Jump to content

Güven meselesi ve İslam


Recommended Posts

Birçok kavram ateizm tarafından çarpıtılarak veriliyor. Bunu yadrıgamıyorum yanlış anlaşılmasın. Çünkü ideolojiniz bunu gerektiriyor. Teze mutlaka bir antitez olacaktır. Herşey zıddıyla yaratılmıştır çünkü.

Neyse konuya dönelim. İnançları bir kenara bırakarak inanmayan herkese sormak istiyorum:

Sizce güven nedir?

İnsanlara güvenirmisiniz?

Güven kıstaslarınız nelerdir?

Çevrenizde güvenilir kaç insan var?

Varsa nereden anlıyorsunuz bunu?

Bizim köyde durum nasıl ondan bahsedeyim. Sonrasında sizden gelen cevaplara binaen bakarız gidişata.

Bildiğiniz üzere Peygamber efendimiz peygamberlikten önce bir lakapla anılırdı tüm mekkede; "Muhammedül emin". Ayrıca Bunun aksini ispat edebilirmisiniz belgelerle?

“İyi Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu yani zarar görmediği kimsedir. İyi mü’min de insanların canları ve malları hususunda kendisine güvendiği kimsedir” (Tirmizî, Îmân 12).

Peygamber Efendimiz, yukarıdaki sözünü bir başka ifadeyle dile getirerek, eğer bir adama güvenilemiyorsa, onun imanının da olmayacağını; sözünde durmuyorsa, dininin de bulunmayacağını belirtmiştir (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 135).

Biz bunu bilir bunu söyleriz. Ben her zaman bunu kıstas olarak alırım. Eğer bir insanın gerçekten güvenilirliği yoksa imanına inanmam. Müslümanım diyen insanlarda aynı kıstası ararım. 2 kere 2 dört. Eğer insanlar bizden yana güvensiz ise zaten iman noksandır.

Bu nedenle her müslümanım diyeni bize örnek göstermeyin. İnsanlar ondan emin değilse zaten gerisi boştur.

tarihinde optimum tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir-kaç yıl evvel ablama bildirdim: "Ölürsem, cesedim yakılsın."

Ablam buna karşı çıktı: "Olmaz öyle şey. Sen benim nabzımda bir Müslüman'sın. Yakma diye bir mesele sözkonusu olamaz."

Ben gülümsedim: "Cesedim yakılacak; ve s,iz, bunu en erken ölümümden 3 ay sonra öğrenecelsiniz. Ben, malımı iyi bilirim."

Çevreme güvenmiyorum. Ama beni mutlu kılan, çarpık bir durum olsa bile, çevremeki insanların Müslüman oluşudur. Çünkü İslâm, onları vurduduymaz yapıyor. Onlar "etki" yapmayı sevmez, ama "tepki"ye bayılırlar. Yani her şey oldu-bittiye vardıktan sonra, kabullenmek zorunda kalıyorlar.

Ben Müslümanlar'a çok güveniyorum. Onların güvensizliğine göveniyorum.

General Wallenstein ne dedi: "Ben, Pappenheimlılar'ıma gövenirim."

Müslümanlar'ın güvensizliği olumlu bir ortam yaratıyor..

"Muhammed-ül emin" mi dedin?

Güldürme beni! İnsan bu kadar mı cahil olur!

O devirde bir işadamını temsil eden kişiye "emin" denirdi. Yani "malımı ve de canımı bile emanet edebiledfeğim kişi".

Muhammet, Hatice'nin "emini" idi. Onun için onun namı "Muhammed-ül emin" idi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Berlin gibi çok kozmopolit ve çok etnik kökenli bir şehirde yaşıyor olmam dolayısıyla hem özel hayatımda hem de iş yerimde çok sık bir şekilde Alman veya Türk olmayan, başka ülkelerden, kültür çevresinden veya dini inanıştan gelen insanlarla karşılaşmak veya tanışmak durumunda kalıyorum. Bu anlamda insanların güvenirliğini test edebilmek için onları ırkına, milletine, dinlerine veya ateist olup olmadıklarına göre ayırmam bana bir avantaj veya yarar sağlamadığı gibi aksine böyle bir ayrım yapmak insanlarla olan iletişimimde beni verimsiz kılıyor. Yaptığım tecrübe çoğu insanların zaten güvenilir olması, aynı insani değerlerden beslenmeleri, benzer güven duyma anlayışları olmaları ve her fırsatta da diğer insanlara güven duyduklarını ve güven verdiklerini göstermeleridir. Sanırım bu sadece Berlin' özgü bir durum değil, tüm karmaşık etnik ve dini kökenden dünya insanların bir arada yaşadığı tüm metropollerde bu böyle. İnsanlar radikal politik uygulamaların ve kökten dinci anlayışların özel hayata müdahele etmediği yerlerde ve özgürlükçü çevrelerde farklı köken ve dine sahip olmalarına rağmen genel olarak birbirleriyle anlaşabiliyor ve karşılıklı güven duyabiliyorlar. Ama herkesin bir ve aynı kökten veya dinden olduğu çevrelerde ise insanlar diğer insanlara güvenmemek için çoğu kez bahaneler ve nedenler arayabiliyorlar. Benim düşüncem, eğer insanlara güvenilir mi güvenilemez mi diye önceden ön yargıyla karşılanırsa ve o insanlara başlangıçta kuşku ile yaklaşılır ve şimdilik güvenilmediği duygusu verilirse insanlar arasındaki iletişimin de sağlıksız olacağı ve güven duygusunun da baştan kaybedileceği... Bu yüzden insanlara ne olurlarsa olsunlar başlangıçtan beri güven hissi vermek ve onlara güvendiğini göstermek. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarabilir mi? Belki evet..

