Jump to content

Evrende Yalnız Mıyız?


Recommended Posts

Insanin kendisini anlamasi icin insan olmayan bir canlinin gozunden yansimasini gormesine ihtiyaci vardir denmis.Benim anladigim kadariyla disaridaki yasamda bizim hayatta olup olmadigimizi bilmiyor ve merak ediyor.Ancak biz cok iyi biliyoruzki biz variz dolayisi ile aramaya devam etmek icin sebebimiz kendimiziz.Umarim dunya disi varliklar bizden cok daha onceleri sinyal gondermeye baslamislardir,boyle dusununce sinyalin her an bize ulasmasi ihtimali vardir.Fakat en sonunda evrenin ne kadar buyuk olduguna dair verdigi kartli ornek insani ister istemez umutsuzluga dusuruyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir müslüman kesinlikle yalnız değiliz derse,

Yukarda ve yerin altında allah var demek istiyordur..

Birde yalnızlık Allaha mahsustur diyerek..İslamda olmayan başka dünyalarada göz kırparlar..

100 milyon galaksi varsa trilyonlarca yıldız vardır öyleyse Dünyalar vardır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu allahlar cinler periler değil, yada ''uzaylı'' klişesi değil,

İnsanoğlunun evrenin başka bir köşesinde bir benzerini bulma gayreti çabası isteği, evet evren çok büyük, mesafeler kavranamayacak kadar uzak, yaşlı evrende genç bir teknoloji ile çabalayan insan, inançlı dua eden milyarlarca insandan daha çok işe yarıyor bu bir avuç insanın gayreti.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bence uzayda canlılık kesine yaklaşık olarak vardır. hatta bunlar belli ölçülerde zeki de olabilirler. bizim gibi karbon değil, başka bir bileşik temelli olabilirler. belki şimdi hayal edemediğimiz bir uygarlık bile kurmuşlardır. tanışmayı bekliyoruzdur belki.

transportasyon var. ama şimdilik gerçekçi değil, kurgu birşey.

bir de bir kapsülde uzayda düz seyahat etmek var. yaklaşık 50 yılda çok çok büyük şans eseri yaşanılabilir gezegen bulma ihtimali. o da bir mucize yani. yakıt olarak helyum atomları patlatarak enerji elde ediliyor.

yani onlar gelip bizi bulmazlarsa eğer, insanoğlu teknolojisiyle 200 yıl sonra bile belki az bi mesafe katedebilir. ama belki binyıllar sonra neden olmasın? bilgi birikimimiz her an ilerliyor sağolsun pozitivist bilimin öncüleri sayesinde :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok güzel bir video, çok başarılı bir anlatım. Özet..

"For millenia we have actually turned to the priests and the philosophers for guidance and instruction and this question of whether there's intelligent life out here. Now, we can use tools of the 21st century to try and observe what is, rather then ask what shold be, believed.

SETI doesn't presume the existence of extra terrestrial intelligence, it merely notes the possibility, if not the probability in this vast universe, wich seems fairly uniform." demiş ve her şeyi bitirmiş.

Bu müthiş merak güdüsü ve çaba insanı büyülüyor ve bilimin saygınlığının nedenini gözler önüne seriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrende yalnız olmamız imkansız.

Çünkü canlılık cansız evrende ortaya çıkan ve olağanüstü fiziksel ve kimyasal süreçlere bağlı bir olgu değil.

Maddenin son derece olağan davranışları sonucu ortaya çıkan bir süreç.

Cansız madde kendi içinde nasıl davranıyorsa, canlı dediğimiz varlıklar da kendi aralarında ve cansız madde ile birlikte aynı davranışları sergiliyor.

Farklı olan o davranışların düzeni ve sırası.

Canlı ne olduğu ile değil de, ne yaptığı ile tanınıyor.

Canlılık kendisine verilecek ilk fırsatta ortaya çıkacak bir olgudur.

Çünkü evrende düzen düzensizlikten çıkar ve kendisine verilen her fırsatı değerlendirir.

Evren canlıdır arkadaşlar.

Evreni başka türlü değerlendirmek mümkün değildir. Eğer yaşam evrende kendi kendine ortaya çıktıysa ki başka türlü düşünmek mümkün değil, evren canlı olmak zorundadır.

Evrenin bir kısmı manifest olarak canlıdır, diğer kısmı ise onun canlılığı için gerekli malzemeyi sağlamaktadır. Dolayısıyla bütün evren için canlıdır demek yanlış sayılmaz.

Canlılık olağanüstü bir mucize olsaydı, evren canlı kabul edilmez ve canlılık ilahi bir kuvvete atfedilebilirdi.

Bir yaratıcı olmadığı için kendiliğinden bir bilince sahip olan evreni canlı bir varlık olarak kabul etmek zorunludur.

Ve o kadar büyüktür ki evren, mevcut sayısız gezegenlerin birçoğunda canlılığın ortaya çıkmamış olması için bir neden yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşadığımız dünya evrende bir kum tanesi kadar bile olmayan yer kaplıyor.Birde şunu düşünün milyarlarca galaksi ve o galaksilerin yıldızlarındaki gezegenler yani milyarlarca ve milyarlaca gezegen muhteşem değilmi sizcede

Bugün evrende yanlız olup olmadığımızı öğrenmek için mesela en yakın yıldız sistemi olan Alfa Centauri 4.2 ışık yılı uzaklıkta ve şuana dek keşifedilmiş bir tane gezegeni var tabi daha sonraki yıllarda yeni uzay teleskopları sayesinde bir çok gezegeni ve hatta yaşam olanlarını keşif edeceğiz yanlız şuan yaşıyan bizler ve tahminim çocuklarımız da buna dahil yaşam olan bir gezegen dahi olsa oralara gidemeyeceğiz.

Profösör Carl Sagan'ın da bahsettiği gibi gitmek yada bu tür projelere kalkışıp dünyanın parasını harcamaktansa zaten 70 yıllarda olduğu gibi hükümetler (abd,avrupalı bazı ülkeler ve rusya)Cosmos' artık ağız uçuklatıcak maddi destek sağlamıyorlar,şuan seti enstitüsününde yaptığı gibi radyo sinyalleriyle akıllı yaşam aramak hem zamandan hemde maddi açıdan daha elverişli gözüküyor umarım bizler yaşamlarımız sona ermeden bu sinyallere cevap gelir bu konuda çok ümitliyim,şuana dek tahmini sinyal gönderilicek 2000 kadar yıldızdan sadece%10 sinyaller ulaştı daha %90 bir ümidimiz var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tahminler ve çıkarımların ötesinde somut bir kanıt olmadığı sürece ben evrende tamamen yalnız olduğumuza inanmaya devam edicem.

Tüm bu felsefi yada sözde bilimsel tahminler ufoların varlığını düşük kaliteli ne olduğu belirsiz videolarla kanıtlama çabasından farklı gözükmüyor bana.

Artık 'bariz'' bişeylere ihtiyaç var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben uzaydan devasa bişey beklemiyorum açıkçası . Çok az ihtimal bile olsa mikroorganizma şeklinde canlı olabilir.Ama sanırım bu konuda agnostiklerin yaptığını yapacam varda olabilir yokta...

tarihinde hakdinislam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tüm bu felsefi yada sözde bilimsel tahminler ufoların varlığını düşük kaliteli ne olduğu belirsiz videolarla kanıtlama çabasından farklı gözükmüyor bana.

Artık 'bariz'' bişeylere ihtiyaç var.

Merhaba

Ufoların varlığı yada antik uzaylılar gibi safsata haberlere inanmaman doğru yanlız bu konuda çok karamsarsın dostum

Evet kesinlikle yaşam olan bir gezegen akıllı yaşam olsun yada olmasın bulundu gibi bir habere ihtiyacımız var,yanlız bilim adamlarının elindeki mevcut malzeme ile şuan için öğrenebileceklerimiz bunlar,seti enstitüsünden de 2018 yılına kadar bir haber gelmez ise 2018 yılında uzaya gönderilmesi planlanan (umarım bu tarihtede sapma olmaz) james webb uzay teleskobunun sağ salim konumuna ulaşmasını ve gözlemlerine başlamasını beklemekten başka çağremiz yok sanırım

Benim şahsi düşüncem james webb uzay teleskobunun o merakla beklediğimiz haberi bize ulaştırıcağından %100 eminim :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee

Aşagıdakı yazıdan umarım tatmin olursunuz.

De gedin bahem:-)))

Türkler'in eski dönemlerine ilişkin bilgilerin kökeni çoğunlukla Çin tarihine dayanmaktadır.

Çinli tarihçiler MÖ 2000-1000 yılları arasında ilk Türk hükümdarlarından bahsetmektedirler.

Bununla birlikte, eski Çin kaynaklarındaki Türk hükümdarlarının ve devletlerinin adları Çince yazılıdır.

Bunların Türkçe karşılıkları tam anlamıyla bilinmemektedir. Profesör Erol Güngör'ün deyişiyle,

"Bizim atalarımız o çağda

"Türk" adıyla anılmıyordu.

*Türk* kelimesi bugün bir milletin adıdır ama atalarımız o zaman henüz bir millet halinde değildi. Boy ve aşiretler halinde yaşıyorlardı ve her aşiretin ayrı bir adı vardı."

Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS 6. yüzyılda kurulan Göktürk milleti ile olmuştur.

Orhun kitabelerinde yer alan "Türk" adı daha çok "Türük" şeklinde gösterilmiştir.

