Jump to content

Peygamberler Allah'ı Kurgulamış Olabilir mi?


Recommended Posts

Böyle bir olasılık var.

Süreç aslında çoktanrılı (politeist) dinlerle başlıyor. Bunlarda hemen her doğa parçası ve olayının bir tanrısı var.

Daha sonraları, bunların en büyüğü bırakılıp diğerlerine melek ünvanı verilerek tektanrılıya evrilmiş.

Ama tema aynı: Her doğa olayını yapıp yöneten yüce bir güç var.

Şimdiye kadar hiçbir melek -peygamberler dışında- bir insana gelip konuşmuş değil.

(Gerçi Tevrat ve İncil'de bunun bol miktarda örneği var ama İslami kanı bunun tersi yönünde.)

Burada kilit kişiler, peygamberler. Allah'ın varlığını -melekler aracılığıyla olsun ya da olmasın- ve onlarla konuştuğunu iddia edenler bunlar.

Bunu kanıtlamak için de 'kutsal kitapları' kullanmışlar. İddiaya göre bu kitapları onlara Allah göndermiş.

Her ne kadar Yahudiler Tevrat'ın, Hıristiyanlar da İncil'in doğrudan Allah'ın hazır göndermesiyle değil ancak 'ilahi bir esinle' insanlar tarafından yazıldığını söyleseler de, İslam'ın iddiası ilk yönde.

Sorum şu: Allah diye yüce bir gücün varlığını, -çeşitli gerekçe ve bahanelerle- peygamberler uydurmuş ya da kurgulamış olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 75
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Peygamberler değil, toplumların bilinci kurgulamış. Yavaş yavaş ve kendiliğinden olmuş bu. Zaman içinde de Tanrı anlayışı evrim geçirerek değişmiş. Peygamberleri yaratan da toplum.

Peygamberler, ilahi otoritenin dünyadaki temsilcisi. İlahi otoriteyle iletişim kurulacak ki varlığından emin olup rahat etsinler.

Ben peygamberlerin kilit kişi olduğunu düşünmüyorum. Yaşamadıklarını biliyoruz zaten. Muhammed'in yaşamadığı meselesini unutalım ve onu da yaşadı sayalım.

Yine de değişmez. Muhammed de aynı toplumun ürünü, aynı algı ve bilince sahip, kendisinden önce aktarılan duygu ve bilgilere vakıf biri olur en fazla. Nitekim son din olduğuna inanılan İslam da kendinden önceki dinlerin, efsanelerin, hurafelerin, geleneklerin devamıdır, toparlanıp bir araya getirilmiş halidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok tanrılıdan tek tanrılıya geçilmesi bir tarafa, Tevrat, incil ve kurandaki tanrılar arasında o kadar büyük farklar var ki, hepsinin farklı hayal ürünleri oldukları çok net.

Sadece üç büyük din geçişlerinde böyle evrimleşen bir tanrı bu kadar tezat üç din aynı tanrıyı kesinlikle anlatmıyor, hepsinin farklı kafadan çıktığı belli, ve kuranın eski kitaplardan esinlenilmiş bir ''korkuluk'' olduğu çok açık, esinlenme diyorum çünkü farklı tanrılar bunlar, her ne kadar kuran, incil ve tevratı sahiplensede herbiri farklı yazarlardan çıkmış öyküler.

Tabi kuran ahalisinin diyeceği ''ama incil ve Tevrat değiştirilmiştir'' iddiaları desteksiz yalandır, kuranın yazarları yeni bir allah uydurmuştur tezatlar ve farklılıklar bundan kaynaklıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konu, buram-buram "İslâm" kokuyor!

Müslüman çevrenin bir ürünü, İslâm'dan pek sıyıramamış.

Eskilerde bir tümce ağızdan kulağa dolaşırdı: "Tanrı'yı insanlar yarattı."

Siz ise, hiç farkında olmadan, Müslümanlar'a koz veriyorsunz!

Yeryüzündeki tek tanrı Allah mıdır?

Tüm tanrıları insanlar yarattı. O tanrıların adı ne olursa olsun, yine de insanların (toplumların) kurgularıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok tanrılıdan tek tanrılıya geçilmesi bir tarafa, Tevrat, incil ve kurandaki tanrılar arasında o kadar büyük farklar var ki, hepsinin farklı hayal ürünleri oldukları çok net.