Link to post
Sitelerde Paylaş

sapık kelimesine güzel vurgu yapmışsın ama belli ki onun yolunu kaybeden anlamında olduğunu anlamamışsın. islam insanlar yolundan saptığı için gönderildi ve sapan yoldan ilk dönen peygamber efendimiz olduğu için ayet onu örnek göstermiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

suan asik oldugum ateist insanla guvenip evlenmem mesala sadakat sorunu yasarim

Sende şizofrenik bir yapı seziyoryum.

Ya İslâm'ı hiç anlamamışsın, ya şizofrensin, ya da bizle alay etmek istiyorsun.

Bir ateiste aşık olman aslâ sözkonusu olamaz! Ancak bir mümine yakınlık hissedebiliin. Bu, Kuran'ın emridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

suan asik oldugum ateist insanla guvenip evlenmem mesala sadakat sorunu yasarim

Bak burada duracaksın. Sadakat ile ateizmin veya tezimin ilgisi yok. Bu insanca bir durum ve kişi aldatırken inancı aklına bile gelmez; ki ne kadar ateist aldatıyorsa, onun kadar da dindar aldatıyordur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

yalnız biz müslümanların kaybettiği noktalardan birisi de şudur, müslüman olmayana güvenmemek

bu kesinlikle yanlıştır çünkü güvenmek sadece dine özgü bir duygu değildir. insancıl bir duygudur ve pekala güvenilir olup dinle alakası olmayan sürüyle insan var.

peygamberimiz inanmayan insanlarla ticaret yapmış onlarla iletişim kurmuştur. islam güvenilir olmayı emreder ama güvenilir olmak sadece islamda değildir. müslüman olmayanın güvenilir olmadığını söyleyen sadece dini bağlamda ırkçılık yapar ve bu dinimizde yoktur

Link to post
Sitelerde Paylaş

sapık kelimesine güzel vurgu yapmışsın ama belli ki onun yolunu kaybeden anlamında olduğunu anlamamışsın. islam insanlar yolundan saptığı için gönderildi ve sapan yoldan ilk dönen peygamber efendimiz olduğu için ayet onu örnek göstermiş.

madem sapık olduğunu kabul ediyorsunuz o zaman ne diye "muhammedül emin" deyip duruyorsunuz bu adama ? adam sapıkmış işte.

Link to post
Sitelerde Paylaş

güzel kardeşim ayet orada dini manada sapkınlığı kast ediyor yani allahın gösterdiği yoldan, gerçek dinden uzaklaşma manasında. insan olarak güvenilir olmak sadece dine özgü değil bir önceki yorumumda anlattığım gibi. yani islam gelmeden önce peygamberimiz dini manada bütün insanların olduğu gibi saptırılmış eksik bir dine tabiydi, bu onun insan olarak emin birisi olmasına engel değil

Link to post
Sitelerde Paylaş

güzel kardeşim ayet orada dini manada sapkınlığı kast ediyor yani allahın gösterdiği yoldan, gerçek dinden uzaklaşma manasında. insan olarak güvenilir olmak sadece dine özgü değil bir önceki yorumumda anlattığım gibi. yani islam gelmeden önce peygamberimiz dini manada bütün insanların olduğu gibi saptırılmış eksik bir dine tabiydi, bu onun insan olarak emin birisi olmasına engel değil

peygamberlikten sonra çok mu düzelmiş ? "harp hiledir" diyen birinin neresi düzelmiş oluyor ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

harp hiledir; yani harp kandırmaktır. bunun nesi yanlış savaş stratejilerini düşmanla paylaşması mı gerekiyor

hem kandırıkçı hem emin olunmaaaz ! ya kandırıkçı olacaksın ya da emin ! ikisi birarada olduğu zaman adeta ters mıknatıslanma yapar ! mümkün değil ikisinin birarada olması... ^_^

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...