Jump to content

Yaşlılık algılaması nasıl bu kadar farklı olabilir?


Recommended Posts

Son bir-kaç saat boyunca, "yurdumun insanları" tarzı kısa filmler seyrediyorum. Ve çok üzülüyorum!

İnsanlarımızın eğitim oranını bir yana bırakalım; deneyimleri de sıfır düzeyinde!

Tesâdüfen, kliplerin çoğunluğu, yaşlılık üzere.

Gençlerimz, yaşlılığı çok avam bir anlayışla algılıyor.

18-20 yaşındaki insanlar, "35 yaşında"ki birilerini "yaşlı" olarak algılıyor.

Oysa, eğitim seviyesi, yani gelir düzeyi yüksek olan toplumlarda, yaşlılığın alt sınırı en az 70 yaş olarak görülüyor.

Türkiye'deki bu algılamaya anlayışla bakıyorum. Daha 40'ına gelmeden, iyice çökeren insanlar çoğunlukta.

Ben hâl-î hazırda 48 olmama rağmen, genç nesiller tarafından hiç bir zaman "yaşlı" gibi görünmedim. İnanamayacağınız yaşlardaki "körpeler" (ne yazık ki) bana ilgi gösteriyor. Emelleribi hiç de gizlemiyorlar.

Benden tam 10 yaş büyük bir kadın komşum var; o, gençlikte bane 10 basar!

İsterdim ki, gençlerimizin bu algılamasını eğitim ortamında değiştirelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir insanın genç kalabilmesi için sürekli değişebilmesi, sürekli yeni şeyler öğrenebilmesi lazım. Hayatta olduğu sürece çaba sarf edeblmesi lazım. Bunu yapmayan her kimse kaç yaşında olursa olsun yaşlıdır.

İşte mesele burda! Bizim toplum anlayışımızın temelini, yasaklar oluşturuyor. Yasaklarla sindirilen bir toplum, değişemez ve gelişemez. Bu da erken çökermeye bebep oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sosyoloji 4. sınıfım ben bile cevabını bilmiyorum :)

sosyoloji duygusal mıdır derken neyi kastediyorsun acaba kafama takıldı gerçekten

Bilimin hiç bir alanı duzgusal değildir.

Zaten Ortadoğu toplumlarının sorunu da, bir düşünceyi başında bertaraf etmek.

Madem sosyolji öğrencisisin, şu sorumun yanıtını bulman gerek.

Türkiye'deki yaşlılık algılamasının, eski emeklilik yasalarındaki payı nedir? (Eski yasalara göre, bir kişi hattâ 40 yaşına emekliye ayrılabiliyordu.)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimin hiç bir alanı duzgusal değildir.

Zaten Ortadoğu toplumlarının sorunu da, bir düşünceyi başında bertaraf etmek.

Madem sosyolji öğrencisisin, şu sorumun yanıtını bulman gerek.

Türkiye'deki yaşlılık algılamasının, eski emeklilik yasalarındaki payı nedir? (Eski yasalara göre, bir kişi hattâ 40 yaşına emekliye ayrılabiliyordu.)

hocam Sosyoloji bilimi toplumu inceleyen bilimdir.. siz sosyolojiyi diğer bilimler ile eş tutarsanız olmaz bana göre.. çünkü biz salt gerçeklere ulaşma amacı gütmüyoruz. toplumu mümkün olduğunca incelemeye ve anlamaya çalışıyoruz ama verilerimizin temelini insan oluşturduğu için bir kesinlik söz konusu değil.. yani sosyoloji biliminden bahsederken pozitif bilimlerin bilim anlayışı ile yargılarsanız bizi; bilim yapmamış oluruz sizler için. ama nitel araştırma denilen; içine yorum katılabilen; araştırmacının kendi özgeçmişinden esinlerek, bilgi ve tecrübelerini ortaya koyarak yani senin anlayacağın anlamda kendi duygularında yola çıakrak toplumu anlatabileceği bir bilimsel yöntemimiz vardır Sosyolojide.. bu yüzden duygu kelimesi sosyoloji için biraz karmaşık bir kelimedir bana göre :)

gelelim emeklilik yasalarına ki bu bence biraz daha kamu politikalarına giriyor.. bağımlı nüfusun çalışan nüfusuna oranı ile alakalı birşeydir emeklilik yaşı.. kalkıpta eskiden 40tı, 50di şimdi 65 filan demek sosyolojik değil ekonomik açıdan incelenmesi gerekir ki ben samimiyetle söylüorum bu alanda pek bilgi sahibi değilim.

ama toplumda yaşlılığı ele alırsak bunu evlilik üzerinden analtabilirim sana.

önceleri 20 yaşına gelmiş kızın evde kaldığı düşünülürken şimdi 20sidneki kızlarımıza çocuk gözüyle bakmak yaşlılık kavramıyla ilişkilendirilebilir sanki ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanırım, benim verdiğim konuya sosyalpsikoloji açısından bakmak daha doğru olacak. Ama sosyoloji e doğuu betimlemedir.

Benim çocukluğumda, biz "amcam", 40 yaşında iken, emekli oldu. Diğer yandan, 50 yaşına yaklaşmış bir "amca" da hâlâ çalışıyordu.

Birinci "amca", artık "amca" olmaktan çıkmıştı. O, yaşlı bir amca olmuştu. Yani dede!

İkinci "amca", daha yaşlı olmasına göre, hâlâ "amca" idi. Ve onu "yaşlı" olarak algılamıyorduk.

Neymiş; emeklilik de bir-çok diğer unsur gibi, "yaşlılık" algılamasında büyük bir etkendir. Hattâ "en önemli etken"dir.

Günümüzde emeklilik yaşı erkeklerde 65, kadınlarda ise 63'tür. Yani bu rakamlar, yaşlılık yaşını belirler.

Not: Ben de 5 günden beri emekliyim. ;)B)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Son bir-kaç saat boyunca, "yurdumun insanları" tarzı kısa filmler seyrediyorum. Ve çok üzülüyorum!

İnsanlarımızın eğitim oranını bir yana bırakalım; deneyimleri de sıfır düzeyinde!

Tesâdüfen, kliplerin çoğunluğu, yaşlılık üzere.

Gençlerimz, yaşlılığı çok avam bir anlayışla algılıyor.

18-20 yaşındaki insanlar, "35 yaşında"ki birilerini "yaşlı" olarak algılıyor.

Oysa, eğitim seviyesi, yani gelir düzeyi yüksek olan toplumlarda, yaşlılığın alt sınırı en az 70 yaş olarak görülüyor.

Türkiye'deki bu algılamaya anlayışla bakıyorum. Daha 40'ına gelmeden, iyice çökeren insanlar çoğunlukta.

Ben hâl-î hazırda 48 olmama rağmen, genç nesiller tarafından hiç bir zaman "yaşlı" gibi görünmedim. İnanamayacağınız yaşlardaki "körpeler" (ne yazık ki) bana ilgi gösteriyor. Emelleribi hiç de gizlemiyorlar.

Benden tam 10 yaş büyük bir kadın komşum var; o, gençlikte bane 10 basar!

İsterdim ki, gençlerimizin bu algılamasını eğitim ortamında değiştirelim.

Değişen birşey yok. O yaşlarda hepimiz için 35 yaş uzun yıllar ilerdeydi ve yaşlılığı simgeliyordu.

Bunu eğitimle değiştiremezsin. Yaşlılık algısı insanın içgüdülerinden biridir. Hep gençlerle ilişki kurmak ister insan.

Yeni nesil bu isteğe bağlıdır. Ve bir dereceye kadar da evrimsel olarak uygun bir tepkidir.

Taş devrinde mağara insanlarında yaş ortalaması 25 yıldır. Orta çağda Avrupa'da da yaş ortalaması 25-30'dur.

İnsanlar giderek uzun yaşamaya başlamışlardır. İleri yaşlarında bile insanlar seksüel olarak gençlere daha düşkündürler.

Kadınlar da düşkündür erkekler de. Bu durum insanların evrimsel içgüdülerinin ileri yaşlarda manifest olmasından başka birşey değildir.

Tabii artık yaş 25 yolun sonu olmadığı için bu eğilim sapkınlık gibi durmaktadır.

Muhammed'in 6 yaşında bir kızla nikahlanıp, 9 yaşında gerdeğe girmesi bu içgüdünün ilginç bir gösterisidir.

9 yaş çok genç ama, erkeklerin çoğu 17-19 yaşları arasındaki kızlarla cinsel ilişki kurma fantezilerini ölünceye kadar sürdürürler.

Kadınlar da bu konuda masum değillerdir. Onların da genç, kuvvetli yakışıklı erkek fantezisi ileri yaşlara kadar devam eder.

Yani görüldüğü üzere yaşlılık algısı aslında vardır ama görelidir ve içgüdüseldir. Bir yerde evrim için gereklidir.

Ama insanlar artık uzun yaşadıkları için bu gereklilik önemini yitirmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam Sosyoloji bilimi toplumu inceleyen bilimdir.. siz sosyolojiyi diğer bilimler ile eş tutarsanız olmaz bana göre.. çünkü biz salt gerçeklere ulaşma amacı gütmüyoruz. toplumu mümkün olduğunca incelemeye ve anlamaya çalışıyoruz ama verilerimizin temelini insan oluşturduğu için bir kesinlik söz konusu değil..

Sn Atılgan Genç

"Sosyoloji" uzun süredir sevdiğim ve aktif olarak ilgilendiğim bilim dalıdır.

Bu bağlamda bireyi ve bireylerin meydana getirdiği toplumları, birey ve toplumun davranış metodolojisini, toplumsal bilinci oluşturan faktörleri gözlemledim, gözlemlemeye devam ediyorum.

Toplumu oluşturan radikal katmanların, en radikal "Dinci"sinden (Ünlü bir tarikatin içinde), en radikal "Dinsiz"ine, katı Marksistinden,katı sağcısına, liberaline kadar içlerine girdim, gözlemledim, konuştum notlar aldım ve bir birey kataloğu oluşturdum.

Sosyal ve Siyasal yapılanmaların ana faktörlerini, bireyin bu yapılanmalardan etkilenme ve dönüşme sürecinde hangi ana etkene maruz kaldığını, süreçle birey bazlı toplumsal karakterlerin ortak bilinçler de hayat bularak hayata nüfuz etmesine şahit oldum.

Hemen hemen tüm toplumsal olayların içlerine, sıradan taraftar! olarak girdim.

Mavi Marmara" şehitleri defnedilirken, orada, onların yanında, içlerinde onlarla idim.

Gözlemledim konuştum. Öfkelerini, hüzünlerini, hedeflerini ve kararlılıkla organize olduklarını gördüm.

Gezide, polisin karşısında, olanların içindeydim (Bu biraz görev icabı idi). Gözlemledim. Birbirinden farklı marjinal grupların, ideolojilerini bir yana bırakarak devlete karşı birleşmelerini izledim.İnsanın, tüm radikal farklılıklarına rağmen, ortak hedef/çıkar söz konusu olduğunda, uzlaşabilen anlaşabilen yapısına şahit oldum.

İnsan ilginç ve incelenmeye değer bir canlı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sn Atılgan Genç

"Sosyoloji" uzun süredir sevdiğim ve aktif olarak ilgilendiğim bilim dalıdır.

Bu bağlamda bireyi ve bireylerin meydana getirdiği toplumları, birey ve toplumun davranış metodolojisini, toplumsal bilinci oluşturan faktörleri gözlemledim, gözlemlemeye devam ediyorum.

Toplumu oluşturan radikal katmanların, en radikal "Dinci"sinden (Ünlü bir tarikatin içinde), en radikal "Dinsiz"ine, katı Marksistinden,katı sağcısına, liberaline kadar içlerine girdim, gözlemledim, konuştum notlar aldım ve bir birey kataloğu oluşturdum.

Sosyal ve Siyasal yapılanmaların ana faktörlerini, bireyin bu yapılanmalardan etkilenme ve dönüşme sürecinde hangi ana etkene maruz kaldığını, süreçle birey bazlı toplumsal karakterlerin ortak bilinçler de hayat bularak hayata nüfuz etmesine şahit oldum.

Hemen hemen tüm toplumsal olayların içlerine, sıradan taraftar! olarak girdim.

Mavi Marmara" şehitleri defnedilirken, orada, onların yanında, içlerinde onlarla idim.

Gözlemledim konuştum. Öfkelerini, hüzünlerini, hedeflerini ve kararlılıkla organize olduklarını gördüm.

Gezide, polisin karşısında, olanların içindeydim (Bu biraz görev icabı idi). Gözlemledim. Birbirinden farklı marjinal grupların, ideolojilerini bir yana bırakarak devlete karşı birleşmelerini izledim.İnsanın, tüm radikal farklılıklarına rağmen, ortak hedef/çıkar söz konusu olduğunda, uzlaşabilen anlaşabilen yapısına şahit oldum.

İnsan ilginç ve incelenmeye değer bir canlı.

evet :)

bu bir iç dökme gibi bir mesajdı sanırsam. şahsıma yönelik bir soru göremedim.

ama sosyoloji ile ilgilenmekten sakın vazgeçmeyin derim.. emin olun size çok şey atacaktır... en azından bakış açınız genişleyecektir.. sormak ,istediğiniz bir şey olursa hiç çekinmeden sorabilrisiniz; elimden geldiğince yardım ederim..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakış açısına göre değişebilir. Küçük bir çocukken şaşkınlık verici derecede sıradışı bulduğum yerler şimdi bana çok sıradan geliyor. 15 yaşındaki bir gence göre 35 yaşındaki bir dişi annesi yaşındadır, yaşlıdır. Buna karşın, 60 yaşındaki bir erkek için çıtırdır. 35 yaşındaki bir erkek için ise sıradan bir kadındır. Kişilerin çoğunluğu kişileri yaş üzerinden değerlendirmektedir. "yaşı 70 işi bitmiştir." ya da bunun yaşı çok küçük diye düşünürler. Oysa yaşlılık ya da gençlik doğrudan yaşla ilintili bir durum değildir, yaşanmışlıkla ilgilidir. Bir kişi çok iyi yaşarsa 70'inde delikanlı gibi olabilir, çok kötü yaşarsa 30'una gelmeden çökebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...