Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) iyide arkadaşım bunun yaratılış sıralama manasında olduğunu nerden çıkarıyorsun. ''bakara 29/ O yeryüzünde olanların hepsini sizin için yarattı, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir...' benzer mana sonra önce dünyayı yarattım sonra yıldızları diyor değil mi sen aklını kaçırmışsın. sıralama falan yok birlikte yaratılmış. enbiya30/ gökler ve yer bitişik idi, biz onları ayırdık. senin verdiğin ayettede aynı şey belirtiliyor. 'isteyerek veya istemeyerek gelin dedik.'/11 "Ben evi düzenledim sonra işe gittim." Bu cümleden önce evde olduğum sonra iş yerinde olduğum sonucunu çıkarmak aklını kaçırmaksa, sizin ki gibi yerinde durmadığı iyi olmuş. ÖZETLE Bakara 29: Yeryüzünde olanları yarattı sonra yedi göğü. İlginç olan dün "anladımda yalnız şu önce kuran a göre önce dünya sonra yıldızlar yaratıldı kısmını getir sonrada bilimin önce uzay sonra yıldızlar kısmını koy yada net açıklayan bilimsel link ver. bak bu iddian ele avuca gelir ama dediğim gibi net olacak. kuran:önce dünya sonra yıldızlar diyor bilim:önce yıldızlar sonra dünya diyor evet işte bir argüman. koy ortaya bunu net şekilde, kıvırmadan dosdoğru öğrenelim hepimiz." dediniz yani argümanı kabul ettiniz. Bugün kabul etmiyorsunuz. Şaşırmadım. Aralık 10, 2013 tarihinde Deschain tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) "Ben evi düzenledim sonra işe gittim." Bu cümleden önce evde olduğum sonra iş yerinde olduğum sonucunu çıkarmak aklını kaçırmaksa, sizin ki gibi yerinde durmadığı iyi olmuş. Senin yaptığın yanlış 7 kat göğün içine yıldızları da alman. Yıldızlar zaten vardı 7 kat gök yaratılınca ilk katı yıldızlarla süslenmiş oldu. Yani anlayacan biz hala evrenin 1. katını gözlemleyebiliyoruz. 2 katı keşfedilirse Müslüman olursun artık. Böylece evren neyin içinde genişliyor sorusu cevap bulmuş olur bir nebze Aralık 10, 2013 tarihinde ecel_63 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) Senin yaptığın yanlış 7 kat göğün içine yıldızları da alman. Yıldızlar zaten vardı 7 kat gök yaratılınca ilk katı yıldızlarla süslenmiş oldu. Yani anlayacan biz hala evrenin 1. katını gözlemleyebiliyoruz. 2 katı keşfedilirse Müslüman olursun artık Yıldızlar göksüz mü duruyordu? -se -sa ile düşüncelerim şekillenmez. Ben müslümandım. Sen bilime biraz yaklaşırsan bir şey olmana gerek kalmaz zaten. Aralık 10, 2013 tarihinde Deschain tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
sağduyu 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi Senin yaptığın yanlış 7 kat göğün içine yıldızları da alman. Yıldızlar zaten vardı 7 kat gök yaratılınca ilk katı yıldızlarla süslenmiş oldu. Yani anlayacan biz hala evrenin 1. katını gözlemleyebiliyoruz. 2 katı keşfedilirse Müslüman olursun artık 2. katta neler var? Hani keşfettiğimiz zaman sürpriz olmasın diye soruyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi Yıldzılar göksüz mü duruyordu? Hangi ayetten çıktı o Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi 2. katta neler var? Hani keşfettiğimiz zaman sürpriz olmasın diye soruyorum. 2. kat keşfedilmeden ecelin gelir zaten Link to post Sitelerde Paylaş
Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) Hangi ayetten çıktı o Ayet değil, siz dediniz ki: "Yıldızlar zaten vardı 7 kat gök yaratılınca ilk katı yıldızlarla süslenmiş oldu. Yani anlayacan biz hala evrenin 1. katını gözlemleyebiliyoruz. 2 katı keşfedilirse Müslüman olursun artık." Yıldzılar zaten varsa, 7 gök yaratılıncaya kadar nerede duruyordu? Eğer yıldızlar 7 gök kat ile birlikte yapılmışsa, o halde dünyadan sonra oluşmuştur. Aralık 10, 2013 tarihinde Deschain tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
nasrullâhi 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi "Ben evi düzenledim sonra işe gittim." Bu cümleden önce evde olduğum sonra iş yerinde olduğum sonucunu çıkarmak aklını kaçırmaksa, sizin ki gibi yerinde durmadığı iyi olmuş. ÖZETLE Bakara 29: Yeryüzünde olanları yarattı sonra yedi göğü. İlginç olan dün "anladımda yalnız şu önce kuran a göre önce dünya sonra yıldızlar yaratıldı kısmını getir sonrada bilimin önce uzay sonra yıldızlar kısmını koy yada net açıklayan bilimsel link ver. bak bu iddian ele avuca gelir ama dediğim gibi net olacak. kuran:önce dünya sonra yıldızlar diyor bilim:önce yıldızlar sonra dünya diyor evet işte bir argüman. koy ortaya bunu net şekilde, kıvırmadan dosdoğru öğrenelim hepimiz." dediniz yani argümanı kabul ettiniz. Bugün kabul etmiyorsunuz. Şaşırmadım. arkadaşım dün okumadığım için iddian ele avuca gelir demiştim. ama gördüm ki iddian saçma. yaratılış sıralaması falan yok. gerçekten bir sıralama görseydim ayeti anlamak adına bilgilerimi kontrol eder araştırmaya girirşirdim. ama ne yazıkki böyle bir durum yok. sende orada bir sıralama olmadığını biliyorsun.kandırmayalım birbirimizi Link to post Sitelerde Paylaş
Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) arkadaşım dün okumadığım için iddian ele avuca gelir demiştim. ama gördüm ki iddian saçma. yaratılış sıralaması falan yok. gerçekten bir sıralama görseydim ayeti anlamak adına bilgilerimi kontrol eder araştırmaya girirşirdim. ama ne yazıkki böyle bir durum yok. sende orada bir sıralama olmadığını biliyorsun.kandırmayalım birbirimizi "Evi temizledim sonra yemek yaptım." Bu cümlede sıralama yok mu? Dünyayı yarattım sonra 7 kat gökleri. Bu cümlede sıralama yok mu? Aralık 10, 2013 tarihinde Deschain tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) Ayet değil, siz dediniz ki: "Yıldızlar zaten vardı 7 kat gök yaratılınca ilk katı yıldızlarla süslenmiş oldu. Yani anlayacan biz hala evrenin 1. katını gözlemleyebiliyoruz. 2 katı keşfedilirse Müslüman olursun artık." Yıldzılar zaten varsa, 7 gök yaratılıncaya kadar nerede duruyordu? Eğer yıldızlar 7 gök kat ile birlikte yapılmışsa, o halde dünyadan sonra oluşmuştur. Öyle bir soru sordun ki Büyük patlamadan öncesini de anlatayım mı sana? 7 kat gök olmadan önce gök hiç yoktu anlamını çıkartamazsın. Sadece 7 kat halini almamıştı. Enbiya 30.Ayet gökler ve yer birdi biz onları ayırdık der Aralık 10, 2013 tarihinde ecel_63 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
sağduyu 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi "De ki: Siz yeri iki günde yaratan Allah'ı gerçekten inkâr ediyor musunuz?" buyruğundaki: Siz... gerçekten... musunuz" buyruğu iki hem-zeli olup ikinci hemze belli belirsiz okunur. ise iki hemze arasında bir "elif" ile okunur, bu ise azar anlamında bir istifhamdır. Yüce Allah ona (peygamberine) onları azarlamayı ve yaptıkları işten dolayı hayret etmesini emretmiştir. Yani O, gökleri ve yeri yaratan olduğu halde ne diye Allah'ı inkâr ediyorsunuz? "İki günde" pazar ve pazartesi günleri kastedimektir. "Ve O'na ortaklar" zıtlar ve eşler "koşuyor musunuz? İşte O, alemlerin Rabbidir." "Orada" yani yeryüzünde "üstünden sabit dağlar yerleştirdi." Vehb dedi ki: Allah yeri yaratınca, suyun üzerinde çalkalandı. Cebrail'e: Ey Cebrail onu sağlamlaştır, dedi. Bunun üzerine yere inip onu tuttu, fakat rüzgarlara karşı koyamadı. Rabbim dedi, sen daha iyi biliyorsun ya bu konuda ben karşı koyamadım. Bunun üzerine yüce Allah yeri dağlarla tesbit edip sağlamlaştırdı ve oraya dağlan kazık gibi yerleştirdi. "Orayı" içinde yaratmış olduğu faydalı şeylerle "bereketlendirdi." es-Süd-dî dedi ki: Orada ağaçları bitirdi. "Ve gıdalarını... takdir etti." es-Süddî ve el-Hasen dedi ki: Orada yaşayanların rızıklarını ve işlerinin görülmesi için gerekenleri takdir etti. Katade ve Mücahid de şöyle demiştir: Orada oranın ırmaklarını, ağaçlarını ve diğer canlı varlıkları salı ve çarşamba günlerinde yarattı. İkrime ve ed-Dahhak dediler ki: "Orada gıdalarını... takdir ettik" buyruğunun anlamı orada yaşayanların rızıklarını ve geçimleri için uygun olan çeşitli ticaretleri, ağaçları ve her beldede diğerinde bulunmayan türlü menfaatleri yaratmıştır. Böylelikle ticaret ve bir yerden bir yere yolculuk yapmak suretiyle birbirlerinden sağlayacakları menfaatlerle yaşayabilsinler. İkrime dedi ki: Hatta bazı yerlerde altın ile tuzu dengi dengine alıp satıyorlar, Mücahid ve ed-Dahhak dediler ki: Sabur elbisesi Sabur'dan, Taylasan Rey'den, Yemen elbiseleri Yemen1 den geır... "Dört günde" dördüncü günün bitiminde demektir. Bunun bir örneği de bir kimsenin: Basra'dan, Bağdad'a on günde çıkıp, gittim, Kufe'ye de onbeş günde yani onbeşinci günün bitiminde (Kufe'ye vardım) demektir. Bu anlamdaki açıklamayı İbnu'l-Enbarî ve başkaları yapmıştır. "İsteyenler için müsavi olarak" buyruğu ile ilgili olarak el-Hasen dedi ki: Tam ve eksiksiz dört günde demektir. el-Ferra da diyor ki: İfadede takdim ve tehir vardır. Yani ihtiyaç duyanlar için eşit olarak gıdalarını orada takdir etmiştir. Taberî de bunu tercih etmiştir. Hasan-ı Basrî ile Yakub el-Hadramî: "İsteyenler için müsavi olarak" anlamındaki buyruğu: şeklinde cer ile okumuşlardır. İbnu'l-Ka'ka'dan ise; şeklinde reP ile okuduğu nakledilmiştir. Nasb ile okunması ise mastar kabul edilmesine göredir. "Müsavi olarak"; "Eşit olarak" demek olup, Müsavi oldu" demektir. Bunun hal olarak ve kat' ile nasbedildiği de söylenmiştir. Cer ile "dört" ya da "günde" anlamındaki lafızların sıfatı olarak okunmuştur. Yani" Tam ve müsavi dört günde" demek olur. Ref ile okunması ise mübteda kabul edilmesine göredir, haberi ise; "isteyenler için" anlamındaki lafızdır yahutta "işte bu, isteyenler için müsavidir" takdirine binaen böyle okunabilir. Meanî alimleri derler ki: "İsteyenler İçin müsavi olarak" buyruğu ve istemeyenler (bu konuda soru sormayanlar) için de böyledir, demektir. Yani yeri ve içinde bulunanları isteyenler için de istemeyenler için de yaratmıştır, O, dilekte bulunana da bulunmayana da verir. "Sonra duman halinde bulunan semaya yöneldi." Yani onu yaratmaya yöneldi ve orayı düzenlemeyi kastetti. Buradaki "istiva" bu husustaki görüşlerin bir çoğuna göre yüce Allah'ın fiil sıfatlarındandır. Buna da yüce Allah'ın: "Sonra göğe yönelip de onları yedi gök halinde düzenleyen O'dur" (el-Baka-ra, 2/29) buyruğu delil teşkil etmektedir. Orada (el-Bakara, 2/29. âyet, 5. başlıkta) buna dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Ebu Salih, İbn Abbas'tan yüce Allah'ın: "Sonra... semaya yöneldi" buyruğu hakkında: Yani emri semaya yükseldi, dediğini rivayet etmektedir, el-Hasen de böyle demiştir. Bunun zâid bir zatî sıfat olduğunu söyleyenler de şöyle derler: O ezelde sıfatlarıyla istiva etmiştir. Sonra" buyruğu semanın duman halinden kesiflik haline getirilmesi ile alakalıdır. Bu duman ise, daha önce Bakara Sûresi'nde (az önce belirtilen yerde) İbn Mesud'dan ve başkalarından nakledildiği üzere, suyun nefes alıp vermesinden (buharlaşmasından) meydana gelmiş idi. "Ona ve yere: İsteyerek veya istemeyerek gelin, dedi." Ben sizde yaratmış olduğum menfaatler ve maslahatlar ile birlikte geliniz ve onları yaratıklarım için ortaya çıkartınız, demektir. İbn Abbas dedi ki: Yüce Allah semaya: Güneşini, ayını ve yıldızlarını çıkart. Rüzgarlarını ve bulutlarını yürüt, dedi. Yere de: Irmaklarını yar, ağaçlarını ve meyvelerini çıkart. Her ikiniz de isteyerek veya istemeyerek bunu yapınız, dedi. "İkisi de: İsteyerek geldik, dediler." İfadede hazfedilmiş lafızlar da vardır. Biz senin emrine "isteyerek geldik" dediler, demektir. Bir başka açıklamaya göre: Buradaki emir müsahhar kılmak demektir. Yani onlara: Olun dedi, onlar da oluverdiler. Yüce Allah'ın: "Bir şeyi dilediğimiz zaman sözümüz ona sadece: " dememizden ibarettir, o da derhal oluverir" (en-Nahl, 16/40) buyruğunda olduğu gibi. Buna göre yüce Allah bunu, onları yaratmadan önce söylemiş olur. Ancak birinci görüşe göre bu sözleri onlara, onları yarattıktan sonra söylemiştir. Cumhurun (çoğunluğun) kabul ettiği görüş budur. Yüce Allah'ın bu buyrukları onlara nasıl verdiği hususunda da iki açıklama vardır. Bu açıklamaların birisine göre o, kelam ile söylediği bir sözdür, ikincisine göre ise onlar tarafından anlaşılan onlara zahir olan O'nun bir kudreti ile olmuştur. Bu da maksadın gerçekleştirilmesi bakımından söz söylemek durumunda olmuştur. Bunu el-Maverdî zikretmektedir. "İkisi de: İsteyerek geldik dediler" buyruğu hakkında da iki türlü açıklama sözkonusudur. Birincisine göre emre itaat ederek, emri kabul ederek itaatleri ortaya çıkması ile bunu söylemiş gibi oldular. Böylelikle onların itaati söz söyleme yerini tutmuştur. Recez vezninde şairin şu beyiti de bu anlamdadır: "Havuz doldu ve yeter bana dedi. Yavaş ol, yavaş karnımı doldurdun (dedi)." Bu husus (yani dolduğu) onda açıkça göründü demektir. İlim ehlinin çoğunluğu da şöyle demiştir: Yüce Allah yerde ve gökte konuşma kabiliyetini yarattı. Onlar da yüce Allah'ın irade buyurduğu şekilde konuştular. Ebu Nasr es-Seksekî dedi ki: Yerden Ka'be'nin bulunduğu yer konuştu, semadan da onun karşısındaki yer konuştu. Yüce Allah da Haremini oraya koydu. Yüce Allah'ın: "İsteyerek geldik" diye buyurup, (üç ve yukarısı için kullanılan çoğul kipi ile) kullanarak lafza uygun olarak: "İkimiz isteyerek geldik" diye, ya da anlama uygun olarak: diye buyurmaması, her ikisinin de (tek sema değil) birçok semalar (yerin de bir yer değil, birçok) yerler olduklarından ötürüdür. Çünkü O, hem onlar hakkında, hem de onların içinde bulunanlar hakkında haber vermiş olmaktadır. Şöyle de açıklanmıştır: Yüce Allah akıl sahibi varlıkların niteliklerinden olan söz söylemek ve cevap vermekle onları nitelelendirince, onlar için kullanılan zamir bakımından da akıl sahibi varlıklar gibi değerlendirmiştir. Yüce Allah'ın: "Gördüm ki, onlar bana secde ediyorlardı" (Yusuf, 12/4) buyruğu da buna benzemektedir. Daha önceden (bu hususa dair açıklamalar -belirtilen âyetin tefsirinde-) geçmiş bulunmaktadır. Bir hadiste de belirtildiğine göre Musa (a.s): Ey Rabbim demiş, eğer gökler ve yer Sen kendilerine: "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dediğinde Sana karşı gelmiş olsalardı, onlara ne yapacaktın? Yüce Allah: Yarattığım canlılardan birisine emrederdim, o ikisini yutardı diye cevab verdi. Tekrar: Rabbim, peki bu canlı varlık nerede? diye sordu. Yüce Allah: Benim meralarımdan birisinde, dedi. Musa (a.s): Rabbim o mera nerede? diye sordu. Yüce Allah: İlmimden bir ilim içinde, diye buyurdu. Bunu es-Sa'lebî zikretti. İbn Abbas, Mücahid, Said b. Cübeyr ve İkrime "gelin" anlamındaki buyruğu: şeklinde med ve üstün ile okumuşlardır. "İsteyerek geldik" buyruğunu da böylece okumuşlardır. Yani itaat ettiğinizi ortaya koyunuz, demek olur. Onlar da "isteyerek" itaat ediyoruz "dediler". Buna güre iki mef'ul birlikte hazfedilmiş olmaktadır. Bundan daha güzeli bunun: şeklinde olması da mümkündür, bu durumda tek bir meful hazfedilmiş olur. Bu şekilde okuyanların okuyuşuna göre, içimizdekilerle birlikte geldik, demek olur. Daha önce birden çok yerde açıklaması geçtiği gibi. Yüce Allah'a hamdol-sun. "Böylece onları yedi gök olmak üzere iki günde yarattı." Yani onları tamamladı ve bitirdi. Onları sağlamlaştırdı, muhkem kıldı, diye de açıklanmıştır. Nitekim şair (aynı kökten gelen kelimeyi kullanarak) şöyle demektedir: "Üzerlerinde iki zırh var ki, onları sağlam yapmıştır, Davud ya da boydan boya örten zırhları çok güzel yapan Tubba' (yapmıştır)." "İki günde" yani yeri yarattığı dört günün dışında iki günde. Böylece göklerle yerin yaratılması altı günde tamamlanmış olmaktadır. Nitekim yüce Allah daha önce el-Araf Sûresi'nde açıklandığı gibi: "Gökleri ve yeri altı günde yarattı" (el-Bakara, 2/54) diye buyurmaktadır. Mücahid dedi ki: Bu altı günün bir günü sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir. Abdullah b. Selam'dan da şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah yeri iki günde yarattı. Orada gıdalarını da iki günde takdir etti, gökleri de iki günde yarattı. Yeri pazar ve pazartesi gününde yarattı, gıdalarını orada salı ve çarşamba günleri takdir etti, gökleri de perşembe ve cuma günleri yarattı. Cuma gününün son anında da yüce Allah Adem'i acelece yarattı. İşte kıyametin içinde kalkacağı saat da budur. Yüce Allah'ın yaratmış olduğu bütün canlılar -insanlarla, cinler müstesna- cuma günü mutlaka korkar ve dehşete kapılırlar. Tefsir bilginleri bunu kabul etmişlerdir. Ancak Müslim'in rivayet ettiği Ebu Hureyre yoluyla gelen hadiste şöyle denilmektedir: Rasûlullah (sav) elimi tuttu ve: "Allah toprağı cumartesi günü yarattı..." diyerek hadisi zikretmektedir. Biz bu hadisin senedine dair el-En'am Sûresi'nin baş taraflarında (6/1. âyet, 3. başlıkta) gerekli açıklamaları yapmış bulunmaktayız. "Herbir göğe ona ait olan emri vahyetti" buyruğu hakkında Katade ve es-Süddî şöyle demektedir: Herbirisinde güneşini, ayını, yıldızlarını ve yörüngelerini yarattı. Herbir semada oraya ait olan melekleri ve içinde denizlerin, dağların, dolu ve karların bulunduğu yaratıkları yarattı. İbn Abbas'ın görüşü de budur, o şöyle demektedir: Yüce Allah'ın her semada meleklerin hac ve tavaf ettikleri ve Kabe'nin hizasında bulunan bir evi vardır. Dünya semasında olan ise el-Beytu'1-Ma'mur'dur. Bir başka açıklamaya göre Allah herbir semada vahiy indirdi. Yani orada dilediği şeyleri ve emrettiği hususları vahyetti. Vahyetmek, emir vermek anlamında olabilir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir." (ez-Zilzal. 99/5) Bir başka yerde de: "Hani havarilere... diye vahyetmiştim el-Maide. 5/111) Bu da, onlara emrettim anlamındadır ve bu emir tekvini bir emirdir. "Dünya göğünü de kandillerle süsledik." Aydınlatan yıldızlarla süsledik demektir. Her semada aydınlık saçan yıldızlar olduğu söylendiği gibi, hayır yıldızlar dünya semasına mahsustur da denilmiştir. "Ve koruduk" buyruğu Ve orayı özel bir şekilde koruduk" demektir. Yani Biz gökten gizlice haber çalmak isteyen şeytanlara karşı koruduk. Bu da daha önce el-Hicr Sûresi'nde (15/17. âyetin tefsirinde) geçtiği üzere şeytanların kendileri ile taşlandığı yıldızlarla korumaktır. Bu âyet-i kerimenin zahiri dünyanın semadan önce yaratıldığına delildir. Bir başka âyet-i kerimede de: "Yoksa göğü mü ki, onu bina etti" (en-Naziat, 79/27) diye buyurduktan sonra: "Bundan sonra da yeri yayıp döşedi" (en-Naziat, 79/30) diye buyurmaktadır. Bu ise semanın önce yaratıldığına delildir. Bazıları da şöyle demiştir: Yer semadan önce yaratılmıştır. Yüce Allah'ın: "Bundan sonra da yeri yayıp döşedi" (en-Naziat, 79/30) buyruğunda geçen "ed-dahvu: yayıp, döşemek" yaratmaktan başka bir şeydir. Yüce Allah önce yeri yarattı, sonra semaları yarattı. Sonra yeri yaydı, yani onu uzatıp yaydı, döşedi. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır. Bu anlamdaki yeterli açıklamalar daha önceden el-Bakara Sûresi'nde (2/29. âyet, 5 ve 6. başlıklarda) geçmiş bulunmaktadır. [4] Yüce Allah'a hamdolsun. "Bu, gücüne karşı konulamayan mutlak galibin (Azizin), herşeyi en iyi bilenin takdiridir." Link to post Sitelerde Paylaş
Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) arkadaşım dün okumadığım için iddian ele avuca gelir demiştim. ama gördüm ki iddian saçma. yaratılış sıralaması falan yok. gerçekten bir sıralama görseydim ayeti anlamak adına bilgilerimi kontrol eder araştırmaya girirşirdim. ama ne yazıkki böyle bir durum yok. sende orada bir sıralama olmadığını biliyorsun.kandırmayalım birbirimizi Ayrıca siz dün önce yıldızların sonra dünyanın oluştuğu hakkında bilgi sahibi olmadığınızı açıkça gösterip benden kaynak istediniz. Hiç birini okumadan önce yıldızların sona dünyanın oluştuğunu nereden biliyorsunuz? Dün bilmiyordunuz ki! Onca kaynaktan sonra şunu dediniz:"uzun olduğundan bütün yazdıklarını okuyup anlıyayım cevap vereyim,, haklıysan haklısın derim gocunmam." Daha konu hakkında bilimsel bir yorumunuz dahi yoktu. Yani haklı olup olmadığımı bilmiyordunuz. Bugün ayeti yanlış yorumladığımı söyleyip bilimselliğe hiç girmiyorsunuz. Tartışma bitmiştir. Umarım genç arkadaşlar için pusula olur. Zihin körelten ve bilimsellikten uzak her şeyin ne kadar tehlikeli ve hapsedici olduğunu görmeleri dileğiyle. Aralık 10, 2013 tarihinde Deschain tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) ENBİYA 30.AYET: "İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?" Sanki bu ayet evrenin tek bir noktan başladığını ima ediyor sizce de öylemi? Aralık 10, 2013 tarihinde ecel_63 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi "De ki: Siz yeri iki günde yaratan Allah'ı gerçekten inkâr ediyor musunuz?" buyruğundaki: Siz... gerçekten... musunuz" buyruğu iki hem-zeli olup ikinci hemze belli belirsiz okunur. ise iki hemze arasında bir "elif" ile okunur, bu ise azar anlamında bir istifhamdır. Yüce Allah ona (peygamberine) onları azarlamayı ve yaptıkları işten dolayı hayret etmesini emretmiştir. Yani O, gökleri ve yeri yaratan olduğu halde ne diye Allah'ı inkâr ediyorsunuz? "İki günde" pazar ve pazartesi günleri kastedimektir. "Ve O'na ortaklar" zıtlar ve eşler "koşuyor musunuz? İşte O, alemlerin Rabbidir." "Orada" yani yeryüzünde "üstünden sabit dağlar yerleştirdi." Vehb dedi ki: Allah yeri yaratınca, suyun üzerinde çalkalandı. Cebrail'e: Ey Cebrail onu sağlamlaştır, dedi. Bunun üzerine yere inip onu tuttu, fakat rüzgarlara karşı koyamadı. Rabbim dedi, sen daha iyi biliyorsun ya bu konuda ben karşı koyamadım. Bunun üzerine yüce Allah yeri dağlarla tesbit edip sağlamlaştırdı ve oraya dağlan kazık gibi yerleştirdi. "Orayı" içinde yaratmış olduğu faydalı şeylerle "bereketlendirdi." es-Süd-dî dedi ki: Orada ağaçları bitirdi. "Ve gıdalarını... takdir etti." es-Süddî ve el-Hasen dedi ki: Orada yaşayanların rızıklarını ve işlerinin görülmesi için gerekenleri takdir etti. Katade ve Mücahid de şöyle demiştir: Orada oranın ırmaklarını, ağaçlarını ve diğer canlı varlıkları salı ve çarşamba günlerinde yarattı. İkrime ve ed-Dahhak dediler ki: "Orada gıdalarını... takdir ettik" buyruğunun anlamı orada yaşayanların rızıklarını ve geçimleri için uygun olan çeşitli ticaretleri, ağaçları ve her beldede diğerinde bulunmayan türlü menfaatleri yaratmıştır. Böylelikle ticaret ve bir yerden bir yere yolculuk yapmak suretiyle birbirlerinden sağlayacakları menfaatlerle yaşayabilsinler. İkrime dedi ki: Hatta bazı yerlerde altın ile tuzu dengi dengine alıp satıyorlar, Mücahid ve ed-Dahhak dediler ki: Sabur elbisesi Sabur'dan, Taylasan Rey'den, Yemen elbiseleri Yemen1 den geır... "Dört günde" dördüncü günün bitiminde demektir. Bunun bir örneği de bir kimsenin: Basra'dan, Bağdad'a on günde çıkıp, gittim, Kufe'ye de onbeş günde yani onbeşinci günün bitiminde (Kufe'ye vardım) demektir. Bu anlamdaki açıklamayı İbnu'l-Enbarî ve başkaları yapmıştır. "İsteyenler için müsavi olarak" buyruğu ile ilgili olarak el-Hasen dedi ki: Tam ve eksiksiz dört günde demektir. el-Ferra da diyor ki: İfadede takdim ve tehir vardır. Yani ihtiyaç duyanlar için eşit olarak gıdalarını orada takdir etmiştir. Taberî de bunu tercih etmiştir. Hasan-ı Basrî ile Yakub el-Hadramî: "İsteyenler için müsavi olarak" anlamındaki buyruğu: şeklinde cer ile okumuşlardır. İbnu'l-Ka'ka'dan ise; şeklinde reP ile okuduğu nakledilmiştir. Nasb ile okunması ise mastar kabul edilmesine göredir. "Müsavi olarak"; "Eşit olarak" demek olup, Müsavi oldu" demektir. Bunun hal olarak ve kat' ile nasbedildiği de söylenmiştir. Cer ile "dört" ya da "günde" anlamındaki lafızların sıfatı olarak okunmuştur. Yani" Tam ve müsavi dört günde" demek olur. Ref ile okunması ise mübteda kabul edilmesine göredir, haberi ise; "isteyenler için" anlamındaki lafızdır yahutta "işte bu, isteyenler için müsavidir" takdirine binaen böyle okunabilir. Meanî alimleri derler ki: "İsteyenler İçin müsavi olarak" buyruğu ve istemeyenler (bu konuda soru sormayanlar) için de böyledir, demektir. Yani yeri ve içinde bulunanları isteyenler için de istemeyenler için de yaratmıştır, O, dilekte bulunana da bulunmayana da verir. "Sonra duman halinde bulunan semaya yöneldi." Yani onu yaratmaya yöneldi ve orayı düzenlemeyi kastetti. Buradaki "istiva" bu husustaki görüşlerin bir çoğuna göre yüce Allah'ın fiil sıfatlarındandır. Buna da yüce Allah'ın: "Sonra göğe yönelip de onları yedi gök halinde düzenleyen O'dur" (el-Baka-ra, 2/29) buyruğu delil teşkil etmektedir. Orada (el-Bakara, 2/29. âyet, 5. başlıkta) buna dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Ebu Salih, İbn Abbas'tan yüce Allah'ın: "Sonra... semaya yöneldi" buyruğu hakkında: Yani emri semaya yükseldi, dediğini rivayet etmektedir, el-Hasen de böyle demiştir. Bunun zâid bir zatî sıfat olduğunu söyleyenler de şöyle derler: O ezelde sıfatlarıyla istiva etmiştir. Sonra" buyruğu semanın duman halinden kesiflik haline getirilmesi ile alakalıdır. Bu duman ise, daha önce Bakara Sûresi'nde (az önce belirtilen yerde) İbn Mesud'dan ve başkalarından nakledildiği üzere, suyun nefes alıp vermesinden (buharlaşmasından) meydana gelmiş idi. "Ona ve yere: İsteyerek veya istemeyerek gelin, dedi." Ben sizde yaratmış olduğum menfaatler ve maslahatlar ile birlikte geliniz ve onları yaratıklarım için ortaya çıkartınız, demektir. İbn Abbas dedi ki: Yüce Allah semaya: Güneşini, ayını ve yıldızlarını çıkart. Rüzgarlarını ve bulutlarını yürüt, dedi. Yere de: Irmaklarını yar, ağaçlarını ve meyvelerini çıkart. Her ikiniz de isteyerek veya istemeyerek bunu yapınız, dedi. "İkisi de: İsteyerek geldik, dediler." İfadede hazfedilmiş lafızlar da vardır. Biz senin emrine "isteyerek geldik" dediler, demektir. Bir başka açıklamaya göre: Buradaki emir müsahhar kılmak demektir. Yani onlara: Olun dedi, onlar da oluverdiler. Yüce Allah'ın: "Bir şeyi dilediğimiz zaman sözümüz ona sadece: " dememizden ibarettir, o da derhal oluverir" (en-Nahl, 16/40) buyruğunda olduğu gibi. Buna göre yüce Allah bunu, onları yaratmadan önce söylemiş olur. Ancak birinci görüşe göre bu sözleri onlara, onları yarattıktan sonra söylemiştir. Cumhurun (çoğunluğun) kabul ettiği görüş budur. Yüce Allah'ın bu buyrukları onlara nasıl verdiği hususunda da iki açıklama vardır. Bu açıklamaların birisine göre o, kelam ile söylediği bir sözdür, ikincisine göre ise onlar tarafından anlaşılan onlara zahir olan O'nun bir kudreti ile olmuştur. Bu da maksadın gerçekleştirilmesi bakımından söz söylemek durumunda olmuştur. Bunu el-Maverdî zikretmektedir. "İkisi de: İsteyerek geldik dediler" buyruğu hakkında da iki türlü açıklama sözkonusudur. Birincisine göre emre itaat ederek, emri kabul ederek itaatleri ortaya çıkması ile bunu söylemiş gibi oldular. Böylelikle onların itaati söz söyleme yerini tutmuştur. Recez vezninde şairin şu beyiti de bu anlamdadır: "Havuz doldu ve yeter bana dedi. Yavaş ol, yavaş karnımı doldurdun (dedi)." Bu husus (yani dolduğu) onda açıkça göründü demektir. İlim ehlinin çoğunluğu da şöyle demiştir: Yüce Allah yerde ve gökte konuşma kabiliyetini yarattı. Onlar da yüce Allah'ın irade buyurduğu şekilde konuştular. Ebu Nasr es-Seksekî dedi ki: Yerden Ka'be'nin bulunduğu yer konuştu, semadan da onun karşısındaki yer konuştu. Yüce Allah da Haremini oraya koydu. Yüce Allah'ın: "İsteyerek geldik" diye buyurup, (üç ve yukarısı için kullanılan çoğul kipi ile) kullanarak lafza uygun olarak: "İkimiz isteyerek geldik" diye, ya da anlama uygun olarak: diye buyurmaması, her ikisinin de (tek sema değil) birçok semalar (yerin de bir yer değil, birçok) yerler olduklarından ötürüdür. Çünkü O, hem onlar hakkında, hem de onların içinde bulunanlar hakkında haber vermiş olmaktadır. Şöyle de açıklanmıştır: Yüce Allah akıl sahibi varlıkların niteliklerinden olan söz söylemek ve cevap vermekle onları nitelelendirince, onlar için kullanılan zamir bakımından da akıl sahibi varlıklar gibi değerlendirmiştir. Yüce Allah'ın: "Gördüm ki, onlar bana secde ediyorlardı" (Yusuf, 12/4) buyruğu da buna benzemektedir. Daha önceden (bu hususa dair açıklamalar -belirtilen âyetin tefsirinde-) geçmiş bulunmaktadır. Bir hadiste de belirtildiğine göre Musa (a.s): Ey Rabbim demiş, eğer gökler ve yer Sen kendilerine: "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dediğinde Sana karşı gelmiş olsalardı, onlara ne yapacaktın? Yüce Allah: Yarattığım canlılardan birisine emrederdim, o ikisini yutardı diye cevab verdi. Tekrar: Rabbim, peki bu canlı varlık nerede? diye sordu. Yüce Allah: Benim meralarımdan birisinde, dedi. Musa (a.s): Rabbim o mera nerede? diye sordu. Yüce Allah: İlmimden bir ilim içinde, diye buyurdu. Bunu es-Sa'lebî zikretti. İbn Abbas, Mücahid, Said b. Cübeyr ve İkrime "gelin" anlamındaki buyruğu: şeklinde med ve üstün ile okumuşlardır. "İsteyerek geldik" buyruğunu da böylece okumuşlardır. Yani itaat ettiğinizi ortaya koyunuz, demek olur. Onlar da "isteyerek" itaat ediyoruz "dediler". Buna güre iki mef'ul birlikte hazfedilmiş olmaktadır. Bundan daha güzeli bunun: şeklinde olması da mümkündür, bu durumda tek bir meful hazfedilmiş olur. Bu şekilde okuyanların okuyuşuna göre, içimizdekilerle birlikte geldik, demek olur. Daha önce birden çok yerde açıklaması geçtiği gibi. Yüce Allah'a hamdol-sun. "Böylece onları yedi gök olmak üzere iki günde yarattı." Yani onları tamamladı ve bitirdi. Onları sağlamlaştırdı, muhkem kıldı, diye de açıklanmıştır. Nitekim şair (aynı kökten gelen kelimeyi kullanarak) şöyle demektedir: "Üzerlerinde iki zırh var ki, onları sağlam yapmıştır, Davud ya da boydan boya örten zırhları çok güzel yapan Tubba' (yapmıştır)." "İki günde" yani yeri yarattığı dört günün dışında iki günde. Böylece göklerle yerin yaratılması altı günde tamamlanmış olmaktadır. Nitekim yüce Allah daha önce el-Araf Sûresi'nde açıklandığı gibi: "Gökleri ve yeri altı günde yarattı" (el-Bakara, 2/54) diye buyurmaktadır. Mücahid dedi ki: Bu altı günün bir günü sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir. Abdullah b. Selam'dan da şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah yeri iki günde yarattı. Orada gıdalarını da iki günde takdir etti, gökleri de iki günde yarattı. Yeri pazar ve pazartesi gününde yarattı, gıdalarını orada salı ve çarşamba günleri takdir etti, gökleri de perşembe ve cuma günleri yarattı. Cuma gününün son anında da yüce Allah Adem'i acelece yarattı. İşte kıyametin içinde kalkacağı saat da budur. Yüce Allah'ın yaratmış olduğu bütün canlılar -insanlarla, cinler müstesna- cuma günü mutlaka korkar ve dehşete kapılırlar. Tefsir bilginleri bunu kabul etmişlerdir. Ancak Müslim'in rivayet ettiği Ebu Hureyre yoluyla gelen hadiste şöyle denilmektedir: Rasûlullah (sav) elimi tuttu ve: "Allah toprağı cumartesi günü yarattı..." diyerek hadisi zikretmektedir. Biz bu hadisin senedine dair el-En'am Sûresi'nin baş taraflarında (6/1. âyet, 3. başlıkta) gerekli açıklamaları yapmış bulunmaktayız. "Herbir göğe ona ait olan emri vahyetti" buyruğu hakkında Katade ve es-Süddî şöyle demektedir: Herbirisinde güneşini, ayını, yıldızlarını ve yörüngelerini yarattı. Herbir semada oraya ait olan melekleri ve içinde denizlerin, dağların, dolu ve karların bulunduğu yaratıkları yarattı. İbn Abbas'ın görüşü de budur, o şöyle demektedir: Yüce Allah'ın her semada meleklerin hac ve tavaf ettikleri ve Kabe'nin hizasında bulunan bir evi vardır. Dünya semasında olan ise el-Beytu'1-Ma'mur'dur. Bir başka açıklamaya göre Allah herbir semada vahiy indirdi. Yani orada dilediği şeyleri ve emrettiği hususları vahyetti. Vahyetmek, emir vermek anlamında olabilir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir." (ez-Zilzal. 99/5) Bir başka yerde de: "Hani havarilere... diye vahyetmiştim el-Maide. 5/111) Bu da, onlara emrettim anlamındadır ve bu emir tekvini bir emirdir. "Dünya göğünü de kandillerle süsledik." Aydınlatan yıldızlarla süsledik demektir. Her semada aydınlık saçan yıldızlar olduğu söylendiği gibi, hayır yıldızlar dünya semasına mahsustur da denilmiştir. "Ve koruduk" buyruğu Ve orayı özel bir şekilde koruduk" demektir. Yani Biz gökten gizlice haber çalmak isteyen şeytanlara karşı koruduk. Bu da daha önce el-Hicr Sûresi'nde (15/17. âyetin tefsirinde) geçtiği üzere şeytanların kendileri ile taşlandığı yıldızlarla korumaktır. Bu âyet-i kerimenin zahiri dünyanın semadan önce yaratıldığına delildir. Bir başka âyet-i kerimede de: "Yoksa göğü mü ki, onu bina etti" (en-Naziat, 79/27) diye buyurduktan sonra: "Bundan sonra da yeri yayıp döşedi" (en-Naziat, 79/30) diye buyurmaktadır. Bu ise semanın önce yaratıldığına delildir. Bazıları da şöyle demiştir: Yer semadan önce yaratılmıştır. Yüce Allah'ın: "Bundan sonra da yeri yayıp döşedi" (en-Naziat, 79/30) buyruğunda geçen "ed-dahvu: yayıp, döşemek" yaratmaktan başka bir şeydir. Yüce Allah önce yeri yarattı, sonra semaları yarattı. Sonra yeri yaydı, yani onu uzatıp yaydı, döşedi. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır. Bu anlamdaki yeterli açıklamalar daha önceden el-Bakara Sûresi'nde (2/29. âyet, 5 ve 6. başlıklarda) geçmiş bulunmaktadır. [4] Yüce Allah'a hamdolsun. "Bu, gücüne karşı konulamayan mutlak galibin (Azizin), herşeyi en iyi bilenin takdiridir." Emeğine sağlık. Şimdiden sabrına da... Son bir katkı yapıp kendi adıma bitiriyorum: TDK'ya göre "sonra" zaman zarfının anlamı ve görevi. sonra zf. (so'nra) 1. Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı: Önce parasız temsiller verilirken sonra paralı verilmeye başlandı. -M. And. 2. Daha uzak ve ileri bir yerde: Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık. -R. N. Güntekin. 3. Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz. 4. Yoksa, aksi hâlde: Tembellik etmesin, sonra sınıfta kalır. 5. a. Arkadan gelen bölüm veya zaman: Bunun sonrası yok. Bu işi sonraya bırakmamalı. Link to post Sitelerde Paylaş
nasrullâhi 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi Ayrıca siz dün önce yıldızların sonra dünyanın oluştuğu hakkında bilgi sahibi olmadığınızı açıkça gösterip benden kaynak istediniz. Hiç birini okumadan önce yıldızların sona dünyanın oluştuğunu nereden biliyorsunuz? Dün bilmiyordunuz ki! Onca kaynaktan sonra şunu dediniz:"uzun olduğundan bütün yazdıklarını okuyup anlıyayım cevap vereyim,, haklıysan haklısın derim gocunmam." Daha konu hakkında bilimsel bir yorumunuz dahi yoktu. Yani haklı olup olmadığımı bilmiyordunuz. Bugün ayeti yanlış yorumladığımı söyleyip bilimselliğe hiç girmiyorsunuz. Tartışma bitmiştir. Umarım genç arkadaşlar için pusula olur. Zihin körelten ve bilimsellikten uzak her şeyin ne kadar tehlikeli ve hapsedici olduğunu görmeleri dileğiyle. sen ayeti çarpıtarak başlamıkcaktın arkadaş. yok öyle birşey orda. hala kendin ekleme yapıyorsun.Dünyayı yarattım sonra 7 kat gökleri.yok böyle bir cümlede anlamda.kendince verdiğin örnekte seni doğrulamıyor. fussilet 11 numaralı ayeti iyi oku.asla yaratma geçmiyor yalan söylüyorsun. as buraya ayeti okusun herkes. Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) Emeğine sağlık. Şimdiden sabrına da... Son bir katkı yapıp kendi adıma bitiriyorum: TDK'ya göre "sonra" zaman zarfının anlamı ve görevi. sonra zf. (so'nra) 1. Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı: “Önce parasız temsiller verilirken sonra paralı verilmeye başlandı.” -M. And. 2. Daha uzak ve ileri bir yerde: “Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık.” -R. N. Güntekin. 3. Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz. 4. Yoksa, aksi hâlde: Tembellik etmesin, sonra sınıfta kalır. 5. a. Arkadan gelen bölüm veya zaman: Bunun sonrası yok. Bu işi sonraya bırakmamalı. Sonra ile ilgili sıkıntımız yok. Ama sonra olanın 7 kat gök olduğu yani sonradan olanın yıldızlar olmadığını kabul etmelisin Aralık 10, 2013 tarihinde ecel_63 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi Sonra ile ilgili sıkıntımız yok. Ama sonra olanın 7 kat gök olduğu yani sonradan olanın yıldızlar olmadığını kabul etmelisin Boşverelim yıldızları. Ortak paydada gidelim. Sonra olanın 7 kat gök olduğunu kabul ediyorsunuz, ben de öyle. O daha vahim. Önce dünya sonra uzay oluştu iddiasına ait bilimsel bir kaynak var mı? Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) Boşverelim yıldızları. Ortak paydada gidelim. Sonra olanın 7 kat gök olduğunu kabul ediyorsunuz, ben de öyle. O daha vahim. Önce dünya sonra uzay oluştu iddiasına ait bilimsel bir kaynak var mı? "41-FUSSİLET: 11 - Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin." dedi. Her ikisi de: "İsteyerek geldik" dediler." ORTADA GÖK VAR ANCAK 7 KAT HALİNİ ALMAMIŞ. Ne yazik ki yine olmadı Aralık 10, 2013 tarihinde ecel_63 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Deschain 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi "41-FUSSİLET: 11 - Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin." dedi. Her ikisi de: "İsteyerek geldik" dediler." ORTADA GÖK VAR ANCAK 7 KAT HALİNİ ALMAMIŞ. Ne yazik ki yine olmadı Ortada gök var, katlı değil. Ama yıldızlar var. İlk kata koyulacak. Bu sırada dünya var. Doğru anlamış mıyım? Link to post Sitelerde Paylaş
ecel_63 0 Aralık 10, 2013 gönderildi Raporla Share Aralık 10, 2013 gönderildi (düzenlendi) Ortada gök var, katlı değil. Ama yıldızlar var. İlk kata koyulacak. Bu sırada dünya var. Doğru anlamış mıyım? Ortada gök var derken tam ortada gök var demedim. Gök mevcut yani sadece 7 kat halini almamış. Sen gök yokken nasıl oldu dedin ya ayeti iyi okusan anlayacan zaten Aralık 10, 2013 tarihinde ecel_63 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts