Jump to content

FİZİĞİN GİZEMİ !.........


Recommended Posts

Bence somut tek bir bilim dalı vardır.

O da fiziktir arkadaşlar.

Kimya onun bir alt dalıdır.

Diğer bütün somut bilim dalları, örneği biyoloji, metodlarını fizikden borç aldıkları kanunlara dayanarak uygular.

Yani fizik kanunları biyoloji ve kimyanın da kanularıdır, arkeoloji ve paleontolojinin de.. Jeoloji'nin de..

Peki... fizik ne ile uğraşır?

Buna mantıklı bir cevap bekliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her şey ile uğraşır. Her şeyi açıklamaya çalışır. Her şeyin teorisini bulmak için nesiller boyu çalışır.

Dünya ve evrenin nasıl işlediğini anlamaya çalışır.

En küçük ile en büyüğü birbirine bağlayan kanunu anlamak için çalışır.

Bu nedenle çok güzeldir be :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her şey ile uğraşır. Her şeyi açıklamaya çalışır. Her şeyin teorisini bulmak için nesiller boyu çalışır.

Dünya ve evrenin nasıl işlediğini anlamaya çalışır.

En küçük ile en büyüğü birbirine bağlayan kanunu anlamak için çalışır.

Bu nedenle çok güzeldir be :)

Fizik herşeyle ilgilenir ve herşeyin gizemini çözmeye çalışır gibi bir izlenim uyandırır ama bu yanlıştır.

Fizik herşeyle uğraşmaz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fizik herşeyle ilgilenir ve herşeyin gizemini çözmeye çalışır gibi bir izlenim uyandırır ama bu yanlıştır.

Fizik herşeyle uğraşmaz..

Doğru. Tanrı kavramı fiziğin konusu değildir.

tarihinde Deschain tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru. Tanrı kavramı fiziğin konusu değildir.

Tanrı kavramı zaten somut bir kavram değil. Ben ondan bahsetmiyorum.

Soru biraz gıcık.. Ama son derece önemli.

Cevabını ben bulmuş değilim. Ünlü bir fizikçinin yorumu..

Ama burada sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü bazı konulardaki düşüncelerimle ilginç bir şekilde bağdaşıyor..

Soruyu tekrar soralım:

Fizik ne ile uğraşır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Varlık ile (yada) Varlığın doğası ile uğraşır, dersek kapsamı dışında bişey kalmamış olur.

Nitekim varlık ta somut olduğuna göre diğer ''herşeyiler'' i bu tanm içine almadığımızdan yanlış da sayılmaz.

tarihinde ad hominem tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence somut tek bir bilim dalı vardır.

O da fiziktir arkadaşlar.

Kimya onun bir alt dalıdır.

Diğer bütün somut bilim dalları, örneği biyoloji, metodlarını fizikden borç aldıkları kanunlara dayanarak uygular.

Yani fizik kanunları biyoloji ve kimyanın da kanularıdır, arkeoloji ve paleontolojinin de.. Jeoloji'nin de..

Peki... fizik ne ile uğraşır?

Buna mantıklı bir cevap bekliyorum.

Öncelikle Matematik Fiziktende önemlidir.

Çünkü Fizik konunu matematik olarak kanıtlanmazsa anlam ifade etmez..

Fizik Madde ve enerji de var olan yasaları tesbit eder.

Fiziğin varlığı ve çalışması direkt olarak tanrının yokluğunu kabulle başlar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eger tek bir bilim dali var denecekse bence doga davranislari bilimi (bunu ben uydurdum ama anlasilmistir umarim) olacaktir.Tum evreni davranis gosteren bir varlik olarak kabul edersek bunu boyle kabul etmemiz gerekir.Bilimin bolumlere ayrilmasinin sebebi ise cok buyuk ayrintilar olusu bir insanin bu kadar cok doga davranislari konularinda uzmanlasamayabilecegi ongorusudur.Biz sonradan ayirmisiz aslinda doga davranisinin kimyayaninmi yoksa fiziginmi konusuna girdigini bilmeden yolaliyordur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama bir yandan bakarsakta herhalde evrende olup biten hersey ya iki maddenin birbiri ile carpismasi veya birbirlerini cekmesi ile aciklaniyor olabilir.Dolayisi ile her kimyasal tepkimenin altinda bir zincirleme reaksiyon dedikleri atomlarin birbirini cekmesi veya carpismasi yatiyorsa o zaman her sey temelde fiziktir denebilir.(sadece dusunduklerimi aktardim kusura bakmayin burada biraz zirvalamis olabilirim) :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fiziğin ilgi alanı herşey olabilir ama, fizik herşeyle uğraşmaz.