Sadece üç büyük din geçişlerinde böyle evrimleşen bir tanrı bu kadar tezat üç din aynı tanrıyı kesinlikle anlatmıyor, hepsinin farklı kafadan çıktığı belli, ve kuranın eski kitaplardan esinlenilmiş bir ''korkuluk'' olduğu çok açık, esinlenme diyorum çünkü farklı tanrılar bunlar, her ne kadar kuran, incil ve tevratı sahiplensede herbiri farklı yazarlardan çıkmış öyküler.

Tabi kuran ahalisinin diyeceği ''ama incil ve Tevrat değiştirilmiştir'' iddiaları desteksiz yalandır, kuranın yazarları yeni bir allah uydurmuştur tezatlar ve farklılıklar bundan kaynaklıdır.

Aralarında çok büyük farklar yok Bağbozancım. Hepsi de toplumun o dönemki algı ve ihtiyaçlarına hitabediyor ama genel anlayışları aynı. İçinden çıktıkları toplumların farklı olması ve doğal olarak farklı gelenekleri bulunması da bunda etken.

Fakat hepsinin Tanrı'sının söyledikleri aşağı yukarı aynı. Toplumsal yaşamı düzenlemek için birtakım kurallar getiriyor, emirler veriyor, öldükten sonra cennet gibi bir yer vaadederek motive ediyor ve ceza-i müeyyideler koyuyor. Temel olan bu. Geri kalan farklar, koyulan kuralların toplumdan topluma bir parça değişmesiyle ilgili sadece.

Zaman faktörünü de unutmamak gerek, dinlerin ortaya çıkış zamanları arasında yüz yıllar var. Toplumların değişmiş olması kaçınılmaz, bu da kitabın içeriğini etkiliyor haliyle ve eskiden iyi olan bir şey sonraki kitapta lanetlenebiliyor. Bu da kitaba yansırken, Tanrı'nın ayetleri değiştirebileceğini belirtmesi biçiminde, eleştirilere yönelik bir önlem alma yöntemiyle gerçekleşiyor.

Her şey insandan.. Peygamberi yaratan da insan. İnsan kendi hayal gücünün, dayanıklılığının, yaratıcılığının ve zekasının büyüklüğünün farkına varsa her şeyleri çözecek ama farkedemiyor..

tarihinde XUser tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

XUser, fark derken tanrının fiziki tanımlanmasını kastetmiştim aslında, amacından çok tanrının tarifindeki farklardı bahsettiğim, dediğin doğru hepsinin amacı aynı, ama tevrattaki tanrıyla kurandaki allah arasında uçurumlar var,

Ne demek istediğimi örneklendirsem daha anlaşılır olacak sanırım, Tevrat'ta, yürüyen, bir tepenin arkasına gitemk için metal araçlara binen, yorulan bir tanrı var kuranda ise her yeri kaplayan övülmeye doymayan süper ötesi tarifsiz bişey var, bu açıdan bakarsak yapılan tanrı kurguları aynı amaca hizmet etsede çok farklı kafaların ürünü, heralde bir Müslümana allah uçağa binip tepenin arkasına gider mi diye soramayız çünkü bu herşeyden münezzeh süper hiper ötesi allaha yakışmaz çünkü o başka bir tanrı, çünkü o tevrattaki tanrıyla alakası olmayan ne olduğu belirsiz bir hayal ürünü.

Tevrat incil hatta kuran okumayan müslüman arkadaşlara da tavsiye ederim bu kitapları okusunlar sonra ''Evet bu üçü aynı tanrıdan'' diyebilecekler mi, görelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam işte, bu ayrıntıların nedenlerini açıkladım zaten. Toplum, çağ, zaman farkı, algı ve beklentilerin değişmesi, bilinçli bilinçsiz yaptıkları gözlemler vb her şey kitaba, yani Tanrı'nın da tanımına veya kendini tanıtmasına vs yansıyor. Bunların tümü ayrıntı ve yine toplumla ilgili.

Çıkmalıyım, sonra devam edeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlhan Arsel hoca, 'Tevrat ve İncil'in Eleştirisi' adlı kitabında Yahudilerin Mısır'dan çıkış sürecini anlatırken Musa'nın ve daha sonra Yeşu'nun kendi emir, görüş ve dileklerini topluma Tanrının istekleri olarak dikte ettiklerini belirtir.

