlığının tecellisi.
Gölge asıldan haber verir. Gölgeye ateş etmekle aslını öldüremezsin.
Aslında Allaha varlık demek bile belli ekollerde hoş karşılanmıyor. Zira varlık sonradan varlık kazanan var edilen içindir. Allah ise hep vardı ve Hep var olan var edilmedi ki varlık olsun. Bu yüzden varlık daha çok sonradan yaratılanlara denir
Sonradan var olmayan ve varda edilmeyen bir şey yokta olmaz. Zira yokluk varlık içindir.
Varlık Arapçası vücut demektir. Mevcut da buradan türeme. Vicdan kelimesi de aynı kök.
peki vücut varlık demek mi? Hayır vecede bulmak demektir. Allah hep vardı. Sadece insan onu buldu.
Kayıp aslında Arapça gayp gaybi den gelir. Gaybi olanda yok olan değildir. O an hazırda olmayandır.

Evde iğne kaybolsa yok olmaz sadece gözlere görünmez yani gaybi bir hale geçer.
Bir kişi gurbete gitti ise gayba gitti. Yani ailesinin gözlerinden görünmez uzaklara gitti. Yok olmadı.

Bazı ekoller Allah için şey denilmemesi gerektiğini de söylerler. Zira şey aslında varlık anlamındadır.
Allaha zat denilir zira zat hem maddi hem manevi hem araz hem cevher için kullanılır.
Misal şahıs yine maddi cismani şeyler içindir. Zatım  demek şahsım anlamındadır insan kullanırsa.

Müslüm gürses-haberimiz yok şarkısını dinle bro. Şarkının girişinde: hayalle yaşarken gerçek dünyada diye başlıyor. Hayallerin sınırı yok. Dadımız hazır elhamdülillah sonsuza kadar baksın bakalım bize dediğin gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Malum yapı  taktikleri ile takıyye yapıp kendini gizleyemeyen  biri küfür argo kullanıp kendini gizleme metodu uyguluyor .
Ancak akıl şuur sahibi asgari her birey  fıtratı anlar bilir ve mührünü vurur. Hakikat güneş gibidir ara sıra bulutlar perde olsa da  bulut arasından sızan az ışık onu ele verir.

 

Bu yüzden en büyük sermaye dürüstlük güven olduğu gibi görünme. ya da göründüğü gibi olma.

 

Aksi halde olduğu gibi görünmeyen göründüğü gibi de olamıyor er geç kendini ele verir.

Fıtrat asla değişmez geçici perdelense de.

 

Bu bakımdan açıkça iman eden de açıkça iman etmeyene de saygı duyulur.

Münafıklık ise sahtekarlıktır. Yalandır. Hiledir.

 

Bu yüzden münafıklık münkirlikten daha şiddetlidir.

 

Malum yapının elemanları sigara içmediği  halde yanında çakmak kibrit sigara bulundurur arabasına koyar bazen de  sigara içer ki bakan gören yahu bu sigara içiyor onlardan değil desinler

 

Veya evinde Atatürk resmi bulundurur eşiğine boş içki şişeleri bırakır ki modern Atatürkçü sanılsın

Askeriye de ilerlesin.

 

Çürük şeyler üzerine bina edilen her şey ne kadar yüksel se de en ufak rüzgarda yerle bir olur.

 

Oyun kağıtlarından yüksek kule yapsan ufak bir üfleme  sonunu getirir

Omurgalı olmak ahlakididr.

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Malum yapı  taktikleri ile takıyye yapıp kendini gizleyemeyen  biri küfür argo kullanıp kendini gizleme metodu uyguluyor .
Ancak akıl şuur sahibi asgari her birey  fıtratı anlar bilir ve mührünü vurur. Hakikat güneş gibidir ara sıra bulutlar perde olsa da  bulut arasından sızan az ışık onu ele verir.

 

Bu yüzden en büyük sermaye dürüstlük güven olduğu gibi görünme. ya da göründüğü gibi olma.

 

Aksi halde olduğu gibi görünmeyen göründüğü gibi de olamıyor er geç kendini ele verir.

Fıtrat asla değişmez geçici perdelense de.

 

Bu bakımdan açıkça iman eden de açıkça iman etmeyene de saygı duyulur.

Münafıklık ise sahtekarlıktır. Yalandır. Hiledir.

 

Bu yüzden münafıklık münkirlikten daha şiddetlidir.

 

Malum yapının elemanları sigara içmediği  halde yanında çakmak kibrit sigara bulundurur arabasına koyar bazen de  sigara içer ki bakan gören yahu bu sigara içiyor onlardan değil desinler

 

Veya evinde Atatürk resmi bulundurur eşiğine boş içki şişeleri bırakır ki modern Atatürkçü sanılsın

Askeriye de ilerlesin.

 

Çürük şeyler üzerine bina edilen her şey ne kadar yüksel se de en ufak rüzgarda yerle bir olur.

 

Oyun kağıtlarından yüksek kule yapsan ufak bir üfleme  sonunu getirir

Omurgalı olmak ahlakididr.

Müslüm gürses haberimiz yok dinle dedik bro sen maval okuyorsun yine.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bazı kişiler engelli mesajlarını görmüyorum. Boşuna yazmasınlar veya zaten boşuna yazıyorlar devam etsinler benim için fark etmez.