Bu ilginç iddia benim için de bir sürpriz oldu. İlk defa daha önce kimsenin düşünmediği ilginç bir iddia ile karşılaştım.

Eugene Wigner:

"Physics doesn't deal with processes. Physics deals with regularities, and only with regularities among processes."

"Fizik süreçlerle uğraşmaz. Fizik düzenlerle ve yalnız süreçler arasındaki düzenlerle uğraşır"

Doğrusunu isterseniz bu bilge sözler beni çok etkiledi. Sizlerle paylaşmak istedim.

Üzerinde biraz düşününce ne kadar doğru olduğunu anladım.

Fizik her süreçle ilgilenmez.Çünkü ilgilenemez. Fizik düzensiz (irregular) süreçlerde regülarite arar. Düzen arar. .

Buldukları ya fizik kanunları olarak ifade edilir ya da onlar bir takım genellemeler, kurallar ve çıkarımlardır.

Fizik düzensizliklerde mevcut olan düzenle ilgilenir. Düzensizliğin kendisi ile ilgilenmez.

Düzensizlikler fizik için hiç bir şey ifade etmezler.

Düzensizlklerde bir düzen varsa fizik onları araştırır. Matematiğin de yaptığı budur. Diğer bütün somut bilimlerin de yaptığı budur.

Fizik ve somut bilimler bize düzensiz gelen olgularda düzen ararlar ve bulurlar.

Her düzensizlikte kriptik bir düzen vardır. Onları bulup çıkarmak fizik, matematik ve diğer somut bilimlerin görevidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Duzen bulmaya calismalari mantikli zira duzensiz bir ortamda hersey rastgelesel olur olaylarin gelecekteki akislarina dair tahminleriniz ancak sans yardimi ile olur.Belkide ileride hic duzensizligin olmadigi aslinda herseyin duzenli oldugunu ortaya cikarirlar.Zeka testlerindeki patternler gibi ilk basta goremeyiz ama daha sonralari belki bak su pattern varmis diyebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu bilge sözlerin önemini abartmak mümkün değil.

Ben her zaman iddia etmişimdir ve delillerle de kanıtlamışımdır ki biyolojiye ait kanunlar yoktur. Var olanlar da aslında fizik kanunlarıdır.

Wigner'in bu bilge sözleri bu görüşü destekliyor.

Neden derseniz..

Biyolojinin ilgi alanı canlılardır. Canlılık ise karmaşık olmasına rağmen, bir düzendir.

Düzenlerle ilgilenen fizik canlılarla da ilgilenir. Biyolojinin ayrı bir dal olması fizikten uzaklaşması anlamına gelmez.

Madde domain'ini canlı ve cansız iki faza ayırmanın pratik yararı olabilir ama, bilimsel bir temelden yoksundur.

Fiziği yalnız cansız madde ile ilgilenen bir bilim dalı olarak görmek yanlıştır.

Biyoloji fizik ve kimyanın bir alt dalıdır.

Canlılardaki düzen asıl fiziğin ilgi alanına girer. Diğer bütün somut bilimler fiziğin alt dalıdırlar.

Bu nedenden her fırsatta bilim forumunda maddenin canlı cansız davranışlarından bahsederken, fiziğin önemine değinmişizdir.

Canlı maddeyi cansızdan ayırmak ancak onların davranışlarını incelemekle mümkündür.

Elementer düzeyde onları birbirlerinden ayırmak mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

YALNIZ BİYOLOJİYE ÖZGÜN KANUNLAR VAR MIDIR?