Tektanrılı ilk dinin kılavuzu ve kitap tekniği açısından en iyisi olan Tevrat'ta betimlenen Yehova, son derece zalim ve acımasızdır. Öyle ki bunu okuyan birinin isyan etmemesi mümkün değildir. Yerleşecek toprak arayan ama gittiği her yerden kovulan bir halkın çaresizlik ve hıncını yansıtır.

Musa ve Yeşu da, sonrakiler de birbirinin aynı olarak Tevrat'ın Yehova'sı gibi insanlık dışı birer ölüm makinesidirler. Öldürmek ve katletmek, onlar için son derece sıradandır.

İncil'in Baba Tanrısı biraz yumuşaktır.

Kuran'ın Allah'ı Tevrat'ın Yehova'sını andırır. Kafirlere olan kinini ve kendine şirk koşanlara yaptığı cehennem tasvirlerini okuyan kimse, böyle bir Tanrının nasıl 'rahman ve rahim' olabileceğini sorgular.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki dinler bir şekilde ortaya çıkmıştır ve dönüşüm geçirerek günümüze kadar gelmiştir... Sorum insanlık tarihinde hiç ateist toplum olmuş mudur? Dünyanın herhangi bir yerinde bir Tanrı düşüncesi olmayan insanların izleri var mıdır?

Ateizmde, "baskıcılık" ve "dayatmacılık" var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki dinler bir şekilde ortaya çıkmıştır ve dönüşüm geçirerek günümüze kadar gelmiştir... Sorum insanlık tarihinde hiç ateist toplum olmuş mudur? Dünyanın herhangi bir yerinde bir Tanrı düşüncesi olmayan insanların izleri var mıdır?

Tamamen ateist toplum yok ama ateist bakış açısıyla yönetilen bir sürü devlet var ve bunların çoğunluğu da gelişmiş devletler. Bu devleteler falan tanrının kurallarına göre değil, tamamen insanların binlerce yıllık birikimlerinden çıkardığı kurallarla yönetiliyor, insanları da o kurallara uyarak yaşıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizmde, "baskıcılık" ve "dayatmacılık" var mı?

Başörtüsü yasağı

Evinde dini kitapları bulunduranların hapse atılması

Tesbihle sokakta gezenlerin hapse atılması

Şapka yerine sarık takanların hapse atılması

bunları sayabilir miyiz ? bilmiyorum ama

Merak ettiğim hiç bir ibadet yeri olmamış ya da mezarlarında ahiret inancını desteklemeyen bulguların olduğu uzun yıllar var olan yerleşim yeri var mıydı tarih boyunca ??

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başörtüsü yasağı

Evinde dini kitapları bulunduranların hapse atılması

Tesbihle sokakta gezenlerin hapse atılması

Şapka yerine sarık takanların hapse atılması

bunları sayabilir miyiz ? bilmiyorum ama

Hangi ülke bu yasakları getirmiş? Lütfen isim yaz da, biz de gerekeni yapalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayışığı dostum aborjinilerden haberin var mı? Tanrı, öbür dünya vesaire gibi inançlara hiç sahip olmamışlar. Ne ilginç değil mi?

Az araştırsan sormazdın.

Ateizmde baskı olmaz. Ateizm siyasal devlet ideolojisi değildir. Bunu bir anlasanız, türban yasağının ateizmden kaynaklı olmadığını, dini kitapların yasaklanmasını vesaireyi herhangi bir ülkedeki rejimin koyduğu yasalarla ilgili olduğunu anlardın. Türban takmak yasak, dini kitap yasak, sarık takmak yasak. Baskı mıdır evet.

İnanmayanı öldürmek, zorla dine sokmak, cizye almak, ellerini çarpraz kesmek sanırım direk baskıdan ötesi zalimlik oluyor.Bunu ise direk islama mal edebiliriz.

Sevgi saygımla...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayışığı dostum aborjinilerden haberin var mı? Tanrı, öbür dünya vesaire gibi inançlara hiç sahip olmamışlar. Ne ilginç değil mi?

Az araştırsan sormazdın.