 

**

muminun 103 te ebedi kelimesi geçmez: جَهَنَّمَ خَالِدُونَۚ halid sonsuz değildir uzun süredir.
Bazı yerlerde halidine fiha ebeden der ki buradaki ebedi sonsuz anlamındadır.
Arapça bilen biri bu farkı rahatlıkla anlayabilir.
Meallerden ayet getirenler ile bir sonuca varmak zor görünüyor.Zira ortak bir noktada buluşmak zor.
İslam alimleri halid kelimesine umumen sonsuz dememişler uzun süre demişler.
Ebedi zaten arapça ve  bazı ayetlerde halid ile beraber geçer.Halid ebedi olsa daha neden ayrıca ebedi kelimesi kullanılsın.
Ancak meallerde halid görülen yerlere ebedi manası verilmiş bayraktar bayraklı  ve elmalılı orjinal mealde uzun süre kullanılmış ebedi kullanılmamış.
Ha buna hakk ta verilir çünkü halid kelimesinden türeyen muhallid sıfatı ccennete ki hizmetçiler çin kullanılmış.Ancak hiç yaşlanmayan saçı daima siyah olan dişleri dökülmeyen uzun süre yaşayanlar içinde aynı kelime kullanılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Nsjdeep yazdı:

Onları ben senin için mi yazdım, ey akılsızşuursuzatom! Önce oku, neye cevap verdiğimi anlarsın!

Ben size sadece Araf 179 u dinleyin dedim bütün kuranın tefsrini dinleyin demedim ki. Kaldı ki öyle olsa bile maksadınız doğrusunu anlamak ise zaten bütün tefsiride okuyup dinlersiniz orası ayrı tabi. Şimdilik 1 ayeti sordunuz 1 ayeti dinlemeye tenezzül edersiniz diye düşündüm o kadar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Her ayet için geçerli olduğunu kim söyledi?

Çoğu ayet için diye ben söyleyeyim o zaman, çünkü tefsiri okumadan "çoğu" ayeti anlayamıyoruz :D

Bir saat önce, nogodbutAllah yazdı:

“Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten (ve ancak Cenab-ı Hakk’ın bildiği bir müddet geçtikten) sonra Allah: ‘Bir hardal tanesi kadar imanı olanları cehennemden çıkarın’ buyuracak ve çıkarılacaklardır…” (Buharî, İman, 15; Müslim, İman, 147-149)."

 

hardal kadar imanda iman sayılır. Cezası imansızlıktan değil ya iman ettiği gibi amel etmediği veya işlediği günahlardan dolayıdır.
İmansızlık ise günah gibi sınırlı bir şey değil sonsuz bir iman etmeme eylemidir. Bu yüzden cezası günahlar gibi sınırlı değildir. Kaldı ki büyük günahlar içinde imansızlık yok. Şirk vardır. Şirk te mutlak manada Allahı redd etme değil ona ortak koşmadır.
Bu yüzden iman ve imansızlık bir nevi  sonsuz olduğu için ceza veya ödülü de sonsuzdur.

Ha şirk veya küfür tövbe edip iman ederse  o zaman oda affedilir.
 

Ne anlatıyorsun nogodbutAllah, yazdığımı tekrar okumanı isterim.

16 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

bazı kişiler engelli mesajlarını görmüyorum. Boşuna yazmasınlar veya zaten boşuna yazıyorlar devam etsinler benim için fark etmez.

 

**

muminun 103 te ebedi kelimesi geçmez: جَهَنَّمَ خَالِدُونَۚ halid sonsuz değildir uzun süredir.
Bazı yerlerde halidine fiha ebeden der ki buradaki ebedi sonsuz anlamındadır.
Arapça bilen biri bu farkı rahatlıkla anlayabilir.
Meallerden ayet getirenler ile bir sonuca varmak zor görünüyor.Zira ortak bir noktada buluşmak zor.
İslam alimleri halid kelimesine umumen sonsuz dememişler uzun süre demişler.
Ebedi zaten arapça ve  bazı ayetlerde halid ile beraber geçer.Halid ebedi olsa daha neden ayrıca ebedi kelimesi kullanılsın.
Ancak meallerde halid görülen yerlere ebedi manası verilmiş bayraktar bayraklı  ve elmalılı orjinal mealde uzun süre kullanılmış ebedi kullanılmamış.
Ha buna hakk ta verilir çünkü halid kelimesinden türeyen muhallid sıfatı ccennete ki hizmetçiler çin kullanılmış.Ancak hiç yaşlanmayan saçı daima siyah olan dişleri dökülmeyen uzun süre yaşayanlar içinde aynı kelime kullanılır.

Allah Allah! https://www.kuranvemeali.com/muminun-suresi/103-ayeti-meali, bir tane "ebedi" diye çevirmeyen kişi gösterir misin? Ama söyleyeyim, başka kaynak atarsan ve o Edip Yüksel'in çevirisiyse atma :D Hadi dediklerin doğru olsun. Zaten anlamıyorum, madem sonsuz güçte bir tanrısın neden kutsal kitabının insanlar tarafından anlaşılması bu kadar zor ki :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Nsjdeep yazdı:

Çoğu ayet için diye ben söyleyeyim o zaman, çünkü tefsiri okumadan "çoğu" ayeti anlayamıyoruz :D

Ne anlatıyorsun nogodbutAllah, yazdığımı tekrar okumanı isterim.

Allah Allah! https://www.kuranvemeali.com/muminun-suresi/103-ayeti-meali, bir tane "ebedi" diye çevirmeyen kişi gösterir misin? Ama söyleyeyim, başka kaynak atarsan ve o Edip Yüksel'in çevirisiyse atma :D Hadi dediklerin doğru olsun. Zaten anlamıyorum, madem sonsuz güçte bir tanrısın neden kutsal kitabının insanlar tarafından anlaşılması bu kadar zor ki :)

Dostum bütün ayetleri anlamama gibi durum mu var kuranda? Bazı ayetler özellikle tefsir gerektirir. Eğer bu işin kriterlerine göre anlamak istiyorsan bu alanlara bakmak zorundasın. 5 dk lık video baksan ne olur?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...