Bilim adamlarının doğal kanunlar olarak kabul ettikleri yasaların kökeni fizik ve onun bir altdalı olan kimyadır. Evrende cansız maddenin her türlü davranış biçimlerini bu bilim dalları inceler. Evreni canlı ve cansız varlıklardan oluşan iki ayrı domain'e ayırırsak, canlılara da hükmeden bir takım yasaların olması gerektiği sonucuna varmak bize yanlış gelmeyebilir. Çünkü canlıların davranışının cansız maddelerin davranışlarından çok farklı olduklarını biliyoruzdur. Hatta bilmekle yetinmeyiz. Ondan kesin olarak eminizdir. Çoğumuza göre yalnız canlılara özgün biyolojik yasalar vardır. Onlarsız cansız madde canlılık kazanamaz, biyolojik sistemler oluşamaz, milyonlarca canlı türü evrilemez ve canlılara özgü davranış örnekleri ortaya çıkamaz. Biyolojik yasaların olup olmadığı sorusuna karşı bunlar bizim ilk tepkilerimizdir. Biyolojik kanular vardırlar. Onlarsız bir yaşam mümkün değildir.

Konuyu tartışmaya devam etmeden önce doğal kanunların doğalarına kısa bir göz atalım.

Fizik kanunları (veya bilimsel kanunlar) olarak da bilinen doğal kanunlar emprik gözlemlere dayanan bazı genellemelerdir. Bilimsel emprik gözlemler bir takım örneklerin varlığını ortaya koyar. Bilim kanunları elemanlar arasındaki ilişkilerin doğru, absolü ve değişmez değerleri olarak kabul eder.

Emprisizmde bilginin kaynağı duyusal (algısal) deneyimlerdir. Emprisizm insanların bilgiyi nasıl kazandıkları ile ilgili epistemolojik bir kavram olup, fikir yürütmede ve kuram geliştirmede deneyimlere ve özellikle duyusal olarak algılanan delillere dayanır. Emprisizm doğuştan ve geleneklerle kazanılan bilgiyi ve rasyonalizmi reddeder. Emprisizm delillere ve onların deneylerle kazanılan şekline büyük önem verir. Bu felsefe türüne göre bütün hipotezler ve teoriler doğal dünyadaki gözlemlere dayanmalıdırlar. Apriori nedenler, içgüdüler, içine doğmalar ve ilhamlar kabul edilemez. Yani bilimin metodolojik doğası empriktir. Emprik kanunlar aslında uzun yıllar içinde tekrarlanan bilimsel araştırmalar ve gözlemlere dayanarak varılan sonuçlardır.

Biyolojide açıklamaları yaparken nedensellik ve ilişki kurmak zorunluğundan dolayı, ona özgü bazı spesifik kanunların var olması gerektiği ileri sürülebilir. Biyolojide ve diğer bilim dallarında açıklama gücünün bir takım kanunlara dayanması mantıklı bir çıkarımdır. Gözlem ve bulguları açıklama ve doğalarını ortaya koyma çabaları çoğu kere bazı yasaların varlığını zorunlu kılabilir. Ayrıca biyolojinin bir takım öngörüleri de vardır. Çünkü biyolojinin ilerde vuku bulacak süreçlerin en azından bazılarını tahmin etme gücü vardır. Bu durumda biyolojik kanunlar yalnız var değillerdir. Aynı zamanda var olmak zorundadırlar diyebilir miyiz?

Bilimsel açıklamaları konular arasında nedensel ilişkiler kurmadan yapmak mümkün değildir. Bu ilişkilerin kabul edilmeleri için de bir takım kurallara uymaları gerekmektedir. Bu kurallar kendilerini kanunlar olarak manifest edeler. Hiç kuşkusuz bir bilim dalı olan biyolojide açıklamalar yapılırken bu kurallara ve tabiri caizse, kanunlara dayanmak gerekir. Pozitif bir bilim dalı olan biyoloji bunu bizden ister. İstenen bu kanunlar biyoloji ile ilgili olduklarından, onlara biyolojik kanunlar denmesinin hiç bir sakıncası yoktur!

Yoksa var mıdır?