Aborjinlerin Dini ve İnançları

Avustralya yerlilerinin toprağa saygı ve Düşzamanı inancı üzerine kurulu şifahi gelenekleri ve manevi erdemleri bulunmaktaydı. Rüyalar, düşler hem yaradılışın antik zamanı hem de günümüz gerçeğini ifade etmektedir. Düşzamanı Avustralya Aborjin mitolojisini birleştiren ana temadır. Rüyazamanının dört yönü bulunmaktadır: Herşeyin başlangıcı; ataların hayatı ve etkisi; yaşam ve ölüm tarzı; yaşamdaki gücün kaynağı. Rüyazamanı hem zamanın hem de herşeyin mevcut olduğu mekanın ötesindeki bir durumdur.

Avustralya yerlileri düş görmeyi “herşeyin bir anda” olduğu zaman olarak adlandırırlar çünkü rüyada geçmiş, an ve gelecek aynı anda mevcuttur. Düşzamanı kişinin hayatı süresinde uyanık bilinç haliyle tecrübe ettiği lineer bir zaman olmadığı Batılıların kavrayışında olduğu gibi öznel bir durum da değildir. Düşzamanı kabile üyeleri kabile kuralları ve geleneklerine uygun yaşadıklarında yüzyüze gelecekleri bir durumdur ve ritüellerle ve kabile mitolojilerini dinleyerek kişinin rüya zamanına girişinin sağlandığı nesnel bir durumdur.

Ölümün insan yaşamında bir son olmadığına inanan Aborjinler için rüyalarda ölmüş akrabalarla iletişim kurmak ve hatta rüya gören kişinin rüyadaki akrabaları tarafından iyileştirilmesi bile mümkündür. Ölüm kişinin uykuda geçici olarak gittiği Düşzamanından doğum yoluyla çıktığı ve daha sonra tekrar Düşzamanına geri gittiği hayat döngüsünün bir parçasıdır.

Düş zamanı hikayelerinden bir versiyon

Tüm dünya uykudaydı. Her şey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey büyümüyordu. Hayvanlar yeraltında uyumaktaydı. Bir gün gökkuşağı yılanı uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü. Her şeyi bir kenara itti ve bu onun tarzıydı. Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya başladı. Böylece heryere izini bıraktı. Sonra geri döndü ve kurbağalara seslendi. Onlar da su dolu kocaman mideleriyle ortaya çıktılar. Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü. Sular ağızlarından çıktı ve gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu. Göl ve nehirler böyle yaratıldı. Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya başladı.

Ateizmde baskı olmaz. Ateizm siyasal devlet ideolojisi değildir. Bunu bir anlasanız, türban yasağının ateizmden kaynaklı olmadığını, dini kitapların yasaklanmasını vesaireyi herhangi bir ülkedeki rejimin koyduğu yasalarla ilgili olduğunu anlardın. Türban takmak yasak, dini kitap yasak, sarık takmak yasak. Baskı mıdır evet.

İnanmayanı öldürmek, zorla dine sokmak, cizye almak, ellerini çarpraz kesmek sanırım direk baskıdan ötesi zalimlik oluyor.Bunu ise direk islama mal edebiliriz.

Yazdıklarınızın çoğu özel şartlardır her inanmayanı öldüreceksin diye bir şey yok... Cizye verginin başka bir versiyonu diyelim müslümanlardan ise öşür alınıyordu...

Sevgi saygımla...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum ayışığı, aborjinilerde tanrı inancı veya ölüm sonrasına ibadet veya mezarlarında ölümden sonrası için kurgu yok. Reankarnasyon tarzı bir inanış ve öyle yaşamı kabulleniş var. Okuduğunuzu anlamamaya çalışmanız ilginç. Sorunuz yukarda, cevabıda gayet net aborjiniler. Uyulması zorunlu dinsel inanışlar değil bunlar. Doğanın döngüsüyle uyumlu şekillenmiş saygı ve sevgiyle uyumlanmış doğal yaşam tarzı.

Gelelim inanmayanı öldürmeyeceksin hikayesine, gel bunu tevbe 5, muhammed 4 gibi ayetler varken inandırıcı bul. Cizye vergi demek değil. Az dürüst olun, cizye haraçtır, sağ bırakılma haracı. Tevbe 29 okuyun gelin.

Öşürüde buyrun kuranda ayetle sabitleyin ki herkes bilsin öşür de nerden çıktı anlayalım. Müslüman zekat, sadaka verir.

Sevgi saygımla...

tarihinde e-teist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...