Jump to content

Recommended Posts

Yok mu? Sen yok musun?

Şu aynada gördüğüm boyut, şekil, renk, sertlik, koku vs sahibi olan şeyin gerçekte olduğunu mu sanıyorsun sen?

Zihninde uydurulan tüm bu kavramlar gibi, kişilik karakter algısı da bir yanılsama, ben dediğin şey tamamen zihninin bir ürünü..

Senin hatan kendini evrenden ayrı görmen. Evren varlığını seninle beraber sürdürüyor. Evrenin, doğanın, varlığın bir parçasısın. Sensiz evren de olabilir miydi? Ya da evrenin varlığı seninle beraber olmak mı zorunda?

''sen'' dediğin olgunun varolması için zihin şart, yoksa bu maddi yapı elbette evrenin bir parçası ama ''sen'' bir yanılsama olduğun için evrende bir gerçekliğin olmuyor

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 118
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

inançsızlar yok olmak konusunda ne düşünüyorsunuz.

bana çok zor geliyor lan bir hiç olacağını bilmek..

yaptığım hiç birşeyden mutlu olamıyorum çünki bir gün herşey bitecek..

kendinin bir bok makinası olup, aslında hiç bir amaç olmamasının farkında olmak..

sevdiğin herkes herşey sonunda yok olacak ve bu yok oluşun farkına bile varamaycağız...

bu düşünce hayatımı mahvediyor yıllardır..

Ben bu söylediklerin neden düşünülür, insan yok olup gitmeyi neden kabullenemez, hiçbir zaman anlamadım. Kabullenmeyi bırak, bunu bir sorunmuş gibi akla getirmesini bile anlayamadım.

Bu fark neden, onu da bilmiyorum. Ben mi çok sığım, azıcık odun bir ruhum var da "yok olmak" denen şeyi tek bir gün sorun yapmadım, aklıma bile getirmedim ya da kendimi senin kendini bulduğun kadar değerli mi görmüyorum, bilmiyorum.

Ben çocukluğumdan beri ölüyoruz ve bitiyor, dedim, bu işe hiç öyle duygusal bakıp sonrasıyla ilgili geliştirilmiş fantezilere kulak asmadım. Çünkü oturup da sorgulanacak bir şey yoktu.

Düşünürsek, "yok olmak" demek bile aslen inançlı yanımızın durumu dramatize etmesinden başka bir şey değil. Ölüm dramatik bir gerçek değil çünkü. Basit, yalın bir gerçek. Bildiğimiz bir diğer gerçek de yaşama içgüdümüzün çok güçlü olup bizi hayatta kalmaya zorlaması. Bu da ölümsüzlüğü istememize neden olan faktör değil, aptalca nedenlerle ölmeyip kendimize dikkat edelim, sağlıklı ve mutlu yaşayalım ki türü devam ettirelim diye var olan bir faktör.

Ruh kavramı on binlerce yıl önce çıkmış. İnsanlar ölülerini gömerken yanlarına onların sevdiği değerli eşyalarını, bazen de yiyecek içecek koyarmış yanlarına. Ben bunu ölümü kabul etmemek değil de, capcanlı insanın iletişim kuran, kendini ifade eden, üreten, kısacası beyne ait aktivitelerin bedenle birlikte yok olup gitmesini anlayamamaları biçiminde yoruyorum. Beyin nedir, ölünce bütün devreler kapanır ve ruh sanılan fenomen bedenden ayrılıp varlığını devam ettirmez gibi bir bilgi olmayınca, konuşup üreten o insanın bir anda böyle yok olmasını anlayamıyorlardır. Yaşam şartları gereği ölüm konusuna epeyce de acımasız bakmalarına rağmen ruh kavramı geliştirmişlerdi.

Ölüm evrimin en önemli enstrümanı. Tüm canlılar ölüyor, ölmek zorunda. Biz de o canlılık içinde kısa bir süre varlık gösteren şanslılarız. Ben bu muhteşem evrene tanıklık edebildiğim için kendimi çok şanslı buluyorum. Bitecek ve hiç olmamış gibi kaybolup gideceğim. Bu beni ne şaşırtıyor, ne düşündürüyor, ne rahatsız ediyor ne de önemli geliyor. Hiçbir zaman etmedi, oturup düşünmüş bile değilim.

Yahu milyonlarca yıldır canlılar ölüyor. İnsandan bahsediyoruz madem, insan da on binlerce yıldır ölüyor. Ruhlar, bilmediğimiz alemlere ölüm sonrası gittiğimiz fantezileri vb her şey, insanlık tarihi kadar eski. Hala şu foruma gelip bizi ciddi ciddi "Cehennemde yanacaksınız kafirler, zebaniler ananızı ağlatacak, ben de kahkahalar atarak sizi izleyeceğim" imalı, zevk içerikli uyarı mesajları yazar durur... Bu sapıtık fanteziler adamların zevk alemi haline gelmiş hatta. Ne acayip..

Yani bu yok olmak olmamak hikayesi de aynı derecede zayıf düşünce aslında. Muhtemelen geçmişin kalıntısı. Dinler sadece daha da dramatize etmemize neden olmuş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğmadan önce nasıl olacaksa öyle olacak. Doğmadan önce korkmuyorduk bir şeyden. Acı da çekmiyorduk. Düşünmüyorduk da. Düşünmüyorsak o halde yokuz.

Söylediğin elbette doğru ama tatmin edici değil Sevgili Deschain. Mesele şu an zaten. Öldükten sonra zaten bilmeyecekleri için soramayacaklar, düşünemeyecekler, yok olmuş olacaklar.

Ama önemli olan şimdi, şu an.

Ölüp de yok olacağı bilgisi ve bilinciyle hayatını sürdüren tek canlı insan galiba... Diğerleri oturup bunu kurgulamıyor, ölümü entelektüel bir düşünsel faaliyet olarak ele almıyor ve yine aynı boyutta savunmalar geliştirmiyor.

Bu ölüm sonrası için kurulan fanteziler savunma mekanizmamız bizim. Bu mekanizmaların tümü yaşarken gerekli olduğu için, öldükten sonra bir şey bilmiyor olmak şu anda çok rahatlatıcı bir fikir sayılmaz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ölüm sadece geride kalanlar için dramatik. Yaşayan için ürkütücü.

Mezarlıklar ölüler için değil, geride kalanlar içindir aslında... Ölü bedeni dünya üzerinde bir süre daha mevcut kılmak ve varlığı, ölüm üzerinden bile olsa devam ettirmek çabasından başkası değildir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Söylediğin elbette doğru ama tatmin edici değil Sevgili Deschain. Mesele şu an zaten. Öldükten sonra zaten bilmeyecekleri için soramayacaklar, düşünemeyecekler, yok olmuş olacaklar.

Ama önemli olan şimdi, şu an.

Ölüp de yok olacağı bilgisi ve bilinciyle hayatını sürdüren tek canlı insan galiba... Diğerleri oturup bunu kurgulamıyor, ölümü entelektüel bir düşünsel faaliyet olarak ele almıyor ve yine aynı boyutta savunmalar geliştirmiyor.

Bu ölüm sonrası için kurulan fanteziler savunma mekanizmamız bizim. Bu mekanizmaların tümü yaşarken gerekli olduğu için, öldükten sonra bir şey bilmiyor olmak şu anda çok rahatlatıcı bir fikir sayılmaz..

"İnsanla hayvanı birbirinden ayıran en büyük fark nedir" diye arkadaşlarıma, eşe, dosta, tanıdıklarıma sorduğumda ezici çoğunlukla zeka diyorlar. Kimi mantık diye cevaplıyor. Bana kalırsa ikisi de değil. Hayvanların insanlardan daha zeki olan yönlerini ve olaylar karşısında daha mantıklı kararlar alabildiklerini biliyoruz. Bizim, insanoğlunun, farkı; hayalgücü. Beynimiz yaşam kavgasının sertliğini yumuşatmamıza olanak sağladığı gün, bu bizim ilerlememiz ve aynı zamanda lanetimiz oldu. Hayallerimiz o kadar güçlü ki inanılmazı kesin doğru, olmayanı kesin var ediyor.

Uçuyoruz, diğer gezegenleri araştırıyoruz, en küçüğü gözlemeye çalışıyoruz...Hep bunları düşledik. Düşlediklerimizi zaman önümüze koydu. Zamanın ötesini düşlemeye kalktık. Bu bilinmedik diyarları, sisli boşluğu "anlam"landırmaya çalıştık. Manayı yaratıp kendimizce manalar verdik. Aklımızın alamayacağı yerler olduğunu biliyorduk o yerleri hayalgücümüz doldurdu. Çünkü senin de ifade ettiğin gibi insanın en büyük korkusu "bilinmezlik"tir. Tanrısı bile "bilinmek" istememiş midir?

Gerçeğin dinler kadar teselli edemediği gerçeğini kabul ediyorum. Öte yandan düşünmeden edemiyorum; çocuğumuzun mutsuz olması mı önemlidir yoksa diş perisine inanmaya devam etmesi mi? Gerçek hayat gökten indiği sanılan yardımlarla yürümez. Çıkıp karnını doyurmak zorundasın. Önüne ne çıkacağını bilemezsin...Böylesi daha acıdır. Ve gerçek. Böylesi bilinmezdir. Ve gerçek.

tarihinde Deschain tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"İnsanla hayvanı birbirinden ayıran en büyük fark nedir" diye arkadaşlarıma, eşe, dosta, tanıdıklarıma sorduğumda ezici çoğunlukla zeka diyorlar. Kimi mantık diye cevaplıyor. Bana kalırsa ikisi de değil. Hayvanların insanlardan daha zeki olan yönlerini ve olaylar karşısında daha mantıklı kararlar alabildiklerini biliyoruz. Bizim, insanoğlunun, farkı; hayalgücü. Beynimiz yaşam kavgasının sertliğini yumuşatmamıza olanak sağladığı gün, bu bizim ilerlememiz ve aynı zamanda lanetimiz oldu. Hayallerimiz o kadar güçlü ki inanılmazı kesin doğru, olmayanı kesin var ediyor.

Uçuyoruz, diğer gezegenleri araştırıyoruz, en küçüğü gözlemeye çalışıyoruz...Hep bunları düşledik. Düşlediklerimizi zaman önümüze koydu. Zamanın ötesini düşlemeye kalktık. Bu bilinmedik diyarları, sisli boşluğu "anlam"landırmaya çalıştık. Manayı yaratıp kendimizce manalar verdik. Aklımızın alamayacağı yerler olduğunu biliyorduk o yerleri hayalgücümüz doldurdu. Çünkü senin de ifade ettiğin gibi insanın en büyük korkusu "bilinmezlik"tir. Tanrısı bile "bilinmek" istememiş midir?

Gerçeğin dinler kadar teselli edemediği gerçeğini kabul ediyorum. Öte yandan düşünmeden edemiyorum; çocuğumuzun mutsuz olması mı önemlidir yoksa diş perisine inanmaya devam etmesi mi? Gerçek hayat gökten indiği sanılan yardımlarla yürümez. Çıkıp karnını doyurmak zorundasın. Önüne ne çıkacağını bilemezsin...Böylesi daha acıdır. Ve gerçek. Böylesi bilinmezdir. Ve gerçek.

Hayal gücümüzün önemini ne güzel anlatmışsın. O kadar doğru şeyler söylemişsin ki. Ben de bazen "Hayal gücümüzün ne kadar büyük ve etkin olduğunu farkedebilsek her şeyi anlayacağız" derim..

Evet, zeka ve akıldan çok hayal gücümüz bizi diğerlerinden ayırıyor galiba.

Aslında bunun üstünde birazcık dursak çözeceğiz. Örneğin 1400 küsur sene evvel çöldeki bedevinin hayal gücünden ibarettir cennet cehhenem. Duyduğu hikayelere, evrilmiş mitoslara kendi çağıyla sınırlı hayal gücünü ekleyip cenneti yazmış. O hayallere hemen bütün erkekler ortak... Ama kitaba geçip de stabilize olunca sorun çıkmış. Kur'an bu anlamda çok değerlidir, bize çağ insanının en derin hayallerini, arzularını, içinde bulunduğu yaşam koşullarını nasıl değerlendirdiğini anlatır. hadisler de tabii.

Ama ben gerçeğin dinler kadar teselli edemediğini düşünmüyorum, bu düşünceye hiçbir zaman katılmadım Sevgili Deschain. Çocuk her şeye doğru yanıtlar alarak, doğayı (maddeyi) olduğu gibi deneyimleyerek büyüyünce teselli gibi ekstra bir kandırmacaya ihtiyaç duymuyor, hatta senle birlikte bahsettiğimiz bu savunma mekanizmalarını kullanmıyor. Biz artık bilgide boşluk yaşamıyoruz pek. İç dengemizi bulmak ve rahat hissetmek için din ve onun vaadlerini kullanmıyoruz..

Çoğunluk hala duyuyor, evet. Çünkü önce bilgiyle değil, dinle tanışıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yok olacağını bilmek aslında insanı mutlu yapmalı. bunun farkında olmak, tasasız bir hayat sağlar. ben inançsızım, ama yaşamayı çok seviyorum. bir gün biteceği düşüncesi daha çok tutunmamı sağlıyor. çünkü bitecek olsa bile bu evrenin, bu doğanın parçası olmak çok güzel ve çok huzur verici bir şey. bitecek olması da hayata anlam katıyor aslında. katacağın anlamı belirlemek gerekiyor sadece. bir gün buradan ayrılıp, yok olacaksam burada yaşadığım anları boş yaşamamalıyım diye düşünüyorum. evet, hayat biteceği için ciddi değil fakat ölüm de üstünde üzülünecek bir şey değil asla. aksine komik.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ölüm sadece geride kalanlar için dramatik. Yaşayan için ürkütücü.

Mezarlıklar ölüler için değil, geride kalanlar içindir aslında... Ölü bedeni dünya üzerinde bir süre daha mevcut kılmak ve varlığı, ölüm üzerinden bile olsa devam ettirmek çabasından başkası değildir...

Kendimi mumyalatcam

Link to post
Sitelerde Paylaş

olmayacak şeyler isteyip neden olmuyor diye dert etmiyoruz.

olmayacağının pek ala farkındayız.

lakin yaşamı bir anlamı kalmıyor diyorum. kısaca herşey boş.

tek bir anlam bile yok. ne armağanı, armağanda yok zarar da karda...

bedava da ücretli de...

yaşamın anlamı olmamasında ne sorun var;

ben de bunu anlayamıyorum

yaşam bir bilinç tarafından oluşturulmuş olsaydı

o zaman anlamını, gayesini arayabilirdik

yaşam bilinçsiz, fiziksel/kimyasal süreçlerin

bir devamı niteliğinde olduğu için yaşamdan bir anlam beklemek mantıksız

fiziksel süreçlerin bir anlamı yoksa ve onlarda bir anlam aramıyorsak

yaşamın da bir anlamı olmaması gayet normal

bir anlam istiyorsan kendin özgürce yaratabilirsin;

benim seçtiğim anlam yaşamak ve insanlığa katkıda bulunmak

ben yok olsam da bu katkılarım yaşamla birlikte sonsuza kadar devam edecek

bu düşünce bana, geçici bir yaşamda sonsuzluğa ilişkin bir keyif veriyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşamın, sevginin, saygının, aklınıza ne gelirsenin bir anlamı yok zaten. dünya bir anda patlasa ve tüm insanlık ebediyen yok olsada evrenimiz yoluna devam edecektir. evrenin uzak köşelerinde belkide şuan yeni bir tek hücreli organizma oluştu ve gezegenine adapte olarak varlığını korumaya çalışıyor. birkaç milyar yıl sonra oradaki insanlar tekerleği bulacaklar ve bizim ırkımız oralara yeni tanrılar olarak gidecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ise böyeee,

Cennet Arabi kandirmak icin uydurulmus bir YALANDIR.

Gercek dünyede veremeyen yalanci dünyede nasil verebilir.

Cölde,günesin altinda ARMUT gahina dönen Arap gari goca baska nasil kandiilirki.

Somalida günde binlerce cocuk ACLIHTAN ölürken yardim etmeyen Arabin Allahi eger Arabin dedigini yaparsah Arabin Allahi bize böyle CENETLER

verecekmis.

YALANA bahin hele,hemide GUYUHLU yalana

Cennet nasıl bir yerdir (Cennet hadisleri) (Cennet ayetleri)

www.mailce.com/cennet-nasil-bir-yerdir.html

Dini konular, Foto belgesel, Videolar » Ayet ve hadis ışığında Cennet nasıl bir yerdir Ayet ve hadis ışığında Cennet nasıl bir yerdir

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşamın, sevginin, saygının, aklınıza ne gelirsenin bir anlamı yok zaten. dünya bir anda patlasa ve tüm insanlık ebediyen yok olsada evrenimiz yoluna devam edecektir. evrenin uzak köşelerinde belkide şuan yeni bir tek hücreli organizma oluştu ve gezegenine adapte olarak varlığını korumaya çalışıyor. birkaç milyar yıl sonra oradaki insanlar tekerleği bulacaklar ve bizim ırkımız oralara yeni tanrılar olarak gidecek.

Bu durumda bir yobaz gelip size manyak diye çemkirse haklı vallahi.Tamam insanların çoğunluğu öküz sevgisiz sorunlu nankör ama hayat yine de onları önemsemeden yaşamaya değer

Link to post
Sitelerde Paylaş

inançsızlar yok olmak konusunda ne düşünüyorsunuz.

bana çok zor geliyor lan bir hiç olacağını bilmek..

yaptığım hiç birşeyden mutlu olamıyorum çünki bir gün herşey bitecek..

kendinin bir bok makinası olup, aslında hiç bir amaç olmamasının farkında olmak..

sevdiğin herkes herşey sonunda yok olacak ve bu yok oluşun farkına bile varamaycağız...

bu düşünce hayatımı mahvediyor yıllardır..

Sn waitingforgodot

Belki de ölmek ile yokluğa değil, sonsuz bir yaşama kapı aralanacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu durumda bir yobaz gelip size manyak diye çemkirse haklı vallahi.Tamam insanların çoğunluğu öküz sevgisiz sorunlu nankör ama hayat yine de onları önemsemeden yaşamaya değer

sevgi evrim sürecinde şekillenmiş, genin devamı için çok faydalı bir histir. Evrim sadece şekillerde değil aynı zamanda düşünce yapısında da olmuştur. Anne yada baba sevgisi, kendi genlerini devam ettirebilmek için insan aklının geliştirdiği bir olaydır ve hormonlar la kontrol edilir. Gerekli hormonları gerektiği gibi enjekte ettiğimizde sizi bir katile dönüştüremememiz için hiçbir sebep yok.

Yaşamın sevginin saygının önemi yoktur derken evrensel olarak konuya değinmeye çalıştım. Bizim hayatımızı bunlar güzelleştiriyor elbette ancak bizim (insanlığın) güzel bir hayat yaşamamız ile cehennem gibi bir hayat yaşamamız arasında bizim için önemli görünse de hepsi birer yanılgı olduğundan aslında anlamının olmadığını vurgulamak istedim. Yani şöyle düşün cuma günü gecesi dükkanın kapısını kapatırken kitleyip kilitlemediğini unuttun ve sürekli bunu düşünüyorsun ancak hafta sonu tatili için uçağa da binmişsin ve artık geri dönüp bakma ihtimalin yok. Hafta sonunu bunu düşünerek geçirirsin muhtemelen ve tatil de zehir olur ancak bunu düşünmenin anlamı var mı? Düşünmesen hayatın daha iyi olacaktı ancak düşünmeyi bırakamadın ancak bu hiçbir fark yaratmadı çünkü hatırlayamıyorsun. Peki neden düşünüyorsun çünkü kilitlediğini hatırlamak istiyorsun hatırlarsan rahatlayacaksın. Bu yanılgıları mecburen yaşarız bu bizim doğamızda var. Dünyadaki tek bir farenin hayatının başından sonuna kadar olan kısmını bir peynir deposunda geçirmesi ile bir lağımda geçirmesinin sadece fare için önemi olur, ancak aslında fare içinde önemi yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgi evrim sürecinde şekillenmiş, genin devamı için çok faydalı bir histir. Evrim sadece şekillerde değil aynı zamanda düşünce yapısında da olmuştur. Anne yada baba sevgisi, kendi genlerini devam ettirebilmek için insan aklının geliştirdiği bir olaydır ve hormonlar la kontrol edilir. Gerekli hormonları gerektiği gibi enjekte ettiğimizde sizi bir katile dönüştüremememiz için hiçbir sebep yok.

Yaşamın sevginin saygının önemi yoktur derken evrensel olarak konuya değinmeye çalıştım. Bizim hayatımızı bunlar güzelleştiriyor elbette ancak bizim (insanlığın) güzel bir hayat yaşamamız ile cehennem gibi bir hayat yaşamamız arasında bizim için önemli görünse de hepsi birer yanılgı olduğundan aslında anlamının olmadığını vurgulamak istedim. Yani şöyle düşün cuma günü gecesi dükkanın kapısını kapatırken kitleyip kilitlemediğini unuttun ve sürekli bunu düşünüyorsun ancak hafta sonu tatili için uçağa da binmişsin ve artık geri dönüp bakma ihtimalin yok. Hafta sonunu bunu düşünerek geçirirsin muhtemelen ve tatil de zehir olur ancak bunu düşünmenin anlamı var mı? Düşünmesen hayatın daha iyi olacaktı ancak düşünmeyi bırakamadın ancak bu hiçbir fark yaratmadı çünkü hatırlayamıyorsun. Peki neden düşünüyorsun çünkü kilitlediğini hatırlamak istiyorsun hatırlarsan rahatlayacaksın. Bu yanılgıları mecburen yaşarız bu bizim doğamızda var. Dünyadaki tek bir farenin hayatının başından sonuna kadar olan kısmını bir peynir deposunda geçirmesi ile bir lağımda geçirmesinin sadece fare için önemi olur, ancak aslında fare içinde önemi yoktur.

Brutal ın diğer üyeliği misin sen :D Bencil genlerden usandım.

Herşeyimiz evrim sürecinde şekillendi zaten.Ama şu an evrildiğimizin farkında mıyız ? Hayır.İçgüdülerimizin ve bizi bu süreçte insan yapan zekamızın ortak çalışması ile hayattayız şuan.Ya bakın her haltı hem de sevgi gibi duygusal bir olguyu işin içine hormonu genleri katmadan açıklamak size neden zor geliyor ?Evet mutluluk hormonun eksikse mutsuz olursun ,doktora gidersin doktor bey pislik insanlar beni harap etti ,bu hormonsuz öküzler yüzünden mutsuzum dersin sana bin tane yan etkisi olan ilaç verir hormon enjekte eder bir nevi ve rahatlarsın.

Ama bunu bilimsel deney ürünüymüşüz gibi hormonumuz eksik olduğundan böyle oldu diye açıklarsak bu durumda iyi kötü diye bir şey de kalmaz.Evrimi de umursamayın o halde ,o süreçte bizi insan kılan özellikleri kazanmamızı da takmayın madem yanılsama gidin kendinizi camdan atın hayat boşsa .O halde kimyasal ortamda çoğalalım madem bunlar yanılgı?Aşk yaşıyoruz demeyelim kimyasal tepkimeye etkileşime girdik gibi tanımlar yapalım cinsellik ve aşkla ilgili ?

Ütüyü evde unuttuysan yangın çıkabilir ve evsiz barksız ortada kalırsın .Bu bir yanılgı değil aklını kullanarak kötü olandan kurtulmaya çalışmak demektir.Ama iyi kötü diye bir şey de yoktu di mi pardon.

tarihinde direngezi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Brutal ın diğer üyeliği misin sen :D Bencil genlerden usandım.

Herşeyimiz evrim sürecinde şekillendi zaten.Ama şu an evrildiğimizin farkında mıyız ? Hayır.İçgüdülerimizin ve bizi bu süreçte insan yapan zekamızın ortak çalışması ile hayattayız şuan.Ya bakın her haltı hem de sevgi gibi duygusal bir olguyu işin içine hormonu genleri katmadan açıklamak size neden zor geliyor ?

Siyah renkteki bölüm benim yazdığımı birebir destekliyor dikkatli ol.

Bunlar bir yanılgı ancak bunları mecburen yaşarız bu bizim doğamızda var demiştim tıpkı kapıyı kilitleyip kilitlemediğini bilmenin artık sana bir faydası olmasa da onu düşünmekten kendini alamaman gibi.

İyi ve kötünün bir yanılgı olduğu, kişiden kişiye değişmesi ile daha iyi anlaşılabilir. Çekirge eti bir çinliye göre çok iyi olabilir ancak sana göre kötüdür. Bazıları yoğun parfüm kokusundan zevk alır ancak bazıları leş gibi der. Bazısı metal müzik için ölür bazısı da çok iğrenç bulur, bazısı dilenciye para vermenin iyi-sevap olduğunu düşünür bazısı da para verdikçe dilenciliğe teşvik ettiğinden dolayı para vermenin vatana kötülük olduğunu söyler. Örnekler sonsuza gidebilir. Bir örnek daha vereyim, görünce "of be" dediğimiz kadınlara neden çok iyi gözü ile bakıyoruz? çünkü onların vücutları ve yüzleri orantılı ve genlerinin üremeye en uygun olduğunu düşünüyoruz aslında. Ama kaçımızın aklına üremek için en uygun aday olduğundan dolayı o kadından etkilendiğimiz geliyor? Kendimize söylediğimiz aslında sadece "of be hatuna bak" olmuyor mu? :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siyah renkteki bölüm benim yazdığımı birebir destekliyor dikkatli ol.

Bunlar bir yanılgı ancak bunları mecburen yaşarız bu bizim doğamızda var demiştim tıpkı kapıyı kilitleyip kilitlemediğini bilmenin artık sana bir faydası olmasa da onu düşünmekten kendini alamaman gibi.

İyi ve kötünün bir yanılgı olduğu, kişiden kişiye değişmesi ile daha iyi anlaşılabilir. Çekirge eti bir çinliye göre çok iyi olabilir ancak sana göre kötüdür. Bazıları yoğun parfüm kokusundan zevk alır ancak bazıları leş gibi der. Bazısı metal müzik için ölür bazısı da çok iğrenç bulur, bazısı dilenciye para vermenin iyi-sevap olduğunu düşünür bazısı da para verdikçe dilenciliğe teşvik ettiğinden dolayı para vermenin vatana kötülük olduğunu söyler. Örnekler sonsuza gidebilir. Bir örnek daha vereyim, görünce "of be" dediğimiz kadınlara neden çok iyi gözü ile bakıyoruz? çünkü onların vücutları ve yüzleri orantılı ve genlerinin üremeye en uygun olduğunu düşünüyoruz aslında. Ama kaçımızın aklına üremek için en uygun aday olduğundan dolayı o kadından etkilendiğimiz geliyor? Kendimize söylediğimiz aslında sadece "of be hatuna bak" olmuyor mu? :D

Hayır seni destekleyen bölüm içgüdülerimizin olduğunu kabul etmem sadece.Ama biz aklımızla da varız değil mi?Hani bizi diğer canılardan ayıran en temel özellik ?Pardon da sen insanın parfüm zevki üzerinden ahlaki değerleri bir çırpıda yok sayacak kadar alemsin şekerim :wub: Zevkler zaten tartışılmaz .Ya da insanın toplumsal görüşlerini kendi hayatını şekillendiren değer yargıları ve kendi doğrularını iyi kötü örneği olarak veremezsin.Empatiye ne oldu mesela ?Burada evrensel etik kurallarına göre iyi ve kötü olarak görülen olay nedir onu sorguluyoruz.Adam öldürmek kötüdür ,sebebi ne olursa olsun kötüdür ama kendini savunurken öldürdüysen kanun önünde aklanırsın.Hırsızlık da kötüdür tecavüz de.Yanılgı içinde yaşıyorsak topluca zombi olalım bu önemsiz hayatta,yok yok sen fazla brutal okuyorsun sanırım bu kadarı bünyeye fazla

Hatun olayına gelirsek valla schopenhauer da öyle demiş aşk için ama ben sanmıyorum erkeklerin o amaçla baktığını,sonuçta biz erkekler genelde tek bi şey düşünürüz ,üreyip evlenmek en sonra gelir B)Biz erkekler aynı zamanda evrimin kanıtlarıyız bu yüzden.Düşünmeden yaparız ederiz çocuk olunca aldır deriz :D Bizler düşünemeyen insanlarızdır. B) B)

Karının teki bizi üzdü diye diğer kadınlara sürtük muamelesi yapan da biziz ,buna da yanılgı de hadi hahah

tarihinde direngezi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu aynada gördüğüm boyut, şekil, renk, sertlik, koku vs sahibi olan şeyin gerçekte olduğunu mu sanıyorsun sen?

Zihninde uydurulan tüm bu kavramlar gibi, kişilik karakter algısı da bir yanılsama, ben dediğin şey tamamen zihninin bir ürünü..

''sen'' dediğin olgunun varolması için zihin şart, yoksa bu maddi yapı elbette evrenin bir parçası ama ''sen'' bir yanılsama olduğun için evrende bir gerçekliğin olmuyor

Allah akıl fikir versin

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...