Yani, Türk kelimesini ilk defa resmi olarak kullanan siyasi teşekkül Gök-Türk İmparatorluğu olmuştur.

Göktürkler'in ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken,

daha sonra Türk Milleti'ni ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.

Çin İmparatoru MS 585 yılında, Gök-Türk Kağanı İşbara'ya gönderdiği mektupta "Büyük Türk Kağanı" diye hitap etmiştir. İşbara Kağan'ın Çin İmparatoru'na cevabi mesajında da "Türk Milleti'nin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti" ifadesine yer verilmiştir.

Bunlar Türk adını resmileştiren olaylar olarak tarihe geçmiştir.

Göktürk yazıtlarında Türk sözü daha çok "Türk Budun" şeklinde geçmektedir. Türk Budun, Türk Milleti anlamındadır.

Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde bir topluluğun veya kavmin isminden ziyade siyasi bir mensubiyeti belirleyen bir kelime olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.

Türk kelimesinin anlamı üzerinde de çeşitli görüşler vardır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:

Çin kaynaklarında "Tu-küe (Türk)" miğfer olarak yorumlanmakta; İslam kaynaklarında ses benzeşmesine dayanarak terk edilmekte, olgunluk çağı şeklinde değerlendirilmektedir.

Arminius Vambery'nin 19. yüzyılda yazdığı eserlerinde belirttiğine göre, Türk kelimesi "türemek"ten gelmektedir.

Ünlü Alman Türkolog Albert von Le Coq, Türk deyişinin "güç-kuvvet" anlamı taşıdığını ileri sürmüştür.

Bu konudaki diğer çalışmalara göre, Türk kelimesi, "Altaylı (Ceyhun ötesi Turanlı)" kavimlerini tanımlamak üzere 420'li yıllardaki bir Pers metninde görülmektedir.

Yine 515'de, "Türk-Hun" ( Kudretli Hun ) tabirinin de geçtiği bilinmektedir.

İran kaynaklarında Türk kelimesinin "güzel insan" karşılığında kullanıldığı belirtilmektedir.

9. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud,

"Türk adının Türkler'e Tanrı tarafından verildiğini" belirtmiş;

*gençlik,

kuvvet,

kudret

ve olgunluk çağı* demek olduğunu bir kez daha vurgulamıştır.

Türk kelimesinin "güçlü-kuvvetli" anlamına geldiği, bugün neredeyse bütün tarihçiler tarafından kabul görmüştür.

Türk Yurdu

Günümüzde

sayıları 350 milyonu aşan ve oldukça geniş bir bölgeye yayılmış olan Türkler'in ilk ana yurdunu tespit edebilmek için geniş araştırmalar yapılmıştır.

Çeşitli alanlarda,

farklı uzman

ve bilim adamlarınca yapılan çalışmalar sonucunda her alanda farklı iddialar gündeme gelmiştir.

Böylece ortaya şöyle bir tablo çıkmıştır:

Tarihçiler:

Çin kaynaklarına dayanarak Altay Dağları'nın;

Etnologlar, İç Asya'nın kuzey bölgelerinin;

Dil araştırmacıları, Altaylar'ın veya Kingan Dağları'nın doğu ve batısının.

Kültür tarihçileri, Altay-Kırgız Bozkırları arasının;

Sanat tarihçileri, Kuzeybatı Asya sahasının;

Antropologlar ise Kırgız Bozkırı-Tanrı Dağları arasının ilk Türk ana yurdu olduğunu iddia etmişlerdir.

Bu konudaki araştırmalara göz attığımızda,

Türkler'in ilk ana vatanlarının kesin sınırlarını çizmenin mümkün olmadığı görülür.

Bunun asıl nedeni Türkler'in ilk zamanlardan itibaren oldukça geniş bir alana yayılmalarıdır.

Son yıllarda yapılan dil araştırmaları göz önüne alındığında,

ilk Türk yurdunun

*Altay Dağları'ndan Urallar'a kadar uzanan,

Hazar Denizi Kuzeydoğu Bozkırlarından

Tanrı Dağları'nı kapsayan çok geniş bir bölge* olduğu anlaşılmaktadır.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

en son yapılan araştırmalarda elde edilen yeni bilgilere göre, sümerler, italyanlar ve kızılderililerden sonra uzaylılarında türk olduğu anlaşıldı. yetkililer alien isminin de zaten eski türkçe'de dost, arkadaş, yaren anlamlarına geldiğini ifade ettiler :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

başka bir dünyadan gelenler bizim dünyamızı yaşanır bulurlarsa...

burayı kendileri için işgal edeceklerdir...

onların burayı işgal edip bizleride beslenmek için kullanmalrının iyi bişey olmadığını onlara nasıl anlatabilirüz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...