Algı-Gerçek

[Comfortably Numb 0]

Benim merak ettiğim şey gözlemin kapsamı. Dolabın üstündeki bir kitap aslında dolabı gözlemliyor. Yani algı dediğimiz olayla gözlem farklı şeyler. Biz arkamızı dönünce dolap hiçe dönüşüyor olabilir, ama burda mevzu bizim fiziksel olaylardaki yerimiz. Yani bizim kitapla bir farkımız olmaması lazım.

[Levia 0]

Evet, öylede. Nasil atomun parçalari gözlem öncesi sadece statistik ve potansiyel olarak saf enformasyondan ibaret, biz de ayni sekilde, sadece iletisim de duyularimizin kapsama alaninca olusup silinmekteyiz. Burada silinmeden fiziksel bakimdan belirsiz anlasilmali...

Enformasyon olarak, merkezi limit teoreminin geregince, en temeldeki enformasyon belirli kurallar çerçevesinde biçimleniyor... Bu nedenle, sandalyeye tekrar bakinca, önceki yerinde aynen geri belirebilmekte. Halbuki, bu sadece onun temelindeki enformasyonun potansiyel ve statistiksel olarak bir sure belirli limitler içinde biçimlenme potansiyelinden kaynaklanmakta. Beynimiz, ve bedenimiz de ayni sekilde belirli bir sure, entropi ve termo dinamik diye adlandirilan sureç içinde potansiyel ve statistiksel olarak devam edebiliyor ve yok oluyor.

Bu gerçekten de bir bilgisayar simulasyonuyla birebir kiyas edilebilinir. Sen oyuna girmeden, hiç bir sey yok, sadece sifreler var. Oysa, sen ortami, esyalari, ve hatta elbiselerini veya vucudunu seçmeden hiç birisi olusmuyor... Gerçekte birebir böyle biçimleriyor.

Ekim 21, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi

[Comfortably Numb 0]

Çok ilginç.

Ama neden zincirleme belirlenme olmasın ki? Yerdeki laminant, masayı gözlemliyor. O halde arkamızı dönünce neden yok olsunlar? Temelde bizim onu gözlemlememiz fotonlar yoluyla oluyor. Bu da bir kamera ile eşdeğer. Yani zaten bütün cisimler etkileşiyor neredeyse gündelik hayatta. Bu yüzden kendimizi özel bir yere koymamıza gerek yok söylediklerinize bakılırsa. Ben arkamı dönünce bana zaten fotonlar gelmeye devam ediyor, ona bakmamla bakmamam neden farketsin?

[Levia 0]

Algi alanindaki ve mekanik fiziki etkilesim belirliyor. Yani esya esyayi belirlemiyor. Zincirleme etkilesim yok, sadece birebir etkilesim ve gözlem var. Kuantum seviyesinde, zaman, mekan, ses, koku, renk veya sekil yok... Hersey hilbert uzayinda gelisiyor. Vektörler ve statistiksel enformasyon dagilimi var. Bu yine bir hologramla karsilastirilabilinir. Oysa gerçekte, iki noktasi ayrismis bir uzay yok ve olamiyacak oldugu Bell esitsizliginin yanlislanmasiyla kesin ispat edilmistir.

[Comfortably Numb 0]

Algi alanindaki ve mekanik fiziki etkilesim belirliyor. Yani esya esyayi belirlemiyor. Zincirleme etkilesim yok, sadece birebir etkilesim ve gözlem var.

Benim özelliğim nedir? Herhangi bir eşyadan farkım nedir?

[Levia 0]

Beyniyin içinde çok özel bir fizik etkilesim olusuyor olmasi. Yani, çevreni algilayip gözlemleyebiliyorsun. Ilk haftadan itibaren, beynin içinde gelisme basliyor, ve 4 aylik olunca, beyin suur isaretleri vermeye basliyor. Bu suur esyada yok, seni sandalye ve lamineden bu ayiriyor. Yani, gözlemleme kapasiten.

Ayrica, çevremiz suurumuzun haricinde hiç de algiladigimiz gibi degil. Bizzat suurumuz ile çevremizi tasarliyoruz. Atomlar ve parçaciklarin biçimlenmesi ise fiziki olarak, potansiyel mevcudiyetten, belirgin mevcudiyete geçisle olusmakta. Ve bu geçicidir.

Ekim 21, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi

[BRUTAL 0]

Sasirtici ama hayir. çevremizde, aslinda ne koku, ne isi, ne de bosluk var... Aslinda, sadece bir sey uzerine yogunlasinca biçimleniyor. Mesela bir sandalye dusun, ondan uzaklasip bakmayinca, yeniden yok oluyor.

O halde sadece teistler değil, hepimizin hayatı bir illüzyondan ibaret(:

[Comfortably Numb 0]

O halde sadece teistler değil, hepimizin hayatı bir illüzyondan ibaret(:

Evet.

[Levia 0]

O halde sadece teistler değil, hepimizin hayatı bir illüzyondan ibaret(:

Bu zaten hiç ileri fizik ezberlemeksizin de aklen bulunabilir aslinda. Az fizik-kimya bilen herhangi bir insan bu sonuca kolayca ulasabilir. Örnegin seker molekülü et veya yag molekülüne dönüstürebilinir. O halde, tad bu atomlarin içinde bulunan bir sey degil, zihnimizde olusan bir illüzyon. Ayni sekilde kokular da bir simülasyon... Renklerin tonu, seslerin tini hep illüzyon olup zihnimizin disinda maddelerde olmayan seylerdir. Kuantum fiziginin ve göresellik mekaniginin zaman ve mekanin da aslinda birer ilüzyon oldugunu tespit etmemizi saglamasi sadece bu dogrultuda bir adim ileri geçmedir.

Cisimlerin uzaktan " sihirli " etkilesimi, zaten akla ters idi. Boyutlarin illuzyon oldugunun saptanmasi, bu en temel etkilesimin en mantikli açiklamasiydi.

Uzayin göresellik modelinin saptadigi biçimde, büzülmesi matematiksel olarak kesin de olsa, aklen imkansiz görülmesi, beynimizin simülasyonunun bu durumla evrim sürecinde karsilasmadigindan simülasyonun sinirli olmasi nedeniyle tasavur edilemiyormus. Degilse örnegin günes etrafinda bosluk ve boyutlar büzülmesi ya bütün evreni etkilemeli ya da yirtilis olmaliydi ?!

En son kuantum dolaniklik ve Bell esitsizliginin terslenmesi boyutlarin aslinda hiç olmadigi ve uzayin ayri koordinatli ayirilmis bir bosluk olmadigi kesin olarak saptandi.

Ekim 21, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi

[Comfortably Numb 0]

Kendi kendimizi gözlemleyerek yaratıyoruz demek ki... Hiç kimse olmasa bile.

[Levia 0]

Herkesin simulasyonu kendi zihninde olusuyor. Ancak C. Gustave Jung, bilinç-alti butun insanlarin arketiplerde birlesip senkron olduklarini savunmustur. Kuantum fizigi bu konuda yeni bir çigir açmistir. Her seyin iç-içe olmasi, doga-ustu kabul edilip fiziksel olarak imkansiz sayilan bir takim paranormal deniler kabiliyetler konusunda yeni sorgulama baslamistir. Ancak, bugune kadar, yanlislanabilir biçimde telepati, telekinezi ve parapsisik kabiliyetlerin varligi ispat edilememistir. Fakat, Tibet budistlerinin meditasyon sonucu beyilerinde farkindali seviyelerinde ciddi degisiklikler oldugu dogrulanmistir.

http://www.dharamsala.web.tr/meditasyon.html

Vucuttan çikma ve benzer iluzyonlarin, belirli sartlarda beyin korteksinde gerçeklesen bazi sanal uyarlmalarla laboratuvarda gerçeklestirilebilmesi, bunlarin beynin isteyisinin yan-etkileri olabilecegini animsatmaktadir. Mesela tempral bölgeler uyarilinca dibinde birisi var duygusu tetikleniyor, ve baska bölgeler uyarilarak vucuttan çikis duygusu simule edilebiliyor...

Ekim 22, 2013 tarihinde Levia tarafından düzenlendi

[Levia 0]

Bu ve benzer nöro-kognitif yan-etkilerin, bazi samanistik tecrubelerin zaman zarfinda kuvetli inanç ve karmasik ritueller gelisip yerlesmesinde nasil rol oynamis olabilecegi gözlerden kaçmamaktadir...

[Comfortably Numb 0]

Üçüncü göz-DMT ilişkisi gibi mi? O da bir bez sonuçta.

[Levia 0]

Abartmamak sartiyla evet. Pineal gland dmt uretimi ve farkindalik gegistirmede metabolik etkisi, ve halusinojen etkileriyle iyi bilinmektedir.

[2old4u 0]

Hep sol gördüm ama

Sol bacagı üzerinde ve saat yönünde dönüyor ama gözlerini odaklamadıgında ya da başka bir resme odaklanıp onu görüş alanı periferinde bıraktıgında yavaşlıyor ve yön degiştirebiliyor. Çok şaşırtıcı.

[Levia 0]

Dönen de yok kizda, sadece sekil degistiren bir siyah renkli sekil var.

[kirec 0]

bir gün rüyamda bir kelebek olup kırlarda uçtuğumu gördüm...

o kadar gerçekçi bir rüyaydı ki...

o günden beri hep şu soru aklımdan çıkmadı...

acaba ben bir adamın rüyasındaki kelebek miyim...

yoksa bir kelebeğin rüyasındaki bir adam mıyım...

demiş bir çinli...

bu evren ve gördüklerimiz bir simülasyon ise...

bu simülasyon nerede yapılıyor...

hangi mekanizmayla bu evren ve varlık simülasyonu oluşuyor...

bu mekanizma nerede...

bu mekanizmayı kim neden kurmuş ....

[ad hominem 0]

Bir de şöyle düşünün.

Belkide herşey tam da bizim algıladığıız gibidir.

Belki algılarımız ile gerçek dünya arasında hiçbir fark yoktur?

Belki biz sadece hayalciliği sevdiğimiz için dış dünyanınn algılarımızdan farklı olabileceğini düşünmek eğilimindeyizdir?

Böyle konularda bu gibi ihtimaller hep ''sıkıcı'' olduğu için göz ardı edilir.

Ama olasılık aynı aslında.

[Comfortably Numb 0]

Öyle bir ihtimal yok ki. Bir kere bizim dış dünya algılarımız sadece duyu organlarımızdan gelen sinyallerden ibaret. Yani kuantum fiziğini falan bir kenara bırakırsak bile bu böyle.

[BRUTAL 0]

Öyle bir ihtimal yok ki. Bir kere bizim dış dünya algılarımız sadece duyu organlarımızdan gelen sinyallerden ibaret. Yani kuantum fiziğini falan bir kenara bırakırsak bile bu böyle.

o sinyaller aracılığı ile dış dünyayı beynimizde birebir modelleyebileceğimizi falan zannediyor arkadaş(: