Jump to content

1- FATİHA SURESİ (diyanet meali)


Recommended Posts

DEHÂ: “دحو – dahv” sözcüğünün manası “devekuşu yumurtası” anlamı eksenindedir

[Apolojist lafı ağzından kaçırıyor. "Devekuşu yumurtasını ifade etmiyor ama o eksende." Mantıksızlığı maskelemeye çalışıyorum, beni hoşgörün diyemiyor ki. Tasvir-i Efkar]

Bu sözcüğün türevleri “devekuşu yumurtası”, “devekuşunun yumurtasını bıraktığı yer” gibi anlamlar taşımaktadır. Bu sözcüğün türevlerinden olan “مدحة – midhat” sözcüğü, Mekkelilerin yuvarlak taşlar ve ceviz ile oynadıkları, bu günkü golf oyununa benzer bir oyunun adıdır. Bir çukur kazılır, kazılan çukura yuvarlak taş veya ceviz düşürülmeye çalışılırdı. Yuvarlak nesneyi çukura düşüren kişi oyunun galibi, düşüremeyen de mağlûbu sayılırdı. Ebi Rafi’ rivâyetinde Peygamberimizin torunları Hasan ve Hüseyin’in de bu oyunu oynadıkları anlatılır. ” دحو – dahv“sözcüğünün türevlerinden olan “مداحى – medâhî” sözcüğü de kursa/yufka gibi yuvarlak taşlara verilen addır (Lisanü’l-Arab , cilt 3, s. 310, 311).

“Yuvarlakça yaymak, döşemek” anlamındaki sözcüğün yeryüzü için kullanılması, yeryüzünün insanların ve diğer canlıların yaşamasına ve yiyeceklerini sağlamasına elverişli bir şekilde yaratılmış olduğunu ve şeklinin de tam yuvarlak değil, yuvarlakça olduğunu anlatmaktadır. Dünyamızın şeklinin “kutuplardan basık elipsoit [dönel elipsoit]” olduğunun daha yeni sayılabilecek bir tarihte keşfedildiği hatırlanacak olursa, 14 asır önceden yeryüzünün şekli için “dönel elipsoit”e en benzer yapıdaki devekuşu yumurtasını anlatan bir sözcüğün kullanılması, gerçek ve büyük bir mucizedir.

Burada da yazar açılımını tahrif ettiği kelimeye başka yorumlar ekleyerek allayıp pullamaya çalışmış. Zorlama bir tercüme maalesef.

Dahv sözcüğü ceviz oynamak için kullanılsa da cevizin formuna değil onların, örneğin, rüzgârla sürüklenmesine dahv denir.

Deha Arabi lügatlarda "yaymak, sermek" diye karakterize edilmiştir.

yTPjU2G.jpg

Tefsir alimlerinin ve linguistlerin ayete ilişkin açıkalamaları

İbn Kesir (r.h) yeri döşedi anlamını taşıyan ayeti açıklarken şunları söyler:

Allah (c.c) şu ayeti kerimeyle yeri döşemenin manasını açıklamıştır: “Suyunu ve otlağını içerisinden çıkardı” Fussilet Suresi’nde yerin göklerden evvel yaratıldığı daha önce bahsedilmişti (ne kadar ilginç değil mi?) . Fakat yer gök yaratıldıktan sonra döşendi. Yani yerde potansiyel olarak bulunanı aktif hale getirdi. Abdullah b. Abbas (r.a)’tan şu nakledilir: ‘Yeri döşemesi suyunu ve otlağını ondan çıkarması, üzerinde nehirlere yol açması, dağlar ve kumlar, yollar ve tepeler yaratmasıdır. İşte ‘daha sonra yeri döşedi’ ile kasdedilen budur.

Celaleyn tefsiri yazarları (Allah her ikisine de rahmet eylesin) şunları zikrederler: “Daha sonra yeri döşedi yani onu düz kıldı ve yaşanabilir olması için hazırladı. Gökten önce döşenmemiş bir halde yaratılmıştı. Ayetteki ‘çıkardı’ kelimesinin anlamı şudur: Suyunu –pınarları fışkırtmak suretiyle- ve otlağını ondan çıkartarak onu döşedi. Otlak ise hayvanların gıdalandığı ağaçlar ve otlarla insanların yediği azıklar ve meyvelerdir. Bunlara otlak denmesi bir istiâredir.

Fizilal müellifi şunları söylemektedir: "yerin döşenmesi; hazırlanması, yerkabuğunun yayılması anlamlarına gelir. Böylece yer, üzerinde yürümeye ve bitki bitiren toprağın oluşumuna uygun hale gelir. Allah Teala, kaynaklardan ve gökten yağan su ile yerden su çıkarmıştır. Gökten yağan su aslında yerden buharlaşan, sonra da yağmur şeklinde yağan sudur. Allah Teala yerden otlağı çıkarmıştır. Bu insanların ve hayvanların yediği bitkidir. Canlılar doğrudan veya dolaylı olarak bu bitkilerle yaşarlar."

Safvetü'l-beyan li meani'l-Kur'an kitabında şu ifadeler geçmektedir." Yeri döşedi demek onu düzgün ve geniş kıldı demektir. Bunu göğün inşa edilmesi, kalınlığının yükseltilmesi, düzenlenmesi, gecesinin örtülüp karartılması ve gündüzünün açığa çıkarılmasını zikrettikten sonra bahsetmektedir. Allah (c.c) döşemeyi şu sözüyle açıklar: ‘ondan suyunu çıkardı’ Su çıkartma, kaynakların fışkırması, nehirlerin ve büyük denizlerin oluşmasıyla gerçekleşmiştir.'ve otlağı çıkardı." Yani insanların ve hayvanların yediği her şeyi. Bu Allah Teala'nın sonra gelen şu sözünden de anlaşılmaktadır: 'size ve hayvanlarınıza geçim olsun diye'. Daha sonra bizlere yeri düz kılanın o olduğunu, insanların üzerinde yaşaması için yeri elverişli kıldığını bildirmiştir. Birinci haberi daha önce zikretmiştir; çünkü göğün büyüklüğü Allah'ın açık kudretine daha açık bir şekilde işaret etiği gibi akılları hayrete düşüren olağanüstülükleri de göstermektedir. Göğün bina edilişi ve ardından zikredilenlerin sıralanması sadece zikrediliştedir, kendileri değil. Ayette döşeme fiilinin göklerin ve içindekilerinin yaratılmasından sonra olduğuna dair bir kanıt yoktur.

Safvetü't-tefasir adlı eserde şunlar söylenmektedir: “Daha sonra yeri döşedi.” Yani yeri, göğü yaratıp düz hale getirdi. İnsanların yaşaması için elverişli kıldı. 'ondan suyunu ve otlağını çıkardı.' Yani yerden su kaynakları çıkardı, üstünde nehirler yarattı, insanların ve hayvanların yediği bitkileri ve otlakları bitirdi.

El-Müntehab fi tefsiri'l-Kur'an adlı eserde de şu sözlerle karşılaşırız: daha sonra yeri düz ve insanların yaşaması için elverişli yarattı. Kaynaklar fışkırtarak, nehirler akıtarak yerden su çıkarttı. İnsanlar ve hayvanlar beslensin diye de bitkisini bitirdi.

UJrMk4M.jpgZO8t5q2.jpg

Kaynak: Dünya ve Kubbesi, Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî

http://ateistcanavar...n_duz_olusu.pdf

Lisan El Arab

يُّها موضعها الذي تُفَرِّخ فالأُدْحِيُّ و الإدْحِيُّ و الأُدْحِيَّة و الإدْحِيَّة و الأُدْحُوّة مَبِيض النعام في الرمل , وزنه أُفْعُول من ذلك , لأَن النعامة تَدْحُوه برِجْلها ثم تَبِيض فيه وليس للنعام عُشٌّ . و مَدْحَى النعام : موضع بيضها , و أُدْحِيه .ِ

Çeviri: Al-udhy, El-idhy, El-udhiyya, El-idhiyya, El-udhuwwa: Devekuşunun yumurtalarını bıraktığı kumluk. Bu yüzden devekuşu ayaklarıyla arzı (toprağı, yeryüzünü) serer/yayar, sonra yumurtalarını oraya yatırır.

الدَّحْوُ البَسْطُ . دَحَا الأَرضَ يَدْحُوها دَحْواً بَسَطَها . وقال الفراء في قوله والأَرض بعد ذلك دَحاها قال : بَسَطَها ; قال شمر : وأَنشدتني أَعرابية : الحمدُ لله الذي أَطاقَا

بَنَى السماءَ فَوْقَنا طِباقَا

ثم دَحا الأَرضَ فما أَضاقا

قال شمر : وفسرته فقالت دَحَا الأَرضَ أَوْسَعَها ; وأَنشد ابن بري لزيد بن عمرو بن نُفَيْل : دَحَاها , فلما رآها اسْتَوَتْ

على الماء , أَرْسَى عليها الجِبالا

و دَحَيْتُ الشيءَ أَدْحاهُ دَحْياً بَسَطْته , لغة في دَحَوْتُه ; حكاها اللحياني . وفي حديث عليّ وصلاتهِ , اللهم دَاحِيَ المَدْحُوَّاتِ يعني باسِطَ الأَرَضِينَ ومُوَسِّعَها , ويروى ; دَاحِيَ المَدْحِيَّاتِ . و الدَّحْوُ البَسْطُ . يقال : دَحَا يَدْحُو و يَدْحَى أَي بَسَطَ ووسع

Çeviri: Toprağı dehâlamak: onu yaymak anlamına gelir. Daha sonra bu anlamı teyit eden Arapça poemlerden bir çift söz. Arapça okuyabilen herkes bunu dehâ’nın yaymak anlamına geldiğinin kesin kanıtı olarak bulacaktır.

İlgili video:

Özetle Adnan Oktar, Süleyman Ateş, Yaşar Nuri Öztürk, Ömer Çelakıl gibi reformistlerin bahsettiği anlam çıkmaz oradan. Zaten mealleri karşılaştırdığımızda görürüz ki reformistler dışında tüm tefsirciler kelimeyi "yaymak, sermek" diye çevirmişlerdir. Meallere "yerküre" deyimini ekleyenler de var ki bu da müslüman üçkâğıtçılıklarından biridir.

l1Vsy1Z.jpg

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 121
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

islam konusunda ne kadar alim olursa olsun, bende yüzüklerin efendisi serisi üzerinde çok alimim şimdi bu bilim adamlığı mı oluyor?

Saruman ana bilim dalı başkanı,

Orklar ve hobitler uzmanı

Prof. Dr. Newbie :)

Aslında yukarıda yazdığımla ilahiyatçıların ünvanları tamamen aynıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir müslümanın en azından şöyle düşünmesi lazım

Bende kendimden çok eminim ateistte kendinden çok emin

Ben ne kadar savunuyorsam o da o kadar karşı çıkıyor

böyle bir yere varamayacağız o zaman dünyaya genel bir bakış atalım bizimkiler ne alemde diğerleri ne alemde böylece kimin savunduğu değerler daha iyi bir sonuca götürmüş...

1- Önemli bilim adamlarının çok büyük kısmı ateist... çok daha azı hıristiyan, birazı musevi,hindu, yok denebilecek kadarı müslüman...

2- Dünya haritasına bakınca nerelerde rezillik, sefalet istisnasız diz boyu? 1- müslüman ülkelerde 2- hindu 3- hıristiyan 4- ateist

3- Hangi ülkeler daha yaşanabilir? yani bir müslüman ateist bir ülkede yaşarken mi daha rahat yoksa bir ateist müslüman ülkede mi? elbette 1

4- Ateistler neleri tartışıyor? Müslümanlar neleri tartışıyor? müslümanlar sadece dinlerindeki muallak yerleri tartışırlar yani "şu orucu bozar mı? şu caiz mi? böyle yaparsak günah mı? şöyle yapmak ne kadar sevap? şunun cezası nedir? çarşaf mı türban mı? vs...." ateistler ise " uzayda yaşanabilir başka gezegenler ne kadar uzağımızda? İnsanlar neden masallara inanıyor? canlıların karadan suya çıkışlarında hangi evreler vardı? Küresel ısınmada geri dönülemez noktaya girdik mi yoksa sera gazı azaltılarak bu önlenebilir mi?" gibi soruları tartışıyorlar. (müslümanlar da bu konuları tartışmakta elbetteki ancak tartışabilecekleri konuları açmak için bile bize ihtiyacınız var)

vs.......... saymakla bitmez

Müslümanlar derler ki bu müslümanlığı bağlamaz, müslümanlığı iyi yaşayamadığımız için geri kaldık. Bu açıklama kendini kandırmakta son noktadır, yeter ki dinlerine bir şey olmasın, kendilerini bile anında satarlar. diyorum ya müslümanlar kendilerini yakıyorlar ancak bizede sıçratıyorlar. uzak durun kardeşim gidin kendinizi nerede yakacaksanız yakın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1528489_10151963570787909_1129506141_n.jpg

Geç bu saçmalıkları.

İslam düzgünmüş de, insanların bakışları yamukmuş.

Ulan hangi kıtaya gidersen git aynı şeyi söylüyorlar, herkes yanlış da siz mi doğrusunuz?

Mahallenin serserileri gibisiniz artık dünyada.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

en ünlü Arapça sözlük Lisanul Arab bu kelimenin anlamını şöyle açıklamaktadır : "...Hasılı dahv döşemek, düzeltmek demek ise de sadece basit bir döşemek ve düzeltmek değil, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek anlamını verir ki bu ayetten Yeryüzünün yuvarlak yaratıldığı anlamı çıkar." "Dahv" kelimesi cevizle oynanan bir oyun anlamında da kullanılmış, aynı kökten türeyen "medahi" kelimesi yuvarlak taşları ifade etmek için kullanılmıştır. "Dahv" kelimesinde ve bu kelimenin kökünden türeyen kelimelerde yuvarlaklık anlamı olmasına karşın bazı çevirmenler yeryüzünün yuvarlaklığını algılamaktaki zorlukları sebebiyle ayeti sadece yeryüzünün düzenlenmesi olarak algılamışlar, yazı ve çevirilerinde bunu yansıtmışlardır. Oysa Dünya'nın şekli gerçekten de "dahv" kelimesinin ifade ettiği yuvarlaklığa, yumurta biçimine, devekuşu yumurtası şekline benzemektedir.

Dahv kelimesinden türeyen diğer kelimelerde de yuvarlaklık anlamı mevcuttur. Örneğin çocukların topu yerdeki bir çukura düşürmeleri, taş atıp çukura düşürme yarışları, cevizle oynanan oyun hepsi dahv kelimesiyle ifade edilmektedir. Devekuşunun yuva yapmasına, yatacağı yerdeki taşları temizlemesine, yumurtladığı yere ve yumurtasına da bu köklerden türemiş kelimeler kullanılır.

hadis

Bu sözlük kurandan 600 sene sonra yazıldı ve basıldığı 19. yy ortalarına kadar defalarca editlendi.

Kelimenin Kuran'da ne anlama geldiği konusu bu konuda ihtisas sahibi sayılan onlarca kişi tarafından istisnasız olarak "döşeyip yaymak" olarak açıklandı.

Kur'an gibi ne dediği belirsiz (kendi içinde apaçık olduğu belirtilerek) düzensiz, sırasız hiç de ilahi bir varlıktan gelmiş gibi yazılmamış bir eserin devrin düşünce tarzını ve bilimsel - sosyal düzeyinden öteye gidememesi şaşılacak bir durum değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

müslüman varsa bana anlatsın allah evrenin içindemi dışında mı ayrı bir boyuttamı nerede?? evrenin sonu yokmu nedir allah ne iş yapar mesela bir karıncaya basıp eziyoruz allah bu konu hakkında ne düşünmüş bu kadermi günahmı?? islama göre domuz lanetli hayvan peki domuzu şeytanmı yarattı?? yaşayabilmek insan olabilmek adaletli vicdanlı dürüst ahlaklı olmak bir ibadet değilmidir neden insan 5 vakit namaz kılmak zorundadır.... allah bana ne kıyak yapmışki ben ona bir ömür secde edeceğim eni konu öleceğim bir insan öleceğini bilerek nasıl mutlu olabilir bu bile allahın ne kadar acımasız olduğunu göstermiyormu?? madem öldüreceksin neden yaratıyorsun??? ne sınavı ?? allah sınavını ruhken yazılı olarak bir kaç saat içinde yapamazmıydı ben ortalama 70yıl bu dünyada sürünerekmi sınav yaşayacağım........dünyada kaç milyon kişi gerçekten inanarak namaz kılıyor?? 7 milyar kılmayan kafirmi??? allahu ekber diyerek kelle kesenler mi kafir diğerlerimi??

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslüman varsa bana anlatsın allah evrenin içindemi dışında mı ayrı bir boyuttamı nerede?? evrenin sonu yokmu nedir allah ne iş yapar mesela bir karıncaya basıp eziyoruz allah bu konu hakkında ne düşünmüş bu kadermi günahmı?? islama göre domuz lanetli hayvan peki domuzu şeytanmı yarattı?? yaşayabilmek insan olabilmek adaletli vicdanlı dürüst ahlaklı olmak bir ibadet değilmidir neden insan 5 vakit namaz kılmak zorundadır.... allah bana ne kıyak yapmışki ben ona bir ömür secde edeceğim eni konu öleceğim bir insan öleceğini bilerek nasıl mutlu olabilir bu bile allahın ne kadar acımasız olduğunu göstermiyormu?? madem öldüreceksin neden yaratıyorsun??? ne sınavı ?? allah sınavını ruhken yazılı olarak bir kaç saat içinde yapamazmıydı ben ortalama 70yıl bu dünyada sürünerekmi sınav yaşayacağım........dünyada kaç milyon kişi gerçekten inanarak namaz kılıyor?? 7 milyar kılmayan kafirmi??? allahu ekber diyerek kelle kesenler mi kafir diğerlerimi??

bilmiyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=tssQddXhrc4

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslüman varsa bana anlatsın allah evrenin içindemi dışında mı ayrı bir boyuttamı nerede?? evrenin sonu yokmu nedir allah ne iş yapar mesela bir karıncaya basıp eziyoruz allah bu konu hakkında ne düşünmüş bu kadermi günahmı?? islama göre domuz lanetli hayvan peki domuzu şeytanmı yarattı?? yaşayabilmek insan olabilmek adaletli vicdanlı dürüst ahlaklı olmak bir ibadet değilmidir neden insan 5 vakit namaz kılmak zorundadır.... allah bana ne kıyak yapmışki ben ona bir ömür secde edeceğim eni konu öleceğim bir insan öleceğini bilerek nasıl mutlu olabilir bu bile allahın ne kadar acımasız olduğunu göstermiyormu?? madem öldüreceksin neden yaratıyorsun??? ne sınavı ?? allah sınavını ruhken yazılı olarak bir kaç saat içinde yapamazmıydı ben ortalama 70yıl bu dünyada sürünerekmi sınav yaşayacağım........dünyada kaç milyon kişi gerçekten inanarak namaz kılıyor?? 7 milyar kılmayan kafirmi??? allahu ekber diyerek kelle kesenler mi kafir diğerlerimi??

Sus ve inanmaya devam et!

Mesela mandalinaya bak, ne güzel yaratılmış. O da yetmezse muza bak.

Muz elimize oturmak için oldukça fittir ve içerisinde vücudumuza çok yararlı vitaminler vardır.

Çok yaşa Entelijan Dizaynır!

Xi7oB6G.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

156894_692500944122928_54712655_n.jpg

yaptığınız tüm yorumlar ilk resimdeki kendine müslüman diyen kişiler için geçerli olup verdiiniz örneklerin tamamına yakını yine bu güruhu kapsamakta. gerçek islam Allah ı sorgulayarak sorular sorup araştırıp hür bir vicdanla ön yargıları kenara bırakıp gerçekten istedikten samimi olduktan sonra görülen gerçekler doğrultusunda inanılan dindir.

Yukarıdaki imaj realitenin tersyüz edilmiş hali.

Hadi onu düzeltelim!

MlT4sMt.jpg

Deve sidiği içmeyi, üfürük ve tükürük ile tedaviyi, yemeğe batan sineğin diğer kanadını da banmayı birer sünnet ve ibadet telakki eden mentaliteden başka bir şey çıkmazdı zaten.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukarıdaki imaj realitenin tersyüz edilmiş hali.

Hadi onu düzeltelim!

MlT4sMt.jpg

Deve sidiği içmeyi, üfürük ve tükürük ile tedaviyi, yemeğe batan sineğin diğer kanadını da banmayı birer sünnet ve ibadet telakki eden mentaliteden başka bir şey çıkmazdı zaten.

Bu kız müslüman değil yanlız efkar :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

lütfen dalga geçmeden varsa bir açıklamamız onu yapalım. Kuran la dalga gecmek icin acmadım konuyu. lütfen

Bu konuda bana yardımcı olurmusunuz .Yanılmıyorsam hem fatiha suresi için hemde diğer sureler için geçerli olan bir şey var.Vahyin iniş şekliyle alakalı.1.Kuran Allahın kelamıdır.Kelam sözüdür demektir.Şimdi Kuran birinci ağızdan mı ikinci ağızdan mı bize geliyor.Burada bir yanlış anlaşılma var sanırım.Kuran bize bir melek aracılığıyla gönderiliyorsa ( ki sesler duymak benim için bir akıl hastalığı olan şizofreninin bir göstergesidir.Ki Ünlü bilim adamı dahi ve matematikçi olan J.nash de bu hastalığın pençesinde yıllarca halisünasyon görerek yaşamıştır. ) Şimdi melek söylenenleri mi iletiyor.Melek Allahtan gelen haberlerimi aktarıyor.Bu nokta biraz karmaşık.Mesela Bismillahirrahmanirrahim.Rahman ve rahim olan Allahın Adıyla.Şimdi Allah Doğrudan birinci ağızdan bunları söylüyorsa Neden kendi adıyla başlıyor.Ey kulum Muhammet demesi gerekmez miydi.Bir haberci Cebrail Gönderiyorsa tamam Birinden bir haber getiriyor.Mesela bir kıraldan vb. Diyor ki filanın adıyla filanın selamıyla.Bu da tamam da... Şimdi bazı ayetler var kaçıncı ağızdan geldiğini nasıl anlayacağız.Devamındaki bakara suresinde ise diyor ki .Elif lam mim .Zalikel kitabu lareybe fih hüdel lil muttagın.Bu kitap kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır.Tamam bunuda elçi okuyor.Bazı ayetler ise kul ile doğrudan Allah tarafından geçiyor.Mesela Ey Kulum Muhammet Şimdi burada söz konusu olan konu şudur.Bir ateistim ancak bildiğimi de söylemeliyim çünkü Dürüstlük her zaman kazanır.Vahiy üç türlüdür .Biri peygambere Rüyalarında Gösterilen .Diğeri Cebrail ile gönderilen diğeride Doğrudan Allah tarafından vahyedilen .Konuşmalarda ki edebi tutum bu şekilde açıklabilir.Ancak şunlar asla unutulmamalıdır.İnsan etden ve kemikten dir.Rüyaları beynindeki kimyasal maddeler le ilintilidir.Bu durum şunu da göstermek tedir ki soruların asıl cevapları.Muhammet in yaşantısındadır.Lütfen bu konuda yorumları olan arkadaşlar varsa bana cevap atsın .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
  • 2 months later...

Yukarıdaki imaj realitenin tersyüz edilmiş hali.

Hadi onu düzeltelim!

MlT4sMt.jpg

Deve sidiği içmeyi, üfürük ve tükürük ile tedaviyi, yemeğe batan sineğin diğer kanadını da banmayı birer sünnet ve ibadet telakki eden mentaliteden başka bir şey çıkmazdı zaten.

İslamı bilmeyen bir cahil örneği.

İslamda her türlü üfürük,her türlü tuhaf ibadet biçimi,her türlü batıl inancı yasaklamıştır.

Hastalıkların bilimsel yollar ile tedavi edilmesini öğütlemiştir.

Bir çok müslüman alim,ezdiği karınca için bile vicdan azabı çekmiştir,ve Allah,o alimin rüyasında,karınca ve alimi yüzleştirmiş ve alim helallik dilemiştir.İslam küçük canlıları bile bu kadar önemli kılmıştır

İslamda her türlü pisliğin tüketimi günahtır.

İslamda,insanlık için faydalı olmak vardır.İnsanlığa faydalı bir buluş yapmak ve bilime önem vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamı bilmeyen bir cahil örneği.

İslamda her türlü üfürük,her türlü tuhaf ibadet biçimi,her türlü batıl inancı yasaklamıştır.

Hastalıkların bilimsel yollar ile tedavi edilmesini öğütlemiştir.

NAMAZ BÖLÜMÜ|Namaza Müteallik Muhtelif Hadisler|müslim|Osman İbnu Ebi'l-As|"Ey Allah'ın Resulü" dedim, "şeytan benimle namazımın ve kıraatimin arasına girip kıraatimi iltibas etmeme sebep oluyor, (ne yapayım?)" Aleyhissalatu vesselam bana şu cevabı verdi: "Bu Hınzeb denen bir şeytandır. Bunun geldiğini hissettin mi ondan Allah'a sığın. Sol tarafına üç kere tükür." (Osman İbnu Ebi'l-As) de ki: "Ben bunu yaptım, Allah Teala Hazretleri onu benden giderdi." |Müslim, Selam 68, (2203)|3106

FEZAİL BÖLÜMÜ|Sahabelerden Bazılarının Faziletleri - Hz. Ali (ra)|müslimtirmizi||Müslim ve Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resulullah (sav) Hayber günü buyurdular ki: "Yarın sancağı öyle bir kimseye vereceğim ki, O, Allah'ı ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de onu sever." Ravi devamla der ki: "Bu söz üzerine (beni mi seçer ümidiyle, Resulullah (sav)'a görünmek için) boyunlarını uzattılar. Ama o: "Bana Ali (ra)'yi çağırın!" buyurdular. Ali getirildi ama gözlerinden rahatsız idi. Hemen gözlerine tükürdü ve sancağı ona verdi. Allah Teala Hazretleri onun eliyle fethi müyesser kıldı." Ravi devamla der ki: Şu ayet indiği zaman "Gelin, oğullarınızı ve oğullarımızı çağıralım..." (Al-i İmran 61) Resulullah (sav) hemen Ali'yi, Fatıma'yı, Hasan ve Hüseyin'i (ra) çağırdı ve: "Allahım, bunlar benim ailemdir" buyurdu. |Müslim, Fezailu'l-Ashab 32, (2404); Tirmizi, Menakıb, (3726)|4407

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Rukye Ve Temimlerin (Muskaların) Cevazı|ebu davud|Ebu'd'Derda|Anlattığına göre, kendisine bir adam gelerek idrar tutukluğuna yakalandığını söyledi. O da adama: "Ben Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim" dedi: "Sizden kim hastalanırsa şu duayı okusun: "Rabbunallahu'llezi fi's-semai tekaddese ismüke, emrüke fi's-semai ve'l-ardı, kema rahmetüke fi's'semai fec'al rahmeteke fi'l-ardı. Veğfir lena hübena ve hatayana. Enle Rabbu't-Tayyibin. Enzil rahmeten min rahmetike ve şifaen min şifaike ala haza'l-vece'i fe yebreu, (Ey huzuru semavatı dolduran Rabbim! Senin ismin mukaddestir. Senin emrin arz ve semadadır, tıpkı Rahmetin semada olduğu gibi. Arza da rahmetinden gönder ve bizim günahlarımızı ve hatalarımızı affet. Sen (kötü söz ve fiillerden kaçınan) bütün iyi kimselerin Rabbisin. Bu ağrıya, Rahmetinden bir rahmet, şifandan bir şifa indir, iyileşsin." [Ebu'd-Derda (ra), adama] bu duayı okumasını emretti. O da, okudu ve iyileşti. |Ebu Davud, Tıbb 19, (3892)|4031

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Rukye Ve Temimlerin (Muskaların) Cevazı|müslimmuvattaebu davudtirmizi|Osman İbnu Ebi'l'As|Resulullah (sav)'a müslüman olduğum günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana: "Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı okur buyurdu. Dua şu idi: Üç kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere, "Euzu bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri ma ecidu ve uhaziru." "Bedenimde çekmekte ve çekinmekte olduğum şu hastalığın şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum" diyecektim. Bunu birçok kereler yaptım. Allah Teala hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına söylemekten hiç geri kalmadım. |Müslim, Selam 67, (2202); Muvatta, Ayn 9, (2, 942); Ebu Davud, Tıbb 19, (3891); Tirmizi, Tıbb 29, (2081)|4032

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Rukye Ve Temimlerin (Muskaların) Cevazı|buharimüslimebu davudtirmizi|Ebu Said|Biz [Resulullah (sav)'ın çıkardığı askeri] bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Yanımıza bir cariye gelip: "Obamızın efendisi Selim'i bir zehirli soktu. Onunla meşgul olacak erkekler de şu anda yoklar. Sizde rukye yapan biri var mı?" dedi. Bunun üzerine bizden rukye hususunda maharetini bilmediğimiz bir adam kalkıp onunla gitti ve adama okuyuverdi. Adam iyileşti. Kendisine otuz koyun verdiler. Bize sütünden içirdi. Ona: "Yahu sen rukye bilir miydin?" dedik. "Hayır, ben sadece Fatiha okuyarak rukye yaptım" dedi. Biz kendisine "Resulullah (sav)'a sormadan (bu verdiklerine) dokunma!" dedik. Medine'ye gelince, durumu ona söyledik. Aleyhissalatu vesselam "Fatiha'nın rukye olduğunu (tedavi maksadıyla okunacağını) sana kim söyledi? (verdikleri koyunları paylaşın, bana da bir hisse ayırın) buyurdular. |Buhari, Tıbb 39, 33, Icare 16, Fedailu'l-Kur'an 9; Müslim, Selam 66, (2201); Ebu Davud, Tıbb 19, (3900); Tirmizi, Tıbb 20, (2064,2065)|4033

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Tedavinin Mekruhluğu|tirmiziibnu mace|Ukbe İbnu Amir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hastalarınızı yeyip içmeye zorlamayın. Zira Allah Teala Hazretleri onlara yedirir içirir." |Tirmizi, Tıbb 4, (2041); İbnu Mace, Tıbb 4, (3444)|3981

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vasfettiği İlaçlar|buharimüslimtirmizi|Ebu Sa'idi'l-Hudri|Bir adam Resulullah (sav)'a gelerek: "Kardeşim ishal oldu (ne yapayım?)" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ona bal (şerbeti) içir!" ferman buyurdu. Adam içirdi. Bilahare aynı şahıs tekrar gelip: "Ben bal (şerbeti) içirdim. Ancak, bu onun ishalini artırmadan başka bir şeye yaramadı" dedi. (Adamın bu gidip gelmeleri) üç kere tekrar etti, Sonunda Aleyhissalatu vesselam: "Allah doğru söyledi. Kardeşinin karnı yalan söyledi (hata etti)" buyurdu. Sonra bir kere daha içirdi. Bu sefer kardeşi iyileşti. |Buhari, Tıbb 4, 24; Müslim, Selam 91, (2217); Tirmizi, Tıbb 31, (2083)|3985

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Tedavinin Cevazı|ebu davud|Ebu'd Derda|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç varetmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın." |Ebu Davud, Tıbb 11, (3874)|3978

ama sonra ...

TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ|Tedavinin Mekruhluğu|buharimüslim|Aişe|Resulullah (sav)'a hastalığı sırasında ağzından ilaç içirdik. Bize içirmememizi işaret etti. Ancak biz (itirazını) hastalarda ilaca karşı görülen nefret (diye) değerlendirmiş (ve içirmiştik). Kendine gelince: "Bana ilaç vermeyin demedim mi?" diye bizi payladı. Biz, davranışımızın sebebini: "(Herhalde) hastaların ilaca gösterdikleri nefret olarak değerlendirdik" diye açıkladık. (Resulullah, buna rağmen öfke izhar edip, herkesi cezalandırmak üzere): "İlaçtan içmedik kimse kalmayacak!" emretti ve: "Abbas hariç hepinizi göreceğim, zira o (bana zorla ilaç içirirken) yanınızda değildi" buyurdu. |Buhari, Tıbb 21, Meğazi 83; Müslim, Selam 83, (2213)|3982

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 years later...

Değerli yorumcu yazar ve okurlar!

 

Görünüyor ki herkes iyice araştırıp sonra yazıyor. Ben bu noktada bir ekleme yapmak istiyorum: Google da دَحَاهَا kelimesinin çağrıştırdığı anlamları araştırırken aşağıdaki fotoğraf çok ilgimi çekti. burada iki unsur var: biri açık görülen deve kuşu diğeri de onun üzerinde bulunduğu yatak (toprak). Ben halihazırda Arabistanda yaşamaktayım (yaklaşık 4 senedir). Araplar bir kelimeyi çok farklı formlarda kullanırlar. Bir şeyin üzerine konulduğu yerin ismini ifade etmek için elbette ona en kolay çağrışım yapacak bir kelime seçmişler.

Benim burada geçmiş bilginlerin bilgisini testten geçirecek bir halim yok. Ancak hepimizde var olan mantık aracını kullanıyorum.

 

Mesela düşünün ki bu resimde görülen alana devekuşu dışındaki hayvanlar da yumurta bırakıyor olsun. O durumda nasıl bir isim tanımlaması kullanılırdı sizce? öyle bir kelime kullanılsa gerektir ki ne deve kuşunun ne de ördek veya kaz veya tosbağa veya diğer hayvanların yumurtalarıyla kısıtlı olmasın. Ama görüldüğü şekliyle bütün yumurtalar birbirinin aynısı ve belli ki Deve Kuşu (iriliğinden dolayı bu kanaate vardım. Dinazor yumurtası olmasa gerek). Eğer ben hayvan bilimci olsaydım ve bu alana isim koyacak olsaydım kesinlikle deve kuşunun yumurtasına çağrışım yapacak bir isim seçerdim.

Bu yorumumu bir kenara bırakın.

 

İkinci nokta ise daha ilginç bana göre: Resimdeki yumurtalar üzerinde bulundukları kum-toprak yatakta yer işgal etmişler ve kısmen içine gömülmüşler. Bu durum bana uzay-zaman kavramını çağrıştırdı doğrusu!!! eklediğim ikinci görsele bakınca ne kastettiğimi anlayacaksınız. 

 

Bu durumda ben Kuranın insan üstü bir kitap olduğununa inanan birisi olarak (bu konuda ateistlere saygı duyuyorum ve en uygun koşullarda fikir alışverişinden keyif duyarım meseleyi müzakere etmeye de hazırım,  en azından en doğruya ve gerçeğe ulaşmak isterim, hem inancımı da test etmek istiyorum, email adresimden yazışabiliriz) Kuran doğru söylemiş hatta tüm zamanlara hitap etmiş diyorum. Ben bile Arapça bilmeyen ama internet araçlarını kullannmayı bilen birisi olarak bunu görebiliyorum.

 

Vesselam.

 

arda%20dahaha.jpg

uzay-zaman | Düşünbil Portal - Düşünmek Özgürlüktür!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

İncil baz alındığında  Kuran 'a göre Fatiha suresindeki "sapık yol" kuşkusuz hristiyanlıktır.

 Yuhanna 14 / 4 " Benim gideceğim yerin YOLunu biliyorsunuz. "

5 Thomas, " Ya Rab,senin nereye gideceğini bilmiyoruz. YOLu nasıl bilebiliriz ? " dedi.

6 İsa , " YOL,  gerçek ve yaşam Ben'im" dedi.Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.

 

Kuran'ın İsa'ya "Tanrı'nın Oğlu " diyenlere bakışını hatırlatmaya gerek yok herhalde. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...