Jump to content

Recommended Posts

Bu Tanrı kavramını aklımız üretiyor.Aklımızda ürettiğimiz bir Tanrının var olma olasılığı ne?İnsanlar binlerce yıldır Tanrı nın var olup olmadığını tartışıyor.Sizce de kaynağını sadece düşüncelerden alan bir Tanrıyı aramanın mantığı ne o zaman?Bana çok saçma geliyor.Sizin de bu konuda düşüncelerinizi almak istedim.Ne düşünüyorsunuz?

tarihinde Magiani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu Tanrı kavramını aklımız üretiyor.Aklımızda ürettiğimiz bir Tanrının var olma olasılığı ne?İnsanlar binlerce yıldır Tanrı nın var olup olmadığını tartışıyor.Sizce de kaynağını sadece düşüncelerden alan bir Tanrıyı aramanın mantığı ne o zaman?Bana çok saçma geliyor.Sizin de bu konuda düşüncelerinizi almak istedim.Ne düşünüyorsunuz?

Ha işte.

Böyle devam et.

Düşüncede tasarlanmış en ilkel tasarım ürünü.

Bilinmeyenlere bir mimar atamak gerekiyordu önceden.

Mesela yağmura, rüzgara, gök gürültüsüne, kara, soğuğa, açan çiçeklere vs vs.

O nedenle ilk başlarda farklı farklı mimarlar belirlemişlerdi. Yani tanrılar çoktu.

Sonra bu gizemlerin iç yüzü anlaşılmaya başlandıkça, birer fikir edindikçe mimar sayıları azaltıldı.

En son bir mimara indirildi.

O bir mimar ilk başlarda dünya içindeydi.

Ancak insan dünya içini de didik didik keşfedince, onu da alıp uzaya çıkardılar.

Uzaya çıkınca evrene. Evreni modelleyince, evrenlerin dışında dendi.

Veya evrenle bitişik yapışık dendi.

Ya da bilinmeze bindi iş.

Kabaca tanrı saçmalığının hikayesi bu.

Ama düşüncen şekilleniyor gördüğüm kadarıyla.

Bu iyi bir şey. Çok iyi bir şey senin için.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu Tanrı kavramını aklımız üretiyor.Aklımızda ürettiğimiz bir Tanrının var olma olasılığı ne?İnsanlar binlerce yıldır Tanrı nın var olup olmadığını tartışıyor.Sizce de kaynağını sadece düşüncelerden alan bir Tanrıyı aramanın mantığı ne o zaman?Bana çok saçma geliyor.Sizin de bu konuda düşüncelerinizi almak istedim.Ne düşünüyorsunuz?

Sonuçlara neden, olaylara amaç, kaosa düzen getirme çabasının yansıması.

Ben de sana sorayım: Aklımda evreni yaratan Uçan Spagetti Canavarı'nı ürettim. Var olma olasılığı nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Magiani

Bu Tanrı kavramını aklımız üretiyor.Aklımızda ürettiğimiz bir Tanrının var olma olasılığı ne?İnsanlar binlerce yıldır Tanrı nın var olup olmadığını tartışıyor.Sizce de kaynağını sadece düşüncelerden alan bir Tanrıyı aramanın mantığı ne o zaman?Bana çok saçma geliyor.Sizin de bu konuda düşüncelerinizi almak istedim.Ne düşünüyorsunuz?

Tanrı kavramını aklımız üretmiyor

düşünebilen aklın vardığı sonuç bu

yani tüm varlığı yaratan planlayan vareden bir güç kuvvet olmalı

akılsız şuursuz bir zerreden mükemmel planlanmış yaşayan bir organizma oluyor

cansız atomlardan canlı organizmalar varoluyor

göremeyen zerreler gözü sağır atomllar kulağı yapıyor

konuşmaktan aciz hücreler dili ve lisanı varediyor

ya diyeceksinki bir zerre bir atom bir hücre herşeyibilir

herşeyin herşeyle bağlantısını ve sistemin tamamını bilir programlar ve uygular

yani her bir zerreye bir ilahlık verceksin

veya herşeyi birden gören bilen ve buna göre yapan planlayan

bir Alimi Küşllişey Kadiri mutlak bilir görür yapar planlar yaratır

hangisi akla daha uygun sen karar ver

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama düşüncen şekilleniyor gördüğüm kadarıyla.

Bu iyi bir şey. Çok iyi bir şey senin için.

Nereden biliyorsun onun için iyi birşey olduğunu? Herkes olası gerçekleri kaldırabilecek kadar güçlü değildir arkadaşlar.

O yüzden hiç kimseyi "kurtarmaya" çalışmayın.Müslümanların "kafirleri" kurtarmaya çalışmasından bir farkı yok zira.

"Doğru yolda" olduğunuzu düşünyorsanız "kurtarılmak isteyeni kurtarın."

İnanç değişimi çok zor bir şeydir.Uzun zaman alır.

Magiani eğer teist ise sadece neyin yanlış olduğu konusunda bir adım atmış olabilir ve şunu bilmeli ki neyin doğru/gerçek olduğu konusunda en ufak bir adım dahi atmış değildir.

tarihinde materyalistyobaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

7IyPy8V.jpghGz4FkI.jpg

Tanrı insanın bilinmeyene duyduğu korkudur. Tanrı insanın cehaleti ve yalnızlığıdır. Tanrı argument from ignorance'dır. Yani entelektüel tembelliktir. İnsanoğlu etrafında cereyan eden doğal olayların doğaüstü sihirli bir ajans tarafından direkte edildiği illüzyonuna kapıldı. Böylece tanrı denen hayaleti yarattı. Bu hayaletler antik çağda 12 majör tanrıya ev sahipliği yapan Olympus Dağı'ydı ya da bulutların üstünde. Yani o devirde insanların erişmesi olanaksız yerlerdeydi. Bilim ilerledikçe mitolojik tanrılar elendi ve politeizm monoteizme kadar sadeleşti/evrildi. Tek tanrı isveç çakısı gibi pratik işlevlere sahip bir direktördür. Doğayı üstünkörü ve yüzeysel bir şekilde inceleyenler tasarım illüzyonuna kolayca kapılabilir. Oysa evreni özenle incelediğimizde tasarımla değil bilinçsiz natural süreçlerle yüzleşiriz. Akıllı Dizaynır varsayımı hiçbir şeyi cevaplamaz, aksine daha çok sorun yaratır. Evrende işleyen sistemlerdeki tuhaf hatalar ve eksiklikler Entelijan Dizayn argümanını çöpe atmaya yeter.

u9WFg96.jpg

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonuçlara neden, olaylara amaç, kaosa düzen getirme çabasının yansıması.

Ben de sana sorayım: Aklımda evreni yaratan Uçan Spagetti Canavarı'nı ürettim. Var olma olasılığı nedir?

Sonuçların nedenleri vardır, bilinen bazı olayların amaçları-insanların amaçları var dolayısıyla doğada amaç diye bir şey var-, kaos içinde düzen de var.

Sonuçların nedenleri tamamiyle çözülmüş değildir.

Belki kavrayamayacağımız kadar karmaşık bir gerçeklikle yüz yüzeyizdir.

FSM ve çaydanlık örnekleri daha üst bir bilinci/zekayı karşılayabilecek örnekler değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir tanrı düşüncesi pek tabiki bilinmeyeni açıklama çabasından kaynaklanmaktadır bunun böyle olduğunu sadece ilkel kabilelerde aramaya gerek yok şu an bile bir çok inanırın bilimin bilmediklerinde tanrı burdadır demesi ve inandıklarını bir şekilde bilime uydurma çabası bundandır.

yani insanoğlu beyninde tanrıyı yarattı ve şimdide o fikrin canlı kalması için belgeler kanıtlar yaratmakla meşgul.

mesela benim beynim ciddi manada tanrı fiktini kabul etmiyor. bu hep bu şekildeydi sanırım bu şekilde yetiştirildim. gokmavi'ninde dediği gibi uçan spagetti canavarını beynimde ne kadar gerçekçi canlandırıyorsam tanrıyıda o kadar gerçekçi canlandırabiliyorum.

kafam baya karışık bu ara cümleleri pek toparlayamadım ama evet haklısın Magiani tanrı kavramı ilkel atalarımızın beyinlerinde ürettikleri bir kavramdır. binlerce yıldır süregeldiği içinde kopmaktan zorlanılmasıda normaldir. gayet saçma bir düşüncedir mantıklı düşünen her insan ne kadar komik olduğunuda görecektir. yeterki düşünürken bazı korkularından ve önyargılarından kurtulabilsin. zaten insanların bu tip korkularından kurtulmasıdır benim en büyük isteğim bir kere mantıklı düşünebilseler inanmaktan vazgeçmeseler bile neye inandıklarını gerçek manada anlayabilecekler.

ben tanrıyı önyargılarımdan uzaklaşıp ciddi manada düşünmeye çalıştım bunu hayatımda bir kere denedim. acaba varmıdır inansammı benmi yanılıyorum diye düşündüm. yani bir ara hiç müslüman olmamış bir müslümandım bunu saymazsak ben dinden çıkıp ateist olmadım hiç dine giremedim hep ateisttim sanırım ateist olarak adımı koymadan öncede.

düşündüm işte acaba inansammı baya bi yordum kendimi 1 ay kadarda sürdü. bu 1 ay sürede kuranı ve incili tekrar okudum incilide okudum çünkü o bana hep birazdaha mantıklı gelmiştir yani en azından kurandan mantıklı. yok abi denedim uğraştım olmadı. gözümü kapattım ve tanrıyı hayal ettim zihnimin içinde onunla konuşmayı denedim valla ne yalan söyliyeyim her seferinde aklıma bulutların arasında beyaz sakallı yaşlı bir erkek profili belirdi güldüm:)

yani bizim insanların tanrı dediği hakikatten bu değilmi? bulutların arasında bizi seyreden sakallı yaşlı bir erkek. ne kadar mantıklı bu? uçan spagetti canavarı daha esrarengiz gözüküyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Tanrı yaptı" demek "Bu sistemin doğasını anlamaya kafam basmıyor. Araştırıp öğrenme zahmetine girmeye de üşeniyorum. En iyisi bu noktada havlu atayım." demenin bir başka şeklidir.

6WV2EzP.jpg

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonuçların nedenleri vardır, bilinen bazı olayların amaçları-insanların amaçları var dolayısıyla doğada amaç diye bir şey var-, kaos içinde düzen de var.

Sonuçların nedenleri tamamiyle çözülmüş değildir.

Belki kavrayamayacağımız kadar karmaşık bir gerçeklikle yüz yüzeyizdir.

FSM ve çaydanlık örnekleri daha üst bir bilinci/zekayı karşılayabilecek örnekler değildir.

Doğada nasıl bir amaç var? Biraz açar mısın?

Kaosta düzen olabilir ancak bu insanın beyninde yarattığı düzen değildir. Örneğin insanın depremi Allah veya başka doğa üstü olaylara bağlaması.

FSM ve çaydanlık daha üst bir bilinci karşılayamıyor ama Islamın Allah putu ve akıllara zarar kitabı bu bilinci karşılıyor. Bunu mu iddia ediyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizde amaç var, biz de doğanın bir parçasıyız, dolayısıyla doğada amaç var.

Tanrı deyince aklınıza hemen allah,zeus falan mı geliyor, yok mudur bunun alternatifi?

Bizde ne amaç var? Bizde amaç olması doğada amaç olmasını gerektirir mi? Doğada amaç varsa bu amaç nedir?

Tanrı deyince aklımıza Tanrı geliyor. Başka bir şeyden bahsediyor olsak aklımıza o şeyin adı gelir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Henüz deneyimler dışında elle tutulur bir bilgi birikiminin olmadığı zamanların insanlarını düşünelim.

Bu insanlar içgüdüleri ile kendi türü dahil diğer hayvanlar, bitkiler, doğa olayları arasında hayatta kalmaya çalışmaktadır. Kendisi dahil, bütün hayvanlar iyi kötü sesler çıkartır, iyi kötü silahlara sahiptir ve hepsi için hayatta kalmanın yolu ya savaşmak, ya boyun eğmek, ya kaçmaktır.

İnsan elinden geldiğince diğer hayvanların seslerini tanır, görüntülerini bilir, yapabileceklerini görmüştür veya görmemişse de önceki deneyimlerinden dolayı hayvanlara ve diğer topluluklardan insanlara karşı temkinli olmayı öğrenmiştir.

Farkında olmayabilirsiniz; ama şu an günümüzden 2.6 milyon yıl önce başlayan son buzul çağının içindeyiz. Bundan 12-15bin yıl öncesine kadar buzullar anadoluya kadar inmiş durumda idi. Bu onbinlerce yıl önceki insan toplulukları, sürekli biraz ileri biraz geri hareket eden milyonlarca tonluk buzul kütlelerinin yarattığı depremler, seller, eriyen kar ve buzların su buharı olarak atmosfere dönüşü, oluşan fırtınalar, çakan şimşekler, düşer yıldırımlar, halen aktif volkanlar arasında hayatta kalmaya çalışıyorlardı.

Doğa olayları insanın gördüğü, bildiği tüm hayvanlardan daha vahşidir. Gök gürlemesi gelmiş geçmiş tüm hayvanlardan daha korkutucu bir sese sahiptir. Yıldırım bilinen tüm hayvanlardan daha müthiş bir yokedicidir. Sel, fırtına, kar, deprem, volkan vb insanın tüm düşmanlarının silahlarından daha yok edicidir. Yani insanın en büyük düşmanı ateşler yağdıran, su ile, rüzgar ile perişan eden, ayağının altındaki toprağı başının üstüne yığabilen müthiş bir varlık veya varlıklardır.

Kaçamayacak durumdaki canlılar, türdeşlerine karşı kazanamıyorlarsa, teslim olurlar. Genellikle grup içinde hiyerarşi kavgalarında teslimiyet savaşı bitirir. İnsan da karşısındaki bu müthiş düşmanı hiçbir şekilde yenememekte; yenmeyi bırakın, onu görememektedir bile. Hayatta kalmak için teslimiyet kaçınılmazdır.

Önce bu kudretli düşmanını tanımlar; ona veya onlara tanrı der. Hiyerarşideki yerini kabullendiğini göstermek için bu tanrılara boyun eğer, kurbanlar verir, hediyeler sunar. İnsanın hiyerarşik bir kabullenme içinde olduğunu zaten tanrılarını insan biçiminde tasvir etmesinden anlarız. Bütün dinlerde tanrılar daima insan özelliklerine sahiptir.

Bu tanrılar, insanı doğa ile tehdit ettiği gibi, yine doğa ile ödüllendirmektedir de. Demek ki bunlar aslında tam olarak ne düşman, ne de dostturlar. Demek ki bunlar birer sınayıcıdırlar. Tapınmak ve kurban vermek gibi bazı görevleri yerine getirince mutlu olur, onlara gereken ilgiyi göstermeyince de kızar ve felaket yağdırırlar. Örneğin ilkel insan için ayağına kıymık batması bile tanrısını yeterince anmamasının cezasıdır.

Zaman ilerler, insan doğayı anlar, ama doğadan yola çıkarak yarattığı tanrılardan bir türlü kurtulamaz. Öncekilerin korkuları sonraki nesillere aktarıldığı için ben görmedim; ama bu kadar insan anlattığına göre, ya varsa? fikrine dayalı korkular kültürel miras haline gelir.

Fakat bir yandan da insan doğayı anladıkça masallar da pespayeleşmeye başlar. Öğrenmeyi öğrenen insan korkularından sıyrılır, tanrıların kıçına tekmeyi basarken; cahil insan korkularına yenilir ve bu masallarda gizli hikmetler arar hale gelir. Bu mevzu bu kadar dandik zırvalardan oluşuyor olamaz, kesin bunda bir hikmet var der. Kimi alimlere danışmalı, biz anlamayız der sorgulamayı bırakır; kimi de tekamüller içinde aklını yitirir. Bu akıl yitimlerinin sonucu olarak mezhepler, tarikatlar peydah olur. Tarikat ve mezheplerin her biri farklı bir delinin korkuları üzerine inşa edilmiş akıl hastalığı kurumlarıdır.

Özetle

Tanrı, insanın korkularının yarattığı ve yine aynı korkuları yüzünden bir türlü kurtulamadığı yetmezmiş gibi, sürekli güncel bilgiler ışığında upgrade ettiği bir hayal mahsulü, bir umacıdır.
tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı korkulardan doğmuş olsa cehennem denilen bir yer olmazdı herşey sevap olurdu insanlar hep mutlu olurdu. Yani bu imkansız.

Tanrıyı insan üretmiş olsa kusurlu olurdu ya da kısıtlı şeye hakim olurdu.Bu düşünceyi kafamız uydurması imkansız hemde topluca aynı tanrı tasviri biraz yaradılış şifresi gibi.

Yani aslında burdayım diye çığıran deliller arasında ben ateistim demek, kusura bakmayın ama denizin içindeyken su nerde diye soruyormuş gibi oluyor...

İnsanlar altından kalkamıyacağı şeyi düşünemezken siz Tanrı insan düşüncesi diyorsunuz bu bence saçma herkesin akıl şifresini düşüncenizi bilemiyeceğim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

tanrı var olduğu için mi onu zihnimizde buluyoruz...

Yoksa onu zihnimizde bulup düşünebildiğimiz için mi onu var zannediyoruz....

Yaşadıklarımızdan çıkarsadığımız bir sonuç mu tanrı....

Yoksa o varlığını blze yaşattıklarıyla çıkarsamamızı mı bekliyor....

Link to post
Sitelerde Paylaş

tanrı var olduğu için mi onu zihnimizde buluyoruz...

Yoksa onu zihnimizde bulup düşünebildiğimiz için mi onu var zannediyoruz....

Yaşadıklarımızdan çıkarsadığımız bir sonuç mu tanrı....

Yoksa o varlığını blze yaşattıklarıyla çıkarsamamızı mı bekliyor....

Onu başkasına sormanız garip. Hissiyatınız hangi yönde. Allah isteyene bir şekilde kendini gösteriyor yeterki hisstemeyi bil ona yeteki yaklaş Allah'ım seni çok ama çok seviyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı korkulardan doğmuş olsa cehennem denilen bir yer olmazdı herşey sevap olurdu insanlar hep mutlu olurdu. Yani bu imkansız.

Tanrı fikri çocuklara korku ile aşılanır. Şunu yapma günah, böyle söyleme günah gibi. Çocuk peki günah olursa ne olur diye sorar. Cevap: cehenneme gidersin.

Tanrıyı insan üretmiş olsa kusurlu olurdu ya da kısıtlı şeye hakim olurdu.Bu düşünceyi kafamız uydurması imkansız hemde topluca aynı tanrı tasviri biraz yaradılış şifresi gibi.

Her şeyin üstüne yemin eden, yarattıklarına küfür eden, lanet eden

Insana yüklediği yükün yanlış olduğunu farkeden ve fikrini değiştiren

Dünyanın ve evrenin oluşumunu yanlış anlatan, insanı ve doğayı yanlış anlatan

Köleliği kaldıramayan ama peygamberinin hangi kadınla evleneceğine, hangi sıra ile ne yapacağına ve hatta evine misafir olarak gelince ne yapılacağına karışan

bir Tanrı mükemmel olabilir mi?

Yani aslında burdayım diye çığıran deliller arasında ben ateistim demek, kusura bakmayın ama denizin içindeyken su nerde diye soruyormuş gibi oluyor...

Buradayım diye çağıran deliller nelerdir?

İnsanlar altından kalkamıyacağı şeyi düşünemezken siz Tanrı insan düşüncesi diyorsunuz bu bence saçma herkesin akıl şifresini düşüncenizi bilemiyeceğim...

Insanların altından kalkamayacağı düşünceler nelerdir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı fikri çocuklara korku ile aşılanır. Şunu yapma günah, böyle söyleme günah gibi. Çocuk peki günah olursa ne olur diye sorar. Cevap: cehenneme gidersin.

İşte tanrı inancının embriyonik evresi:

censLOp.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

7IyPy8V.jpghGz4FkI.jpg

Michelangelo'nun tanrıya inanması bana hep ters gözükürdü. Melekleri terlikle çizmesi, kendini "terlikli melek olduğu nerede görülmüş" diye uyaran piskoposa "terliksiz olduklarını kim görmüş" diye cevap yapıştıran birinin, bir dahinin, tanrı düşüncesine sıkışmış olması namümkün. Ekmek parası ve tabii konuşmama özgürlüğü onu ve diğer dahileri dini bir kamuflaj içine soktu. Sistine Chapel'in, hem de Sistine Chapel'in tavanına bu kadar zekice bir ironi yapmak tam ona yakışan bir üslup olurdu.

Hiç bu açıdan bakmamıştım. Sanat bir şekilde deliklerden sızıp aydınlatmanın yolunu buluyor. Sanatsız bir toplum beyinsiz bir toplum aynı zamanda. Sanata düşman yönetim, beyinsizlik isteyen yönetimdir.

tarihinde Deschain tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...