Bilimsel kanunların evrensel olmak gibi ilginç bir özellikleri daha vardır. Bu kanunlar evrende mevcut canlı-cansız her varlık için geçerli olmak zorundadırlar. Bu ilke doğal kanunların sine quo non özelliğidir. Geniş bir popülasyon içinde farklı bireylerle uğraşan biyolojide bütün bireyleri kapsamına alan özgün biyolojik kanunların var olması mümkün değildir. Çünkü her birey diğerlerinden ayrı ve farklı özelliklere sahiptir. Her biri için ayrı bir kanun da pratik bir çözüm değildir.

Biyolojide evrensel kanunların olabileceği argümanını kuramsal olarak tartışalım. Bir canlı türünü ele alıp onu diğer türlerden ayıran özelliklerinden birinin bir yasaya bağlı olması gerektiğini savunalım. Tanımına bakarsak bir türle ilgili spesifik bir özellik biyolojik bir genelleme olarak karşımıza çıkabilir. Ama kanunlar tanımlama şekinde olamazlar. Ayrıca tanımlamalardan kanunlar çıkarılamazlar. Çünkü bu gibi durumlarda kanunları yanlışlamak mümkün olamaz. Kanunların en büyük özellikleri yanlışlanabilir olmalarıdır. Biyolojik kanunların var olabilmesi için onların yalnız genel değil, evrensel olmaları ve bu arada yanlışlanabilmeleri de gerekmektedir.

Biyolojide yer alan canlı türlerinin atomlardaki proton ve elektronların karşılığı olduğu ileri sürülebilir. Ama biyolojik sistemlerde bireyler ve onların bir araya gelmesinden oluşan popülasyon, atomları oluşturan öğeler ve atomların oluşturdukları gruplarla bire bir karşılaştırılamazlar. Protonlar, elektron ve nötronlar her zaman her elementte aynıdırlar ve aynı koşullarda aynı davranışları sergilerler. Çeşitli bireylerden oluşan türler ise doğal seçilim yasasına tabidirler. Bu yasa onları ortama uyum yapmak için sürekli olarak değişmeye zorlar. Aynı doğal kaynakları paylaşan türlerden biri yok olmak, ya da mümkünse değişmek, zorundadır. Bu rekabetten bir takım biyolojik kanunlar çıkarmak mümkün değildir. Çıkarılabilecek tek kanun doğal seçilim yasasıdır ama o da bir biyoloji değil, bir fizik kanunudur.

Bu durumda fizik kanunlarından farklı ve özgün biyolojik kanunların olmamasının biyoloji bilimine ne gibi bir olumsuz etkisi olabilir? Biyoloji bir bilim dalı olmaktan çıkacak mıdır? Fizikten ve kimyadan daha mı az somut bir müsbet bilim dalıdır biyoloji?

Biyolojinin yakından ilgilendiği konuları açıklama yeteneği fizik ve kimyadan daha mı aşağıdır? Kanun olamayan genel biyolojik çıkarımların açıklama gücü yok mudur?

Biyoloji özgün ve yalnız kendisinin sahip olduğu bir takım kanunlara baş vurmadan canlılarla ilgili olguları mükemmel bir şekilde açıklayacak özelliklere sahiptir. Biyoloji ayrıca bu konuda kendisine araç olarak hizmet edecek yasalarla da donanmıştır. Onlar biyoloji ile ilgili konuları açıklamak için fizik ve kimyadan ödünç alınan yasalarıdır.

Evet... Biyolojik kanunlar yoktur. Yalnız fizik ve kimya kanunları vardır. Biyoloji diğer bütün bilim dallarından yararlanan müthiş bir bilim dalıdır. Daha da ötesi tıp bile biyolojinin bir dalıdır. Bu gerçekleri kabul etmeden, fizik ve kimya ile biyolojiyi birleştirmeden, biyolojinin gerçek değerini ve insanlığa kazandırdıklarını doğru değerlendirmek mümkün değildir.

Biyolojik kanunlarını olmamasının bir diğer nedeni de, canlıların yalnız cansız maddeden yapılmış olmaları gerçeğidir. Cansız molekülleri bir arada tutan ve onların zamanla canlılık kazanmalarını sağlayan ilahi bir kuvvet yoktur. Öyle bir kuvvetin varlığını telkin eden en ufak bilimsel bir delil bile yoktur. Yalnız bu neden bile biyolojik kanunların olmaması için yeterlidir. Biyolojik kanunlar yoktur. Zaten onlara gereksinim de yoktur.

Canlı madde cansız maddenin devamı olduğundan ve ilk ortaya çıkan madde cansız olduğundan, canlılıktan özel bazı biyolojik kanunların değil, yalnız fizik kanunlarının direkt olarak sorumlu olması gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vallahi son birkac gundur dusunuyorum bu canlilik olayini nasil bu kadar komplike bir hale gelmisim cansiz maddelerin biraraya gelmesiyle hayretler icerisinde kaliyorum.Istedigim yere gidiyorum,kahve iciyorum,inaniyorum,inanmiyorum,buraya yazip kendime gore bir aydinlanma ariyorum ne kadar acayip bir durum.Belkide bu soyledigim kahve icme vs hepsini aslinda ben oyle tanimliyorum aslinda maddelerin olagan gunluk davranislarindan hepside.Ama eninde sonunda genede ben canliyim diyorum kendi kendime,cansiz maddelerden olusup kendiminde oyle olma ihtimali olmasini bilmeme ragmen.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba haci Matematik'le Fizik arasındaki ayrım -kendimce- şudur:

Matematik: "Karmaşık gözüken sistemlerdeki değişmez ilişkileri keşfetmek, çıkarımsamaktır" Yani illa 3+5 veya X+Y değildir matematik, milyarlarca molekülün hareketini inceleyip "Gaz Basınç Yasaları"nı tespit edebiliyorsan bu da Matematik'tir. Bir önemli nokta da Matematik, sonsuzluğu kendine temel olarak kabul eder, matematik bir nevi sonsuzluk bilimidir.

Fizik: "Gerçel hayatı ve doğayı, sayılı ufak parçanın veya sayılı ufak karakteristiğin tümüyle tanımlayacağı görüşüyle bu parçaların ve karakteristiklerin araştırmak, aralarındaki ilişkileri çıkarmaktır" Bu temelde fizik kimya moleküler biyoloji aynıdır, Fen'dir. Verdiğim tanımca da Fen sonluluk bilimidir. Gerçek hayatın ve doğanın sonluluk ilişkilerini araştırır.

Sonsuzluk bilimi dediğim Matematiğe ben ilişkileri incelediği için İLİM diyorum. Sonlu parçaların sonlu -veya olasılıksal olarak sonlu- etkileşimlerini inceleyen Fen'e de BİLİM diyorum. İlim aklın sonsuzluk ummanlarında keşfe çıkarak keşif ettiği ilişkileri bir araya getirirken, Bilim sonlu ama çok bilgiyi birikim yaparak ilerledi, ilerliyor. Binlerce yıldır durum böyle. Bu sonsuzluk ve büyük rakamlı sonluluk için de geçerli olan yasa hiç değişmedi:

(Tabi Arif olup da İrfan sahibi olanlara ;)

En hakiki Mürşit İLİMDİR, FENDİR K.Atatürk

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vallahi son birkac gundur dusunuyorum bu canlilik olayini nasil bu kadar komplike bir hale gelmisim cansiz maddelerin biraraya gelmesiyle hayretler icerisinde kaliyorum.Istedigim yere gidiyorum,kahve iciyorum,inaniyorum,inanmiyorum,buraya yazip kendime gore bir aydinlanma ariyorum ne kadar acayip bir durum.Belkide bu soyledigim kahve icme vs hepsini aslinda ben oyle tanimliyorum aslinda maddelerin olagan gunluk davranislarindan hepside.Ama eninde sonunda genede ben canliyim diyorum kendi kendime,cansiz maddelerden olusup kendiminde oyle olma ihtimali olmasini bilmeme ragmen.

Keşke yalnız bir canlı olsan..

Aynı zamanda bir hayvan türüsün..

Bunları da düşün biraz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Keske neden hayvan olmak kotu birsey oldugu icinmi?Hayvanlarin sinifina girsek birsey farketmiyor zira yapabildigimiz seylerin ilgincligini azaltmiyor.Hayvanlarda cok yetenekli ve bu benim gorus acimi degistirmiyor gene su soru cikiyor karsima.Nasil bu kadar komplike davranislar sergileyebiliyoruz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...